~Gerçekler Yakın~
Melih Yakup Efe'nin anlattıklarının ardından kafayı yemenin eşiğine gelmişti.Gülümün evlilik olayında ima ettikleri doğruysa yıllar önce oluşan bir yanlış anlaşılmanın kurbanı oldukları kesindi.Peki o bahsettiği kız kimdi? Öğrendiği günden itibaren beynini patlatan genç adam bir türlü kim olduğunu bulamıyordu.O şahsın varlığından bile emin değildi.Okulunun bitimine yakın bitirme tezini hazırlarken yakın bir arkadaşının evinde kaldığı sürede gerçekleşen olayı hatırladıkça Mete’nin eve attığı kızlardan birini görüp yanlış anladığını düşünse de bir türlü kesinlik payı veremiyordu.
Sıkıntıyla başını ellerinin arasına alıp derin nefesler vererek “Bu böyle olmayacak! Ne olursa olsun gerçekleri Seda’dan duymak öğrenmek zorundayım!” diyerek aldığı kararın arkasında durarak işlerini halletmeye koyuldu.
******** ********* *********
Seda ise o akşam Gülüm'ün anlattıklarından sonra hem psikolojik hem fiziksel olarak çökmüştü.Annesi ve babası anlamasın diye zorla iki lokma yiyebilen sonrasında direk uyumak için odasına çekilen biri olup çıkmıştı.Ruh hali zaten diplerdeydi.Yakup Efe'nin evlenmek istediği bir varsa o Sedadan başkası değildi cümlesini her hatırlayışında yanlış anlayışının vicdan azabıyla yanıp tutuşuyordu.
Tamam yüzüğü kendisine almıştı fakat o gün evdeki ona hediye aldığı gömlekle seviştikleri her halinden belli olan arsız gibi gülen onu kapı dışarı eden kız kimdi? Ortada büyük bir yalan vardı ve kim söylüyordu bilemiyordu.
“Merhaba canım!” Seda düşüncelerine dalmışken duyduğu sesle yerinden sıçradı.Karşısında bugün hiç çekemeyeceğim diye söylenmesine neden olan Eren'i gördüğünde yüzüne taktığı sahte gülümsemeyle ayağa kalkmadan “Merhaba!” diye ağız kenarıyla mırıldandı.
Eren oturduğu sandalyeden kızın çökmüş haline bakıp merakla “İyi misin? Solgun buldum seni” dediğinde Seda başından savurmak amacıyla “Yorgunum.İş güç adapte olmaya çalışıyorum.” Kısaca cevap verdi.
“Hadi ama Seda.Kaç yıldır tanıyorum seni.Var bir sıkıntın belli.” Eren kızın ağzından laf alabilmek için sevimli halini bozmamaya gayret ediyordu.İçten içe o Melih denen pislik adam yüzünden bu halde olduğunu adı gibi biliyordu.
“Aslında” söylemekle söylememek arasında kararsız kalan Seda Eren'in kendisine olan ilgisinden dolayı söylemek istememişti ama belki benden vazgeçer diye düşünerek devam etti.
“Aslında yabancısı olduğun bir konu değil.Melihle ilgili.” Sedanın ağzından Melih adını duyduğunda bile öfkesine yenik düşerek ortalığı yakma moduna giren Eren sakin kalmaya çalışarak “Ee ne olmuş ona? Yine mi aynı meseleler? Seda adam gününü gün ediyor yoluna bakıyor.Görüştüğü kızların sayısını tutmaya kalksan fizana yol alır.Hala anlamıyo..”lafını aniden kesip “Görüştüğü kızlar mı?” diye soran Seda adamın kendisine imalı bakışlarını yok saymaya çalıştı.
“Ne sandın? Adam rahip mi? Erkek milletinin birisine aşık olup onu beklediğini mi sanıyorsun?Ah tabi istisnalar var.Mesela ben!” dediğinde Seda inanamayarak başını salladı.
“Saçmalama Eren.Melihin hayatında bu zamana kadar kimse olmadı. Yani o güne kadar. Bilemiyorum.Olayda bu zaten.Her şey bir yanlış anlaşılma olabilir. Çektiğim bütün ac..” Eren oturduğu yerde anında dikleşerek sesinin meraklı ve öfkeli çıkmasına engel olamadı.
“Bir dakika.Ne yanlış anlaşılması.O kızı evde gördüm dedin.”
“Evet.Yarı çıplak sadece Melihin gömleğiyle darmadağın halini gördüm!”
“Ee nasıl yanlış anlaşılma oluyor!”
“Bilmiyorum Eren! Sorunda burada.Evleneceği kişi varsa o ben olabilirmişim!” Siktir! İçinden küfürle fısıldayan adam kızın bunları nasıl öğrendiğini deli gibi merak ediyordu.Melihle konuştuysa yandığının resmiydi!
“Se-sen ner..ah pardon çok şaşkınım şuan sen nereden öğrendin peki? Melih mi dedi sana bunu?” kekelemesine engel olmaya çalışarak gülümsediğinde sanki ilgili arkadaşmış gibi davranmaya özen gösteriyordu.
“Ah hayır.Yakup Efeyi biliyorsun Gülüme öyle söylemiş!” Lanet olsun diyen adam bunların olacağını tahmin etmediği için kendisini şuan öldürebilirdi!
“Hah!” Eren hem sinirinden hem oyuna katmış olduğu tavrıyla gülmeye başladı.Seda adamın ani değişimine şaşırarak “Ne oldu?Neden güldün?” diye sordu.
“Çok safsın güzelim!Resmen Melih hatalarını telafi etmek için kuzenini ve Gülümü alet etmiş. Affettirme planları yani..Kulaktan kulağa haber salarak seni şüpheye sürüklemeye çalışıyor ve gördüğüm kadarıyla başarmışta!”
“Sanmıyorum Eren.Biraz düşününce haklılık payı veriyorum.Ya ben anlayıp dinlemeden kendimce yanıldıysam? Bunca zaman boşuna üzüldüysem ve onu da üzdüysem? Tamam aramızda hiçbir zaman söze dökülmemiş sevgi cümleleri olmasa da ya ben bunu engellediysem?Melihle konuşacağım.Eğer gerçekten bir yanlış anlaşılmaysa affetmesi için gerekirse yalvaracağım.İkimiz için bir şans isteyeceğim.”
Eren duydukları karşısında kendini kaybederek “Saçmalama Seda!Gururun ne olacak? O adam seni tekrar üzmek için planlarını devreye sokuyor kanma bu oyuna! Ey Allah’ım..Hiç güleceğim yoktu neymiş seviyormuş yüzük almış evlilik teklifi edecekmiş daha neler?” sinirden çıkarttığı yüksek sesiyle Seda birden şaşırsa da asıl şaşkınlığı başkaydı..
“Yüzük aldığını nereden çıkardın?” Eren ağzından kaçırdığı bilgiyle içinden küfürler ederken “Pardon?” diyerek anlamamış gibi davranarak gülümsedi.
“Yüzükten bahsettiğimi hatırlamıyorum Eren? Gülüme bile yıllar sonra söyledim!” içinde filizlenen şüphe tohumlarının yarattığı etkiyle bedeni yaprak gibi titremeye başlayan genç kız nefes almakta bile zorluk çekiyordu.
“Yüzük derken şey evlenme teklifi edecek herkes yüzük alır öyle değil mi? Laf olsun diye söyledim bildiğimden değil güzelim.Neyse Seda seni üzgün görmek istemiyorum.Artık şu takıntından vazgeç.Çevrene bak hayatını yaşa artık! Biliyorsun ben..” Eren kaçırdığı gözleriyle battıkça battığını hissediyordu.Durumunu gizlemeye çalışıp onu sevdiğini ve beklediğini söyleme arzuyla yanıp tutuşurken Seda elini kaldırıp durmasını ifade etti.
“Eren! Lütfen gerisini getirme. Aramızdaki arkadaşlık bağına saygı duy ve bunu kaybetme..” Seda kesinlik içeren cümlesini bitirdiğinde Eren içindeki öfkeyi gün yüzüne çıkarmamak için savaş verirken gülerek yerinden kalktı.
“Pekala.Öyle olsun.Ne demişler can çıkmadıkça umut kesilmezmiş.Her zaman yanında olacağımı bil.Hoşça kal.” Seda hiç cevap verme gereği duymadan başını sallayıp arkadaşının kapıdan çıkışını izledi.
Eren kendisini bürodan atar atmaz sertçe nefes alıp verdi.Az daha yaptığı bütün planı ortaya çıkartacak bilgileri ağzından kaçıracaktı.Seda saftı.Kolay gaza gelip ön yargılarını devreye sokup uzaklaşabiliyordu.Kandırılmaya müsait olan kızı zaten bu huyunun sayesinde o heriften uzaklaştırabilmişti.Yıllar sonra bu konunun ortaya çıkmasına engel olmalıydı.Telefonuna yapışan genç adam uzun çalışın ardından cevap veren kişinin konuşmasına fırsat vermeden “Derhal İstanbul’a geliyorsun! Sana ihtiyacım var” diyerek telefonu kapattı.Büronun kapısına bakarken kararlı bakışlarının ardından sinsice fısıldadı..
“Öyle kolay değil Seda hanım.Onca zaman beklemişken hayatımı kurtarma planlarımı mahvetmene izin veremem!Babanın onca servetini Melih zibidisine yar edemem!”
********* ********** **********
“Emin misin?Yani eminsinde. Erenden bahsediyoruz!” akşam eve geldiğinde Gülüme bugün Erenle yaptığı konuşmayı anlattığında Gülümünde en az kendi kadar şaşırdığını görmüştü.
“Evet eminim.O yüz halini görmeliydin! Zaten yüzük için uydurduğu şeye de inanmadım.” Konuştuklarından beri içi içini yiyen Seda Erenin bugünkü yaklaşımını düşünüp duruyordu. Melihin adı ne zaman geçse öfke nöbetine yakalanmış gibi tavır sergilemesini her zaman ona olan duygularına yormuştu.Fakat bugünkü fazlaydı.Değişikti..
“Sana takıntılı olduğunu biliyorsun.Sinirlenmesi normal değil mi?”
“Hayır.İnsanların ifadelerinden ne tepkiler verebileceğini iyi analiz ediyorum Gülüm.Avukatım ben unuttun mu? Savunma konusunda patlak verdi! Olayı örtmek için yok seni kandırmasın yok inanma falan ayakları yaptı direk! Birde bakışlarını görmen gerekiyordu. Hırs öfke her şey vardı!”
“Bilmiyorum Seda.Ereni yıllardır tanıyoruz bu zamana kadar hiç yanlışına şahit olmadık.Ne bileyim seni sevmesi koruması yanında olması ailenle tanışması bilemiyorum garip gelen bir durumu hiç sezmedim!” Arkadaşı çok haklıydı düşündükçe ona verdiği desteklere minnet duyuyordu..
“İçimdeki ses Erenin o kadar da masum olmadığını savunuyor.Belki de günahını alıyorumdur bilemiyorum..” Kahvesinden bir yudum daha alarak parmaklarıyla sarmaladığı fincanın sıcaklığını bütün bedenine yayılmasına izin verdi.
Gülüm arkadaşının yine solgun yüzüne üzülerek baktığında “Peki Erene dediğin gibi Melihle konuşacak mısın? Şans isteyecek misin?” diye merakla sordu.Seda uzaklara diktiği bakışlarını kaçırmadan Gülümün sorusunu hiç bekletmeden yanıtladı..
“Evet konuşup sevgime karşılık isteyeceğim.Ve eğer gururumun kurbanı olduysam kendimi hiçbir zaman affetmeyeceğim!”
************ ************ *******
Barış odasının içinde turlayıp duruyordu.Asistanı Zeynep hanım sanki sihirli bir değnek dokunuşuna maruz kalmış tepeden tırnağa değişime uğramış gibiydi.Zeynep arkadaşı Başak sayesinde saçından kıyafetine varana kadar büyük farklılığıyla dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı.Son iki haftadır neredeyse rutine bağlanmış gibi sabah işe gelir gelmez belki yüz kere odasına çağırıp en ufak şeyleri bile soran Barışın haline gülmemek için zor duruyordu.Aslında içten içe bu durum hoşuna da gitmiyordu.O sadece iki makyaj yaptı diye saçlarına şekil verdi diye etkilenmişti.Zeynep resmin dışına değil içine baksın istiyordu.Resmin ona ne anlatmak istediğini öğrensin anlasın istiyordu.Onun kalbini sevsin ruhunu hissetsin istiyordu..
Düşüncelerine yine Barışın ona seslenmesiyle çıktı.Kendi odasının içindeki kapı Barışın odasına açılıyordu.Zeynep ayağa kalkıp arkadaşının ona zorla aldırdığı kalem eteğini düzeltti.Diz kapağının yukarısına kadar olan yırtmacı yürüdükçe açılıp zarif bacağını gözler önüne seriyordu.
Odaya girdiğinde “Buyurun Barış Bey!” demekle yetinen Zeynep Barışın bakışlarının yırtmacında olduğunu gördüğünde rahatsızca kıpırdandı.
Barış ise her daim bol pantolon ceket takımlarına alışkın olduğu asistanını son zamanlarda kendisini ve giyimini yenilediği kızı kesmekle yetiniyordu.
“Hayatına biri mi girdi?” Barış aklından geçirdiği soruyu dile döktüğünde içinden uzun bir siktir çekti."Sana ne lan dallama! Kim girerse girer!" diye kendisine saydırırken Zeynep gelen soru karşısında ağzını açıp tek kelime edememişti.Düşündüğü gibiydi işte sadece kıyafetlerinden etkilenmişti.İçinde oluşan kırıklığını belli etmemek adına özen göstererek “Evet” dediği anda Barışın surat ifadesi anında değişmişti.Zeynep neden evet dediğini bilmiyordu içinden öyle demek gelmişti.Hem ona neydi ki?
“O adam için mi kendini değiştirdin?” Barış bunları neden öğrenmek istediğini anlayamıyordu ama öğrenmek içinde can atıyordu.
“Sizi ilgilendirdiğini pek sanmıyorum Barış bey.İş ile ilgili sorunuz varsa yardımcı olayım yoksa işimin başına dönmeliyim. Malum iş beklemez!” genç kız gayet soğuk bir şekilde cevap verdiğinde “Benim sorumda beklemez!” diyen Barış sandalyesinden kalkarak kızın karşısında dikildi.
Zeynep “Efendim?” derken “Kim o adam?” diye sordu.Zeynep’in boş anlamayan bakışlarına karşılık “Senin böyle değişmene sebep olan kim?” tekrar soran Barış merakla bakıyordu.
Genç kız bu kadarına pes artık diye düşünüp sinirle “Barış bey lütfen. Haddinizi bilin.Kırıcı olmak iste..” Barış kızın dedikleri karşısında histerik kahkaha atarak “Kırıcı mı? Basit bir asistansın Zeynep beni kırmak senin haddine mi?” dediği anda bir adım gerileyen kızın değişen suratı dolan gözleri Barışın içinde hiç hissetmediği sızıya sebep olmuştu.Bazen ne dediğini gerçekten bilmiyordu."Adam mısın lan ettiğin lafa bak!" diye kendine içinden sayarken özür dilemek için kıza doğru adım attı.
“Zeynep ben..” adamın adımıyla gerileyen Zeynep anında “Lütfen özür dilemeyin.Basit bir asistan parçasının özre ihtiyaçları olmaz öyle değil mi?”
Adamın konuşmasına bile fırsat vermeden arkasını dönüp koşar adım odadan dışarı çıktı.Gururu daha ne kadar ayaklar altına alınabilirdi bilmiyordu..
Zeynep kendisini odadan dışarı attığında Barış ise kendisini camdan aşağı atmak istiyordu.Çok sinirli yapısı vardı ve sinirlendiği zaman ağzından çıkanlara hiç dikkat etmezdi.Lanet olsun diye bağırıp önündeki sandalyeyi ayağıyla itti.Zeynep akıttığı gözyaşlarını kimse görmesin diye kendisini lavaboya attığında çığlık çığlığa ağlamak istiyordu.Canı çok yanıyordu.Her şeye herkese öfkeliydi.Bu işe en başından kalkışmayacaktı.Başağın teklifini en başından reddedecekti.O uzaktan sevdiği saydığı adamın bu yüzünü belki de hiçbir zaman görmeyecekti..İstifa edip kaçmayı çok istese de yapamazdı.Çektiği krediler masraflar kardeşinin okulu her şey onun buradaki kazandığına bağlıydı.Çok istemesine rağmen istifa edemezdi. Koruduğu gururunu ayaklar altına alarak yoluna devam etmekten başka çaresi yoktu..
********** ************* ******
İmran Cihan'ın yokluğunda sonsuz boşluğa düşmüş gibi hissediyordu. Boşluğunda sürüklenip giderken değişen ruh hali ailesinin gözünden kaçmazken kendisi ne hissettiğinin bile farkında değildi.Sadece özlemişti.Cihana bu kadar kısa bir süre içerisinde bile nasıl bağlandığını yokluğunun nasıl acı verdiğine hayret ediyordu.Sonuçta bir ilişkileri olmamıştı.Bir yakınlık bağı sadece gönderdiği çiçekler ve eğer o kavga olmasaydı ertesi akşam yiyecekleri bir yemek olacaktı.
Kendisi zamana bırakmak için karar verdiğinde ise Cihandan hiçbir adım görememişti.Peşinden gelmemişti.Aramamıştı.Nihan bile gelip halini vaktini sormamıştı. İçten içe demek ki hayırlısı buymuş dese de görünen hali çok farklı şeyleri gözler önüne seriyordu.
Telefonuna gelen mesajın bildirim sesiyle deyim yerindeyse oturduğu yerden resmen ok gibi fırlamıştı. Mesajı açtığında hızlanan kalbinin üzerine elini götürdüğünde beklediği kişiden gelmemesi ama Nihandan gelmesi az da olsa sevindirmişti.
“Yarım saat sonra Beşiktaş iskelesinde.Lütfen İmran anlatacaklarım çok önemli..”
Mesajı okuduktan sonra düşünmeye bile gerek duymadan çantasını aldığı gibi atölyesinden çıkarak durdurduğu ilk taksiye binerek iskeleye doğru yol aldı..
Aradan geçen yarım saatin sonunda Nihanın dediği iskeleye gelmiş etrafını arayan gözlerle bakınıyordu.Telefonu çıkartıp Nihanı arayacağı an gelen mesajı açıp okudu.
“Vapura bin.Acele et kalkmak üzere.”
Aceleyle jeton alıp kalabalığın arasından sıyrılıp kendisini turnikelerden atarak vapura yetişti.İçeri giren İmran etrafına bakındığı anda sırtına değen elle irkilerek arkasını döndü.
“Nihan?” karşısındaki kızın tanınmamak adına güneş gözlüğü şapkaların ardına sığınmasına hayretle bakakaldı.
“Nihan ne oluyor? Ne bu gizem? Kimden saklanıyoruz böyle?” kıza ardı ardına sorduğu sorulara cevap beklerken “Az sakin ol.Abimin peşime taktırdığı korumalardan kaçıyorum.” Telaşlı haliyle çevresine bakınıp duruyordu.
“Peşine niye koruma taktırdı ki?”İmran kızın gizli saklı haline gülmemek için dudaklarını ısırırken Nihan gözlüklerini çıkartarak çantasına attı.
“Zaten hep vardı.Yeni bir şey değil ama son zamanlarda sana ulaşmamam için daha sıkı önlem aldı diyelim!”
Genç kız suratını büzerek anlamaya çalışırken “Bana ulaşmaman için mi? Anlamıyorum Nihan.Benimle görüşmende ne gibi kötülük olabilir ki? Kendisi görüşmüyor di..” lafın arasına giren Nihan sıkıntıyla “Of be kızım senaryoyu yazdın iki dakikada! Dur anlatacağım önce oturacak yer bulalım vallahi katil adamlardan kaçıyormuş gibi rolüme çok kaptırmışım kendimi.Kasılmaktan bayılacağım şimdi! Bacaklarım titremeye başladı!” diyerek İmran’ı çekiştirmeye başladı.
“Ah! Tamam gel ilerisi boş.” İlerledikleri boş koltuklara kendilerini yerleştirdikten sonra İmran Nihana dönerek imalı bakışlarının ardından “Evet seni dinliyorum Nihan!” diyerek konuya giriş yapmasını bekledi.
“İmran bak o gece yaşanılanlar.Şey yani abimin.Of nasıl desem öfkesini kontrol etmekte biraz zorluk yaşadığını anlamışsındır.” İmran kızın dediklerine karşı alayla tebessüm ederek “Biraz mı? Nihan adamın başına silah dayadı! Bunu biraz olarak tabir etmezdim!” diye cevap verdi.
“Biliyorum bebeğim ama o annemle babamın ölümünün ardından böyle oldu.O adam yani gerçek babası..” Nihan ağzından kaçırdığı istemsiz bilgilerle karşısındaki kızın gözlerinin yerinden fırlamasına şahit oldu.
“Bir saniye! Gerçek babası derken?” Anlamsız bakışlarıyla Nihana bakan İmran kızın kızaran suratına elleriyle hava yapmasını izledi.
“Of abim beni kesinlikle öldürecek. Kardeş katli yeniden yürürlüğe girecek!Manşetlerde adım büyük puntolarla yazılsa bari! ” İmran Nihanın kendi kendine konuşmasına sinirlenerek “Nihan! Saçmalamayı keser misin?” sesinin yüksek çıkmasıyla etraftakiler kendilerine baktığında sesini kısarak “Anlat!” dedi.
“Peki peki bak anlatıyorum.Affet abi her şey aşk için!” Nihan hayatında neler olup bittiğini ailesini nasıl kaybettiklerini Nevzatın çevirdiği oyunları her şeyi soluksuz anlattıktan sonra derin bir nefes alarak arkasına yaslandı.O anlattıkça İmranın değişen suratı dolan gözleri abisine karşı yumuşadığının kanıtı olarak umutla beklemeye başladı.
İmran duyduklarının şokunu yaşarken ağlamamak için zor duruyordu.
“İnanamıyorum.O akşam babamla bunları mı konuştular.Kimse bize bir şey anlatmadı.Ben bilmiyordum.Nihan neden daha önce anlatmadın?”
“Tahmin edersin ki abim önüme taş koydu.O halini gördükten sonra onu istemeyeceğini kabullendi. Sadece öfke sorunu değil buna sebep olan malum kıskançlıktı. Aşırı korumacı ve kıskanç.Bunu kontrol etmekte zorluk çeken birisi.Mesela Demirhan bana çiçek yolladığını gizlemek için göbeğim çatladı ama o kadar uğraşmamın sonucunda yinede yakalandım ve bil bakalım ne oldu?” İmranın gözlerinin yine büyüdüğünü gördüğünde gülerek devam etti.
“Ah evet bakışlarından anladığını görebiliyorum.Gidip Demirhanı yumruklamış eve geldiğinde zorla öğrendim! İki yumrukla bıraktığına şükrettim.Nasıl durabildi bilmiyorum! Büyük ihtimal senin kuzenin diyedir.”
“Nihan Demir sana niye çiçek yolluyor?” İmran onca konuşmanın içinden bu konuda takılarak yönelttiği sorunun karşılığında Nihan şaşkınlıkla “Ay İmran ben ne diyorum sen ne diyorsun? Allah aşkına takıldığın nokta bu mu?” sesli çemkirmesine engel olamamıştı.
İmran çemkirmesine karşılık kızın koluna vurarak “Evet bu! O akşam mekanda o kadar konuştuk hiç bahsetmemiştin.Alındım şuan!”
Nihan şuanda trip atan kızı boğazın serin sularına atarak kaçmanın planını yapmaya başlamıştı.Ya sabır çekerek “İnanamıyorum İmran.Şuan konu sen ve abim farkında mısın?” diye konuyu kendisinden uzaklaştırdı.
“Ay evet konu o aşırı kıskanç abin ve ben!Nihan ne diyeceğimi bilemiyorum.O gece gördüğüm adam o kadar farklıydı ki! Tamam çok tanımıyorum Cihanı ama bana çiçek yollayan benimle kibar şekilde konuşan adam gitti yerine kabadayı raconu kesen adam beliriverdi.Haliyle şaşırdım ve ne yalan söyleyeyim korktum.Zaten bana olan hisleri ne boyutta onu bile bilmiyorum!Uzak durdum gelmesini bekledim fakat gördüğün gibi seni bile benden uzaklaştırmaya çalışmış!”
“Senin için İmran.Korktuğunu ondan soğuduğunu anlamayacak kadar aptal değil.Çok üzgün gerçekten zaten ailemizi kaybettiğimizden beri eğlenceli bir adam olmaktan çok uzak.Eski halini görseydin İmran inanamazdın.O kadar hayat doluydu ki hiç surat astığını görmemişimdir.O malum kaza olana kadar intikam ateşinde kavruluyordu.Sonra sen çıktın. Gülmeye başladı.Tıpkı eskisi gibi olmuştu.Bana seni anlattığında bakışlarındaki o parıltıyı görmen lazımdı!İmran sende abime karşı boş değilsin lütfen git ona.O gelmez seni istemeyeceğini kafasına koymuş.Ne kadar konuştuysam ikna edemedim.Ne olur git konuş onunla..”
İmran içindeki kıpırtıyı görmezden gelemiyordu.Kalp atışları adını duymasıyla hızlanırken onunla nasıl konuşacağını kestiremiyordu ama eğer böyle düşünüyorsa neden uzak durduğunun hesabını soracaktı.Bu zamana kadar beklemesinin tek sebebi ondan adım beklemiş olmasıydı.Madem o gelmiyordu kendi gider hesabını sorar kendisini seviyorsa söke söke öğrenirdi!
“Peki.Gidip konuşacağım.Sende Demiri affet o zaman!” Nihan sevinç çığlıklarını son anda Demirin adının geçmesiyle atmaktan vazgeçmişti.
“Hah! Yine konu bana döndü!”
İmran kızın kuzenin adını duymasıyla tepeden tırnağa kızarmasına gülmeden duramamıştı.
“Evet ona aşkını görebiliyorum!” dediği anda hızla kendisine dönen Nihan “Gözlerin bozulmuş.En yakın zamanda hastaney..” lafını kesen İmran yalandan çattığı kaşlarla “Bence seni götürmem gerekiyor! O dilin fazla uzun kestirebiliriz.Gerçi hastaneye gerek kalmadan Bu seve seve yapacak birini tanıyorum!” dedi.
“Sakın! Adını dahi söyleme.”
İmran kızın bu denli öfkesine anlam veremiyordu.Yumuşak tuttuğu sesiyle “Nihan?” dediğinde aslında yeme beni kabul et artık demek istemişti..
“İmran.Az daha sürünsün.Zamanı değil.Hem böylesi hoşuma gidiyor.Emin ol kaç yıllık kuzeninin böyle sürünmesini tahmin bile etmemişsindir!”
Ellerini pes dercesine kaldırıp “Hem de hiç!” diye baktığında “Bakma öyle.Tamam saklamayacağım!Maalesef o ukala herife aşık oldum! Ama az daha beklemenin zararı olmaz diye umuyorum.Bakalım ne zaman patlak verip beni omuzlayıp kaçıracak!” göz kırparak oturduğu yere iyice yayılan Nihanın bu haline şaşkınlıkla bakmıştı.
“Nihan sana inanamıyorum.Çok fenasın!” diye gülmeye başladığında Nihan sinsice gülmeye devam etti.
“Ah bebeğim biliyorum. Bilmeyenlere öğretmeye çalışıyorum hepsi bu!”
İki genç kız gülerek sohbetlerine devam ederken yolculuklarına devam ettiler.Varış yerinde inmeden bekleyip tekrar dönüşe geçtiklerinde ikisi de bundan sonra neler olacağını düşünmeye başlamışlardı..
-Bölüm Sonu-
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro