Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

But To Me*5


(07.30, Salı, Büyük Salon)

''...beni çok büyük hayal kırıklığına uğratmanın yanı sıra son iki haftadır beni gururlandırıyorsun Rabastan. Umarım böyle devam edersin. Kendine dikkat et. Ceza mektubu almak istemiyorum. Hoşçakal oğlum.''

Rabastan annesinin mektubunu okurken krep yiyordu. Kafasını sallayarak mektubu çantasında sıkıştırdı. Ne yapmıştı da annesinin gurur dolgulu mektubunu aldığını merak etmişti. 

''Günaydın! Günaydın yılanlarım! Günaydın binamızın gurur kaynakları!'' Regulus gözlerinin içi parlayarak yanına oturduğunda hiç garipsemeden kahvaltı yapmaya devam etti. Arada birbirlerine meydan okuyarak yedikleri şeyler, Rodolphus ve Hella'nın sabah kavgası, Evan'ın 'susun artık' söylemleriyle kahvaltıyı bitirmişlerdi. İlk ders de Sihir Tarihi'ydi.

''İlk ders Sihir Tar-NE?'' Rabastan ağlıyormuş gibi sesler çıkararak masadan kalktı. 

(07.49, Koridor)

''Waow, naber Black?'' Sirius, Regulus'a laf attığında Regulus kaşlarını kaldırdı. ''Sana en son baktığımda şizofren değildin, Black. Kendine neden 3.şahıs muamelesi yapıyorsun?'' Yürümeye devam ederken Sirius'un ne kadar bencil olduğunu düşündü. Bencildi, ama haklı bir bencil. 

''Annen ne diyor?'' Barty sorarken Rabastan kitabını bulmaya çalışıyordu. ''Kendine dikkat et, ceza alma. Aynı şeyler-Siktiğimin kitabı nerde?'' Çantasını döver gibi aramaya başlayınca 16 dakikada zindanlara inip kitabını almasının ne kadar mümkün olduğunu düşündü. Sonra da 16 dakikayı 15 dakikaya indirmeden sınıftan fırladı.

Koridorda belki 10 kişiye çarpmıştı, merdivenlerdense uçmuştu. Ve evet, gerçekten uçmuştu. 

(08.07, Sihir Tarihi Sınıfı önü)

Sonunda kitabını aldıktan sonra koşarak Sihir Tarihi Sınıfı'na gidiyordu. Annesinin o mektubundan hemen sonra ceza almak istemiyordu. 

Tabii önüne bakmadan koşarken Dorcas'la çarpışıp Dorcas ona kafa atmasaydı her şey daha normal olabilirdi. Rabastan dengesini kaybedip düştüğünde Dorcas çığlık atmıştı. ''Siktir..'' diye fısıldayarak elini kafasına koyduğunda kapıya birkaç kişi gelmişti. Kafasını kaldırdığında Dorcas'ı gördüğündeyse hem ağlamak hem kahkaha atmak istemişti. Regulus kendini tutamayıp kahkaha atmaya başlayınca kafasını iki yana sallayıp yerden kalktı. 

(08.29, Sihir Tarihi Sınıfı)

''Bay Lestrange, bütün ders kafanızı kaldırmamanızın geçerli bir sebebi vardır umarım.'' Tabii ki vardı. Kafasını kaldırmadan cevap verdi.

 ''Evet profesör. Ders çıkışı size bahanemi göstereceğimden emin olabilirsiniz.'' Derste sorulara cevap vermişti. Ama kafasını birkaç kez kaldırmaya çalıştığında çok ağrımıştı ve başı dönüyordu.

 Dorcas'sa bundan memnundu. Hatta gülüyordu bile. Belki Rabastan artık ondan nefret ederdi. Ve mesajlarına bir son verirdi. Evet, kesinlikle böyle olacaktı. 

(10.34, Bahçe)

Rabastan'ın şimdi ki dersi boştu. Hastane Kanadına gidip Madam Pomfrey'e bir görünse iyi olurdu. 

Narcissa, Lucius ve Evan bir şeyler konuşuyorlardı. Regulus, Rodolphus, Barty ve Hella'ysa başka şeyler konuşuyordu. Rabastan da ortada oturmuş bazen sağ tarafındaki konuşmaya, bazen de sol tarafındaki konuşmaya katılıyordu. Bazen de etrafa bakıyordu. 

Eski kız arkadaşı ona bakarken biraz ona baktı. Ama bu bakışları daha çok 'ne var?' bakışlarıydı. Yaz tatilinde annesi saçma bir yemek daveti vermişti. Zaten çocukluk arkadaşları oldukları için biraz da ailelerinin baskılarıyla Adele Nott'la çıkmaya başlamışlardı. Gidiyorlardı aslında. Neden ayrılmışlardı? Aldatmış mıydı? Hayır, aldatmasına zaman kalmıyordu ki. Sürekli beraberlerdi.

''Adele'le tekrar mı çıkmak istiyorsun?'' Regulus birbirlerine olan bakışmayı yakalamıştı anlaşılan. ''Hayır.'' dedikten sonra gülerek ''Seninle mutluyum.'' dedi. Regulus kahkaha attı. ''Beni öp de o kaltağa ilişkimizin gücünü gösterelim.'' Bunu derken kıskanç kızlar gibi dudaklarını büzmüştü. 

Sonra Rabastan o soruyu sordu. ''Neden ayrılmıştık?''

 Regulus kollarını göğsünde bağlarken ''Ona istediği ilgiyi gösteremiyormuşsun. Ve sana çok karışıyordu. Sen de en sonunda 'Böyle yapmaya devam edeceksen beni unut.' demiştin. Sonra da sana bir lanet sallamıştı. Ondan sonra da ayrıldınız.''

 Rabastan kaşlarını çattı. ''Mutlu olduğunu düşünüyordum. Nasıl bir ilgi istiyormuş da istediği ilgiyi veremiyormuşum?'' 

Regulus omuz silkti. ''Sen mutlu muydun?''dedi. ''Sevmediğin bir şeyi yapmak zorunda mı hissediyordun? Yoksa rahat mıydın?'' Bunu düşününce aklına Sirius geldi. Yaptığı şey çok saçmaydı. Sirius sevmediği şeyleri yapmak zorunda olduğu bir evden kaçmıştı en sonunda. Belki Adele de böyle hissediyordu. ''Belki de o mutlu değildi.'' 

Zili duyduklarında Regulus'la Hastane Kanadı'na gideceğini söyledi. Rodolphus da katılmaya yeltenince ''Ölmedim Rodolphus. İksir içip geleceğim sadece.'' diyip yürümeye başlamışlardı. 

(10.47, Hastane Kanadı)

''Merhemi emmesini bekle 10-15 dakikaya emer.'' Madam Pomfrey önce bir iksir vermiş sonra da alnına merhem sürmüştü.

Regulus'la Madam Pomfrey'e gelen hastalar hakkında düşünüyorlardı. ''Bence vampir ısırığı alan bile gelmiştir!'' dedi Regulus heyecanla. ''Öyleyse kurtadam da gelmiştir.'' dedi Rabastan. ''Abart!'' Regulus gözlerini devirdi. ''Vampir dedin! Ben mi abartıyorum?'' dedi Rabastan şaşırarak ''15.yüzyılda değiliz vampir kalmadı. Sen gerçek bir şey söyledin.''

Sonra kaos geldi. Rabastan daha fark edememişti. Ama Regulus onu görmüştü. ''Siktir Rab...'' dedi koluyla oğlanın koluna vurarken. Rabastan'sa ''Tamam bundan sonra gerçekçi olmayacağım.'' demişti. Sonra yatağın ayak ucunda birinin durduğunu hissedince Rabastan doğruldu. Boş boş karşısındakine bakıyordu. Ne işi vardı bunun burada?

(12.24, Büyük Salon)

''Hayır Alice.'' Dorcas ve Alice Instagram hakkında tartışıyorlardı. Sonra Dorcas ona telefonunu verdiğinde, Alice hareketler kısmına dokunmuş aşağıya iniyordu, Dorcas'ı etiketlediği videonun olduğu bildirimi bulmaya çalışırken Dorcas'ın son fotoğrafı olmamasına rağmen yeni beğenildiğini gösteren bildirimi gördü. 

'rabastanlestrange ve 324 diğer kişi bu fotoğrafı beğendi.'

Alice telefonu Dorcas'a çevirip bildirimi gösterdiğinde Dorcas istifini bozmadan omuz silkti ve ''Bilmiyorum.'' dedi. Alice gözlerini kısıp ona bakarken ''Ne demek 'bimiyorum.'?'' diye çıkıştı. Dorcas göz devirdi. ''Abartıyorsun..'' dediğinde Alice ''Ne?'' dedi. Dorcas ofladı. ''İnsanlar fotoğraf beğenebilir. Ne bu Remus ve senin saçma tavırların?'' sinirlenmişti. Bu aralar hepsi karışıyordu. Alice elindeki telefonu Dorcas'a verdi. ''Tamam.'' dedi ve konuyu kapattılar.

(12.38, Bahçe)

''Ne olduğunu anlat artık dedim.'' Bahçede otururlarken Narcissa ve Hella, Rabastan'ı sıkıştırıyorlardı. ''Ben de ortak salona çıkınca anlatırım dedim.'' Rabastan oflayarak kafasını geriye attı. "Hayır. Şimdi anlatacaksın. Geçen gün de anlatmadın bugün de anlatmıyorsun. Şimdi anlatacaksın." Narcissa darladığında "Tamam... Anlatacağım." dedi.







Bölümü daha da uzatıp daha da saçmalamamak için burada bırakıyorum. Yoksa Titanik'ten beter batacak.

Bir de üstte mektup var bunlar nasıl Instagram takılıyor derseniz BAYAN LESTRANGE BİR NOSTALJİ KADINI ÇÜNKÜ!!!!

Bu bölüm arkaplanda Kerimcan Durmaz oynarken yazılmıştır.

Yani hiçbir şey düşünmedim. Yazdım öylece. Neyse iyi okumalar bulut okuyucularım ve legends 

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro