Bölüm 31
San Wooyoung
Wooyoung elleri cebinde, ayaklarıysa ara sıra yerdeki tozları kaldırarak Hyunjin'in yanında rahat bir şekilde yürüyordu. Evet sadece ikisiydi ve gerçeği söylemek gerekirse ikisi de sessizce birbirinin varlığından keyif alıyorlardı.
"Sınav nasıldı?" diye sordu Hyunjin sonunda sessizliği bölerek ve gözlerini Wooyoung'a çevirdi.
Wooyoung'un dudakları gizemli bir şekilde kıvrılırken arkadaşına bakarak bir kaşını kaldırdı ve bir parmağıyla gözünün önüne gelen saçları havalı bir şekilde çekti. "Birisi verdiği sözü tutarak benim istediğim bir dileği yerine getirecek diyelim."
Hyunjin dediği şeyi sorgulamayıp mantıklı davranarak sadece dirseğiyle hafifçe ona vurdu.
"Şükürler olsun sonunda hepsi bitti," diye ekledi Hyunjin girdiği tüm sınavları kastederek. "Artık şu geziye gidebiliriz."
Wooyoung başıyla onayladı. "Aslında en son gezi düzenlediklerinde olan şeyler yüzünden iptal ederler diye düşünmüştüm."
Hyunjin omuzlarını silkerken mırıldanarak konuştu: "Gelenek gibi bir şey, o yüzden o kadar kolay iptal edemezler. Birçok kişi itiraz eder."
"Doğru." Aralarındaki muhabbet son birkaç hafta düşünüldüğünde oldukça sıradandı.
Wooyoung arkadaşının onunla artık her şey normalmiş gibi tekrar yakınlaştığı için çok memnundu.
Ve artık aralarında hiçbir sır olmasına gerek yoktu.
"Geziye Jeongin'i gizlice sokacak mısın?" Wooyoung gerçekten meraktan soruyormuş gibi yaparken aslında onunla eğleniyordu çünkü daha önce de birçok öğrenci davetsiz misafirleri gizlice geziye sokmuşlardı.
Hyunjin umursamazca omuzlarını silkmeden önce Wooyoung'a bir anlığına düşünüyormuş gibi baktı. "Yoo. Jeongin açık bir şekilde sevmediğin biriyken neden bir anda bu kadar ilgili olduğunu alamadım."
Wooyoung içten içe korkarken aslında hislerinin pek de açık olmadığını fark etti. "Sadece merak ettim dostum."
Evet, sadece merak etmişti, böylelikle genç çocuğun herhangi istenmeyen bir şeyler yapması durumunda kendini hazırlayabilirdi. Gezi yarındı ve San ile olan ilişkisi şu anda harikayken başka birisinin bunu bozmasına izin vermeyecekti.
"Aslında düşündüm de," dedi Hyunjin düşünceli bir şekilde, yüzündeki yarım sırıtışla planını değiştirmişti. "Onu da getirebilirim."
***
Ertesi sabah hepsi okulun önünde toplanmış, heyecanla muhabbet eden öğrencilerin arasından yorgun olanların şikayetleri duyuluyordu. Wooyoung ve San omuz omuza dikilirlerken, San yanağındaki gamzelerle kocaman gülümsüyordu. Wooyoung'un bu kadar erken saatte kalktığı için şikayet etmemesinin tek nedeni iyi bir sevgili olmak için çantaları taşıyacağına dair söz vermesiydi.
Öğretmenler öğrencileri zorla susturduktan sonra grubun üzerinde hakimiyet kurabilmek için her bir öğrencinin yüzüne gözlerini kısarak bakarken kısa süre içinde kalkacaklarını duyurdular. Ayrıca öğrencilerin çantaları uzun bir süre içki kontrolünden geçerken bu durum en çok Jongho ve Wooyoung'u hayal kırıklığına uğratmıştı.
Gözleri birkaç adım uzağında Minho, Seonghwa, Mingi ve Jeongin ile birlikte dikilen Hyunjin'e kayarken içinden suçlu bir şekilde Jeongin'in yakalanıp gönderilmesini diledi. San hala diğer arkadaşlarını fark etmemişti, çocuk gibi heyecanlı bir halde sabırsızca Wooyoung'un koluna sarılmıştı.
Öğretmenlerden birinin Jeongin'in kimliğini sorguladığı anda gözlerini direkt gruba çevirdi ama Hyunjin çocuğun nadir görülen bir sağlık sorunundan dolayı ona göz kulak olmak zorunda kaldığını anlatınca kadın öğretmenin inanması Wooyoung'un yüzünü asmasına neden oldu.
"Neşelen!" dedi San, sırıtarak onu kendisine getirdi. "Denize gideceğiz. Çok güzel değil mi?"
Wooyoung cevap olarak sadece mırıldandı ama sevgilisinin parıldayan gözlerine bakınca gergin yüz hatlarını sıcak bir gülümseme kapladı. Kuzgun siyahı saç tutamlarını okşayarak San'ın başını omzuna yasladı.
"Ah bak!" San aniden kafasını omzundan kaldırıp heyecanlı bir şekilde ellerini salladı. "Diğerleri de orada!"
Aman ne güzel. Wooyoung yüzüne zoraki bir gülümseme yerleştirirken suçluluk hissi içini kemiriyordu.
"Çok heyecanlanma," dedi San sessizce ironi yaparak diğerlerinin yanına giderken. "Neden böylesin?"
"Yalnızca benimle olmanı istiyorum," diye cevap verdi o da sessizce. San'ın bacağını hafifçe sıkınca San'ın yüzü kızardı ve Wooyoung'a yumruğuyla hafifçe vurdu.
"Sonra," diye fısıldadı San cüretkar bir şekilde ve hemen ardından kıkırdayarak diğerlerine selam vermek için uzaklaştı.
"Jeongin," diye bağırdı ve ikisi sıkıca birbirlerine sarılırken Hyunjin ve Wooyoung'un kıskançlıktan yumruklarını sıktıklarını görmediler ama ikisi de çok tatlı görünüyorlardı.
Sonunda otobüslerin kapıları eş zamanlı açılınca herkes en arka koltukları kapmak için birbirini itti ama maalesef arka koltuklar herkesin yanına bile yaklaşmaya korktuğu Jackson, Irene, Soyeon ve diğerleri tarafından kapılmıştı bile.
Mingi, Yunho ile oturmak istediği için Seonghwa Yeosang'ın yanına oturmuştu. Minho huzur içinde ölmek için tek başına otururken Jongho kızlarla konuşmak için arka taraflara gitmişti.
Wooyoung cam tarafına oturdu. San ise Yeosang'ı gay patlamasından korumak için koridor tarafına otururken Seonghwa farkında olmadan Yeosang'ın omzuna doğru arkadaşça bir tavırla eğilmişti.
Jeongin ve Hyunjin önlerine oturmuştu. Hyunjin anında flörtleşmeye başlayınca Jeongin arada sırada kıkırdıyordu ama sesleri diğerlerinin kahkahaları ve gürültülü muhabetlerin içinde kayboluyordu.
Yolculuk ilerlerken Wooyoung sessizce camdan manzarayı izliyordu. San uyuya kalmış, nefes alış verişleri derinleştikçe başı göğsüne doğru düşüyordu. Wooyoung boynunun tutulmasından korktuğu için hemen uyuyan çocuğun başını nazikçe kavrayıp yavaşça kucağına yatırdı ve hiçbir şey olmamış gibi bakışlarını tekrar cama çevirdi.
Bir ara o da uykuya dalmış olmalıydı ki gözlerini açtığında şoför otobüsü durdurmuş ve tüm öğrenciler rahat bir nefes vermişlerdi.
Başını çevirdiğinde Yeosang ve Seonghwa'nın koltuklarının boş olduğunu görünce endişelenmeli mi bilemedi.
"Geldik." Öğretmenlerden biri megafonla anons edimce Wooyoung uykusu bölünmesin diye elleriyle San'ın kulaklarını kapattı. "Lütfen sakin olun millet. Uyuyacağınız yere karar vermek için ve kimlerle oda arkadaşı olacağınızı duyurmak için burada tekrar buluşmadan önce iki saat sizi serbest bırakacağız. Kızlar ve erkekler ayrı olacaklar tabii ki."
Öğretmenin son sözleriyle öğrencilerden tepkiler yükselse de Wooyoung hafifçe sırıtırken Hyunjin ona göz kırptı, arkadaşının kolu rahat bir şekilde Jeongin'in omzuna sarılıydı. "Şikayet yok, teşekkürler. Ayrıca oda arkadaşlarınız çoktan ayarlandı. Sanırım hepsi bu kadar. Hadi gidelim millet!"
Herkes çıkış kapısına ulaşmak için acele ederken Wooyoung koridorun boşalması için beklediği sırada ellerini kaldırıp San'a doğru eğilerek dudaklarını kulaklarına yakınlaştırdı. "Uyanma vakti," diye fısıldadı.
Uyku sersemi San gözlerini açıp kendisine gelmeye çalışırken Wooyoung'a baktı. "Geldik mi?"
Wooyoung başıyla onaylayıp emniyet kemerini takmadığını hatırlamadan hemen önce kemeri açmaya yeltenince San kendine gelerek iç çekti. "Aman tanrım, gerçekten kötü çocuğun teki."
Dalga geçen çocuğa yüzünü buruşturarak bakarken yerinden kalkıp koridorda San'ı takip ederek şoför tarafındaki merdivenlerden indi. Sonunda temiz havayla karşılaşınca derin bir nefes aldı.
"Alabiliyorken bolca nefes al aşık çocuk," dedi aniden arkasında beliren Yeosang ifadesiz sesiyle. "Bir süre sonra temiz olmayacak."
Wooyoung gözlerini devirdi. O sırada Seonghwa huysuz Yeosang'ın yanına doğru adımlarken sanki elinde 'geçilmez' yazan şerit varmış gibi ellerini teslim olurcasına havaya kaldırdı.
"İkiniz neredeydiniz?" diye sordu Wooyoung masum bir şekilde ama Yeosang cevap olarak çenesini kasarken adımlayarak uzaklaştı.
San'ın dikkati onlarda değildi. Güneş ışığıyla parıldayan sonsuz altın rengi kumların ardındaki masmavi denizi görür görmez sahile doğru koşmaya başlamıştı.
"Deniz!" diye bağırdı heyecanla, Wooyoung ise her saniye kalbi daha da hızla atmaya devam ederken kahkaha atmasına engel olamamıştı.
"Çocukça," diye mırıldandı Seonghwa yakasını düzeltirken.
Wooyoung şaşırmış bir şekilde hızla ona dönerken arkadaşını süzdü. "Kapa çeneni. Nereye gittiğini bana söylemek ister misin?"
Arkadaşı hiçbir şey yokmuş gibi omuzlarını silkti. "Önemli değil. Herkes gay olunca bir şeyi merak ettim-"
"Ne var biliyor musun, boş ver," dedi Wooyoung ve hemen San'ın ardından sahile doğru koşarak Seonghwa'yı kendi açıklamasıyla baş başa bıraktı.
"Wooyoungie!" diye kıkırdadı San, gülmekten gözleri öyle kısılmıştı ki Wooyoung onun görebildiğinden şüpheliydi; gamzeleriyse öyle belirgin olmuştu ki çukurlara bir şey koysa düşmezdi.
"W-wooyoungie mi?" diye tekrar ederken San'ın birkaç kişinin çoktan serdiği örtünün üzerine doğru çekiştirmesine izin verdi.
Felix, Hyunjin, Jeongin, Mingi ve Yunho çekişmeli bir şekilde voleybol maçı yaparken Minho ve Yeosang örtünün üzerine yatıp güneşlenmeye başlamışlardı.
Wooyoung ve San da voleybol maçına katılınca artık hepsi ciddi bir şekilde oynamaktan vazgeçip gelişigüzel oynamaya başlamışlardı.
Kahkahaları bir müzik gibi havayı doldururken hepsi hayatta sadece birkaç kez hissedebildiğiniz o gençlik ve özgürlük hissini yaşıyorlardı.
Voleybol bir süre sonra Amerikan futboluna döndüğünde olaylar çığırından çıkmıştı.
Jongho'yu takıma dahil ettikten sonra resmen oyuncuları kucağına alıp savurduğu için tekrar diskalifiye ederken Mingi, Minho'ya kum fırlattığı için bir süre çekiştikten sonra bile güreşine başlamışlardı.
Wooyoung topu yakaladığında San avantajlı duruma geçmişti çünkü onu nasıl alt edeceğini biliyordu. Soğuk elleri yanlışlıkla tişörtünün içine girip sıcak, bal rengi tenini gıdıklayarak yere yatırırken zavallı çocuk kıvrılırken topu bırakmak zorunda kalmıştı.
En sonunda hepsi yorulup kendilerini yere atarak hızla nefes alıp verirken alınlarından ter damlaları süzülüyordu.
"Ne var biliyor musunuz," dedi San nefes nefese ve herkesin dikkatini üzerine çekti. "Hava çok sıcak."
Ve o anda San tişörtünü çıkarıp, Wooyoung'un uygunsuz bir şey yapmamak için kafasına çevirmesine neden olan pürüzsüz tenini ve sıkı karnını açığa çıkararak herkesi şaşırtmıştı.
"Dostum, resmen striptiz yaptı," dedi Mingi ve Hyunjin de hemen ardından tişörtünü çıkararak Jeongin'in sertçe yutkunmasına neden oldu.
"Birisi daha," diye fısıldadı Yunho ve Wooyoung'un kuru dudaklarını yaladığını gördü.
"Sizi aç köpekler," diye bağırdıktan sonra San suya doğru ilerledi. "Tişörtümle denizde yüzemem. Çok pahalı."
Üstsüz çocuk kollarını gereğinden daha yavaş hareketlerle esnetirken özellikle rahatlamış gibi hafif sesler çıkarıyordu.
Wooyoung bakan kişinin sadece kendisi olmadığı fark edince gözlerindeki parıltılarla bakan Felix'in yüzünü dağıtmamak için kendisini zor tuttu.
Bu konuyla ilgili bir şeyler yapacaktı.
"Eğer suya girmeyeceksen," dedi Wooyoung ve kalkarak kuma bulaşmış şortunu silkeledi. "Orada vücudunu bize göstermenin bir anlamı yok."
San tepki veremeden Wooyoung hızla ilerleyip bir koluyla sırtından, bir koluyla da dizlerinin arkasından kavrayarak San'ı kucağına aldı. Çıplak teni nemli tişörtüne yapışmış, kaslı kolları ise düşmekten korktuğu için boynuna dolanmıştı.
Felix'e anlamlı bir şekilde bakarak hafifçe San'ın boynunu öptü. Kulaklarının arkasını da iz bırakacak şekilde öperek tenine karşı küçük bir kahkaha atıp ardından San'ı suya bıraktı.
Diğerleri kahkaha atıp alkışlarken Felix'in suçlu bakışlarını yakalayınca mesajın yerine gittiğini anladı.
San su üzerine çıkar çıkmaz ıslak saçlarını gözlerinden çektikti ve Wooyoung'un sırtına atlayarak, "Sen öldün!" diyerek bağırdı.
Wooyoung'u kendisiyle birlikte suyun dibine çekerek tüm kıyafetlerinin ıslanmasına neden olunca plajda oturanlardan tekrar alkış sesi duyuldu.
Daha sonra herkesten önce Hyunjin ve Minho da onları takip etti.
Hatta Yeosang bile tişörtünden kurtulunca San çok şaşırmıştı ama onu süzüp dudaklarını ısıran Seonghwa'yı görmezden gelmesinin nedeni şimdi anlamıştı.
Hoşlarına gitse de gitmese de herkes için bu gezi sürprizlerle dolu bir gezi olacaktı.
________________________________________
Selam! Nasıl özledim burayı anlatamam ama artık kavuştuk <33
Uzun bir süre olmuştu ama gelirken bir sürprizle geliyim dedim ve yeni bir woosan çevirisi haberiyle geldim 🤩 çok ama çok sevdiğim ve tabii ki yine kaliteli bir fic 😌 yazarı çeviri için izin verdiğinde havalara uçtum resmen eheheh
Tanıtım bölümünü paylaştıktan sonra burada ayrı bir bölüm olarak haberini vereceğim 🌸
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro