Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Bölüm 19

Wooyoung San

Hyunjin ve San, günün geri kalanını ikisinin de daha önce izlediği dizileri izlerken abur cubur yiyerek geçirmişlerdi.

Hyunjin'in de tıpkı San gibi BL* dizilerinin hayranı olduğu ortaya çıkmıştı ve yine San'ın en sevdiği dizileri beğendiğini söylemişti. Kimin aklına gelirdi ki?

Yavaşça ilerleyen diziyi hayran kalmış bir halde izlerlerken arada da gözyaşlarını tutamamışlardı. Birbirlerine sokulmuş halde ağızlarını karamelli mısır patlağıyla doldururlarken ikisi de pembe sütlerinin** olmasını istemişti.

Fakat Sotus dizisini üçüncü kez izlerlerken Hyunjin uyuyakalmıştı ve San diziyi yarıda durdurmuş ve o abur cuburlarının paketlerini oluşturduğu dağınıklık içinde çocuğu öylece bırakıp gitmişti.

Kendi odasına geldiğinde Wooyoung'u rahatsız etmemek için kapıyı olabildiğince sessizce açıp içeri girmeyi planlamıştı.

Ancak maalesef San, Wooyoung'u hafife alıyordu.

Kapı gıcırdadığında içinden küfretti ve yavaşça kapıyı kapatırken kilit sesini duyduktan sonra derin bir nefes verdi. Arkasını döndü ve rahatlamayla omuzlarını serbest bırakacakken-

"Çok geç geldin. Ya da erken geldin mi demeliyim, saat sabahın ikisini geçti." Wooyoung sırtı dik, bacaklarını uzatmış otururken gözlerini asla kırpmıyordu.

San hem şaşırmış hem de huzursuz olmuş bir şekilde hafif bir ses çıkardı. "Neden hala uyumadın?"

"Seni bekledim. Neredeydin?" Hiç zaman kaybetmeden sorusunu sormuştu.

"Şey... Hyunjinle takılıyordum," diye mırıldandı, gözlerini Wooyoung'dan kaçırırken omuzlarını silkerek ceketini çıkardı.

"Anladım." Neden kalbim saniyede milyon kere atıyor? "Hyunjin ile ne zamandan beri yakınsınız?" diye sordu Wooyoung biraz duraksadıktan sonra.

"Senin arkadaşlarınla arkadaş olmamı söylediğinden beri aptal," diye cevap verirken parmağını şakacı bir şekilde Wooyoung'un kafasına vurdu.

"Mantıklı. Neler yaptınız?" diye devam ettirdi sorularını, o sırada da San'ın ayakkabılarını fırlatarak yatağa girmesini izledi.

"Pek bir şey yapmadık. Muhabbet ettik. İyi biri kendisi," diye anlattı San dürüstçe ve dudaklarını düşünceli bir şekilde büktü.

"Konuştunuz mu? Ne hakkında?"

"Bu seni hiç ilgilendirmez!" diye cevap verirken San kahkaha attı, Wooyoung'un hiçbir şey bilmediğinden dolayı rahatsız olmasından oldukça eğleniyordu.

"Sevgilini ilgilendirmeyen ne konuşmuş olabilirsin ki?" diye sordu Wooyoung San'a yakınlaşarak.

"Hmm." Wooyoung dudaklarını bükerek kollarını San'a doladı ve çenesini başının üzerine yerleştirdi.

San gülerken sırtını Wooyoung'un göğsüne doğru yasladı. "Benim için geç saate kadar uyanık kalma bir daha."

Odanın soluk ışığı sanki sönen bir ateş gibi yavaşça kapandı. "Senin için her zaman uyanık kalırım."

Gülümserken San, Wooyoung'un uyuduğunu işaret eden yavaş, sakin nefeslerini ensesinde hissetti.

Her zaman mı? "Umarım bu dediğinde ciddisindir," diye fısıldadı San karanlığa doğru ve etrafındaki kolları kendine daha sıkı sararken gözlerini kapattı.

                                                     •••

Sabah olduğunda ne yazık ki ikisi de okula gitmek zorundaydı. Neyse ki ilk dersleri çok erken saatte değildi de o yüzden bir süre daha huzur içinde uyuyabilmişlerdi.

"Beş dakika daha..."

"Aynısını beş dakika önce de söylemiştin Küçük Choi." Wooyoung gömleğinin düğmelerini iliklerken güldü ve San yüzünü yastığına gömdü.

"Yorgunum."

"Onu Hyunjinle geç saate kadar takılmadan önce düşünecektin."

San kafasını kaldırarak Wooyoung'a baktı. "Kıskanç."

"Bir daha biriyle konuşman gerekirse..." Wooyoung San'ın yastığını çekerken parmağını kendi göğsüne bastırarak San'a göz kırptı. "Yanında her zaman ben varım."

"Konuşmamam gereken kişiyi bana hatırlattığın için teşekkür ederim," diye cevap verdi San ve gerinip esnedikten sonra yataktan kalktı.

"Sevgilinle şöyle konuşma!" diye şaka yaparcasına konuştu Wooyoung onu kapının yanında beklerken.

"Kendin kaşınıyorsun," dedi sırıtarak ve hızla hazırlanmak için banyoya girdi.

Koridorda ilerlerken o kadar yakın yürüyorlardı ki San ara sıra omuzlarının sürttüğünü hissediyordu.

Beraberlerken bu kadar rahat olmaları harika hissettiriyordu. Wooyoung, San'ın söylediği bir şeye gülümsedi ve ikisi de ardından kahkaha attı. Sakince konuşurlarken San artık eskisi kadar zor olmadığını düşünüyordu.

Bakışlarını kaldırdığında San onlara doğru yürüyen Yeosang, Yunho ve Bambam'ın da olduğu grup arasından Felixle göz göze geldi.

Siktir. Ve tam nefesini tutmuş onların yanlarından geçebileceğini düşünüyorken Yeosang'ı duydu. "Gerçekten inanılmaz."

"Yeo, yapma," diye uyardı Yunho onu bıkmışçasına.

Ama yine de arkadaşları devam etti. "Artık onunla mı takılıyorsun? Hem de mutlu bir şekilde? Gülerek?"

San yere bakarken diğerleriyle aralarını düzeltmediği için utanç duyuyordu. "Özür dilerim," diyebildi sadece cevap olarak.

"Özür dilemene gerek yok San," dedi Yunho başını anlayışla sallarken.

"Elbette gerek var." Yeosang buruk bir şekilde kahkaha attı. "Choi San, yaptığı her şey için özür dileyen kişi. Belli ki onunla orada dikildiği için suçluluk duyuyor."

Özür dilerim.

Felix'i öptüğüm için özür dilerim.

Nefret ettiğin birine aşık olduğum için özür dilerim.

Seninle artık konuşamadığım için özür dilerim.

Doğduğum için özür dilerim.

"Suçlu olmak zorunda değil." Wooyoung konuşup konuşmamak için tereddüt ederken yutkundu.

"Senin konuşma hakkın yok Jung," dedi Bambam kıs kıs gülerken ve aynı zamanda parmak eklemlerini kütletti ki San bundan her şeyden çok nefret etmişti.

"Yeosang, hadi..." diye başladı Felix konuşmasına koridorun ilerisini işaret ederken. San'ın bakışlarını görmezden geliyordu.

"Özür dilerim," dedi San tekrar, sesi çatlıyordu.

"Bazen özür işe yaramıyor. Özür dilemek her şeyin çözümü olamaz San. Baban sana vurduğunda da ona söylediğin şey bu muydu? Özür dilerim mi?" Yeosang yavaş adımlarla ilerlerken söylediklerinin aşırıya kaçtığını fark ettiğinde duraksadı.

"Yeosang." Yunho dehşete kapılmış gibi görünüyordu.

Kargaşayı duyan Hyunjin sakin adımlarla yaklaştı ve bir kolunu koruyucu bir şekilde San'ın omzuna doladı. "Seni rahatsız mı ediyorlar?"

"Artık bize ihtiyacın olmadığı gün gibi ortada," diye tükürürcesine konuştu Yeosang ve ilerlemek için arkasını döndü.

"Ben de bundan sonra 'özür dilerim' falan demeyeceğim!" diye bağırdı San ve ona doğru öfkeyle bir adım attı.

"Özür di- siktir et. Söyleyeceğim. Ama suçlu hissettiğim için değil. Seni reddedecek kadar arkadaşlığımızı önemsediğim için özür dilerim!" dedi Felix'e. "Bu şekilde taraf seçmene neden olduğum için özür dilerim!" dedi Yunho'ya. "Senin erkek arkadaşını inciten kişiyle kaldığım için özür dilerim!" dedi Bambam'e. "Kendim mutlu değilken herkesi mutlu edemediğim için özür dilerim! Wooyoungla olmam sana göre arkadaşlığımızdan daha önemli olduğu için özür dilerim! İstediğin şeyin ben olmadığım için özür dilerim!" Yeosang'a konuşurken ses tonu gittikçe yükseliyordu.

Hiçbir cevap beklemeden afallamış ve şaşkına dönmüş bir şekilde hızla yanlarından geçip giderken Wooyoung ve Hyunjin onun peşinden gittiler.

San, Bay Lim'in olduğu sınıfın kapısını açtı ve eşyalarını yere bırakırken hızla sandalyesine oturdu.

Diğer ikisi daha dikkatli bir şekilde onu takip ettikten sonra San'ı yakından izleyerek sessizce yerlerine oturdular.

"Yeosang'ın söylediği şey," dedi Wooyoung sonunda.

"O konuda konuşmak istemiyorum," diye mırıldandı San ve başını masaya koydu.

"Ama..."

"Şu anda konuşmak zorunda değilsiniz Woo," diye nazikçe araya girdi Hyunjin ama ona sertçe bir bakış attı.

Öğrencilerin geri kalanı sınıfı doldururken San gözlerini kapatarak içinden koyu saçlı çocuğa teşekkür etti.

                                                    •••

San muhtemelen uyuyakalmıştı çünkü başını kaldırdığında sınıf kargaşa içindeydi.

Minho ve Wooyoung sigara içerken Seonghwa oturduğu yerden onlara iğrenmiş bir ifadeyle bakıyor, Mingi ise parmakları telefonun ekranında meşgulken gülümsüyordu.

Öğrenciler birbirlerine kâğıttan toplar atarken bazıları abartarak matematik not kâğıtlarını ateşe veriyorlardı.

Hyunjin, San'ı her şeyden korurken yanlarına yaklaşan herkese gıcık olmuş bir şekilde ters ters bakıyordu.

Hepsinin ortasında, nöbetçi öğretmen olması gereken genç bir kadın dizlerini tutarak masasının altına çömeldi, bir erkek öğrenci onunla sevimli bir şekilde konuşuyormuş gibi dalga geçiyordu. Üzerinde Bayan Park yazan isim etiketi sınıf içinde sertçe fırlatılarak frizbi olarak kullanılıyordu.

San anında kadın için kötü hissederken olayın çoğunluğunda uyuyor olduğu için sevinmişti de. "Siktir, neler oluyor?" diye sordu çevresine göz attıktan sonra.

"Dü-düzgün konuşun!" Öğretmenin panikle çıkan çatlak sesi masanın altından duyuldu.

"Sorun yok," dedi Jackson ismindeki çocuk, kadının çantasının içini karıştırıyordu. "Sadece ismini öğrenmek istiyorum güzel şey."

"Bu hiç etik değil! Ayrıca kişisel bir şey!" diye açıkladı Bayan Park ve gözleri San'ınkilerle buluştu. Dudaklarını, yardım et, diye oynattı ama San, kimse sana yardım edemez bayan, dercesine omuzlarını silkti.

"İşte! Park Chaesoo. İlginç," dedi Jackson zaferle ve San'ın lezbiyen Kang Seulgi olduğunu tahmin ettiği kızla yumruklarını tokuşturdular.

"Bay Lim yetişemedi," diye açıkladı Hyunjin. "O yüzden..." derken sınıfı işaret ederek yeterince açıklamış olduğunu düşündü.

"Onun için çok üzülüyorum." San dudağını ısırdıktan sonra bir kez daha başını masaya gömdü.

"Evet. Çok kötü." Hyunjin aniden ayaklandı, sınıfın önüne doğru ilerledi ve Jackson ve Seulgi'den Bayan Park'ın eşyalarını çekip aldı.

"Seulgi, kadının rujunu geri koy."

"Jackson, çok ilginçsin dostum. Tamponlara dokunma!"

"Bunlar tampon mu!?" dedi çığlık atarak.

"Evet seni gerizekalı!" dedi Seulgi gülerek ve ona elindeki kitapla vurdu.

"Irene nasıl peki seni gerizekalı?" diye karşılık verdi Jackson da.

San bir kez daha uykuya doğru çekilirken ikisinin arasındaki muhabbeti duyamaz hale geldi.


*BL: Boy Love. Genellikle başrol iki erkeğin gey olduğu diziler.
** Çoğunlukla Tayland BL dizilerinde görülen pembe renkli sütlü içecek.

_____________________________________

Sevdiğiniz BL dizileri var mı?
Ben Tayvan yapımı HIStory serisine bayılıyorum! Özellikle Obsessed, Crossing The Line, Trapped ve Make Our Days Count'a bayılıyorum 😍
Bir de Kore yapımı Where Your Eyes Linger mini dizisi mükemmeldi. İzlemediyseniz kesin izleyin başroller çok tatlış 🌸

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro