Beni öpmüştü.
Bütün gücümle onu itip dudaklarımı elimin tersiyle sildim.
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedim çığlık atarak.
Neredeyse ağlayacaktım. Bunu istemiyordum, hayır sevgilimi aldatmış konumuna düşmek istemiyorum.
"Defol git bir daha sakın böyle bir şeye kalkışma."
Yakasına yapışıp onu sürükleyerek odamdan çıkardığımda, o da şaşkınlıktan bir şey yapamamıştı.
Kapımın önüne geldiğimizde açmadan bileğimi tuttu.
"Bunu nasıl yaparsın? Beni nasıl öpersin?"
"Bilmiyorum." dedi yüzünü yüzüme yaklaştırarak. Burunlarımız değmek üzereyedi, bu yakınlık vücut sıcaklığımı da arttırıyordu. Ama kendimi günah işlemiş gibi hissediyordum.
"Ateşle oynuyorum." dedi gözlerini kapatıp alnını alnıma yaslayarak.
"Git burdan."
"Ama yanmıyorum da."
"Başımız belaya girecek." dedim gözlerimi kapatarak.
Teslim olmuş gibi indirmiştim tüm gardımı.
"Bana bu kadar gaddar davranma. Sana her zaman değer verdim ben."
"Bunun şu an hiçbir önemi yok." dedim bağırarak.
"Nasıl yok ya? Bana bir şans vermeyecek misin?" Hayalkırıklığına uğramış gibiydi.
"Zayn sen kendinde misin? Sana nasıl bir şans verebilirim? Benim bir sevgilim var."
"Yok olmasını istemiyorsan bana dön."
Sinirle karnına yumruk attım. "Aptal aptal konuşma diyorum sana. Ben Luke'u seviyorum."
"Sevgi değil, vicdan seninki. Onu bırakamıyorsun, üzmek istemiyorsun."
Başımı iki yana salladım.
"O zaman kanıtla. Onu gerçekten sevdiğini kanıtla."
"Dün sen odaya gelmeden önce seviştik. Anlamadın mı sanki?" dedim omuz silkerek.
Ağzı kapandı, onu bozmuştum, sinirlenmişti. Ama bu biraz da cevap veremediği için yenilgiye uğradığını zorla kabul etmekten doğmuştu.
"Göğüslerini ağzıma sokmak ister gibi açınca, öyle düşünmemiştim." dedi son hamlesini yaparak.
Bu sefer aynı kapağı bana yapmıştı. Sinirden gözüm seyirmeye başlamıştı.
Kızarmamaya çalışırken koluna yapıştım.
"Sapık! Defol evimden."
Kapıdan çıkmadan önce kafamı karıştırmayı başarmıştı. "Sadece bir gece. Tek bir gece bizim olsun, ve yine istemezsen adımı bile bir daha duymazsın. Asla karşına çıkmam, seni rahatsız etmem. Yemin ederim, Dakota düşün lütfen."
Kapıyı açıp onu dışarı ittiğimde son kez yüzüne baktım. Bana utanmaz bir şekilde dudaklarını büzdü ve öpücük attı.
Sinirle yüzüne atabileceğim bir şey araraken çoktan koşup kaçmıştı.
Ahlaksız.
Kapıyı kapattım ve sırtımı yasladım.
Zayn neden böyle yapıyordu? Gerçekten beni özlediğini için mi yapıyordu bunu? Madem bana hep değer verdi, neden altı yıl bekledi?
Zayn'in başka bir derdi vardı.
Ama bilmiyorum, belki de onun da değiştiğini, artık olgunlaşmış bir adam olduğunu kabul etmeliydim.
İşimi çok zorlaştırıyordu. Eğer hayatımda biri olmasa, Zayn'e bir şans verebilirdim. Ama şimdi nişanlı bir kadındım ve bunun ihtimali bile söz konusu değildi.
Onun yanına asla gitmeyecektim.
Asla gitmeyecektim.
+
Arabamı park ettikten sonra, inmeden önce en pahalı parfümümü saçlarıma ve boynuma sıktıktan sonra çantamı alıp arabadan indim. Anahtarı valeye bıraktıktan sonra etrafı kolaçan ede ede otele giriş yaptım.
Ne yapıyordum ben?
Ne işim vardı benim burada?
Zayn'in attığı mesajdan oda numarasına tekrar bakıp asansöre bindim.
İçimde asla ama asla bastırılamayan bir heyecan vardı. Ellerim buz kesmişti.
Asansörle çıkarken çantamdan kırmızı rujumu çıkardım ve ayanaya bakarak hemen tazeledim. Rujumu yedirirken maşalı saçlarımı elimle karıştırıp düzelttim.
Ateş gibiydim.
Asansör açıldı, sakin bir şekilde indim ve önümdeki uzun koridoru yürümeye başladım.
Kapıların üstündeki oda numaralarına bakarken, elimle göğüslerimi düzelttim ve elbisemimin dekolitesini daha da aşağı indirdim.
Zayn'in tuttuğu odadın önünde durdum sonunda.
Kalbim deli gibi çarpıyordu.
Kapıyı nazik bir şekilde tıklattım. Beynim çok hızlı işliyordu. Heyecandan nefes alamıyordum.
Çok geçmeden kapı açıldığında onun da en az benim kadar ödendiğini görünce nefesimi tuttum.
Üç dört düğmesi açık, dövmeli göğsünü gösteren beyaz gömleği, siyah kot pantolonu, düzgünce şekillendirdiği saçları..
Kendime gelip ağzımı kapattım.
"Gelsene.." dedi beni içeri davet ederken.
Geri çekilerek bıraktığı boşluktan odaya girerken kokusunu duyar duymaz gözlerimi kapattım.
Kabul, o kazanmıştı. Ona gelmiştim ben, kendi ayaklarımla hemde.
Arkamda duruyordu, ne yapacağımı bilmiyordum.
"Bir şey içmek ister misin?"
Bu daha çok, bir an önce soyun der gibiydi.
"İstemem."
"Peki." dedi ve karşıma oturdu.
Çıt çıkmıyordu odadan. O da konuşacak bir şey bulamıyordu sanırım, öylece oturmuş birbirimize bakıyorduk.
Ama onunla buradaysam benim de sorularım vardı.
"Kaçınca çözüldü mü bütün problemlerin?"
Başını eğdi, iki yana salladı.
"Çok zor günler geçirdim."
"Duydum."
"Bir daha hatırmak istemediğim günler.." dedi yüzüme bakarak.
"Ama aynı zamanda unutmak istemediğim günler.." dedi bana sevgiyle bakarken.
Madem beni unutmak istemiyordu neden gitti?
İşte bunu soramamıştım, bu anın bir büyüsü vardı ve ben bozamamıştım.
Ayağa kalktı, ayağa kalktım.
Gözlerimin içine bakarak ellerini belime doladı. Kalbim. Yüzünü boynumda ve saçlarımda gezdirdi.
Beni öpeceğini anlamıştım, heyecandan ellerim titriyordu. Dudakları dudaklarıma tam değmek üzereydi ki hızla yerimden sıçradım.
"Dur!"
Ağlamaya başlamıştım, bu çok yanlıştı!
Ben sevdiğim ve beni seven birini asla aldatamam. Hem de nişanlımın kuzeni ile sevişemem.
Hıçkırarak ağlamaya başladığımda Zayn şok olmuş yüzüyle bana bakıyordu.
"Yapamam, Zayn, yapamam."
"Özür dilerim, yapamam, Luke'u aldatamam."
Göz yaşlarımı elimin tersiyle silip hızla çantamı koltuktan aldım ve odayı terk ettim.
×××
YENGELERİNİZİ ÜZMEYİN
YENGELERİMİZİ SEVELİM
dakota odadan gittiğinde zaynin yüz ifadesi;
:'(
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro