Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

twenty seven


Erik kollarını önünde bağlamış şekilde, tuğla duvara yaslanmış bekliyordu ve sakin kalmak içi çaba sarfediyordu. Midesi bulanıyor, vücuduna kıramplar giriyor, bunlar da onda kusma isteği uyandırıyordu.
Duvara yaslanmayı bırakıp dik durdu ve Charles'ı tarif ettiği kıyafetlerden tanıyabilmek için etraftaki insanları süzdü.

Erik görünmek için en iyi yerde olmadığını biliyordu, ama daha çok gelirken önce o Charles'ı görmek istemişti. Telefonunun ekranına bugün sayısız kere bakarken iç çekti. 09:56. Charles yakın zamanda burda olmalıydı.

Lanet.

Büyük kalabalık bir grup insan yanına doğru geldi ve görüşünün yarısını kapattı. Duvarın yanından çekilip grubu bölerek aralarından geçti. Gittiği yeri göremiyordu, geçecekken kaldırımda bir çıkıntıya takılıp birine doğru düştü.

Güçük, küçük eller onun kollarımı tuttu. sonra kollarından biri düşmemesi için onun beline dolandı. Kendiside dengesini sağlayabilmek için karşısındaki yabancının gevşek tshirtünü kavradı.

Aşağı doğru baktı, özür dileyip çekip gitmek isterken ona baktığında gözleri büyüdü.

Yabancının nefesini kesilmişti ve gülünç bir şekilde kırmızı olan dudakları aranlanmış, parlak büyük gözleri ona bakıyordu.

Erik bakışlarını aşağı indirdi - kahverengi saçlar, soluk ten, mavi hırka, beyaz tshirt, gri pantolon

"Erik?"

-İngiliz aksanı, hatta tanıdık İngiliz aksanı.

Charles.

Erik eğilip aralarındaki mesafeyi kapatmak istedi, nazikçe yaklaşıp dudaklarını Charles'ınkilerle buluşturdu. Kısa adam tereddüt etmeden karşılık verdi, Erik'in eli onun kıyafetini tutmayı bırakıp beline kaydı. Basit bir öpücüktü, ama Erik yaşadıkları arasında en iyisi olduğunu düşündü; yolunda ortasında duruyor oldukları ikisininde umrunda değildi.

Erik Charles, konuşurken yüzüne bakabilmek için geri çekildi, ona biraz alan verdi. Charles boğazını temizledi ve gülümsedi, ''Bunu yapan ben olmalıydım.''

Charles ona bakıp gülümsedi, yanakları kızarmıştı. Bir şey söylecek oldu ama ağzından hiç bir kelime çıkmadı, cümle kurmaya çalışıyordu ama sözcükler ağzından çıkmıyordu. ''Çok hoş bir DNA'an var.'' diye mırıldandı ve devamında kıkırdadı, bulundukları şu ana inanamıyordu.

'' Aynısı senin için de geçerli.'' diye fısıldadı Erik.

Charles sırıtmaya devam ediyordu, ''Kesinlikle 'Merhaba'mın böyle olmasını beklemiyordum.''

''Sana öpücük için söz vermemiş miydim?''

''Verdin'' dedi kısa adam ''Ve çok hoştu.''

''Sadece seninleyken daha iyi.''

''Daha fazlası da gelecek mi?''

''Tabiki,'' dedi Erik. ''Sen istediğin sürece.''

Charles başını salladı. '' Daha fazla istiyorum.''

''Güzel.''

''Yoldan çekilmeliyiz.''

Erik başını salladı, yoldan çekilmek için Charles'ın elini tuttup onu yolun kenarına çekti. Charles'ta parmaklarını onunkilerinin arasından geçirmişti. ''Sanırım parkta gülünç aşıklar gibi davranmakla ilgili bir söz vermiştim sana?''

''Görünüşe bakılırsa bugün bütün hayallerim gerçekleşiyor,'' dedi Charles, birbirlerinin ellerini hafifçe tutmuşlardı.

Erik, Charles'ın elini sıkıca tuttu ve onu daha arkasına alarak diğer insanlarla birlikte karşıdan karşıya geçtiler. ''Gerçekten bunu yapıyor olduğumuza inanmıyorum.''

''Bende,'' diye cevapladı Charles, Erik'e daha çok yaklaşırken. ''Karşıma oturmanı ve sadece sana bakmayı istiyorum.''

''Yapabiliriz bunu,'' dedi Erik, sinirli çocuk arabalı kadının yanından geçerken. ''Bence bende aynısını yapmak istiyorum.''

Diğer kaldırıma geçerlerken Erik, Charles'ı yanlarından geçen diğer adamlarına yanlışlıkla değmemesi için kendine daha yakın tutmaya çalışıyordu. ''İtiraf etmeliyim bu kadar çekici görüneceğini düşünmemiştim.''

Erik güldü, onun gözlerine bakmak için yana döndü. ''Ne yani bütün mesajlaştığın kişilerin çekici olmadığını mı hayal edersin?''

''Komik, sen ilk ve umuyorum ki sonsun.''

Erik sırıttı, ve Charles yutkundu. Gerçekten, bu sefer onunla şansı yaver gitmişti. ''Çimlere uzanmayı sorun eder misin ?''

''Hayır.''

''Gel o zaman,'' Erik uzun bir ağacın yanına oturmak için onu yanına çekti. Charles'ın elini bırakıp yeri tutarak bağdaş kurup oturdu. Charles ayakta dikilmiş ona bakıp gülüyordu.

''Eee..''

''Eeee?''

Charles, onun gözlerine bakarken sersemce gülmesine engel olamadı. Elini onun koluna koyup yanına otururken ''Bu gerçek dışı,'' dedi. Eli hala onun üstündeydi. ''Yani söylemek istediğim, bunun gerçekten sen olduğuna inanamıyorum.''

Erik, Charles'a biraz daha yaklaşıp parmaklarını onun elinin kıvrımları üstünde gezdirdi. ''Bir yanım bunun gerçekleşeceğine hiç inanmamıştı.''

''Hiç yanlış numaraya aşık olunabileceğini düşünmemiştim.'' Bunun onu biraz köpek balığına benzetmesine rağmen gülümsedi. Bu Charles'a çekici gelmişti. ''Ciddiyim eğer ne olduğunu sormamış olsaydın seninle bir daha konuşmazdım.''

''Gerçekten birinin dizini nasıl çatlattığını sormama minnettar mısın?''

''Ben yapmamıştım'' Charles kendi lafını yarıda kesip gözlerini devirdi. ''Kız kardeşimin numarasını yanlış tuşladığım için memnunum.''

''Başta ki bir kaç mesaj tuhaf olmasaydı hiç cevap yazmazdım gerçi.''

Charles surat astı, gerçekten surat astı. Erik, yabancı biriyle mesajlaşmaya devam ettiği için minnettardı.

Bir süre sessizce durdular. Sadece birbirlerinin ikisi de sersemce sırıtana kadar baktılar. ''Sanırım bir şeyler konuşmamız gerekiyor.'' dedi Erik, sonunda. İç çekti ve boş eliyle yerden baç çimen kopardı. Charles, yavaşça başını salladı, sonra pozisyonunu değiştirip çimlere tamamen uzandı ve başını yana çevirip Erik'e baktı. ''Nerden başlasak?''

Erik, ona gülmeden edemedi, oda Charles'ın yanına uzandı, bir kolu onun belindeydi, boş olan kolunu da başının altına koydu. Çok samimilerdi ve insan içinde bu kadar yakın olmak tuhaf geliyordu. Ama Charles'ta diğer erkeklerden farklı bir şey vardı, ona dokunmadan duramıyordu.

"Şuna ne dersin," diye fısıldadı Charles, "en bariziyle başlayalım, ve sana şuanda kalbimin delicesine atmasına sebep olduğunu ve nerdeyse göğsümden fırlayacakmış gibi hissetiğimi söylemeliyim, ya da seni tekrar öpmekten daha çok istediğim bir şey olmadığını, şu son bir ya da  iki ay içerisindeki mesajlarının günümün en güzel parçası olduğunu, ya da bu kadar kısa bir zaman aralığında asla birine bu kadar bağlanmadığımı ve senden bu kadar hoşlanmamın saçma olduğunu, dürüst olmak gerekirse zaman ilerledikçe bunun daha da ilerleyeceğini düşünüyorum. ya da sana bazen bir süre cevap yazmamamın sebebinin her şeyin mükemmel görünmesini istemem olduğunu. Haftalardır stresliyim çünkü ilişkimizi romantizmin doruğunda yaşadığımızı hissediyorum ve bu konuda senin şaka yapmıyor olmanı diledim hep çünkü senden gerçekten ve gerçekten hoşlanıyorum, Erik."

Erik'in aklından bir sürü şey geçiyordu ama cevap olarak ne söyeleyeceğini bilemiyordu. Bir şeyler söylemek yerine, zaten Charles'ın üzerinde olan elini onun yüzüne getirdi ve tekrar onu öpmek için eğildi.
Bu sefer daha uzun sürmüştü ve masum olduğu söylenemezdi. "Hiç bir zaman seninle dalga geçmedim," diye mırıldandı Charles'ın yüzüne doğru. Geri çime yattı, eli Charles'ın boynunda geziniyordu.

Charles Erik ona dokunurken nefesini tuttu. "Güzel."

"Hayır gerçekten, bazen soğuk davrandıysam bile bu korktuğum içindi- Hala da öyle. Sen sadece- sen-  bilmiyorum bile, sende yaşadığım daha önce hiç tecrübe etmediğim bir şey. Sen-"

Charles, onun yanağını okşadı. "İfade edemediğin bir şey mi?"

"Evet, hayır, bilmiyorum. Normalde kelimelerle aram iyidir."

Charles ona gülümsemeye devam etti. "Sadece dene."

Erik bir süre sessizce durdu, ne söylemek istediğini toparlamak için derin bir nefes aldı, "Şuan söylemekte olduğum şey gerçekten itibarımı yerle bir edecek."

"Eminim sonrasında da senden hoşlanacağım." dedi Charles, Erik sırıttı.

"Bana daha önce kimsenin hissettirmediği şeyler hissettiriyorsun, Şuan gibi; Toplum içinde bu kadar yakın olduğum ve rahat hissettiğim hiç kimse olmadı." Erik Charles'a daha çok yaklaştı. "Konuştuğumuz her şey bende daha önce bilmediğim tepkilere yol açtı. Bana aptalca şeyler yapma isteği uyandırıyorsun. Yani demek istediğim mesela, her gün kahvaltı yaptığından emin olmak istiyorum, ve güzel şeyler yediğinde hakkında hayran kalarak bana anlatmanı.Bana tezlerini ve araştırmalarını okumanı, ve hiç bunun hakkında şikayet etmeyeceğimi bilmeni istiyorum. Ayrıca öğrencilerin hakkındaki hikayeleri ve kız kardeşinle olan gezintilerinizi anlatmanı istiyorum. Seni sabah erken kaldırıp, tüm o mızmızlanmalarını duymazdan gelip, sana sonunda şu lanet gün doğuşunu izletmek istiyorum."

Erik iç çekti, Charles'ın etrafında ki kolu sıkılaşmıştı. "Mutfakta oturup senin cupcake pişirmeni izlemeyi, ve sonra bana yedirmene izin vermeyi istiyorum çünkü zaten ne kadar güzel olduklarına emin olabiliyorum. Ve yemek yaptığında ve berbat olduğunda bile yemeye razı olmayı çünkü birazcık mutlu olacaksan bile buna değer. Sana istersen yemek yapmayı bile öğretmeyi istiyorum. Sana  canım ne zaman isterse mesaj atabilmeyi ya da arayabilmeyi ayrıca istediğim zaman seni görebilmeyi ve sana dokunabilmeyi de istiyorum, çünkü artık başlatmış olduğumuz şeyi durdurabileceğimi düşünmüyorum."

Charles'ın gözleri şimdi Erik'e bakmış gülümserken biraz sulanmıştı, bir eli onun boynundaydı. Yaklaşıp onu öptü, parkın ortasında bunu yapıyor olmak ona biraz gülünç gelmişti ama umrunda değildi, Erik'in de umursamadığı belli oluyordu.

Erik devam etti. "Sana söylemeliyim ki bunun gibi duygusal konuşmaları hiç değilse uzun bir zamana kadar bir daha yapmayacağım."

"Sorun değil." Charles hala gülümserken, " Bununla yaşayabilirim."

"Hayır, ciddiyim. Bir haftadır stresten doğru düzgün uyuyamadığım için tüm adrenalin seni görünce geldi ve bunu için seni suçluyorum."

"Söylediğin hiç bir şeyi geri alamazsın." diye mırıldandı Charles. "Söylediklerinle çoktan içimi erittin bile."

Erik onu alnından öptü, "Amacıma ulaştım, o zaman."

Charles bir süre sessizce durup onun yanında uzanmış olmanın tadını çıkardı.

"Biliyorum sormak istediğin bir şeyler var."

Charles, iç çekti sorup sormamakta kararsızdı. "Aaa...şey- olmayı denemek ister misin ?"

"Ne ?"

"Ne olduğunu biliyorsun."

"İstediğin bu mu?"

Charles başını salladı, "Bir süredir istediğim şey bu."

Erik etraflarını çevreleyen çalılara baktı. "Denemek isterim, eğer sen de istersen, ama hiç bir zaman ilişkilerde iyi olmadım."

"Ben de, gerçekten, ama öğrenebiliriz." diye cevapladı Charles. "Ama ciddiyim eğer istemiyorsan-"

"İstiyorum," Erik onun sözünü kesti. "İnan bana hayatım, istiyorum, sadece bunu mahvetmek istemiyorum."

"Mahvetmezsin."

"Bunu garanti edemezsin."

"İyi hislerim var."

"Birbirimizin soyadlarını bile bilmiyoruz." haklı bir noktaya değindi Erik. " Bu bizim bilmemiz gereken bir şey gibi görünüyor."

Charles gülümsedi, "Xavier," dedi. "Charles Francis Xavier."

" 'Üç ismi olan adamlara güvenme' diye bir söz yokmuydu?" Charles somurttu ve Erik kalbiminin burkulduğunu hissetti. "Erik Lehnsherr."

"Güzel bir isim."

"Söylemek zorundaydın."

"Belki." dedi Charles, "Artık birbirimizin soyadlarını bildiğimize göre biz..bir şey olabilir miyiz?"

Erik gülümsedi, "İkili, 1 & 2 gibi mi?"

"Çok gülünçsün."

"Beni seviyorsun."

Charles onu yanağından öptü, "Belki."

Erik iç çekti, "Mesajlaşmayla tanıştığım biriyle ilişki yaşayacağım."

Charles'ın gözleri parlıyordu, "Çok eğleneceğiz, hayatım."

"Yeey" dedi Erik sesini çoşkulu çıkarmaya çalışarak.

"Mhmm, bu kız kardeşime mesajlaştığım tuhaf adamın şimdi randevulaştığım tuhaf adam olduğunu söyleyebilir miyim?"

"Tabi," dedi Erik gülerek. "Emma'ya insanların hırkayla çekici görenebildiğini göstermek için fotoğrafını atarsan olur."

Charles başını salladı ve güldü. Sonra yattığı yerden doğruldu. "Eğer on dakikada bir üstüne atlamamak için kendime engel olmaya çalışıyorum."

Erik de yattığı yerden kalktı. Ayağa kalktığında Charles'a yardım etmek için elinden tuttu. Yüzünden flörtöz bir bakış vardı. "Nasıl seni reddedebilirim ki?"

Charles bir kez daha öptü onu, "Apartmanım uzakta değil."

"Yolu göster, liebling, daha görmediğin çok şey var."

Charles, güldü, parkta el ele tutuşmuş duruyorlardı.
"Beni ayartma, hayatım yoksa hemen bir ara sokak bulabilirim."

—-

[22:03]

Bugün hastayım diye izin almak kesinlikle geçirdiğimiz öğlede sonraya deydi.

[22:06]

Çok mantıksızsın, ama aynı zamanda tatlısında o yüzden sorun değil.

[22:07]

Bu arada bir daha ki sefere 'tanıştığıma memnun oldum' cupcakeimi istiyorum.

[22:08]

Sana yedirebilir miyim?

[22:10]

Senin üstünden yiyebilir miyim?

[22:11]

Sanırım bunu ayarlayabilirim.

.
.
.

oh be hayatımda hiç bu kadar uzun bölüm yazmamıştım ya da çevirmemiştim. bu arada bence erik bu hikayenin 'mom' tarafı

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro