Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

~Hangimiz Sevmedik?~

Merhaba şekerler.. :)

Bölüm pazartesi gelecekti ama malumunuz pazartesi günü bayram:)  şimdiden bayramınız mübarek olsun.Rabbim tekrarını nasip etsin..
Erken gelen bölümün güzelliğiyle hepinize keyifli okumalar diliyorum.Begenileri artı güzel yorumlarınızı bekliyorumm.. Görüsmek üzere.. :))

İki genç şaşkınca gelen kişiye baktıklarında elinde bir buket çiçekle Sedanın arkadaşı Ereni görmeyi beklemiyorlardı.

Eren, Seda ve Gülüm'ün liseden tek bağını koparmadığı arkadaşıydı. Seda'nın Melih'e olan duygularını başından beri bilen birisiydi ve ona çok destek olmuştu. Hatta o gün Melih'e duygularını gidip söylemesine adına gerekli cesareti vermiş, adamın evine bile o göndermişti. Seda onun sayesinde boşuna umutlandığının gerçeğine varmıştı. O günden beri de eksikliğini hiç göstermemişti Seda'ya.. Eren'in ona duygularının eskisi gibi sadece arkadaşlık olmadığının farkındaydı fakat Seda, kalbinde hala Melih varken Eren'i değil kalbi, gözleri bile o anlamda kabul edemezdi..

Seda, Melih'i arkasında bırakıp Eren'in yanına gidip sarıldı. Kollarını Eren'in boynuna doladığında Melih sinirden ve  kıskançlıktan o an öleceğini hissetti. Herifin sevdiği kızın beline dolanan kollarını paramparça etmek istedi. Yumruklarını sıkıp öylece karşısındaki sahneye bakıyordu.

Seda'nın peşinde köpek gibi arkadaş ayağına dolanan bu adamı yakın bir zamanda öldürecekti. Çünkü çok iyi biliyordu onun arkadaş ayaklarının saf olmadığını.. Biliyordu bilmesine de, bir şey yapamıyordu. Tıpkı şuan sarılmalarına bir şey yapamadığı gibi..

"Kızım nerede kaldınız Allah aşkına?" Narin mutfağa girdiğinde karşılaştığı manzaraya şaşkınca baktı. Ortalığın karıştığını anlayan kadın, dağılan ortalığı toparlamak adına kolları sıvadı. Melih, Narin teyzesinin mutfağa gelmesiyle hemen dışarı çıktı. Ardına bile bakmadan sinirle yürüyüp masadaki yerini alırken, kuzeni Barış'ın yanına oturdu. Kafasını kaldırdığında kendisine çevrili bir sürü gözle karşılaştığında bakışlarını hemen kaçırdı. Barış, neler olduğunu merak etse de adamın üzerine gitmek istemedi. Kuzeninin surat ifadesinden işlerin yolunda gitmediğini anlayabiliyordu.

Seda, az önceki surat ifadesine nazaran daha mutlu bir halde Eren ile birlikte masaya oturdu. Melih, üzerinden hiç çekmediği keskin bakışlarıyla adamı adeta parçalarına ayıracakmış gibi bakıyordu. Sadece o da değildi bütün kuzenlerinin keyfi kaçmış, her biri Eren'e niye geldin dercesine bakıyordu. Hepsi bir çember oluşturup Eren'i de futbol topu niyetine ortaya atıp, birbirlerine şut çekerek rahatlamak istiyordu.

Melih, kıl kuyruk Eren'in Sinan amcasıyla yalaka konuşmalarını duymamaya çalışsa da pek başarılı olamıyordu.

"Seda'nın geldiğini duyunca dayanamadım geldim bende!" Eren neden geldiğinin açıklamasını yaparken, Sinan genç adama zoraki bir şekilde gülerek yanıt verdi. Sinan'ın suskunluğunu fırsat bilen Samet, dudaklarına götürdüğü bardaktan bir yudum su içerek sertçe masaya bıraktı. 

"Aile yemeği olduğu kısmı atlamışsın delikanlı ama olsun iyi ki geldin. Geldin de gördün. Bak hem öğrenmiş oldun, ailemizin erkekleri ne kadarda kalabalık! Yasemin, ayağımı neden eziyorsun yavrum? Onu yıllar önce nikah masasında yapmıştın zaten!" Samet karısına ne var yani dercesine bakarken, Yasemin'in kaşı gözü sus dercesine ayrı oynuyordu. Karısının haline karşılık, sinsice sırıttı. "Eve gidince hatun. Şimdi herkesin içinde olmaz!" Lafı anlamamazlığa vuran Samet, herkesi güldürürken gülmeyen bir tek davetsiz gelen genç vardı. Adam bakışlarını Melih'e çevirip işlem tamamdır anlamında göz kırptığında, Melih amcasına gülümsemekle yetindi. Kraldı bu adam, kral! Daha ötesi berisi yoktu!

Barış karşısında oturan Yakup Efe'ye kaş göz yaparak Gülüm'ü işaret etti. Biran önce yakınlaşması, olayları öğrenmesi şarttı. Yakup Efe'de korkulu gözleriyle olmaz anlamında başını hızla salladı. Gülüm, yanında oturan garip tavırlar sergileyen adamı şüpheyle süzdü. "Bir sorun mu var?" diye sordu. Genç adam telaşla "Hayır!" dedi ve hızla önündeki su dolu bardağı dudaklarına götürdü. Cevaptan tatmin olmayan Gülüm, alayla kaşlarını kaldırdı. "O halde neden kuyruğuna sinek konan öküz gibi sallanıyorsun?" Yakup Efe kendisine benzetilen öküz tabirine mi sinirlensin yoksa karşısındaki kuzeninin baskı dayatmasına mı sövsün bilememişti. "Sinek? Ha, evet sinek kulağımın yanında dolanıyor o yüzden!" Genç adam derin derin soluk alarak suyunu içmeye devam etti. Barış'ın öfkeden kızaran suratından bakışlarını kaçırıp kalabalığa çevirdi. İkiliyi uzaktan izleyen Yusuf ve Ahmet birbirlerine yine bir işler dönüyor anlamında bakıp susmayı tercih ederken, Yakup Efe bu işten nasıl kurtulacağını en yakın zamanda bulmayı diledi..

Ne kadar zaman geçti bilmiyordu, Melih.. Karşısında sergilenen tiyatroya daha fazla dayanamayacaktı. Kalırsa katil olması an meselesiydi. Seda'nın, Eren'e daha fazla gülücükler bahşetmesini kaldıramayacaktı!

Oturduğu sandalyeyi ani bir hızla geriye ittirip ayağa kalktı. Bu sırada Eren bir olay anlatıyordu ve herkes zoraki bir şekilde dinliyordu. Melihin dikkat çekmesiyle  susmak zorunda kalmıştı.Bütün dikkatleri üzerine çeken Melih "Kusura bakmayın sabah erkenden toplantım var biraz çalışmam gerekiyor! Narin teyze ellerine sağlık her şey çok güzeldi.İyi akşamlar!" Melih kimsenin yanıtını beklemeden arkasını dönerek bahçenin çıkışına doğru yöneldi.Arkasında bıraktığı kırık kalbin bile farkına varmadan çekip gitmişti..

Arabasına binmek üzereyken kendisine seslenen babasıyla yüzünü ona dönmeden bekledi. Onur oğlunun durumunu biliyordu. Hatta çok kez konuşmuşlardı fakat Melih ne kadar konuşursa konuşsun bir türlü unutamıyordu..

"Bir şey mi oldu baba?" Melih anlamamış gibi davranmayı seçtiğinde Onur ellerini cebine sokarak oğlunun karşısında dimdik duruyordu.

"Bende onu merak ediyorum oğlum ne oldu?" Melih bir şey yok dercesine başını salladığında babasının yemeyen bakışlarına maruz kalmıştı.Kaç kaç nereye kadardı.Dayanamadı artık genç adam..

"Olmuyor baba olmuyor! Kaç yaşına geldim hala çocuklar gibi ağla desen ağlarım!Canım yanıyor! Ruhum sanki can çekişiyor! Uzansam ellerinden tutacağım ama elimi kolumu bağlıyor!Ne olduğunu bilmiyorum az önce bana ne dedi biliyor musun? Ne yüzle bana soru soruyorsun seninle ben biz olamadık dedi! Ben bitirdim sende bitir dedi! İnanabiliyor musun baba? Ben ne yaptım bu kıza yana yana sevmekten başka? Tamam belki cesaret edip söylemedim belki ona sevgilimsin sen benimsin diyemedim sahip çıkamadım ama yaşattım baba!Hissettirdim! Önemli olan bu değil miydi? Ben çok yoruldum artık! Boşa kürek çekmekten tükendim!" Onur kendisinden bile uzun olan oğlunun nasıl çöktüğünü gördü.Dağ gibi oğlu karşısında o yetimhanedeki çocuktan farksızdı.Hala yardıma muhtaç sevgiye aç..

"Neden sormuyorsun? Peşinden gitmeyi denedin mi hiç Melih? Sebebini hiç sordun mu? 4 yıldır köşe bucak kaçmaktan başka ne yaptınız? Ben söyleyeyim! Anca üzülüp içiniz içinizi yedi sadece sustunuz!Biliyor musun anneni sadece bir gece yemek yemeye ikna etmem tam 3 ayımı aldı benim! Tam 3 ay! Sevdiğim kadını öptüm diye dayak yedim oğlum ben! Ama asla pes etmedim! Kovdu tekrar gittim.Sövdü tekrar gittim.Vurdu tekrar gittim.Melih pes etme oğlum! İstiyor musun? O zaman alacaksın! Başka çaresi yok!Sen benim oğlumsun Melih! Kanımı vermemiş olmam canımı veremeyeceğim anlamına gelmez. Artık seni üzgün görmek istemiyorum.İstemiyoruz.Ne ben ne annen ne de kardeşin!"

Onur oğluna gerekli gazı vermişti. Artık uygulaması oğluna kalmıştı. Melih babasına baktığında içi huzurla doldu.En büyük destekçisi babasına onu sahiplenen babasına..

"Sağ ol baba! Kanında benim canında.." babasına sarılan genç adam arabasına atladığı gibi uzaklaştı oradan..

Babası haklıydı.Pes etmeyecekti. Sonucu ne olursa olsun öğrenecekti.Sedanın ondan uzaklaşma nedenini öğrenecekti. Gerçi işi Yakup Efeye kaldıysa biraz zor olacaktı ama yine de bekleyip görecekti.

Eve giden yoldan saparak biraz kafa dinlemek istedi Melih. Kuzenleriyle her zaman gittiği çamlıca tepesindeki gizli yerlerine gitmeye karar verdi. Ne yapacağına karar vermesi gerekiyordu.

Tepenin eşsiz güzelliğindeki manzaraya elindeki içkisiyle eşlik ediyordu.İçmeyi hiç sevmezdi ama bu gece sağlam bir içkiye ihtiyacı vardı!

Aradan geçen yarım saat sonra arkasından gelen ayak seslerini duyduğunda kafasını çevirip sesin geldiği yöne doğru bakan Melih gördükleri karşısında kafasını iki yana salladı.

"Bizsiz parti he birader! Hiç yakıştıramadım!" Barış elinde tuttuğu poşetlerden birini Melihe uzattığında içinin dolu olduğunu gördü.Anlaşılan içmek isteyen tek o değildi.

"Kimlik kontrolü Melih bey içki içmeye yaşınız tutuyor mu?" Demirhan kuzeninin depresif halini bozmak için şaka yollu polis kimliğini çıkartıp Melihe doğru uzatmıştı.Melih kuzenine gülerken "Bu seferlik affet memur bey! Aşk acısı süt içmekle geçmiyor!" diye şakasına karşılık vermişti.

Yanına sırayla gelen kuzenleri ve kardeşi çember oluşturup Melihin etrafını sarmışlardı.Melih hepsine baktığında şükretti.Aşk hayatı kötü olabilirdi ama çok bağlı bir aileye sahipti..

Melih Yukup Efe'ye baktığında onunda bir şişe açıp içtiğini gördü. "Sen niye bunalıma girdin lan! Gördün konuştun daha ne istiyorsun anlamadım!" diye sitemle konuştu.

Genç adam buruşturduğu suratıyla "Ben içmeyeceğimde kimler içecek dostlar! Gavurun kızı ne dese beğenirsiniz? Okulu da bittiğine göre artık gelen görücüleri değerlendirecekmiş! Bak bak!Kim var lan buna görücü gelen? İmranı sıkıştırdım ama ağzından bir laf alamadım kardeş mi düşman mı belli değil! Abi çok iyi insan kesip biçip ameliyat yapıyorum ama şu aşk konusunda dediğiniz gibi tam bir fiyaskoyum!" Yakup Efe anlatadursun diğer delikanlılar onun bu durumuna katıla katıla gülüyorlardı.

"Oğlum babamla seni bir odaya kapatalım yemin ederim 1 saat kal.Sonrasında Gülümle nikah masasında bulursun kendini!"
Demir kuzeniyle dalga geçerken Emir bu sefer cidden hak verdi kardeşinin fikrine.

Emir'de Yakup Efe gibiydi tek farkı onun aşık olmamasıydı.Olsa bile konuşmaktan çekinmezdi.Sadece aşka ayıracak vakti yoktu hepsi buydu..

Fırat abisinin içler acısı haline baktığında Sedaya olan öfkesi artıyordu.Kaç kez Sedayla konuşma kararı almıştı ama abisi ona bir şey dersen seni asla affetmem demişti.Bu yüzden susmuştu hep ama onunda bir sabrı vardı.Eğer abisi daha fazla böyle devam ederse Sedayı cidden kıracak sözleri sarf etmekten çekinmeyecekti..

6 genç adam hem gülüp hem dertlerini anlatırken su gibi içtikleri içkilerin etkisi de yavaş yavaş kendisini gösteriyordu. Onların furyasına bile yetişmiş vazgeçilmez olan arabeskin babası Müslüm Gürses'in şarkısını Demir mırıldanmaya başlamıştı bile..

Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümde

Bir türlü kendimi avutamadım

Kaç gece ağladım böyle gizlice

Ne yaptımsa seni unutamadım..

Herkes kendi acısından sorumluydu bu sınavda..Her cümlede herkes başkasını düşünüyordu.Demire eşlik eden güzel kafalar aşık yürekler kendilerinden geçmiş haldelerdi..

Kim bilir kimler var şimdi kalbinde

Sen beni unuttun çoktan belki de

Ben hala yaşarım eski günlerde

Her şeyde sen varsın
unutamadım..

Yürü be!
Aslanım benim!
Kim tutar lan seni!
Of Seda yaktın kızım beni!
Gülüm seni nikah masasına oturtmazsam!
Oğlum benim sevgilim yok ama olsa da fena olmazdı!
Lan ben neden aşık olamıyorum?

Daha neler neler her kafadan bir ses çıkarken deli gibi etrafa bağırıp çağırıyorlardı..

Kaç tane içtiklerini hatırlamayan genç şövalyeler ne ara Sedaların bahçesine geldiklerini bile anlamamışlardı.Melih eve dönüş yolunda arabadan atlamakla tehdit ederek zorla getirtmişti kendisini. Melih ve Yakup Efe'ye göre daha aklı başında olan diğer adamlar ayyaş kuzenlerini susturmaya çalışıyorlardı.Yoksa Sinan amcaları onları ebediyen susturacaktı.

"SEDAAAAAA!!! Uyuma lan uyuma! Ben uyumuyorsam sende uyumayacaksın!" Barış öküz gibi böğüren kuzenin ağzını tıkamaya çalışsa da Melih onu ittirip duruyordu.

Seda Melihin yaptıklarını akşamdan beri düşünüp yatağında sağa sola dönüp uyumaya çalışıyordu.

"SEDAAAAAA!!! Uyuma lan uyuma! Ben uyumuyorsam sende uyumayacaksın!" Seda duyduklarıyla yatağından düşecekti neredeyse.Aniden kalkıp pencereye yapıştığında gözleri yerinden çıkacaktı.Odasının kapısı aniden açıldığında Gülümün pijamalarla saç baş dağılmış hali onunda şok olduğunu gösteriyordu!

Pencereyi açan Seda ayakta bile durmakta zorlanan kuzenlerine ve Melihe sinirle "Ya ne yapıyorsunuz Allah aşkına sessiz olun!" diye söylenirken Gülüm Sedanın üzerine abanmış camdan aşağı "Tü Allah cezanı vermesin birde doktor olacak! Pis ayyaş! Çekil git şuradan gözüm görmesin! Sinan amcam uyanırsa ne olur biliyor musunuz siz?" diye sinirle söyleniyordu.

"Ne oldu kız ölmemden mi korkuyorsun yoksa?Gülümmmm Gülümmm ben sana Gülüm derim gülün ömrü uzamaya başlar! Kızım senin o isminin sonundaki iyelik ekini yerim ben! Ulan herkes sana Gülüm diyor ben sinir oluyorum! Kimsenin Gülü olamazsın sen! Hem o gelecek görücüler kim lan?Hepsini neşterimle keser doğrarım.Anladın mı?" Gülüm duydukları karşısında kalp krizi geçirecekti neredeyse! Gözü kör olmayasıca çekingen sevdiği adama bakın hele büyümüşte ali kıran baş kesen gibi havalara girmiş artisleniyor diye içinden kıs kıs gülüyordu.

"Bende aşık olmak istiyorummmmmm!" Demirhan kollarını iki yana açmış olduğu yerde dönüp duruyordu.Ona ne oluyorsa kafayı bulmuş mala bağlamıştı! İkizi koluna girip ağzını kapatmaya çalıştıkça Demirhan elini çekip "Susma sustuktça sıra sana gelecek! İkizim neden aşık olamıyorum lan ben?" diye ikizi Emirhana sorular soruyordu. Emirhan nereden düştüm bu delilerin arasına diye sayıp söverken Melih başlamıştı bu seferde..

"Bana bak Seda! Yetti artık fazla naz aşık usandırırmış kızım!Neyin kini lan bu yıllardır bitmedi ama buraya kadar! Sustuğum yeter bundan sonra susmak yok! Pes etmek yok! O susmuş dilini çözeceğim!Yemin olsun çözeceğim! Ayrıca o Eren denen kıl kuyruk herifi de geberteceğim!" Melih dili döndüğünce bağırıp duruyordu.

Seda duyduklarına inanamıyordu. Melih olamazdı bu karşısındaki çocuk gibi bağıran adam! Kılkuyruk mu demişti o arkadaşına! Sana ne be sana ne!Sen kimsin? diye bağırıp çağırmak istiyordu tam ağzını açmıştı ki babasının sesiyle ağzını kapatmak zorunda kalmıştı.

"Hayırdır gençler? Evleri mi karıştırdınız?" Sinan başından beri olanları duymasına rağmen sessizce gitmelerini beklemişti ama çocuklarının gitmeye niyetleri yoktu.Karısına daha fazla dayanamayacağım diyen Sinan bahçeye atmıştı kendisini..

Çocuklar Sinan'ı gördüğünde hafiften kendilerine gelmişlerdi. Emirhan şimdi bittik diye kuzenlerine bakarken Melih ve Yakup Efe hala aptalca sırıtıyorlardı.Sinan hala cevap vermeyen yeğenlerine bakarken yüksek sesle "Ne bu rezillik oğlum? Ne diye öküz gibi böğrüyorsunuz?" dediğinde Emirhan hemen öne çıkarak "Amca kusura bakma biraz kafayı buldular da ondan böyleler yani sen şimdi gir eve biz toparlar gideriz.Hadi Barış!" Emir amcasını eve sokmaya uğraşsa da amcasının girmeye hiç niyeti yoktu!

"Amcam benim be! Şimdi aşık olamıyorum ben biliyon mu? Bu iki salak aşk acısından böğrüyor ben aşkım olmadığım için çaktın köfteyi!" Emir dayanamayıp "He çaktı köfteyi geri zekalı!" diyerek Demirin ensesine en sonunda şaplağı indirdiğinde Demir  Fırat'ın ayaklarının dibine uçmuştu.

Düştüğü yerde uyuklamaya başlayan Demirhan kuzeninin ayağını da yastığıymış gibi başının altına almış sarılıp uyumaya devam etmişti.Fırat bir yandan ayağına koala gibi yapışmış kuzeninden kurtarmaya çalışırken bir yandan da abisini susturmaya çalışıyordu.

"Baba! Sinan Baba! Babam!" Melih karşısındaki adamdan 3 tane görüyordu.Nerede olduğunu bilmiyordu ama hepsine sesleniyordu.Kızına aşığım ben kızını bana ver diyecekti şimdi!

"Nereden baban oluyorum lan ben senin eşek sıpası!" Melih Sinan amcasının sinirli sesini duyduğunda gülmeye başladı.

"Tabi ya! Kim benim babam olur ki zaten.Babam bile babam değilken öyle değil mi?" dilinin döndüğü kadar kurduğu cümleyi duyduklarında şok olmuşlardı. Barış Melihin ağzını kapatıp "Oğlum saçmalıyorsun iyice sus artık!" diye sinirle konuştuğunda gözleri Fırata kaydı.

Abisinin ne demek istediğini bir tek Fırat anlayamamıştı.Babam babam değilken demek ne demekti? Sarhoşluktan saçmalıyor herhalde diye düşündü.

Sinan daha fazla dayanamamıştı. Sarhoşluğun etkisiyle her şeyi anlatmaya meyilli olan yeğeni oldukça tehlike arz ediyordu. "Barış topla şunları elimden bir kaza çıkmadan götür evlerine!"

Emir yerde yatan kardeşini kaldırmaya uğraştıkça Demir "5 dakka daha" diyerek çimenlere daha çok yayılıyordu.

Sinan kızlarının olduğu cama doğru baktığında kızları hemen geri kaçmıştı.Allahım nelerle sınıyorsun beni diye içten içe söyleniyordu.

"Oğlum ne vardı bu kadar içecek?" Sinan çocukların bu kadar kendilerinden vazgeçmiş hallerine acımıştı.Kendisinin geçmişine benzetmişti.Gerçi o hiç Narinin kapısına içip içip dayanmamıştı!

"Sen aşk acısı ne bilir misin amca? Bak ben doktorum her bokun ilacı bende ama onun çaresi ıhh yok !" Sinan Yakup Efe'den hiç ummadığı performansı görüyordu.Videosunu çekip Yusufa izletse adam kesin bu benim oğlum değil oğlum nerede diye üzüntüsünden kalpten giderdi!

Gülüm tülün arkasında gülmekten çatlayacaktı.Seda ne hissedeceğini şaşırmıştı.Halleri çok komikti ama üzülmüştü Melihin düştüğü hallere..

"Acının kitabını yazdık aslanım biz! Ama edebimizle!" Sinan laf anlatmaya çalışadursun kendinden geçmiş 3 yeğeni de bir haberdi.Biri zaten uyuyakalmıştı..

"Sevmek suç mu laayynnnn? Söyle Sinan baba hangimiz düşmedik kara sevdaya,hangimiz sevmedik çılgınlar gibi.. Demir uyan oğlum istek parça yapıyorum söylemen gerek!" Melih yerde uyumakta olan kuzenini ayağıyla dürtüp uyandırmaya çalışıyordu.Sinan gülmek istese de tutuyordu kendisini.Narin olanı biteni mutfaktan doğru izleyip hem üzülüp hem gülüyordu çocuklarının bu hallerine..Yine olaya el koymak ona kalmıştı.

Çocukların yanına gittiğinde Demirin yanına eğilerek yanında getirdiği bir bardak soğuk suyu suratına döktüğünde Demir aniden "Kaç kadeh kırıldı sarhoş gönlümdeeee!" diye saatler öncesi söylediği şarkıya devam etmeye başlamıştı.

"Emirhan kardeşini sırtlan oğlum hadi.Barış,sen Melihi al Fırat Yakup Efeyi al sende.Evlerinize gidin artık çocuklar.Ayıldıklarında pişman olacaklar zaten bu iş daha fazla uzamasın.Dikkatli gidin annem tamam mı?" gençler kardeşlerini sırtlandıkları gibi arabaya doluşup gitmişlerdi.

Narin kocasına baktığında "Hiç sinirlenme boşuna cesaretlerine hayran kaldım.Sen bile kapıma gelip aşkını böyle ilan etmemiştin!" karısının yalandan büzdüğü dudaklarını parmaklarıyla sıkıştıran Sinan "Aşkımı nasıl itiraf ettiğimi unuttuysan şimdi hatırlatabilirim yavrum özellikle gecesinde olan kısmını.." Narin geçmişi hatırlayıp kıkırdamaya başladığında "hatırlatsan fena olmazdı hani" diyerek kocasını odalarına doğru çekiştirmeye başlamıştı.

Yıllardır sinirli kocasını anında yumuşatmayı fazlasıyla başarıyordu.Narin hanım bu konuda bütün ödülleri başarıyla toplayabilirdi..

-Bölüm Sonu-

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro