Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

2' Kiba, this is completely stupid

Cumartesi ( 15:18 )

Koca bir ev, yatağında uzanan Hinata ve koca bir sessizlik. Annesinin olmayışı, sürekli işleriyle meşgul olan iş adamı babasının bütün gününü şirkette geçirmesi ve daha çok kendi odasında takılmayı seven kız kardeşi Hanabi'den dolayı içi ne kadar lüks olursa olsun içi, koca boş bir evden başka bir şey olmamıştı onun için. Her türlü yalnızdı. Sahip oldukları ve parası onu yalnızlıktan kurtarmıyordu. 

Partide tanıştığı ve sınıftaki varlığından dahi haberdar olmadığı Sakura'nın instagram profilindeydi. Kızın hesabındaki resimlerden ilgisini çekenleri açıp tek tek incelerken bile aklındaki tek şey ne kadar havalı olduğuydu. Bütün resimlerinde fotojenikti ve nasıl oluyorsa estetik güzellerine benziyordu. 

Profilde en üste çıktığında baş parmağı takip butonuna basıp basmama konusunda kararsızdı ancak kızı takip etmekten ne zarar çıkabilirdi ki?

Takip butonuna bastığı sırada telefonu çalmıştı. Arayan kişi babası olduğu için açmamak gibi bir şansı olamazdı. Babasından gelen aramaya cevap verdi: "Merhaba, baba."

Babası iş görüşmesi için şehir dışına çıkmıştı ve ulaşıp ulaşmadığını sormuş, karşılığında olumlu bir yanıt almıştı. Aynı zamanda Pazar gününü de Shion ile onların yazlık kulübesinde geçireceğini de söylemeyi unutmamıştı. Babası buna kolayca izin vermemiş, gününü biraz da ertelemesini istemişti ancak aylardır bunun için beklediğine dair ufak bir yalan uydurarak halledebilmişti. 

Pazar ( 09:04 )

Birçok kişinin kendince listelediği dünyanın yedi harikası olurdu. Güne sevdiği çocuğun yüzünü inceleyerek uyanmak, saçlarını okşamak ve güzel bir sabah öpücüğü vermek de Hinata'nın kendince listelediği dünyanın yedi harikasından biriydi. Hatta bu listeye sabah seksi de dahil edilebilirdi. 

Kiba, Hinata'dan gelen tatlı öpücüklere karşılık vermeye başlayarak saniyesinde onun üzerine çıktı. Sevgilisinin yüzüne düşen saçları alıp geriye atarak bir elini boynuna diğer elini de belinde gezdirdi. 

Hinata tam üzerindeki tişörtten kurtulmak için Kiba ile yerlerini değiştirdikleri sırada odanın kapısı aniden açılmış ve içeriye Lee girmişti ancak gördüğü manzarayla başını hızla eğip özür dileyerek çıkması bir olmuştu. Kiba kahkahalara boğulmamak için kendini sıkarken Hinata ise utançtan terlemişti. 

"Onu eve yollamalıyız, Kiba-kun...?" dedi dalga geçerek.

"Kesinlikle."

Bobby Winton'un mr. lonely şarkısını çatlayan sesiyle bağırarak söyleyen Lee'nin sesi kulaklarına dolduğunda ikili yeniden kahkahaya boğuldu. Kiba yataktan kalkıp üzerine bir şeyler giyerken Hinata'ya saati sorduğunda aldığı cevapla yüzünü buruşturdu. Saat dokuzu on geçiyordu ve bu onlar için erkendi. Öyleki odadan çıktığında da Lee'ye onları erken saatte uyandırmaya geldiği için şikayetlenmişti. Yataktan kalkmayan Hinata ise gelen sesleri dinleyerek duvardaki saati inceledi. Yataktan çıkmak için tembel hissediyordu ve bir diğeri de az önce saate bakmak için kullandığı şeyin kendininki değil Kiba'nın telefonu olmasıydı. Saate baktığında Shion'dan gelen bir aramayı görmüştü. İşte bu bile bütün günü berbat şekilde geçirmesine yeterdi. 

Çarşamba ( 20:32 )

Gün batımı günün en güzel zamanlarından biri olurdu ve bu zaman aralığında yapılan bazı ufak aktiviteler de hoş ve tatlı hisler bırakırdı insana. 

Bütün gün kulübede sıkıcı şeyler yaptıktan -daha doğrusu bir şeyler yaptıkları da söylenemez- sonra saat sekiz olmuş ve hazırlıklarını yapıp göl kenarına gitmişti Lee, Kiba ve Hinata üçlüsü. Kiba elindeki gitarını tıngırdatıp şarkılar mırıldanırken Lee ve Hinata da pişirdikleri marshmellowları yemekle ve Kiba'ya da vermekle meşguldü. 

"I'm yours'u çal, Kiba-kun." dedi Lee hevesle. Bu şarkıya bayılırdı. Ancak Kiba onu saniyesinde reddetti. "Hayır, sadece gey şarkılarını dinliyorsun."

"Kapat çeneni, Kiba-kun. O gey şarkısı değil."

Kiba şarkıyı yarıda bırakıp telefonuyla uğraşmaya başladığında Hinata'da merakını gizleyemedi. "Kimle mesajlaşıyorsun?"

Telefonuna çoktan dalmış olan Kiba'dan ses gelmediğinde içten içe gerildi Hinata ve her ne kadar istemese de bu ses tonuna yansıyordu. "Kiba-kun?!"

"Shino."

"Yeni aşkın mı?" diye sordu Lee'de dalga geçerek. 

"O da nereden çıktı?"

"Nereden çıktığını biliyorsun, bilmemezlikten gelme. Okulda bütün gün peşinden koşturuyorsun."

Kiba Lee'yi takmayıp Shino'dan gelen aramaya beklemeden cevap verirken Lee inatla dalga geçmeye devam etti: "Oh, Shino! Seninle konuştuğuma çok sevindim. Galiba sana fena aşığım." Hinata ise gülümsüyordu sadece ancak Lee daha da saçmalarken artık sadece gülümsemekle yetinemezdi. "Evlenmeye ne dersin? Nisan'da balayına çıkarız ve hayatımızın geri kalanını 7 çocuk ve Akamaru ile huzurlu bir şekilde geçiririz."

Kiba daha rahat konuşmak için yanlarından kalkıp giderken Lee'de Hinata'ya döndü. "İki dakika da nasıl da mükemmel bir senaryo yazdım, değil mi ama?"

Başını salladı Hinata. Keyifi yeniden ani bir düşüş yaşamıştı ve bu Lee'nin de gözünden kaçmamıştı elbette. 

"Lee-kun söylesene... Kiba-kun ve Shion arasında ne var?"

"Ne?"

"Ne dediğimi duydun?"

"Oh.. Kiba-kun'a sorman gerek."

Lee'nin bazı şeyleri bildiği doğruydu ancak bunu öylece Hinata'ya söyleyemezdi. Kiba'dan bilmesi daha iyi olurdu. "Neden sordun?"

"Telefonunda Shion'dan gelen aramanın bildirimini gördüm sabah."

Lee yine de sessiz kalmayı tercih ediyordu ama Hinata onu her halükarda zorlayacağa benziyordu. 

"Bir şeyler bildiğine eminim, siz yakınsınız." Shino ile konuşmaya devam eden sevgilisine anlık bi' baktıktan sonra Lee'den laf alma işine devam etti. "Lütfen, bir şeyler söyle bana. Kızmayacağım. Senden öğrendiğimi Kiba-kun'a söylemem... Konuşuyorlar mı?"

"Belki... Biraz."

Kiba yanlarına yaklaştığında bir şey olmamış gibi davranırken Kiba da yerine oturup gitarını çalmaya ve şarkıya kaldığı yerden devam etti. Bu sefer ona Lee'de eşlik etti ancak morali yerle bir olmuş Hinata sesini dahi çıkarmadan gün batımını izledi ve her zaman yaptığı düşünme işlemine devam etti.

Perşembe ( 17:32 )

"İngiltere lig kupası final maçı nerede oynandı?"

"Wembley'de."

Lee ve Kiba genel kültür sorularından oluşan kart oyununu oynarken Kitap okuyan Hinata bir süreliğine dikkatini kitaptan telefonuna yöneltmişti. Yeniden Sakura'nın instagram profilinde bulmuştu kendini ancak bu sefer ikilemde kalmıştı. Gönderdiği takip isteğini geri çekmeli miydi çekmemeli miydi? 

Çekmemesi daha iyi olurdu.

"Vücuttaki hangi kemik sık kırılır?"

"Köprücük kemiği."

Telefonunu kapatıp okuduğu kitaba kaldığı yerden devam ederken bu seferki soruyu cevaplama sırası Hinata'daydı ama kızın bundan haberi dahi yoktu. 

"Japonya'nın en genç başbakanı kim, Hinata-san?"

"Baydırıcı eğlencenize katıldığımı hatırlamıyorum."

Kiba sırıtarak, "Cevabı bilmiyor." dediğinde kız arkadaşının ters bakışlarıyla karşılaştı.

"Biliyorum ama farkındaysanız kitap okumakla meşgulüm."

"Cevaplarsan rahat bırakırız." dedi Lee daha da üzerine giderek. Hinata için sinir bozucu olduğunu biliyordu ama yapması da eğlendiriyordu.

"Soruyu duyamadım."

"Japonya'nın en genç başbakanı kim?"

"Morihiro Hosokawa."

Oğlanlar gülmeye başladıklarında Hinata'nın bozulmuş sinirleri tavan yaptı ve kitabını okumaya geri döndü. Kiba onun dünden beridir sinirli olduğunun epey farkındaydı ama bu kadar uzun süreceğini tahmin etmemişti. 

"Sinirli misin sen?" 

Lee ikiliye yan gözle bakarken sesini çıkarmadı. Hinata'nın neden sinirli olduğunu biliyordu.

Kiba yerinden kalkıp Hinata'yı öpmek için ona doğru eğildiğinde geri kaçtı Hinata. Onun öpmesi şu an için kızın isteyeceği son şey bile değildi.

"Sinirli değilim. Bilgi oyunlarını sıkıcı buluyorum."

Kiba onu zorlamayı bıraktı. "Pekala, ne oynamak istersin? Sıkıcı olmayan bir şeyler belki..?"

"Şu an tek istediğim kitabımı okumak."

"Hadi ama illa ki oynamak istediğin bir şeyler vardır."

"Madem öyle... Gemi oyunu oynayalım."

"Olur."

Kiba yerine otururken Lee sessizliğini korumaya devam ediyorlardı. Mevzuyu biliyordu, belli etmemeye çalışan Hinata'nın ne derece sinirli olduğunu da gayet iyi biliyordu ve Hinata bu oyunu önerdiğine göre aklında kesin bir şeyler vardı. Lee tartışma çıkacağını sezmişti. 

"Gemimde Shion var," diyerek başladı oyuna Hinata Kiba'ya imalı imalı bakarak. Kiba ise bilgi oyunundaki dalgaya aldıkları mevzuyu hatırlayarak, "Gemimde Morihiro Hosokawa var." dedi. Lee istemsizce Kiba'nın yanıtına gülerken Hinata bir kez daha delici bakışlarını yollamaktan çekinmedi. Kiba sınırlarını fazla zorluyordu.

Kiba ciddileşerek, "Tamam, tamam. Gemimde Akamaru var." dedi. Ve sıra Lee'deydi: "Gemimde Gai sensei var."

Sıra Hinata'daydı. Cevabını vereceği sırada aniden gelen sesle hepsinin ilgi odağı da değişmiş oldu. Ses gürültülüydü ve daha çok birileri kapı kırmaya çalışıyormuş gibiydi.

"O da neydi öyle?" dedi Kiba pencereden dışarıya bakarak. Birilerini görebilme umudu vardı ancak görünürde kimse yoktu. 

"Bir şey gördün mü?" diye sordu Lee'de arkadaşının yanına gidip pencereden dışarıya bakmaya başladığında.

"Hayır."

"Çok tuhaf."

Salondaki kapıyı açıp terasa çıkarken, "Orada kim var?" diye bağırdı Kiba. Teras aynı zamanda arka bahçeye doğru da açılıyordu. O yolu tercih ederek evin diğer yanlarına bakarken duyduğu bağırma sesiyle korkarak arkasına döndüğünde ona doğru sırıtarak gelen Shino'ya sarıldı. "Sonunda gelebildin, tanrım! Bizi korkuttun."

"Belli oluyor."

"Nasıl buldun burayı?"

"Beynimde GPS var."

Hinata ve Lee merakla yanlarına geldiğinde şaşırdılar. Lee tanıyordu ancak Hinata Shino'nun kim olduğu konusunda en ufak bir fikire sahip değildi. Shino onara döndüğünde selam verdi. Lee ile yumruk tokuşturup Hinata ile sarıldılar ancak Hinata hala öfkeli görünüyordu. Lee ise... Kafası karışık durumdaydı. Shino'nun da geleceğinden haberi yoktu. 

"Burada takılıyorsunuz demek.." dedi Shino etrafı incelerken. "Havalı bir yer ve sıkılmayacağımızın garantisini verebilirim. Nerede kalacağım peki?"

"Lee ile aynı odada kalacaksın."

Shino sırıttı. "Eşcinselle aynı odada diyorsun?" Kiba da gülümsediğinde Lee'nin buna bozulduğundan bihaberdi. Kalın kaşlı gözlerini  devirirken stemkar bir tonla, "Neden herkes bana eşcinselmişim gibi davranıyor?" diye sordu. 

Yere bıraktığı poşetleri eline alıp içeriye geçerken sebebini söyledi Shino: "Çünkü öylesin."

Lee şimdi tıpkı Hinata gibi fazla sinirliydi ve Shino'nun gelmiş olması da pek hoşuna gittiği söylenemezdi. Kiba ise onu anlıyordu ancak iki arkadaşı arasında kalmayı da istemiyordu. "Sadece şaka yapıyor. Espri anlayışın olsun biraz." dedi ancak bu sözler söylememesi gereken sözlerdi. İçeriye geçmeden önce, "Şakayla dalga geçmenin aynı şey olmadığını sanıyordum. Esprisi yapılacak bir mevzu da değil." dedi Lee.

Kiba'nın mahçup bakışları Hinata'yı bulduğunda gördüğü şey hayal kırıklığına uğramış kızgın bir kızdı.   

"Ne? Gelebilir miyim diye sordu, öylece hayır diyemezdim. Ne diyebilirdim ki?"

Hinata başını iki yana sallayarak içeriye geçti. Söylenecek bir şey yoktu.

Cuma ( 19:04 )

Shino'nun ani gelişi ve sanki bir evin düzenini bozar gibi Lee ile Hinata'yı delirtmesi üzerinden bir gün geçmişti. Lee ve Hinat akşam yemeğiyle uğraşadursun, salonda Kiba gitarını çalıyor Shino ise şarkı söylüyordu. Melodi ve Shino'nun tarzına bakıldığında dinlediği bir şarkıyı hatırlamak mümkün olabiliyordu. En azından Hinata için öyleydi. 

Lee masayı hazırlayıp tabakları ve diğerlerini koymakla meşgulken Hinata ise yemeği hazırlıyordu. İkisinin de hayat enerjileri onları terk etmiş gibiydi. Yaşıyor belirtisi göstermiyorlardı pek ve hallerinden memnun olan tek kişilerde Shino ile Kiba gibi görünüyordu. 

Shino ve Kiba minik konserlerini bitirdiklerinde Kiba hiç beklemeden, "Mükemmeldi." diyerek övgüler yağdırmaya başladı. Shino ise onu onaylayarak artık bu işte iyi olmaya başladığından bahsetmişti. 

Lee haklıydı. Kiba Shino'ya tapıyor gibiydi ve ona evlenme teklifi etmezse de çok şaşırırdı. Ancak Shion'dan gelen arama bildiriminden dolayı bu konu hakkında komik düşünce ve tahminlerde pek bulunamıyordu. 

Yanına Lee geldiğinde ona ufak bir bakış atıp işine geri döndü. 

"Yardıma ihtiyacın var mı?"

"Masayı kurdun mu?"

"Evet."

"O zaman yardıma ihtiyacım yok, teşekkürler."

Lee Hinata'nın yaptığı yemekleri incelerken mutfağa Kiba ve Shino'da girdi. 

"Enfes kokular geldi burnuma. Tadına bakabilir miyim?" diye sordu Kiba. Hinata'yı bir önceki güne göre biraz daha sakin görmek onu rahatlatmıştı. Hinata hafifçe başını salladığında çubuk alıp yemeğin tadına baktı ve başını salladı. "Gayet güzel." Hinata'ya yanağından öpmeyi de unutmadı. Onu sinirlendirmek pek hoşuna gitmiyordu. "Sigara içmeye gidiyoruz biz, tamam mı?"

Hinata şaşırarak Kiba'ya döndü. "Sigara mı?" Kiba'nın sigara içtiğinden haberi yoktu. Daha doğrusu onu sigara içmiyor diye biliyordu.

"Evet, sigara."

"Sen sigara içmezdin."

"Hadi ama, sadece eğleniyoruz." dedi Shino sanki yemek çok acilmiş gibi. Kiba da ona katıldı: "Evet, sadece eğleniyoruz."

Hinata sessizlik hakkını bir kez daha kullanmayı seçtiğinde Kiba ve Shino kulübeden çıkmıştı. Onların muazzam(!) eğlencesine katılmak üzere Lee'de onları takip etmiş, çıkmadan önce bir kez daha Hinata'ya yardıma ihtiyacı olup olmadığını sormuştu. 

...

"Yemek hazır!" 

Sofra ve yemekler tamamen hazır olduğu için artık diğerlerinin de kulübeye teşrif etme vakitleri gelmişti ancak ortalarda yoklardı. Hinata kaç kere onlara seslendiğini hatırlamıyordu bile. Yine de gelen olmamıştı bile. Pes ederek sinirle kendi yerini aldı ve kollarını dolayıp öylece beklemeye başladı. Ne var ki çok geçmeden yerinde duramadığı için Lee'nin rastgele ve düzensizce koyduğu kaşık ve çubukları düzeltti. Ardından bir kez daha yerinden kalkıp dışarıya baktı. Hala yoklardı. Daha fazla katlanamazdı buna. Bu yüzden önce terasa çıkıp baktı ardından da kulübenin arkasına doğru. Nereye gitmiş olabileceklerine dair en ufak bir fikri yoktu ancak bildiği bir şey vardı ki o da sabrının taştığıydı. 

Kulübeye geri gideceği sırada bağırarak onu korkutan Kibayla yüz yüze geldi. Yine de bu bile öfkesini birkaç saniye de olsa dindirmeye yetmemişti. 

"Ciddi misin? Komik değildi."

"Biraz komikti aslında."

Önden kulübeye geçerken de hala düşünmeye devam ediyordu. Kulübeye geldiklerinden beri ve özellikle Shino geldiğinden beri Kiba'nın vurdum duymaz tavırları katlanılır gibi değildi. Hışımla masaya oturup gürültülü şekilde tabağına spagetti koyarken de Kiba'nın uzatmış olduğu tabağı ve yüzündeki silik sırıtışı gördü. 

"Kendin alabilirsin, elin var ne de olsa."

Kiba da meraklıydı ancak. Hinata'nın gergin olması için uygun bir sebep görmemişti ama melek gibi kız kaç gündür öfkeden yerinde duramıyordu. Neler döndüğünün farkında değildi ama artık öğrenmesi gerekliydi.

"Tanrı aşkına Hinata, geldiğimizden beri neden sinirlisin?"

"Çünkü feci derece de pislik gibi davranıyorsun ve vurdum duymaz tavırların beni deli ediyor."

"Pislik? Vurdum duymaz? Ne yaptım ben? Geldiğimizden beri sürekli sinirlisin ve tek yaptığım seni alttan almaya çalışmak. Bu mu pislik yapıyor beni?"

Hinata bir şey söyleyip diğerlerini önünde hem kendini hem de Kiba'yı rezil etmek istemiyordu ama ısrarla ne yaptığını soran Kiba'ya cevabı vermek istedi. Lee ve Shino umurunda bile değildi artık. 

"Başbaşa takılma fırsatımız vardı ama kulübeye başkalarını da davet ettin. Üstelik sana buna benimle partiye gelmen şartıyla izin verdim ama sorun şu ki ne benimle o partiye geldin ne de sözünde durup başbaşa kaldık."

"Sadece iki kişi, Hinata. İki."

"Ne olmuş yani? Shino-kun'un yanında anında değişiyor ve farklı birisi oluyorsun ve ayrıca hiçbir şey yokmuş gibi, bana kötü davrandığını gayet iyi bildiğin halde Shion ile gizlice konuşuyorsun."

"Shion mu? Senden gizli Shion ile konuştuğumu da nereden uydurdun? Sana ne dedi, ne saçmaladı?"

"Hadi ama! Konuştuğunuzu bilmediğimi mi sanıyorsun?" 

İşler iyice kızışmış, ipin ucu kaçmıştı artık. Shino ve Lee ise derin bir sessizliğe gömülüp kavgalarına şahitlik etmekten başka bir şey yapamıyordu. 

Kiba ise Hinata'nın Shion mevzusunu nasıl öğrendiğini bilmiyordu ancak yutkunması ve gözlerini kaçırmasından yalan söylediği apaçık ortadaydı.

"Çince dersi hakkında konuştuk sadece."

"Çince, öyle mi?"

"Tatil ödevi."

"Madem Çince hakkında o zaman rahatlıkla mesajları okuyabilirim."

"Mesajlarımı neden okuyasın ki?"

"Neden okumayayım ki? Sen de benimkileri okursun."

"Mesajlarını okumama gerek yok. Birbirimize güvenmek için illa mesajlarımızı mı okumamız gerek?"

"Evet."

"Çok saçma."

"Hayır, hiç de saçma değil."

Hinata yerinden kalkıp kaldığı odaya doğru giderken Kiba da yerinden kalkıp önünü kesti. 

"Yine Shion ile konuştuğumu düşündüğüne inanamıyorum."

"Düşünmeme gerek yok çünkü konuşuyorsunuz."

"Evet konuşuyoruz ama okul hakkında ve zorunlu olarak."

"Korkulacak bir şey yoksa gönül rahatlığıyla mesajlarınızı okumama izin verebilirsin."

"Hayır, veremem. Bunun saçma olduğunu söyledim. Bana neden güvenmiyorsun?"

Buna yanıt vermedi. Vermesine de gerek yoktu. Tamamıyla haklıydı ve Kiba'nın bir şeyler sakladığı da gün gibi ortadaydı. Ona güvenmemek için belki sadece bir sebebi olabilirdi ama bu bir sebep bile onun için, ilişkileri için fazla önemliydi zaten. Başka sebeplere gerek bile yoktu. 

Kaldığı odaya gidip kendini yatağa bıraktığında günlerdir akmak için kendini zorlayan göz yaşları yüzünü ıslatıp geçtiğinde başını yastığa gömdü. Hiçbir şey olmamış gibi diğerlerinin gülüşmeye başlaması da özellikle canını yakıyordu. Ancak bazı anlar vardır ki en üzgün olduğunuz anda bile aldığınız bir haber sizi mutlu eder, üzüntünüzü az da olsa azaltırdı. 

Hinata tam o anlardan birindeydi.

 Telefonundan gelen bildirim sesiyle cihazı eline aldığında ekrandaki bildirim yüzünde bir tebessümün yer edinmesini sağlamıştı.

Sakura Haruno arkadaşlık isteğini kabul etmiş ve arkadaşlık isteği göndermişti. 

Karakterler

Shino

Skam Naruto versiyonunun 2. bölümü sizlerle, kuşlarım! Diziyi izlerken en nefret ettiğim ve sıkıcı bulduğum bölüm bu olduğu için hem kısa hem de sadece yazmış olmak için yazılmış gibi bir bölüm olduğu doğrudur. 1 ay boyunca bu sıkıcı bölüm için sizi bekletmek beni de deli etmedi değil. :( Umarım bu 1 ay da hemencecil geçer de 3. bölümü biran önce sizlerle buluştururum. ❤

Dizi ve kitap hakkında ufak bir bilgi daha vereceğim bu arada. Dizi 4 sezondan oluşmakla birlikte her sezonda farklı bir karakteri konu alıyor. Yani benim de şu an da yazmakta olduğum ilk sezon dizide Eva kitapta da Hinata'yı konu almakta. Birkaç bölüm boyunca daha çok Hinata ve NH olacağını söylemem gerek. SS sahneleri ise 6. ya da 7. bölümden sonra karşımıza çıkacak biraz.

Dizideki karakterlerden Jonas ve Eva'ya ait bir müzik videosu. Kiba, Jonas'ı temsil ediyor. Direkt Jonas'a ait bir video bulamadığım için bu videonun da işimizi göreceğine eminim. 

Bu video da dizideki karakterlerden olan Isak'a ait. Lee, Isak'ı temsil ediyor.


Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro