~Operasyon~ Part I
^-^ Benn geldimmmm :))
Bebeklerim izin günlerim değiştiği için bölüm gününüde değişti. Artık pazartsi akşamları buluşacağız.. Bilginiz olsun.. (:
Ve az önce 100 bin olduk 😄😄😄
Alkışlar, tebrikler, öpücükler hepinize gelsinnnn. Varlığınıza bin sükür olsun..😍
Kaderimin Peşindeyi düzenlemeye başlıyorum ve tamamlayınca yayın evine yollamaya karar verdim. Belki olur düşüncesiyle bir adım attım sizin desteğinizle neden olmasın ki.. Raflarda bir Yusuf bir Samet görmek istemez miyiz ayolll 😄😄
O yüzden napıyoruzzz bol bol destek tanıtım davet yapıyoruzzz okuyun okutturun sevgili okurlarımmm 😘😘
Oy vermeyi unutmayalım yeni gelen dostlar hos geldiniz..
Seviliyorsunuz.. Keyifli okumalar efemmm (: ❤❤
Kızlar bir araya toplandıklarından beri gıybetin dibine vurup kah gülüyor, kah birbirlerini sinir ediyordu. Gün içinde Gülüm'e alınan eşyaları İmran teker teker açıp kızlara gösteriyordu. Kızlar alınan geceliklere bakıp kıkırdayınca Gülüm'ün kızarmayan yanı kalmamıştı. İmran'ın gözleri kenarda kıkırdayan Seda'yı bulunca elindekileri bırakıp durdu.
"Söyle bakalım Seda hanım. Melih'in evlenince uygulamak istediği fantezisi var mı?"
Seda, kendisine gelen soruyla nefesi kesilirken ağzını balık gibi birkaç kez açıp kapatmak zorunda kalmıştı. Hala yanıt bekleyen kızlara kafasını hayır anlamında sallayıp konuşmadan konuyu kapatmaya çalıştı.. Çalışmakla kaldı..
"Yan çizme söyle!"
"Yok dedim ya! Hem varsa da bu bizi ilgilendirmez mi? Ben soruyor muyum Cihan ne istiyor? Barış ne istiyor? Demir nasıl şaapmak istiyor diye?"
Gülüm eliyle kalan kızları gösterip, "Bizi saymadın!" diye hayıflanınca Seda kısa bir kahkaha attı.
"Gülüm! Yakup Efe'nin neler yapmak istediğini cümle alem öğrendi artık. Hatta Giray'ı fark ettiyseniz hiç dile getirmedim! Allah yardımcın olsun Nergis'im!"
Gülüm Sedanın lafı üzerine gözlerini devirirken, Nergis ise aklına bugünkü konuşma gelince sinirlenmeden edemedi.
"Bana Giray deme. Zaten kafa göz dalasım var!"
Bütün dikkatler Nergis'e toplandığında Nihan merakla "Yine ne yaptı?" diye sordu. Nergis söylemekle söylememek arasında kalırken derin bir nefes verip inanamazcasına kafasını salladı.
"Ormanlık arazilerin listesini yapmış!"
Nergis'in fısıltı gibi çıkan sesi kızların kulağına doldu. İlk kıkırtı İmrandan çıkınca Nergis sinirle kıza dönüp baktı. İmran elini kaldırıp dudaklarına götürdü. Gülmesini saklamak istese bile bunu becerememişti. Genç kızı takip eden bir iki üç kız derken hepsi kendisini tutmayı bırakıp gülmeye başladı. Bu adamın işi gücü yok mu acaba? diye düşünen kızlar Nergis'e dua etmeye başlamıştı.
Selin gülmekten kızaran suratını havalandırıp, "Temiz havada güzel olur tabi! Adam haklı!" dediğinde ise ortalık birden sessizleşti ve bütün gözler Selin'e döndü!
"Çok denediniz galiba Selin hanım! Abimle Cemil İffet oyunları mı oynuyorsunuz yoksa?"
Nergis sorgulayıcı bakışlarıyla kızı hedef tahtası haline getirirken diğer kızların bakışlarında ise şeytanlar çelik çomak oynuyordu. Selin aniden gelen öksürme krizinin ardından önündeki içeceğinden bir yudum alıp acıyla yutkundu.
"Yok daha neler! Şey için gitmiştik.."
"Ormanda seminer mi vardı kuzum?"
Gülüm Selin'i daha da kızartmaya başladığında genç kız gözlerini direk kaçırıp halı desenlerinin harikalığını izlemeye koyuldu. Bu davranışıyla bir kahkaha sesi daha kulaklarına dolunca trip moduna bürünüp kızlara döndü.
"Çok fesatsınız! Bizimkiler geldiğinde dolaştırmaya çıkartmıştık. Hava da güzeldi. Ormanlık alandan yana oyumuzu kullandık! Hepsi bu!"
Kızlar yemedik ama senin hatrına yemiş gibi davranalım adlı çalışmayı sergileyip Selin'i daha fazla utandırmadan konuyu kapattılar. Tabi buna etken Başak'ın akşamdan beri arkadaşının keyifsiz halini sorgulaması da neden olmuştu. Ses kesildiğinde direk Başak yanında oturan Zeynep'in kolunu eliyle dürttü..
"Neyin var?"
Zeynep kendisine yönelen soruya cevap vermek istemediği için kafasını yok bir şey anlamında sallayıp geçiştirse de kızlar bunun peşini bırakmayacak gibiydi.
İmran kızın suskun haline aldırmadan, "Gerçekten Zeynep geldiğinden beri bir tuhafsın!" dedi. Zeynepten yine yanıt bekleyen hanımları Zehra hızla cevapladı.
"Saçmalıyor sadece!"
Zeynep iri gözlerini daha da açıp kardeşine doğru "Sus Zehra!" diye bağırsa da genç kız susmaya niyeti yoktu.
"Yalan mı? Kendi yiyip bitirdin saçma sapan şey yüzünden!"
"Biri bize de neler olup bittiğini söyleyecek mi?"
Zehra ablasına ciddi bir bakış atıp kızlara olanı biteni anlatmaya karar verdi.
"Ablam Barış abinin onunla evlenmek istemediğini düşünüyor! Ne zaman etrafımızda evlilikten konu açsa adamın ağzına lafını tıkıyor bu yüzden!"
Zehra sözü bittiğinde salonda bütün kızlardan çığlık atar gibi "Neeeeeeee??" sesleri yükseldi. Zeynep utançla aniden dolan gözlerini gizleme telaşına girdi. Bakışlarını kenetli parmaklarına çevirdi.
"Bakmayın öyle! Sadece.."
Genç kız cümlesini tamamlayamadan Başak hızla araya girdi. Arkadaşı gerçekten saçmalıyordu. Böyle düşünmesine gerek yoktu ki. Abisinin kendisine nasıl aşık olduğunu göremeyecek kadar kör müydü? Keşke gözlüklerini çıkartıp lens takmaya ikna etmeseydi. Belki bu yüzden net göremiyordu!
"Sadece ne Zeynep? Abimin seninle ergenler gibi çıktığını iki üç ay sonra olmadı başka yerlerde şansını deneyeceğini mi sanıyorsun?"
Zeynep arkadaşının kırgın bakışlarının altında ezilirken, sessizce "Hayır ama?" diye cümleye girse de devamı gelmemişti. Kızın ezilen büzülen tavrına cevap sessizliğini bozan Seda'dan geldi..
"Aması yok bu işin Zeynep! Barış öyle karakterde bir adam değil. Hoş hiçbiri değil! Güzel seven adamların çocuklarıyız biz Zeynep.. Bizim erkeklerimiz babalarının yolundan biran olsun ayrılmadılar. Bizde öyle.. Annelerimizden dinlediğimiz pamuk prenses masalları olmadı bizim. Biz hep onların aşklarını dinleyip uyuduk.."
Seda merhametle Zeynep'e gülümserken kızlar Sedaya oldukça hak vermişti. Anne babalarının aşkları kitap olsa gece gündüz okunurdu (!) Amin (:
Nergis ortamı yumuşatma amaçlı "Bizimkilerin masallarını Giray dinlemiş bence!" diyince az önceki kasvetli havadan eser kalmamıştı. Doğru olabilirdi. Giray sonuçta aynı Samet'in yolundan ilerliyordu..
"Yok canım baban nasıl masal anlattıysa sevgili abiciğin evimizin en güzel köşesine sorgu odası kurmayı planlıyor!"
Nihan hala sorgu odasında kalmıştı. Nergis ağzını kocaman açıp "Yok artık!" diye bağırınca Nihan görümcesine kafasını salladı.
"Var şekerim var! Resmen hırsız polisçilik oynayacakmışız. Bende biraz sinir etmek amaçlı kocamın kulağına su kaçırdım Nergis haberin olsun!"
"Ne yaptın?"
"Hım.. Sonuçta bu fikir sadece senin aklına gelmiş olmayabilir dedim. Başka polis azgın tekelerinde aklına gelmiş olabilir dedim!"
Nergis oturduğu yerden aniden öne doğru kaydı. Ne demişti ne? Giray eğer sağ kalırsa verdiği sadakaların hayrına kalırdı. Net!
"Nihan sana inanmıyorum! Abim Giray'ı gebertir!"
"Abim onu korur! Koruması altında biliyorsun! Dimi kız İmran?"
Nihan, İmran'dan yardım beklercesine seslense de genç kız elindeki telefona kitlenmiş aptal gibi sırıtıyordu. Nihan sergilenen aşk oyununa bakıp gözlerini devirdi. Kız onu bir taraflarına bile takmıyordu ki!
"Oooo kız herifin yanından ayrılalı 3 saat oldu! Bırak şu telefonu artık!"
İmran kendisine gelen iğnelemeyle elindeki telefonu kucağına bıraktı.
"Ay napim Nihan?! İki dakika geç yazsam abiciğin kurşun sayma moduna giriyor! Bu son olaylar adamı çok değiştirdi çok! Bir duygusallık halleri çözemiyorum.."
Nihan İmran'ın dedikleri üzerine soluk almadan "Benim abim hep duygusaldı!" dediğinde bütün kızlar inanamazcasına kıza baktı. Nihan kendine alaylı bakışlara sadece gülümsedi.
"Çok ciddiyim bakmayın öyle sert durduğuna.. Yaşadıkları onu böyle yaptı. Annemle babam ölmeden önce tanıyacaktın onu İmran.. Çok okurdu, yazardı. Tam bir kitap hastalığı vardı. Odasında kocaman kitaplığı olan bir odaya açılan kapısı var. Fark etmedin sanırım! Mesela abimin Edebiyat bölümü mezunu olduğunu biliyor muydun?"
İmran duyduklarıyla gözleri yerinden fırlarcasına açıldı. Aşık olduğu adamın daha kaç kişiliği vardı acaba?
"Ciddi misin? Ama bana.."
"Okumadım dedi!"
İmran sessizce "Evet!" yanıtını verdiğinde Cihan'ın neden kendisine yalan söylediğini anlamamıştı. Bu duruma az da olsa kırılmıştı..
"Duygusal tarafına her zaman ket vurdu. O sert duruşunun altına sakladıklarını yeni yeni ortaya çıkartıyorsa bırak engelleme İmran. Emin ol böyle daha çok aşık olacaksın!"
Nihan genç kıza masumca gülümsedi. Zamanı gelince zaten kendisi söyler diye düşündü. Kırgınlığı biranda buhar olup uçarken gözünün önüne gelen Cihanın suretiyle kalbi hızlandı. Dilinden bağımsız dökülen cümlelerle konuya son noktayı koydu..
"Daha fazlasının mümkün olacağını sanmıyorum.."
Sohbet sohbeti açarken, Gülüm arkasına yaslanıp kollarını göğsünde birleştirdi. Derin bir of çekip dikkatleri üzerine topladı.
"Off! Bizde yanlarına mı gitsek acaba? Baskın yapardık! Hep onlar mı yapacak?"
"Mekanın yerini de biliyoruz nasılsa bence süper fikir!"
Başak Gülüm'e destek çıkınca diğerleri de bu fikri beğenmişti. Hep onlar çomak sokmazlardı ya! Birazda onlar yapabilirdi..
Kızlar planlarını sevinçle yaparken dışarıda onları bekleyen kötü sürprizden haberleri yoktu..
Evi arabanın içinden gözetleyen adam sabırsızlıkla alacağı intikamın vaktini bekliyordu. Yanındaki ise adamı vazgeçirmek için elinden geleni yapıyordu. Arkadaşı iyice çığırından çıkmıştı ve buna dur demek gerektiğini düşünüyordu.
"Ömer! Gel bak vazgeçelim. Yanlış yapıyorsun!"
Elindeki sigarasından derin bir nefes daha çeken adam öfkeyle kıstığı gözlerini evin kapısından ayırmadan bakmaya devam etti. Doktor ona ne acı yaşattıysa o da yaşayacaktı!
"Karım o doktor yüzünden öldü! Onu kurtaramadı! Onun bir şeyi yoktu!"
"Saçmalıyorsun Ömer! Esma'yı öldüren biri varsa o da sensin!"
Ömer elini sinirle direksiyona vurup, "Kes sesini!" diye bağırsa da adamın susmaya hiç niyeti yoktu! Arkadaşı resmen ruh hastası olup çıkmıştı. Felakete doğru sürükleniyordu ve bu felakete beraberinde kendisini de sürüklüyordu..
"Boşanmıştınız Ömer! Eğer kızı kaçırmaya kalkmasaydın o arabaya bindirmeseydin şuan Esma yaşıyor olacaktı!"
Ömer o gün olanları hatırlayınca acıyla gözlerini yumdu. Mahkemeden sonra konuşmak, özür dilemek için sürprizler hazırlamıştı. Zaten boşanmayı hiç istememişti ki ama gel gör ki karısını bir türlü ikna edememişti. Sırf bir şans istemek için, bir umut için hazırlık yapmıştı ama o da istediği gibi olmamıştı..
"Ben onu seviyordum! Arabada bana saldırmasaydı o kazayı yapmayacaktık! Lanet olsun ki ölen ben olmadım! Ben kurtulduysam o da kurtulabilirdi!"
"Hastasın sen! Gel vazgeç bu işten!"
"Hayır vazgeçmek yok! Yardım etmeyeceksen siktir git işime karışma!"
Sercan denilen adam derin bir nefes koy verdi. Eğer giderse daha fena işler yapabilirdi. Gitmekten vazgeçen Sertaç oturduğu yerden eve baktı.
"Peki ne yapmayı planlıyorsun?"
"Sabahtan beri izliyorum! Bir sürü kız toplandı. İçlerinden biride karısı!"
"Gördün mü daha evvel?"
"Hayır ama doktor burada yaşadığına göre karısı da burada yaşıyordur!"
Sertaç inanamazcasına başını salladı. Ajan gibi adamın hayatını mı öğrenmişti yani! Bu kadarına da pes doğrusu dercesine ellerini kaldırdı.
"Sen bu bilgileri nereden öğrendin Allah aşkına?"
"Dün hastaneye gittim. Eşiyle az önce çıktı dediler. Okuldan arkadaşıyım yurt dışından geldim ev adresi lazım dedim başta vermek istemediler ama rolümü iyi oynadım diyelim! Sonuç olarak buradayız!"
Evin bahçesinin girişinde duran güvenliği görünce "Güvenliği ne yapacaksın?" diye sordu.
"Bir kişi var zaten baksana. Şans bizden yana! Bana bırak onu!"
Sertaç artık bir şey demekten vazgeçti. Zaten ne dese vazgeçiremiyordu. Ömer kalan sigarasından bir nefes daha alıp dışarıya attı. Arabasının içinden çıkıp temiz havayı soludu. İçindeki intikam hırsıyla evin bahçesine doğru ilk adımını attı..
Evin önüne geldiğinde güvenlik kabininden çıkan adam, sorgularcasına adama baktı. Ömer sakince rolüne bürünüp güvenlik adama gülümseyerek "İyi akşamlar!" dedi.
"İyi akşamlar. Birine mi baktınız?"
"Birader başkent sokak ne tarafta kaldı acaba yabancısıyım da buranın. Kayboldum sanırım!"
Güvenlik bir adım öne çıkıp kapıya doğru yanaştı. "Çok ters gelmişsin buradan ileri devam et ileriki kavşaktan sola.."
Ömer elindeki şok cihazını adamın ensesine dokundurup zavallı adamın acı içinde yere serilmesine gülerek baktı. Bu kadar kolaydı işte! Planları tıkır tıkır işliyordu. Sessiz olmaya özen göstererek adamın baygın halinden yararlanıp yanına gelen Sercan'ın desteğiyle kulübenin içine soktular. Arabanın bagajından ip ve bant alıp adamın elini bağlayıp ağzını bantladılar. Şimdi Geriye sadece eve girmek kalıyordu.
"Camdan mi gireceksin?"
Arkadaşının lafına sırıtan adam, "Hayır direk kapıdan!" cevabını vererek kapıya doğru yöneldi ve bir kere zile bastı.
İçeride hazırlıklarını yapan kızlar zilin sesiyle İmran' a bakıp, "Hayrola? Kim geldi ki?" diye sorunca Gülüm heyecanla yerinden sıçradı.
"Ayy biz baskına gidemeden onlar mı geldi acaba?"
İmran yerinden kalkıp kapıya doğru giderken ardında kalan kızlara "Ozan abidir belki. Bu akşam tek ya haber almak için gelmiş olabilir!" diyerek gözden kayboldu.
Genç kız sakince kapıyı açtığında elini kapının pervazına yaslayıp, şeytanca sırıtan Ömer ile karşılaştı.
"Buyrun?"
Genç kız yarı araladığı kapıdan güvenlik kabinine doğru baktığında kimseyi göremedi. Vücudunu ansızın esir alan korkuyla kapıyı kapatmaya yeltenmeye çalışınca Ömer hızla ayağını araya sokarak kapıyı kapatmasına mani oldu.
"Tanrı misafiri kabul ediyor musunuz acaba?!"
İmran büyüttüğü gözleriyle son hız kapıya dayansa da iki adamın gücüyle baş edememişti. İmran'ın sesiyle kızlar kapıya koşturdu.
"İmran ne oluyor?" diye koşturan kızlar karşılaştıkları manzarayla büyük bir şok içine girdi. İki adam kızları salona doğru ittirmeye başlayınca kızların çığlıkları evin dört bir yanını sardı.
"Sesini çıkartanı yakarım! Geçin lan içeri geç geç geç!"
Ömer elindeki silahı kızların üzerine doğru doğrulttuğu anda kızlar soluk almayı bile bırakmıştı. Salona ip gibi sıralanıp korkuyla adamlara bakan kızlar birbirlerini koruma telaşına düştü. İmran'ın korkudan kısılan sesi cılız bir şekilde kulaklara doldu..
"Ne istiyorsunuz? Kimsiniz siz?"
Ömer kızı diğerlerinin yanına ittirip, "Geç şöyle!" diye bağırdı. İmran itmenin etkisiyle tökezleyince sendeledi. Nihan kızı yakalarken, "Dokunma ona!" diye öne çıkınca Nihan adamın gücünden nasibini aldı.
"Eeee yetti lan!"
Nihan'ı tek eliyle savurunca genç kız dengesini sağlayamadı. Ardında bulunan Başak gelen sert bedenle yere doğru savruldu. Onu tutmak isteyen Seda ise kızla beraber yere sert bir şekilde düştü. Seda'nın ayak bileği burkulunca acı bir şekilde bağırdı. Başak ise kafasını kenarda bulunan sehpaya çarpınca resmen nevri döndü. Kaşından aşağı akan ıslaklıkla elini direk açılan kaşının üzerine bastırdı. Kötü bir kabusun orta yerine bırakılmış gibilerdi. Ayakta bekleyen kızlar telaş içinde Başak ve Sedanın başına geçtileri.
"İyi misiniz?"
Her bir ağızdan sesler yükselirken Ömer iki elini kaldırıp sinirle saçlarının arasından geçirdi. Elinde hala ateşlemeyi bekleyen silahı duruyordu ve bu görüntü olanca korkularını daha da arttırıyordu.
"Susun lan!! Beynimi siktiniz! Şimdi söyleyin bakalım bu doktorun karısı hanginiz?"
Kızlar adamın doktor karısı demesi üzerine şaşkınla sustular. Salonda tek duyulan hızla alınan nefeslerin sesiydi. Gülüm kocasının başına gelenleri başkalarından duymuştu. O gün şansa izinliydi. Sonra Yakup Efeye sorduğunda ise geçiştirme cevaplar vererek konuyu kapatmıştı. Önemli bir sorun değil demişti ama şuan o önemli olmayan durumla burun burunaydı. Ortamdan ses çıkmazken Ömer sinirle elindeki silahı Zeynep'e çevirdi.
"Sen misin?" diye sorunca Zeynep korkudan dilini yutmuş gibiydi. Cevap vermeden adama bakıyordu. Adam silahını bu sefer İmran'a çevirip, "Yoksa sen misin?" diye sordu. Adam aynı hız hedefini bu sefer Selin'e doğru çevirdi ve "Sende olabilirsin!" dediğinde içlerinden birinin benim demesini bekliyordu! O sıra da Zeynep öfkeyle adama bağırdı.
"İzin verin lütfen hiç değilse pansuman yapalım. Kızın kaşı açıldı hiç mi insaf yok sizde?"
Başak arkadaşını tehlikeye atmamak için kolundan tutup çekiştirdi. "İyiyim tamam!" dese de aslında hiç iyi değildi. Canı çok yanıyordu. Açılan yarasına bastırdıkça yaşlar gözünden akmaya devam ediyordu. Tam o sıra da sesini çıkartmayan Nergis korkusuzca adama baktı.
"Adamlığını silahın arkasına mı saklıyorsun?"
Ömer kızın cesareti karşısında dumura uğrarken kendisine ettiği hakaretle kıza bir adım atıp yaklaştı. Baştan aşağı süzdüğü kıza kısık gözleriyle iğrenç zevkleriyle baktı ve dudaklarını yaladı..
"Adamlığımı sana seve seve gösteririm yavrum! Tatmak ister misin?"
"Şerefsizliğini deseydin anlardım da adamlıktan çok uzaksın be!"
Kızlar Nergis'e sus dercesine baksa da genç kız korkusuzca adamın karşısında dimdik duruyordu. Bu iki şerefsize dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek için sabırsızlanıyordu. Zaten o göstermese gösterecek adamları çok iyi biliyordu. Bu adamlar girdikleri bu yoldan asla sağ çıkamazlardı ve Nergis bunu çok iyi biliyordu!
"Bak bak laflara bak! Duydun mu Sercan? Hem cesur hem güzel! Söyle bakalım yoksa bizim doktorun karısı sen misin?"
Nergis hiç düşünmeden "Evet benim!" diye bağırdığında Gülüm Sedanın yanı başında oturduğu yerden hızla kalktı..
"Hayır hayır!!! O değil hayır!"
Yine yükselen sesler adamın sinirlerini hoplatınca silahı tekrar kızların üzerine çevirdi.
"Yemin ederim sıkarım sıradan kafanıza! Hanginiz lan o yavşak doktorun karısı?!"
"Benim dedim!"
Nergis inatla bağırdığında kızlara susun dercesine gözlerini büyüttü. Ömer arkasında duran arkadaşına dönüp, "Sercan bağla kızların hepsini telefonlarını al üstlerinden bu güzel haberi ben vermek istiyorum!" dediğinde adam ipleri yerden alıp denileni yapmaya koyuldu. Bu sırada Nihan sessizce Nergis'in yanına geldi.
"Napıyosun sen delirdin mi?"
"Korkmayın! Sizden daha güçlüyüm iki adamla baş edebilirim!"
Ömer toplanan telefonları kızlardan uzak bir yere bırakırken Ömer Zehra'nın ellerini bağlamaya başlamıştı.
Gülüm hala Nergis'i vazgeçirme peşindeydi. Sinirle "Nergis!" diye seslenince kızın kolunu tutup daha fazla konuşmasını ve adamların duymasını engelledi.
"Unuttunuz mu ben Gülüm! Güçlü korkusuz doktor karısı Gülüm!"
"Yaptığın büyük aptallık bırak ben gideyim lütfen beni bu yükün altında bırakma!"
Gülüm gözünden akan yaşlarla sessizce kıza mırıldanıyordu. Nergis kızın yanaklarını avuçlarının arasına aldı. Korkusuzca gülümsedi.
"Hayır sakın! Kızlar arkamız sağlam korkmayın. Beni bulacaklarından şüphem yok! Bizimkiler beni bulana kadar onlarla idare edebilirim!"
"Gel böyle sen! Konuşmayın lan aranızda sessiz olun!"
Ömer geri dönüp Nergis'i kolundan çekip kapıya doğru sürüklemeye başladı. Ardından kızlar bağırıp çağırıyordu.
"Bırakın onu! Allah aşkına!"
Nergis kapıdan çıkmadan son bir gayretle hem sürüklenip hem arkasına bakmaya çalışıyordu. Ardında kalan kızlara hızlı bir şekilde "Korkmayın! Söyleyin Yakup Efe'ye bana kızmasın tamam mı? Burnumun dikine gittim diye sakın kızmasın! Onu sevdiğimi söyleyin! Neden yaptığımı anlayacaktır!" diye bağırdı.
Nergis'in Yakup Efe'den kastı tabi ki Giraydı! Ona çok kızacaktı biliyordu ama böyle bir durumda kuzenlerini tehlikeye atamazdı. Onlar kendisi gibi değildi. Hiç biri değildi. Belki kendisi de sandığı kadar cesaretli değildi kim bilir..
Adam Nergisi bir paçavra gibi arabanın yanına sürükledi. Kapısını açtığı arabanın içine doğru savurunca Nergis başını arabanın kenarına çarptı.
"İttirme hayvan!"
"Göstercem ben sana hayvanlığımı bekle sen!"
"Zevkle bekliyorum emin ol!"
Nergis adamın öfkesini iyice harlarken adam sinirle solumaya devam ediyordu. Arabayı çalıştıran Sercan hızla olay yerinden uzaklaşırken Ömer kıza dönüp, "Kocanın numarasını ver!" dedi. Nergis vereceği numarayı çok iyi biliyordu. Hiç düşünmeden Giray'ın numarasını verip olacakları beklemeye başladı. Evet korkuyordu! Ama kurtarılacağını da adı gibi biliyordu. Bu iki geri zekalı bu aileye bulaştıkları için hayatlarının pişmanlığını yaşayacaklardı ve Nergis o anı sabırsızlıkla bekliyordu!
Ömer açılan telefondan gelen ses üzerine direk konuya girdi.
"Beni özledin mi doktor?"
"Kimsin?"
"Ne çabuk unuttun darıldım gerçekten!"
Giray ve diğerleri anlamsızca beklerken genç adam tekrar "Kimsin dedim sana?" diye sordu.
"Dediğim gibi doktor! Karıma karşılık karın!"
Yakup Efe tanıdığı sesin etkisiyle yerinden kalkarken diğerleri de ona eşlik etti. Giray düşündüğü şeyin olmaması için dualar ederken Ömer'in tekrar konuşması üzerine resmen nevri döndü..
"Karında güzelmiş hele o mavi gözleri bir içim su!!"
"S*kerim lan belanı! Gebertirim seni duydun mu beni! Dokunma sakın ona!"
Giray arabasına doğru koşup bir yandan da adama gün yüzü görmemiş küfürlerini sıralıyordu. Adam ise daha tek kelime etmeden kahkahalarını atıp telefonu Giray'ın suratına kapattı. Arabasının yanına geldiğinde ne yapacağını şaşırmış durumdaydı. Herkes ona sesleniyordu ama o duymuyor gibiydi. Titreyen elleriyle telefonundan Nergisi arayıp onun canına yandığı sesini duymayı bekliyor tüm bunların bir yanlış anlamadan ibaret olmasını diliyordu. Gel gör ki kapalı olan telefonu bütün umutlarını yerle bir etti..
"Nergis.. Hayır hayır!"
Giray elleriyle saçlarını çekiştirirken Demir "Hiçbiri açmıyor telefonu! Allah'ım kafayı yicem!" diye araya girdi.
"Cihan adamların nerde?"
"Evdeler diye yollamadım!"
"İyi bok yedin!"
Adamların hepsi bir bilinmezlikle eve doğru gitmeye başladı. Neyle karşılaşacaklarını bilmiyordu ve bilinmezlik hepsini derin bir acının orta yerine bırakıyordu..
Arabalar peş peşe bahçeye girip acı bir fren sesiyle durdu. Hızla kapıya koşturan adamlar kapıyı yumrukluyor kapının açılmasını bekliyordu. Kızlar duydukları tanıdık seslerle daha da ağlamaya başladı. Ağızlarındaki bantlar yüzünden sesleri çıkmıyordu. Yakup Efe hızla anahtarını çıkartıp kapıyı açtı ve fırtına gibi içeri girdiler..
Karşılaştıkları sahneyle bir adım bile atamadılar..
Kızların kimisi yerde kimisi koltukta elleri ayakları bağlı ağızları bantlı bir şekilde duruyordu. Cihan hiç durmadan kardeşiyle yan yana duran İmran'ın yanına gidip diz çöktü. Yanına gelen Demir Nihanın ellerini çözerken Cihan İmran'ın ağzındaki bantı zarar vermeden çekti. İkisine doğru bakıp vücutlarında yaralanma var mı diye kontrol ediyordu.
"İyi misiniz? Bir zarar verdiler mi?"
"Hayır hayır ama.. ama Cihan onlar.. Onlar silahlıydı!"
İmran korkuyla kesik kesik konuşup iplerin acıttığı bileklerini sıvazlıyordu. Cihan kıza sarılıp saçlarını okşayıp yatıştırmaya çalışıyordu.
"Şii geçti bebeğim! Burdayım!"
Diğer tarafta Barış kime bakacağını şaşırmıştı. Can kardeşinin ellerini açarken kendisi Başak'ın açılan kaşına bakıyordu.
"Abi iyiyim gerçekten!"
"Dikiş atılması gerekiyor! Çok açılmış! Yakup Efe?"
Yakup Efe yerde acıyla kıvrılan Seda'nın bileğine bakıyordu. Barış'ın kendisine seslenmesiyle Başak'ın kan içinde kalmış suratıyla karşılaştı.
"Seda'nın da bileğinde ezilme var! Barış,Can, Melih siz hastaneye geçin!"
Yakup Efe direktiflerini verirken Giray hala kalabalıklar arasında gözü Nergis'i arıyordu.
"Nergis nerede?" diyen sesini kimseye duyuramıyordu ta ki Gülüm'ün sinirle bağırmasını duyana kadar!
"Bırakın şimdi hastaneyi!! Nergisi aldılar!"
İşte bu bardağı taşıran son damlaydı. Emir yerinde sendelerken Demir'in nefesi kesildi. Giray ise ne hissettiğini tarif edecek bir kelimesi bile yoktu. Olduğu yerde Gülümün üzerine yürüyen Giray öfkeyle bağırdı.
"Ne demek aldılar! Ne demek Nergisi aldılar? Şaka de! Sizi kandırıyoruz de!"
"Giray? Dur!"
Demir arkadaşını geri çekerken Giray adamın yakasına yapışıp dolu gözleriyle baktı.
"Demir! Nergisi aldılar ne demek?"
Demirhan kötü düşünmek istemiyordu. Dolan gözlerinden akmaya meyilli yaşlarını zorla tutup dostuna bakarken Gülüm tekrar araya girip, "Ben sandılar!" dedi.
"Allah kahretsin!"
Yakup Efe vicdan azabının en büyüğünü yaşıyordu. Kendisi yüzünden kuzeninin kardeşlerinin hayatı riske girmişti! Böyle bir şeyin olacağını nasıl düşünememişti! Elleriyle suratını sıvazlarken bu sefer kardeşinin lafıyla bir sekte daha yaşadı.
"Kendisi ben Gülümüm dedi!"
"Neeee?"
"Aranızda en güçlü benim, ikisiyle idare edebilirim dedi! Yapma dedik ama dinlemedi!"
Giray salonda ne var ne yok fırlatıp bu kabus yerinden kurtulmaya çalışıyordu. Böylesine bir olay anca kabus olurdu!
"Kafayı yicem! Burnunun dikine giden huyunu s*keyim Nergis!"
Giray bağırdıkça bağırıyor yeri göğü ayrı inletiyordu. Yumruklarını duvara indirirken Demir zorla tuttuğu adamı geriye doğru fırlattı.
"Kendine gel!"
Giray sertçe duvara çarpıp yere doğru kaymaya başladı. "Nefes alamıyorum!"
"Giray! Kendine gel lan! Sokarım nefesine! Nergis lan bu! Kardeşim iki lavuğa papuç bırakır mı lan!"
Demir Girayın yakasından tutup sarsınca Giray sıkışan nefesini yoluna sokmaya çalıştı. Dostunun gözleriyle buluşunca "Bırakmaz dimi?" diye fısıldayınca Demir gücünü sonuna kadar kullandı.
"Bırakmaz kardeşim! Bırakmaz kendine gel! Aklını çalıştıran dostuma ihtiyacım var!"
Demir ayağa kalkıp gerisinde duran boşluğa kilitlenmiş ikiziyle karşılaştı. Emirhan her ne kadar soğukkanlı olsa da söz konusu biricik kardeşi olunca hayattan bütün bağlarını kesmişti. En değerlisini bilinmezlerin içinde kaybetme düşüncesi bir bıçak gibi saplanmıştı yüreğine..
"Emir! Babamları ara çabuk! Durumu izah etme ama acil gelsinler! Emir! Kendine gel!"
Demir ikizini sarsıp kendisine getirmeye çalıştı. Emirhan gözlerini ikizine çevirip sessizce "Ya bir şey yaparlarsa?" dediğinde Demir sadece "Sus Emir!" diyebildi.
"Demir Nergis'e bir şey olursa naparız?"
"Sus dedim!! Olmayacak! Anlıyor musun? Nergisin kılına zarar gelmeyecek! Hadi bide senle uğraştırma beni! Babamları ara şimdi!"
Demirhan beklenmedik performans sergiliyordu. Böyle olmak zorundaydı! Eğer o da kendisini bırakırsa ailesinden kimse ayakta kalamazdı. Hele annesi ve babası olayı öğrendiğinde ne olacaktı düşünmek bile istemiyordu! Güçlü durmak zorundaydı. Nergisini, bitanecik kardeşini, varlığını kurtarmak için güçlü olmak zorundaydı! Başka yolu yoktu..
"Cihan?"
Demir bahçede güvenlik adamla konuşan Cihan'a seslenince genç adam, beklemesini için elini kaldırdı. Güvenlikçi adama, "Eminsin dimi?" diye sorunca adam zorla kafasını salladı.
"Evet o markaydı araç. Başkent sokağı sordu. Arabanın içinde bir kişi daha vardı. Alt caddeden doğru geldiler. Gerisini hatırlamıyorum!"
Cihan sinirle arkasını dönüp eve doğru yürüdü. Demir aracın markasını öğrenince kamera kayıtlarından plakasını bulabileceği aklına geldi. Evin alt kısmında bulunan kamera kayıt odasına inerken Giray'a "Numarayı takibe aldır hemen!" diye seslendi.
"Kapalı! Kırıp atmış olabilir!"
"Sen yine de yolla merkeze!"
"Hayır! Emniyete haber vermeyeceğim!"
Demir Girayın lafıyla durup geri döndü. "Ne dedin sen?"
"Emniyet falan karışmayacak bu işe! O iti bulup cezasını keseceğim!"
"Saçmalıyorsun!"
Araya giren Cihan, destek hakkını Giraydan yana kullanmakta gecikmedi.
"Giray haklı! Elimizdeki güçleri polisin bilmesi pek iyi olmaz! Özellikle birazdan Sinan amcanızın yapacaklarını kimse bilsin istemeyiz!"
Demir gözlerini yumup adamların haklılık paylarını derinlemesine düşündü. Kahretsin ki çok haklılardı! Kabul edercesine başını sallayıp odaya indi. Kayıtlardan arabayı bulsa da plaka açısından ters bir köşedeydi ve iki taraflıda okunmuyordu.
"Plaka okunmuyor! Lanet olsun!"
Cihan odaya hızla dalıp az önce öğrendiği bilgileri hemen aktarmaya başladı. "İlerideki benzinliğin kamerasına takılmış bu model araç plakası okunuyor. Ömer Karataş adına kayıtlı!"
Yakup Efe adamın ismini hatırlayınca "Tamam bu o adam! İsmi Ömerdi!" diye araya girdi. Cihan adamlarını arayıp aracın gittiği istikamet üzerine gitmelerini emretti..
Aradan geçen yarım saatin sonunda eve yıldırım gibi düşen aile büyükleri olayın vahametini henüz idrak edememişlerdi. Samet kendilerine şaka yapıldığını düşünerek acıyla güldü. İçten içe inanmayan Samet çocuklarına doğru yürüdü.
"Siz ne saçmalıyorsunuz? Nergisi kim niye kaçırsın?! Bırakın bu saçma şakayı! Alırım ayağımın altına!"
"Baba! Sakin ol! Bak bulacağım kardeşimi!"
Samet olduğu yerde sendelerken salonu karısı Yaseminin acı çığlığı doldurdu. Kadın kızının adını feryat figan çağırıp yanında duran Yarenin kollarının arasına boş bir çuval gibi yığıldı..
"Yasemin!! Anne!!!"
Herkes kadının etrafına toplanırken Yaren kadının suratını sıvazlıyordu. "Yusuf şurdan kolonyayı ver!"
Samet karısı hızla kucaklayıp koltuğa doğru yatırdı. "Yasemin! aç gözlerini yalvarırım kendine gel! Yasemin!"
Samet karısının başında kolonyayla kendisine getirtmeye çalışırken geriden gelen tayfa eve giriş yaptı. Ahmet ve Sevim kızlarını ararken, Sinan Yakup Efenin yakasına bir karabasan edasıyla çöktü.
"Nerdeler?"
"Amca Sedanın bileğinde incinme vardı. Başak'ın kaşında da açılma vardı. Melih, Barış Canla birlikte hastaneye geçiş yaptı ama durumları iyi gerçekten!"
"Kim?"
Yakup Efe amcasına suskunca bakarken Sinan ellerini biraz daha sıktı. Yusuf araya girmek için hamlede bulununca Sinan kan oturan bakışlarıyla resmen Yusuf'u yerine çaktı. Sinan tekrar yeğenine dönüp tane tane konuştu.
"Hangi canına susayan, ölümüne koşan buna cesaret etti?"
"Amca!"
"Bana isim ver Yakup Efe! Bunu kim yaptı?"
"Ömer! Ömer Karataş! Geçen gün karısı ameliyat masasında kaldı ve beni suçlu tuttu. Karıma karşılık karın olayına girdi ama işler burada değişmiş. Nergis Gülüm benim demiş! Sizden daha güçlüyüm bizimkiler beni kurtarana kadar hakkından gelirim demiş! Kızlar kargaşa çıkarınca da.."
"Tamam bu kadar kafi!"
Sinan Yakup Efe'nin yakasından ellerini çektiğinde kimseye bir şey demeden arkasını dönüp evden çıktı. Kendisine gelen Yasemin açmaya çalıştığı gözleriyle acı içinde mırıldandı..
"Abi.. Kızım.. Samet kızımı bulun.."
Sinan arabasına binip telefonundan bir numara tuşlayıp kulağına götürdü. Daha ilk çalışında cevaplanan telefonuna kısa ve soğuk sesiyle "Nerdesin?" diye sordu.
"Hastaneye varmak üzereyim! Melih yarım yamalak anlattı olayı! Neler oluyor?"
"Nergis kaçırıldı!"
"Ne diyosun abi?"
"Berdan Yusuf'un evini sağlama aldır. Ahmet yola çıktı oraya geliyor. Hastaneden çıktıktan sonra direk oraya bırak! Ayrıca Ömer Karataş adındaki itin neyi var neyi yok öğrenmek istiyorum. Arkasında birileri var mı yoksa bu boku tek mi yiyor her şeyi bilmek istiyorum!"
"Olmuş bil!"
"Sen nereye?"
"Malzemelerimin pasını temizlemeye!"
*************** ************* **
Evin köşelerine yığılmış bir şekilde beklemeye devam ederken adamlardan gelmeyen haber canlarını iyice sıkıyordu. Cihanın adamlarından biri hızla eve girdiğinde Cihan ayağa kalkıp adamın önünde belirdi.
"Söyle!"
"Abi aracı bulduk ama boş!"
"Kahretsin! Hiç iz yok mu?"
"Sinan abinin adamları diğer bölgeyi aramaya gitti. Aracı boş bıraktıklarına göre şaşırtma taktiği kullanıyorlarmış. Yani biz Edirne istikametinde bulduk aracı. Adamlar tam tersi istikamete dağıldı!"
Cihan adama tamam anlamında başını sallayıp evden gönderdikten sonra arkasında bekleyen Demir'e baktı. Yanına gidip bir abi edasıyla omzunu sıktı..
"Bulacağız!"
Demir konuşsa kopacaktı! Kelimeler düğüm olan dudaklarından çıkmıyordu. Sadece kafasını sallamakla yetinip annesinin yanına geçti..
Nergis araç değişikliğinden sonra Sercan ile baş başa kalmıştı. Diğer öfkeli adam başka araca binip yanlarından uzaklaşmıştı. Fırsatı değerlendirme derdine düşen Nergis koltukta yan dönüp Sercan'a baktı.
"Arkadaşın çok öfkeli galiba?"
"Öyle! Eşini kaybetti!"
"Her eşini kaybeden doktor karısı kaçırsaydı ülkede doktorluğa aday kimse kalmazdı!"
Sercan her ne kadar kıza hak verse de bir kere bu işe bulaşmıştı. Nergise kısa bir bakış atıp yola tekrar döndü..
"Kocanı savunup Ömer'i kızdırmamaya bak!"
"Artık çok geç! Kocam çoktan intikam yeminleri etmiştir! Hatta sadece kocamda değil bütün ailem!"
Sercan içinden bir küfür savurdu. Ömer yüzünden başı fena derecede belaya girmişti. Bu aile nasıldı hiç araştırma yapmamıştı ki. Sadece zengin bir aile olduğunu yaşadıkları evden anlamıştı ondan başka da bir halt bilmiyordu. Derin bir nefes koy verdiğinde kızın tekrar konuşmasıyla camını araladı.
"Nereye götürüyorsun beni?"
"Bak Ömer benim gibi sakin değildir. Birazdan yetişir bize. Onun yanında da böyle çok konuşmaman sağlığın açısından iyi olur!"
"Hemşireyim ben! Sağlığımı sizden daha iyi düşünürüm! Nereye gittiğimizi söyle bari!"
"Niye telgraf mı çekeceksin?"
Nergis adamın yaptığı espriye gözlerini devirdi. "Ha ve ha! Bu arada dolaşıp duruyorsun gittiğimiz yeri aklımda tutmayayım diye kafa mı karıştırıyorsun?"
"Hayır peşimizden gelmesinler diye değişik yollar kullanıyorum!"
Nergis rahatlıkla arkasına yaslandığında gözlerini kapattı. Şimdi herkes onu arıyordu buna adı kadar emindi. Bulunduğu zaman ise gazabından korktuğu tek kişi şüphesiz Giraydı!
Bitmek bilmeyen araba yolculuğundan bıkmış vaziyette gözlerini kapatıp dinlenmeyi tercih eden Nergis sanki gezmeye gidiyordu! İçinden korksa da bunu belli edecek değildi. Aradan geçen yarım saat boyunca Nergis gözlerini bir kez olsun açmadan uyuyor numarası çekiyordu. Sercan çalan telefonunu bekletmeden yanıtladı.
"Naptınız?"
"Bi sorun yok. Uyuyakaldı. Varmak üzereyim. Sen nerdesin?"
"Yarım saate gelirim. Dikkatli ol!"
"Nerden uydum aklına bilmem ki! Ayrıca daha uzak bir yer bulamadın mı? Bu mevsimde Riva çok yoğun olur!"
"Açık adreste ver istersen!"
"Uyuyor!"
Nergis heyecandan kıpırdamamaya gayret ediyordu. Demek Riva'ya götürüyordu onu! Bu bilgiyi ne yapıp ne edip bir şekilde ulaştırması gerekiyordu. Devamlı araç değiştirdikleri ve farklı yollar kullandığı için bulunma şansının düştüğünü biliyordu ama yinede karamsar olmak istemiyordu. Giray ne diyordu? Olumlu düşün Nergis! Evet! Olumlu düşünecekti. Onu bulacaklardı!
********** *************
"Ne demek iz yok!! Siz benimle dalga mı geçiyorsunuz?"
"Baba!"
"Ne baba ulan ne baba! Kardeşin yok! Kaç saat oldu sizi geçtim Sinan sen nasıl bulamazsın kızımı!? Fare deliğindeki adamı bulan adam kızımı bulamıyor!"
Gün ağarmış lakin Nergisten tek bir iz dahi bulamamışlardı. Adam nasıl bir taktik uyguluyorsa Sinan sinirinden gebermenin eşiğine gelmişti. Buldukları bütün ip uçları fiyaskoyla sonuçlanıyordu!
"Samet sana söz veriyorum bulacağım! Sakin kalmalısın!"
Samet yerinde duramıyordu. Sinirinden gözü kimseyi görmüyor, kulağı kimseyi duymuyordu. Köşede oturup boşluğa boş boş bakan Girayın tepesine kabus gibi dikildi.
"Sen niye susuyorsun? Kızımı bulsana! Her zaman yanında olurdun her zaman arayıp dururdun! Niye yanında değildin!"
Samet hızla oturan Girayı yakalarından tutup ayağa kaldırıp sarsmaya başladı. Adamlar "Samet!!" diye bağırıp araya girseler de Giray elini kaldırıp hepsini durdurdu.
"Önemli değil! Haklı!"
Samet kendisine dolu gözlerle bakan Giray'ın hiç karşı gelmeden durmasına kayıtsız kaldı. Ellerini yavaşça indirdi. Ne yaptığını kendisi de bilmiyordu ki! Suratını sıvazlayıp bahçeye çıkıp temiz havayı içine çekip rahatlamaya çalıştı. Gökyüzüne baktığında karşıdan güneş yeni yeni aydınlatıyordu. Gözünden bir damla yaş akarken usulca mırıldandı..
"Nerdesin prensesim.. Nerdesin benim Nergis kokulum.."
*********** ************* ******
"Tuvalete gitmem lazım!"
Nergis uykusuzluktan ölecekti. Acıkmıştı. Üşüyordu. Başı çatlayacak derecede ağrıyordu ve hala kendisini kurtarmaya ne gelen vardı ne giden.. Acaba çok mu güvenmişti kendisine? Saçmalama Nergis! Diye içinden kendisine gaz vermeye devam ederken Ömer ağır tavrıyla kıza yaklaştı.
"Kalk!"
"Ellerim bağlı işemeyi henüz öğrenemedim! Bi zahmet açıver şunları!"
Nergis elleri özgür kaldığı anda bileklerini okşayıp rahatlattı. Adam ayaklarını çözmek için kızın önünde eğildi. Fırsat Nergise sonunda doğmuştu. Bütün gücünü sağ dizine verdi ve beklenen son gerçekleşti. Dizini adamın suratına geçirdiğinde adamın burnundan çıkan ses Nergisi daha da gaza getirdi. İki büklüm olan adama bir tekme daha savurdu. Tam kaçarken bacağından yakalanan Nergis yere düştü. Adam burnundan akan kanlarla kızın üzerine çıktığında Nergis geçmişe döndü. Giraya tam böyle bir sahnede aşık olmuştu! Ama şuan karşısındaki adam aşk kelimesiyle çok çok uzaktı. Girayın sesi kulaklarında çınladı..
"Taktiklerini geliştir Nergis! Kurtulabilirsin.."
Nergis bütün gayretiyle adamın pençelerinden sıyrılıp tekrar yumruğunu geçirmeyi başardı. Adam yan tarafına doğru uçunca Nergis hızla ayağa kalkıp koşmaya başladı. Tam dışarı çıktığında arkasından edilen ateşle olduğu yerde kaldı.
Adam hedefi vuramamıştı. Nergise hızla yaklaşıp tokatı geçirdiğinde Nergisin kafası hızla yan tarafına düştü. Dudağı anında patlamıştı. Saçlarından kavrayan adam Nergisin çırpınmalarını geri püskürtüp zor bela tekrar odaya götürüp bağladı.
Nergisin artık gücü tükenmek üzereydi. Ömer acıyla kıvranırken Sercan ellerinde poşetlerle boş fabrika gibi yere giriş yaptı. Ömerin kanlı suratını görünce telaşla adamın yanına geldi. Tam soracaktı ki Ömer sinirle elindeki arabanın anahtarını aldı.
"Bu orospuya yemek yok! Dikkat et ben bi hastaneye gidip gelcem!"
Ömer hışımla mekanı terk ederken Nergis Sercan'a gülümseyip şeytanca baktı..
"Sende tatmak ister misin bebişim?"
"Dedim sana! Suyuna gitmen gerekiyordu. Böyle işleri daha da zorlaştırıyorsun!"
Nergis aklında tasarladığı planları artık uygulamaya sokmak zorundaydı.
"Bakın ben hamileyim!"
"Ne??"
"Hamileyim ve daha çok yeni! Eşim bile bilmiyor düşük tehlikem var! Bu olanlar benim hayatımı da bebeğimin hayatını da zora sokuyor. Bırakın hiç değilse eşimin sesini duyayım. İyi olduğumu öğrensin."
Sercan vicdan azabının alasını yaşarken kızın ağlamaklı suratına baktı. Ortada hamile bir kadın vardı. Yazıktı! Günahtı! Bunların hepsi Ömer'in bok yemesiydi!
Cebinden çıkarttığı telefonun kilidini açıp, "Numarayı söyle!" dedi. Nergis sevinçle resmen çığlık atacaktı! Hemen Girayın numarasını verip rahatça bir nefes aldı. Sercan telefonu hoparlöre alıp Nergis'in önünde bulunan sehpaya bıraktı..
Giray telefonun çalmasıyla hızla yerinden fırladı. Herkes heyecanla adamın başına toplanınca hiç bekletmeden cevaplayıp hoparlöre verdi.
"Alo?"
"Yakup Efe? Benim Gülüm!"
"İyi misin?"
"Çok iyiyim aşkım! Beni hiç merak etme. Bak buradaki abi izin verdi. Onun telefonuyla arıyorum. Bu abi çok iyi diğeri gibi öfkeli ve güçlü değil. Hım tabi o seni aramama hayatta izin vermezdi. Biraz sinirlendirmiş olabilirim! Sanırım burnunu kırdım ve şuan en yakın hastaneye gitmiş olabilir! Hay Allah burada da hastane var mıdır tabi bilemiyorum! Bazen bana da nasıl bir deli gücü geliyorsa ama akıllandım çünkü ellerimi ve ayaklarımı bağlayarak ceza verdi bana o yüzden uslu uslu bomboş yerde oturuyorum! Hafifte üşüyorum çünkü bomboş fabrika gibi yerde soba doğalgaz olmaz ki dimi ama? Bendeki de akıl işte!"
Nergis soluksuz kurduğu cümlede bir sürü mesaj saklamıştı. Aklı olan anlardı! Herkes Nergis'in konuşmasına kulak kesilmişti. Samet Yasemin kızlarına seslenmemek için resmen savaş veriyordu. Elleri ayakları bağlı olduğuna göre onun da konuşması hoparlördendi ve o adam dinliyordu. Kızlarını tehlikeye atacak her şeyden kaçınmaya çalıştılar.
Giray ise duyduğu sesle yeniden doğmuş gibiydi. Sesinin sakin çıkmasına özen gösterip soğuklukla boğazını temizledi.
"Haşin kızım benim! Uslu durmalısın!"
"Duruyorum canım! Yakup Efe? Hani keşfedilecekler listesi yapmıştın ya ben dördüncü sırayı beğenmemiştim. Burada düşünmeye o kadar çok vaktim oldu ki bence sen haklıydın orası da keşfedilmeli aslına bakarsan bence ilk oraya yakın yerleri keşfetmeliyiz.. Deniz kokusunu sen çok seversin. Hem babamla annemde gelir onlarda çok sever yürüyüş yapmayı! O seçtiğin yer ikisi içinde uygundu öyle değil mi?"
İşte en büyük mesaj buydu! Giray gözlerini kapatıp daha bir gün önceki konuşmayı gözlerinin önüne getirdi. Evet! Nergisi sinirlendirmek için bir liste yaptığı doğruydu. Dördüncü sırayı da gayet iyi biliyordu. Zehra'yı kaçırdıkları yerdeki ormanlık alanı yazmıştı!
"Evet bebeğim. Çok uygundu! Söz veriyorum ilk orayı keşfedeceğiz! Babanla annende gelecek! Sende bana yazmam için söz ver!"
"Yazılı söz mü?"
"Evet aşkım hani bir film izlemiştik hatırlıyor musun? Kız gittiği yerden bir yazılı mesaj veriyordu adama. Onu söz yerine sayıyordu. Sonra adam aşkını arıyordu bunu oyun haline getirmişlerdi falan hatırlıyor musun?"
"Ay Yakup efe ilahi! Beni uğraştırıyorsun! Bu adam hep böyle işte naparsın! Ruhumuz genç işte hırsız abi sen bizi mazur gör!"
Sercan denilen genç adam film izler gibi iki aşığın konuşmasını dinliyordu. Ah Ömer ah! Yazık ettik şu insanlara diye söylenip duruyordu ve gözünün önünde dönen oyunu anlayamıyordu.
"Gülüm? Düşün hadi!"
Giray sertçe söylenince Nergis çalışmayan beyinini zorla devreye soktu. Giray'ın ne istediğini çok iyi biliyordu. İzledikleri bir filmde çok hoşlarına gitmişti bu durum. Orada da kız kaçırılıyordu ve sevdiği adama bulunduğu yeri cümlenin içinde kullanarak söylüyordu. Girayda onu istiyordu. Çünkü dördüncü sırada Beykoz ormanları yazıyordu lakin Nergis tam olarak ormanda değildi. Tam bulunduğu yeri söylemek zorundaydı. Tek şansı vardı ve bunu tek atışta başarmak zorundaydı..
"Tamam! Söylüyorum!"
Giray elindeki kalemi kıracak güçte tutuyordu. Nergis derin bir nefes alıp tane tane söylemeye başladı..
"Resmine, İsmine, Varlığına Aşığım! Her şeye Dayanırım Ama Yokluğun IZdırap! O yüzden söz veriyorum! Anlaştık mı?"
Giray yazdığı cümlenin baş harflerini çembere aldığında ortaya çıkan "Rivadayız!" kelimesi üzerine kahkahalar atmak istese de tutmuştu kendisini. Herkes şok olmuş şekilde Giray ve yaptıkları mesajlaşma şekline hayranlıkla bakıyordu. Girayın sinema fantezisi bir kez olsun işe yaramıştı!
"Anlaştık bebeğim! En yakın zamanda yapacağız söz! Uslu dur ve zamanın gelmesini bekle!"
Giray parlayan gözlerle ailesine bakıp silahını beline taktı. İçi oldukça rahatlamıştı. Hala kendisine hortlak görmüş gibi bakan adamlara keyifle sırıtıp deri ceketini omzuna atıp kapıya doğru yöneldi. Ardında kalanlara sesli bir şekilde seslendi..
"Riva havası almak isteyen gelsin!"
-Bölüm Sonu-
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro