Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

6' You know when a boy is lying

Temari

Ino

Karin

Naruto

Tenten

Kiba

Ne yazık ki bu bölüm de aşırı iyi değil, yani en azından bir önceki bölüm gibi eğlenceli tarafı dahi yok ancak naruhina'yı da çok sevenleriniz için güzel bir bölüm. Artık bu bölümden sonra bizi asıl ilgilendiren kısımlar da yavaş yavaş gelecek. 7. bölüm bomba olacağı için (izleyenler biliyor zaten.) sabırla bekleyin lütfen. Ayrıca yeni yılınız da kutlu olsun, arkadaşlar. Umarım dileklerinizin gerçekleştiği bir yıl olur. Sizleri seviyorum.❤

Pazar (14:42)

Son olanların ardından morali fena halde bozulan Hinata, hâlâ Kiba'nın yalan söylediğini düşünüyor, hatta bir şeyler karıştırdığından şüpheleniyordu.

Bir şeyler bulmak amacıyla Lee'nin ağzını aramak iyi bir fikir olurdu ki tam da bunu yapmak için onunla bir kafede buluşmaya karar vermişti.

Gelmesini beklediği Lee karşısında beliriverdiğinde bir karış olan yüzünden kötü bir şeyler olmuş izlenimi vermemek için gülümsedi.

"Selam."

"Merhaba."

"Sana milkshake aldım, bendensin yani."

"Oh, teşekkürler." Lee milkshake içmeyi severdi, direkt bir yudum aldığında ağzının kenarlarının kirlenmesini umursamayacak kadar hem de. "Ne konuşacağız?"

"Hiç," Hemen konuya girip sormayacaktı. Yavaş yavaş ağzından bir şeyler almayı düşünüyordu. "Öyle milkshake içmek için çağırdım."

Lee milkshakeinden içmeye devam ederken Hinata sorularına başladı: "Haftasonun nasıldı?"

Omuz silkti. "Fena değildi."

"Cuma?"

"Babamın doğum günüydü."

"Evdeydin yani?"

"Evet," Hinata'nın bakışlarını üzerinde hissettiğinde ona bakma ihtiyacı duydu. Gülümsüyordu ama sanki zoraki gibiydi. Bir şeyler olduğunu hissetmişti. "Cuma günü herhangi bir şey mi oldu?"

"Yo, hayır. Sormak istedim sadece. Ortalarda pek görünmeyince."

Lee tek kaşını kaldırıp gülümsedi. Bu gülümseme bir şeyler döndüğünü anladığına işaretti. Ki Hinata'da yalan söyleyemeyeceğini anlayarak hemen pes etti ve yüzünü astı.

"Cuma günü galiba Kiba Shion'la birlikteydi."

Lee gülümsemeye devam etti. Olayı gerçekleriyle bilmeden arkadaşını yargılayamazdı ama Hinata'nın da endişesi hoşuna gitmemişti. "Neden öyle düşündün?"

"Kiba ile telefonda konuştuğumda arkadan onun sesini duydum. Kız kardeşi olduğunu söyledi ama Shion'un sesini nerede duysam tanırım. Sonuçta ilkokuldan beri tek yakın arkadaşım oydu."

Lee ne tarz bir öneride bulunması gerektiğini pek anlayamıyordu. Kızlara geldiğinde işler karışık olabiliyordu onun için. "Onunla konuş o zaman."

"Zaten konuştum, ona güvenmediğimi söyledi ve öfkeden deliye döndü."

Lee Hinata'nın son zamanlardaki bu aşırı güvensiz hallerine şaşırıyordu ve güveninin sarsılmasını sağlayacak ciddi olaylar yaşadıklarını da düşünmüyordu. "Hinata, neden Kiba ile çıkıyorsun?"

"Nasıl yani?"

"Yani, Kiba-kun benim arkadaşım olabilir ama bunu soracağım yine de,  neden güvenmediğin birisiyle birliktesin?"

Bu konuya bir açıklık getirebilirlerdi belki. Kiba arkadaşı olsa bile, Hinata'nın güvenmediği birisiyle ilişki yürütmesi saçma geliyordu.

Hinata'da kendi içinde bunu sorgulamaya başladığında kararsızlıkla Lee'ye baktı.

"Ona güvenmeli miyim?"

"Ya da üçüncü seçeneğe yönel," Siyah saçlının kafası karışmış durumdaydı ve üçüncü seçeneği de bilmiyor gibiydi. "Gidip Shion'a sorabilirsin."

Pazartesi (14:15)

"Yakında Sasuke-kun ile yeniden buluşacağız. Aramızda bir şeyler var ama yaş farkımız sıkıntı olacak gibi. Belki de,"

Ino daha çok Sakura'yla konuşmasına rağmen lafı ortaya atıyordu ama onu dinleyen sadece Sakura'ydı. Hinata sohbeti dinlemiyor, bahçede arkadaşlarıyla konuşan Shion'u izleyerek ona olanlar hakkında sorup sormamayı düşünüyordu.

"Gerçekten aramızda bir şeyler olacak."

Buz mavisi gözlerini Shion'dan çevirip arkadaşlarıyla konuşan Kiba'ya çevirdiğinde, sanki hissetmiş gibi Kiba ona dönmüştü.

"Benim özel olduğumu söyledi ve ben de hazırdım. Orgazm olduğumu söylemiş miydim?"

Kiba ona gülerek bir şeyler söylemeye çalıştığında başını iki yana salladı ancak saniyeler içinde ondan bir mesaj geldi.

Kimden:
- Dear lover
Gülümse biraz

Kime:
- Dear lover
Nasıl gülümsememi beklersin? Asıl sen gülümse

"Hapşırık gibiydi ama aşağıda olduğunu düşün."

Kimden:
- Dear lover
Gülümsüyorum zaten

Yüzüne sahte bir gülümseme yerleştirip baş parmağını kaldırdı ama bu uzun sürmeden yüzünü geri astığında Kiba'dan bir mesaj daha geldi.

"Sanırım herkesin onunla birlikte olduğunda neden orgazm olduğunu biliyorum,"

Kimden:
- Dear lover
Kızgınsın..?

"Neden?"

Ino özellikle kimsenin duymaması için biraz eğildi ve sesini alçalttı. "Çünkü şeyi bayağı büyüktü."

Sasuke ile ilgili bu saçma konu anında Hinata'nın da dikkatini çektiği gibi yüzünü buruşturmasına da sebep olmuştu.

"İnsanlara çocuğun aletinden bahsedemezsin, Ino." dedi Sakura duyduğunu zar zor idrak ederken.

"Neden?"

"Vücudunun en hassas bölgesinden neden bahsetmemen gerektiğini mi soruyorsun gerçekten?"

Ino gülümsemesini bastırmaya çalışarak, "Birincisi, o şey hiç de hassas değildi. İkincisi, kesinlikle benim vücudum hakkında arkadaşlarıyla konuşmuştur. Kızlar neden bunu yapmasın ki? Eşitliği ve feminizmi savunuyorum."

Ino'nun saçma çıkarımları Sakura için ancak bu kadar komik olabilirdi. "Ino, büyüklüğün orgazmla alakası yok. Ayrıca erkekler aptal diye bizler de aptal olmak zorunda değiliz. Olayın eşitlik ve feminizmle alakası bile yok. Her neyse," Bunu daha fazla uzatıp, sarışının anlamak istemediği şeylerin üzerine gitmemek en iyisiydi. "Yani kısacası iyi miydi? Önemli olan o."

"Bayağı iyiydi, bir şey var ama. Kimse spermlerin ortaya saçılacağından bahsetmemişti."

Hinata bunu merak etmişti. "Kondom kullanmadınız mı?"

"Uh, hayır. Genelde kullanmadığını söyledi."

"Aman tanrım, Ino!"

Hinata okulun bahçesinde gözlerini bir tura daha çıkaracağı sırada bahçeye giriş yapan üçlüyle sırıtmaya başladı ve, "Bu da ne?" dedi.

Temari, Karin ve Tenten son zamanların moda aleti hoverboardla bahçede bir tur attıktan sonra kızların yanına geldiğinde mavi, buz mavisi ve yeşil gözler hoverboardlarda takılı kaldı. "Bunları nereden buldunuz?" diye sordu Ino.

Hoverboard'u oldukça beğenmiş Tenten, "Temari'nin bir tanıdığından." dedi neşeyle. Grupta Temari'yi en çok seven kişi o olabilirdi.

"Tuvalet kâğıtları için." diyerek izah etti Temari, kızların şaşkın halleri pek umrunda değil gibiydi.

Kendisinden habersiz iş yapılması ise Ino'nun pek hoşuna gitmiş değildi. "Önce ödemeyi almam lazım."

"O iş öyle yürümüyor. Önce onlar adamlarından ödemeyi alıyor, sonra da sen kendi adamlarına ödüyorsun."

Kızlar Temari'nin tam olarak neyden bahsettiğini anlamamıştı, bu işi tam bilmeyen Ino'nun da onlardan farkı yoktu. "Ama benim adamlarım yok ki..."

Ino'nun bu işe bu bilgiyle girmesi Temari için şaşırtıcı olmazken küçümser bir bakış attı. "MasterCard adamları olmadan mı çalışıyor sandın?" Gözlerini devirip hoverboardla uzaklaştığında Tenten ve Karin'de Temari'nin peşine takıldı.

Derken onlardan tarafa gelen Sasuke ve arkadaşlarını gördüklerinde, Ino en canlı gülümsemesini yüzüne yerleştirdi ve, "Merhaba." dedi fakat Sasuke'nin de ona, merhaba demesi dışında hiçbir şey olmadı. Ino'nun yüzüne sadece bir saniyelik bakıp geri gözlerini önüne çevirdiğinde geçip gitti, oldukça ilgisiz görünmüştü.

Sasuke ve Juugo önden giderken arkalarından onları takip eden Naruto'da, Hinata'nın kendisine verdiği selamla yanındaki Suigetsu ile kızların önünde durdu ve, "Selam." dedi. "Cuma günü cadılar bayramı partisine geliyor musunuz?" Yüzündeki gülümseme de heves vardı, en çok da Hinata'yı görme hevesi. Ancak Hinata'dan aldığı, belki yanıtını duyduğunda yüzü az önceki neşesini yitiriverdi. Ino ise kesinlikle geleceklerini belirtirken de gülemedi.

"Güzel, haberleşiriz."

İlerlediklerinde Hinata arkasından bağırdı: "Görüşürüz."

Naruto'nun arkasından gülümsemesini sürdürürken gözü biran için Kiba'ya gitti. O da, ona bakıyordu.

Salı (15:30)

Bir gün daha yavaştan sona yaklaşırken Hinata ve Kiba durakta otobüsün gelmesini bekliyordu. Az önce içtiği sigarasını atmış olan Kiba, Hinata'ya yaklaşıp onu öpeceği sırada kız arkadaşı başını çevirerek onu engelledi.

"Sigara kokuyorsun."

Derin bir nefes alıp Hinata'nın yanına oturduktan sonra kızın asık suratını izledi. "Sorun ne?" Sorusuna aldığı yanıt sessizlik ve yine asık surat olurken sabır dilercesine kaşlarını kaldırıp başını çevirdi. "Nasıl olsa beni rahatsız eden bir şey yok."

"Shion ile aranda bir şeyler olduğunu düşünüyorum." Sessizliğini daha fazla sürdürmeyi beceremedi. Kiba ise Hinata'nın bir kez daha bu şekilde düşünmüş olmasına sinirlenirken neden böyle düşündüğünü sorguladı. "Ciddi misin sen? Hâlâ mı?" Shion ile arasında bir şey olmadığını kanıtlamak için ne yapması gerektiğine karar veremiyordu artık. Kızın şüpheci tavırları onu bunaltıyordu.

"Telefondaki ses onundu."

"Daha kaç kere ablamın sesi olduğunu söylemem gerek?"

"Neden arkada konuşuyordu ki?"

"Annemle konuşuyorum sandı."

Hinata açık yakalayabilmişti, Kiba kendini ele vermişti.

"Annen evde yok muydu yani? Kiba-kun, evde ona yardım ettiğini söylemiştin! Annen evde bile değilmiş..." Kiba'nın yalanlarının birbir ortaya çıkacağını biliyordu hep, yanılmak isterdi yine de.

"Eve sonradan geldi. Seni de bu yüzden aradım."

Kiba umursamaz bir ifadeyle başını yana çevirirken sabrı kalmayan Hinata patlayıverdi. "Neden bana yalan söylüyorsun?!" Kiba'nın ona karşı olan sevgisinin azalma korkusunu içten içe yaşamıştı, korkuları neden gerçekleşmek zorundaydı ki?

Öte yandan Kiba'nın ise kendini savunacak doğru dürüst açıklamaları yoktu. "Yalan söylemiyorum." Ancak o dürüsttü tamamen. Shion ile arasında öyle bir şey olması imkansızdı.

"Yürümüyor." Bir şeylerin bitmesi gerekiyorsa hemen bitmeliydi belki de.

"Yürümüyor mu? Ne demeye çalışıyorsun?" Hinata'nın böyle saçma bir karar vereceğine inanmak istemiyordu. "Ayrılmak mı istiyorsun?"

"Senin istediğin bu." Yüzünde canı yanan bir kız görmek mümkündü.

"Hayır, öyle bir şey istemiyorum. Sürekli olarak güvensiz olmayı bırakmalısın."

Kiba'nın aksine haksız yere güvensiz olmadığını düşünen Hinata, sevgilisinin saçma sapan söylediklerine daha fazla katlanamadı. Yanından kalkıp gittiğinde Kiba onun peşine takılıp doğru düzgün şekilde konuşmayı denediyse de tam başarılı olamamıştı.

"Neyin var senin? Neden beni dinlemiyorsun?"

İkisi de kaldırımda durup hararetli bir tartışmaya girdiğinde etraftaki arabaların gürültüsü de seslerine karışmıştı. Uzun uğraşların ardından bir şekilde kendini ifade edebildiğini düşünen Kiba bu sefer için de olayı hallederek Hinata'yı öptüğünde aynısı kız için pek geçerli değildi. Kiba ne derse desin içinde o şüphe hep kalacaktı, ta ki işin aslını öğrenene kadar.

Çarşamba (14:30)

Derslerin bitimiyle kendini lavaboya atan kızlar işlerini hallederken partiyle ilgili planları ve daha birçoğunu konuşuyordu. Kızlara Sasuke ile olan vakitlerinden bahseden Ino'yu Karin böldü: "Parti için alkol işi ne durumda?" Bu sırada Temari'de Tenten'in dudağına ruj sürüyordu.

"Sasuke-kun'a bizim için de alkol alabilir mi diye mesaj attım,"

"Alacak mı?" diye sordu Hinata. Alkol pek umrunda değildi aslında.

"Daha cevap vermedi, çok meşgul olmalı. Sonuçta 2. sınıf ve grubunun başkanı." Temari'nin diken üstünde hissettiren bakışlarından habersizdi bu sefer. "Uğraşması gereken çok şey var. Son konuşmamızdan bu yana pek mesajlaşamadık da zaten, ama snapchat üzerinden iletişimdeyiz." Biran için yüzü düşecek gibi olduysa da neşeliydi. "Geçen gün ne yaptım, biliyor musunuz?" Bundan kızlara bahsetmek için sabırsızlanıyordu, elbette alacağı tepkileri bilmeden.

"Ne yaptın?" diye sordu bir kez daha Hinata.

"Sasuke-kun'a üstsüz fotoğrafımı attım."

Karin, "Hey!" diye bağırıp yüzüne yaramaz bir gülümseme yerleştirirken Tenten ve Ino'da el çarptılar.

Temari duyduğu şeyin şokunu atlatamamıştı, öyle ki Tenten'in dudağından rujunu çekti. Sakura ise, "Ne yaptın?" diyerek kabinden fırladı. Karin ve Tenten dışında herkes buna pek olumlu yaklaşmayı planlamıyordu.

Sakura elini yıkamak için lavaboya geçerken Ino gururlanarak kendini tekrarladı: "Sasuke-kun'a göğüslerimin resmini yolladım işte, o kendine güvenen kızları seviyor."

Fakat bu cevabına karşılık da Temari'den olumsuz bir tepki almaktan ileriye gidememişti.

Bugün soru sorma görevi tamamen Hinata'daydı. "Ne cevap verdi?" Hafiften gülümsüyordu ama bu tamamen Ino'yu kırmamak içindi.

"Cevap vermedi, ekran görüntüsü aldı."

Temari elindeki ruju kapatarak Ino'ya yaklaşırken daha fazla sakinliğini koruyamamıştı. "Dinle, sevgili Einstein," Kızı hayal dünyasından çekip almayı birisinin yapması lazımdı artık. "Sasuke seninle ilgilenmiyor."

Bunu söylediğinde ortam tamamen sessizliğe gömülmüş, onun sıradaki sözlerini bekliyorlardı.

"Bunu nasıl bilebilirsin ki?" Hinata'nın,  Ino'yu tamamen onaylamadığı doğruydu ama Sasuke konusunda kesin yargı vermesi saçmaydı. Evet, Sasuke soğuktu ama bu sevgisiz birisi olduğu anlamına gelmezdi.

"Çıplak resmine yanıt bile vermemiş."

"Oyun kitabında, daha çok ilgi görmek için erkeklerin cevap vermediği yazıyor." dedi Ino. Temari'nin onu üzmesine izin vermeyi düşünmüyordu ama haklı olan da her zaman buna izin vermezdi.

"Yerinde olsam oyun kitabını bırakır, seninle ilgilenmiyor kitabını okurdum."

Temari noktayı koyduğunda Ino hayal kırıklığıyla ona baktı. Sebebi Sasuke değil, kızın sürekli olarak ona olan kaba tavırlarıydı. Yanlarından gitmeden önce de bunu sordu: "Neden hep bu kadar kaba olmak zorundasın?"

Ortamın gerildiğini fark eden Temari 1-2 adım geriye giderken Hinata'nın, yaptığın iyi miydi? bakışını yakaladı, aynı şekilde Tenten ve Karin'de de benzer bakışlar vardı ama umrunda değildi bile. "Alo! Biz onun  arkadaşlarıyız. Doğruyu söylemezsek kim söyleyecek? Onunla yatmak için yalan söyleyen  bir çocuğa çıplak resmini yolluyor. Asıl kabaca olan bu."

Temari'nin açıklamasını tatmin edici bulmasının imkanı yoktu Hinata'nın. Tamamen tanımıyor olabilirdi ama Sasuke'nin o kadar pislik olabileceğine de inanmayacaktı hemen. Soğuk olması pislik olduğu anlamına gelmezdi. Onu tanımıyorlardı bile, nasıl önyargılı yaklaşabilirlerdi ki?

"Sasuke-kun'un yalan söylediğini bilmiyorsun ki!"

Hâlâ tarafını göstermeyen Sakura az çok Temari'ye hak verdiğini belli etmekten çekinmedi. "Dünyanın en dürüst insanı gibi de durmuyor ama."

"Sasuke-kun'u savunduğumdan değil ama... Sadece kanıtımız olmadan insanları yargılayamayız. Bazen sadece insanlara güvenmen gerekir."

Tenten ve Karin görüşlerini belirtmekten ziyade dinlemeyi tercih ediyor, İno'yu bir tek Hinata savunmaya çalışıyordu.

Siyah saçlının söyledikleri Temari'de hâlâ bir fikir değişikliğine yol açmamıştı. Temari daima haklı olduğuna inanan birisiydi, fikirlerini neden değiştirme ihtiyacı duymalıydı ki?

"Erkeklerin yalan söylediğini herkes bilir."

"Bunu nereden biliyorsun?"

"Hikayeleri tutarsızdır. Sorduğun zaman delirirler, sonra vicdan yapar ve sana iltifatlar etmeye başlarlar." Temari birbir söylerken aklına tam olarak Kiba ile yaşadıkları gelen Hinata'nın ifadesi biranda değişivermişti. Kız doğruyu söylüyordu, Hinata bunu kendi deneyimlerinden kolayca anlayabilirdi.

Temari kaldığı gibi Tenten'in ruhuna son dokunuşlar atmaya devam ederken devam etti: "İnan bana, bekle ve gör. Sasuke, onun kalbini kıracak."

Cuma (20:30)

Cadılar bayramı partisi yarım saat önce başlamış ve sorunsuz şekilde gayet iyi gidiyor, herkes eğleniyordu. Diğer partilerin aksine kostümlü olan herkes normalden çok daha iyi görünüyordu.

Tenten ufak birkaç dokunuşla elf olmuşken, kafasında büyük bir kurdele bulunduran sarı peruklu Temari Lady Gaga'dan başkası değildi. Belirli bir kişi üzerine oynamayan Sakura katil bir hemşireyi yansıtırken Ino sade görüntüsüne rağmen kedi kızdan farksızdı ve Hinata ise bir balerin olmuştu.

Diğer kızlar yine başka bir köşede beraber takıladursun; Ino onlardan uzakta, vampir kılığına girmiş Sasuke'nin yanındaydı ancak ufak bir sorunu var gibiydi: Sasuke pek onunla ilgileniyora benzemiyordu, aksine yanlarındaki bir diğer kızla daha ilgili gibiydi.

Hinata'nın ise arkadaşları gibi pek eğlendiği söylenemezdi. Kızlar onu eğlendirmeye çalışıyor ama başarılı olamıyorlardı. Kafasındaki milyonlarca düşünceyle birasını içmeye devam ederken Shion'a baktı. Gayet mutlu olan Shion'a...

Telefonuna gelen titreşimle açıp baktığında Kiba'dan gelen bir mesajı açıp okumaya başladı.

Dünyanın en havalı, iyi, seksi ve güzel kızı olduğunu biliyor muydun? 😉 Seni seviyorum. ❤

Kiba'nın mesajı ona Temari'nin sözlerini bir kez daha hatırlatırken artan şüphesiyle gözleri de yanmaya başladı. Telefonunu kapatıp birasından büyük bir yudum daha alırken Shion'a yine baktı. Kararlıydı, Lee'nin dediği gibi gidip soracaktı.

Yerinden kalkıp Shion'un yanına gitti ve kolundan tutup arkadaşlarının arasından çekerek bir köşeye götürdü onu. Mevzuya direkt girecekti.

"Sadece cevap ver, geçen cuma Kiba-kun'la mıydın?"

Neye uğradığını şaşıran Shion ne tepki vermesi gerektiğini bilmese de bunu önemsemeyip gülerek düşünmeye başladı: "Geçen cuma... Ah, evet! Kiba ile birlikteydik."

Hinata'nın transa girdiğini gördüğünde yapmacık bir ifade takıntı. "Oh, sana söylemedi mi?" Hinata'dan hâlâ bir tepki gelmezken yapmacıklığına devam etti. "Ups, pot kırdım."

"Siktir!"

İlk kez sinirle küfrettiğinde geri geri gidip kendini kalabalığa atarken Shion'u da duyabilmişti.

"Asıl sen siktir, Hinata!"

Biranda fazlalık gibi hissettiği o ortamda kaybolduktan sonra kendini boş bir odaya attı. Göz yaşları akıyor ve sinirden titriyordu. Sevgilisine o kadar çok inanmak istemiş ve şans vermekten de hiç çekinmemişti bu zamana kadar. Çünkü onu seviyordu ancak o sevginin içinde bir yerlerde nefrete dönüştüğüne yemin edebilirdi.

Telefonunu açıp Kiba'ya her şeyi öğrendiğine dair bir mesaj attığında ekrana düşen göz yaşlarına baktı. Ağlaması giderek daha da şiddetlenirken kendini yatağa bıraktı ve kollarıyla yüzünü kapattı. Canı yanan kalbinin sesine kulak verdiği sırada aniden kapı açıldı.

Hızla oturur pozisyona geçip elinin tersiyle yaşlarını silerken telefonda konuşarak içeriye gelmiş olan Naruto ise bir şeyler geveleyip telefon konuşmasını sonlandırdı ve merakla dikildiği yerden Hinata'ya baktı. Telefonundan gelen sese bakılırsa eğer konuşması gereken birileri daha vardı.

"Burada tek başına mı oturuyorsun?"

"Evet, burada oturuyorum."

Tüm o kırıklarına rağmen gülümsemeye çalıştı Hinata, telefonu ise hâlâ çalıyordu ancak Kiba'yla konuşmak istemiyordu, açmayacaktı.

Naruto, Hinata'nın yanına otururken, "Belli ki birisi sana ulaşmaya çalışıyor." diyerek kızın telefonuna bakmayı da unutmamıştı elbette. "Kiba kim?"

Güç bela söyleyiverdi. "Erkek arkadaşım...ya da..." Onu bu saatten sonra nasıl erkek arkadaşı olarak görebilirdi?

"Erkek arkadaşın olup olmadığını bilmiyor musun?" Hinata'nın bir başkasıyla mevcut bir ilişkisi olduğunu öğrenmek, şu an belli etmese de içten içe Naruto'yu hiç mi hiç sevindirmemişti.

"Hayır, öyle de... Sadece... Kavga ediyoruz."

Durumunu açıklayamayacak kadar sinirli ve üzgündü Hinata. Başını eğip öylece yere bakarken Naruto'nun kolunu omzunda buldu.

"O halde siktir et onu," dedi sarışın olan kaşlarını çatarak. "Böyle güzel bir kızı üzecek kadar aptalsa onu siktir et." Nasıl olurda sevgilisi Hinata'yı üzebilirdi anlam veremedi.

Hinata ise Naruto'nun dediklerine sessiz kalmaktan öte gidemeyeceği o dakikada yanındaki sarışına dönüp baktığında farklı bir şeyler gördü o mavi gözlerde. Aynı şeyleri daha önce Kiba'da da gördüğüne yemin edebilirdi. O arzu dolu bakışlar... Naruto'nun da gözleri onunkilere kitlenmişken ikili kendilerini birbirlerine yaklaşırken bulduğunda Hinata için bundan kaçış olamazdı. Bu gece belki de kuralı yıkmalıydı. Kiba onu zaten aldatmışken kendisi neden istediği şeyi o an yapmasındı ki?

Naruto'nun sıcak dudaklarını kendi dudakları üzerinde bulduğunda tereddüt etmeden karşılık verdi. Sanki uzun zamandır o dudaklara alışıkmış gibi öperken sarışın olan da ondan farklı değildi, uzun zamandır hasretini çektiği şeye kavuşmuş, aradığı ama bir türlü bulamadığı şeye nihayet erişmiş gibi öperken kolları arasındaki kızı, işi biraz daha ileriye taşımak üzere yatakla buluşturur buluşturmaz üzerine hafifçe çıktı.

Daha önce öptüğü, dokunduğu hiçbir kız ona bu şekilde hissettirmemişti ve bu yeni hissin tadını çıkarmayı her şeyden çok istiyordu. Ne var ki Hinata aniden onu üzerinden uzaklaştırdığında neye uğradığını şaşırdı. Büyülü an bozulmuştu.

"Bunu yapmamalıyız."

Biraz geç olsa da yaptığı şeyin saçmalığın fark edebilmişti Hinata. Kiba aldatıyor diye o da aynı şeyi yapmak zorunda değildi aslında. Neden böyle aptalca bir şeye izin verdiğini bilmiyordu ama sebebinin anlık sinir olduğuna emindi.

Odanın kapısı biranda açıldığında Hinata yüzündeki ellerini çekerek hemen Naruto'nun dibinden çekildi.

İçeriye Tinkerbell'e benzer bir kız girdiğinde ikiliye dikkatle baktı ve, "Ne yapıyorsunuz burada?" dedi. Naruto hemen ayağa kalkıp kızın yanında durdu. "Hinata sevgilisiyle sorun yaşıyor da.. Onu kötü halde buldum." Dedikleri yalan değildi elbette ama kötü halde bulmak dışında yaşanan şeylerden bahsedemezdi. Kızın kulağına eğilerek, "Konuşsanız fena olmaz aslında."

Hinata kızın kim olduğunu anlamaya çalışırken Naruto ona bunda yardımcı oluverdi. "Oh, Hinata bu Aiki, kız arkadaşım." Özellikle kız arkadaşı olduğunu söylemesi Hinata'yı gererken Aiki tebessüm ederek Hinata'nın yanına oturdu.

"Siz kız kıza dertleşin." Naruto bunu söyleyip odadan çıktığında Hinata'nın gerginliği daha da artmaya başlamıştı. Az önce kızın erkek arkadaşıyla öpüşmüştü ve şimdi de ondan tasviye duyacak olmak... Günahkârlar topluluğuna katılıyordu artık.

"Gerçekten, vaktini benim için harcamana gerek yok."

"İnan bana bu mevzuların nasıl can yaktığını bilirim." Gitmek için kalkan Hinata'nın omzuna elini koyup oturttu. "Birinci sınıfsın, insanlar kim olduğunu çözmeye çalıştıklarında çok değişirler. Her zaman düşündüğün gibi olmayabilirler, bu erkek arkadaşın için de geçerli. Birinci sınıftayken sevgilim tam bir yavşaktı." Naruto'nun da benzer şeyler yaptığından haberi olmadan konuşmaya devam etti. "Ben farkına dahi varmadan tam beş kez beni aldatmıştı. Yaşın büyüdükçe düzeliyor. Naruto ile aramız çok iyi çünkü ikinci sınıfız ve birçok konuda konuşabiliyoruz. Ona güvenim %110. Demek istediğim olgunlaştıkça daha iyi bir ilişkiniz olacak."

Hinata sessiz kalıp sadece başını sallarken Aiki hâlâ onu pek ikna ettiğini hissedememişti. "İlişkileri bu kadar takma. Geçici bir şey olarak gör ve yoluna çıkmasına izin verme. Bak, bugün cadılar bayramı. İçeride güzel bir parti var ve sen burada üzgün bir balerin gibi oturuyorsun."

Aiki'nin son cümlesi Hinata'yı güldürürken, kız onu elinden tutup ayağa kaldırdı. "Üzülmeyi bırak ve gidip içeride eğlenelim."

Yine de Aiki ile kapıya ilerlerken daha fazla burada kalamayacağına emindi.

"Ben eve gitsem daha iyi olacak, parti modunda hissetmiyorum pek."

"Emin misin?"

"Evet, bugünlük bu kadar parti yeterli sanırım."

Aiki ona sarıldığında iyi olacağını belirtmeyi de unutmadı.

Onunla birlikte odadan çıkıp içeriye geçtiklerinde gözleri hemen İno'yu buldu. Onu tuhaf şekilde üzgün görünüyordu ki başını, sarışının baktığı yere çevirdiğinde sebebini açık şekilde gördü. Sasuke kolları arasına aldığı bir başka kızla delicesine opüşüyordu ve onları izleyen Ino ise dalgınca içkisini içmekten öteye gidemiyordu.

Hinata kendi sıkıntısı yüzünden İno'ya destek olamayacaktı ne yazık ki. Ceketini alıp partiden ayrılırken de aklındaki şey Temari'nin söylediğiydi. Sasuke tam şu anda, Ino'nun kalbini kırmakla meşguldü gerçekten de.

Cuma (21:42)

Partiden çıkıp gece lambalarının yaydığı ışıklar altında, kırık kalbiyle başbaşa evine gelen Hinata girişte, kaldırımın üzerinde oturan Kiba'yı gördüğünde özellikle belli bir tepki vermedi. Tüm sinirini partide bırakmış olmalıydı. Zaten acayip derecede gergin bir gün olmuştu ve Naruto ile yiyişmelerini saymak dahi istemiyordu.

Kiba, "Siyah kuğu?" dediğinde başını sallayarak reverans yaptı ve yavaş adımlarla Kiba'nın yanına oturdu.

"Ayrılırsak kaldıramam," diyerek söze başladı Kiba. Kapşonunu kafasına geçirmişti ama düşük suratını gizleyememişti yine de. "Olay Shion'un kardeşinin torbacı olması."

Hinata beklediği şeyi değil bunu duyarken ne tepki vermesi gerektiğine karar veremedi. "Ne torbacısı?"

"Yeşil."

"Marijuana içmeye mi başladın? Huh!" Duyduklarını idrak etmeye çalışsa da bu zordu. Kiba'nin sadece sigara içmesi bile hoşuna gitmezken şimdi de torba kullanması... Onun daha kötü maddeler kullanmasına, ona zarar verecek şeyler tüketmesini istemiyordu. "Neden?"

"Hinata, sakin olur musun? Eroin alıyormuşum gibi davranma."

"Marijuana'da uyuşturucu."

"Eroin kadar tehlikeli olduğunu mu düşünüyorsun?"

"Elbette."

"Shionlara gittim çünkü mal almam gerekiyordu. Shion'da oradaydı, kendi evi ne de olsa. Karşılaşmamamız mümkün değildi. Ben de sana bir şey söylemedim bu yüzden."

"Neden söylemedin ki?"

Hinata'nın tekrardan ağlamaya başlaması için Kiba'nın en ufak bir şey bile söylemesi yeterdi.

"Cidden şu tepkine bakar mısın? Her neyse, söyleyeceğim şu ki Shion ile aramda bir şey yok ve bir daha da olmayacağı. Yalan söylemem çok aptalcaydı, biliyorum ama canımı çok yaktın çünkü ben sana tamamen güveniyorum. Sen de bana güvenmek zorundasın. Bizi bitirecek hiçbir şey yapmam çünkü bu biziz, değil mi?"

Kiba'nın tüm bu yalanlarının ardında yatan sebep Shion değil de uyuşturucuyken; sevgilisi tarafından aldatıldığı düşüncesine kapılarak, ona olan güvenini düşürerek canını yakmak ve bir de üstüne üstlük olayı arkasında yatan sebepleri bilmeden aldatmaya dayandırıp Naruto'yla öpüşmüş olma gerçeği o kadar canını yakıyor, yüreğini korkuya salıyordu ki... Kiba asla onu kıracak bir şey yapmamış, sadık kalmaya devam etmişti fakat kendisi gerçek olmayan bir düşünce yüzünden sevgilisine, bir başkasıyla öpüşerek sadakatsizlik etmişti. Her şeyden çok canını yakan buydu ve Kiba'nın, saçındaki elleri tüm bunlardan habersizce dolanıyordu. 

"Ağlama." diye fısıldadı.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro