~Gizli Gerçekler/Part 2~
Gelen misafirler masadaki yerini almış kimisi yemeklerini yiyor kimisi bakışlarıyla karşısındakini yiyordu.
Melih Sedanın bugün evlilik hakkında ona dediklerini düşünüyor bir yandan da onunla uyumanın verdiği mutluluğu yaşıyordu.Yakup Efe Gülüme öldürücü bakışlarını atarak bugün dediklerini ona yutturmanın planlarını yapıyordu.İmran yemekten ziyade Cihanı yemekle meşguldü.Adamın askıdaki koluyla bile nazikçe yemek yemesine hayranlıkla bakıyordu.Masadaki en rahatsız kişi şüphesiz Nihandı. Karşısında onu tek lafıyla kodese tıktıracakmış gibi bakan Demirhan’a korkusuz gözükmeye çalışarak bakıyordu.Adamın mavi gözleri her an kızı parçalara ayıracakmış gibiydi.Hem selam yolluyor hem öldürecekmiş gibi bakıyor hödük! diye düşünen genç kız önündeki yemeği tırtıklıyordu.
“Ailenizi kaybetmişsiniz.Başınız sağolsun.” Konuya devam eden Yusuf genç adama üzülerek düşüncelerini dile getirmişti.Cihan “Teşekkürler.Malesef trafik kazasında ikisini de kaybettik.” diye cevap verdiğinde masadakiler baş sağlığı dilemiş susmuşlardı.
Sinan bütün şüpheci yaklaşımıyla “Duyumlarıma göre babanız alanında iyi bir iş adamıymış. Büyük kayıp oldu iş dünyası için!” dediğinde Cihan şaşkınlığını belli etmemek için “Evet işine aşık bir adamdı.” dediğinde içten içede kendilerini araştırdıklarını anlamıştı. Haklarında bir şeyler bulmaları zordu hepsini hasır altı yaptırmıştı ama Sinan Aslanı tanımayan yoktu ki kendiside namını az çok biliyordu.O yüzden bu adamın gözünden hiçbir şey kaçmayacağını adı gibi biliyordu.
Sinan ise genç adamın bir şeyler karıştırdığını biliyordu.Alım satım işlerinin altında bir karanlık tarafı vardı ki bunu da en yakın zamanda bulacaktı..
“İzninizle lavabonuzu kullanabilir miyim?” diyen Nihan karşısındaki adamın varlığından az da olsa kaçıp nefes almak istiyordu.İmran ayağa kalkarken yanındaki kuzeni kolundan tutup engelleyerek “Ben yardımcı olurum canım otur sen!” diyerek yerine oturtmuştu Demirhan. Nihan vazgeçtim ben deyip neredeyse yerine oturacaktı ki üzerindeki bakışları fark ettiğinde “teşekkürler” diye ağzında geveleyerek adamın peşine düştü.Demirhan kızın kendinden çekinmesini zevkle izliyordu.Onu deli etmek kızdırmak hoşuna gidiyor onun için eğlence çıkıyordu.
Kıza lavabonun kapısına kadar eşlik edip “Buyur küçükhanım!Yüzünü yıka da kızarıklığın geçsin!” dediğinde Nihan sinirle “Sen karşımda olduğun sürece o kızarmış suratım yerinde kalacak! Ve bu kızarıklık sadece sinirden ego yığını! Fazlasıyla sinirlerimi bozuyorsun!” Adam karşısında gözlerini pörtleterek üzerine doğru yürüyüp konuşan kızla iyice mest oluyordu.
“Sen de benim sinirlerimi bozuyorsun! Unutmadım daha dün İmrana dediklerini!” kız adamın dünden kastını çok iyi biliyordu. İmranla selam yollamamıştı.Gelsin kendisi istesin demişti şimdide kesinlikle onun lafını yapıyordu.
“Ne oldu paşam? Zoruna mı gitti? Yoksa selam yollamadım diye üzüldün mü?” Demir İmrandan duyduklarından sonra gidip kapısına dayanmamak için zor durmuştu zaten şimdi de gelmiş üzüldün mü diye soruyordu.
“Kahroldum bücür anlatamam!Ayrıca ben sana selam falan yollamadım boş selamı almışsın sen! Hah selammış! Ben sana günahımı yollamam!” kapı ağzında tartıştıkları saçma sapan konu yine aralarında sürtüşmeye yol açmıştı.
“Bende aynısını dedim kuzenine!Ay erdim mi ne? Malımı iyi tanıyorum işte.” Nihan Demirin üzerine doğru gelmesiyle korkusunu belli etmemek için sakin kalmaya özen gösteriyordu.Demir kıza doğru eğildiğinde “Sen bana mal mı dedin şimdi?” diye sordu.
Kız arkasındaki kapıyı açıp hızla kendisini içeri kilitlese bir süre çıkmasa onu kurtarmaya gelen olur diye düşünmüştü ama sadece düşünmekle kalmıştı.Hala adamın gölgesinde kalan Nihan korkuyla alt dudağını dişleriyle ezdiğinde Demirin bakışları kaymaması gereken yere kaydı ve belki de hayatının alt üst yapacak şeyi yaptı..
Hızla Nihanın dudaklarına kapanan Demir ateşe deymiş gibi hissetti kendisini.. Çok kızı öpmüş olmasına rağmen bu kadar istek uyandıran kimseyle karşılaşmamıştı.Hastanede ilk karşılaştıkları anda bile o dudakların çekiciliğine kapanan Demir kendisini kor alevlere atmanın bedelini çok ağır ödeyecekti..
Nihan şuan yaşadığı şeyin şokuyla tepki vermeyi bırak nefes dahi almıyordu.Onun için her şeyin anlamı olan ilklerini beklediği öpücüğünü hayvan herif acımadan almıştı.Hem de sevmeden hoşlanmadan hırs uğruna inat uğruna dalga geçer gibi biranda saldırmıştı dudaklarına.Engel olamamıştı.Dur diyememişti aynı şuan diyemediği gibi..
Demir kızın hareketsiz kalması ve öpüşüne karşılık vermemesinden dolayı kapattığı gözlerini açtığında kızın iki gözünden damlayan yaşları gördüğünde kendisini oracıkta vurmayı düşündü.Sonuçta her şeye itiraz eden bir kızdı ve onu iteceğini hatta tokat bile atacağını düşünmüştü.Yaptığının yanlış olduğunu biliyordu ama tutamamıştı kendisini.Günlerdir aklında dolanan bu kızın diğer kızlardan ne farkı olduğunu deli gibi merak ediyordu.Merakını fazlasıyla gidermişti.
Masumdu..Bu kız cadı kimliğinin altında masum bir ceylanı barındırıyordu..
“Nihan ben..” dediğinde Nihan tek elini kaldırıp devam etmemesi gerektiğini belli etmesine rağmen devam eden Demir “İlk olduğunu bil..” yine lafını kesmişti genç kız..Bilemezdi ki..Nereden bilecekti aşık olmanın saklamanın beklemenin ne demek olduğunu nereden bilecekti..
“Bilemezdin tabi! Alışkınsın çünkü sen bir bakışınla yatağına kızları atmaya!Karşındaki kızın dudaklarına izinsiz saldırmaya! Karşılık bulamamak öptüğün kızın ağlaması falan bunlar çok çocukça sana göre! Biliyor musun Demirhan? Beni de çevrendeki o kızlar gibi basitleştirdin ve ben seni asla affetmeyeceğim!” genç kız arkasındaki lavaboya girip kapattığı kapıya sırtını yasladı. Elini dudaklarına götürdüğünde içindeki duygu karmaşasında boğulacak gibiydi.
Biliyordu.Başından beri yanacağını biliyordu ve tepki vermese bile bu öpücükle bütün dengeleri yerle bir ettiğini biliyordu.Aşık olmaması gereken kişiye gönül verdiğini çok iyi biliyordu..
Kapının ardında kalan Demir yaptığı hatanın cezasını şimdiden çekmeye başlamıştı.Nefesi kursağında kalmış gibiydi.. Kalbinde oluşan sızı kendisini belli etmişti.Çok haklıydı herkes ölür biterdi ona! O gitmezdi ki kızlar girerdi sıraya o hangisini öpsem diye düşünürdü.O kadar da piç bir yapısı vardı! Lanet etti! Tıpkı babasının düştüğü hataya düşmüştü ama onun gibi aşık değildi yoksa öylemiydi? Aşkı insan nasıl anlardı ki? Aptalsın dedi olanca siniriyle.Masum kızın ilk öpücüğünü heba ettin! Öl bakalım şimdi vicdan azabından! diyerek hızla bahçeye geri dönen Demir sandalyesine oturduğunda herkes adamın mala dönmüş suratına bakıyordu.Demirhan “emniyette olay olmuş o yüzden telefondaydım kusura bakmayın!” yalanların ardına sığınarak yaptığı aptallığın bedelini çekmeye başlamıştı..
Yemeğin ardından herkes bahçedeki kamelyada dağınık dağınık oturmuş kahvelerini içiyorlardı.Demirhan kızın yıkılmış halini gördükçe kendisine etmediği küfür kalmamıştı.Masaya geri geldiğinden beri kafasını kaldırıp bakmamıştı bile.Kızlarla konuşmaya özen gösterse de iyi olmadığı beliydi.Bu durum abisinin de gözünden kaçmamıştı.Lavaboya gidip geldikten sonra iki gencinde suratları aynıydı neredeyse.Sinirli ve şok olmuş gibi.Evde alırım hesabını diyen Cihan adamlara dönerek “Yusuf bey mümkünse çalışma odanızda konuşabilir miyiz?” sorduğunda herkes merakla adama bakmıştı.
Yusuf adamın soru karşısında biran affallamıştı.Kızına olan bakışlarını zaten beğenmemişti şimdi kızınıza ilgi duyuyorum diye lafa girerse tüfeğiyle vururdu herhalde.Adam hala sorduğu soruya cevap alamamıştı ki Yusufun surat ifadesinden ne konuşacağını yanlış anladığını hemen anlamıştı.O günlerde gelir inşallah diye içinden geçirip “Yani bütün beylerle demek istedim. Hanımları iş konusundan bıktırmak istemiyorum o yüzden birkaç detay öğrenmek istiyordum!” diyerek özenle açıklamıştı.
Adamlar merakla kalktıklarında birbirlerine soran gözlerle bakıyorlardı.Yusuf,Samet,Onur Ahmet ve Sinan ayağa kalktıklarında gençler hala oturuyorlardı.Sonuçta patron onlardı.Ne bilgi gerekiyorsa babaları fazlasıyla verebilirlerdi.
Cihan gençlerin oturduğunu gördüğünde durup arkasına baktı.Adamlarda durduğunda “Sizlere de ihtiyacım var.” oturan gençler adamın dedikleri karşısında birbirlerine baktı.Melih “Hepimiz mi?” dediğinde Cihan gülerek kafa salladı.Gençlerde ayaklanıp babalarının peşlerine düştüklerinde geride kalan hanımlar şaşkınlıkla olanı biteni merak ediyorlardı.
Çalışma odasına geçen adamlar bir köşeye yerleştiklerinde Yusuf “Sanırım konu iş değil?” diye konuya giriş yapmıştı.Cihan “Yusuf bey öncelikle bilmenizi istiyorum ki benden size zarar gelmez aksine sizi korumaya çalışıyorum!” dediğinde Sinanın kafasında yerine oturtamadığı taşlar hareket etmeye başlamıştı.Adamlar Cihanın ne demek istediğini anlamamışlardı.Konu nereye varacak sabırla bekliyorlardı.
“O gün.Kaza günü kaçtığım birileri vardı!” dediğinde bakışları Demirhanı buldu.Demirhan “Zaten emindik bundan!Kimlerdi?Bizimle ne alakası var?” dediğinde Cihan “Nevzat Kayanın adamlarıydı. Onlardan kaçıyordum.Bir ihale davasının görüşmeleri için yer belirlemişlerdi.Bir kaç gün peşlerindeydim.Hangi şirketin hangi ihalenin peşinde olduklarını öğrenmem gerekiyordu.Öğrendim de ama tahminimde olmayan aksilikler oldu.İçlerinden iki adam beni fark ettiler ormanda baya koşturduk.İkisinin elinden zorla da olsa kurtuldum o sıra izimi kaybettirip yolun öbür tarafına çıkıp kurtulmak istedim o sırada İmran bana çarptı kısmen hayatımı kurtardı.Onlar beni fark edene kadar duymak istediğim şeyi duydum!Önemli olanda oydu zaten!”Genç adam konuşmasını bitirdiğinde herkesin kafasında soracak bir sürü soru vardı ama kimse ağzını açıp tek kelime edemiyordu.
“Nevzat Kaya bize milyonluk teklifi veren adam değil miydi?” Fırat şaşkınca adama sorusunu sorduğunda herkes kafasını sallamakla yetindi.
“İhale yok beyler! Kaçakçılıktan kazandıkları parayı aklamanın peşindeler! Siz işe başlarsanız bütün ceza size kalacaktı.Ödemeyi siz yapmak zorunda kalacaktınız. Sonra size ortaklık teklif edeceklerdi el mahkum kabul ederek yarı yarıya şirketi kurtarmış olacaktınız tabi görünürde.Nevzat tepeden tırnağa her şeyi ele geçirip sizi de kapı önüne koyacaktı!”
“Bizimle ne alıp veremediği var ki bu adamın?” Melih sinirle Cihana bakarken genç adam “Kişisel bir durum olarak algılamayın.Bu adamın kazanma yöntemi bu ve ilk kurbanları siz değilsiniz!”diye yanıtlamıştı.
Samet çocuğun esrarengiz konuşmalarından huylandığında “Ağzın yanmış gibi konuştun genç adam?” diye sordu.Sinan ise çocuğun her soruda çözülecek noktasını bekliyordu.
“Yandı çünkü.Ailemi öylesine bir kazada kaybetmedim ben!Nevzatın kurallarını bozan babam canıyla ödedi bedelini! Bende babamın boş yere ölmesine razı olmadım.Ne kadar pisliği varsa planı varsa taş koymaya bozmaya yemin ettim! Varlığımdan haberi yok.Sadece kız kardeşimi biliyor onu da kız olduğu için tehdit olarak görmüyor!” Cihan planladıklarından fazlasını anlatıyordu ki bu hiç iyi değildi.Artık susması gerekiyordu. Gerçeği tam anlamıyla anlatamazdı.
Barış “Bir dakika kardeşini biliyorsa seni nasıl bilmiyor?” diye sorduğunda cevap Demirden gelmişti..
“Çünkü soyadınız farklıydı! 3 sene önce soyadını Soydan olarak değiştirmişsin!” Cihan gülerek Demire “Tebrikler memur bey ne kadar bilgim varsa öğrenmişsin!” alay eder gibi bakıp açıklamaya devam etti.
“Evet.Babalarımız ayrı Nihanla.Onlar ölene kadar annemin babasının soyadını kullanıyordum.” Sakin tuttuğu ses tonuyla cevaplamıştı. Çember ortasında kalmış gibi soru geliyordu.Yakup Efe “Öz babanın soyadını neden kullanmıyorsun?O da mı öldü?” diye merakla sorduğunda Cihan tek kelime edememişti.Cevap verse bir türlü vermese bir türlüydü. Acil bir yalan bulması gerekiyordu ki
“Öz babanın varlığından bile haberi yok değil mi?” diyen Sinanın sorusuyla genç adam açtığı ağzını kapatmak zorunda kalmıştı.
Zaten tek korktuğu Sinan Aslandı ve korktuğu da başına gelmişti. Sinirle gülüp kafasını sallayan genç adam “Ne zamandır biliyorsunuz?” diye sordu.
Herkes Sinan ile Cihanın konuşmasına anlam veremeden baktıklarında Sinan “Aslında hiç aklıma gelmemişti.Ama anlattıklarınla taşları yerine oturttun.İntikamın ne demek olduğunu çok iyi bilirim genç adam! Cin olmadan şeytan çarpmaya kalktın diyelim!”
Sinan lafını bitirdiğinde Cihan daha susmanın anlamı yok diyerek konuşmaya başladığında herkes pür dikkat adamın ağzından çıkanları dinliyordu.
“O adam benim babam değil! Hiç tanımadım varlığımı bile bilmiyor anneme tecavüz eden bir hayvan sadece! Yıllar sonrada annemin karşısına çıkıp hayatı ona zindan etti.Babamın işlerine taş koydu ve sonunda da ikisinin de yaşam haklarını ellerinden aldı.Ve ben engel olamadım! O zaman yemin ettim işte.Onu kendi pisliğinde öldüreceğim!O ölmeden bana rahat bir uyku yok!”
Cihan sinirle son sözünü söylediğinde odadaki sessizlik elle tutulur şekildeydi..Adamlar öğrendikleri bilgiler karşısında şaşkınlıklarını gizleyememişlerdi.
Cihan Soydan aslında Cihan Kaya mıydı? Nevzat Kayanın bilinmeyen oğlu mu vardı?
Şuan hepsi aynı şeyi düşünüyordu. Genç adam olmasaydı neredeyse göz göre göre bir felakete sürükleneceklerdi.Adam ölmek pahasına da olsa kazada tesadüf eseri tanışmasalar bile gelip onları uyaracaktı.Sonuç olarak Cihan cesaretiyle hepsinin beğenisini kazanmıştı. Yusuf kızının çarptığı adamın hayatını kurtarırken aslında kendi hayatlarını da kurtardığının farkına varmıştı.
Yine bir bela ailelerine musallat olmuştu ama bu sefer geçmişten idmanlılardı.Kalabalıklardı.
Korkusuz akıllı yiğitleri vardı.Ne olursa olsun ailelerini korumak adına her şeyi yapmaya hazırlardı..
-Bölüm Sonu-
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro