Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

7' I always think it's me that's something wrong with

Sasuke

Bu bölüm güzel, arkadaşlar. 😉 Bilin bakalım Sakura kimin ağzına sıçacak? 🤔😏
- Aze

🕸

Pazartesi (11:32)

"Yüzüklerin Efendisi yerine, Yüzük Efendisi. Sonra Aslan Kral var, aslanı gerçek anlamda alırsan ormanda sevişebilirsin ama yapmam!" İno, bir kahkaha patlatıp konuşmasına devam ederken kızlar onun garip davranışlarını fark etmekte zorluk çekmiyorlardı. Bu, tabağındaki yemekleri ayırmasını rağmen hâlâ daha da ayırmaya çalışmasından belliydi. "Ya da Açlık Oyunları yerine Susuzluk Oyunları deriz. Susuzluk Oyunları... Çünkü içiyoruz ve Pepsi Max içmiyoruz, ne demek istediğimi anlıyorsanız tabi. Hayır, olay Smirnoff Light."

İno'nun kendini zorla mutlu gösterme çabaları işe yaramazken, Sakura Hinata'ya bir bakış atıp Ino'ya döndü.

"Diyet kolanın, Pepsinin Pepsi Maxına karşı yarısında kazandığını biliyor muydunuz? Yani Pepsi Max o kadar da iyi değil," Sesi coşkuyla yükseldi. "Hayır." Kızları kandıramıyordu.

"Ino, tabağınla n'apıyorsun?"
Sakura, Ino'nun bir şekilde kötü hissettiğini açık şekilde anlamıştı ancak arkadaşının bu şekilde kendinde kusur bulması onu iyi hissettirmiyordu.

"Salatamı düzenliyorum."

"Artık düzenlemene gerek yok diye düşünüyorum."

Ino'nun mutlu yüzü biran için düşer gibi oldu fakat modunu hemen geri yüksekte tutmayı başardı. Yani en azından öyleymiş gibi göstermeye çalıştı. Tabağına dönüp çatalındaki domatesi ağzına atarken yüzünün yeniden düştüğünü gördü pembe saçlı arkadaşı.

"Cadılar bayramında olanlardan ne zaman konuşacağız? Sasuke ve Naomi takıldılar."

Özellikle konuyu açmak için ısrar etmesinin sebebi, kızın üzerindeki negatif enerjiyi almak, onu bu üzüntüden kurtarmaktı. Bir şeyler olduğu çok belliydi.

"Onlar kim?"

Şimdi de onları tanımamazlıktan geliyordu.

"Canın buna mı sıkkın?"

Ino gülümseyerek başını iki yana salladı. "Elbette hayır, o bir takılma partisiydi zaten. Partide yiyişmek gayet normaldi, herkes yiyişti neredeyse." Sakura gülümsemesini bastırmaya çalıştı. "İkinci sınıflardan Sato, 1-A'daki Namida ile; Daisuke, 2-D'deki Mina ile takıldı. Adını getiremedim... Uzumaki olan da birisiyle takılmış ve Sasuke ile Naomi'de."

Hinata sırıtıp Karin'e baktı. "Sen kimle takıldın ki Karin?" Aralarında birileriyle takılan tek kişi bu durumda o oluyordu. Ta ki Karin kaşlarını çatıp itiraz edeceği sırada Ino, siyah saçlıyı düzeltene kadar.

"Hayır, Karin değil. Onun kuzeni olan... Naruto işte."

Hinata'nın eğlenen yüz ifadesi anında yerini endişeye bırakırken yutkundu. Bir şeylerin duyulmaya başlamasından korkuyordu ki sonuç olarak Kiba'da her an öğrenebilirdi.

"Oh, öyle mi? Kiminle takılmış?"

"Bilmiyorum, sadece birisiyle felaket yiyiştiğini duydum."

Başını şüpheyle salladığı sırada gür sesiyle Kiba ve Lee yanlarına selam vererek geldi.

Hinata sevgilisine, merhaba der demez dudaklarına öyle bir yapıştı ki Kiba, kız arkadaşının bu hareketinde bir tuhaflık sezmeden edemedi.

Diğer yandan Ino'da bunu garipseyerek Sakura'ya baktığında Sakura'nın da anlam veremeyen, endişeli bakışları Ino'nun mavileriyle kesişti.

Tenten ise az önceki puding dolu kaşığını dudaklarının arasından yavaşca çekerken Lee'yi gözleriyle öyle bir süzdü ki, kalın kaşlı olan biran için ona baktığında, bakışlarını hemen kaçırması bir oldu. Zavallı Lee, Tenten'in göz hapsine mahkum kalmıştı ve duvara bir kedi yavrusu gibi sinip utançla bakışlarını kaçırmaya çalışmıştı.

"Bugün ne yapıyorsun?" dedi Hinata, nihayet sevgilisini öpmeyi bırakıp.

"Bizimkilerle kaykay sürmeyi planlıyorum."

"İzlemeye gelebilir miyim?"

"Pekâlâ... Ne zaman kaykayı sevmeye başladın ki?"

"Sevmekle alakalı değil, yanında olmak istiyorum sadece."

Lee, Tenten'in delici, şehvet dolu bakışlarından kaçadursun; Hinata bir kez daha Kiba'yı öptü. Bu seferki abartılı değildi.

"Şimdi gitmeliyim, çıkışta konuşuruz."

"Seni seviyorum."

Kiba'da onu sevdiğini söyledikten sonra Lee ile birlikte gitmiş, Hinata ise geri yerine oturmuştu.

Bütün herkesin tuhaf bakışları Hinata'ya odaklanırken Ino zoraki şekilde tebessüm etti. Sakura'da aynı şekilde gülümserken Tenten elini kaldırdı. "Bir şey sorabilir miyim?"

Hinata başını sallayınca, Tenten devam etti: "Lee'nin sevgilisi var mı?"

Aklına gelen şeyle sırıtmaya başlarken nedenini sordu. Aldığı cevap beklediği gibiydi: "Aramızda bir elektrik var, hissedebiliyorum. Gerçekten de aramızda ateşli bir hava var."

Kızlar, Tenten'e kahkahayla gülerken Hinata'nın endişesi, içini yeniden sarmaya başladı. Bu şekilde vicdanını rahatlatmak zorunda olmak berbattı.

Pazartesi (14:40)

Okuldan sonra Hinata, Kiba ve Lee'nin peşine takılarak kaykaya gitmişti. Kaykayı izlemek onun için gerçekten sıkıcı, hatta daha ötesinde işkence gibiydi ancak Kiba ile arasını bir şekilde mükemmel tutmalı ve şüphelenmemesini sağlamak zorundaydı.

Şimdi ise Kiba, sevgilisinin yaptıklarından habersiz, keyifle kaykayını sürüyor ve korkusuzca manevralarda bulunuyordu. Diğer erkeklerin gürültülü sesleri ve tezahüratları Hinata'yı pek memnun etmese de Kiba'yı kaykay sürerken izlemek hoşuna gitmiyor değildi. Sadece Kiba'yı...

"Kiba-kun'la daha iyi gibisiniz."

Lee, Hinata'nın yanına otururken son gelişmelerden de haberdar olmak istiyor gibiydi.

"Evet." Yüzü neşeliydi ortama rağmen fakat neşesi gerçekçi durmuyordu.

"Nedenini söylemek ister misin?"

"Sadece... Bazı şeyleri konuştuk, aramızdaki yanlış anlaşılmalara düzelttik diyelim."

Lee, Hinata'nın düşünceli ifadesine takılı kalırken tebessüm etti. Bazı şeyler hâlâ çözülmemiş gibi hissediyordu. Hinata'nın belli etmemesi her zaman zor olurdu.

Lee'nin, hâlâ bir sorun olduğunu fark ettiğini anladığında Hinata, rol yapmayı bıraktı ve kalın kaşlıya döndü.

"Çok kötü bir şey yaptım."

"Ne? Ne yaptın?"

"Lee-kun, sana anlatacağım ama Kiba-kun'a bir şey söylemeyeceğine söz ver, lütfen. Aksi takdir de ilişkimiz tümden biter."

Hinata'nın yüzünde öyle bir dehşet vardı ki Lee nasıl hissetmesi gerektiğine emin olamadı. Pek iyi şeyler duymayı beklemiyordu zaten ancak bu kadar kötü olabileceğini de düşünmemişti. "Söz veriyorum. Kimseye söylemem, bana güvenebilirsin."

Hinata biran için Kiba'ya bakıp geri Lee'ye döndü. "Bilirsin, Kiba-kun ve Shion'un birlikte olduğunu sanmıştım. Shion'a gidip sordum, birlikte olup olmadıklarını. Bana cevabı, evet oldu."

"Ciddi misin sen?"

"Evet, ama sebebi varmış. Tabi Shion bana sebebini söylememişti ve ben de çok sinirlenmiştim ve üzgündüm." Kelimeler boğazında dizilirken nefesinin daraldığını hissetti. "Ve şey... Ben... Uzumaki ile biraz yiyiştim."

Özellikle adını vermek istememişti, Lee'nin anlayacağına emindi. Ama ne yazık ki öyle olmadı.

"Uzumaki ile mi yiyiştin..? Uzumaki... Şu senin kızıl saçlı arkadaşın mı?"

"Ah! hayır, hayır. O değil, ikinci sınıflardan Uzumaki Naruto."

Lee idrak etmeye çalışır gibi başını salladı. "Yani şimdi sen ikinci sınıflardan bir çocukla takıldın..?"

"Tanrım, bu çok berbattı. Biliyorum..." Eliyle yüzünü sakladı.

"Sadece takıldınız yani? Daha fazlası olmadı, değil mi?"

"Hayır, hayır. O kadardı. İlerisi olmadı."

"Yani... Yiyişmeden daha fazlası olsaydı kötü olurdu, tabi senin için de bir anlamı olsaydı. Sadece sinirliymişsin."

"Bilmiyorum, Kiba-kun'a söylememek kötü hissettiriyor."

"Cidden Hinata, sevgilimin bir başkasıyla takıldığını öğrenmek istemezdim şahsen. Böyle şeyler ilişkileri kötü etkiler, bir anlamı yoksa söylemek zorunda değilsin. Ayrıca şimdi ona, öncekinden çok daha aşık gibisin. Bu iyi bir şeydir belki." Gülümseyerek Hinata'yı iyi hissettirmeye çalıştı. Hinata ise hâlâ tatmin olmamış gibiydi.

"Yani saçma sapan, anlamı olmayan bir takılmaydı, tamam mı? Her şey düzelecek. Ama kimse bilmemeli, Kiba-kun başkalarından duymamalı. Özellikle de Naruto'dan, tamam mı?"

Yeniden dönüp Kiba'ya baktı Hinata. Erkek arkadaşı büyük bir zevkle kaykay sürmeye devam ediyordu.

"Teşekkür ederim," dedi Hinata sıcacık bir gülümsemeyle. Lee nedenini sorduğunda ise yanıtı farklı değildi. "Bilirsin."

Salı (13:40)

O gün ders çıkışında Ino'yu koridorda yakalayan Hinata, herhangi bir dedikodunun yayılıp yayılmadığıyla ilgili bir şeyler öğrenme peşindeydi.

"Selam, Ino. Sana bir şey soracaktım da," İki arkadaş merdivenleri çıkmaya başladılar. "Dün Naruto'nun partide birisiyle takıldığını söylemiştin, bununla ilgili neler biliyorsun? Yani herhangi bir gelişme var mı?"

"Pek bir şey bildiğim söylenemez şimdilik. Sadece bir kızla takıldığını duydum."

"Peki... Kim söyledi? Nereden duydun?"

Söyleyen her kimse bulup onunla konuşmak zorundaydı.

"Oh, yoksa Hatsumi miydi acaba?" diye mırıldandı Ino. "Şimdi düşünüyorum da galiba o Hatsumi'ydi. Naruto'nun sevgilisi var."

Sarışının söyledikleri onu rahatlatmalı mıydı emin olamadı ancak ona güvenmek istiyordu. "Tamamdır o halde."

Ino'nun bakışları manalaştığında sırıtmayı da ihmal etmedi.

"Yoksa Naruto'dan mı hoşlanıyorsun?"

"Hayır, hayır tamamen yanlış anla-"

"Sen Naruto ile, ben de Sasuke-kun ile beraber olsam ne harika olurdu ama."
Sanki tek gerçek dileği buymuş gibi ellerini birleştirip gözlerini kapattığında tanıdık bir ses onları böldü.

"Ino, ciddi misin?"

Sakura hızla merdivenleri inip kızların yanına gelirken Ino büyük bir hayal kırıklığıyla hayal dünyasından gerçek hayata dönüş yaptı.

"Sadece bir öneriydi."

"Bu süveterle gezip Sasuke ile hayal kurma derim." Ino, Sakura'nın neyden bahsettiğini anlamadı. Süveterin olayı neydi ki? "Gelin buraya,"

Sakura dışarıdaki bir kızı göstererek ne anlatmak istediğine başladı. "Bu kız Sasuke ile yattı," Banklarda arkadaşlarıyla oturan bir kızı gösterdi. "Bu kız da Sasuke ile yattı." Kamelyada oturan bir başka kızı da gösterdi. "Bu kız da Sasuke ile yattı ve," Son olarak da okula yeni giren bir kızı gösterdi. "Bu kız da onunla yattı."

Ve hepsinin ortak noktası Ino ile aynı süveteri giymeleriydi.

"Hepsinin Sasuke-kun ile yattığını bilemezsin. Otobüsleri neredeyse sadece erkek dolu."

Sakura başını iki yana salladı. "Ino, süveterde, kiminle yattıysan onun adı kırmızıyla işaretli." Ino'nun arkasına bakıp geri kıza döndü. "Arkanda Sasuke'nin adı işaretli."

Sarışının mavi gözlerindeki umut tamamen yerlebir olurken, devam etti: "Etrafta bir ödül gibi dolaşamazsın, Sasuke'yi unut gitsin."

Sakura'nın kötü bir şey demesinin ve yapmak istediği şeyin de kötü olmadığının farkındaydı ancak tüm bunlar koyuyordu yine de.

"Süveteri ona ver ve onurunu geri kazan."

Sakura, kendisini onaylaması için Hinata'ya döndüğünde Hinata'da sessiz kalmadı. "Ezik olan o, sen değilsin."

Ino camdan kendisiyle aynı süveteri giyen kızları incelerken kalbinin kırıklığını belirtmekten kaçınmadı.

"Biliyorum, bir erkek senden hoşlanmazsa sorun sende değil, ondadır diye düşünmek gerek ama o şey nasıl düşünülüyor? Sıkıntılı olan kişi benim."

Ino'nun söyledikleri, olanlardan kendini suçlaması Sakura'nın yüreğini burktu. Sarışın arkadaşına sıkıca sarılıp, saçlarını okşadı.

Çarşamba (18:40)

Yatağına oturan Hinata, telefonunun ekranındaki isme uzun bir süre baktı. Onu arayıp aramama konusunda içini kaplayan büyük bir endişe vardı fakat bazı şeyleri sağlama alması gerekiyordu değil mi?

Titreyen parmağını Naruto'nun isminin üzerine götürüp arama kısmına bastı ve telefonu kulağına götürüp karşı tarafın hatta bağlanmasını bekledi.

Saniyeler boyunca herhangi bir gelişme yokken Naruto nihayet telefonunu açmıştı. Kalın sesiyle bir, "Alo." Hinata'nın kulağını doldururken eş zamanlı olarak odasındaki küçük pencere de tıklatılmıştı.

Ve bu saatte gelebilecek tek kişi ancak Kiba olabilirdi.

Panikleyerek aramayı sonlandırırken yerinden kalkıp pencereyi açıp selam verdikten sonra Kiba'nın içeriye girişini izlemeden Naruto'ya bir mesaj göndermek üzere kendini hazırladı.

Kime:
Naruto Uzumaki
- Üzgünüm, şarjım bittiği için telefonum kapandı.

"Burada ne yapıyorsun?" diye sordu mesajını gönderirken.

"Ne demek istiyorsun?"

Telefonunu kapatıp Kiba'nın karşısına geçti ve dudağına ufak bir öpücük bıraktı.

"Bir şey demek istemiyordum, boşver. Nasılsın?"

"Fena değil, sen?"

"İyiyim ben de, kitap okuyordum."

Telefonu aniden çalmaya başladığında arayanın Naruto olduğunu anlaması zor olmamıştı. "Iı," başını yana çevirip gözlerini etrafta gezdirdi. "Babam olmalı." Aramayı yanıtlayıp kulağına götürürken Kiba'ya bir şeyler çaktırmamak için büyük bir savaş vermeye hazır durumdaydı.

"Merhaba,"

Önce Naruto'nun kıkırtısı geldi. "Nasıl bir röntgencisin sen?"

Ona istediği gibi bir yanıt vermek yerine şifreli konuşarak işi halletmeyi denedi. "Gayet iyiyim baba, ancak şu an konuşamam. Bir arkadaşım geldi."

"Baba mı? Ne tür bir oyununun peşindesin?"

"Seni sonra ararım, tamam mı?" Sarışının eğlenircesine verdiği cevaplar hem sinir ediyor hem de gerilmesine neden oluyordu.

"Tamam, kızım. Sonra konuşuruz... Ve bir şey daha! Ödevlerini yapmayı unutma."

Normalde eğlenerek cevap vereceği bu yanıt şu an onu deli etmekten başka bir işe yaramamıştı.

Görüşürüz, diyerek yüzüne kapattığında duyduğu son şey yine Naruto'nun kıkırtısıydı.

Kız arkadaşının yatağına uzanmış Kiba alayla, "Ziyaretçin mi var?" diye sordu. Hinata ise çoktan Naruto'ya bir başka mesaj atmaya başlamıştı bile.

Kime:
Naruto Uzumaki
Cadılar bayramında olanlar hakkında lütfen kimseye bir şey söyleme, olur mu? 🙏

"Babana hâlâ birlikte olduğumuzu söylemedin mi?"

Hinata gözlerini kısıp tıpkı onun yaptığı gibi alayla baktı. "Söylemek yerine direkt seni görerek bilmesini istedim. Bak, babamla tanışma fırsatın vardı ama sen onun yerine gidip Shion'un kardeşiyle mariljuna içmeyi tercih ettin."

Kiba tatlı tatlı kıkırdadı, karşılıklı olarak ikisinin de birbirlerini alaya almalarında kötü bir niyetleri yoktu.

"Ne?" dedi Hinata kıkırdayan erkek arkadaşına ters ama hâlâ tatlı görünmesini sağlayan bir ifadeyle.

"Mariljuna demen tatlı geldi."

Kimden:
Naruto Uzumaki
Kimseye söylemem, bana güvenebilirsin. 🤐

"Tam olarak neyi tatlı? Zaten böyle söyleniyor."

Yatağına ulaşıp Kiba'nın yanına attı kendini, öncesinde ona öpücük vermeyi de ihmal etmemişti elbette.

"Ama..."

"Ama ne?"

"Genelde yaşlı insanlar öyle diyor."

"Yani? Ben senden ay olarak büyüğüm ve biraz da akıllı."

Kiba'nın dalgalı saçlarında elini gezdirmeye başladı.

"Siz ne diyorsunuz peki uyuşturucuya?"

"Bilmem... Yeşil falan diyoruz daha çok."

"Gerçekten aşırı farklı bir şey diyormuşsunuz(!) Ve senin için iyi değil. En azından benim için bırakamaz mısın?"

"Hinata, arada deniyor olmam bağımlı olduğum anlamına gelmiyor."

"Arada mı? Kaç kez kullandın?"

"Bilmem."

"Yine de benim için bırakamaz mısın?"

"Senin için her şeyi yaparım."

Sohbetleri buradan uzayıp gitmiş, tatlı konuların kıyısına ulaşmış ve tatlı vakit geçirmişlerdi. Bulduğu her anda Hinata, onun saçlarını karıştırmış, öpmüş ve daha pek çok şey yapmıştı, gecenin tamamı onlarında.

Ona doyamıyordu.

Perşembe (13:20)

"Pembe ugg alamazsın." dedi Tenten neşeyle.

Sakura ise onu düzelterek, "Genel olarak ugg alamazsın." dedi.

Ayakkabılar ve özellikle bir zamanın moda ugglar üzerine saçma bir tartışmaya girmişlerdi. Tenten ve Sakura, Ugg beğenmeyen taraftaydı.

Karin ise başını salladı. "Neden olmasın ki? Bence gayet hoşlar."

Hinata bunu onaylarken o da tarafını belli etmişti. Temari ise sadece dinlemekle yetiniyordu, bu konuya dahil olmayacaktı.

Sakura, uggların acayip çirkin ve kaba olduğunu söylediği sırada yanlarına yeni gelmiş olan Ino, elindeki sweati sertçe masaya koydu. Yüzünde cesur birisinin yüzü vardı.

"Sasuke-kun'a ne diyeceğimi biliyorum," dedi cesurca gülümseyerek. Olayın ne olduğunu çoktan bilen Hinata ve Sakura mevzuyu anlamakta güçlük çekmemişti. Ancak hemen şimdi olacağını da düşünmemişlerdi.

Sakura kaşlarını çatarak, "Söylemek mi?" diye sorarken, Temari'de araya girdi: "Neyi söyleyeceksin?" Bilmediği bir şeyler olduğu açıkça belliydi.

"Onurumu."

Temari, 'hah'layıp sırıttı ve başını iki yana salladı. "Onurun yok ki, Sıradaki konu?" dedi ilgilenmeyerek. Sasuke ile çoktan takılmıştı ve şu saatten sonra Ino'nun bir şeyler yapması onun için mantıksız geliyordu.

Sakura, Temari'nin bu tepkisini yanlış bulduğu için gözlerini devirmeden edememişti. Çoğu konuda ona katılmayı tercih etmişti ancak bu sefer onunla aynı şeyi düşünmüyordu.

"Ne söyleyeceksin?"

"Bana böyle bir muamele gösteremeyeceğini, ayrıca sweati de geri vereceğim."

"Ne?!"

Temari güneş gözlüğünü çıkarıp inanamaz gözlerle Ino'ya bakarken tek düşündüğü onu engellemekti. Büyük sınıflar arasında yer edinmeye başlamışlarken eski eziklere geri dönmek istediğini söyleyemezdi.

"Bunu yapamazsın,"

"Neden?" Ino, ondan beklenmeyecek derecede kararlıydı ve bu kızları şaşırtıyordu.

"Alo! Russ için çabalıyoruz, sonunda büyük sınıflarla partileyebiliyoruz ve şimdi gelmiş her şeyi mahvetmekten bahsediyorsun." 

"İlk davet edildiğimiz partide Shion ve arkadaşlarını rezil eden kişi mi söylüyor bunu?"

Temari gözlerini kısıp bu lafın altında kalmayı tercih ederek arkasına yaslandı. "Geçerli bir sebebim vardı." Elbette ki saçma sapan bir sebep yüzünden ya da canı istediği için onları rezil etmemişti. Gerçekten de sebebi geçerliydi ancak bunu ne Ino'ya ne de diğerlerine söylemeyi düşünmüyordu.

"Temari, seni anlıyorum ancak Ino'nun Sasuke'ye gidip ona bir bok gibi davranamayacağını söylemesi lazım." İkili arasında bir tartışma çıkmaması için araya girme ihtiyacı duymuştu pembe saçlı.

"Kesinlikle olmaz! Soğuk kanlı ve havalı davranması gerek."

"Havalı olup hakkını da savunabilir."

Sarışın olan ise başını sallayarak Sakura'yı onayladığını belirtiyordu. Hinata, Karin ve Tenten ise sessizliklerini koruyarak durumun nereye gideceğini görmeyi bekliyorlardı.

Ino, okul binasından yanındaki Naruto ve diğer arkadaşlarıyla çıkan Sasuke'yi fark ettiğinde, "İşte orada." dedi ve sweati aldı.

Kızlar da Ino gibi Sasuke'ye bakarken, Sakura durumun şaşkınlığını atamayarak sordu: "Hemen şimdi mi söyleyeceksin?"

"Evet."

"Ama yanında arkadaşları var."

"Kiminle olduğu umrumda değil."

Ino hızla kızların yanından ayrılıp büyük ve hızlı adımlarını Sasuke'nin gittiği yöne yöneltirken endişeli olan kızlar da sarışını takip ettiler. Onu onaylamasalar da, uygun olmayan bir zamanda yaptığını düşünseler de arkadaşlarını orada tek bırakmak gibi bir düşünceleri olamazdı.

"Selam," dedi Ino, her daim tüm kızların odağında olan Sasuke'nin karşısına aniden çıkıp.

Sasuke ise bu ani karşılaşmayla neye uğradığına şaşırmış gibiydi. "Selam." dedi mırıldanarak. Tuhaf ve manasız bakışları Ino'daydı sadece.

"Eğer etrafta bir ödül gibi dolaşacağımı düşünüyorsan, yanılıyorsun." Konuya, herhangi bir ön açıklama yapmadan girmişti. Lafı dolandırmanın manası yoktu.

Öte yandan, cadılar bayramı partisinden yana hiç karşılaşmayan Naruto ve Hinata ikilisi de olanları takip etmek yerine sadece birbirlerine bakıyordu. Hinata, Naruto konusunda içinde bir pişmanlık hissederken onun aksine Naruto, siyah saçlıdan çaldığı öpücüğün verdiği hazzı hâlâ unutabilmiş değildi.

Sasuke hiçbir şey anlamadığını belli eden bir ifade takınırken, Ino onun rol yaptığından ve bilmemezlikten geldiğine emindi. "Salağa yatma, ne dediğimi gayet iyi biliyorsun." Sweati ona uzattığı sırada Sasuke araya girdi: "Öncelikle, adın neydi?"

Ino'da dahil olmak üzere kızların hepsi, Sasuke'nin sarışın arkadaşlarının adını hatırlamamasına fazlasıyla şaşırmışlardı ve şaşırmakta da haklıydılar. Daha kısa süre önce birlikte takılmışlardı, şimdi nasıl olur da unuturdu?

Hinata bile bu soru üzerine Naruto'ya bakmayı bırakmış, tüm odağını Ino ve Sasuke'ye vermişti.

"Ino..."

"Pekâlâ, Ino. Derin bir nefes al,"

Sasuke'nin tam olarak ne yapmaya çalıştığı tamamen bir sırken bunu sorgulamamayı tercih eden Ino, yakışıklı olanın dediği gibi nefes aldı, tüm moralinin saniyeler içinde bozulacağını bilmeden.

"Ufak bir yanlış anlaşılma olmuş olmalı, burada elbette benim de hatam olduğuna eminim. Eğer seni bir ödül gibi gördüğümü düşünuyorsan, yanılıyorsun," Ino, beklentiyle onun iyi bir şeyler söyleyeceğine içten içe kendini hazırlamışken, Sasuke'nin tek bir sözüyle onu yerlebir etmesini kimse beklememişti. "Çünkü bir ödül gibi bile olacak kadar iyi değildin."

Ino, duyduğuyla büyük bir hayal kırıklığını iliklerine kadar hissederken o anın verdiği küçük düşmüşlüğü de kaldıramazdı.

Tek kelime dahi etmeden Sasuke'nin yanından geçip giderken kızlar bile bu sözün ağırlığı altında ezildiklerini hissetmişlerdi, biri hariç...

Onun, herkesin gözünde muhteşem olduğunu hatırlatmak üzere Sakura, Sasuke'nin karşısına geçti.

"Ne mükemmel adamsın sen!"

"Sen de kimsin?" Yüzünü buruşturarak baktı Sakura'ya. Onu daha önce bir yerde görüp görmediğine emin değildi, pek umrunda da değildi.

"Kendini havalı hissetmek için, bir kızın duygularını incitmene neden olan bu aşağılık kompleksine kapılmana neden olan şey ne?" Sasuke'de dahil hepsi neredeyse nefesini tutmuş; kendinden emin, dik duruşlu pembe saçlı kızı dikkatle dinliyordu. "Çocukken hiç aferin almadın mı? Annen resimlerine hiç iltifat etmedi mi? Yoksa baban hiçbir mezuniyetine mi gelmedi?"

Sasuke diliyle dudağını ıslatıp, Sakura'yla sadece birkaç saniyeliğine göz temasını yarıda kesti. Arkadaşlarının içinde bir kız tarafından rencide edilme duygusunu ilk kez yaşasa da utanca dair içinde bir his yoktu. Sadece fazlasıyla şaşkınlık, bolca merak ve yoğun derecede hayranlık hissediyordu.

Gülümsemesini bastırmakta başarısız olarak, yargı dağıtan pembe saçlı kızla göz temasını yeniden kurdu.

"Ortaokul sona kadar sikinde kıl çıkmadı da seninle dalga mı geçtiler?" Belli etmese de utanarak söylediği bu cümle Sakura'yı da güldürdü. Tıpkı onun gibi, Sasuke'de şahsına karşı duyduğu ezici laflara sadece gülmekle yetiniyordu.

"Aşağılık kompleksini aşıp insanlara düzgün davransan iyi olur. Etrafta siktiri boktan bir klişe gibi dolanmayı kes." Bu sefer gülmeyi bırakıp ciddileşti ve omzunu sertçe Sasuke'nin omzuna çarpıp yanından uzaklaştı, ardında ona deli divane hayran olmuş bir Sasuke bıraktığını bilmeden.

Sakura'nın dağıttığı yargı sadece Sasuke ve arkadaşlarını değil; Hinata, Temari, Tenten ve Karin'i bile etkilemişti. Sasuke ve arkadaşlarının yanında daha fazla kalmamak için onlar da en sonunda okul binasının içine geçmeyi akıl edebilmişlerdi.

Cuma (12:02)

"Norveççe dersine gitmem gerek," dedi Kiba huysuzca ama sevgilisini de bırakmak istemeyerek. "Mecburum."

Okul binasına doğru sallana sallana yürürken elleri kenetliydi.

Hinata boğazına sardığı atkısını çıkarıp Kiba'nın boynuna attı ve onu kendine çekip yanağını öptü.

"Cidden gitmem gerek, kaç kere geç kaldığımı söyleyemem bile."

Kiba sevgilisinin yanaklarını sıkıp dudağına ufak bir öpücük bırakıp gitmeyi planlamışken, kızı yanında olduğunda bile özlediğini hissederek bir kez daha ve bir kez daha öptü.

"Sonra konuşuruz."

Bu sefer ciddi manada ondan ayrılıp derse gittiğinde bugünlük okulda işi bitmiş olan Hinata'da az ileride gördüğü arkadaşlarının yanına adımladı.

Kızların yanına geldiğinde, sanki her zamanki yeri orasıymış gibi Sakura'nın yanına geçti. Bir şekilde ondan uzak kalamıyordu. Aynı zamanda dünkü olanları ve olanlardan sonra hiç konuşmadıklarını da hatırlayarak elini pembe saçlı arkadaşının omzuna götürüp sıktı.

"Dün harikaydın."

"Kesinlikle." diyerek Temari'de onayladı.

Yaptığı büyük bir şey olmadığı için Sakura sıradan karşılasa da arkadaşını savunmuş olmak ve takdir almak onu mutlu etmeye yetmişti.

Ino ise bu konuda konuşmak istemiyordu ki sessiz kalmayı tercih etmişti. Dikkat çekmemek adına da, saçını kulağının arkasına atıp tebessüm etti.

"İyi misin?" diye sorma gereği duydu Hinata. Sasuke'nin söyledikleri kolayca sindirilebilecek laflar değildi. Öte yandan onun bu derece pislik olacağını da düşünmemişti. Temari haklı çıkmıştı.

"Evet, elbette. Sasuke'yi tamamen aştım."

"Bunu duymak güzel."

"Zaten kimsenin de umrunda değil galiba. Herkes Naruto hakkındaki dedikoduyu konuşuyor."

Hinata Naruto konusunda içten içe şüphelenmek istese de bunda erken karar kılmamalıydı. O, Sasuke ve tayfası zaten her zaman dedikodu olacak şeyler yapıyor olmalıydılar.

"Ne dedikodusu bu?"

"Naruto cadılar bayramı partisinde birisiyle takılmış. Sevgilisi de bunu öğrenmiş ve sinirden deliye döndüğünü söylüyorlar."

İşin aslını öğrendiğine göre artık endişelenmeye başlayabilirdi.

"Ama o kişinin Naruto olmadığını söylemiştin..."

"Hayır," Temari araya girdi başını sallayarak. "Birisiyle takıldı, ben gördüm."

"Gördün mü?" Bu şaşırtıcıydı zira Naruto ile öpüştüğünde odada ikisi vardı sadece. O halde Temari nereden görmüş olabilir, diye düşünmeye başlayacaktı ki kız onu daha da şaşırttı. "Evet, merdivenlerde bir kızla deli gibi öpüşüyordu."

"Merdivende mi...?"

Tüm bunlar da neydi şimdi?

Tek anlayabildiği dedikoduda bahsedilen kızın kendisi olmadığıydı. Ancak kendine sakladıkları ve diğerlerinin bilmedikleri şey de, o kız olup olmadığı konusunda Naruto'nun sevgilisini ikna edemezdi. Çünkü tam olarak Aiki ve arkadaşları onlara doğru geliyordu ve Hinata dışında hepsi onları ve öfkeli bakışlarını görebiliyordu.

Nihayet kızların şaşkın ifadelerine mana yüklemek üzere Hinata'da arkasına döndüğünde yüzüne gelen tokatla neye uğradığını şaşırmıştı. Kızların hepsi şaşkındı.

Hinata, Aiki ve arkadaşları tarafından çekiştirilip büyük bir kaosun ortasında kaldığında onu kurtarmak ve savunmak üzere diğer kızlar da boş durmamışlardı elbette.

Özellikle Tenten ve Karin'de diğer kızlarla saç baş kavgaya girerken kavgaya dahil olmak istemeyen Ino bağırarak yardım çağırıyor ve Sakura ile Temari'de Hinata'yı Aiki'nin elinden almaya çalışıyordu.

Kaos o kadar büyümüştü ki en sonunda birinci sınıflardan ve resim klubünün de başkanı olan Sai ve birkaç çocuk daha gelip kızları güç bela ayırmaya çalıştığında Kaos ortamı bir şekilde durmuştu.

Saçını düzelten Aiki öfkeyle Hinata'ya bakarken yüksek sesle, "Seni orospu!" diyerek bağırdı ve arkasını dönüp arkadaşlarıyla uzaklaştı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro