Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

7. BÖLÜM

-DÜZENLENDİ-

-ÖNEMLİ-

Arkadaşlar Rengin'in castını değiştirdim. Yeni karakterimizi multimedyada.

~Keyifli okumalar~

BÖLÜM-7 "Karar"

Kitabın kapağını kapatıp yavaşça tutulan boynumu ovuşturdum. Yaklaşık 3 saattir kitap okuyordum. Okuldan hızla çıkıp her zaman geldiğim kafeye gelmiştim. Mis-Cafe.

Biten sınavların rahatlığıyla derin bir nefes verdim. Bugün nedense biraz huzurluydum. Deniz gözlerime harika bir şölen sergiliyordu. Rahatımdan gayet memnundum. Ta ki çalan telefonuma kadar. Sıkıntıyla nefesimi dışarı verip masanın üzerinde duran telefonumu elime aldım ve arayanın kim olduğuna baktım. Ase.

"Efendim canım?"

"Nerdesin sen bakalım?" Çıkarken haber vermediğim için haliyle merak etmişti.

"Ben Mis' e geldim. Oturuyorum öyle, sen?" Büyük ihtimal yanıma gelecekti. O yüzden aramıştı.

"Benim dersim yeni bitti. Kalkmayacaksan yanına gelmemi ister misin, sana anlatmam gerekenler bir şeyler varda." deyince gelmesini söyleyip, kapattım.

Garsona seslenip kahvemi tazelemesini söyledim ve kitabıma geri döndüm.

"Ne kötü değil mi insanın sende boğulup kendi içinde ölmesi.." yazıyordu okuduğum satırda. Bende onda boğulup kendi içimde ölüyordum. Gideli yaklaşık 6 yıl olmuştu. O 6 yıl içerisinde onu hiç görmemiştim. Annemlerden ve onun ailesinden ilk zamanlar haberini alıyordum ana üniversite için Ankara'ya gelince hakkında aldığım duyumlar da bitmişti. Üniversite son sınıf, mimarlık okuyorum. Hayalim olan bir meslekti.
O ise, şirketlerinin başına geçmek için işletme okuyacaktı. Muhtemelen okulu bitmişti ama gelmemesinin nedeni orada, işlerin başına geçmeden önce, dertsiz tasasız takılmaktı. Yani ben öyle düşünüyordum.

Yurtdışına eğitim teklifini kabul etmeseydi burada olur ve bilirdim ne yaptığını. Tek bir hayalim vardı: Onun beni sevmesi. Beni kesin sever dememiştim hiç bir zaman. Sadece hayalimdi . Gerçekleşmemiş tek hayalim. O gittikten kendimi boşlukta hissetmiştim uzun bir süre.Psikolojik destek aldım, Ankara'ya gelince. Aileme söylememiştik. Eğer söyleseydik beni yanlarına çağıracaklardı. Asel dışında kimseyle arkadaşlık kurmamıştım. Liseye giderken sosyal hayatım neredeyse hiç yoktu. Kimseyle konuşmak istemedim. Kendimi kapattım. Sonra lise bitti üniversiteye geçtim. İlk dönemlerde burada da hiç arkadaşım olmadı kimseyle konuşmadım. Ta ki annemin benimle konuşma yapmasına kadar. Şöyle demişti:

"Biliyorum az acı çekmedin ama kendini bu kadar yıpratmana değer mi değer ama yapma be kızım. Önünde koca bir ömür var. Topla kendini, ben senin bu paspal halini hiç sevmedim. Nerde o öz güvenli kız. Hepimiz onu çok özledik. Babanı biliyorsun güzelim yıprandın, yıprandı. O hepimizden daha üzgün bunu bil. Ve eğer hâla onu bekliyorsan iyi şeyler beklemeye değer.. Ama bir gün geri geldiğinde onun karşısına bu haline çıkmak istemezsin emin ol ve topla kendini güzel kızım. Unutma, o senin kaderise er ya da geç birbirinizi bulursunuz." deyip beni yalnız bırakmıştı düşüncelerimle. Ben de o günden bu güne kadar çok değişmiştim. Sosyal yaşam kazanmıştım. Asel'den farklı ama bir Asel olamayacak kadar yakın arkadaşlıklar edinmiştim. Bu benim en büyük kazancımdı. Eski halime göre daha çok öz güvenliyimdim.

Düşüncelerimin arasından, kahvemi getiren garson sayesinde ayrıldım. Teşekkür edip kahvemden bir yudum aldım. Bir yandan da kitabımı okumaya devam ettim. Asel'in gelmesi biraz zaman alabilirdi. Tam da trafik saatine yakalanmıştı.

Yaklaşık yarım saat sonra gelen Aselle kocaman gülümsedim. Oda bana gülümserken birbirimize sarıldık. "Hoş geldin." diyip yerime oturdum.

"Hoş buldum da çok sıcak hava ya. Gelesiye kadar eridim valla." diyip eliyle yelpaze şekli yaparak kendini serinletmeye çalıştı. Ufak bir kahkaha attım onun bu sevimli haline. Otururken garsona el işareti yaparak yanımıza çağırdı. Geldiğinde ise kakaolu Milkshake istediğini söyleyerek siparişini verdi. Ve konuşmaya devam etti. "Sınavlarda bitti hele şükür. Rahatız artık."

"Evet bitti sonunda. Diplomamızı da alalım hayırlısıyla o zaman her şey daha iyi olacak." Mezun olmamıza bir ay kalmıştı. Bir ay sonra diplomamızı alıp rahata erecektik. Aslında tam rahat olacağımızdan değilde okul stresinden kurtulacaktık ve ben kendime iş arayışına başlayacaktın.Bu aşama biraz beni yoracağa benziyor ama yinede seviniyorum, iş hayatını öğreneceğim diye. Asel'ın sorduğu soruyla bir an ne diyeceğimi şaşırdım.

"İş bakmaya burada mı başlayacaksın  yoksa İzmir de mi?" Sahi nerede çalışacaktım ben. Bunu hiç düşünmemiştim. Acilen bir karara varsam iyi olacaktı. Gerçi biz çok önceden karar vermiştik. Birimiz nereye giderse diğerimiz de orayaydı. Yine de hatırlatmakta fayda var.

"Birimiz neredeyse diğerimizde orada unuttun mu yoksa?"

" Hayır tabi ki de unutmadım. Ama ben İzmir' e geri dönmek istiyorum. Buraya beni bağlayan bir şey ya da biri yok o yüzden kalmak istemiyorum. Sende istersen İzmir'e dönmeyi, orada yeni bir yaşam kuralım. Orada daha iyi olacak emin ol. Ailemi özledim. Kalmak istemiyorum." Ben kalmak istiyor muydum? Açıkçası beni de bağlayan bir şey ya da biri yoktu. O yüzden dönebilirdim ama o şehir de dolu anım vardı. Hele ki o parkta. Ama eskileri düzeltemeyiz. Gitmem de sakınca yoktu bence. O yüzden gidebilirim ve orada yeni bir yaşam oluşturabilir ve işime orada da başlayabilirdim.

"Aslında bakarsan beni de buraya bağlayan bir şey ya da biri yok ve ben gitmemizde hiç bir sakınca görmüyorum." deyince ellerini sevinçle birbirine çarpıp kocaman kahkaha attı. Bende ona eşlik ettim.

Yaklaşık bir saat oturmamızın ardından kalkmıştık. Her türlü konudan sohbet etmiş ve işimizle ilgili düşüncelerimizi söylemiştik. İkimizinde düşünceleri birbiriyle aynı olunca daha da kolay kararlar almıştık. Şimdi ise Asel eve gidiyor ve bende kütüphaneye gidiyordum. Kitaplarım bitti ve ben kitaplarım olmadan yaşayamam desem yeri vardır. Beni meşgul ediyorlardı düşünmekten. Gerçi o zamanda düşünüyordum da eskiye oranla daha azdı. Kütüphanenin önüne arabamı park edip indim. Hızlı adımlarla içeri girdim ve kitapların huzurlu kokusu burnuma doldu. Beni karşılamak için gelen Arslan Amca' yı görünce kocaman sırıttım. Ankara'da okumaya başladığımdan beri burası benim ikinci evim olmuştu.

"Merhaba Arslan Amca, nasılsın ?" deyip sarıldım. Onu severdim bana uzak kaldığım, babam gibi olmuştu yeni hayatımda.

"Hoş geldin kızım. İyiyim çok şükür sen nasılsın bakalım." Emekli teğmendi kendisi. Yalan söylersem kesinlikle anlardı.

"İyi diyelim iyi olsun amca. Aselle bir karar aldık. İzmir' e geri döneceğiz." dediğimde yüzündeki buruk tebessümden üzüldüğünü anladım. Beni olmayan çocukları olarak sevip saymıştı. Şimdi de gidecek olmam bir hayli üzmüştü onu. "İşine orada mı başlayacaksın yani?"  Başımı olumlu anlamda salladım. "Herşeyin hayırlısı kızım. Hadi geç içeri ben sana soğuk bir şeyler getireyim."

"Zahmet etme sen. Ben daha yeni içtim. Evde Asel bekliyor, markete gideceğiz. Ben bir kaç kitap alıp gideyim." Tamam anlamında başını sallayınca hareket ettim kitapların içine doğru. Biraz bakındıktan sonra bir kitabı elime alıp sayfalarını kokladım.



Üç tane kitap aldıktan sonra Arslan Amca' ya veda edip en kısa sürede tekrar geleceğimi söyleyip ayrıldım.

Arabaya bindiğimde eş zamanlı olarak telefonum çalmaya başladı. Arayanın kim olduğuna baktığımda Asel olduğunu gördüm. Telefonu hoparlöre alıp arabayı çalıştırdım. "Efendim Asel hanım?"

"Nerdesin sen kaç saat oldu. Daha markete gideceğiz."

"Geliyorum, yoldayım." diyerek telefonu kapattım. Sabırsızlığını her zaman belli eder cadı şey.

20 dakika sonra kendi evimin, evimizin, önünde durduğumda Asel'i arayıp aşağıda olduğumu söyledim. Gelince de yola koyulduk hemen saat 20.00 a geliyordu. "Aldın mı bari kitap?" diye sorunca gülümsedim.

"Evet üç tane aldım. Okuduktan sonra sana veririm okursun sende." diyerek şirince sırıttım. "Olur okurum." Müzik açıp yol boyunca onu dinleyip eşlik ettik beraber. Markete geldiğimizde indik ve alışveriş arabası alıp gezmeye başladık. Arabayı doldurduğumuzda alacaklarımızın bittiğine inanıp alışverişi bitirip kasaya yöneldik. Birlikte ödeyip çalışanların yardımıyla eşyaları arabaya taşıyıp yola koyulduk.

Eve geldiğimizde ikimizde yorulduğumuzu hissettik. Eşyaları güzelce yerleştirdikten sonra birbirimize iyi geceler dileyip odalarımıza geçtik. Üstümü çıkartıp direk banyoya girdim. 15 dakika sonra çıktıktan sonra telefonumun ışığının yandığını görünce direk yanına gittim. 1 cevapsız arama: Annem.

Giyindikten sonra arayacağıma karar verip dolabıma yöneldim. Siyah iç çamaşır takımımı alıp giydim. Üzerine de yarım atlet ve şortumu alıp giydim. Saçlarımı havalandırdım salık bıraktım yatasıya kadar kururdu büyük ihtimal. Telefonumu alıp annemi aradım.

"Kızım ne yapıyosun bakalım." diye  huzur veren sesiyle konuşunca yüzümde anlık bir tebessüm oluştu. İzmir' e geri dönme kararımız kesinlikle doğru bir karardı.

"İyiyim annem marketten yeni geldik Aselle. Yorulduk, şimdi de odalarımıza çekildik. Siz ne yapıyosunuz ?"
Sesini bile özlemişim.

"Biz de Esra teyzenlerdeydik. Sana bir şey söylemek istiyorum?" Onunla ilgili olduğunu hemen anladım. "Evet?"

"Efdal bir kaç ay içerisinde temelli geri dönecekmiş." deyince bir süre garip bir sessizlik oluştu. Dönecekmiş. Buna sevinmem gerekiyordu aslında ama eski halime döneceğim diye korkuyordum. "Kızım orada mısın?" diye soran annemle kendime geldim.

"Evet buradayım anne."

"İyisin değil mi?"

"Evet anne kötü olunacak bir durum yok ortada." Yalan. Koca bir yalan.

"Tamam o zaman hadi ben kapatıyorum kızım kendine iyi bak."

"Sende. Görüşürüz." Kapattıktan bir süre daha o şekilde kaldım oturduğum yerde. Sonra ise yavaşça kalkıp yatağıma girdim. Girdiğim an ise gözümden akmak için bekleyen yaşlar bir bir döküldü.

Şimdi bakılırsa dönüşüm bir hayli zor olacaktı. Ama ben büyümüştüm artık. Karşısına küçük bir kız çocuğu olarak çıkmayacaktım.

Ama şu an bir şeyi çok iyi anladım; onun gidişi kadar dönüşü de aynı şekilde beni yıkacağa benziyordu. Uzun bir süre olmasa da kısa sürelik bunun olacağına adım kadar emindim.

Sessiz iç çekişlerim ve ağlayışım eşliğinde ne zaman uykuya daldım bilmiyorum ama sadece rüyamda onu gördüğümü hatırlıyorum.

Onun dönüşü beni ne kadar yaraladıysa; benimde onu görmezden gelmem bir o kadar onu da yaralayacaktı. Buna uyumadan hemen önce karar vermiştim.

***

Lütfen oy ve yorumlarınızı belirtin bu benim için çok önemli

Yazım hataları varsa özür dilerim.

Diğer bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakın

~iamsuhal

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro