Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

16' I Don't Need to Be Protected

Pazartesi 08:34

Ondan önce uyanmanın verdiği serbestlikle yarım saat boyunca karşsında uyuyan Sasuke'yi izlemiş, ara sıra aklı dün geceye gitmiş ama her şeyi idare edebileceğini düşünerek bu sessizliğin tadını çıkarmaya karar vermişti Sakura. Bir erkeğinkiler için oldukça şekilli ve güzel olabilecek kaşlarını, kısa kirpiklerini, biçimli düz burnunu ve dün akşamdan beri dudaklarının hakimi olan o dolgun dudakları izledi. Belki de görmüş olduğu en iyi manzaradan biri Sasuke'nin yüzü olabilirdi. 

Fakat aniden Sasuke, "Uyurken beni mi izliyorsun?" diye mırıldandığında, kaşlarını çatıp gülümsemesini bastırmaya çalıştı. "Hayır." Buna kolaylıkla inanmadığı için şaşırmak amacıyla esmer olan aniden gözlerini açtığında uyuyormuş gibi yapmaya çalıştı Sakura. Onu inandıramayacağını biliyordu ama...

"Sakura Haruno, artık dikaktli olmak zorundasın çünkü bana deliler gibi aşık olacaksın." 

Buna kıkırdayıp sırıttı, ona olan duyguları karmakarışıktı. Emin olamıyordu ama onunla geçirdiği ilk geceden beri etrafında olmak, onunla konuşmak kendine itiraf edemese de hoşuna gitmiyor değildi. 

"Sana aşık falan değilim."

 Sırtını ona döneceği sırada Sasuke'nin güçlü kollarının arkadan belini sarmasıyla sırtını onun göğsüne yaslı bulması bir oldu. 

"Hayır, bana aşıksın. Kıyafetlerini bile giymemişsin." Sasuke üzerlerindeki yorganı kaldırdığı sırada onu engelleyip geri üzerlerine örttü Sakura. Üstünde gri bir tişört ve altında da sadece kalçasının biraz altında biten bir iç çamaşırı vardı. Çıplak sayılmazdı. 

"Kıyafetlerim üzerimde!"

"Bana iki hafta ver, onlar da gitsin." 

"Öyle bir şey olmayacak." Şu an her ne kadar şakalaşıyor olsalar da, bu konudaki ciddiyetini korumaya devam ediyordu. Kolayca biriyle beraber olmayı düşünmüyordu, Sasuke'yle bile. Aralarındaki ilişkinin ne olduğu belli bile değildi, bir adı yoktu. 

"Olur."

"Evlenmeden önce böyle bir şey olmayacağını daha önce de söylemiştim."

Sasuke uyuşukça gözlerini açıp ciddiyetle baktı Sakura'nın pembe saçlarına ve güzel yeşil gözlerine. Sabır dilercesine gözlerini devirip başını kolları arasındaki kızın boynuna gömdü. 

"Tanrım..."

"Ne? Doğru ama." kıkırdadı.

"Tamam, evlenelim o zaman."

"Olur." dedi dalgayla. Sasuke açıkta kalan kolunda parmaklarını gezdiriyordu. 

"Ben de ciddiyim."

Onu delirtmek ve bundan zevk almak için ortaya bir gıcıklık atmaya karar verdi: "Ama Sousuke adında biriyle evlenemem ki."

Siyah gözlerini açıverdi, yuvalarından fırlayacak gibiydiler. Sakura'nın kulağına, "Bana Sousuke demeyi bırak." diye fısıldadı tehdit edercesine. 

"Tamam da senin adın bu ama. Sana Sousuke demiyorlar mı? Çok tuhaf oldu, tanrım!"

Sasuke kollarını Sakura'dan ayırıp onu yanından iterken Sakura'nın bundan hiçbir şekilde rahatsız olmuyor gibi bir hali vardı. Kendisini sinirlendirmek için gıcıklığına yaptığını biliyordu ama elinde olmasa da öyle seslenilmekten hoşlanmıyordu. Sakura'yı tamamen yanından uzaklaştırdıktan sonra gözlerini kapatıp uyumaya devam etmeye çalıştı, yatağın içi Sakura'nın da sıcaklığıyla mayhoş ediciydi ve içinden çıkmaya hiç niyeti yoktu. 

Sakura tebessüm ederek yerinde doğrulup gitmeyi düşünürken -su içecekti- Sasuke'nin dikkatini çekmiş olacak ki, nereye gideceğini sormuştu. 

"Su içeceğim."

Hoşlandığı kıza yeniden arkasından sarılıp kendine yasladı, gitmesine izin vermeyecekti. Onunla bütün gün yatağın içinde kalabilirdi bile ve kalacaklardı da. 

"Su yok bugün. Bugün sadece burada öylece yatacağız. Planlarını iptal etsen iyi olur." 

"Ama okula gitmek zorundayız." Sasuke'nin okulu sallamadığını da biliyordu ama işe yarayabileceğini düşünmüştü. Yaramamıştı...

"Okula daha var, öylece yatalım bugün." Sakura'nın inatçılığını görmüş ve öğrenmişti. Bu yüzden sadece bir gün ve o gün bugün bile olsa onu bırakmaya niyetli değildi. En son ne zaman bu kadar iyi hissettiğini hatırlamıyordu, sadece iki hafta önceydi ve onda da yine aynı yatakta aynı kişiyleydi. Sakura'yla... Ve bu sefer gerçekten de onun yanı başındaydı, kolları arasında incecik vücudunu sarmalıyor, başını ince boynuna gömebiliyor ve onu öpebiliyordu bile. 

"Okula daha var, öylece yatalım bugün." 

"Ama çok susadım."

"Şşş..."

"Sasuke!"

Nihayet Sakura tam adını söylediğinde heyecanla yeniden gözlerini açtı. Yüzündeki sırıtışa hakim olamıyordu. "Aw, adımı söyleyebiliyor musun sen?"  Dudağını Sakura'nın al yanağına ardı ardına bastırırken Sakura koluna vurdu. 

"Bırak da su içeyim."

"Su içip içmeyeceğini nereden bileyim?"

"Çünkü öyle diyorum."

"Senin gibi inatçı birine neden güveneyim? Ben uyanmadan önce de içebilirdin."

"Sen uyanmadan önce gidebilirdim de." Kalkmaya çalıştı ancak esmer olanın, beline sıkı sıkı sardığı kollarını ayırmaya çalışsa da beceremedi, güçlüydü. Davasından vaz geçmeyerek Sasuke'ye döndü.

"Hey, sen!"

"Hn?"

"Sadece su içeceğim, gitmeyeceğim. Yemin ederim." Sasuke'yi daha nasıl inandırabilirdi bilmiyordu ancak onu yumuşatabilecek bir şeyden emindi. Elini yanağına koyup dudağını onun dudağına bastırdı. Kalkmak için doğrulacaktı ki Sasuke onu durdurup bir kez daha öptü. Yataktan kalktığı esnada, "30 Saniyen var, süre tutacağım" demişti ancak sürenin umrunda olmadığını belirtmek için tek yaptığı iki orta parmağını kaldırıp başını sallamak oldu.

Odadan çıkar çıkmaz koridora yöneldiğinde mutfaktan gelen orkestra sesiyle neye uğradığını şaşırdı. Sasuke'nin yalnız yaşadığını sanıyordu ve eve gizlice birisi girmiş olsa bile yüksek sesli bir şeyler açmayacağı ortadaydı. Yutkunarak ve içeride kimin olduğunu merak ederek sessizce mutfağa girdiğinde, arkası dönük vaziyette kahvaltı hazırlayan uzun boylu bir adamla karşılaştı. Kim olduğunu ve burada ne yaptığını bilmediği adamı endişeyle izlerken, adam arkasını döndü. Hiç şaşırmamış gibi masadan havluyu alıp gülümsedi ve orkestrayı kapattı. 

"Merhaba!" dedi neşeyle. 

Kim olduğunu bilmediği için merhaba demek yerine far görmüş tavşan gibi bakmaya devam etti, karşısındaki adam ise bu tuhaf atmosfere rağmen olması gerektiğinden fazla sakin görünüyordu.

"Kusuruma bakma, uyandırdım mı yoksa?"

"Hayır." dedi artık cevap vermesi gerektiğini düşünerek ve çekinerek. 

Adam bir şey unutmuş gibi işaret parmağını başına değdirip elindeki havluyu bıraktı ve tanışmak için elini uzattı. 

"Ben Daisuke, Sasuke'nin abisiyim."

Daisuke'nin uzattığı eli sıkarken o da adını söyledi. "Sakura."

Sasuke'nin abisini şehir dışında okuyor olarak bildiği için onun burada ne aradığını merak etmeye başlamıştı şimdi de. Oldukça garip bir andı. Sasuke'nin ailesiyle bu kadar ve bu şekilde tanışacağı kırk yıl düşünse aklına gelmezdi. Öte yandan, abisinin karşısında bacakları çıplak bir şekilde durmak da ekstra utanç vericiydi. 

"Merhaba, Sakura."

Sakura'nın arkasından, pantolonlarının düğmesi ve fermuarı açık bir şekilde fırtına gibi mutfağa girdiğinde Sasuke, Daisuke ona da gülümsedi ve elini havluyla sildi. 

"Ve Sasuke'de geldi, günaydın."

Sasuke cana yakınlıktan oldukça uzak bir şekilde ellerini cebine atıp Sakura'nın önüne geçti. "Daisuke, burada ne işin var?"

"Kahvaltı hazırlıyorum."

"Tokyo'da mı?"

Sasuke'nin değişmeyen soğukluğuna alışık olan Daisuke her zamanki gibi onun aksine cana yakın durmaya devam etti. Sasuke içinse abisi hiç gözüktüğü gibi değildi. Onu iyi tanıyordu ve o gülümsemesinin altında yatan binlerce manayı da gayet iyi biliyordu. Aslında hiç de samimi olmayan o cana yakınlığı...

"Evet, biraz kafa dağıtmam gerekiyordu."

Daisuke siyah iri gözlerini kardeşinden çekip onun arkasında kalan Sakura'ya çevirdi. Sasuke'nin en son ne zaman güzel bir kızla takıldığını hatırlamıyordu. 

"Siz de aç mısınız?" Madem hep birlikteydiler, üçü güzel bir kahvaltı yapabilir ve biricik kardeşinin kalbini çalan güzel kız arkadaşıyla da tanışabilirdi.

Sasuke bir an için Sakura'nın şaşkın yüzüne baktı ama geri abisine döndüğünde teklifini reddetti. 

"Hayır."

"Hayır mı?" Sasuke'nin gergin olduğunu anlamak onun için zor olmamıştı. Ona soğuk yaptığı her an bunu fark ediyordu. "Biraz kaba olmadı mı bu? Kız arkadaşının fikrini sormadın bile."

"Kız arkadaşım falan değil, o da zaten gidiyordu şimdi." Sakura'ya döndüğünde şaşkınlığı yerini ani bir kırgınlığa bırakan yeşil gözlerinin içine baktı. "Çıkışı kendin bulabilir misin yoksa yardım edeyim mi?" Ne kadar küçük düşürücü davrandığının gayet farkındaydı ancak bunu söylemek zorundaydı. Daha yeni ona kavuşmuşken elinin tersiyle itiyor gibi davranmıştı ve bunun için kötü hissediyordu. Sakura'nın hayal kırıklığına uğramış yüzüne biraz daha bakarsa daha da kötü hissedecekti, bu yüzden tek dileği gitmesiydi. "Görüşürüz."

Öte yandan neye uğradığına şaşıran Sakura nasıl bir tepki vermesi gerektiğini seçememişti. Sadece birkaç dakika öncesine kadar gülüp eğleniyorlarken Sasuke'nin ani soğukluğu yüzüne tokat gibi çarpmıştı. Bunu yapması için geçerli bir neden bile yokken onun tavırları dışında gerici hiçbir durum yoktu da. Durumun onunla alakalı olmadığının farkındaydı. Sasuke'yi sinirlendiren başka bir şey olmalıydı ancak öfkesinin hedefi olmak ve öylesine söylenmeyecek bir laf işitmek, özellikle abisinin karşısında, onur kırıcı olmuştu. 

İkili arasındaki gerginliğin, daha doğrusu kardeşinin gerginliğinin, farkında olan Daisuke tek kaşını kaldırdı. 

"Yanlış bir zamanda mı geldim?"

"Hayır, pek sayılmaz."

Pazartesi 13:21

Sasuke'nin ani ruh değişikliğiyle gelen soğukluğu ve kovulması nedeniyle oradan kırılmış, alınmış ve öfkeli bir şekilde ayrılan Sakura eve gidip hazırlandıktan sonra okula gitmişti. Gününün yarısını birlikte tatlı vakitler geçirerek harcayabilirlerdi ancak neyi olduğundan ve aralarındaki şeyi isimlendiremedikleri oğlan ona kelimenin tam anlamıyla bok gibi hissettirmişti. 

Şimdi ise bunları düşünerek keyfini kaçırmak istemiyordu. Kızlarla birlikte biraz spor yapmak için basketbol sahasına gitmişlerdi. O ve Ino mekik çekiyor; Hinata, Temari, Tenten ve Karin ise hafta sonu olan olaylar hakkında duyduklarını konuşuyor ve o olaya karışmış olan Kiba'nın snapine bakıyorlardı. 

"Lanet olsun, fotoğrafları çok kötü." dedi Tenten yüzünü buruşturarak. "Çok acı verici gözüküyor. Tüylerim diken diken oluyor." Hinata'nın tepkisini görmek için ona baktı ancak kızda bir tepki yoktu, sadece attığı snapte yüzü kan içinde kalan eski sevgilisine öylece bakıyordu ancak er geç sessizliğini bozdu:

"Benim hatam," Sessizliğinin nedeni buydu, suçluluk duygusuydu. "Eğer ben olmasaydım, Kiba-kun onunla kavga etmek zorunda kalmazdı."

"Yakuzayla beraber olduğunu bile bilmiyordum." dedi Karin kaşlarını çatarak, Hinata'dan Kiba ile ilgili böyle bir detayı hiç duymamışlardı. 

"Onlarla beraber değil ama çoğuyla tanıdık. Şu Yakuza çocukları sadece dövecek birilerin arıyor."

Temari başını eğdi. "Ama bir şeyler yapması gerek, Yakuza çocukları fazla güçlü."

Bir yandan spor yaparken diğer taraftan da olan biteni dinleyen Sakura mekik çekmeye ara verip onlara katıldı:

"Bir şey yapamazlar, merak etmeyin. Sonsuza kadar birbirleriyle kavga edecek halleri yok ya."

Tıpkı onun gibi Ino'da mekik çekmeye ara verip Sakura'ya dçndü ve gülümsedi.

"Sakura, çok akıllısın."

Ino'nun aniden böyle bir şeyi söylemesiyle neye uğradığını şaşırdı. Bir an için dalga geçip geçmediğini düşündü ancak samimi gülümsemesine ve gözlerindeki parıltıya bakılacak olursa pek dalga geçiyor denilemezdi. Yine de kafası karışmıştı, akıllı olmasının konuyla olan alakasını kestiremiyordu.

"Yani ciddiyim, seni gerçekten örnek alıyorum."

Ino'ya garip bir şekilde bakan sadece Sakura değil, diğer kızlar da tuhaf tuhaf bakıyor ve ne demek istediğini anlamaya çalışıyorlardı. 

"Teşekkür ederim." dedi üzerindeki şaşkınlığı atamayarak, daha çok bir şey ima etmeye çalışıyor gibi bir hava da almıştı ancak ortada ima edecek bir durum olduğunu hatırlamıyordu. Bunun ne anlama geldiğini düşünmek yerine geri mekik çekmeye kaldığı yerden devam ederken kızlar da güncel konuya döndü.

"Kiba nasıl?"" diye sordu Tenten.

"Hala beni görmezden geliyor. Benimle konuşamayacağını söyleyen kişi Isabel'di. Çok emrivaki görünüyordu, sanki Kiba-kun'u tasmaya başlamış gibi."

"Zekiymiş." dedi Temari düşünceli bir şekilde başını sallayarak. 

"Neden?"

"Belli değil mi? Kiba'yı senden uzak tutmaya çalışıyor."

Isabel'in Kiba'yı ondan uzak tutmak istemesi de mantıklı gelmiyordu. Kiba ile aralarında o tür bir ilişki kalmamıştı, onu geri çalacak değildi. "Kiba-kun'la yatacak değilim ya!"

"Hayır, elbette öyle yapmayacaksın ama eski sevgilin için her zaman bir şeyler hissedersin. Avantaj hala sende."

"Nasıl?" Burnundan güldü. 

"Artık onunla beraber değilsin."

"Onunla beraber olmamam ama hislerimin olması nasıl avantaj oluyor?" Temari'nin yakalayıp onun yakalayamadığı o önemli noktayı düşünüyor ama aklına hiçbir şekilde bir şey gelmiyordu bile. 

"Bir oğlan bir kızla beraberken, birden diğer kızlar daha heyecan verici görünür onun için," Temari'nin bu konularda cahil olmadığını daha önce de gördüğü için onun sözlerine kulak verdi Sakura. Sasuke ile adını koyamadığı bir ilişki vardı arasında. Sevgili değillerdi daha, yani en azından birbirlerinin hislerini bilmelerine rağmen ne tam olarak bunun dile getirmişlerdi ne de teklif olayı geçmemişti. Sevgililerin yaptığı şeyi yapıyorlardı ama. Bu yüzden Temari'nin akıllıca sözlerinin ona iyi bir şekilde rehberlik edeceğinden emindi. Bu yüzden şu anki söyledikleri onu endişelendirmemiş değildi. Sasuke bunca zaman onun peşinde koşmuştu, bundan sonrasında işler Temra'nin dediği gibi gelişir miydi gerçekten de? İkisi birlikteyken Sasuke eski alışkanlıklarını terk edebilir miydi yoksa her zamanki yaptıklarına devam mı ederdi?

"Cidden mi?" dedi Hinata aydınlanmış bir şekilde. 

"Elbette, erkekler doğaları gereği böyledirler. Erkeklerin içgüdülerinde genlerini olabildiğince yaymak vardır. Bu yüzden önlerine gelenle yatarlar." Sanki bu bilgilerin onun için gerekli olduğunu biliyormuşcasına gözlerini Sakura'ya çevirdi. "Eğer bir erkeği tutmak istiyorsan, ihtiyaçlarının karşılandığından emin olman gerek ve elbette diğerlerinin de ondan uzakta olduğundan."

Eğer bu doğruysa, diye düşündü bir an için Sakura... O ve Sasuke için işler düşündüğü kadar güzel olur muydu ki? Temari'nin söylediklerini kanıtlayacak çok fazla örnek vardı önlerinde. Sasuke ve diğerlerinin sürekli bir başka kızla olması bunu yeterince kanıtlıyordu. Ancak evleneceği zaman gelene kadar kesinlikle biriyle sevişmek istemiyordu da. Sasuke'yi bu şekilde elinde tutup tutamayacağına olan inancının sarsıldığını hissetti. 

"Isabel sadece onun kız arkadaşı olmaya çalışıyor ve bunun için onu suçlayamayız."

Sanki sabah olanların ardından Temari'nin dedikleriyle canı yeterince sıkılmamış gibi bir de Ino sıkıcı bir konu açtığında, kafasının daha nereye kadar karışacağını hesaplayamadı.

"Konu Gen yaymaya gelmişken, bu Cuma Russetiden başlangıcı için heyecanlı olan var mı?"

Salı 12:25

Ino'nun saçma Russetiden konuşması, spor ve dedikodu dolu bir gün ardından lavaboda olan Sakura derse geç kalmamak için saatine baktı. Telefonunu kontrol etmesinin tek bahanesi bu değildi elbette sadece. Sasuke'den gelen mesaj ve aramaları da kontrol ediyordu. Daha doğrusu, bir özür mesajı bekliyordu. Sabahki davranışının ne kadar iğrenç olduğunun farkında olmalıydı. Ona yazmayı ya da aramayı reddediyordu. 

Çantasından, kızların onda seksi durduğunu düşündüğü açık kırmızı rujunu çıkarıp dolgun dudaklarına sürmeye başladı. Bu tarz şeylerin umurunda olmadığını düşünmüş olsa da, Temari'nin dediklerinden sonra bazı şeyleri biraz daha umursaması gerektiğine karar vermişti. Sasuke'ye tuhaf bir şekilde tutulduğu için bütün duvarlarını onun için yıkmıştı tüm bunların bir hiç olmasını da izleyemezdi. Onu elinde tutmak istiyordu. Onun başka kızlarla takıldığını görecekse yine, bunca şeyin anlamı neydi ki?

Tuvalet kabinlerinden biri çıktığında, yeşil gözlerini ayna üstünde o kıza dikti. Sasuke ve arkadaşlarının bağış partisinde Sasuke'yle uzun uzun konuşan, açık artırmaya 400 Yen verdiğini düşündüğü ve delicesine kıskandığı sarışın kızdı. 

Kız yanındaki lavaboya gelip elini yıkarken birkaç kez birbirleriyle bakışmışlar ancak en sonunda buna dayanamayıp -biraz tuhaf da hissetmediğini söyleyemezdi- yeşil gözlerini ondan ayırmıştı. Ruju dudağına çok fazla sürdüğünü fark ettiğinde bir peçete alıp dudaklarının arasına koyarak bastırdı. 

Sakura'dan bir türlü gözlerini alamayan kız gülümsedi ve tam aynadan gözlerinin içine baktı. "Güzel ruj." Sesi samimi çıkıyordu.

"Teşekkürler." Tebessüm etti ancak onun dost mu yoksa rakip mi olacağını kestiremiyordu. Partiden beri rakip olarak görse de, şu an kötü biri gibi durmuyordu. 

"Nereden?"

Rujunun kenarına bakıp markasını söyledi:

"Clinique... Sanırım."

Kız başını salladı ve yeniden güldü. "Sana yakışıyor, çok seksi duruyor." İşi bittiği için elini kurulayıp tuvaletten çıktığında, onun arkasından bakakaldı. Dedikleri iyi bir şey olmalıydı. İyi bir şey... Sasuke'yi elinde tutmaya yeteceğinden şüpheliydi yine de. Bunu kafasına o kadar çok takmıştı ki, en sonunda rujunu tamamen silmeye karar verdi. Onu tavlamak için birazcık süslenip püslenmesine gerek yoktu. Eğer gerçekten seviyorsa, dert etmezdi ya.

Tuvalette işi bittikten sonra dolabından kitaplarını almıştı. Hala öğle arasında olsalar da şimdiden sınıfına gitmek istemişti. İkinci kattaki koridora girip hızlı adımlarla dersinin yapılacağı sınıfa adımlarken aniden kolundan tutularak boş bir sınıfa sokuldu. Dünden beri yazmadığı, yazmasını beklediği Sasuke'ydi bu ve şimdi  duvarla arasındaydı. Canı sıkkın gibi duruyordu, ya da değildi. İfadesi genelde hep sabit olduğu için şu anda kestiremiyordu. 

"Beni görmezden geliyorsun."

Söylediklerini tamamen duymamış gibi davrandı, şu anda bu şekilde konuşuyor olmaları ve birbirlerine yakın pozisyonları hiç de uygun değildi. Birilerinin onları görmesi isteyeceği son şey bile değildi. 

"Benimle burada konuşamazsın, Sasuke."

"Konuşmamız gerek, aramalarıma cevap vermiyorsun."

Konu buydu, bunun için konuşmak istediğini anlamıştı aten ancak ona olan kırgınlığı geçene kadar bir şey konuşmak istemiyordu. 

"Matematik dersim var, geç kalamam."

Döndüğü esnada gitmesini engelleyen Sasuke'nin duvara yasladığı koluydu. Nefesini verip sırtının duvara dayadı. 

"Önce konuşmamız gerek."

Saatlerdir içinde tuttuğu öfkeyi dışa vurmamak için zor tutsa da ses tonuna yeterince yansıyordu.

"Konuş o zaman!"

"Dünkü olanların seninle hiçbir alakası yoktu."

"Benimle gayet de alakası vardı. Bana bir hiçmişim gibi davrandın."

"Abim kız arkadaşı tarafından terk edildi, yıllardır beraberdiler."

Sasuke'nin davranışının bununla alakasını anlamaya çalıştı. Ortada anlayacak pek bir şey olmasa da... Gözlerini devirdi. 

"Gerçekten çok kötü hissediyor."

"yani?"

"Seni onunla tanıştırmak doğru gelmedi. Öylece yüzüne vurmak..."

"Neyi yüzüne vurmak?"

"Bizi, Sakura."

Bu muydu yani? Gerçekten bunun için mi öyle bir muamele görmüştü? Kulağa oldukça uydurma gibi geliyordu. Ona gerçekten güvenip güvenmeyeceğine olan inancı sarsılıyordu. 

"Üzgünüm..." Sakura'nın yeşil gözlerine baktı. Gözlerinde gizlediği kırgınlığı ve hayal kırıklığını görebiliyordu. Ne kadar kötü hissettiğinden haberi vardı, güzel giden bir sabahı bir sözüyle mahvettiğini biliyordu. "Bu tarz şeylerde gerçekten kötüyümdür." Onunla göz göze geldi ancak Sakura göz temaslarını kestiğinde, yutkundu. "Seni incitmek istemedim, amacım bu değildi."

"Beni incitmedin! Birazcık bile incinmedim. Bir pislik olduğunun düşündüm."

"Haklısın, kesinlikle. Bir pislik gibi davrandım. ama bir daha olmayacak." İnanmak istediğini ve güvenini sarstığını biliyordu. "Söz veriyorum."

"Olması iyi oldu aslında." Doğru kelimeleri bulmaya çalışıyordu. "İkimizin bir çift olduğunu düşüneceğini sandım ama en azından bunun için endişe etmemem gerek yok."

Buna inanmamış gibi davranmayı tercih etti Sasuke. Ona bir teklifte bulunmamıştı ancak bulunup bulunmamasının bir şey değiştireceğini sanmıyordu. İkisinin hisleri birbiriyle aynı noktada buluşuyordu, önemli olan buydu ve bunu değiştirecek bir şey yoktu. 

"Ama biz beraberiz." Belli belirsiz gülümsedi. 

Bunu duyduğuna aslında o kadar çok sevinmişti ki, ciddi kalmak istese de bunu bozmuş ve gülümsemişti. "Hayır, değiliz."

Sasuke ona yaklaşıp yanağını onunkine sürttü ve ufak bir öpücük bıraktı. "Evet, öyleyiz."

İlk kez Sasuke'nin inat ettiği bir şey hoşuna gitmişti. Hoşuna giden tek şey bu olmadı ancak. Sasuke'nin ıslak dudakları, kendi dudaklarına kapandığında kalbi hızla çarptı. Bu artık ilkten çıkmıştı ancak hala ilk gibi hissettiriyordu. Dersin başlamasına hala dakikalar olsa da o süreyi orada birlikte dakikalarca öpüşerek geçirdiler. Saçını düzelttirmesi gerektiğini de ayrıldıkları bir anda söylemişti ancak sanki yetmemiş gibi yeniden ve yeniden öpüşmeye devam ettiler. Tanrı bilir ya, o an sınıfa bir sürü öğrenci girmeseydi buna daha da devam edebilirlerdi. 

Öğrenciler girer girmez onu delicesine öpen Sasuke'yi telaşla üzerinden ittirip sınıfa girenlere baktı. Birinin görmüş olmasından endişe ediyordu. Tek bir kişinin bile görmesi demek, o günden sonraki gün bütün okulun öğrenmesi demekti. Bütün okulun öğrenmesi demek, Ino'nun da öğrenmesi demekti. Ancak görünüşe bakılırsa kimse fark etmemiş gibiydi. Öyle ki Sasuke'nin orada olduğu bile fark edilmediği için esmer olan sanki onlardan biriymiş gibi gelene geçene başıyla selam veriyordu. Durumun kurtarılmasıyla sevgilisine el sallayıp sınıftan çıktı Sasuke. Heyecanını dindiremeyen Sakura da geç olmadan sırtını duvardan ayırdı ve sınıftan çıktı. 

Perşembe 11:41

Dersten önce bahçedeki masalardan birine geçmiş, dedikodu yapıyor ve diğer otobüs gruplarında olan biten son gelişmeleri konuşuyorlardı her zamanki gibi. Ino eksikti ancak. Bir de son zamanlarda Temari'nin, kuzeniyle nişanlı olan Jamila ile aralarındaki gerginlikler vardı. Temari şu sıralar ondan çekiyor olmalıydı bu ve bu yüzden de gergin ve öfkeliydi. Öyle ki aynı öfke, Jamila ve yanındaki kızlar tam olarak onların oturduğu masanın yanındaki yoldan geçtiğinde ufaktan kendini ortaya çıkardı. Jamila'yla aralarındaki soğuk savaşın habercisi olan donuk bakışları, nefret ettiği o kızlar uzaklaşıp gidene kadar sürdü. Temari'ye ek olarak Karin ve Tenten de tuhaf bir şekilde onlara bakmışlardı. Ki durumu tuhaf bulmadıklarını söyleyemezlerdi. 

"O kızlar gerçekten de korkunç." dedi Tenten gerilerek. Onlardan biriyle bire karşı karşıya gelmek istemiyordu doğrusu. Mümkünse aynı ortamda bile bulunmayabilirlerdi. Temari ise korkusuz tarafına geri dönerek umursamazca telefonunun ekranından yüzünü kontrol ediyordu.

"Sence bu resmi silmeli miyim, Temari?"

"Elbette hayır." dedi hızla arkadaşına dönüp. O kız için silmesine gerek bile yoktu.

Durumdan haberdar olmayan Hinata ve Sakura ise o kızlarla arkadaşlarının arasında olup bitenlerden hiçbir şey anlamıyordu. 

"Ne resmi?" diye sordu Hinata.

"Geçenki partide Karin, Temari ve ben elimizde içki şişeleriyle resim çekip instagrama attık. Ancak Jamila altına Temari'nin sürtük olduğuyla ilgili bir yorum attı. Olanlar bu."

Sakura, gelen bildirim sesiyle telefonunu açıp yeni gönderilmiş mesaja tıkladı. Her zamanki gibi Sasuke'ydi ve doğrusu bu durum onu artık rahatsız etmiyor, aksine hoşuna gidiyordu. 

Kimden:
- Sousuke
Yastığım Sakura kokuyor. Dün gece rüyamda seni gördüm.

Temari, "Bu resmi silme." diye yeniledi sert bir dille.

Kime:
- Sousuke
Kalktın mı? Ne gördün rüyandan?

Kimden:
- Sousuke
Seks yaptığımızı. :)
Harikaydın. 

Buna ne cevap vermesi gerektiğini bilemedi. Bir yandan sürekli Temari'nin bahsettikleri aklına geliyor, diğer yandan da bunu umursamamaya çalışıyor ve kendi yolundan gitmesi gerektiğine inanmaya çalışıyordu. Sasuke'yi elinde tutmak istiyor ancak bir diğer yandan da onun için kend ideallerini değiştirmek istemiyordu. Tam bir ikilem içindeydi.

Onu o an Sasuke'ye cevap verme zahmetinden neşeli bir sesle yanlarına gelip selam veren Ino kurtardı. 

"Öğle arasında vücut çalışmaya mı gittin?" diye sordu Karin Ino'ya.

Ino başını salladı. "Russetiden zamanı yaklaşıyor ve bikini sezonu da," Spor yapmak ve zayıflama konusunda azimlene Ino son zamanlarda spor programını daha da yoğunlaştırmıştı ve düzenini bozmadan ilerliyordu. "Sasuke-kunların otobüs geçit konsepti için heyecanlanan var mı?"

"Edepsizce şeyler olduğuna eminim." dedi Tenten bilmiş bir edayla.

Ino bir an için Sakura'ya baktı ancak sonra bakışlarını ondan kaçırıp devam etti:

"Sasuke-kun'un Russetiden boyunca kaç kızla yatacağını merak ediyorum."

"Çok fazla kızla yatacak olması senin için bir sorun, değil mi?" diye sordu Karin sırıtarak. "Kıskanıyor musun?"

Ino'nun sözlerini dikaktle dinliyordu Sakura. Bir de Russetiden vardı tabi, zihnindeki onlarca soru yetmezmiş gibi şimdi de Russetiden'de Sasuke'nin kızlarla yatması olayını dert edinebilirdi. 

"Tabi ki de hayır, sadece kabul etmem gerekiyor. Üç senedir buna hazırlanıyor, bu hayatının en önemli dönemi. Abisinin rekorunu kırıp kırmayacağını merak ediyorum. Duydum ki abisi Russetiden boyunca tam 130 kızla yatmış."

"Abisi mi varmış?" diye sordu Hinata merakla, daha önce Hinata'dan bir kardeşinin öldüğünü duymuşlardı ancak bir kardeşi daha olduğunu bilmiyordu bile. Sadece birkaç kez olmuş aile yemeklerinin hiçbirinde abisi olacak birini görmemişti.

"Evet, adı Daisuke. Doksan beşlilerden. Bizim okuldan iki yıl önce mezun oldu. Gerçek bir erkek orospu. Naruto onu örnek alıyor gibi galiba."

Sasuke'nin abisi hakkında bir şeyler öğrenmek cazip gelmişti Sakura'ya ilk gördüğünden beri ancak fazla nazik biri gibi görünmüştü. Kesinlikle, Ino'nun tabiriyle bir gerçek bir erkek orospu olduğunu hiç düşünmemişti. 

Sasuke'nin abisinin varlığından Tenten'in de haberi vardı. "Ablam onun gibi Kyoto2da okuyor. Bana dediğine göre okuldaki klamidya hastalığının yarısını o bulaştırmış."

"Gerçekten mi?" Yüzünü buruşturdu Hinata. "Bu çok kötü."

"Uchiha kardeşler." dedi Ino sırıtarak."

Ah, evet... Uchiha kardeşler... Biri kesinlikle Sakura'nın zihnini karıştırıyordu.

Cuma 15:05

Okul sonrası Sasuke'nin ısrarları üzerine buluşmaya karar vermişlerdi. Son birkaç gündür aklını kurcalayan konuların yoğunluğu o kadar artmıştı ki, belki de daha fazla ilerlememeleri bile gerektiği kısma kadar düşünmüş ve kabullenmeye başlamış gibiydi. Ino'dan ve diğerlerinden ilişkilerini gizlemeye çalışmaları, erkeğini elinde tutamama ihtimali ve Russetiden'de birçok kızla sevişecek olması... Bunların hangi birine katlanacağını düşünemiyordu.

Öyle ki tüm hisleri tavırlarına da yansıyordu. Kapıyı açıp yan koltuğa geçti. Yüzünde ise sıfır tepki ve pozitif enerji vardı. Sasuke onu öpmek için eğildiğinde başını geriye çekti. Daha fazla onun dokunuşlarını hissetmek istemiyordu.

Öte yandan Sasuke kız arkadaşının bu tavrına anlam verememişti. Gergin olduğunu görebiliyordu ancak bu seferkinin ne olduğunu bilmiyordu ve kabağın ine başında patlayacağına adı gibi emindi. 

"Bu böyle ilerlemeyecek." dedi kesin bir dille Sakura, yeşil gözlerindeki isteksizlik bile bunu belli ediyordu.

Onu incitmemek için özenle davranmaya çalışıyordu Sasuke, farkına varmadan ne yapmış olabileceğini hatırlamaya çalışıyor ama bir şey bulamıyordu. "Sorun nedir?" dedi sakince, merakını gizleyerek.

"Russetiden boyunca birçok kızla yatmak istersen, sorun değil ama evde oturup seni bekleyeceğimi sanıyorsan, yanılıyorsun."

İçi o kadar dolmuştu ki imalarda bulunma zahmetine bile girmeden ağzındaki baklayı çıkardı. Bir şey gizlemeyi de düşünmemişti aslında. 

Sakura'nın neden Russetiden olayına böyle bir yaklaşımda bulunduğuna anlam veremedi Sasuke. Ayrıca kimin bu saçmalığı onun aklına soktuğunu da merak ediyordu. "Bu da nereden çıktı şimdi?"

"Nereden mi çıktı?" İnanamaz gözlerle baktı. "Önüne gelen kızla yatıyor olacaksın."

"O halde bu işleri benden daha iyi biliyorsun galiba." Kız arkadaşının Russetiden konusunda böyle bir düşüncesi olabileceğini aklına dahi getirmemişti ancak gelmemeliydi de. İkisinin bir ilişkisi vardı ve Russetiden'de kızlarla yatacak değildi bile. Sakura'nın bu kadarını düşüneceğini sanmıştı.

"Evet ve biliyor musun, abinin hiç bir  kız arkadaşı da olmadı. Şu, çok kötü olduğu kısmı da yalandı."

"Evet, doğru. Yalandı." Onun aksine sakinliğini korumaya devam etti, ikisinin de sinirli olması bir sorun çözmeyecekti. Ayrıca hala onu incitmek de istemiyordu şu anda sahip olduğu en özel kişi oyken. 

"Yani yalan söyledin?" 

"Evet."

"Neden?"

"Çünkü abimin önünde neden öyle davrandığımı merak ettin."

"O zaman gerçek nedir?" dedi iğneleyici bir ses tonuyla ve gözlerini devirdi, Sasuke'nin umursamaz ve sakin tavırları onu daha de delirtiyordu. Ciddi bir konuşma yapıyorlar, ve tamamen Sasuke'nin haksız olduğu konulardı ancak tamamen kayıtsızdı. 

"Sen de her zaman gerçeği söylemiyorsun."

"Evet ama bu Ino'yu korumak içindi."

"Peki ben seni korumak için ne yapıyorum?" Abisi ile aralarında anlatamayacağı şeyler vardı ve mümkün mertebede Sakura'nın onunla iletişim içinde olmasını istemiyordu. Birbirlerini bilmemelerinin çok daha iyi olacağını biliyordu. "Ne farkı var sence?"

"Farkı benim korunmaya ihtiyacımın olmaması."

"Ino'ya koruma isteyip istemediğini sordun mu peki?" Sakura'nın yenilmişlik duygusuyla yüzünde beliren o ifadeyi gördü bir kez daha. "Sakura, tanrı aşkına ne oluyor? Sence Russetiden'da bir sürü kızla yatmak için mi seninle olmaya o kadar çabaladım? Dediklerin saçma gelmiyor mu?"

Sasuke'ye karşı bir tartışmada yine yenilgi almanın yorgunluğuyla nefesini verdi ancak pes etmeye niyetli değildi. "Evet ama... Konumuz bu değil. Sana nasıl güveneceğim ben? Ailenle tanışmamı bile istemezken üstelik..."

Öyle bir ailesi yoktu ki... "Beni tanımak için ailemi tanımana gerek yok. Peki ya senin ailen? Onlardan bahsetmedin bile."

"Benim ailemden bahsedebiliriz," Alayla burnunu kırıştırdı. Sözlerine taktığı tavırlar iğneleyiciydi. "Ailemin planlanmamış tek çocuğuyum. Annem seksolojist, babam psikiyatrist. Beni hiç sevmediler. Sadece birbirleriyle ve seks hayatlarıyla ilgiliydiler. Albany diye iğrenç bir şehirden geliyorum. On beş yaşına gelir gelmez Port Augusta'ya kaçtım. Onlarla ayda bir konuşuyorum. Onlar bensiz mutlu, ben de onlarsız. Az önce de bahsettim, kardeşim yok." Kaşlarıyla Sasuke'ye işaret verdi. "Sıra sende."

"Buna inanmakta zorluk çekiyorum. Seni sevmedikleri kısmına..." Herhangi bir ailenin kolay kolay çocuklarını bir kenara atmayacağını biliyordu. "Resmen imkansız."

Sasuke'nin kuzgun siyahı gözlerine takılıyken ailesiyle yaşadıkları aklına çöküverdi. Yaşadıklarını, gördüğü sevgisizliği düşündüğünde hiçbir şey imkansız kalmıyordu. Gözlerinin yaşardığını hissettiğinde başını öteki tarafa çevirdi. "Her neyse, senin sıran." Gözlerinin altını silerek ağlama hissini bastırmaya çalıştığı sırada Sasuke'nin, saçlarında gezinen elinin dokunuşları onu rahatlattı. 

"Hey, bana bak," Yeşil gözler yeniden ona döndüğünde, Sakura'nın pembe saçlarını kulağının arkasına götürdü. İşaret ve orta parmağı saç tutamlarında, baş parmağı ise yanağında geziniyordu. "Sana hiçbir şey anlatmadığım için bana güvenmenin zor olduğunun farkındayım ama seni incitmek istemiyorum. Yemin ederim." Sakura velli belirsiz bir şekilde gülümsediğinde aralarındaki sorunun kalktığına emin oldu. Tam olarak gülümsemiş sayılmazdı da ama anladığına emindi. "Eğer gerçekten abimle tanışmak istersen, seni tanıştırırım. Tamam mı?" Bütün yanağını avuçlayıp okşadığında, tamamen güldü. Gözlerinin içine doğan parıltıdan moralinin yerine geldiğini görebiliyordu. 

"Tamam." 

Sakura kıkırdadığında, elini onunkiyle birleştirip kenetledi  ve ardından yüzüne yaklaşıp her dakika özlemini çektiği dudaklarından bir öpücük çaldı. 

"Belki o kadar da çılgınca değildi."

Sakura aklından geçen şeylere sırıttığı esnada, sokağın ortasında gördüğü manzarayla yüzü şaşkınlıkla soldu. Kaşları çatılırken öne eğilip gördüğü şeyin gerçek olup olmadığını teyit etmeye çalıştı. 

"Şunlar Lee ve Naruto mu?" 

Naruto'u sokağın ortasında durdurduğu aracıyla ve arabasına binen Lee'yi görmüştü. Ciddi ciddi Lee, Naruto'nun arabasına binmiş ve hatta bindikten sonra selam bile vermişti. 

"Lee?" diye sordu Sasuke, onu tanımıyordu. 

"Evet, ah... Birinci sınıflardan."

"Peki."

"Bu sence de biraz tuhaf değil mi?" Lee'nin Naruto ile ne işi olabilirdi ki? Özellikle de Lee'nin Noel öncesinde Naruto ve Kiba arasında olanları bildiğini düşündüğünde. Bir şey bilmediğini başını sallayarak belirttiğinde Sasuke, konuşmaya devam etti. "Birbirleriyle iletişim kurduklarını bilmiyordum. Yeniden Sasuke'ye döndü ancak onunda bundan haberi yoktu belli ki.

"Ben de."

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro