12' If Only You'd Kept Your Promises
Yeni yılın ardından okulun başlamasıyla birçok şey olmuştu. Sorunlarını zaten halletmişlerdi ancak kızlar şimdi, eskisinden de çok birbirlerine bağlıydılar. Yılbaşında aldığı özür yüklü itifat ardından Ino'nun, Sasuke'ye olan hayranlığı olması gerektiğinin aksine çok daha fazla artmıştı ki bu Sakura'yı endişlenediren bir husustu. Asıl olay ise Hinata ve Sakura'nın gay olduğunu düşündükleri Lee'nin Pepsi Max'den ve Shion'un da yakın arkadaşı olan Sana'yla çıkmasıydı. İkili pencerenin önünde, sınıftaki onca kişiden çekinmeden öpüşüyordu ve Hinata, Sakura ve Tenten'in tek yapabildiği onları izlemekti.
"Sana'nın, Lee'nin tipi olduğunu bilmiyordum." dedi soğukça, pudingini yiyerek bir an olsun gözünü ikiliden ayırmıyordu. İlk gördüğü andan beri Lee'ye bir senpatisi vardı ve onu kaptırmış olmanın acısını çekiyordu.
"Ben de..." dedi Sakura, onun gay olduğunu sanıyordu. Tenten'le aynı şeyi Hinata'da söylemek istese de, onca zamandır arkadaş olduğu Lee'yi aslında onun da pek tanımıyor oluşunu göz önüne aldığında, söyleme isteği kaçıveriyordu.
"Ne zaman yatmışlar?" Tenten'in içinin kan ağladığını hissedebiliyordu kızlar.
Olayları bilen neredeyse birinci kaynak olduğu için, "Geçen hafta." dedi Hinata. Bu olur olmaz Lee gelip ilk onunla konuşmutu. Evet, yılbaşında olanlardan sonra hala tuhafına gidiyordu.
"Nerede olmuş peki?" Bu konuda canı sıkılsa da, her bir detayını bilmek istiyordu.
"Kiba-kun, Sana'nın ona tuvalette sakso çektiğini söyledi."
Tenten yana dönüp Hinata'ya manasız bir bakış attı. "Ne zamandan beri sakso sevişmek manasına geliyor?" Başını iki yana salladı. "Sevişmekten sayılmaz."
"10. Sınıfta mı ne yatmışlardı."
Sakura telefonuna gelen mesajla sohbetten koparken sormayı da ihmal etmedi, güncel kalmalıydı. "Kimden bahsediyorsunuz?"
"Hinata, sadece soruyorum, neden?" Bir bunalım dalgası daha Tenteni vurmak üzereydi.
Sınıfa Temari'yle beraber Ino, Karin ve Shion girerken, Temari hala pencere önünde öpüşmekte olan Lee ve Sana'yı es geçerek kızların ona tuttuğu yere oturmuş, Ino ise gülerek onlara bakıp hemen Temari'nin yanındaki yerini almıştı. Sana oldukça güzel bir kızdı ve cadılar bayramında Sasuke ile öpüşme şansını elde etmişken şu anki partnerinin basit bir şekilde Lee olması... "Birlikte olmaları midemi bulandırıyor." dedi gülmeye devam ederek. Bu onun için trajikomik bir durumdu.
Kimden:
- Sousuke
O tişört içinde çok seksi görünüyorsun!
O esnada Sakura ise kaşlarını çatarak okuduğu mesajın etkisinden çıkamamıştı. Nasıl olduğuna dair hiçbir fikri olmadığı bir biçimde Sasuke onun numarasını bulmuştu ve sürekli olarak mesaj atmaktan çekinmiyordu.
"Pepsi Max'deki kızlardan birinin sevgilisi var. Penetrator oğlanlarıyla aynı taraftalar." Ino her zamanki gibi sabah sabah dedikodu peşindeydi ve yine ve yine şaşırtıcı şekilde konunun merkezinde Penetrator oğlanları ve özellikle de Sasuke vardı. Konuya olan ilginin azlığını fark eden Ino iki elini çırptı. "Hey, millet! Harika haberlerim var."
Üzerinde omuzlarını açıkta bırakan beyaz renkli bir tişört olan Sakura, Sasuke'nin mesajıyla hissettiği rahatsızlık yüzünden üzerine siyah ceketini geçirirken Ino'nun vereceği haberi de en az diğer kızlar kadar merak ediyordu.
"Hazır mısınız?"
Morali yerlerde olan Tenten heyecan kaldıramayacağı için bir an önce duymak istiyordu. Ruhsuzca, "Söyle hadi." dedi.
"Heyecanlı mısınız?"
Karin, Sakura, Hinata ve Temari merakla başını sallarken artık o haberi duymak istiyordu.
"Kodasai, sponsorumuz oldu."
Kızlar öylece Ino'nun yüzüne bakmaya devam ettiler ancak az önceki heyecanları uçup gitmişti. Bunu Ino'da fark etmişti ve belli etmemeye çalışıyordu.
"Ne dedin az önce?" Sakura'nın sorusunun ardından geleceklerin nedense iyi olmayacağını anladı sarışın olan, bu sefer ne olduğunu anlamamıştı.
"Japonya'nın en büyük solaryum zinciri." Özellikle tane tane söylemişti ki Sakura'nın yanlış yanılgılara kapılmasını istemiyordu.
"Kodasai'nin ne olduğunu biliyorum, " Ino'nun mavi gözlerine hayır dercesine baktı, bunu kabul etmediği ortadaydı. "Onlar bize sponsor olamaz, hayır."
"Ama neden?" Solaryum'da yanlış olan neydi bilmiyordu. Ona göre hiçbir şey yoktu, hatta yanlış anlamadıysa Sakura dışında diğer kızlar da bunu pek dert ediyor gibi görünmüyordu.
"Çünkü adamlar Japonya'daki cinsiyetçiliğe en büyük katkı sağlayan şirket. Reklamlarını gördün mü hiç?"
Bu Ino için hala geçerli bir neden değildi, aksine çok normaldi.
"Sakura, burada solaryumdan bahsediyoruz. Bronzlaşmış vücutları göstermeden reklam yapmaları zor olacaktır."
Ino'nun savunmasına karşılık gözlerini devirdi, bu asla kabul edebileceği bir şey değildi.
"Sakura, bize sponsor olmaları için çok uğraştım. Seni anlamaya çalışıyorum ancak gerçekten nankörlük ediyorsun. Onları ikna etmenin ne kadar zor olduğunu bilmiyor musun?"
"Yani Kodasai'nin reklamını mı yapmamız ve tamamen insanlık dışı olan cinsiyetçiliğe bulunmam mı gerekiyor?" Otobüs işi için asla ama asla cinsiyetçi bir markanın reklamını yapmayı göze almıyordu. Bu ideallerine tersti.
Hala pudingini bitiremeyen Tenten araya girerek, "Açıkçası ben o kadar baskı hissetmiyorum üzerimde." dediğinde ve diğer kızların da onaylar sessizliği devam ettiğinde, tek sorun yaratanın Sakura olduğu gerçeğiyle yüzleştiler.
Temari, Sakura'nın ondan bir yorum ve özellikle destek bekleyen düşüncelerini duymak istercesine bakan gözleriyle karşılaştığında gülümsemesi soldu ve yanında duran Ino'ya da döndü. Ona göre de pek doğru değildi ancak çoğu kişinin bunu dert etmediği gerçeğini düşündüğünde de pek umursadığı söylenemezdi.
"Ben o cinsiyetçi orospu çocuklarının tüm paralarını alalım derim."
Ino sevinerek gülümsediğinde Temari ile el çaktılar, ikilinin son zamanda artan yakınlığı da Sakura için şaşırtıcı olan bir durumdu. Başını yana çevirip kızlarla olan görsel temasını kesti.
"Peki, tanrım, durmadan devam edin, ama o zaman ben artık otobüste yokum."
"Huh, dalga mı geçiyorsun?" dedi Karin, Sakura'nın feminist yönünü görmüştü ve biliyordu anca bu kadar kesin kararlar alacak kadar koyu bir destekçi olacağını da düşünmemişti.
Ino ise buna ancak gülümseyerek tepki verebilirdi, onunla tartışmanın manasız olacağını biliyordu. "Sakura, sana inanamıyorum. Sadece istediğin gibi olmadığı için mi yani? Gerçekten çocukça davranmaya başladın."
"Sadece cinsiyetçiliğe karşı olduğum ve reklamını yapmak istemediğim için değil,"
Ino parmağıyla minik bir işaret yapıp elini koluna götürdü. "Logo bu kadarcık, bu kadar. Böyle bir şeyin seni nasıl bu kadar rahatsız ettiğini anlamıyorum."
Ve yeniden yeşil gözlerini devirdi. "Her neyse, pes ediyorum."
"Otobüs işinden vaz mı geçiyoruz yani?" diye sordu Karin. Sakura'nın arzu ve kararları onu da memnun etmiyordu ancak bu kadar ısrar ediyorsa, saygı duyardı.
"Bakın, bu sizi şaşırtabilir ama otobüs zerre umurumda değil. Ben sadece Hinata ve Temari ile tanışmak istemiştim." Gerçekten de öyleydi. Kızlarla ilk tanıştığında aklında bir otobüse dahil olmak değil, ilgisini çeken iki arkadaşıyla tanışmak vardı.
Hinata ve Temari bu minik iltifat yüklü itiraftan ötürü gülümseyip gururla dolarken zaten morali bozuk olan Tenten daha da darıldı: "Vay canına, sağol ya!" Ancak bunu dalgasına söylediği çok belliydi, artık altı kız olarak gayet iyi anlaştıkları ve yakın oldukları için buna darılmasının bir mantığı yoktu.
"Hayır, seninle de Tenten," Arkadaşının kolunu sıktı. "Seni sevdiğimi biliyorsun."
Ders zili çaldığında kızlar eşyalarını toplayıp bir sonraki dersleri için sınıftan ayrılmaya başlarken Ino onlara bağırdı: "Bu tartışma bitmedi daha!"
Pazartesi (16:35)
Akşam yiyeceği sebzeli makarna için sebzeleri özenle doğrayan Sakura İno'nun bahsettiği solaryum sponsorluğunu düşünüyordu. Onlarla aynı görüşte olmadığı için arkadaşlarıyla bazı konularda anlaşması güç oluyordu ve bu onu strese de sokmuyor değildi.
Ino'nun dediği gibi bencilce davranma konusunda bazen ileri gittiğini kabul etse de doğruları vardı ve göz göre göre hata yapmak istemiyordu.
Dolabı açıp makarna paketini aldığında bir tane bile kalmadığını görerek hüsrana uğradı. O kadar hazırlık yapmıştı ve hiç makarna olmaması... Ev arkadaşı olan Deidara ve Konan'ın dolaplarında da makarna bulmayı umsa da, bir kez daha hüsrana uğradığında derin bir nefes alıp tavana baktı.
Yapılacak tek bir şey vardı...
Acele adımlarla, gürültülü müziğin hakim olduğu koridora girerken Konan'ın odasına geldiğinde kapıyı çaldı ancak herhangi bir tepki yoktu. Direkt kapıyı açtığında da aldığı tepki yatağında yatan Konan'dan başka bir şey değildi. Makarnayı onun bitirip bitirmediğini sorduğunda da olumsuz yanıt aldı. Konan'la alakalı hiçbir şey de bir tepki yoktu. Onu pek tanımaması bir yana, oldukça içine kapanık ve biraz depresif birisiydi. Her zaman odasında tek başına takılırdı.
Bu sefer şansını Deidara'dan yana kullansa da müzikten olsa gerek, ev arkadaşına sesi ulaşmıyordu. Hırsla ve biraz da sinirle kapıyı çalmasına rağmen yine yanıtsız kaldığında direkt kapıyı açtı ancak, yatakta çıplak yatan bir oğlana görsel bir şölen yaşattıran çıplak Deidara'lı manzarayla gözleri buluşur buluşmaz gözleriyle beraber kapıyı da kapattı.
Başını eğip bağırarak özür dilerken az önce gördüklerini de unutmaya çalışıyordu. Ne mükemmel bir zamanlamaydı ama!
Mutfağa doğru adımladığı esnada açılan kilitle Deidara'nın sesi kulaklarına ulaştı: "Sakura, bana 200 yen borç verebilir misin?"
Ona dönmeden onaylayıp can sıkıntısıyla mutfağa girdiğinde yerdeki alışveriş poşeti dikkatini çekti. Bir umut içinde makarna bulmak için poşettekileri çıkartırken gözüne ilişen şeyi çıkarttığında yüzünü buruşturdu... Bir kondomdu...
Tek çare olarak akşam yemeğinde konuk olmak için Hinata'ya gittiğinde arkadaşının pek de büyük olmayan camından içeri girdi. Hinata'yla birbirlerine sarılırken koltukta uzanan Kiba'yla da selamlaştılar.
"Ne yapıyorsunuz?" dedi ceketini çıkarırken.
Hinata kendini Kiba'nın yanındaki yerine attı. "Netflix, sadece Netflix."
"Yemek var mı hiç? Evde yeme fırsatım olmadı da.."
"Evet, tabi var."
"Erkek erkeğe oral seksten fırsat bulamadım."
Kiba izlediği diziyi dondurup Sakura'ya acayip bir şey görmüş gibi bakarken gülmemeye de çalışıyordu. "O da ne demek? Evebeynlerin mi yani?"
"Hayır, ev arkadaşım. Ama ebeveynleriminkini de görmüşlüğüm var."
"Hadi canım, cidden mi?" diye sordu Hinata kıkırdayarak. Doğrusu öyle bir ana şahit olmak son derece garip ve utanç vericiydi. Böyle bir şeyi ömrü boyunca görmek zorunda kalmadığı için dua bile edebilirdi.
"Herhalde hayatım boyunca bundan korkardım." diyerek Hinata'yı onayladı Kiba. Telefonunda bir şeyler olmuş olmalı ki kahkaha attığında Hinata, arkadaşının yazıştığı kızın ne yazdığını sordu büyük bir heyecanla. Özellikle bunu bekliyordu.
"Evime gel ve cezalandır beni."
"Dalga mı geçiyorsun? Kız seni oyalıyor."
"Ne demeliyim o zaman?"
Konunun ve konu odağındaki kişinin kim olduğunu çözmeye çalışan Sakura ise pes ederek sordu: "Neyden bahsediyorsunuz?"
Hinata yüzündeki gülümsemenin kaybolmasına bir an olsun izin vermeden, Kiba-kun'un takıldığı iki binli bir kız dediğinde Kiba ellerini iki yana açıp, abartma der gibi bir bakış atıverdi. "Daha kızı öpmedim bile."
"Ama öpeceksin."
"Hadi ama, iki bin doğumlu biriyle asla sevişmek istemem."
"O zaman neden onunla konuşuyorsun?"
"Çünkü... Güzel bir vücudu var."
Hinata yeniden kıkırdarken Sakura nasıl bir muhabbetin ortasına düştüğünü sorguluyordu. Dahası anlam veremediği çok şey vardı. Hinata'nın ne zamandan beri Kiba konusunda bu kadar rahat davrandığından haberi yoktu. Neticede eski sevgililerdi ve ayrılmalarının üzerinden çok bir zaman da geçmemişti.
"Şimdi... Kiba bir kızla flört ediyor ve sen de ona yardım mı ediyorsun?"
"Şey... Yani, evet."
O kadar rahat bir şekilde söylemişti ki bunu, arkadaşını tanımadığını hissetti Sakura. Dahası bu kadar rahat davranması da tuhafına gidiyordu. Bu kadar rahat olmaması gerektiğinin düşünüyordu.
"Peki... Vay canına. Senin için işler nasıl yürüyor peki?"
"Arkadaşız, o yüzden bir sıkıntı yok." Hinata, aşk ve flört hayatından Kiba'yı çıkardığı için geçmişte yaşadıklarını güzel anılar olarak değerlendirerek ve daha fazlasının olmayacağını bilerek eski sevgilisiyle arkadaş kalmanın daha mantıklı olacağını düşünmüştü. Kavgasız ve sorunsuz şekilde ayrılmamışlardı. Bu sebeple ilişkilerini sonlandırmanın da mantıklı bir yanı yoktu.
Telefonundan bir bildirim mesajı geldiğinde gördüğü şeyle neye uğradığını şaşırdı Kiba. Bunu beklemediği için komiğine gitmişti.
"Göğüslerinin fotoğrafını gönderdi."
"Ne? Dalga geçiyorsun."
Kiba resmi çevirdiğinde, Sakura öne atılarak dik dik Kiba'ya baktı. Hayır, kızın gönderdiği resme bakmayı reddediyordu. Açıkça başkalarının mahremi ilgisini çekmiyor ve bu tarz resimlerin öylece başkalarına gönderilmesini olumlu bulmuyordu.
"Hey! Bunu öylece gösteremezsin, Kiba."
Ancak Kiba'nın yanıtlamasına izin vermeden Hinata oturduğu yerden kalkıp heyecanla resme bakmak istediğinde, Sakura'nın şaşkınlığı ikiye katlandı. Hinata naif bir kızdı, bu kadar değişmiş olması imkansızdı.
Kızın göğüslerini dikkatlice incelerken gerçekten güzel olduklarını söylemişti Hinata. Kiba'nın, kızın vücudunu beğendiğini söylerken tam olarak neyden bahsettiğini şimdi çok daha iyi anlıyordu ve ona göre bu gayet geçerli bir neden olmaya hak kazanmış bulunmaktaydı.
"Eminim dergiden falan çekmiştir, iki binli bir kızın bu kadar iyi göğüsleri olmasına inanmak zor."
"Sanmıyorum, daha iyi gözükmesi için siyah beyaz filtre kullanmış."
Konu iyice rayından çıkarak daha iğrenç bir hal alırken en sonunda Kiba'nın da benzer bir resim çekip göndermesi gerektiği yere kadar gitmişti. Ki bu tarz bir konunun en hafifi bile Sakura için mide bulandırmaya yeterdi. Kelimenin tam anlamıyla saçmalıktı.
Salı (11:40)
Yeni bir gün, yeni bir otobüs toplantısıydı. Ino söz verdiği gibi sponsor konusundaki tartışmayı gündeme getirerek yeniden tüm bir öğle arasını Sakura'ya zindan etmişti ve Sakura yeniden bir başka saçmalığa katlanmak zorundaydı.
"Sponsorlarumuz hakkında konuşmalıyız, çünkü herkes otobüste bir söz hakkımız olduğunu düşünmeli. Bizler bağımsız kızlarız, aynı zamanda güçlü ve bağımsız olmamız da önemli ama paramız da olmalı. Tüm bunları daha detaylı konuşmak için cuma günü toplantı yapalım diyorum. Böylelikle herkes imajımız ve konseptimiz hakkında fikirlerini söyleyebilir." Özellikle fikirlerini ve kararlarını kızlara aşılamak için söyleyeceklerini çok daha süslü hale getirmeye özen gösteriyordu. "Şarap içer, kendi kendimize eğleniriz. Biz bize olmayalı çok uzun zaman oldu."
"Bence bunu yapmamıza gerek yok," diyerek araya girdi Sakura. Onun dışında herkes Ino'nun düşünceleri ve sponsorluk için oldukça hevesliydi ve ideallerine yenik düşmemek için çabalamakta kararlıydı. Zıt düşüncesiyle tek başına ve savunmasızdı. "Şahsen benim için bir önemi yok."
Ino'nun yüzü düşerken Hinata'da bir başka planı olduğundan bahsederek toplantıyı açıkça reddetti: "Benim de o gün katılmam gereken bir doğum günü partisi var."
"Kiminle?"
"Kiba-kun'la," Sakura dışında Ino'da dahil bütün kızlar gülümseyerek manalı bir bakış atarken onların ne düşündüğünü hemen anlayarak açıklamada bulundu: "Onunla gideceğime söz verdim." Yine de kızlar inanmayarak, sahteden başlarını sallarken de inandırma konusunda açıkça yenildiğini anladı. Kiba'yla ayrıldıklarından beri kızlar birçok imada bulunuyorlardı ancak düşündükleri gibi bir şey yoktu. Onunla ayrılmış ve arkadaş kalmayı tercih etmişlerdi.
"Hadi ama, onunla sadece arkadaşız. Eski sevgilinle arkadaş kalabileceğini anlamak neden bu kadar zor ki? Sevgiliyken de yakın arkadaş gibisiniz zaten, ekstradan sevişiyorsunuz. Biz sadece seks kısmına son verdik. Bu da hala arkadaş kalamayacağımız anlamına gelmez."
Akşam olanları hatırlayarak güldü Sakura, şaka gibiydi ama gerçekten de arkadaşının dediği gibiydi. Cidden o kadar yakın arkadaşlardı ki, seks kısımlarına son vermiş ve başkalarıyla görüşmelerinde dahi yardımcı olur vaziyete gelmişlerdi. Sadece düşüncesi bile komikti.
Yeterince gülüp eğlendiklerini düşünerek ve Hinata'yı da bu konuda daha fazla sıkıştırmak istemediği için konuyu değiştirerek, "Sasuke-kun'un bu hafta sonu Kazoideki bir çocuğu dövdüğünü duydunuz mu?" dedi Ino.
Ino'nun, adından bahsetmesi yetmiyormuş gibi Sasuke'de dahil onun grubundaki ikinci sınıf oğlanlarının kafeteryaya gürültülü bir şekilde girişiyle hepsi girişe dönerek onları izledi. Ino'nun bahsini ettiği konunun aksine gayet mutlu görünüyorlardı. Naruto telefonundaki bir şeye heyecanla gülerek Sasuke ve diğerlerine anlatıyor, Sasuke ise sakince telefonuyla uğraşıyordu. Nihayet ikinci sınıf oğlanları kendilerini bir köşeye attığında, ana konuya döndüler.
"Kimmiş peki?" diye sordu Hinata, cevabı az çok belliydi ancak Naruto'nun da orada bulunup bulunmadığını merak ediyordu.
"Doksan sekizli birini, fena pataklamış ama. Çocuğu acile zor yetiştirmişler."
Ino'nun bundan hevesli ve heyecanlı bir şekilde bahsedişine göz devirerek, "Aman ne havalı!" dedi Sakura. Sasuke ve onunla alakalı her şeyden o kadar haz etmiyordu ki bunu anlamak çok zor sayılmazdı.
"Bence Sasuke-kun çok duygusal birisi." diyerek devam etti Ino, onu her yönden anlamaya çalışıyordu. "Birini kaybetmenin nasıl bir duygu olduğunu biliyor."
Temari'de Ino'nun dediklerine inanmayarak Sakura'ya destek olurcasına, "Bence götün teki." deyiverdi ki bunu da rahatlıkla onaylamıştı Sakura.
Karin'in aklına takılansa daha çok Ino'nun bahsettiğiyle alakalıydı. "Birini kaybetmek derken?"
"Küçük kardeşini." Bunu dediği anda Sakura'nın ilgisini çekmiş olacak ki hemen Ino'ya dönmüştü. Sasuke onun için basitçe pisliğin tekiydi, bu yüzden onun hep şımarık olduğunu düşünüyordu ama belli ki onunda başa çıkmak zorunda kaldığı acıları vardı. Ya da hepsi sadec birer dedikoduydu.
"Kardeşini mi kaybetmiş?" Bu şaşırtıcı bilgi Temari dışında hepsinin ilgisini çekmişti, Sakura'nın bile.
"Evet, kardeşi ölmüş. Bilmiyor muydunuz? Ölü bir kız kardeş, ne trajik ama."
Sakura konuşmadan tamamen kopup, telefonunu sallayarak bir yerlere bakan Sasuke'yi izlemeye başladı. Dışarıdan hiçte acısı olan, sevdiği birisini kaybetmiş birisi gibi durmuyordu.
"Ne zaman olmuş peki?"
"Uzun zaman önce. Böyle bir şey gerçekten insanı derinden sarsar."
Sakura, Sasuke'ye bakmayı kesip önüne döndüğünde, sadece birkaç saniye içinde telefonuna gelen bir mesaj bulmuştu. Mesajı gönderen isim hiç de şaşırtmazken dönüp yeniden ona baktı.
Kimden:
- Sousuke
Hala bana bir randevu borçlusun. Cuma günü olur mu?
"Onun için çok üzülüyorum, bence bu yüzden zor birisi olmalı. Çünkü birini kaybetmenin ne demek olduğunu biliyor."
Kime:
-Sousuke
Sana bakmıyordum.
"Bir daha kimseyi kaybetmek istemiyor."
"Onun yerinde olmayı hiç istemezdim." dedi Tenten, Ino'nun düşünceleri mantıklı geliyordu.
"Aslında gerçekten iyi birisi, noelde bunu fark ettim, değil mi Hinata?"
Sasuke yeni bir mesaj gönderdikten sonra başını duvara yaslayıp yüzündeki yamuk sırıtışla Sakura'yı seyretmeye başladı.
"Efendim?"
Hinata'nın da Ino'nun Sasuke ile ilgili düşüncelerine pek ilgisi yoktu, öyle ki arkadaşını mecburen dinlemeyi bırakmıştı ve şimdi de bu konuda ondan bir şey söylenmesi beklendiği için köşeye sıkışmış gibiydi.
"Sasuke-kun iyi bir çocuk, değil mi?"
"Evet, gerçekten seninle ilgileniyormuş gibiydi. Yoksa neden seksi olduğunu söylesin ki?"
Sakura, telefonuna gelen bir başka mesajla yeniden Sasuke'ye kısa bir bakış atıp önüne döndü. Özellikle masalarında onun lafının edilmesi yetmiyormuş gibi bir de mesaj atmaya cüret etmesi sinirini bozuyordu. Ino'nun bu mesajlaşmalardan ve Sasuke'nin ilgisinden haberdar olmasını istemiyordu. Ondan hoşlanmıyordu ancak Sasuke'nin saçma arzuları yüzünden arkadaşıyla arasının bozulmasını, dahası ondan hoşlandığını düşünmesini istemiyordu.
Kimden:
- Sousuke
Hala bana bir randevu borçlusun. Cuma günü olur mu?
"Aslında tam olarak ne söylediğini hatırlamıyorum."
Kime:
- Sousuke
Cuma olmaz, önemli bir işim var.
"Şöyle bir şey söylememiş miydi; Ino, ciddi değildim. Sonra da dedi ki; Seni sevecek erkek çok şanslı olacak.
Kimden:
- Sousuke
Ne işi?
Kime:
- Sousuke
Otobüs toplantısı, dünyanın en önemli(!) işi yani.
"Seni kim elde ederse etsin, çok şanslı olacak yani." dedi Hinata eğlenerek.
Ino, Sasuke'nin o gün dediklerini hatırlayarak tekrar etti. Duyup duyabileceği en güzel sözdü ve bunu Sasuke'nin söylemesi gibi bir gerçek vardı.
"Sana yeterince güzel olmadığını söylediğimi hatırlıyor musun? Saçmalıktı, seni kim elde ederse çok şanslı olacak. Bana bunları söyledi, inanabiliyor musunuz?"
Yine de bariz gerçekler de ortadaydı her şekilde. Sasuke'nin bunları demesi elbette hoştu ancak Hinata hala onun Ino'da dahil kızlarla yatmak için söylediği iki çekici söz olduğuna inanıyordu. Bunun nedenini net bir şekilde görmüştü.
"Yine de, kafadan sallamış gibiydi." dedi açık sözlülükle. Yeterince eğlenmişlerdi, sıra acıları söylemekteydi. "Sakura'ya geldi-"
Sakura gözlerini açarak kaşlarını yukarı oynattığında susması gerektiğini fark etti. Az daha pot kıracaktı ve her şeyi anlatmadan bile büyük bir kaosa neden olabilirdi her an.
Kızlar merakla Hinata'ya bakarken, Ino'nun mavi gözleri bir Sakura bir de Hinata arasında mekik dokudu.
"Sakura'ya geldi ve ne?"
Sakura'nın yeşil gözleri Ino'nun mavileriyle yeniden yüzleştiğinde, başını iki yana salladı. "Yok bir şey," dedi geçirtirmeye çalışarak. O gün olanları anlatma niyetinde değildi. Ino'nun hiçbir şekilde kırılmasını istemiyordu. Özellikle zayıf vücudu nedeniyle arkadaşının ona imrendiğini öğrendiğinden beri Ino'yu kıracak bir şey yapamazdı, bunu istemiyordu. "Ino, Sasuke ile aramda hiçbir şey olmayacak. Tanıdığım en itici ve bencil insan. Onunla asla işim olmaz. Bence senin de olmamalı."
Ino başını eğerek sadece birkaç saniye böyle bir ihtimali düşündü ancak Sasuke'yi yargılamak istemiyordu. Hayır, onu bırakmayı göze alamazdı. Ayrıca onunla alakalı Sakura'nın görmediği şeyler olduğuna inanıyordu. Sasuke'nin içindeki nazik çocuğu noelde yeterince görmüştü.
"Onu benim tanıdığım gibi tanımıyorsun," dedi iflah olmaz bir şekilde. Sasuke konusunda ne kadar kararlı olduğu bariz ortadaydı. "Keşke noelde dediklerini sen de duysaydın."
Noel ve Sasuke muhabbetinden sıkılmış olacak ki, Ino'nun lafını kesti Temari. iyi hoş, güzel şeyler söylemişti ancak bu konunun suyu çıktığı gibi üzerinden de epey zaman geçmişti. Sasuke'den hoşlanmıyordu ve Sakura'nın düşüncelerine hak veriyordu. "Daha ne kadar noelden bahsedeceğiz? Mart geldi artık."
"Sadece size kötü davranmış olması kötü bir insan olduğu anlamına gelmez. Sadece senden özür dilemesi, seninle ilgilendiği anlamına da gelmez." dedi yeniden Sakura belli bir gerçeği göstermek istercesine.
"Benimle ilgilendiğini ben söylemedim, Hinata söyledi."
Hinata başını iki yana sallayarak bunu reddetti. Kimin ne dediğinin de bir önemi yoktu zaten.
"Umutlarını yükseltmeni istemem, Ino ama-"
Ino'nun onu dinlemeyi bırakıp aniden gülümsemesiyle konuşmayı kesti.
"Sasuke-kun'dan mesaj geldi." dedi Ino heyecanla, bu kadar mutlu olmasının başka bir nedeni olamazdı zaten. "Cuma günü parti yapacakmış, sizlerle gelmemi söylüyor."
Parti? Parti...
Ağzı açık Sasuke'ye baktığında gördüğü tek şey mesaj bekleyen bir Sasuke ve kendince bir şeyler konuşarak eğlenen Naruto'ydu. Sasuke'nin gıcık olduğunu düşündü, aniden yaptığı bir plandı bu. Ne Naruto ne de diğerlerinin daha bundan haberi bile yoktu. Sırf onunla randevuya çıkmadığı için bundan kurtulmasını engelleyecek ihtimalleri de yok ediyordu.
"Cuma günü toplantımız yok muydu?"
Sakura'nın yersiz telaşına anlam veremeyen Ino kaşlarını çattı. "Senin için bir önemi olmadığını sanıyordum.
"Senin için bağımsız ve güçlü olmak önemli sanıyordum ben de." Sasuke sayesinde şimdi de arkadaşlarını olası bir partiden alıkoymak zorundaydı.
"Evet ama ikinci sınıfların partisinde de güçlü ve bağımsız olabilirim.
"Ne yani? Sırf çocuğun teki davet etti diye planımızı mı erteleyeceğiz?"
Kızların da, bu fikrini desteklemesi için dua etti ancak Tenten'den gelen öneri hiç de yardımcı olacak gibi değildi. "Önce toplantıyı yapar, sonra da partiye katılırız belki."
"Aynen öyle yapıyoruz. O zaman, geliyoruz yazarak kalp göndereyim," Biran için Sakura'ya baktı, keşke bakmasaydı. "Kalp... Neyse..."
"Güzel, o halde önce toplantıda biraz içip eğleniriz. Sonra Hinata'da yakın arkadaşıyla partisine gider..." dedi imayla ki bu az önce kapanan konuyu yeniden açarak kızları eğlendirmişti.
Sakura ise planlarının tamamen bozulması nedeniyle bir çöküş yaşamamak için direniyor gibiydi. Ve yine Sasuke'den, acı bir gerçeği hatırlatan mesaj da almıştı.
Kimden:
- Sousuke
Kaybettin, ben kazandım. :)
Yutkunarak bu gerçeği sindirmeye çalışırken bir kez daha Sasuke'ye baktı. Onun yakıcı bakışları da tam olarak üzerindeydi ve oldukça ciddi duruyordu. Ciddi...
Perşembe (15:21)
Cuma gününe, o mükemmel büyük(!) olaya sadece bir gece kalmıştı ve Sakura, arkadaşlarının o partiye gitmelerini engellemek için ne yapıyorsa yapmak zorundaydı. Ne Sasuke ile aynı partide bulunmak istiyordu, ne de, Hinata sağ olsun, Ino'nun dikkatini çekmek istemiyordu.
Bu yüzden, duş alan oda arkadaşı Deidara'yla konuşmak için banyonunönünde durmuş, ona sesleniyordu.
"Deidara," Kapısını bilmem kaçıncı kez yeniden çaldı. "Deidara!"
Arkadaşından ses geldiğinde az da olsa rahatladı. Ona yapacağı teklifi kabul etmesinden başka elinde hiçbir koz yoktu.
"Hala paraya ihtiyacın var mı?"
Para'nın sadece adı bile onu çekmiş olacak ki su sesi kesilir kesilmez kapı açıldığında, altındaki havlu ve ıslak bedeniyle Deidara çıktı.
"Bir konuda yardıma ihtiyacım var."
"5.000. Yen isterim." dedi direkt pazarlığa girerek. Bu güzeldi, yardım etmeyi kabul ediyordu. Doğrusu Deidara'nın böyle olması işine de geliyordu. Ona parasını yedirmek zorunda kalıyordu ama paradan daha önemli bir işi vardı, gitse de sorun değildi.
"2.000. Yen."
"2.000. Yen mi? Hayır, 4.000.0 Yen."
Banyo önünde, yarı çıplak arkadaşıyla resmen pazarlığa girmişti. Şaşırtıcı görünebilirdi ancak bu alıştığı bir şeydi. Artık çok normaldi.
"3.000. Yen."
"Siktir oradan, Sakura. Çok az bu."
"4.239 Yen, son teklifim?"
"Anlaştık, 4.239 Yen, süper. Mevzu ne?"
"Arkadaşlarımdan birine yavşamanı istiyorum. "
"Diyorsun?" Sakura'nın dalga geçip geçmediğini anlamaya çalıştı. Gerçekten böyle basit bir şey mi istiyordu yani... Doğrusu bunu para teklifi almadan da yapabilirdi ama hayır, para alması iyiydi. "Çantada keklik ama sence de gay olduğumu anlamaz mı?"
"Ah, hayır," Gülmemek için kendini tuttu. Anlamayı bırak, Ino'nun bu tarz şeylerden pek haberi bile olmazdı. "Hayır, gerilmene gerek yok. Gay nedir diye sorsan, bilmez. Biraz saftır."
"Tamam o zaman, ne yapmamı istiyorsun?"
"Yarın otobüs partisine gideceğim ve sen de tesadüfen eve gelmiş gibi yapacaksın."
"Alkol var mı peki?" Varsa, çok daha güzel olurdu. Tadından geçilmez, doyasıya eğlenirlerdi. İçinde olduğu her işin eğlencesiz geçmesi imkansızdı.
"Elbette, akşam yedi gibi evde ol."
"Onunla sevişmek zorunda mıyım?"
Elbette böyle bir şeye de izin vermezdi. Tabi Ino, Deidara'dan etkilendiğini söyleyip böyle bir şeye izin vermezse... Yine de, senaryo ne olursa olsun buna da izin veremezdi. Ino'nun Deidara'nın tipi olma ihtimali, Sasuke'nin tipi olma ihitmalinden de düşüktü ve Deidara gaydi. Kızlarla sadece arkadaşlık kurardı.
"Hayır, sadece ilgiye ihtiyacı var. Güzel sözlere ve iltifatlara çünkü onunla ilgilenmeyen ve bunu kaba bir dille de belirtmekten kaçınmayan bir götün tekine takmış durumda. O çocuğu unutması için yardımın gerek."
Deidara zevkine düşkün, umursamaz ve eğlenceliydi. Sasuke'nin aksine kızların sevgili, bir şovalye değildi ama kendine has bir cazibesi vardı ve bu eğlenceli yanından doğuyordu. İşin aslı, Deidara gay olmasaydı gayet de Ino'ya uyumlu bir partner olabilirdi.
"Peki, ona unutturacağım."
"Harikasın."
"5.000 Yen ama."
"Hayır, Deidara! 4.239 Yen Yen dedik."
"Eğer onunla sevişirsem tam 5.00 Yen alırım ama."
Deidara'nın takdir edilesi bir azmi vardı ama pazarlıkta o kadar da iyi değildi.
"Onuna sevişmeyeceksin."
"4.724 Yen'e göğüslerine dokunurum."
"4.239 Yen ve göğüslerine dokunmak ve sevişmek yok."
"Sadece biraz ilgi."
"4.239,69 Yen ve göğüslerine ilgi."
"Hayır. 4.239,69 ve kıza ilgi."
"Eğer işler yolunda giderse göğüslerine dokunurum belki."
Pazarlık, pazarlıktan çıkıp saçma bir yere gelmişti ve buna bir dur demiyordu Deidara. Bu yönüyle de biraz sinir bozucuydu.
"Cidden ne yapıyorsun sen?" diyerek pazarlığı sonlandırıp odasına yol alırken Deidara'nın sesini hala duyabiliyordu.
"Hiçbir şey, sadece kız göğüslerine dokunmak nasıl bir his merak ediyorum."
Cuma (19:48)
Cuma günü ne yazık ki gelmiş ve Sakura'nın istemediği şeyler gerçekleşmek için çok daha yakınlaşmıştı. Özellikle Ino'yu partiden vaz geçirmek için rüşvetle Deidara'yı da işin içine sokmuştu ancak asıl adam ortada yoktu. Saat neredeyse sekizdi ve Deidara ortada yoktu.
"Bunu giyersem eğer..." dedi Ino, Hinata'ya elindeki beyaz askılısını göstererek. "Üst tarafı güzel ama biraz da sürtük kıyafeti gibi."
Sakura yemek yaparken Karin ve Tenten hemen Hinata'nın yanında, Temari'de tezgahın üzerinde oturuyor ve yüzündeki muzip gülümsemeyle Ino'yu dinliyordu.
"Şişeler kırılmamış." dedi Tenten'e dönüp gururla. Kırılsalardı muhtemelen berbat olurdu çoğu şey. Tenten'de tıpkı onun gibi gülümsedi, kırmamayı başarmışlardı.
"Beyazı taşımak zor iş, üzerine bir şey dökülse transparan kıyafet gibi olur." dedi Hinata, Ino'yu neyaz askılıdan vaz geçirmeye çalışarak. Bir partide ne olacağını bilemezdin. Elinde tuttuğu kırmızı askılıyı göstererek onu giymesi için ikna etmeye çalıştı. "Bu da hoşuna gider, değil mi? Bunu giy, beyazı boş ver."
Konudan alakasız bir şekilde, Ino bir anda Sasuke ile yatacağını söylediğinde büyük bir gürültüye neden oldu. Kesinliği yoktu ancak sözünden de anlaşıldığı üzere böyle bir şeye niyetli olduğu ortadaydı ve Sakura bunu hemen engellemek zorundaydı. Sasuke'nin, arkadaşına ilgisi olmadığını biliyordu ve onu bir kez daha kullanmasına izin veremezdi. O pisliğin arkadaşına söylediklerinden sonra, arkadaşının bir kez daha küçülmesine göz yumamazdı.
Temari'de noel gecesi az kalsın olacak şeyi hatırlatmak için, "Kondom kullanmayı unutmayın," uyarısı yaptığında Ino bunu duymamazlıktan gelerek Hinata'ya döndü: "Sen Kiba'yla yatacak mısın?"
"Tabi ki de hayır, sadece arkadaşız."
Ino'nun itirafıyla telaş yapan Sakura cebinden telefonunu çıkarıp hızlıca Deidara'ya, nerede kaldığına dair mesajlar atmaya başladığında her şeyin mahvolacağını aklına getirmeye başlamıştı bile.
"Yani ayrıldıktan sonra hiç seks yapmadınız?"
"Hayır, yemin ederim. En son ayrılırken yapmıştık." Kızlar şaşırmış olacak ki tuhaf şekilde bakarken onlara gülümsedi. "Harikaydı ama, bence siz de denemelisiniz. Yaptığım en güzel seksti."
"Ayrıldığınız için üzülmeniz gerekmez miydi?" diye sordu Karin, çoğu zaman en mantıklı yapılan şey bu olurdu.
"Üzüldük tabi ama üzüntümüz daha iyi bir hale getirdi zaten. Daha yoğundu."
Sakura ve Temari manalı bir şekilde birbirine bakarken, Tenten'in ifadesi hala acayip bir haldeyken kızlara hayalet görmüş gibi baktı. Hala bunun gerçek olup olmadığına emin olmaya çalışıyorlardı.
"Ne?"
"Bunun gerçek olduğundan emin misin?" diye sordu Karin. Ona göre bu fazla tuhaf ve berbat bir şey olabilirdi aslında. Ayrılmak istediği birisiyle seks yapması kulağa pek mantıklı gelmiyordu. "Rüya gibi bir şey olmasın?"
Hinata başını iki yana sallarken araya Ino girdi. Konuları dağıtmakta üstüne yoktu: "Size bir şey soracağım... Size hiç oral seks yapan oldu mu?"
Hinata hızlı bir şekilde reddederken, Karin onaylamıştı: "Geçen yaz tatilindeyken olmuştu, doğrusu harika bir histi. Sadece oturdum ve... Anlarsınız işte." Uyuma taklidi yaptığında kıkırdadılar.
"O zaman çok bir şey olmamıştır." dedi Tenten dalgaya alarak.
"Sasuke-kun'un böyle bir şey istemesinden korkuyorum," dedi Ino ancak dediğinin aksine daha çok heyecanlı ve bunu istiyor gibi görünüyordu.
"Ino, hiçbir Japon erkek bunu yapmaz." dedi net bir şekilde Hinata. Tenten'de Hinata'yı onaylayarak o işi kızların yaptığını belirtti.
Ino'nun telefonu titrediğinde eline aldı ve yüzünde bir gülümseme belirdi. İfadesinden, buna sebep olan şeyi tahmin etmek hiç de zor olamazdı. "Sasuke-kun'dan snap geldi. Ne zaman geleceğimizi soruyor." Sakura'nın tamamen gerilmesi için bir neden kalmamıştı. Deidara söz verdiğinin aksine gelmemişti ve Sasuke baskı yapmaya devam ediyordu.
Ino, Kiba'yla partiye ne zaman gideceği konusunda bir soru sorduğunda ve Hinata bilmediğini belirttiği anda Sakura'da telefonunu açarak gelen mesaja baktı. Kaçacak yeri ve zamanı kalmamıştı.
Kimden:
- Sousuke
Ino'ya gönderdiğim snap aslında senin içindi.
Kime:
- Sousuke
Ino'yu böyle kullanamazsın!
Ino partiye ne zaman gidecekleri konusunda bir soru sorduğunda, aşırı derecede heyecanlanarak sarışın olanı reddetti. Öyle ki yanıbaşındaki Temari'de ona tuhaf tuhaf bakmaya başlamıştı ama elbette bunun farkında değildi. Nasıl olursa olsun tüm işi kendisi halletmek zorundaydı. "Şimdi imajımız ve konseptimiz hakkında konuşmalıyız. Bu yüzden toplandık, değil mi?"
Bir an önce Sasuke'yi görmek isteyen Ino elini ensesine atarak bakışlarını Sakura'dan kaçırdı. Toplantıyı bırakıp o partiye gitmek istiyordu. "Evet, nasıl bir konseptimiz olsun istersin?" Hinata'nın Kiba'ya ulaşmaya çalışması, Tenten'in sakince içmesi ve diğer kızların sessiz kalması aslında hepsinin otobüs toplantısını umursamadıklarını gösteriyordu. Ino'nun sorusuna bir yanıt veremediğinde sarışın olan da umursamayarak içmeye devam etti.
"Sanırım Kiba-kun'un telefonu kapalı."
Sakura'nın telefonu titreşmeye başladığında , Sasuke'nin aradığını düşünerek telaşla cebinden çıkardı. Tahminindeki gibiydi ve bu onu korkutmuştu ancak tam o anda, mutfağa bir kahraman edasıyla Deidara selam vererek girdiğinde telefonunu kapattı. Geç de olsa söz verdiği gibi gelmişti ve şimdi oturup biraz rahatlayabilirdi. Endişe etmesi gereken tek şey, Deidara'nın görevde başarılı olup olamayacağıydı.
Kızlara ve etrafa meraklı gözlerle bakan -elbette rol yapıyordu- Deidara'ya gülümseyerek durumu açıklamaya başladı: "Otobüs toplantısı yapıyorduk, bunlar arkadaşlarım," Kızlara dönerek Deidara'yı gösterdi. "Bu Deidara, ev arkadaşım." Deidara tek tek kızlarla tanışırken fırsattan istifade Hinata'yı, domatesleri doğramasında yardımcı olması için yanına çağırdı. Böylece kalkan Hinata'nın yerine Deidara oturabilir ve hemen yanında duracak olan Ino'yu biraz etkileyebilirdi.
Planladığı gibi Hinata yerinden kalkar kalkmaz Deidara oturdu ve arkadaşına bira şişelerinden birini uzattı.
Deidara birayı incelese de içmek istediği şey şaraptı. "Şarap varsa içebilirim." dediğinde Ino, önündeki şarabı açarak önce Deidara'nın, sonra da kendi bardağına doldurdu.
Deidara ilk hamlesini yaptığında bu Ino'nun ilgisini çekmiş olacak ki onunla koyu bir sohbetin temellerini atmıştı: "Gözlerin çok güzel."
"Öyle mi dersin?"
"Evet, ama çok fazla göz makyajı yapmışsın."
"Makyajımı Hinata yaptı." Deidara'nın bu konuda ne diyeceğini merak ediyordu, bu konuda bilgili gibi bir havası vardı.
Hinata'da yan yana duran Temari ve arkadaşlarını gülerek izleyen Sakura'nın yanına geçmiş, Deidara'nın makyaj konusunda ne diyeceğini merak ediyordu.
"Bunu yapmasına izin vermemelisin, pek becerememiş çünkü."
Hinata buna bozulurken Sakura'da Deidara'nın fazla açıksözlülüğüne gülmemeye çalışıyordu. Hinata neredeyse ağlayabilirdi, o derece bozulduğu belli oluyordu.
"Bakire değilsin, değil mi?"
"Hayır, değilim. Bunu öylece anlayabiliyor musun?"
Konu o kadar hızlı ve alakasız şekilde buraya gelmişti ki, Tenten oturduğu sandalyeye iyice sinerek arkadaşı ve Deidara arasında geçen diyaloğu yüzünü buruşturarak dinliyordu. Deidara'nın neden böyle bir şey sorduğunu anlamaya çalışması bir yana, Ino'nun bu kadar rahatça kaynaşmasını da garipsemişti. Belki de arkadaşı çoktan kafayı bulmuş olmalıydı.
"Biraz açık konuşmam gerekecek, göğüslerinden anlayabiliyorum," Ino elindeki şarabı bırakıp askılısının açarak göğüslerine baktı, ardından Deidara'ya gösterdiğinde Hinata'da Kiba'ya sesli mesaj atmakla uğraşıyordu. "Bir kere seks yaptığında..." Her şeye rağmen sarışın olanın göğüslerine iltifat ettiğinde Ino çoşkuyla bir kahkaha patlatıverdi, Deidara'ya fazlasıyla ısınmış olmalıydı. Sakura ise ısrarla aramaya devam eden Sasuke'nin aramalarını geri çevirmeye devam ediyordu. Tam şimdi Ino ve Deidara kaynaşmışken, partinin yeniden gündeme gelmesine izin veremezdi.
"Bir keresinde seks yaptığım kız arkadaşımın göğüsleri bile çıkmamıştı."
Sasuke sıkılmadan, yılmadan yeniden aradığında o kadar bunalmıştı ki yüksek ve gergin bir sesle bağırdı: "Müzik yok mu?"
Deidara'da Sakura'nın bahsetmek istediği şeyden o kadar iyi anlıyordu ki, "Müzik açmak istiyorum." diyerek Ino'ya yaklaştığında, dans zamanı diyerek onu elinden tutup kaldırdı. Ino'nun telefonundan Britney Spears'ın gimme more şarkısını açmadan önce diğer kızlara baktı: "Karşınızda Britney, kaltaklar."
Omuzlarını hareket ettirerek dans etmeye başladıklarında kısa sürede diğer kızlar da gaza gelerek onlara katılmış ve eğlenceden partiyi hatırlamamışlardı bile. Deidara özellikle Sakura'ya söz verdiği gibi Ino'ya her an her saniye ilgi gösterirken dansta da oldukça ilgi vermişti. Bu hızlı samimiyetten cesaret eden Ino kendini Deidara'nın kucağına dahi atmış ve oldukça eğlenmişti. Sakura ve Hinata birlikte, Karin ve Temari'de karşılıklı dans ederken Tenten'de elindeki bayrağı yüzünde gezdirerek onlara katılıyordu.
Ancak bu mutlu an, Ino'nun çalan telefonuyla bölündüğünde Sakura arayanın Sasuke olmaması için dua etti. Sanırım buradan sonra gerçekten yapabileceği bir şey kalmayacaktı.
"Sasuke-kun!" Ino otuz iki diş gülümseyerek telefonu açtığında Sasuke'yi ne kadar beklettiklerinin farkına yeni varmıştı ve bunu açıklar açıklamaz kılzarla hemen partiye gitmeleri gerektiğine karar vermişti ancak Sasuke'nin ondan istediği şey, açıklama yapmasına fırsat vermemişti bile. Telefonunu Sakura'ya uzatarak, "Sasuke-kun seninle konuşmak istiyor." dediğinde, bütün gözler Sakura'ya döndü. Herkesin aklındaki tek soru, Sasuke'nin neden Sakura ile görüşmek istediğiydi.
"Benimle mi...?" diye mırıldanarak Ino'nun telefonunu eline aldığında titrediğini fark etti. Kaçacak yeri kalmamıştı. Deidara planı bile işe yaramamıştı.
"Alo?"
Sasuke'nin, ondan gelen aramalarına cevap vermediği takdirde Ino'yu kullanmaktan çekinmeyeceğine dair belirttiği şantajını yutkunarak dinlerken aynı zamanda içinde bulundukları durum için de suçlanmıştı.
Ino, Sasuke'nin ne dediğini sorduğunda arkadaşının şüphelenmemesi için bir yalan uydurdu: "Ah, hayır onun numarası bende yok."
"Kimin numarası? Belki bende vardır."
Bir randevu karşılığında Ino'yu kullanmaktan vaz geçeceğini söylediğinde mecburen onaylayarak randevuyu kabul etmişti. Bunu istemiyordu, şantajla bir randevuya çıkarılacaktı.
Telefonu arkadaşına geri verdikten birkaç saniye sonra görüşme sonlandığında başını eğdi Ino, Deidara'da o esnada saçlarıyla oynuyordu.
"Parti iptal olmuş, Naruto'nun ailesi eve gelmiş."
Tenten Hinata'nın gideceği partiye katılma fikrini öne sürse de, Hinata Kiba'nın cevap vermediğini belirttiğinde bir başka partiyi de iptal etmek zorunda kalmışlardı, Ta ki Deidara en uygun öneriyi öne sürene kadar: "O halde mini partimize devam edebiliriz."
"Sakura, Sasuke-kun kimin numarasını istedi?"
Öylece ortaya attığı yalana hemen bir yalan cevap daha uydurmalıydı ancak bunu düşünemeyecek kadar gergin olduğu için verecek bir cevabı da yoktu. Dudakları birbirinden ayrıldığında ise, Ino'yu belinden çekip dans etmeye başlayan Deidara bir kurtarıcı oluvermişti. Doğrusu en kritik anlarda kahramanlık yapmak gibi mükemmel bir özelliği vardı.
Kimden:
- Sousuke
Cuma akşamı saat yedide alırım seni.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro