Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Sessiz Ol

Evin bahçesinden girdiği ilk an vücudunu saran mutluluk duygusu tarif edilemeyecek kadar büyüktü. Nakliye şirketinin görevlileri son koliyi de eve bıraktıktan sonra kadını eviyle baş başa bırakmıştı. Yeni ve güzel eviyle!

İçeriye girip kapıyı kapattığı ilk an da heyecan çığlıkları atmış, mutluluk dansını zevkle yapmıştı. 23 yaşındaydı ve ailesi yeni yaş günü hediyesi olarak ona bu evi almıştı. İki katlı, havuzlu ve muhtemelen bir çok banyoya sahip olan bu ev tamamen onundu.

Salona girip büyük koltuğa kendini attı. Yorgundu ama evinin heyecanı o denli büyüktü ki oturduğu yerde duramıyor, sürekli kahkahalar atıp kıpırdanıyordu.

Bir hafta sonra büyük bir parti yapabilirdi.

Gözlerini kapatıp iç çekti. Sevgilisinin işleri bitince o da buraya taşınacaktı. Gabriel! Tanrı aşkına onu çok özlemişti. Özel bir şirkette finans danışmanı olarak çalışıyordu ve kendisinden yaklaşık olarak sekiz yaş büyüktü. Yine de ona aşıktı!

Ayaklarını yattığı yerden aşağı doğru sallamaya başladığında çalan zilin sesiyle gözlerini aralamış, ardından da büyük bir isteksizlikle kapıya doğru ilerlemişti. Eviyle bir türlü baş başa kalamayacak mıydı?

Demir kulpu aşağıya doğru indirip kapıyı yarısına kadar açtı ve kafasını aralıktan uzattı. Karşısın da orta yaşlarda bir adam ve muhtemelen hamile olan bir kadın duruyordu. Önce bir kaç saniye ne yapacağını düşündü ancak genç kadın ona gülümseyip elinde tuttuğu kek tabağını gösterince kapıyı biraz daha açmayı akıl edebilmişti.

O tabağı görmediğine inanamıyordu.

Gerçi gözünün gördüğü tek şey eviydi.

"Merhaba. Ben Amanda, bu da eşim Bill. Yan evde oturuyoruz. "

Ardından da kek tabağını ev sahibine doğru uzattı. Saniyeler süren bakışmanın ardından Demetria kek tabağını kadının elinden almış ve onları içeriye davet etmişti.

" Kusura bakmayın lütfen. Alışık değilim. Benim ismim de Demetria. "

Adam güldü.

" Sana Dem diyebiliriz, değil mi? "

Aslında Demetria kısaltmalardan hoşlanmazdı ancak yeni komşularıyla arasını ilk günden bozmak istemiyordu. Bu yüzden sadece gülümsemekle yetindi.

" Billy! İnsanlar isimlerinin kısaltılmasından hoşlanmaz!"

"Ama hayatım! "

" Billy, lütfen. "

Adam pes edip geriye yaslandı. Karısıyla tartışmak istemiyordu belliki. Üstelik o hamileydi ve nerede ne zaman ağlayacağı belli olmazdı. Yeni taşınan komşularını korkutmak en son isteyeceği şeydi. Demetria huzursuzca yerinde kıpırdandı. Aklına çay yapma fikri gelmişti ama ev o kadar dağınıktı ki fincanların nerede olduğu hakkında bile bir fikri yoktu. Bu yüzden sessiz kalmayı seçip komşularının tartışmasını izledi. Aklına sevgilisi gelmişti.

"Her neyse Demetria. Biz kalkalım artık. Bir şeye ihtiyacın olursa çekinme, bize gel. "

" Elbette, tabii. "

Komşularını uğurlayıp kapıyı kapattı. Yorgunluk tüm bedenini ele geçirdiğinde ayaklarını yere sürüye sürüye kendini koltuğun üstüne atmış, hemencecik uyuyuvermişti.

Bir bebek salıncakta, yavaş bebeğim yavaş.

Bir bebek beşikte, uyu bebeğim uyu

Bir bebek uyuyor sessiz ol, sessiz ol!

Gözlerini yavaşça araladı. Gördüğü tek şey evin kendisi kadar büyük olan karanlığı ve üst üste koyulmuş olan kolilerin oluşturduğu dehşet verici görüntüydü. Kulağını tırmalayan ses evde bir yankılanıyor bir kayboluyordu. Rüya mı görüyordu? Yorgundu ve dün bir korku filmi izlemişti. Olabilirdi. Elini kaldırıp kendine hatrı sayılır sertlikte bir tokat attı ancak bu canının acımasından başka bir şeye neden olmamıştı. Üstelik o ses şimdi çok daha sert ve yakındı.

Bir bebek salıncakta, yavaş bebeğim yavaş.

Bir bebek beşikte, uyu bebeğim uyu

Bir bebek uyuyor sessiz ol, sessiz ol!

Kendinden emin olmasa, ben söylüyorum bile diyebilirdi ancak ses o kadar gürültülü ve hırıltılıydı ki tek yapabildiği koltuğa biraz daha sokulmak olmuştu. Bu bir şakaysa hiç hoş değildi. Ancak şaka değilse... Dehşet vericiydi. Derin bir nefes alıp gözlerini sıkı sıkı yumdu. Bu bir kabustu, birazdan uyanacaktı. Nitekim saniyeler sonra sesler kesilmiş, geriye ılık rüzgarın camı okşarken bıraktığı o ses kalmıştı.

Yutkunup koltuğa iyice gömüldü. Gözleri yavaş yavaş kapandı.

Uyandığında dün geceye dair hatırladığı tek şey korkunç kabustu. O denli korkmuştu ki dudağının kenarında büyükçe bir uçuk çıkmıştı. Elini yüzünü yıkayıp ayılmaya çalıştı, sonra da dakikalar süren bir aramanın ardından kaseyi, dün aldığı mısır gevreğini ve sütü buldu. Kahvaltı yapabilirdi.

Aç olan midesi gevreği büyük bir memnuniyetle kabul etmiş, onu fazlasıyla doyurmuştu. Ayağa kalkıp kirli kaseyi lavabonun içine bıraktı. Ardından da eşyaları yerlerine yerleştirmeye başladı. Neyse ki komşuları yardımına yetişmişti. Amanda'da oradaydı ancak hamile olduğu için sadece tabakları yerleştirmiş, ardından da kadınlara  birer yorgunluk kahvesi yapmıştı. Pazar günü olması Demetria için büyük bir şanstı zira hafta içi olsa kimse ona yardıma gelemezdi.

"Tüm elektrik işlerini hallettim." Bill karısının yanına oturmadan hemen önce elindeki çalışma çantasını masaya bırakmıştı.

"Teşekkür ederim. " Demetria gülümsedi." Bu gün hepiniz de çok yoruldunuz. "

" Olur mu canım öyle şey! "

" Biz komşuyuz! "

Ve bir çok itiraz bunun gibi cümlelerle kadının yüzüne vurulduğunda Demetria mutlu olmuştu. Komşuları çok iyi insanlardı ve üstelik ona çoktan alışmışlardı.

" Ee, " diye mırıldandı en yaşlı olan.
" Eve alıştın mı? "

Demetria gülümsedi ancak ne diyeceğini bilmiyordu. Eve alışmıştı ama dün gördüğü kabus o denli gerçekçiydi ki kadın bir türlü emin olamıyordu. Yine de bir kabus yüzünden evinden vazgeçecek değildi.

" Alıştım. Ev çok güzel. " Gece hakkında hiçbir şey söylemedi. İnsanların gözünde korkak bir kız çocuğu profili çizmek istemiyordu. Bu yüzden ev ile ilgili olan sohbeti normal yaşama çevirmiş, kadınlarla markalar üzerine uzunca tartışmıştı. Bill ise kadınların arasında olmaktan duyduğu huzursuzluğu açıkca söyleyip, iş yerine gitmek için oradan ayrılmıştı. Bu arada adamın bir psikolog olduğunu, yardıma muhtaç insanlara gönüllü olarak hizmet ettiğini eşi Amanda'dan öğrenmişti.

Nihayet yapılan uzun muhabbetin ardından komşular tek tek evden ayrıldı. Demetria bulaşıkları elinde yıkayıp raflara yerleştirdi, ardından da sevgilisini arayıp ne zaman geleceğiyle ilgili konuştu. Onu seviyordu ve çok özlemişti.

Telefonu kapattığında hafiflemiş hissediyordu. El havlusunu masanın üzerine fırlatıp yatak odasına doğru ilerledi. Tam da istediği gibi odası üst kattaydı ve kocamandı. Gabriel ve ona yeterde artardı.

Krem ve yeşil renkte döşediği odasına uzun uzun bakıyordu ki yatağın altında duran pembe bir şey dikkatini  oraya vermesine neden oldu. Ağır adımlarla ilerleyip eğildi. Yatağın altında duran ve eskimiş olan şey bir bebek patiğiydi. Yırtılmış veya kesilmişti. Üzerine kelebek motifi işlenmişti.

Sessiz ol! Bebek uyuyor!

Ilık bir rüzgar ensesini okşadığında başını hızla geriye çevirdi ancak büyük bir boşlukla karşılaştı. Kimse yoktu. Oysa o sesi duyduğuna emindi. Yutkunup patiğe daha dikkatli bakmaya başladı ama bahçeden gelen kahkaha sesleri tüm dikkatini çekmişti. Cama yaklaşıp dışarıya baktı.

Amanda ve Bill çocuklar gibi evin bahçesinde oyun oynuyorlardı. Onlar gibi olmayı ne çok isterdi. Ancak sevgilisi daha bu şehirde bile değildi. Bakışları elindeki patiğe kaydığında birkaç saniye boş boş baktı , ardından da patiği masanın üzerindeki çöp kovasına attı.

Yatak odası eski ev sahibinin de kullandığı bir odaydı ve bu yüzden böyle bir şey olmasına şaşırmamalıydı. Üstelik bir kadın ve bebeğinin yaşadığını da biliyordu önceden. Yine de içinde garip bir rahatsızlık hissi vardı bu eve karşı.

Nedensizce gerilirken camı kapatıp aşağı kata indi. Telefonu masanın üzerinde duruyordu. Her şey bıraktığı gibi görünüyordu, tek bir şey hariç. Mutfağın arka bahçeye bakan camı sonuna kadar açıktı. Oysaki bu camı kapattığına adı gibi emindi. Ruhu daralırken yavaş yavaş cama yaklaşıp plastik kulpu kavradı, uçuşan perdeyi çekip camı kapattı.

Dün gece gördüğü rüyanın etkisindeydi hala. Yoksa başka bir açıklaması olamazdı.

Hava kararana kadar ufak tefek işleri de bitirip yatak odasına çıktı. Yorgundu. Saçlarını açtı, gece kıyafetlerini giydi ve telefonunu komidine, patiğin yanına koydu.

Patiğin?

Daha birkaç saat önce bu patiği çöpe atmamış mıydı? Kafayı yiyordu! Belki de yorgun olduğu için attığını hayal etmişti. Evet, kesinlikle öyle olmalıydı.

Patiği çöp kovasına atıp yatağa uzandığında ışıkları kapatmamıştı. Bir kabusu daha kaldırabileceğini zannetmiyordu. Nitekim çabucak uyumuş, kabussuz bir gece geçirmişti.  Sabah uyandığında kendini çok daha dinç hissediyordu. Spor kıyafetlerini giyinmiş ve bir yürüyüşe çıkmıştı.

Evin çok yakının da bulunan büyük bir park vardı. Kalabalıktı ancak çoğunluğunu yaşlı insanların oluşturduğu bu kalabalığın uyuşuk olduğunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirdi. Zira hepsi banklarda oturur vaziyette uyukluyor, yanlarında olup bitenleri umursamıyordu.

"Sen 41 numaraya taşınan kızsın. "

Yanından gelen sesle başını yaşlı çiftten, genç adama çevirdi. Kendisi yaşlarında kumral bir çocuktu. Mavi gözlüydü. Üzerinde şortu hariç hiçbir şey yoktu, yakışıklıydı. Hatta yan tarafta oturan teyzelerden bir kaçı genç çocuğa laf bile atmıştı. Demetria onların sözlerine gülse de çocuğa cevap vermekte gecikmedi.

"Evet, yeni taşındım. Seni tanıyor muyum? "

" Hayır. Sadece o ev neredeyse iki senedir boş. Bu arada ismim James. "

Demetria, genç çocuğun ismini söylediği kısmı umursamadı.

" Neden kimse taşınmadı? "

Genç çocuk olduğu yerde dururken kadında ona uymuş ve durmuştu. Bakışları kesiştiğinde çocuk kaşlarını kaldırdı.

" Bilmiyor musun? "

" Neyi? "

" O evde yaşananları. "

Kadın, anlamadığını göstermek adına başını ağır ağır sağa sola salladı ancak konuşmadı. Bunun yerine yerinde huzursuzca kıpırdanmış ardından da çocuğa devam etmesini istercesine bakış atmıştı. Çocuk elini salladı.

" Boşver. " Dedi." Bunu bilmek iyi hissettirmez. "

Demetria'nın kaşlarının daha çok çatılmasına neden olduğunu fark eden çocuk gülümsemeye çalıştı ancak bu pek te işe yaramamıştı.

" Neler oluyor? "

Genç kız içindeki huzursuzluğu yok sayıp sordu. Canı sıkılmıştı. Üstelik artık yürüyüş yapmak istediğinden emin değildi.

" İki yıl önce orada oturan kadın ve bebeği öldü. Daha doğrusu öldürüldü. Polis bunun canice işlenmiş bir cinayet olduğunu söylemişti. Aylarca manşetlerdeydi bu haber. Bilirsin. Bu tarz olaylar ilgi çekici oluyor. "

Birkaç saniye sustu. Bakışları hatırlamak ister gibi genç kadının suratında dolaştı ancak bakışları boştu.

" Katy. Onun ismi Katy idi. Doğrusu fazlasıyla güzel bir kadındı. Göğüsleri, vücudu, kalçaları. "

" Bunları bilmek istediğimden emin değilim. " diye mırıldandı Demtria. Gözlerini devirmiş, genç adama iğneleyici bakışlar atmıştı.

"Seninle ölü bir kadının vücudu hakkında konuşmayacağım. Bana olanları anlat."

Çocuk kıkırdadı.

"Onun vücudu ölüyken bile güzeldir. Haksızlık etme. Herneyse. Gitmem gerekiyor. "

Adam kadını geride bırakıp tekrar koşmaya başladığında Demetria onun arkasından boş boş bakındı ancak saniyeler sonra olanları algılayabildiğinde bağırdı.

" Bekle! Daha soracaklarım var! "

Ancak adam durmadı. Parkın çıkışına giden patika yolda kaybolana kadar Demetria onun arkasından bakmıştı. Ağaçların kapladığı dar ve toprak yolda çocuğun gölgesi de kaybolduğunda ancak kendine gelebilmiş, başını yavaşça arkasına çevirmişti.

Aklına daha bir kaç saniye önce yanında olan adamın anlattıkları geldiğinde korku, genç kızın beynini kazımaya başlamıştı. Olduğu yerde biraz bekledi. Aslında bunu dinlenmek veya kendini toplamak için yapmamıştı. Eğer kımıldayabiliyor olsaydı kesinlikle yapar, erkek arkadaşının yanına kadar olanca gücüyle koşardı. Ancak ne yapacak gücü, ne de isteği vardı.

Ilık hava yavaşça topuzundan çıkmış olan bir kaç saç telini uçurup yüzüne getirdi. Elleri terlemiş, midesi sanki bir kova dolusu aside daldırılmış gibi yanmaya başlamıştı.

Nihayet kendine gelebildiğinde evine kadar yürüdü. Bacakları uyuşmuştu. Yürüyebiliyor olduğu için bile şükrediyordu. Zihninin köşelerinde beliren bir fotoğraf, aklında yankılanan çığlıklar ve bedenini kaplayan saf korku vardı. Fakat içinden bir ses genç adamın onu kandırmak için yalan söylemiş olabileceği gerçeğini ona sunduğunda hiç üstelemeden kabul etmiş, kendi kendini sakinleştirmeye çalışmıştı.

"Dem, bir sorun mu var? "

Durdu. Bakışları etrafta dolaşırken evinin bahçesinde olduğunu fark etmiş, bedeni buz kesmişti.

Çitlerin arkasından kendisine doğru bakan yan komşusu Bill'e sadece başıyla işaret verebildi. Aslında adamın psikolog olduğunu biliyordu ama nedensizce ona olanları anlatırsa adamın ve hatta tüm sokak sakinlerinin onunla alay edeceği düşüncesine kapılmıştı. Elbette böyle bir şey olmayacağına adı kadar emindi ama bu zehirli düşünce o kadar keskindi ki itiraz edemiyordu.

"Emin misin ? Hasta görünüyorsun! "

" İyiyim, "diye mırıldandı." Sadece yoruldum. İyi günler. "

Arkasına bakmadan evine doğru ilerledi. Eve girebileceğinden emin bile değildi. Cebindeki anahtarı çıkarıp biraz bekledi. Elleri titriyor, gözleri görüntüleri bulanık olarak önüne sunuyor, kulakları uğulduyordu.

İlk görüşte aşık olduğu evinden bir anda soğuyuvermişti.

Nihayet biraz da olsa toparlandığında kapıyı açmış, büyük bir isteksizlikle içeriye girmişti. Kendi elleriyle dekore ettiği oturma odası ne kadar da itici görünüyordu.

Aklına gelen düşünceyle irkildi. Arka cebinde duran telefonunu çıkarıp kendini koltuğa attığında parmakları tuşlarda hızla geziniyordu. Nihayet ara tuşuna bastı ve önüne yığılan haber başlıklarına kısaca göz attı.

Madison'da canice işlenen cinayetin ayrıntıları.

Çözülemeyen cinayet davası.

Genç kadını ve bebeğini öldüren katil yakalanamadı!

Buna benzer bir çok haber başlığı alt kısımlara doğru uzayıp gidiyordu. Demetria'nın dikkatini çeken asıl başlıksa katilin yakalanamadığı ile ilgili olandı. Elleri titremeye başladığında yavaşça habere tıkladı.

Madison'da canice işlenen cinayetin katil zanlısı yakalanamadı. Gangster çetelerinden birinin işlemiş olabileceği üzerinde duran polis, olay yerini karantina altına aldı.

Katil yakalanamamıştı. Midesinin bulandığını hissediyordu. Görsellere tıkladığında kadının bir fotoğrafı dikkatini çekmişti. Genç ve güzeldi. Kucağında küçü bir kız çocuğu vardı. Bu kızı olmalıydı.

Diğer fotoğrafta sokağın bir resmi, bir diğerinde ise mahalle sakinlerinin resimleri vardı. Ayrıca yüklenmiş birkaç tane de video hala sitede duruyordu.

Demetria elleri titrerken videoya dokundu. Ekranda beliren yüz daha bir kaç gün önce evini düzenlemek için gelen yaşlı kadına aitti. Ağlıyordu.

"O ve bebeği çok güzellerdi. Tanrı günahlarını bağışlasın. "

Daha sonra şişman bir kadın giriyordu kadraja.

"Onun ölmüş olduğuna inanmıyorum. Çok üzgünüm."

Ve bir adam yine ağlamaklı bir şekilde onun ne kadar iyi bir kadın olduğunu söylüyordu. Video biterken evin etrafı çekilmiş, ağlayan Amanda ve ona sıkıca sarılmış olan Bill çok kısa süre ekranda belirmişti. Sonra ise ekran tamamen kararmıştı.

Ruhunu rahatsız eden bir şeyin gerçekliğiyle telefonu masanın üzerine bırakırken ağlıyordu. Belki de korkmuştu. Ayaklarını sürüye sürüye üst kata, yatak odasına çıktı. Sabah ve dün gördüğü patiğin o küçük kıza ait olduğunu daha yeni yeni algılıyordu.

Hangi cani ona kıymış olabilirdi ki?

Kendini yatağa atıp yorganı başına kadar çekti. Kaç dakika ağladı bilmiyordu ama daha öğlendi. Güneş ışınları acımasızca yüzüne vururken göz kapakları onu zorlamaya başladı.

Bebeğimi uyutuyorum!

Küçük kızım!

Onu bana ver, onu uyutuyorum.

Küçük kızım!

Etraf karanlıktı. Tam kulağının dibinde birisi bir şeyler mırıldanıyor, bir el saçlarını okşuyor ve ağır bir şey göğsünü kaşındırıyordu. Vücudu titredi. Yataktan hızla kalktığında göğsünde duran ağırlık önüne düşmüş, yüzü tamamen kırmızı boyayla kaplı oyuncak bebekle göz göze gelmişti. Ağzından kaçan çığlığa engel olamadan  kendini yataktan attı. Güneş çoktan batmış, karanlık evin tüm ışığını gölgesi altına almıştı.

Bebeğimi uyutuyorum!

Küçük kızım!

Onu bana ver, onu uyutuyorum.

Küçük kızım!

Koştu. Sesler bir türlü kesilmiyor, gittiği yerde onu takip ediyordu. Ayağı merdivende bulunan paspasa takıldığında tökezlemişti ancak korkunun verdiği saf güçle ayaklanmakta zorlanmadı. Olanca gücüyle alt kata indiğinde aynı ses, hırıltılı bir şekilde aynı şeyleri tekrar ediyor, sesler bir kesilip bir geliyordu.

Önünü görmemesine rağmen çıkış kapısına ulaştığında kendisini dışarıya attı. Göz yaşları gözünü sürekli ıslatırken çığlık atmaya devam ediyordu. Nihayet ayaklarına bir şey takıldığında yere yığıldı. Üzerine düşen gölgeyi görebiliyordu. Başını kaldırıp ona bakmak istedi ancak korkuyla harmanlanmış olan vücudu onu hızla karanlığa çekti.

...

Uyandığında yumuşak bir yerde yatıyordu. Bedeni hıçkırıkların  etkisiyle usul usul sallanıyordu. Görüş alanı biraz da olsa netleştiğinde kendisine dolu dolu gözlerle bakan Amanda ile karşılaştı. Kadın eliyle ağzını kapatmış, ona bakıyordu.

"Amanda, onu gördüm. " diye mırıldandı." Evdeydi onu gördüm! "

Kadın parmağını ısırdı. Kıpkırmızı olan gözlerini kırpıştırıp sakinleşmeye çalışmıştı.

"Biliyorum güzelim. Bill'de onu görmüş tatlım. Ama iyisin. O seni buldu. İyisin."

Gölgesini görmüştü. Bir şey ona dokunmuştu, hissetmişti. Ellerini kaldırıp önüne düşen saçları geriye itmek istedi. Bir daha asla o eve dönemezdi, olanlardan sonra asla dönemezdi.

"Polisi ara Amanda. Onları ara."

"Aradık," diye mırıldandı kadın. "Evdeler. Arama yapıyorlar. O sapığı en kısa sürede yakalayacaklar."

Demetria yattığı yerden doğruldu. Göz yaşlarının bulanıklaştırdığı önünü zor seçebiliyordu.

Yaklaşık bir saat sonra Bill eve girdi. Yüzünde sıkkın bir ifade vardı, yorgun duruyordu. Gözlerinin altı morarmış, yanaklarında morluklar vardı. Dudağının kenarındaki kanı elinin tersiyle silip kendini tekli koltuğa attı.

Bakışları genç kızın suratında endişeli bir ifadeyle dolaşmaya başladığında;

"İyi misin? " Diye mırıldanmıştı. Demetria başını aşağı yukarı sallayıp onu onayladı.

" Polisler evi aradı ancak bir şey bulamadı. Ben onu gördüm, robot resmini çizdiler. Kısa sürede yakalayacaklar, merak etme. "

" Bebek, onu aldılar mı? "

Adam kaşlarını çattı.

" Ne bebeği? "

" Evde, " dedi Demetria " Yatak odasında ki oyuncak bebek, onu aldılar mı? "

Adam biraz düşündü. Elleri saçları arasında kısa bir gezintiye çıkmış, ensesinde durmuştu.

" Hayır. Bebek falan yoktu. Sen iyi misin, Demetria? "

Nasıl yoktu? Kalktığında bebek kucağında değil miydi? Yaşadıklarını tekrar düşünüp anıları yokladı, oradaydı. Tamamen kanla kaplanmış o bebek tam kucağında duruyordu.

" Nasıl olur? Onu gördüm! O kadının bebeğinin olmalı. "

" Hangi kadın? "

Bu sefer Amanda sormuştu çatallayan sesiyle. Dudaklarını ısırmaktan kanatmıştı.

" O kadın. Evde ölen kadın. Bana James anlattı. Üstelik haberleri de gördüm."

Eve bir sessizlik çöktü. Amanda usulca doğrulmuş, kesilen göz yaşları tekrar akmaya başlamıştı. Kocasının da ondan kalır yanı yoktu. Adamın gözleri dolmaya başladığında yutkundu. Sonra aklına gelen şey ile gözleri irileşti ve cebindeki telefonu genç kıza uzattı.

" James şu adam mı? "

Demetria telefondaki robot resme baktı uzun uzun. Kara kalemle çizilmiş bu resim James'e o kadar çok benziyordu ki istemsizce yutkunup ;

" Evet. " diye cevaplamıştı. James'in bir ikizi yoksa bu resimdeki kesinlikle oydu. Bakışlarını telefondan kaldırıp adama çevirdi. Bill'in suratında ise sıkkın bir ifade vardı.

" Bu sana saldıran adam. " Dedi. " Onu ben gördüm. "

Genç kızın gözleri dehşetle açıldı. Sabah ona gülümseyen çocuk onu öldürmeye mi çalışmıştı? Neden yapsındı?

Telefonu masaya bırakıp yutkundu.

" Seni korkutmak istemiş. Onca şeyi bu yüzden anlatmış olmalı. Seni zayıf düşürmek istemiş psikolojik olarak. Seni güçsüz olduğun yalanına manipüle etmiş olmalı. "

Amanda kocasını başıyla onayladı.

" Eğer Bill hava almak için dışarı çıkmış olmasaydı, aman tanrım Demetria. "

Genç kızın aklındaki taşlar yavaş yavaş yerine oturmaya başladığında vücudu buz kesti. O adam ölü olan bir kadının vücudu hakkında edepsiz laflar ederken ona nasıl güvenebilmişti? O sapığa nasıl inanmıştı? Hala aklı almıyordu.

" Sen uyu biraz. Polisler onu en kısa sürede yakalayacaklar. "

Bill oturduğu yerde ayaklandı. Uykulu olduğu her halinden belliydi. Genç kızın kendisine olan minnettar gülümsemesine aynı sıcaklıkla karşılık vermiş ve odasına çıkmak için kapıya ilerlemişti.

" Çok yorgunum. Ben de uyusam çok iyi olacak. "

....

Yaklaşık bir hafta sonra yakalanan James kodese tıkılmıştı. Haberleri süsleyen manşetler aynıydı.

İki yıl önce genç kadını ve bebeğini öldüren cani yakalandı. Adamın başka bir kadını da aynı şekilde öldürdüğü söyleniyor.

Demetria ise daha rahattı. Bu bir hafta boyunca komşusunun evinde kalmıştı. Ailesi en kısa sürede buraya gelecekti. Sevgilisi ise iki gün sonraya bilet almıştı. Her şey yolundaydı.

Uzandığı küvette gözlerini dinlendiriyordu. Evine gelmişti. Bir hafta boyunca Bill ona destek olmuştu. Psikologdu. Amanda ise hamileliğin de getirdiği duygusallıkla sürekli ağlamış, çikolatalı pastalar yapıp depresyona girmişti.

"Şşş! Sessiz ol! Bebeğim uyuyor! "

Gözlerini aralayıp etrafa bakındı. Hiç bir şey yoktu.

" Sen duymuyor musun? Bebeğim uyuyor! "

Ayağa kalktı. Bu olanların hepsi bilinç altının bir oyunuydu. Zor şeyler yaşamıştı ve aklı ona oyun oynuyordu. Bill öyle söylemişti. Sakin olmalıydı. Asılı olan havluya uzanıp etrafına sardı ve uyuşuk adımlarla banyodan çıktı.

Bebeğimi uyutuyorum!

Sadece hayal görüyordu. Sakin olursa bu sesler kesilecekti. Odasına girip kapıyı arkasından kapattı. Sesler uzaklaşmaya başladığında alnını kapıya yaslayıp sakinleşmeye çalıştı ama kolay değildi.

Nefes egzersizleri yapıp kendine gelmeye çalıştı. Nihayet sesler kesildiğinde üzerini giyinmiş, saçlarını toplamıştı. Aynada kendine gülümseyip arkasını döndüğünde odanın açık olan camıyla karşılaştı.

Oysa ki bu camı banyoya girmeden hemen önce kapattığına emindi.

Terleyen avuç içlerini kazağına silip cama yaklaştığında çalan telefon dikkatini oraya vermesine neden oldu. Cama kısa bir bakış atıp yatağın üzerinde duran telefonu eline aldı. Arayan sevgilisiydi.

"Demetria, haberleri gördün mü ? "

Kadın yutkundu.

" Hayır, ne haberi? "

" Sana saldıran adam kaçmış! Hemen o evden çık. Acele et güzelim. "

Adam telefonu kapatmadan alt kattan zil sesi yükseldi. İki tarafta kısa bir süre susmuş, olan biteni algılamaya çalışmıştı.

" Demetria! " ilk konuşan Gabriel olmuştu. Adamın endişeli sesi telefon ahizesini patlatacak kadar sertti. Demetria ne yapacağını bilemedi. Bakışları kapıya kaydığında olanca gücüyle oraya doğru koştu.

" Gabriel polisi ara hemen! "

Sonra bir anda telefon kesildi. Genç kadın ne yapacağını bilemez bir halde evin bodurumuna doğru koşmaya başlamıştı.

" Kapıyı aç, Demetria! "

James'in sesini duyduğunda bodruma inmişti. Elleri karanlık alanı yoklarken eline gelen demir kulpu indirip oraya girdi. Saklanmak zorunda hissediyordu. Kalbi hızla inip kalkıyor, elleri titriyordu. Bodrumda bulunan bu odayı daha önce fark etmemişti. İçeriye girip kapıyı arkasından kapattığında rutubetli odanın en ücra köşesine doğru ilerleyip oturdu.

Gabriel'in bir an önce polislere haber vermiş olduğunu ummaktan başka bir şey yapamıyordu. Üstelik telefonunu odaya bırakmıştı. Oturduğu yerde sağa doğru kaydığında eline değen şeyle irkildi ancak metalin bir kamera olduğunu anlamakta gecikmedi. Kapağı açık olan kameranın tuşuna bastığında gözünü alan bir ışık belirmişti.

Ekranda bir kadın vardı. Bu kadını okuduğu haberlerden tanıyordu. Bu oydu.

Kucağında battaniyeye sarılı bir bebek vardı.

Kadın ince sesiyle ninniler söylerken bebeğine aşkla bakıyordu.

Bir bebek salıncakta, yavaş bebeğim yavaş.

Bir bebek beşikte, uyu bebeğim uyu

Bir bebek uyuyor sessiz ol, sessiz ol!

Demetria tanıdık olan ninniyi dinlerken irkilmişti. Video kısaydı. Diğer videoyu açtığında kadın ekrana bakıyordu ancak bu sefer yanında bebek yoktu.

İyi değilim. Bir şeyler aklımı kurcalıyor. Evde sürekli garip sesler duyuyorum. Sanki birisi benimle birlikte. Korkuyorum ama gidecek kimsem yok!

Sonraki video da buna benzerdi.

Sabah camı kapatıp yukarı kata çıktım ama döndüğümde cam açıktı. Üstelik daha iki gün önce yemeği de yaktım. İyi değilim.

Aşağı kattan gelen ayak seslerini umursamadı. Tek istediği bu kadının sorunlarını dinlemek ve yaşadıklarını hissetmekti.

Ben sadece bebeğimi uyutmak istiyorum ama o susmuyor! Sürekli kahkaha atıyor! Bebeğim uyuyor, sessiz ol!

Bu videoda kadın ağlıyordu. Rimeli akmış, yüzünü katran siyahına boyamıştı. Üzerindeki beyaz tişörtte bu siyahlıktan nasibini almıştı.

Bu gün bir psikoloğa gittim. Adam iyi olduğumu söyledi. Tek yapmam gereken o sesleri duymamakmış. Ama o orada!

Bir diğer videoda kadın çok uzaktaydı. Kucağında bebeği vardı ve ağlıyordu. Kamera ise onlardan biraz daha uzakta ve büyük salonu net bir şekilde görebilecek şekilde yerleştirilmişti.

"Bebek," dedi kadın ağlamaklı sesiyle, "Uyuyor, sessiz ol."

Kameranın odağında olmayan bir ses tok bir kahkaha attı. Keyif alır bir tonu vardı.

"O uyumuyor, Katy. O öldü. Hem de haftalar önce. Onu sen öldürdün. "

Kadın bebeğe daha sıkı sarıldı.

" Hayır! O ağlıyor. Duymuyor musun?"

Demetria'nın gözleri dolmaya başladı. Bebek ağlamıyordu. Üstelik kadının kucağındaki şey sadece bir oyuncak bebekten ibaretti. Bunu cansız elinden anlamıştı. Kapıdan gelen sesle başını oraya çevirdi. Nedensizce artık korkmuyordu.

Ancak video birden kesilmişti. Kameranın tuşlarına dokunup devam ettirmeye çalıştı fakat eski cihazda sadece bu kadar video vardı.

Bulunduğu odanın kapısının kulpu zorlandığında kamerayı yavaşça yere bırakıp karanlığa sokuldu. Sırtı tamamen sert duvara çarpana kadar gerilemişti ancak başka kaçacak yeri yoktu.

Kapı açıldı ve içeriye genişçe bir gölge süzüldü. Karanlıkta göremiyordu ama yapılı birisi olduğunu gölgesinden anlamıştı. Üstelik bu gölgeyi daha önce de görmüştü. Bir hafta önce gördüğü kişiydi bu.

"James..." diye mırıldandı karanlığa doğru. Polisler nerede kalmıştı? Gabriel hala onlara haber vermemiş miydi?

"Benim, Bill. " Kadının gözleri dehşetle açıldı. Bedeni titremeye başladığında elleriyle vücudunu sarmıştı ancak bu mantıklı bir kaçış yolu değildi.

"Bill, sen..."

Adam kahkaha attı. Eş zamanlı olarak odanın ışığı açılmış, Bill'in keyifli yüzü karanlığı delerek önünde belirmişti.

Bu gün bir psikoloğa gittim. Adam iyi olduğumu söyledi.

Katy'in gittiği psikolog oydu. Derin bir nefes alırken yutkunmaya çalıştı ancak boğazına oturan yumru buna izin vermedi.

" Evet benim, Dem. Nasıl gidiyor? "

" O sendin değil mi? Gördüğüm o gölge James değildi. "

"Sen akıllı bir kadınsın. Ama bunun için geç kaldın Dem. Yolun sonuna geldik maalesef. Her şey için çok geç."

"Neden? "

Adam güldü. Sesi o kadar sinir bozucu çıkmıştı ki Demetria sırf bu ses tonu yüzünden bile ağlayabileceğini düşünmüştü.

"Bu bir oyun gibi. Bilirsin psikolojik olarak güçlü olan insanlar ve daha güçsüz olanlar..."

"Bu, bir deney mi? " Kadının gözleri dehşetle açıldı.

" Öyle de söylenebilir, tabii. " diye mırıldandı adam. " Ama sen en güçsüz halka değilsin, sevinebilirsin. "

O gece gelen o adam oydu. Ona saldırmış, sonra da hiçbir şey olmamış gibi evine götürmüştü.

" Onu ve bebeğini sen öldürdün! "

Adam sıkılmış olacak ki odada turlamaya başladı. Bir eli cebinde diğer eli yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarındaydı.

" Hayır. Ben sadece ona seçenekler sundum. Psikoloji testi gibi bir nevi. O iyi dayandı ama. Kendi elleriyle bebeğini öldüreceğini düşünmemiştim ama yaptı. Tanrım o cesetle tam bir hafta yaşadı, Dem. Üstelik sürekli olarak kucağında durdu o. "

Kaçamayacaktı. Polisler gelmeyecekti. Hepsi bir oyundu. Yaşadıkları, gördükleri tamamen bir oyundu. Gabriel ona yardım edemeyecekti.

" Sen beni daha az zorladın. Güçsüzdün. Seninle daha çok eğlenebilirdim ama ailen yakında gelecekler. Onlara güzel bir karşılama hazırlamak istedim. "

Genç kadın konuşmadı. Bakışları adamın suratında ağır ağır dolaşıyordu.

" O seslere inandın itiraf et. Bilgisayar işinde de iyiyim güzelim. Doğrusu o eşyaları eve koyarken zorlandım ama tek yaşıyor olman bir avantajdı. "

Demetria gözlerinş kapattı. Karşısındaki normal bir adam değildi ve biraz sonra bu adam tarafından öldürülecekti. Yutkunurken ona doğru ilerleyen ayak seslerini duymuştu.

" Peki James? "

" Ah! O aptalın tek istediği sana yardım etmekti. O gece beni görmeseydi seninle daha çok eğlenebilirdim. "

Adamın sesi daha yakındı şimdi.

              1 yıl sonra

Genç kadın yeni evine aşkla bakarken çalan zil onun bakışlarını yarıda kesmişti. Gözlerini kapatıp sakinleşmeye çalıştı,ardından da kapıya doğru ilerleyip açtı. Kendisine bakan çifti gördüğünde şaşırmıştı.

"Merhaba, ben Amanda. Bu da eşim Bill! "

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro