Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

9. BÖLÜM

-DÜZENLENDİ-

Bölüm Şarkısı: Kalben- Haydi Söyle

~Keyifli okumalar~

BÖLÜM-9 "Haydi Söyle"

Bazı anlar vardır unutulmayacak. Bazı anlar da vardır ki unutulması kolay olmayacak. Bazı anlar da vardır ki unutmak isteyeceğimiz bir o kadar özel anlar. Benim bazı anlarım vardı unutmadığım, hâla aklımda canlandığı. Bazı anlarım vardı ki unutmak isteyip unutamadığım.

Onu kaç yıl aradan sonra tekrar gördüm. Yıllar geçti ve o büyümüş, ben büyümüştüm. Değişmiş, değişmiştim. Ben ondan kat ve kat olgunlaşmıştım. Gördüğüm an bütün anılarım -bütün kötü anılarım- gözümde canlanmıştı. Onun bende bıraktığı etkiyi tekrardan hissetmiştim. Her ne kadar bunu ona hissetirmemiş olsam da bu bir gerçekti, acı gerçek. Duygularımı gizlemeyi onun gittiği gün başlamıştım. Kimsenin benim içimi bilmesine gerek yoktu. Sadece bilseydi, bilmek isteseydi O bilebilirdi. Ama ne yazık ki o bunu seçmemişti. Seçmek istememişti.

Onu daha ilk günden görmek istememiştim. Ama hayat bana tezat bir şekilde ilk günden karşıma çıkarmıştı. Gizlenmiş duygularım da ortaya çıkmıştı, içimde saklandıkları yerden. Dışarıya her ne kadar belli etmesem de içimde fırtınalar kopuyordu. Gözlerimin sadece benim fark edebileceğim bir şekilde dolduğunu hissettim, gözlerimiz birbirine kenetliyken. Gözlerimi ondan ayırıp hızla kırpıştırdım ve diğerlerine baktım. Babam, annem, Mehmet Ayaz, Esra Teyzem, Ahmet Amcam ve Ahu Ece..

Hızla babamın yanına doğru ilerledim. En çok onu özlemiştim. Diğerlerini de tabi. Ama babam bir miktar fazlaydı. Her kız çocuğunun ilk aşkı babasıdır. Benim biraz farklı olsa da öyle. Ona karşı hep bir düşkünlüğüm vardı. O benim kahramanımdı. O benim bir tanecik aşkımdı. Onu kaybetmek hayatta başıma gelebilecek en korkunç durumdu.

Sımsıkı sarılırken göz yaşlarım akmaya başlamıştı. "Babacığım..!" Sarılmamız boyunca 'Babacığım' diye sayıkladım. Oda 'Kızım' diye. Yanaklarından sulu sulu öperken onları ne kadar özlediğimi şimdi bir kere daha anlamıştım. Sırayla hepsine sarıldığımda aslında hepsini çok özlediğini anladım. Sadece Efdal' a sıra geldiğinde elini sıkmıştım ifadesiz bir şekilde. Onu da hâla unutamadığımı anlamasın diye.

Ben ayakta nereye oturacağıma bakarken babam seslendi:

"Gel güzel kızım yanı başımda dur bundan böyle." Yüzümdeki tebessümle babamın yanına oturdum.

Yaklaşık yarım saat dönen sohbetin ardından hepimiz sofraya geçmiştik. Bu zamana kadar Efdal' ın yüzüne bir kere bile bakmamıştım. Ben mutfakta annemlere yardım ederken, erkeklerde içerideydiler.

"Ee güzel kızım nasıldı bakalım Ankara?" diye soran Esra teyzeye bakıp, güldüm.

"Güzeldi Esra Teyze nasıl olsun. Ama memleket gibisi yok." diyerek buruk gülümsemeyle salatayı yapmaya devam ettim. Ekşisini de kattıktan sonra yemek masasına götürmek için mutfaktan çıktım. İçeri girdiğimde hepsinin yüzünde bir gülümseme vardı. Anlaşılan muhabbet koyuydu. Efdal' a baktığımda onunda gayet mutlu olduğunu gördüm. Anlaşılan bir tek ben karamsardım. Görünüşe göre beni unutmuştu. Gerçi hatırlamaya değecek bir anımız olmamıştı ki..Ona göre.

Tabağı masaya koyduktan sonra bir kaç çatal-bıçağı düzenlemeye başladım. Bu sırada üzerimde hissettiğim yoğun bakışlardan dolayı kafamı kaldırdım. Efdalla göz göze geldiğimizde bakışlarımı kaçırmadım. Onun o içimi eriten kahverengi gözlerini tekrardan gördüğümde dünyalar benim olmuştu, tabi o anlığına. Aklıma gelen düşüncelerle bakışlarımı kaçırdım. Belki o gözlerin sahibi vardı. Ve bana bakmak haramdı o gözler. Aklıma doluşan düşüncelerle kötü oldum. Az önceki kurduğum dünya tek tek yıkıldı. Bu konunun ciddiliğiyle kalakaldım olduğum yerde. Neden olmasındı ki. Olabilirdi. O beni unutmuştu bile.

Babamın seslenmesiyle kendime geldim.

"Kızım sofra hazır mı?"

"Evet baba siz geçin. Geliyoruz bizde." diyerek hızla mutfağa ilerledim. Annemler sessizce konuşuyorlardı ama ben içeriye girince sustular.

"Anne babama sofranın hazır olduğunu söyledim. Sizde geçin artık. Ben ellerimi yıkayıp geliyorum." Hızla banyoya ilerledim bu seferde. Ellerimi yıkarken yine aklıma bir sürü senaryo geldi. Mesela Efdal' ın sevgilisi vardır. Hatta evlenmeyi falan düşünüyorlardır. Ama hayır! Onunla ben evlenecektim. Yani ben hâla öyle istiyorum. Aklıma küçüklüğümdeki 'Seninle ben evlenicem!' diye bağışılarım geldi. Ve ufak bir kahkaha attım. Aniden kapıdan gelen sese doğru döndüm. Kapıda gördüğüm Efdalla bakışlarım yine düz ve ifadesiz bir şekil aldı.

"Pardon ben boş sanıyordum." dedi. Ellerimi kurulayıp aynada son kez kendime bakıp kapıya ilerledim.

"İşim bitmişti benim de." diyip kapıyı açmak için uzattım elimi. Ama havada kaldı. Efdal benden önce kapatmıştı kapıyı. Bakışlarımı bu sefer ona yönelttim.

"Bir sorun mu var?" diye sorup cevap beklemeye başladım.

"Değişmişsin, hem de..fazlasıyla." Bir an da beni süzmeye başladı. Asıl kendisi fazlasıyla değişmişti. Bana bir kere bile bakmayan insan gelmiş şimdi beni baştan aşağıya süzüyordu.

"Kendine gel!" Sesimin sert çıkmasına hayret ettim. Bu kadarını o da beklemiyordu. Anlamış olacak ki başka bir şey demedi ve önümden çekilip ellerini yıkamaya başladı. Bende hızla kendimi dışarıya attım. Neden şimdi böyle bir şey demişti ki? Neden bir şey deme gereksinimi duymuştu? Yoksa şimdi ilgi duyulmayınca egosumu zarar görmüştü. Egolu hayvan n'olacak. Nedenlerle dolu sorularım, zihnimde devam ederken salona girmiş ve iki tane boş olan yerden babamın yanındakine oturmuştum. Efdal' da geldiğinde yemeğimize başlamıştık. Yemekte sadece bana sorulan sorular dışında hiç bir sohbete katılmıyordum ve başımı yemeğimden kaldırmıyordum.

"Efdal oğlum senin işler nasıl, konuşamadık hiç." diyen babama dikkat kesildim. Efdal' ın cevabını beklerken heyecanlanmıştım.

"İngiltere de güzel bir iş yerinde genel müdürdüm. Güzel bir yaşantım vardı orada. İşimi isteyerek yapıyordum. Sadece bir eksiklik vardı. Ailem. Artık bu kadar özlemin yettiğini düşündüm.  Artık buradayım ve kendimi, babamın yerini almaya hazır hissediyorum. ." Demek ki hak ettiği yerdeydi. İstediğinin olması çok iyiydi. Severek yapılan her iş güzeldir.

"MaşaAllah çocuğum. Aferin sana iyi yerlere gelmişsin. Ne zaman geçiyorsun şirketin başına?"

"Mümkünse hemen . Bu kadar ahmaklık yeter." deyince herkes hafiften güldü. Hâla plancı bir insandı. Bu huyundan vazgeçmemişti anlaşılan.

"Ee Rengin kızım sen neler yaptın. Diplomanı da aldın, bundan sonra ne yapacaksın?" Bu sefer Ahmet Amca sormuştu.

"Yakın zamanda işinde başarılı bir şirketle iş görüşmesine gideceğim. Ankara'dayken bunu hallettim sayılır." Sadece gidip görüşmem ve işe olumlu bakarsam çalışma şartlarını konuşacaktım.

"Hayırlısı güzel kızım. Sen başarılı bir kızsın. Her şey gönlünce olsun." Tebessüm edip yemeğime odaklandım. Başarılı olduğumu biliyordum. Bir sorun çıkmazsa da güzel bir şirkette de çalışacaktım ama hep bir eksik vardı. Bunu anlamıyorlardı tabi.

"Geldiklerine öyle sevindim ki..." Bu konuşmalardan sonra annem ve Esra teyze yanlarına gelmemizin onları ne kadar mutlu ettiği hakkında konuşmalarıyla geçti. Bir daha benim katılabileceğim bir konuşma geçmedi ve bende katılmadım. Efdal' da katılmadı.

Doyduğumu hissetiğimde izin isteyerek kalktım ve mutfağa ilerledim. Telefonuna gelen bildirim sesiyle elimdeki bulaştıkları bankoya koyarak telefonuma baktım.
Asel'den mesaj gelmişti.

'Ne kadar da özlemişim onları anlatamam.'

Hemen cevap yazdım.

'Evet bende çok özlemişim. Sana bir şey diyeceğim..'

Cevap çok geçmeden gelmişti.

'N'oldu önemli bir şey değil, değil mi ?'

'Efdal gelmiş. Eve ilk girdiğimde buradaydı. Ve hâla burada.'

Yaklaşık üç dakikadır cevap gelmemişti.

Zil sesini duyunca kapıya doğru gittim. Kapıyı açtığımda Asel'in endişeli suratıyla karşılaştım.

"İyisin sen değil mi?" Endişeli bir ifadeyle sorunca gerçekten beni merak ettiğini anladım. Kafamı olumlu anlamda sallayınca yüzündeki rahatlama hissi hemen belirmişti.

"Boşuna endişelenme iyiyim ben. Gel hadi kaynanan sevecekmiş biz de tam yemek yiyorduk." Konuyu dağıtma çabamı tabi ki de anlamıştı. Ama bir şey demedi. Salona girdiğimizde herkesle selamlaştı. Efdal' a bakarken o da benim gibi ifadesizdi. Hem benim olaylarım yüzünden hem de Azur'un en yakın arkadaşı olduğu için öyleydi.

Benim kalktığın yere oturunca ona servis yaptım. Ben de odama doğru gittim. Odama geldiğimden beri girmemiştim. Ve çok özlemiştim. Eşyalarımın bir kısmını -sadece kitaplarımı- çıkartıp raflara dizdim. Küçüklükten beri okumayı sevdiğim için küçük bir kütüphanem vardı. Kapı açılınca içeriye Asel girdi.

"Çok değişmiş." Girer girmez kurduğu ilk cümle bu olmuştu.

"Evet öyle." Demekle yetindim sadece.

"Çok yakışıklı olmuş." Ona da sadece kafa sallamakla yetindim.

"Karizmatikte olmuş." Gittikçe sinirleniyordum. Kendince ağzımdan laf almaya çalışıyordu.

"Bu kadar yeterli ağzımdan laf alamayacaksın." diyerek sinsice gülümsedim.

"Tamam tamam ama yakışıklı yani." Kızgın bir ifadeyle bakınca susmak zorunda kaldı.

"Bu akşam bir yerlere gidelim mi? Diğerleriyle buluşuruz. Olur mu?"

"Olur da sen hâla onlarla konuşuyor musun?"

"Evet konuşuyoruz arada bir."

"Benim niye haberim yok konuştuğunuzdan ?"

"Bilmem hiç sormayınca söylemedim ben de." 'Öyle olsun' dercesine kafamı salladım.

"Tamam sen ayarla o zaman gidelim." diyerek elimdeki son kitabı yerine yerleştirdim.

***

Saat sekize gelirken hazırlanmaya başlamıştım. Beyaz, askılı, askıları değişik bir şekilde olan, kare yakalı bir bluz giymiştim. Onun altına da açık renk bir kot etek giydim. Ayakkabı olarak siyah ipleri bacaklarıma kadar çıkan bir sandalet giydim. Giydiğim iddialı kıyafetle gerçekten güzel gözüküyordum.



Hafif bir şekilde yaptığım makyajımı, kırmızı ruj sürerek iddialaştırdım. Aşağıya indiğimde Ayaz ıslık öttürmeye başladı.

"Ablama bak be. Fıstık gibi olmuş." Kocaman gülümseyip saçlarını karıştırdım. Daha 16 yaşında olmasına rağmen çok yakışıklıydı. Okuldaki çoğu kızın kalbini çaldığını biliyordum.

Onlarla vedalaşıp Asellerin evine doğru yürümeye başladım. Zillerine bastığımda Hülya Teyzem -Asel'in annesi- açmıştı kapıyı.

Sarılırken " Nasılsın, teyzem? " diye sordum.

"İyiyim kızım, asıl seni sormalı?"

"İyiyim ben de ne olsun. Geldik artık buradayız."

***

Bara girdiğimizde içerisi loş ışıklarla çok hoş gözüküyordu. Asel etrafına bakındıktan sonra bana 'beni takip et' şeklinde bir işaret yapıp ilerlemeye başladı. Bir masanın başına geldiğimizde teker teker hepsine baktım. Hepsi de tanıdığım kişilerdi ve çok değişmişlerdi. Gülçin, Berk, Fatih, Birsu ve Seyit. Bu 5 kişiyle çok konuşmuşluğum vardı. Ama üniversite için Ankara' ya gidince iletişimimi kesmiştim.

"Hoşgeldiniz." diyen Birsu' ya dönüp gülümsedim. Bizde cevap verip hasret giderdikten sonra yerimize oturduk.

Geç saatlere kadar oturduğumuzda kalkacağımıza yakın Gülçin' in isteği üzerine şarkı söyleyecektim. Ne zamandır söylemediğim için başta kabul etmemiştim ama sonra Asel'in de desteklemesi üzerine şuan sahnedeydim. Elime grubun gitarını alıp tabureye oturdum.


Arkadakilere neyi söyleyeceğimi söyledikten sonra şarkıya başladım.

"Seni gördüğüm zaman

Dilim neden tutulur

Seni gördüğüm zaman

Güller elimde kurur."

Şarkıyı söylemeye başladığım zaman alkış tufanı tutmuştu.

"Seni gördüğüm zaman

Hayat sanki son bulur

Gözlerine bakınca

Dünyalar benim olur

Susma gönlüm sen söyle

Haydi gönlüm sen söyle

Aşkımı sevgiliye

Derdimi sevgiliye

Hadi söyle onu nasıl sevdiğimi

Hadi söyle rüyalarda gördüğümü

Hadi söyle uykusuz gecelerimi

Haydi söyle."

Nakarata girdiğimde gözlerimden birkaç damla yaş akmıştı. Bu şarkıyı O'na ithaf etmiştim. Canım her acıdığında bu şarkıyı söylerdim. Sanki söyleyince dönecekmiş gibi.

"Seni gördüğüm zaman

Beni bir ateş sarar

Seni gördüğüm zaman

Yanar yüreğim yanar

Seni gördüğüm zaman

Canlanır tüm anılar

Seni gördüğüm zaman

Durur bütün zamanlar

Susma gönlüm sen söyle

Haydi gönlüm sen söyle

Aşkımı sevgiliye

Derdimi sevgiliye

Haydi söyle onu nasıl sevgisini

Haydi söyle rüyalarda gördüğümü

Haydi söyle uykusuz gecelerimi

Hadi söyle."

Gözlerimi açtığımda yaşlı gözlerim onca kişinin arasından direk onu buldu.

Ey sevgili sen bana bakıyorsun,

Ben aklımı kaybediyorum.

***

Efdal;


Merhabalar. Uzun mu uzun bir bölümle geldim.

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Kendinize iyi bakın. Diğer bölümde görüşmek üzere.

~iamsuhal

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro