14' Is There Someone You're Hiding from Us?
Cumartesi (11:05)
Haftalarca, günlerce kaçındığı Sasuke ile randevusunun ardından tüm o geren ve mutsuz hissettiren duygularından arınmıştı Sakura. Bir daha Sasuke'nin onun peşinde olması ya da ilgisine sürekli maruz kalmak gibi rahatsız edici ve diken üstünde hissettiren anları yaşamayacak olması rahatlatıcıydı.
Yine de itiraf etmesi gereken bir şey vardı.
Tüm bu zaman boyunca hep ondan kaçmış olsa da, gerçek Sasuke'yi dün akşam görmüş olduğunu düşünüyordu. Elbette o akşamdan önce de farklı birisi değildi ama kendi hatalarının yüzüne çarpmasıyla beraber bazı şeyleri daha net ve mantıklı idrak edebiliyor gibiydi. Bu yüzden sözlü olarak direkt itiraf etmese de, kendi yanlışını da kabul ediyordu.
Elbette şu saatten sonra Sasuke konusunda daha ılımlı ya da alttan alarak davranmayacaktı ancak işi bitmiş sayılırdı. Sasuke'yle arasında herhangi bir şey kalmamştı.
Elini yüzünü yıkamak için girdiği banyodan çıktıktan sonra salona doğru adımlarken gözleri yavaş yavaş masadaki bitmiş bira şişelerinde, toplanmamış abur cubur paketlerinde ve koltukta yorganın altında yatan Hinata'da gezindi. Onun evde ne işi olduğunu sorgulayacağı sırada akşamki yokluğunda Deidara'nın sahte doğum gününü kutladıklarını hatırladı.
"Hinata," diye seslendi kızı uyandırmak için. Saat öğlene geliyordu ve uyandırmasa kızın uyumaya devam edecek olması gerçeği mucize olurdu.
Hinata uyuşukça başını yorgandan kaldırıp Sakura'ya öylece baktıktan sonra kıkırdadı. "Hey, Sakura."
O kadar neşeli ve biraz da aptalca görünüyordu ki Sakura onun hala sarhoş olup olamayacağını düşündü. Olabilir miydi?
"Burada uyumuşum..." dedi Hinata etrafına bakınırken. Şu an sarhoş değildi muhtemelen ama geceyi sarhoş olarak bitirdiği kesindi.
"Görebiliyorum, tatlım."
Hinata yeniden kendi kendine kıkırdarken Sakura'nın dün akşamki planlarını hatırlayarak gülümsedi.
"Dün akşamki randevun nasıldı?"
Hinata'nın sorusuyla neye uğradığını şaşırdı. Sasuke ile randevusunun gizli kaldığından çok emindi ve Sasuke'nin de doğruca bunu kızlara yazmadığı gerçeği göz önüne alındığında, Hinata'nın şimdi bundan bahsediyor oluşunun tek bir açıklaması olabilirdi:
Deidara.
Başını eğip nasıl bir cevap vemesi gerektiğini düşünmeye çalıştı. Hinata isim vermediğine göre o kişinin Sasuke olduğundan habersiz olmalıydı. Bunu göz önüne alarak yüzeysel cevaplar vermeye karar verdi.
"İdare... Eder."
Birileriyle çıkma düşüncesi arkadaşlarını bu kadar çok heyecanlandırıyor olsa gerek, Hinata heyecanla sorularına devam etti:
"Nasıl davrandı sana?"
"Ho... Hoştu."
Tamamına hoş denilemezdi. İlk zamanları çekişme ve triplerle, sonları da şakayla karışık ciddi mesajlar vermekle geçmişti. Tüm konuşmanın Ino için yapıldığını düşününce aslında o kadar da hoş değildi.
"Hoş mu? Bütün detayları dinlemek istiyorum."
Her zamanki gibi neşe ve coşkuyla, "Günaydın." diyerek odasından çıkan Deidara yanlarına gelerek Sakura'yı cevap vermekten kurtardı.
"Doğum günü çocuğu!" diye bağırdı Hinata'da kendini Deidara'nın coşkusuna kaptırarak.
Deidara parmağını Hinata'ya işaret ederek ona konuştu. "Biliyor musun? Hala kafan biraz güzel." Hinata bir kez daha buna da kıkırdarken bir diğer oda da açıldı ve kendini battaniyesine sarmış Konan kafasını uzattı. İfadesi her zamanki gibi donuk ve ruhsuzdu.
"Biraz sessiz olabilir misiniz?"
Konan'ın gürültü takıntısından bıkan Deidara gözlerini devirip ağzını gevşete gevşete bağırdı:
"Tamam, Konan. Bütün gün sessizce oturacağız... Biraz su içeceğim." Dikleşmeyi bırakıp kambur duruşuna dönerek Sakura'nın yanından geçip mutfağa gitti. Sakura Deidara'nın deli dolu hallerine yapmacık bir şekilde gülümsedikten sonra arkasından mutfağa gitti. Ondan sorması gereken ufak bir hesap vardı.
"Deidara!"
Sarışın olan suyunu yudumlayarak arkasına dönerken Sakura'nın huysuzlandığının ve kızacağının farkındaydı. Yine de pek umursamadı.
"Hinata'ya ne söyledin?"
"Hiçbir şey söylemedim." Sakura'nın daha da gerilen yüzünü izlerken yutkundu. Pekala, ufak bir yalan söylemiş olabilirdi. "Tinder'dan elemanın biriyle görüşeceğini söyledim."
Tinder'dan konuşacak birisini bulmayı bırakın, Tinder bile kullanmayan Sakura daha ne kadar şaşırabileceğini merak etti.
"Tinder mı? Alo, bu dünyadan mısın?
"Benimle neden doğum günümü kutlamadığın konusunda bir şeyler söylemek zorundaydım."
Elini alnına götürüp vurdu. "Dün doğum günün bile değildi zaten. Ben evde değilken de arkadaşlarımla öylece takılamazsın."
Tüm bu konuşmalara rağmen gevşekçe ve umursamazca sırıtan Deidara'nın hiçbir şeyi umursamadığını net bir şekilde görebiliyordu ancak yine de hatırlatma konusunda geri adım atmamakta kararlıydı.
"Instagram'da konuştuk biraz. Bana parti vermek istediğini söyledi. Ben de partilemek istedim, sonra da..."
Sakura, Deidara'nın saçmalıklarına anlam veremiyordu. Ona araba farı görmüş tavşan gibi bakakalsa da bunların hiçbirinin onu ve doğasını değiştiremeyeceğinin gayet farkındaydı.
"Deidara, sen..."
Suyundan bir yuduma daha almadan önce gözlerini kısarak konuşmaya devam etti Deidara:
"Beni kıskanıyor musun, Sakura? Arkadaşlarınla takıldığım için?" Yine ortamdaki bütün ciddiyeti bir çırpıda yok etmişti ve doğrusu buna bayılıyordu. Asla ciddi kalamıyordu, hiçbir yerde hiçbir zaman. "Popüler olduğum için? Seksi olduğum için?"
Sakura'nın bütün siniri uçup giderken yerini yavaştan başlayan ve arkası gelecek kıkırtılara bıraktı. Bu esnada Deidara'da dibine kadar girerek kulağına fısıldıyordu. "Korkma, arkadaşlarını elinden almayacağım."
"Burada ciddi bir konudan bahsediyorum." diyerek Deidara'yı durdurmaya çalışsa da engel olamıyordu.
"Sen de çok popüler ve komiksin. Güzelsin, zekisin, iyisin..." Konuyu dağıtmakta üstüne yoktu. "Sarılmak ister misin?" dedi sarılmaya çalışarak.
"Hayır, sarılmak falan istemiyorum."
Deidara, sol kolunu kaldırıp belinden tutarak sarılıp havaya kaldırırken acayip sesler de çıkarıyordu. "Ayı sarılması." Sakura'nın kıkırtıları kulağına iliştiğinde gülümsedi, öfkesini ve ciddiyetini yok ettiği için mutluydu. "Şimdi daha iyi misin bari? Biraz daha sarılayım mı?"
Sakura'yı bıraktıktan sonra pembe saçlı olan yeniden ciddileşmeyi denese de Deidara bir kere bozmuştu onu.
"Beni ciddiye al."
"Alıyorum zaten."
Pazartesi (11:45)
Bu sefer haftanın ilk günü, her zamanki günlerin aksine daha yoğun ve daha önce duymadıkları tarzda dedikodularla çalkalanarak başlamıştı. Sasuke ve otobüs grubunun Yakuzalarla büyük bir kavgaya karıştığına dair etrafta bir sürü laf dönüyordu ve hangi birinin gerçek olduğu konusunda kimsenin bir fikri yoktu. Sadece gerçekliği kanıtlanmamış doldurma bilgilerden ibaretti her şey ve Sasuke okula adımını atana kadar da kimse gerçekleri öğrenemeyecekti.
"Yakuza erkekleri şöyle demiş, hey durun, onu öldüreceksiniz."
"Çocuğun üzerine oturmuş ve ona vurarak, yetmedi mi artık demiş. Çocuk da orada öylece yatıp cevap verememiş, kan kusmuş resmen."
Nerdeyse bütün okulun gündemi buydu ve bahçedeki her grubun sohbet konusu Sasuke'nin otobüs grubunun Yakuzalarla olan kavgasıydı.
"Videoyu gördün mü?"
"Çok kötüydü."
"Yakuza erkeklerinin elinde bıçak vardı."
"Çocuk annesini küvette ölü buluyor ve sonra da çıldırıyor."
[Y/N: Bu diyaloglar farklı grupların sohbetlerindeki kısımlardan oluşuyor, kafanız karışmasın lütfen. Ayrıca emin değilim ama bahsedilen Yakuza'da bildiğimiz Yakuzalardan değil, başka bir okuldaki otobüs grubu.]
Ino telefonunda Sasuke'yle olan yazışmalarını okuyordu kızlara, tam olarak kavganın olduğu saatlerde olan yazışmalarıydı. Daha doğrusu, Ino'nun tek taraflı konuşmasıydı...
"Ben de ona, cuma günü kavga ettiğini duydum, iyi misin, yazdım." Başını yazdıklarından kaldırıp endişeyle kızlara döndü. "Ama cevap vermedi, çok endişelendim."
"Orada bile olmadığını duydum ben," dedi Hinata, yanlış bilgi vermek istemiyordu ancak Sasuke'nin popülaritesini düşününce o saatlerini herhangi bir kızla geçirmemiş olma ihtimali de düşüktü.
Ino yutkunarak sordu:
"Onu kimden duydun?"
Yalan olmasını dileyerek saçma bir dedikodu olduğuna inandırmaya çalıştı kendini.
"Aiki'yle konuştum, orada Naruto-kun ve birkaç tane de arkadaşı varmış." Hinata anlatmaya devam ederken dudaklarını ısıran Sakura başını eğdi. Bunu itiraf etmeyecekti ama Hinata'nın Aiki'den duyduğu hiç de yalan değildi. "Sanırım olay biraz da bu yüzden büyümüş çünkü Yakuza erkekleri yirmi kişi falanmış. Sasuke-kun'u aramışlar ama ortalıkta yokmuş. Yani Sasuke-kun kızın biriyle işi pişirirken otobüstekiler Yakuza erkekleriyle kavga etmiş."
Hinata'nın umursamazca ve gülerek anlattığı şey içten içe Ino'yu kızdırırken çıkışıverdi:
"Ne kızından bahsediyorsun?!
"Sadece bir söylenti, doğru olup olmadığını bilmiyorum."
Sasuke'nin işi pişirdiği kısmı elbette abartı ve boş iddiaydı ama o akşam bir kızla olduğu doğruydu. O kızın kendisi olduğu gerçeği ise Sakura'yı sabahtan beri geriyordu. Sasuke'nin aldığı telefon sonrası randevuyu bitirmeleri de tüm bu olan olayları açıklıyordu.
"Sasuke cevap verdi mi bari? diye sordu Karin.
"Hayır, cevap vermedi. Ben de ona, Sasuke cevap ver, iyi olup olmadığını bilmek istiyorum yazdım. Sonra o da on bir buçukta iyi olduğunu yazdı."
Buna verilecek bir yorumu yoktu hiçbirinin ancak onları sabahtan beri görmemiş olmaları aklına geldi Tenten'in.
"Onları gören olmuş mu?"
"Naruto-kun şu an hastanede diye biliyorum."
Temari okulun girişine park edilen arabaya baktığında kaşları çatıldı. Arabanın tanıdık gelmesinin yanında, okulda o derece pahalı ve lüks bir spor arabası olan tek bir kişinin de olduğunu hatırladı.
"Şu girişteki araba Sasuke'nin, değil mi?" diye sorduğunda kızların odak noktası tek bir yöne sabitlendi.
Siyah Lamborghininin sürücü koltuğundan Sasuke çıktığında hiç konuşmadan onları izlemeye başladılar. Sasuke'nin ardından yan koltuktan Naruto, arka koltuktan da Neji ve Suigetsu çıkmıştı. Hepsi arabadan indikten sonra okul binasına doğru yürürken bütün bakışların odağı, sabahtan beri devam etmekte olan dedikoduların tek konusuydular.
Ve basitçe önde yürüyen Sasuke, kızlara yakın bir mesafede yanlarından geçip giderken önünden başka hiçbir yere bakmamıştı. Orada olduğunu bildiği halde Sakura'ya bile... Ve Sakura ise çok net bir şekilde görebilmişti. Diğerlerinin yüzü yara bere içindeyken Sasuke'nin yakışıklı yüzü her zamanki gibi yakışıklılığını koruyordu.
Diğerleri de bunun ne anlama geldiğini fark etmiş olacak ki, "Aiki, Sasuke'nin takıldığı şu kız hakkında bir şeyler söyledi mi?" diye sordu Ino merakla, hayattaki tek amacı buymuş gibi Sasuke'nin birlikte olduğu kızları merak ediyordu ve dile getirmese de, içten içe onları kıskandığı bir gerçekti.
Kızlar sohbetlerine kaldığı yerden devam ederken Sasuke'nin arkasından bakakalan Sakura yeşil gözlerini yere indirdi yeniden suçluluk duygusuyla. Sasuke'yi cuma günü alıkoyan kızın kendisi olduğunu nasıl söyleyebilirdi ki?
Çarşamba (12:55)
Kendini Sasuke'nin cuma günü takıldığı kızın kim olduğunu bulmaya adayan Ino araştırmalarına çoktan başlamıştı. Bu konudaki inatçılığı öyle bir boyuta ulaşmıştı ki, önüne çıkan her kızın o kız olabileceğine dair varsayımlar yapıyor ve kendince hepsini yorumluyordu.
Çarşamba günü de tıpkı pazartesi ve salı günü gibi Ino'nun varsayım ve teorileriyle dolu geçiyordu.
Koridordaki pencere kenarında oturan Sakura ve yanındaki Hinata'nın solunda duran Ino, bahçede gelip geçen kızları seyrediyordu. Daha doğrusu Ino onları onları yorumluyor, Sakura'da arkadaşının saydığı isimleri inceliyordu. Hinata ise sırtını pencereye dönmüş vaziyette bir telefonuyla bir de Ino'nun dedikleriyle ilgileniyor ve arada arkasına dönüp o kızlara bakıyordu.
"Sanırım üçüncü sınıflardan Olivia olabilirmiş." dedi Ino nefesini vererek. "Ya da ikinci sınıflardan Karina." Karina'nın tüm vücudunu inceledikten sonra sözünü geri aldı. "Ya da hayır, o biraz tuhaf bir kız." Mavi gözleri karşıdaki kafeterya binasından çıkan bir kızla oğlana takıldı. "Kafeteryadan çıkan kızın adı ne, biliyor musunuz? Bayağı güzelmiş de." Mavi gözleri saniyesinde kafeteryanın sağ çıkışından çıkan kız ve oğlana takıldı. "Isabel'e ne dersiniz? Ah hayır, o Kiba'yla birlik-"
"Hey!" dedi Hinata Isabel konusunun açılmasını istemediğini belli eden bir tonda. Kiba'nın bir kızla olmasına değil, ayrılıklarından sonra bu kadar kısa sürede birisini bulmuş olmasına gücenmişti. En azından Hinata hala birileriyle olmak için doğru bir zaman olmadığını düşünüyordu ve hazır hissetmemişti. Aynısının Kiba için de geçerli olacağını sanmıştı.
"2-D'den Mika'da olabilir belki ama pek Sasuke-kun'un tipi değil. Biraz kalın bacaklı sanki."
Ino'nun varsayımlarını dinlemekten sıkılan Sakura dışarıyı izlemeyi bırakıp Ino'ya döndü. "Ha? Artık durman gerekiyor. Hem, şişko mu?!" Başını iki yana salladı. Sasuke'nin ne tarz kızlarla ilgilendiğini bilemezdi elbette ama birisini dış görünüşüyle yargılayacak kadar sığ kafalı olmamasını umuyordu.
"Öyle çok kilolu değil ama Sasuke-kun ince kızlardan hoşlanıyor."
Ino'nun hala neden bu saçmalıkları zırvaladığına anlam veremiyordu. Sadece... Sasuke ona ilgili değildi ve bu bariz ortadaydı. Neden olmayacak bir hayalin peşinden gidiyordu ki? Gözü önünde arkadaşının gururunun giderek yok olmasını görmek istemiyordu.
"Ino, bu duyduğum en salakça şey."
"Sadece erkeklerin farklı düşündüğünü söylüyorum. Bazısı küçük, bazısı da büyük kalçalı sever. Öyle çok ince olmasına gerek yok ama Sasuke-kun model gibi kızları seviyor." Mavi gözleri Sakura'nın tatlı yüzünde ve barbie bebek gibi ince vücudunda gezdi. "Senin gibi kızlardan."
Sakura gözlerini devirip izlemeye devam etti. Ino'nun bir şeylerden şüphe edip etmediğini merak ediyor, aynı zamanda sinir bozucu ve üzücü de olsa içten içe onun dediklerine katılıyordu. Sasuke'nin gerçekten ona ilgili olduğunu sanmıyordu ama Ino'nun dediği gibi ve kendinden pay biçerse, ince ya da model gibi kızların gerçekten de tipi olduğunu söyleyebilirdi. Ama bunun bir önemi yoktu.
"Eğer Sasuke-kun'un çıktığı biri varsa kesin çok zayıf bir kızdır. Maki'yi aşağılamak için söylemiyorum elbette," Çantasından sakız kutusunu çıkarıp ağzına çilekli sakızını attı ve kutuyu kızlara uzattı. "Sakız?" Mevzuyu dinlemek yerine yere bakarak başka şeyler düşünen ve Ino'nun şüphelerine karşılık sadece yutkunan Sakura başını iki yana salladı.
"Cuma günü kim olduğunu öğreneceğim."
Sakura başını pencereden çekti. "Cuma mı?" Cuma gününü özel kılan şeyin ne olduğunu bilmiyordu. O günün kızla alakası neydi hiçbir fikri yoktu.
"Eğer Sasuke-kun gerçekten biriyle çıkıyorsa, cuma günü mutlaka onu da partiye getirecektir."
Hafifçe öksürerek boğazını temizledi. "Parti mi?"
Hinata düşüncelerine bir süre ara vererek, "Ah, evet. Cuma günü bizde toplanamayız. Babam eve geliyor."
Deidara'yı anımsayarak Sakura'ya döndü Ino. "Sizin evde yapsak olur mu peki?"
"Tabi, ev boş ama ben Sasuke'nin partisine gitmeyi düşünmüyorum." Sasuke'yle çıkmıyordu ancak Ino'nun şüphelerinin tanımına uyan ve gerçekten de Sasuke'nin şu anda ilgi alanında olan kişi olduğu için o partiye katılmasına imkan yoktu. Çünkü giderse, Ino'nun da dediği gibi Sasuke'nin ilgilendiği kız partide olacaktı ve Ino onu bulmak için bu fırsatı her şekilde değerlendirirdi.
Hinata ve Ino aynı anda nedenini sorduğunda acilen bir yalan üretmeye çalıştı. "Çünkü cuma günü müsait değilim."
"Artık hiç dışarıya çıkmak istemiyorsun," dedi Ino endişeyle. Sakura'nın içten içe bir takım sıkıntıları olduğundan endişeliydi ancak bunu sormasının uygun olduğunu düşünmüyordu. Sakura aptal değildi, bu yüzden ne zaman rahat hissederse o zaman açılabilirdi. "Geçen hafta sonu da çıkmadın zaten."
Buna uyduracak mantıklı bir cevap bulamadığı için öylece bir bahane sunuverdi: "Çünkü geçen hafta sonu kimse dışarı çıkmadı."
Ino sakızını ağzının içinde döndüre döndüre Sakura'ya baktı, bir sıkıntısı olduğunu düşünmüştü ama belki de sıkıntısı değil de sakladığı bir şeyler olmalıydı. Belki de... Birileri. Sakura'yı birileriyle hayal etmesi zor oluyordu bazen ama utangaç bir yanının olma ihtimali de olabilirdi ve direkt görüşebileceği birilerinden bahsetmiyor olabilirdi.
"Yoksa... Bizden sakladığın bir şeyler mi var?" diye sordu sırıtarak. Hinata'da kıkırdayarak Ino'ya döndü, neyden bahsettiğini anlaması zor olmamıştı. "Küçük bir arkadaş belki?"
Sakura samimi bir şekilde gülümseyip başını duvara yasladı. Görüştüğü birileri yoktu, olması gibi bir hayali ya da gayesi de yoktu. Onun birileriyle görüştüğünü görmek kızların hoşuna gidecekti, buna adı gibi emindi ama olmayacaktı.
"Onu da Sasuke-kun'un partisine getir."
Ino'nun imalarıyla Hinata, aklına ilişen bir takım düşünceler ve sadece bir iki ay önce yaşanan bazı olayları hatırlayarak aralarında bir ilişki kurmaya çalıştı.
"Cidden getirebilir miyim? Harikasın, Ino."
"Belki bizimle de gelir. Akihabara'da lezbiyen bir çift... Çok havalı!" Sakura'yı en az onun kadar havalı bir kızla hayal ettiğinde yüzüne tatlı ve keyifli bir gülümsemenin hücum etmesine engel olamıyordu. "Değil mi, Hinata?"
Hinata düşüncelerinden kurtulmak için başını iki yana sallayıp ikisine de gülümsedi. Belli belirsix bir mırıltıyla, evet dedi ancak bir tahmini vardı ve bunu direkt arkadaşıyla konuşmalıydı.
"Ne dersin var, Sakura?"
"Kimya."
"Benim de diğer blokta biyoloji dersim var şimdi," Çantasını ve montunu peteğin üzerinden alıp kızlara el salladı. "Görüşürüz."
Sakura Ino'nun boş sevincine gülümsemekten başka bir şey yapamazken, "Ah, Ino..." deyiverdi. Yanlış düşünmediğine dair Hinata'dan da onay beklemiyor değildi.
Hinata yavaştan sırıtarak az önce Ino'nun boş bıraktığı yere ittirip sırtını duvara dayadı. Oydu, biliyordu.
"Sakın inkar etme Sakura, o sensin, değil mi?"
Sakura'nın gülümsemesi aniden silinip dudakları aralanırken Hinata hala sırıtmaya devam ediyordu.
"Sasuke-kun'la çıkıyorsun."
Dudakları söyleyecek bir şeyler ararken, "Hinata, delirmeden önce-"
Hinata iki eliyle ağzını kapattı, gözleri fal taşı gibi açılmıştı. Bunu daha önce neden fark edememişti ki? Her şey ortadaydı, her şeye şahit olmuştu bile. Sasuke bir anda yanlarına gelmiş ve Sakura'yla takılmak istediğini söylemişti. Noelden önce karşılarına çıkmış ve onun ne kadar güzel olduğundan bahsetmiş, sürekli mesaj attığını dile getirmişti. Her şey gün gibi ortadaydı.
Sasuke'nin ilgilendiği kız, Sakura'dan başkası değildi.
"Yok artık! Gerçekten yok artık!"
Öte yandan heyecandan Hinata'nın delirmek üzere olduğuna kanaat getiren Sakura gülümsemesini bastırmaya çalışırken Hinata'yı da susturmanın peşindeydi.
"Alo! Hey, sadece bir kere randevulaştık ve bunu Ino için yaptım."
Bunun şaşırtıcı olması bir yana, arkadaşının Sasuke ile çıktığı gerçeği de ekstra heyecan vericiydi. Okulun en popüler çocuğunun etrafında pervane gibi dönen bir sürü kız vardı ve o kendi otobüslerinden, kendi arkadaşlarından birini tercih ediyordu. Bu nasıl heyecan verici olmazdı ki?
"İyi de neden Ino için ki?"
"Noelden önce Ino'ya söyledikleri yüzünden ondan özür dilemesini istedim."
Beklediği cevap bu değildi ama ikisinin görüştüğü gerçeği ve Sasuke'nin resmen Sakura'nın peşinde dolandığı gerçeği bile fazla hoşuna gitmişti.
"Benimle dalga mı geçiyorsun? Gossip Girls dizisinde falan mıyız?"
Gözlerini devirdi Sakura. "Hinata, o diziden nefret ediyorum, biliyorsun."
"Çok saçma ama..." Dudakları düz bir çizgi halini alan Sakura'nın ifadesini inceledi. Verdiği tepkiye uygun bir ifade değil gibiydi ancak.
"Ondan hiç hoşlanmıyorsun ama, değil mi?" Mevzu ne zaman Sasuke olsa Sakura'nın ona karşı takındığı düşmanca tavırları anımsadı. Sanırım aralarındaki duygu ve çekim tek taraflı olmalıydı. Sasuke ilgisini belli edeli haftalar olmuştu ancak Sakura'dan ona dair olumlu hiçbir düşünce kırıntısı bile duymamıştı.
"Hinata, farkındaysan Sasuke'den bahsediyoruz."
"Peki randevunuz nasıldı?"
"Garipti."
Kıkırdamakla yetindi Hinata, kendini Gossip Girl'de gibi hissetmekten alıkoyamıyordu.
"Şimdi neden cuma günü partiye gidemeyeceğimi anlıyorsun, değil mi? Eğer Sasuke benimle yakınlaşmaya çalışırsa Ino her şeyin farkına varır. Umarım onunla ilgili sorular sormaya başlamaz, çünkü uyduracak mazeretim kalmadı ve Sasuke'ye hiç güvenmiyorum."
"Yemin ederim... Resmen Gossip Girl olmuşuz. Belki daha küçük bütçelisi ama kesinlikle Gossip Girl olmuşuz."
Ders zili çaldığında başını iki yana salladı Sakura. "Yeter bu kadar Gossip Girl göndermesi. çok komiksin(!)"
Çantalarını sırtlarına takıp montlarını alırken arkadaşına döndü ve omzundan tutup durdurdu onu Hinata.
"Çok etkileyicisin, Sakura."
"Teşekkürler."
Cuma 21:22
Odasından sadece ara sıra çıkan Konan'la salonda televizyon izliyordu Sakura, ya da izliyormuş gibi görünüyor ama aslında ilgilenmiyordu. O kıymetli cuma akşamı olması nedeniyle instagramında ana sayfada okuldan takip ettiği kişilerin güncellemelerini inceliyordu. Ana sayfası yine Sasuke'nin partisine giden insanlarla dolmuştu ve kişileri farklı aynı resimlere bakıp duruyordu sadece.
"Deidara'nın gidecek bu kadar partiyi nereden bulduğunu anlamıyorum." dedi Konan duygusuzca. "Evde öylece yatıp uyumak daha güzel, değil mi?"
Ana sayfasında Ino, Hinata, Tenten, Temari ve Karin'in yeni paylaştıkları bir resmi gördüğünde durup inceledi. Konunun direkt Sasuke ile de alakası yoktu. O akşam orada bulunmak ve arkadaşlarıyla eğlenmeyi istiyordu ve Sasuke'nin varlığı da onu germez ya da umursamazdı bile. Ancak gitme riskini göze almak istememişti, alamazdı.
"Okul berbat bir yer, değil mi? Liseden nefret ederdim, öyleydi gerçekten." Lise hayatına ait bir sürü istemediği kötü anısı vardı ve her biri onu sadece okuldan değil, hayattan ve insanlardan da uzaklaştırmıştı. "Öğretmenlerin hiç acıması yoktu. Müfredat herkese uygun, demesi kolay tabi." Konan eğitim sistemine kurban gitmiş birisiydi ve ne ilgi alanları ne de istediklerini eğitim hayatında sağlayamamıştı. Elindeki şekeri ağzına attıktan sonra devam etti:
"Biz performans nesliyiz ama onlardan daha kötü durumdayız. Başlarda ben de halimden memnundum. Başlarlar böyle işe, kafa dinlemem gerek modundaydım."
Sakura Konan'ın bahsettiklerinin hiçbirini dinlememişti ancak Konan'ın da bundan pek haberi yok gibiydi. Şanssızlığını anlatmasına rağmen ilgisi televizyondaki programdaydı.
Sakura Instagramdan çıkıp programı izlemeye odaklanacaktı ki telefonuna gelen mesajı okuduğunda oturduğu yerden doğruldu. Hinata'dan Ino ve Sasuke arasında bir şey olduğuna ve Ino'nun tuvalette ağladığına dair bir mesajdı. Normalde bunu diğer kızlara söylemesi gerekse de belli ki onlara anlatamayacağı kadar sarhoştular ya da ortalıkta yoklardı. Mesajlardan çıkıp Hinata'nın numarasını çevirdi ancak arkadaşı hiçbir şekilde aramasına cevap vermemişti. Ardından ayağa kalkıp odada turlayarak birkaç kez daha aradı, aradı ve aradı... Yine de açmamıştı Hinata.
"Hazır ayaktayken bana bir tane fun light getirir misin?" dedi Konan, ses tonu ricadan oldukça uzaktaydı ancak onun ruh hali göz önüne alındığında emrivaki olmadığı da belli olurdu.
Aramalarına cevap bulamayan Sakura endişeyle alelacele hazırlanıp Akihabara'ya, partiye gitmeye karar vermişti. Ino'yu bulup onu sakinleştirmesi gerekiyordu. Sasuke'ye de her ne olduysa yaptığı kabalığın bir kez daha hesabını sormak istiyordu ancak randevularında söyledikleri aklına geldiğinde bundan vaz geçmişti. Ino'nun ondan vaz geçmeyeceğini söylemişti ve ne yazık ki haklıydı da... Arkadaşı Sasuke'den bir türlü vaz geçmiyordu.
Partinin bulunduğu ve Sasuke'nin evi de olan binaya geldiğinde dışarıda kusan birini gördü. Çok aldırış etmeden bina içine girmişti ki merdivenlerde delicesine öpüşen iki kişiyi görür görmez gözlerini yukarıya dikerek ve yiyişen ikiliye değmeden aradan geçip yukarıya çıktı. Kapısı açık ve yüksek sesli müziğin hakim olduğu eve girerken girişte bekleyen Hinata onu gördüğünde birbirlerine sarıldılar.
"Sakura! Merhaba!"
Hinata'nın bir elinde bira şişesiyle zar zor ayakta durduğunu fark etti, ona soru sormak ne kadar doğru olurdu bilmiyordu ancak ağzından iki çift laf alabilimeyi umdu.
"Ino nerede biliyor musun?"
Hinata Sakura'dan ayrılıp başını bi' geriye attı, hatırlamaya çalışıyor gibiydi.
"Kaçıp gitti." dedi ve salak salak gülümseyerek pembe saçlı arkadaşının boynunu sardı. "Ama sen buradasın artık!"
Hinata'yı ayakta tutmaya çalışırken bilgi edinmeye de çalışıyordu. Sasuke'den hesap soracak falan değildi, bunun bir işe yaramayacağını biliyordu artık ama en azından onunla yeniden konuşabilirdi bir kez daha nazik olması konusunda. Sadece ikisi arasında neler olup bittiğini bilmesi yeterdi. "Ne oldu aralarında? Ino ve Sasuke arasında bir şeyler olduğunu söyledin."
"Tanrım!" Başını iki yana salladı ve acı acı gülümsedi. Ne yaptığını, neye nasıl tepki verdiğini dahi bilmiyordu. Kafası tamamen uçmuş durumdaydı. "Kız resmen Sasuke'ye aşık ama Sasuke ona pas bile vermiyor bence." diye devam etti elini ağzına götürüp kıkırdayarak.
Sakura için bunların bir önemi yoktu şu anda. Hepsinin bildiği ama sırf Ino'yu üzmemek için o varken de yokken de dile getirmedikleri bir gerçekti zaten.
"Benim hakkımda bir şey dediler mi?"
"Hayır," Sakura'nın neyden bahsettiğini anlamasa da o uçuk kafasına rağmen Sakura ve Sasuke arasında olan son gelişmeleri hatırlıyordu bir şekilde. "Şş," işaret parmağını dudağına götürüp Sakura'nın boynuna asılmaya devam etti. "Randevudaydın, tabi ya! Sence o da-"
"Bilmiyorum, artık Ino'yu-"
"Bak seni kimlerle tanıştıracağım, merhaba de," Kendini sırtını duvara dayamış iki erkeğin arasına attı ve birine sarılıp yanağını sıktı. "Bunlar Daichi ve Kanjirou. Kanjirou çok tatlı birisi, neredeyse erkek arkadaşım sayılır."
Hinata'yı ağzı açık izlerken onun sarhoş kalmaması gerektiğine kanaat getirdi. Kesinlikle sarhoş bir başına erkeklerin yanında da kalmaması gerekiyordu ancak bundan daha önemli işleri vardı. Hinata'nın dert edeceğini sanmıyordu. Derken arkasından Kiba ve Shino'da geldiğinde Hinata Kiba'nın ismini bağırarak ona sarıldı. "Gelmişsin!" Bir kolunu da Shino'nun omzuna atarak bu sefer de onlara yapıştı. "En iyi arkadaşlarız, biliyorsun değil mi? Seni çok sevdiğimi söylemiş miydim? Birkaç kez söylemiştim zaten." Hinata'nın bu haline Kiba'da oldukça şaşırmış olsa gerek, normal bir durumla karşı karşıya kalmış gibi durmuyordu hiç. Daha doğrusu Hinata'yı daha önce hiç bu şekilde görmemişti de.
Sakura ise etrafta Sasuke'yi ararken kapısı açık odalardan birinde onu arkadaşı Neji ve bir başka oğlanla konuşurken görmüştü.
Hinata elindeki şişeyi Kiba'ya gösterdi. "Hadi için bakalım millet!" Dengesini sağlamaya çalışarak ayakta salınırken Kiba'nın kulağına yükselip tanışması gereken kızlar olduğunu da söylemeyi unutmamıştı ancak sadece biraz eğlenmeye gelen Kiba bunu kabul etmeyerek içecek bir şeyler almak için mutfağa girdiğinde Sakura'da elindeki montunu ve cüzdanını Hinata'nın eline tutuşturdu. Sasuke ile bir an önce konuşması gerekiyordu. Mutfağa girdiğinde gittiğini fark etmiş olacak ki Kiba onu durdurdu.
"Hey, nereye gidiyorsun?"
Sasuke'nin yanına gittiğini söyleyemezdi. "Tuvalete."
"Alo! Hinata'yı öylece bırakamazsın ama..."
Sakura Hinata'ya ufak bir bakış atıp Kiba'ya döndü ve gülümseyerek omzuna vurdu.
"Birkaç dakika idare edebilirsin."
Kiba'nın yanından ayrılıp Sasuke ve Neji'yi gördüğü odaya adımlarken Neji'nin yanında Sasuke'yi bulamadığında etrafa bakındı. Her nereye kaybolduysa bir an önce onu bulup ağzından laf almalıydı. Tek endişesi Ino'ya aralarındaki tek taraflı münasebetten bahsetmemiş olmasıydı. Sasuke bir daha peşinde dolanmayacaktı ancak sırf Ino'yu başından atmak için duygularından da bahsetmiş olabilirdi bile. Ino'nun ağlayarak çıkıp gittiğine göre ciddi bir tartışma yaşamış olmalıydılar.
Diğer odalarda gezinirken Sasuke'yi etrafta görememenin verdiği telaş canını öyle sıkmıştı ki sinirlenmemek için dudağını dişlerken arkasına döndüğünde, Sasuke'yi yüzündeki çarpık gülümsemeyle karşısında buluverdi.
"Gelmişsin." dedi Sasuke Sakura'nın hiç gelmeyeceğini sanarak. Onu görmek modunu yükseltiyordu, etrafında olmak ya da can sıkıcı da olsa onunla birkaç laf konuşmak bile hoşuna gidiyordu. Hoşlantısının tek taraflı olması bir şeyi değiştirmiyordu onun için.
Sasuke'nin aksine Sakura'nın ise gülecek veya kalıp eğlenecek vakti ya da derdi yoktu. "Ino'ya ne söyledin?" diye sorguladı direkt konuya girerek. Sasuke ile bunu konuşmak için eğilip büzülmeyecekti.
Omuz silkti. "Ne?" Sakura'nın neyden bahsettiğini gayet iyi biliyordu ama umrunda değildi.
"Ağlayarak gitmiş buradan."
"Benimle yatmak istedi ama ben istemiyorum, reddettim." dedi umursamazca. Ino'yla bir kere birlikte olmuştu zaten ama Ino'nun amacını da bilmiyor değildi. Onunla ilgilenmiyordu da, ilgilenmediği birisini kabul etmesinde anormal bir şey görmediği için Ino'nun ağlayarak çıkıp gitmesini kendi hatası olarak da kabul etmeyecekti.
"Benim hakkımda bir şey söylemedin, değil mi?"
"Senin hakkında mı?" Bilerek onu sinirlendirmeyi denedi, laubali tavırlarıyla da bunu başardığını biliyordu zaten ama Sakura'nın sinirlendiğini görmek bile hoşuna gidiyordu. "Sen kimsin ki?"
Buna gülmemek ve ciddiyetini korumak için dudaklarını birbirine bastırıp alınmış gibi yaparak başını başka bir yana çevirdi Sakura ancak ardından Sasuke'nin söyledikleriyle endişe etmesi gereken bir şey olmadığını duymuş ve rahatlamıştı.
"Şaka yapıyorum. Tabi ki bir şey söylemedim."
Sasuke sdece öylece durup gülerek Sakura'ya bakmayı planlamışt ki girişten gelen gürültü tüm o anı bozdu. Kavga olduğunu görür görmez Sasuke birkaç adım önde oraya gittiler. Hinata'nın takıldığı iki oğlanla Kiba ve Shino ciddi ciddi birbirlerini yumruklayacaktı ki Sasuke ikililerin arasına girerek bağırdı:
"Ne oluyor burada, amına koyayım?!"
İki tarafı da sakinleştirerek ayırır ayırmaz Kiba ve Shino yanlarındaki Hinata'yla beraber partiden ayrılırken içeriye iki tane polis memuru girivermişti. Sakura omzunu mutfağın kapı girişine yaslayıp izlemeye başladı. Sasuke ile olan konuşması yarıda kalmıştı ve bitirene kadar da peşinden ayrılmaya niyetli değildi.
Polis memurlarından önde olan Sasuke ile el sıkışırken kim olduğunu sorduğunda siyah saçlı olan cevapladı:
"Sasuke..?"
"Kozumi, burada verdiğiniz partiye son vermelisiniz. Komşulardan gürültü nedeniyle şikayet aldık. Müziği kapatın şimdi, herkes de dışarı."
Partinin bitecek ve herkesin dağılacak olması Sakura'ya montunun içindeki telefonu ve cüzdanı da dahil her şeyini Hinata'ya verdiğini hatırlatmıştı. Endişeyle ara koridora çıkıp merdivenlerden Hinata'nın ismini bağırsa da bir yanıt alamadı. Doğrusu Hinata gideli saatler olmuştu ve şimdi onu yakalama şansının olduğunu sanmıyordu. Artı olarak, dışarısı fazla soğuktu ve montuna güvenerek üstüne giydiği kısa kolluyla dışarıya çıkmasının imkanı yoktu. Hinata'nın bir ihtimal eşyalarını bırakmış olabileceğini düşünerek yere ve askıya baksa da eşyalarından bir iz yoktu.
Salondaki kalabalığı dağıtmaya çalışan memurların gür sesi kulağına ilişirken bakışlarının üzerinde olduğunu fark etmediği Sasuke'ye döndü.
"Telefonunu alabilir miyim, Sasuke? Hinata eşyalarımın hepsini yanında götürmüş."
Sasuke cebinden telefonunu çıkarıp Sakura'ya uzattıktan sonra kalabalığı dağıtmak için salona giderken Sakura'da bir yandan Hinataa'nın numarasını çevirip yavaştan salona adımladı. Birkaç kez aramasına rağmen açmamıştı ki bu da bir süre parti alanını terk edemeyeceği anlamına geliyordu. Hinata'yı aramak yerine Deidara'ya sesli mesaj bırakmak için konuştu, en kısa sürede geri dönüş yapmasını umuyordu çünkü bir iki saat Sasuke ile baş başa kalmayı pek istemiyordu. Onu eskisi gibi katlanılmaz bulduğundan değil de biraz tuhaf hissediyordu. Duvarlarının arkasına sığınmak için ekstra özen göstermesi gerekiyordu.
"Deidara, ben Sakura. Bütün eşyalarımı kaybettim. Anahtarımı, cüzdanımı, telefonumu... Mesajı aldığında beni ara bu numaradan."
Aramayı sonlandırıp sayfadan çıkarken saate de bakmış ve Sasuke'nin ekran görüntüsü yaptığı yarı çıplak ayna selfiesi dikkatini çekmişti ancak yaptığının doğru olmadığını kendine hatırlatarak telefonu kapattı. Pembe ışıkla aydınlatılan bir diğer odadan gelen kıkırdama sesleri üzerine oraya gitmişti ki iki kolu altındaki kızlardan biriyle öpüşen Naruto manzarasıyla karşılaşarak sırtını kapıya dayadı.
Naruto'nun değişik fantezisini alaycı bir bakışla izlerken sıra iki kızın da birbirini öptüğü ve Naruto'nun dikkatle incelediği kısma geldiğinde kaşlarını çattı. Ne tür bir fanteziydi ki bu?
Arkasından birinin gelip durduğunu fark ettiğinde bunun Sasuke olduğunu anladı, evde ondan ve Naruto'yla beraber yanındaki iki kızdan başka kimse kalmamıştı zaten. Sasuke sol kolunu Sakura'nın başının üstünden kapı kenarına dayayıp elini şıklattı.
"Naruto, parti sona erdi."
Sakura Naruto'yu incelemyi bırakıp kızlara odaklanırken Naruto içki şişelerinden birini eline kızlardan uzun boylu olanı da sağ omzuna alarak odadan çıkmak için ilerlemişti ki tam Sakura'nın karşısında durarak bir bakış att dili dudağının üstünde kıpırdanıp duruyordu.
"Sen geliyor musun benimle?"
Sakura, Ciddi misin, der gibi bir bakış atmıştı ki Naruto'nun hevesli mavi gözleri Sasuke'nin çatık kaşlarını ve siktir git, diyen kara gözlerini fark ettiğinde dilini ağzına sokup sırıtmayı bıraktı. Sasuke ile gece meşgul olacaklarını düşünmüştü ki onun böyle düşündüğüne Sakura'da emindi. O ya da kızlar, eşyalarını kaybettiğini nereden bilebilirdi ki? Ya da Sasuke ile aralarındaki münasebeti.
"Şaka yaptım!" dedi ritmik bir tonla ama iyi bir halt yemiş gibi olduğunu kolayca belli etmişti.
Naruto yanlarından çıkar çıkmaz Sakura'nın yanından geçip pembe saçlının uzattığı telefonunu alarak odada göz gezdirdi Sasuke.
"Hinata'ya ulaşabildin mi?"
"Hayır, ama ev arkadaşıma sesli mesaj bıraktım. Birazdan geri dönecektir." Aşağıdan dağılan kalabalığın sesini hala duyabiliyordu. Yeşil gözlerini bardaklardan birine içki dolduran Sasuke'ye çevirdiğinde ufak bir sohbetin fena olmayacağını düşündü. Deidara'dan dönüş bekleyene kadar sıkıntıdan ölmekten iyi olurdu.
"Ailen ne zaman dönecek?" diye sorduSasuke'nin randevularındaki ailesiyle ilgili anlattıklarını anımsayarak. Sasuke'nin sahip olduğu son model arabaya ve o gece bahsettiği evden yola çıkarak sıradan bir ailesi olmadığını anlayabiliyordu. Zengin olmalıydılar. Ancak Sasuke'nin cevabını duyduğunda şaşırmadan da edemedi.
"Gelmeyecekler." demişti.
"Neredeler ki?"
Bir an için ortak bir yönleri olduğunu düşündü ancak ailesi ayrı falan değildi, tek sorun, tek yük kendisiydi.
"Annem ve babam öldü, bizle ilgilenen halam da Osaka'da."
Bu garibine gitmiş ve biraz da içine oturmuştu. Birisine bu soruyu sorduğunda öylece öldüklerini duymak iyi hissettirmiyordu, ayrıca karşı tarafın bunu dile getirirkenki duygularını da görmek hoşuna gitmiyordu ancak Sasuke pek etkilenmiş gibi durmuyordu. Belki de çoktan alışmıştı...
"Ne yani, tek başına mı yaşıyorsun?"
Halasından bahsetmişti, onunla kalması gerekmez miydi? Bir süreye kadar en azından?
"Öyle de denebilir." İçki doldurduğu iki bardaktan birini Sakura'ya uzattı.
"İçmiyorum."
"Şaşırdım." İçki içmeyen genç yoktu neredeyse, Sakura onu şaşırtmaya devam ediyordu.
"Kardeşin falan da mı yok hiç?"
İçkisinden bir yudum alıp boğazına indirdi. "Abim var, Kyoto'da okuyor. Başka bir şey duymak ister misin?"
Sasuke'nin ölmüş kız kardeşi olayı da sadece bir dedikodudan ibaret olmalıydı, öbür türlü ailesinin ölümünden rahatsız olmamışça bahsederken onu da araya eklerdi.
"Şey..." Daha fazla özel sorular sormaması gerektiğini ve bunun kabaca olacağını düşünerek duvarları inceledi. Randevuya çıktıklarında hava soğuktu, şimdi de soğuktu ve biraz üşüyordu. O akşam soğutmuş olsa da ufak bir kurtarıcısı vardı. Belki o kurtarıcıya bu gece de rastlayabilirdi. Bir şeyler içse de iyi olurdu, neticede alkol almıyordu. "Kakao var mı?"
===
"Sıcak kakao mu?" diye sordu oturduğu yerden görmeye çalışarak. Sasuke tezgahın öbür tarafında kakaoyu inceliyor, kendisi de bir diğer tarafında tezgah üstünde oturuyor ve ayaklarını sallıyordu. Sasuke'nin evi dubleksti ve partinin verildiği boş alt katın aksine üst kattaki kullandığı evi daha lüks ve sıcaktı.
"Evet. Neden aldığımı hatırlamıyorum, kasadaki kadın vermişti." Kakao paketinin arkasını çevirip içindekileri okurken Sakura'ya da içindekileri okuyordu. "Burada koyu kakao olduğu yazıyor. Ekstra koyu ve bayağı güçlüymüş." İiçmek isteyip istemediğine emin olmak için ona döndüğünde Sakura gülümsedi. "Beş yemek kaşığı koymak gerekiyormuş, dört kaşık da şeker."
"Öyle mi?"
"Evet."
"Nasıl yapıldığını hatırlamıyor musun?" dedi kıkırdayarak, unutmuş olacağını düşünüyordu.
"Hatırlıyorum ama uğraşamayacağım şimdi."
Sasuke kutuyu bırakıp Sakura'nın oturduğu tezgahın alt çaprazında kalan çekmeceden kaşık aldıktan sonra Sakura'nın tam karşısına geçtiğinde gülmemek için kendini tuttu. Öne, pembe saçlı olanın tam yüzüne doğru eğildiğinde Sakura'nın gerildiğine ve belli etmese de utandığına adı gibi emindi. Öte yandan tıpkı onun tahmin ettiği gibi Sakura, Sasuke'nin ani yakınlaşmasıyla neye uğradığına şaşırırken kalbinin hızla çarptığını işitti. Daha önce hiçbir erkeğin bu kadar yakınına yaklaşmasına izin vermediği gibi böylesi bir durumla da karşılaşmamıştı bile. Heyecanı ve gerilmesinin nedeninin ilk kez bir erkekle bu kadar yakın olmasından mı yoksa o kişinin Sasuke olmasından mı kaynaklı olduğunu anlayamadan Sasuke kolunu arkasına atıp bir şey aldıktan sonra geri çekildiğinde neye uğradığını ancak anladı. Kahve beyazlatıcıyı almıştı...
Az önceki o anlık yakınlaşmayı ve aklına getirdiği binbir çeşit senaryoyu aklından def etmeye çalışarak öylesine bir soru sordu. Sorduğu soru da çok boş değildi aslında ama Sasuke hakkında bir şeyler öğrenebileceği için çekinmeden sordu.
"Neden amcanla yaşamıyorsun?"
Kakaounun tarifini bir kez daha inceliyordu. "Aptal karının tekidir."
"Hey!" Ne olursa olsun aile bireylerine bu kadar kaba davranması naziklikten çok uzaktı. Özellikle ailesinin yokluğunda onunla ilgilenen kişinin halası olduğunu düşünürse... "Ne olursa olsun halan o."
"Ne olmuş yani?" Yine o laubali tavrını takındı, azıcık gözlemlerine dayanarak hoşlanmadığı bir kişi ya da durumda bu tavrını kullanmaktan kaçınmıyordu. "Dürüst olmam gerekmez mi?"
"Tabi ki de ama bu konuda kadın düşmanı olmanı gerektirmez." Bir kadın hakkında böyle kabaca konuşması da hoş değildi yaşadıkları olayları bir kenara koyarsa.
"Ne yani? işinize gelmiyorsa yalan mı söyleyeyim?"
Sasuke'nin bir noktada yine kendince haklı olması ve daha kötüsü buna verecek bir cevabının olmayışı nedeniyle konuyu saptırdı:
"Deidara aradı mı? Arkadaşım..."
"Hayır."
"Telefonuna bakman gerekirdi."
Az önceki yakınlaşmaları gibi acayip ve beklenmedik şeyler yaşamamak için bir yanı bir an önce gitmek istese de itiraf etmeliydi ki Sasuke ile sohbet etmenin de o kadar kötü olmadığına ikna oluyor gibiydi. Özellikle ailevi durumunu yüzeysel olarak öğrenmişti ve onu biraz olsun gizemli birisi olarak da görmeye başlaması cabasıydı. Ama en çok da ilgisini çeken şey, kendi savunmasına her seferinde karşı çıkabilmesiydi. Dobra ve alaycı yönüyle bugüne kadar neredeyse kimse baş edememişti -Deidara bir istisnaydı ve tek sebebi son derece vurdum duymaz ve kafasının dikine giden birisi olmasıydı- ve haklı olmanın ve bir tartışmayı kazanmanın nasıl hissettirdiğini biliyordu. Sasuke ile tartışırken ya da konuşurken savunmasız kalıyordu tamamen. Onunla baş etmeye çalışıyordu ama bir yere kadar... Ve en sonunda hep kaybeden taraf oluyordu. Son sözü söyleyemiyordu. Yenilginin getirdiği kazanma arzusunu da deneyimlemek istiyordu.
Sasuke elindeki kaşığı bırakmadan kakoyla ilgilenirken cebinden telefonunu çıkarıp ekranı açar açmaz Sakura'ya gösterdi, hiçbir arama ya da mesaj yoktu.
Dakikalar sonra Sakura kakaosuna kavuşmuş ve Sasuke ile partinin verildiği kata geri inmişlerdi. Pembe saçlı olan elini ısıtan kupadan yudumlayarak mor ışıkla aydınlanan odanın içinde turluyor, pencere kenarında oturan Sasuke ise odayı kokutmamak için dışarıya doğru sigarasını içiyordu.
Başını çevirip arkası dönük Sakura'yı izlerken yüzünde pek belirgin olmayan bir tebessüm yer edindi Sasuke'nin dudaklarında. Randevularından sonra baş başa kaldıkları ikinci seferdi ve o zamana kıyasla bu akşam daha ılımlı olduğunu düşünürse bunu ikinci randevuları olarak sayabilirdi, içten içe tabi... İşin aslı artık onunla daha iyi geçinebileceğini de düşünmüyor değildi. Ailesine kadar merak etmişti ve en azından verdiği cevaplardan sonra biraz daha yumuşamasını umuyordu. Onun beklediği gibi nazik ya da aşırı düşünceli birisi değildi. Ailesi olmadan büyümüştü ve ne yanında büyüdüğü halasının ne de bir başkasının ona nazikliği öğretmek gibi bir gayesi olmamıştı. Ailesinin kaybından sonra yapayalnız olduğunu kafasına sokmuştu ve dünya sorunlarla bir yerdi. Gardını indiremezdi, başkalarını üzecek dahi olsa kendini üste çıkarmak zorundaydı. Bir abisi vardı ama ondan yana da pek bir şansı yoktu. Tek başınaydı. Gerekirse bencil, gerekirse kaba, gerekirse de kendini düşünen birisi olmak zorundaydı.
Sakura'nın gözüne yerdeki içi dolu koli iliştiğinde kupasını televizyon ünitesine bırakıp kolinin içine götürdü elini. İçi sweatshirt dolu olan koliden bir tane sweatshirt aldığında alayla gülümsedi. Sasuke ve grubunun seviştikleri kızların bir ödül gibi giydikleri sweatshirtlerdi bunlar. Her birinin arkasında grubun üyelerinin adları yazıyordu ve ne hikmete Sakura'nın eline Sasuke'nin adının işaretlendiği bir tanesi gelmişti. Yazılı isimler arasında kim işaretliyse ve kim giyiyorsa, giyen kişinin adı işaretli olan üyeyle seviştiği anlamına geliyordu.
Sakura'nın hangisini aldığını bilmeyen Sasuke sırıtarak, "İster misin?" diye soruverdi. Sakura'yı bildiği için daha çok dalga geçmek amaçlı söylese de bir imada da bulunmuştu aslında.
"Ciddi misin sen? Alabilir miyim bunu?" Sweatshirtün ön yüzünü çevirip üzerinde dener gibi tuttu. "Güzel görünüyor muyum? Kazakların kazağıdır bu, okulda herkeste var neredeyse. Ne popüler, bende de olsun isterim." Sasuke ve onun seks hastası deli grubuyla nasıl dalga geçeceğini iyi biliyordu. Sasuke sigarasını üfleyip yeniden göz göze geldiklerinde ona birt aş attı. "Hayalin bu, değil mi?"
Sakura'nın her hareketini izlerken onun sweatshirtsüz de zaten haddinden fazla güzel olduğunu düşündü ve hayır, o sweatshirtü ona giydirmek gibi bir derdi yoktu. Kızın giymeyeceğini ve saçma bulduğunu biliyordu.
Sakura sweatshirtü koliye geri bırakırken bu sefer de koltuğun yanında duran gitar dikkatini çekti.
Gitar da mı var? Aman tanrım, bu konuya geldik mi cidden? Konuşacak başka şeylerimiz yok mu?" Sasuke'nin eğlendiğini fark ederek ciddiyetsiz konuşmalarına devam etti. Mevzu aralarındaki tek taraflı çekim olmadığında gayet de anlaşabildiklerini fark etti. "Kızlar için çalar mısın?" Gitarın başını tuttu. "Çok tatlı."
"Gerçekten tatlı."
"Tabi ki de! Kızları yatağa atmadan önce çalman gerekiyor mu?" Gitarı iki eline alıp koltuğa oturdu ve dizine yatırdı. "Bir şeyler yapman lazım yani. Neler çalıyorsun?"
"Kızlar için çalıyorum bir şeyler." Sigarasından son bir nefes çekip söndürdü.
"Tabi ki çalarsın! Gitarın başka ne amacı var ki?" Gitar tellerine parmaklarını götürüp oynatırken çıkan sesle gerildi. Süs ya da sahte sanmıştı ama tamamen gerçekti. "Gitardan ses geliyor, demek ki gerçekmiş." Sasuke karşısına oturduğunda saçından bir tutam alıp oynamaya başladı. İroni yapmaya da tam gaz devamdı. "Kesin kızlara da çalıyorsundur. Çok belli yani. Ne çalıyorsun ya? Country falan mı? Ne çaldığını biliyorum!"
Daha önce gitar çalmayı öğrenmişti ve uzun zamandır çalmadığı için mükemmel olmasa da yeteneklerini sergilemeyi denedi. Parmakları gitar tellerinde gezinmeye başladığında bildiği bir country müziği söylemeye başladı. Şarkıyı yarım yumalak söyleyip bitirirken, "Bunu mu çalıyorsun?" diye sordu ancak zaten dalga geçtiği için Sasuke'nin cevap vermesini beklemeden kendi kendine reddetti:
"Hayır? Hayır... Daha çok..." Moda girerek bir başka şarkıyı çalmaya ve söylemeye başladı. Daha çok damardan girmelik bir parça olduğu için bunu yüz ifadelerine yansıtmayı da ihmal etmiyordu ve en sonunda, yeah dedi. "Rap parçasına benzedi bu biraz."
Tamamen öyle olmasa da biraz benzediğini inkar edemeyen Sasuke kıkırdayarak karşılık verdi.
"Biliyorum, Sasuke. Kızlara çaldıkların dışında ne çaldığını biliyorum."
Sakura ironiyle dolu minik bir country konseri veriyordu ve Sasuke'de onun tamamıyla tatlı olduğunu düşünüyordu. Bu zamana kadar geçirdiği en iyi zamandı o dakikalar. Ergen zevklerinden ve boş partilerden oldukça uzak, kalbini çarptıran kızla geçirdiği o tatlı dakikalar saniyeler içinde en kıymetli anılarına dönüşürken bu zamana kadar hiç böylesine keyifle dolduğunu ve içten güldüğünü hatırlamıyordu. Daha önce hiç bu kadar masumane bir anısı bile olmamıştı. Sadece iç karartıcı ve bu karamsarlıktan kendini kurtarmak için girdiği partiler ve otobüs işleri vardı... Tüm bu saçmalıklar üstüne böylesini yaşamak hoşuna gitmişti, sevmişti.
Gitardan yükselen melodi aniden değişip slow bir parçaya evrilirken dudakları düz bir çizgi halini aldı çünkü pembe saçlı kız bu sefer countryden çıkmış ve, "Seni seviyorum de," diye başlayan romantik bir şarkıya girmişti.
https://youtu.be/lFPpbpI1Aus
[Y/N: Gitar sahneleri bu arkadaşlar. Daha doğrusu söylediği şarkılar. Rahatlıkla açıp dinleyebilirsiniz, spoi yok içinde başlayacaklar için. Olsa da ben zaten au yazarak seriyi izletmiş oldum size.]
Öte yandan Sakura, nedensizce bu şarkıyı söylerken Sasuke'yle mutfakta olan minik yakınlaşmalarında hissettiği gibi heyecanlandı. Sadece bir süreliğine duygularını serbest bırakıp saklanmak için ördüğü duvarın ardından çıkmak istemişti. O duvarın ardında her zaman bekliyordu ama bu gece o kızı bir kereliğine de olsa o kızı özgür bırakmak istiyordu. Sanki içinde tuttuğu gizli, bastırmaya çalıştığı hislerin tercümesini yapar gibi şarkıyı söylerken farkında olmasa da, Sasuke o mesajları alıyordu.
Şarkını sonuna geldiğinde Sasuke'nin telefonu çaldı.
"Sanırım seni arıyor." dedi bilmediği numaraya bakarken.
Sakura gitarı bırakıp telefonu kulağına götürdü ve boğazını temizledi.
"Selam, neredesin? ...Eşyalarımı kaybettim. Çantamı, telefonumu, anahtarlarımı." Deidara bunun kötü olduğunu ve eve geldiğini belirttiğinde talihsizce güldü. "Öyle oldu," Ev arkadaşı yeniden evde olduğunu ve onu alabileceğini söylerken çok fazla bir şey söylemedi. "Evet, tabi. Görüşürüz." Aramayı sonlandırıp Sasuke'ye telefonunu verdi geri.
Sakura'ya gizmele baktı. "Evde miymiş?"
Sabahtan beri eve gitmek konusunda ısrarcı olmuştu ve şimdi tam tersine gitmek istemiyordu. Sasuke'yle bu şekilde vakit geçirmenin artık tamamen güzel olduğuna emindi ve biraz daha kalmak ve kendine şans vermek istiyordu. Özellikle erkeklerden olabildiğince uzak kalmaya çalışan o kız ilk kez onlardan birinin yanında bu kadar çok heyecanlanıyordu ve bu hissi elinin tersiyle itmeyi hiç istemiyordu. Sadece biraz daha hissetse yeterdi.
"Hayır, maalesef... Arkadaşlarıyla dışarıdaymış." deyiverdi bir anda. Ufak bir beyaz yalandan bir şey olmazdı ve daha önce kesin gir dille de belirttiği için Sasuke'nin bunu yanlış anlamayacağını umuyordu. "Yani..." Lafı dolandırarak olması gerektiği yere getirmeye çalışırken Sasuke'nin her zamanki gibi sırıtan yüzüne baktı. O da ne yapacağını biliyordu artık.
Öyle ki ikisi birlikte partinin verildiği odaları biraz toparladıktan sonra üst kata çıktılar. Bu geceliğine Sasuke'de kalacaktı. Biraz daha aşağıda vakit geçirip eğleneceklerini düşünmüştü ama böylesi de fena değildi. Yaptığının yanlış ve saçma olduğunu söyleyen yanına aldırmamaya çalışıyordu ve tüm gerginliğinin yansımamasına özen gösteriyordu. Sasuke yatağını düzeltirken o da öylece etrafa bakıyor ve ciddi ciddi birlikte uyuyup uyumayacaklarını düşünüyordu. En sonunda Sasuke bunu fark etmiş olacak ki, "Koltukta uyuyabilirim," deyiverdi.
Onun başka kızlarla aynı yatakta farklı şeyler yaptığını düşünürse bir geceliğine onun yanında uyumanın da acayip olmayacağını tembihledi kendine. Onu kendi evinde de rahatsız etmek istemiyordu pek.
"Hayır, burada uyuyabiliriz." Boğazını temizleyip ciddi olduğunu hissettirmeye çalıştı. "Sadece yatağın öbür tarafında kal, olur mu?" Yatağın sol tarafına geçip beyaz yorganı üzerine çekti. Hiçbir şekilde yakın temas olmayacaktı. Sadece bir geceliğine aynı yatağın ayrı taraflarında yatacaklardı o kadar.
Sakura'nın attığı bu ufak taştan faydalanarak yatağın sağ tarafına adımladı Sasuke, onu gıcık etmeyi amaçlayarak, "Benim yatağım bu, istediğim tarafına yatabilirim." dedi cüretkar bir tonla. İstese gerçekten de yapabilirdi.
"Hayır. Eğer öyle dersen burada yatamam. Buna alışık olmayabilirsin ama," Yataktaki fazla yastıkları alıp yatağın ortasına koydu yan yana. "Bu yatağın iki ayrı tarafı var. Orası senin tarafın burası da benim. Aramıza sınır çizmeyi öneriyorum." Üstündekilerden kurtulmaya başlayan Sasuke'ye dik dik bakarak özellikle imada bulundu:
"Yani benim sınırımı geçip sakın kişisel bölgeme girme."
Sasuke üstündekilerden tamamen kurtulup pantolonunu çıkarmaya başladığında çekinerek karşı tarafa baktı. İnsan başka yerde soyunurdu değil mi? Hem o neden yarı çıplak yatıyordu ki?
"Kıyafetlerinle mi uyuyacaksın?"
Utana sıkıla esmer olana dönüp bu soruyu sanki hiç sormamış gibi durmaya çalıştı. "Evet, seninle aynı yatakta çıplak yatacağımı mı sandın?"
"Peki..." Kendine ayrılan tarafa geçip yorganı üstüne çekti. "Yarın sabah kahvaltıda ne istersin?"
Dudakları kıvrıldı. "Kahvaltıyı burada yapmayacağım."
"Krep ve yumurta mı? Tamamdır."
"Tanıştığım en klişe erkeksin." O kadar da kötü birisi olmadığını görebiliyordu ve bunu biraz olsun yalnızlığına verebilirdi. "En klişesi hem de."
Ona ilk karşılaşmalarında Sakura'nın söylediği küçük düşürücü lafları hatırlatıı, gerçekten de deneyimleyemediği şeylerdi:
"Çocukken kimse benimle gurur duymadı. Annem mezuniyetime gelmedi. Babam çizimlerime bakmadı bile. Halam ve diğerleri gerçekten ilgilenmediler."
Buna tek yapabildiği gülümsemek oldu Sakura'nın ve "Tamam." dedi. Düşündüğü gibiydi işte. Çektiği yalnızlık ve sevgisizliği bencilliğiyle kapatmaya çalışıyordu. Kendini sevdiğini sanıyordu ama yaptığı tek şey sevginin ötesine geçen egoydu. Sasuke ile birlikte olmalarının bu yüzden imkanı olmadığını düşünüyordu. Bazı yönlerden ondan farkı yoktu ancak bu eksikliğinin farkında olduğu için elinden geldiğince nazik ve adil olmaya çalışıyordu. Sasuke ise yaşadıklarına rağmen bazı şeyleri ayırt edebilecek bir yaştaydı ama olumsuz huylarını terk edemiyordu. Öte yandan, Sasuke'nin onu üzebileceği gibi bir gerçek de vardı. İyi görünümlü ve zengindi. Kızlar peşinde pervane oluyordu ve o bunu istediği şekilde kullanıyordu. Sasuke'nin onu sevdiğine inanmıyordu bile kendi yeşeren duygularının aksine. Sadece onu arkadaşlarının önünde küçük düşürdüğü ve diğer kızların aksine onu reddettiği için bunu gururuna yediremiyordu. Sasuke'nin derdinin onunla bir gece olduğunu ve sonrasında hiçbir şey yaşanmamış gibi farklı gecelerde farklı kızlara sığınacağını biliyordu. O böyleydi, değişmezdi. Olamazlardı bu yüzden. Onu gerçekten seven birisini bulana kadar ne Sasuke ile ne de bir başkasıyla olmayacaktı.
"Ama sen beni ben olduğum için seviyorsun."
"Hayır, sevmiyorum seni."
"Evet, seviyorsun. Benden hoşlanıyorsun." Telefonuna gelen mesajla gözlerini Sakura'nın pembe saçlarından alıp telefonunu eline aldı. Gelen mesajı okurken elini uzun ve karışmış siyah saçlarının arasına daldırdı, aynı zamanda dudakları da eş zamanlı olarak kıvrıldı.
Sakura yattığı yerde Sasuke'ye dönüp ifadelerini incelerken merakına yenik düşmeden edemedi.
"Ne oldu? Yine dövmen gereken birileri mi var?"
Arkasını Sasuke'ye tam dönüyordu ki işittiği isim kaskatı kesilmesine neden oldu ama utançtan.
"Deidara'dan mesaj geldi. Artık uyumak istiyormuş, eve ne zaman geleceğini soruyor?" Yanında yatan kıza dönüp yarım ağız gülümsedi.
Sakura ise yakalanmış olmanın verdiği suçlulukla gözlerini sıkıca yumup gülümsedi ve başını yastığa gömdü.
"Ben de cevap vereyim," Eli klavye üzerinde dolanmaya başladı. "Sakura benden o kadar hoşlanıyor ki... Yanımdan ayrılmak istemiyor."
Pembe saçlı olan yerinden fırlayıverdi.
"Pardon? Öyle bir şey yazmayacaksın!"
Sasuke'nin elinden, yazdıklarını silmek için telefonunu almaya çalışırken sınır dışına çıkmış ama umursamadan esmer olanın kaçırdığı telefonu almak için neredeyse üstüne çıkmıştı.
"Pardon da benim tarafıma geçtin!" Sakura'nın uzanan kolunu her seferinde geriye atmaya çalışıyordu. "Lütfen kendi tarafına geçer misin?"
"Geçemem."
"Orası senin tarafın," Az önce Sakura'nın bahsettiği kendi taraf mevzusunu geri hatırlatarak üstünlük sağladı ve sınır yastıklarını düzeltti. "Burası da benim tarafım."
Şu anda sınırlar hiç umrunda olmayan Sakura Sasuke'nin düzelttiği yastıkları geri alıp kafasına doğru bastırdı.
"Yazmayacaksın." Destek olarak ikinci bir yastığı da alırken Sasuke elinden aldı.
"Demek yastık savaşı yapıyoruz." Sakura telefonuna ulaşmayı başardığında bileğini tutup almaması için sıkı bir mücadeleye girdi. "Tamam, bırak, bırak!"
Telefonu bırakıp geri kendi tarafına çekildi ve başını yastığa gömdü.
"Sadece eve yarın geleceğimi yaz."
Kendi yazdıklarını silip aynı Sakura'nın dediği gibi yazıp gönderdi ve komodinin üstüne bıraktı telefonunu. Bir iki saattir yaşadıklarını düşününce gerçekten de yaşadığı en iyi zamanın bugün olduğunda karar kıldı. Daha iyi olmamıştı. "Benden hoşlanıyorsun." dedi bir çocuk gibi inatla.
Sasuke'nin söylediklerini görmezden geldi.
"İyi geceler, Sousuke."
Gıcıklık yapan tek kişi kendisi değildi ama. "İyi geceler, Sakura."
🎠˖۪˚༗᜴
Herkese selams!
Sonunda bölümü atabildim çok şükür. Yeni bölümü erkenden sormayın lütfen, vizelerim başlıyor ve onları bitirdiğimde ücretli ödev de yapmayı planlıyorum. Bayağı yoğunum aslında, yapmam gereken one piece crack vidyosu ve üstünde azıcık uğraşmam gereken bir Sasuke AMV'de var. :) :) Evet, Sasuke AMV yaptım ve normallerin aksine biraz ateşli olacak epikten ziyade. 🔥🔥
Bir de size danışmak gereken bir konu olacak. Bu yazdığım bölüm orjinal dizide ikinci sezon 3. bölüme giriyor. 4. Bölümü paskalyaya özel bölüm yaptıkları için okulda olanlardan ziyade kızların paskalya tatilini konu alıyor. Bölümde neler oluyor hatırlayayım diye bi' izledim ancak bölüm içinde, yazarken ban sıkıntı çıkarabilecek bazı unsurlar bulunmakta. Malum, dizide grupta bir müslüman var ve benim bu au'da yansıttıklarımın aksine dizideki kızımız başörtüsü takıyor. Paskalyaya özel bölümde de başörtüsü üzerinden de bir takım olaylar döndüğü için bunu burada başörtüsü yerine yansıtabilecek bir şey bulamadım. O yüzden paskalyaya özel bölümü yazmadan direkt dizideki 5. bölümü yazmayı düşünüyorum ama size de bir sorayım dedim. Paskalya bölümünü yazmamı ister misiniz yoksa direkt normal olaylardan devam mı edeyim?
Cevabınızı ve bölüm hakkındaki eleştirilerinizi de yorumlarda belirtin, lütfen!
Ha bir de, bölümü kontrol etmedim bu yüzden klavyemin azizliğine uğramış kelimelerle karşılaşabilirsiniz yine.
Ve kendinize iyi bakın, koronadan sakının! Maske takmayı unutmayın! 😷❤️
•
Sakura
Sasuke
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro