~Kaybediş~
"Ne demek evlendirmek için?" Yakup Efe duydukları karşısında vücudunu saran ani öfkeye engel olamamıştı.
Gülüm odanın içinde fır dönen adamın kolundan tutup "Sakin olur musun?" diye durdurdu.
"Sakin mi olayım? Sen ne dediğinin farkında mısın Gülüm? O herif yıllardır sana şiddet uyguladı aldığı paralarla ortadan kayboldu.Şimdi hangi cesaretle gelip seni evlendirmeye çalışıyor?" Adamın sesi odasında yankılanırken Gülüm kaşlarını çatarak "Ne parası?" diye sorduğunda Yakup Efe ağzından kaçırdığı bilgiyle gözlerini kaçırmakla yetindi.
"Ne parası dedim Yakup Efe?"
"Seni bize bırakması için Sinan amcam o adamın cebini doldurdu ve söz aldı.Görünen o ki baban o sözü çoktan unutmuş ama ben hatırlatmasını bilirim!" Gülüm hiç bilmediği gerçekleri duyduğunda kalbinde oluşan sancıyla yüzünü buruşturdu.
"Bebeğim?" Genç adam kızın önüne gelip yüzünü ellerinin arasına aldı.Gülüm ağlamaklı sesiyle "Resmen satın alınmışım!" diye fısıldadı.
Yakup Efenin sinirle gözleri parlarladığında bir adım geri çekilip kızın kafasını kaldırıp gözlerine bakması için zorladı. "Saçmalama Gülüm.Ne demek satın alınmak? Sadece seni rahat bırakmasını istedik ama baban bedava olmaz dedi. Anlatmak istemiyorum kusura bakma ama baba kelimesine yakışmayacak bir adam o!"
Gülüm daha fazla babası hakkında konuşmak istemeyerek "Biliyorum.Söylediği kişi köyden arkadaşıymış.Eskiden sözü varmış. Ne dediysem vazgeçiremedim Yakup Efe.Bana laf düşmezmiş.O benim babammış. Sinan amcam beni çok şımartmış dediklerini iyi ki duymadın!" diyerek kısaca olayı anlattı.
"Ne zaman gelecek dedin."
"Bir hafta sonra"
Genç adam sakin adımlarla pencerenin önüne gelip dışarıyı izlemeye başladı.Kafasında bir sürü şey belirmişti ama içlerinden en uygun olanını uygulamaya sokmak zorundaydı.
Gülüm yürüyüp adamın arkasından beline doğru sarılıp "Ne düşünüyorsun?" diye sordu.Genç adam vücuduna sarılan narin ellerin etkisiyle titrerken huzurla derin bir nefes alıp rahatlamaya çalışıyordu.
"Üzülme sen.Ben her şeyi halledeceğim.Amcamlara bir şey söyleme tamam mı?"
"Korkutma beni.Ne yapacaksın?"
Arkasını dönüp kızın saçlarına dudaklarını bastırıp geri çekildi."Korkulacak bir şey yok.Bana güveniyor musun?"
Hiç düşünmeden "Her şeyden çok." diyerek cevap veren Gülüm sakince gülümsedi.
"Peki ne yaparsam yapayım kabul edip yanımda olur musun?"
"Korkma diyorsun ama korkulmayacak gibi değilsin!"
Yakup Efe kıza güven verircesine ellerini sıktı."Sorduğum soruya cevap ver"
"Evet! Olurum! Her koşulda her yerde ne olursa olsun yanında olurum!"
"Güzel.Duymak istediğim buydu."
"Bana da söyler misin artık şu aklından geçenleri."
"Yakında öğrenirsin.Şimdi özlemimi gider hemşire hanım." Genç adam kızın dudaklarına hasretle yaklaştığında yaptığı planı devreye sokmak için şimdiden sabırsızlanmaya başlamıştı..
******** ********* ******** *******
Büyük salondaki masada Samet bütün ailesiyle yemek yerken bir gözü devamlı kızının düşünceli yüzündeydi.Elindeki kaşığı kaseye daldırıp tekrar bırakıyordu.Sıkkın tavırları masadaki herkesin dikkatini çekmiş olsa da kimse ona neyin var diye sormuyordu.Onunda işine geliyordu bu durum.Kimseye sevdiğim adamla aram bozuk diyemezdi.Onun kalbini kırdım kendimden uzaklaştırdım diyemezdi..Kaşığını bininci kez soğuyan çorbasına daldırdığında öğlen yaptıkları kavgaya tekrar geri döndü..
Öğleden sonra spora gelen müşterilerin arasında uzun zamandır ona ilgi gösteren birisi vardı.Her fırsatta kendisine yakınlaşma çabasında bulunuyor ettiği iltifatlardan bir türlü vazgeçmiyordu.Nergis adamı sözlü olarak uyarmış olsa da adam bu yılışık tavrından geri adım atmamıştı.
Nergis öğrencilerin dersini verdikten sonra yukarıya çıkmış spor yapanların arasında dolanmıştı.Çok terlediği için üzerini değiştirme ihtiyacı duyarak odasına geçmişti. Tam kapısını kapatırken peşinden gelen Yalçın denen adamda gelmiş kapının kapanmasına engel olmuştu.
Nergis öfkeyle "Bir sorun mu var?" diye sordu.
Genç adam pişkin bir sırıtışla "Biraz konuşmak istiyordum yavrum." diyerek odaya ağır adımlarla girdiğinde genç kız gayri ihtiyari iki adım gerilemişti.O geriledikçe adam bir adım daha attı.Artık dayanamayan Nergis eliyle kapıyı işaret edip sinirle bağırdı.
"Çık dışarı! Yüz kere uyardım ama anlamamakta inat ettin.Üyeliğini de iptal ediyorum.Paranı fazlasıyla geri vereceğim.Bu kapının önünden dahi geçmeye kalkarsan o zaman olacaklara karışmam.Sana yeterince şu tavrından vazgeçmen için fırsat tanıdım ama yeter!"
Bu sefer Nergis sinirle adamın üzerine yürürken artık neredeyse burun buruna gelmişlerdi.Kızın bağırmasına adam hiç oralı bile olmamıştı.Aksine sinirlendiği zaman ne kadar seksileştiğini düşünüyordu. O mavi gözleri yerinden çıkacakmış görüntüsünü yatakta altında zevkten kıvranırken nasıl olacağını hayal etti.Vücudundaki hareketlenmeyle birden elini kaldırıp kızın saçlarına değdirdi.Nergis irkilip geri kaçsada adam inatla ona dokunmaya çalışıyordu.
"Merak ediyorum da aylardır yemek teklifimi kabul etmeyişinin sebebi nedir acaba?"
"Benim!!!!"
Giray ögle arası nimetinden yararlanıp vakit kaybetmeden soluğu salonda almıştı.Hızlı adımlarını mis kokulu sevdiğine kavuşmak için atarken odadan gelen konuşmayı duymasıyla yerine çivilendi.Gördüğü sahnede eceline susayan biri sevgilisinin saçına dokunuyordu ve resmen tacizde bulunuyordu.O an kendini kaybederek adamın omzundan tutup kendisine çevirip anında kafayı gömen Giray suratında hiçbir acı hissetmemişti.
Çocuğun burnundan gelen ses bütün odayı doldurduğunda acıyla yere düştü.Giray sinirle çocuğun üzerine eğilip bir yumruk daha salladığında kanayan burnuna dudağı da eklenmişti.Nergis hızla araya girip Giraya seslense de Giray sinirden gözü dönmüş yumruklarını çocuğun suratına indiriyordu.
"Giray yeter öldüreceksin!"
"Üzülür müsün?" Çocuğu yere atıp Nergise dönen Giray öfkeyle "Cevap versene! Ne bokuma koruyorsun şunu bana? Ne zamandır peşinde bu şerefsiz?"
Nergis sevdiği adamın ilk kez karşılaştığı haline şaşkınca "Ne koruması Giray saçmalama!" diye bağırdı.Gördüklerini yanlış anladığı için kendisine patlamasından korkmaya başlamıştı.Girayın geldiğini bile görmemişti.Her şey biranda olup bitmişti.
"Ne zamandır peşinde dedim!"
"Ye-yeni" Korkuyla kekelemesine engel olamayan Nergis adamın gözlerinde öfkeden başka bir şey görmüyordu.
"Kekelediğine göre yeni değil!"
Giray yerde yatan adamı yakasından tutup havaya kaldırdığında yüzü kan içinde kalmıştı.Eliyle boğazına sarılıp "Bana bak lan! Seni gebertirim duydun mu beni! Seni parçalarına ayırırım bir daha buraya adımını dahi atmayacaksın!" Çocuk anladığını başını sallayarak cevaplamıştı.
"Siktir git şimdi!" eliyle ileriye doğru iteklediğinde çocuk kapıya çarparak dengesini kaybetti.Baygın bakışlarıyla Giraya son bir bakış atıp yalpalayarak kapıdan dışarı çıktı.
Nergis korkuyla "Giray?" diye seslendiğinde öfkeyle burnunun dibine girip adamın kendisine bağırmaya başlamasıyla nefesini tuttu.
"Madem rahatsız ediyor ne diye söylemiyorsun? Hadi söylemedin kendin niye halletmiyorsun.O ağır lafların o yumrukların bize mi işliyor sadece Nergis?"
"Zaten kaç kere uyardım inadına üzerime geldi.Sen gelmeden öncede üyeliğini bozduğumu bir daha gelmemesini söyledim.Odama da fark etmeden peşimden geldi!"
"Açıklamalarında sana kalsın Nergis hanım!" Giray kafayı yemek üzereydi.O adamın elini bakışlarını kızın üzerinde düşündükçe delirecek gibi oluyordu.Mutlulukla geldiği yerde şuan sinir krizleri geçirmek üzereydi.
"Giray"
"Ne Giray ne? Lan ben senin saçının teline dokunmaya kıyamazken o it herif sana nasıl dokunuyor.Buna nasıl müsaade edersin Nergis! Söylesene çok mu hoşuna gidiyor?" Nergis haketmediği lafları işitince sabrı son noktaya gelmişti.Hızla elini kaldırdı.Nergisin elini havada yakalayan Girayın şaşkın bakışlarının yerini hayal kırıklığı aldığında üzülerek baktı.
"Tokat ha? İnanamıyorum sana! Elin şerefsiz herifi yüzünden bana tokat atacaktın öyle mi?"
"Ağzından çıkanlara dikkat et sende! Ama yok illa suçu bende arayacaksın değil mi? Evet çok hoşuma gitti peşimde dolanması oldu mu rahatladın mı? Bunlarımı duymayı bekliyordun!"
"O elin bana vurmak için kalktığında cevabımı fazlasıyla aldım merak etme!" tuttuğu eli savuran Giray ardında yerle bir olmuş kızı bırakarak çıkıp gitti..
"Giray gelmiyor artık eskisi gibi.Çok mu yoğun?" babasının ağzından çıkan isimle hayata dönen Nergis merakla abisinin vereceği cevabı bekliyordu. Demirhan babasının sorusu üzerine gayet normal şekilde "Bilemiyorum bu aralar tuhaf.Birisi var sanırım vaktini ona ayırıyor olabilir.Hızlı adam sonuçta."
"Hızlı derken?" bütün gözler Nergise döndüğünde genç kız korkuyla bakışlarını kaçırdı. İçinden küfürleri sıralarken Demirhan kardeşinin şu görüntüsüne sinsice gülümsedi.
"Yakışıklı adam sonuçta. Çevresindeki kızlar ona yetiyordur herhalde."
Nergis nefes almakta bile zorluk çekerken gözlerine dolan yaşları geri ittirmek için savaş veriyordu.
"Bir akşam çağıralım da yetiyor mu yetmiyor mu öğrenelim!" Samet sakince hem yemeğini yiyor hem kızının ağlamaklı suratının analizini yapmaya devam ediyordu.
"Söylerim.Bugün zaten çok konuşamadım.Sinirliydi.Sebebini sordum sonra diye geçiştirdi.Elide sargılıydı.Kestim dedi ama pek kesik sargısına benzemiyordu."
"İzninizle.Biraz yorgunum erken yatacağım.Size afiyet olsun." Nergis kimsenin yüzüne bakmadan sofradan kalkarak hızla salonu terk etti.Koşar adımlarla odasına girip kapıyı hızla çarptığında kapının sesi salona kadar gelmişti.
Samet oğluna merakla "Ne oldu?" diye sorduğunda Demir elindeki çatalı kenara bırakıp kafasını salladı.
"Bilmiyorum.Kavga ettikleri kesin. Öğle arasında kayboldu.Geri geldiğinde ateş saçıyordu.Elide dediğim gibi sargılıydı.Eve gittim kestim falan diye geçiştirdi. Akşama kadar öylece oturdu sonra da devriyeye çıktı.Nöbette bu gece."
Yasemin bütün olanlara seyirci kalmaktan sıkılmıştı.Can parçasının derdine derman olamamak onu üzüyordu.
"Samet.Kızın arkasından böyle iş yapmak hoşuma gitmiyor.Adam akıllı konuşalım.Yemek bile yemedi gördünüz halini.Varsa dertleri bizimle paylaşsınlar.Belki gizli saklı yürüttükleri için kavga etmişlerdir." Yasemin dolmuş gözleriyle kocasına baktığında Samet kararlı halinden taviz vermeden "Hepimiz kavga ettik Yasemin.Eğer aralarında gerçek bir bağ varsa bu şekilde daha iyi anlaşılır.Kızımı gönül eğlendirmek için oyalıyorsa o zaman korksun benden." diye cevap verip önüne döndü.
Masadakiler yemeklerine devam ederken Nergis sırt üstü yattığı yerden tavanı izlemekle meşguldü. Giray öğleden beri bir kez olsun aramamıştı.Mesaj atmamıştı.Şu kısa zamanda o kadar alışmıştı ki yokluğunu her bir zerresinde hissediyordu.Eline aldığı telefonuyla isminin üzerine basıp arama tuşuna bastı sonra hemen kapattı.
Aramayacaktı.Arasa ne diyecekti ki? O özür dileme konusunda zaten berbat biriydi.Hem ortada bir hata varsa ikisi de hatalıydı.İkisi de kırmıştı birbirlerini.. ama çok özlemişti.Daha 24 saat bile olmadan özlemişti.Eğer onu bırakırsa hali ne olurdu düşünmek bile istemiyordu.Şuan o pislik Yalçın denen adamı bin parçaya bölmek istedi.Hepsi onun suçuydu..
Sabah erkenden gözlerini açan Nergis ilk olarak elindeki telefona sarıldı. Gece dayanamaz ararda duymam diye resmen elinde uyumuştu.Telefonuna baktığında ne arama ne bir mesaj göremeyince istemsizce yanağından süzülen yaşa engel olamadı. "İnatçı herif!" diye ağzında geveleyip telefonu hırsa yatağa fırlayıp kalktı.
"Sen inatsan ben daha inatçıyım. Görelim bakalım hangimiz pes edecek!" aynadaki yansımasına baktığında gözlerinin kızarmış halini görünce bir adım geriledi. Ruhsuz gibiydi.Resmen canı çekilmiş ceset gibi gözüküyordu.
"Aptal tabi ki sen edeceksin! Ne vardı aşık olacak! Gül gibi geçinip gidiyordun tek başına.Salaksın Nergis salak! Of Giray niye aramıyorsun..?"
Aynada kendisiyle konuşup dert yanan Nergis delirdiğine kanaat getirmişti.Duşa girip rahatlamaya çalışırken bir yandan da ne yapacağını düşünüyordu..
Bugün salona gitmeyecekti.Akşama Zeynep için sürpriz doğum günü kutlaması vardı.Kuzenleriyle vakit geçirecek akşama kutlama yerine hep beraber geçeceklerdi.O an aklına gelenle kalbinin hızlı atışına engel olamadı.Abisi kesin Girayı da davet edecekti.Sonuç olarak akşama görebilecekti.Birden keyfi yerine gelen Nergis hızla duşunu bitirip hazırlanmaya başladı..
********** ********* ************
Seda son iki gündür hayatının en kötü zamanlarını geçiriyordu. Kafasında hala ne yapacağına dair hiçbir fikri yoktu.Erenden bir şekilde intikam almalıydı ama nasıl alabilirdi?
Hala kimseye tek kelime anlatmamıştı.Eve gelip direk uyuyor sabahta kimseye görünmeden çıkıyordu.Bugün Erenle konuşup ona iki çift laf edecekti bütün pisliklerini yüzüne vuracaktı.Gerekirse babasına bile anlatacaktı.Ne olursa olsun artık susmayacaktı.
Odasının kapısı aniden çarptığında yerinden sıçrayarak kafasını kaldırdı.Karşısında Ereni görünce sinirle ayağa kalktı.Hızla adamın üzerine yürüyüp sertçe tokat attığında Erenin kafası yana düştü.
Eren iki gündür kuzenine ulaşmaya çalışıyordu.Her şeyi Sedaya itiraf ettiğini yazan bir not bırakıp izini kaybettirmişti. Elindeki tek kozu kullanmak için ofise geldiğinde ise Sedanın tokatıyla daha da sinirlenmişti.Hırsla kızın saçına asılıp kızın yüzünü kendi yüzüne yakınlaştırdığın da Seda canının yangısıyla çırpınıp duruyordu.
"Hayvan herif bırak.Allah belanı versin.İğrenç yaratığın tekisin!"
"Şiii sessiz ol güzelim.Şimdi konuşma sırası bende.Tek başına olman senin zararına oldu. Söylesene baban tek başına senin ofis açmana nasıl müsaade etti?" adamın iğrenç nefesini suratında hissettiğinde midesinden yükselen safranın tadı kusma hissi veriyordu.
Zor bir gayretle yutkunarak "Ne istiyorsun Eren? Yetmedi mi yaptıkların.Hayatımı cehenneme çevirdin!" dediğinde adam saçlarını bırakıp bağırmaya başladı.
"Sabırla bekledim! Bana gelmeni bekledim ama sen o pezevenk Melih yüzünden beni bile görmedin!"
"Onun adını o pis ağzına alma!Öldürsen de onu seveceğim.İşkence etsen de ondan vazgeçmeyeceğim! Duydun mu beni?" Seda saç diplerinin acısını şuan ki sinirinden hissetmiyordu.
"Benimle evlenmeyi kabul ettiğini söyleyeceksin herkese!"
Adamın dediğine "Asla!" diye cevap verip telefonuna yapışan Seda adamın üzerine atlamasıyla elindeki telefonu yere düşürdü. Eren telefonu alıp duvara fırlattığında telefon parçalara ayrılarak odanın dört bir yanına dağıldı.Tek eliyle kızın çenesinden tutup gözlerini gözlerine dikti.
"Kendini düşünmüyorsun biliyorum.Pekala şöyle söyleyeyim. Kuzenin İmran atölyesinde akşama kadar yalnızdı değil mi?Ya Başak? Her sabah koruda 40 dakika tek başına yürüyüş yaptığını biliyor muydun?Ormanlık alanda ne kadar korunaklı olabilir ki öyle değil mi? Pekala Nergis? Dövüşleri 5 adamın tecavüz etmesine karşı yeterli gelir mi? Onlarda yetmezse anneni ne yaparız? Hala kurslara gidip ders veriyor mu? Ah dur bir dakika şu sonsuz aşkın vazgeçemediğin adamın Melih arabasıyla eve dönüş yolunda ya kaza geçirirse? Aman Allah'ım ne yaparsın sonra?"
Seda gözlerinde şeytanı gördüğü adamdan duyduklarıyla bayılacak dereceye gelmişti.Yaşları gözlerinden akarken "Yapamazsın!" diye fısıldadı.
"Denememi ister misin?"
"Onlara zarar verme! Babam bu yaptıklarını öğrendiği zaman yaşayacağını mı düşünüyorsun?"
"Öğrenemeyecek Seda! Ağzını açıp tek kelime edersen sana saydıklarımın fazlasını yaparım. Gerekirse babanı bile harcarım. Hala Sinan Aslanın düşmanları piyasada kuyruk şeklinde bekliyor.Tek bir müttefik bulmama bakar.Nüfustan adını dahi silerim!"
Genç kızın bacakları titremeye başlamıştı.Olduğu yere yığılmamak için zor duruyordu. Resmen iğrenç bir kabusun orta yerinde kalmıştı. Göz yaşları gözlerini yakıyordu. Canı yanıyordu.Bu kabustan uyanmak istiyordu.Melih'i istiyordu.Onun güvenli kollarında olmayı istiyordu.Hıçkırarak ağlayan Seda adama ağzını açıp tek laf edemiyordu.
"Bu akşam herkese evlenmeye karar verdiğimizi söyleyeceksin! Haftaya yüzüklerimizi takacağız sevgilim.Ay sonu düğünümüz olacak bu kadar beklediğim yeter.Artık hak ettiğim yere oturmanın vakti geldi!" Eren hala pis pis sırıtıp hiç acımadan planlarını tek tek anlatıyordu.
"İstediğin paraysa işse konuşurum babamla Eren! Lanet olsun bırak bizi!"
"Aptal mıyım ben? İş sadece para değil.Soyadınız!"
"Yalvarırım vazgeç!"
"Akşama doğum günü partiniz varmış.Haberi vermek için sabırsızlanıyorum.Şimdi gidiyorum.En ufak yanlışında bedelini sen değil sevdiklerin öder bilmiş ol."
Eren ceketini düzeltip çıkışa doğru yöneldi.Arkasını döndüğünde kızın yere doğru diz çöküp ağlamasına adice gülümsedi.İçinde hiçbir acıma duygusu bile olmamıştı. Hayatını yaşamasına çok az kalmıştı.Hem paraya hem bu güzel kıza kavuşacaktı.Yatağını ısıtması için aşka sevgiye ihtiyacı yoktu. Sonuçta erkekti ihtiyaçlarını karşılaması onun için yeterliydi..
Seda giden adamın ardından olduğu yere yığılmış saatlerce ağlamıştı.Beyni bütün fonksiyonlarını yitirmiş gibiydi. Hiçbir çıkar yol bulamıyordu. Eren dediklerini yaparsa kendisini asla affetmezdi.Kuzenlerinin başına öyle bir felaket gelmesi durumunda ne olacağını düşünmek bile canından can alıyordu.Dediği gibi babasına ya da annesine bir şey olursa ne yapardı? Hele Melih'i kaybederse hiç yaşayamazdı!
Zaten Erenin dediklerini kabul ettiğinde her şekilde bütün sevdiklerini kaybetmeyecek miydi?
********* *********** **********
Doğum gününün yapıldığı lüks mekana geldiklerinde etrafa beğenerek bakıyorlardı.Bu gece için mekanı kapattırmışlardı. Erkekler toplanıp önceden gelmiş yerlerini almışlardı.Özel olarak hazırlattıkları mekan çok şık bir şekilde süslenmişti.Mekanın etrafı irili ufaklı mumlarla döşenmiş romantik bir hava kazandırılmıştı. Oturacakları masa balonlarla süslenmiş yemekler tatlılarla donatılmıştı.Köşede ayarlanan yüksek bir platformda canlı müzik yapılıyordu.Barış Fıratın hazırladığı ortama bakıp kuzenine gülerek döndü.
"Oğlum sen resmen harcanıyorsun. Organizasyon işi yapmalıydın. Paraya para demezdin!"
Fırat kuzeninin dedikleri gülerek "Şuan da demiyorum!" dediğinde Barış suratını büzdü."Baba parası!" diye dalga geçerek çocuk saçı karıştırır gibi elini saçlarının içine daldırmıştı.
Fırat adamın elinden kurtulup bozulan saçlarını düzeltirken "Şirkette hissen olduğunu unutuyorsun!" diye sinirle söylendi.Zehrayı etkilemek için o kadar uğraşmıştı.Camın önünden görebildiği kadarıyla saçlarını eliyle düzelttiğinde Barış tekrar yanına yaklaşıp omzunu sıktı.
"Valla çok güzel olmuş. Eyvallah.Hakkını ödeyemem."
"Rahat ol.Bu gece eğlencenin dibine vuralım.Aslında tam evlenme teklifi edilecek ortam.Bence bu şansı kaçırma!" diyerek göz kırpıp son hazırlıklar için müzisyenlerin yanına gitti.
Barış kuzeninin dediğiyle sırıtması yüzünde büyürken aslında içinden geçenlere tercüman olmuştu.Fakat daha kendisini tam anlamıyla affettirememişti.Ayrıca daha çok erkendi.O günlerde gelecekti elbet ama önce ilk adımı atmaları gerekiyordu.Zaten hediyesi ilk adım için gayet uygundu ve hediyesini vermek için sabırsızlanıyordu..
Başak arkadaşını zorla ikna etmiş canının sıkıldığı için felekten bir akşam geçirmek istediğini söylemişti.En son beylere yakalanmanın korkusuyla kabul etmeyen Zeynep kardeşinin baskısıyla kabul etmek zorunda kalmıştı.
Doğum gününü tamamen unutan Zeynep aklı fikri zamanı gelen ödemelerindeydi. İki aydır ödeyemediği kredisinin sıkıntısı yüzünden uyku bile uyuyamıyordu. Kardeşine belli etmese de canı fena derecede sıkkındı.Barıştan borç istemeyi biran için düşünmüş anında bu fikirden de vazgeçmişti. Asla isteyemezdi.Hem ne olarak isteyecekti.O itirafından sonra adam akıllı konuşamamışlardı bile.Kafasındaki düşüncelerden sıyrılıp aynadaki yansımasına uzunca baktı ve çantasını alıp salona geçti.
"Hazırım! Yalnız çok takılmayalım olur mu?" keyifsizce mırıldandığında Zehra ve Başak onaylarcasına başlarını salladılar.
Başak arabasıyla partinin verildiği mekana geldiğinde abisine mesaj atarak geldiklerini bildirdi.Zeynep arabadan indiğinde sessiz duran mekana bakıp kızlara döndü.
"Kapalı mı acaba? Çok sessiz duruyor." dediğinde kızlar hiçbir şey demeden kolundan çekiştirmeye başladı.Kapıyı açıp Zeynep'i içeriye iteklediklerinde mum ışıklarının arasında duran kalabalığın içine birden düşmüş gibi olmuştu.
Büyük gürültüyle konfetiler patlayıp üzerine dökülmeye başladığında gözleri kocaman açılmıştı.Alttan doğum günü müziği çalmaya başladığında herkes iyi ki doğdun diye bağırıyordu.
Zeynep dolan gözleriyle bulanık görmeye başlamıştı.Barış gülümseyerek yanına yaklaşıp iki elini tutarak "Doğum günün kutlu olsun güzelim." dediğinde Zeynep adamın boynuna adeta atladı.O kadar dolmuştu ki göz yaşları akarken bir yandan da kulağına doğru teşekkür ederek fısıldıyordu.Barış geri çekilip alnına sıcacık bir öpücük bıraktı.
"Ağlama lütfen" derken akan yaşları parmaklarıyla özenle sildi.Zeynep kafasını sallayıp yanında duran ailesinden geriye kalan emanetine sıkıca sarılıp geri çekildi.Sırayla diğerleriyle de kucaklaşıp tebriklerini kabul etti.Masaya yerleştiklerinde hala mutlulukla gülümseyip hepsine ayrı ayrı teşekkür edip duruyordu.
Masada en mutsuz kişi şüphesiz Sedaydı.Birazdan bu müthiş anı bozacak cehenneme çevirecek olmanın üzüntüsüyle gülemiyordu bile.Melih geldiğinden beri Sedanın üzgün yıkılmış haline anlam veremiyordu.Sorduğunda ise onu geçiştirip kızların yanına gitmişti. Olduğundan daha soğuk davranışları canını sıkmıştı ama sırf ortama ayak uydurmak için sessizce duruyordu.Diğerleri de bunun farkındaydı.Gülüm özellikle Sedayı sıkıştırmıştı ama Seda tek laf etmemişti.
Nergis bütün gün akşamın hayaliyle yanıp tutuşurken büyük bir hayal kırıklığına uğramıştı.
Giray gelmemişti!
Abisine sormak için yanıp tutuşurken Fırat her şeyden habersiz "Giray neden gelmedi?" diye sorduğunda Nergis kuzeninin boynuna atlayabilirdi.Demirhan önce kardeşine baktı.Meraklı bakışlarının ağzından çıkacakları bekler gibi haline bakıp sakince kuzenine döndü.
"İşleri varmış.Selamı var." kısaca söyleyip bakışlarını tekrar Nergise çevirdi.Nergis abisinin bakışlarına aldırmadan önündeki suyu alıp titreyen elleriyle dudaklarına götürüp bir yudum aldı.Boğazından geçmeyen sıvıyı zorla yutarak derin bir nefes aldı.Sırf onu görmemek için gelmemişti.
Onu affetmeyecekti.Ondan vazgeçmişti.Kalbindeki sızlamanın geçmesine fayda edecek hiçbir şey bilmiyordu.Bu geceyi kazasız belasız atlattıktan sonra kendisini affettirmenin yollarını aramaya başlayacaktı.Belki de hayatında ilk kez birisinden özür dileyecekti. Fakat bu kişi yaşama sebebiyse gerekirse her saniye özür dileyebilirdi.Yeter ki ondan vazgeçmesindi..
Demirhan kardeşinden çektiği bakışlarını yanındaki kıza çevirdi. Kızın can alıcı dudaklarına yumulmamak için zor duruyordu. Cihanın öldürücü bakışlarını hissettiğinde o da ona aynı şekilde karşılık verdi.Bakışları yanında oturan İmranı bulduğunda sinsice gülümseyen Demir iyice keyiflenmişti.
İmran Yakup Efe ve Cihan arasında oturmuş ecel terleri döküyordu. Adamın keskin can alıcı kokusu burnuna doldukça abilerinden çekinip korkmasa resmen vantuz gibi yapışacaktı.Zaten abisi yüzünden geldiğinde sarılıp öpememişti.
Yandan bakış atıp gülümserken Cihanda aynı şekilde cevap verdi. Gözü kızın giydiği elbisenin dekoltesine kaydığında hafifçe kulağına eğildi.
"Beni çıldırtıyorsun!" sesinin sert çıkmasına özen gösteren Cihan kızın gözlerine baktığında İmran utanarak kızarmaya başlamıştı. Midesindeki kelebekleri çoktan isyana başlamıştı.Cihan daha fazla utandırmak istemediği için geri çekildiğinde karşısında kardeşini yemeye hazır duran Demirhana öldürücü bakışlarını atmaya devam etti. Bok varmış gibi izin vermişti yanında oturmasına şimdide sinirlenmesine engel olamıyordu. Nihan abisine bakıp lütfen dercesine gülümseyip yemeğini tırtıklamaya devam etti.
"Şu abinin kirli işleri falan yok mu? Bir iki gün içeride yatacak kadar hani.." Nihan kıkırdayarak Demirhana döndü.
"Saçmalıyorsun.Öyle bir şey olsa bile izin verir miyim?"
"Ama sonunda benimle olacaksın yavrum.Az kafamızı dinlerdik. Baksana bakışlara karşısında çocuk olsa öcü diye korkar yemin ederim!"
Nihan bakışlarını tekrar abisine çevirdiğinde gerçekten Demire hak verdi.Resmen bakışlarıyla Demiri bin parçaya bölüyor gibiydi.Gerçi o da Yakup Efe'nin bakışlarına maruz kalıyordu.Yakup Efe ikide bir İmranla konuşuyor onu Cihandan uzaklaştırmak için her yolu deniyordu.Hallerine gülüp Demirhanın kulağına eğildi.
"Abimden daha şanslısın.Baksana Yakup Efe kızın nefes almasına bile izin vermiyor." Demir kuzeninin çabasını takdir ederek gülümsedi.
"İyi oluyor o abine! Attığı yumruğu unutmadım daha. Yakup Efe cevap vermezse ben gönüllü olacağım yakında merak etme!"
Eğlence son hız devam ederken açılan kapıdan Erenin girmesiyle dikkatler adamın üzerinde toplanmıştı.Sedanın nefesi kesilirken sona yaklaştığını biliyordu.Birazdan bütün sevdikleri ondan nefret edecekti. Özellikle sevdasını sonsuza kadar kaybedecekti.Son kez Melih'e baktı.İçi kan ağlaya ağlaya içinden "Affet beni.Ne olursun affet!" derken damlayan göz yaşını hızla kimse fark etmeden sildi.
Masadaki herkes şaşkınca birbirine bakarken Eren kalabalığa yaklaşıp "İyi akşamlar herkese." diyerek kimseye bakmadan Sedanın yanına geçti.Eğilip kızın saçına öpüp geri çekildiğinde "Geciktim bebeğim üzgünüm."dedi.Seda bulanan midesiyle kendisini ayık tutmak için adeta savaş veriyordu.
Melihin bütün kanı ise gördüğü manzara karşısında donmuştu. Gözlerini dahi kırpmadan Sedanın gözlerinin içine bakıyordu.Ağzını açıp tek kelime edemiyordu.Eren Melihin yıkılmış haline bakıp sinsice gülümsedi.Her şey tamda istediği gibi gidiyordu.Şans bu sefer ondan yanaydı.Kanayan yarasını biraz daha kanatmak için tekrar konuşmaya başladı.
"Bir arada olmanız çok iyi oldu. Seda mutlu haberi verdin mi canım?"
Aralarında konuşma yetisine sahip olan Barış sinirle "Ne haberi?" diye sorduğunda Eren şaşırmış gibi yaparak Sedaya baktı.
"Ah beni mi bekledin yoksa? Peki madem benden duyun o zaman millet.Bu güzel kız benim evlenme teklifimi kabul ederek beni dünyanın en mutlu erkeği yaptı."
Mekanda çalan müzikten başka ses çıkmıyordu.Bütün herkes şok olmuş şekilde duyduklarını anlamaya çalışırken Seda tepkisizce Melihe "İnanma! Ben seni seviyorum. Aşkım.Sonsuzum. Sadece seni seviyorum." diyen gözleri yalvarırcasına bakıyordu.
Melih ölümü bütün zerresinde hissediyordu..Kalbinin sesinden sağır olan kulaklarında sadece evlilik kelimesi çınlıyordu.Ruhu duyduklarıyla çoktan bedenini terk etmişti.Böyle bir acı olamazdı. Nefesi kesildi.Sol tarafındaki ince sızı bütün bedenini ele geçirmişti.
Nefes almak bu kadar zor muydu?
Bir insanın yutkunması bile can yakar mıydı?
Daha önemlisi geriye bir canı kalmış mıydı?
Koskoca adamın sağ gözünden akan bir damla yaş Sedayı kor alevlerde yakmaya yetmişti.Gözlerine dolan yaşları zorla tutan Seda masanın altında yumruk yaptığı elleriyle kendisini zorluyordu.Bakışlarını masadaki kuzenlerine çevirdi. hepsinin ona kınayarak baktığını gördüğünde "Hepsi sizin için!" dememek için zor duruyordu.
Büyük bir gürültüyle sandalyesini geri kaydırıp hızla mekandan kendisini dışarı atan Melih hızlanan nefesini düzene sokmaya çalışmakla bile uğraşmıyordu.
Ne hissedeceğini bilemiyordu. Kabullenmek istemiyordu.Canını bile vereceği kızın başkasıyla evlenmesini nasıl kabul edecekti. Başkasının ona dokunmasını nasıl kabul edecekti.Gözleriyle bile bakmaya kıyamayan sevdasını başka ellere nasıl yar edecekti?
Yüreğindeki acıya hangi insan evladı dayanabilirdi?
Hangi sevda böylesine can yakardı?
Hangi aşk böylesine insana azap verirdi?
Neden bunları yaşamak zorundaydı?
Daha kaç kere umutlarının kurbanı olacaktı?
Bütün kelimeler bütün sorgulayışlar anlamını yitirdiğinde ellerinin arasından kayıp giden bir hayatı vardı şimdi..
Gözlerinden akan yaşlar gibi akıp giden kaybettiği bir sevdası vardı..
Ve bu acıyla nasıl yaşamaya devam edecekti bilemiyordu..
-Bölüm Sonu-
^-^ Ağlamıyorum.Gözüme biraz Melih kactı... :(
Vicdansız yazar degilim ben yazarken bile resmen içim sızladı..Cok depresif bir bölum oldu farkindayim cunku bu aralar bende öyleyim sanirim ruh halim kalemimede yansidi..Neyse her zaman gülemeyiz degil mi? Biraz da boyle devam edelim..
Onlar sevdalariyla imtihan olanlardan.Bir kac bolum boyle olacak..Olaylar son hız devam edecek..
Ufak ipucları vereyim..:)
Erenin sonu kimin elinden olacak??
Melih bu duruma izin verecek mi?
Yoksa pes edip cekilecek mi?
Cihanin düsmanı suskunlugunu bozacak ve ortaya cikacak..
Imran basına gelen bir olaydan sürpriz bir isim sayesinde kurtulacak bu kisi kim olabilir düsünün bakalim :))
Ve Giray ne durumda?Nergis Girayı tekrar kazanabilecek mi?
Yeni bölümde görsmek üzere seviliyorsunuz..
Aşk'la Kalın.. :)
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro