Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

5. BÖLÜM

-DÜZENLENDİ-

~Keyifli Okumalar~

Bölüm 5-" Gidiyor."

Hızlı adımlarla sağa döndüm. Okula geç kalmıştım. Mehmet Ayaz ben olmadan kahvaltı yapmayacağını söylemişti. Ben de aç kalacak olmasına dayanamayıp, okula geç kalmayı göze alarak, beraber kahvaltı yapmıştık.


Saate baktığımda dersin başlamış olduğunu hatta ve hatta yarısına geldiklerini gördüm. Adımlarımı yavaşlattım. Hızlı gitsem de bir işe yaramayacaktı. Hızlı gidiyordum ve terlemiştim. Tekrardan hasta olmak istemezdim. Daha yeni atlatmıştım.

Okul kapısının önüne geldiğinde soluklandım. Okul binasına doğru ilerlemeye başladım. Herkes derste olduğu için kimse yoktu ortalıkta. İçeri girdiğimde direk kantine gittim. Şimdi dersin ortasında girip bölmek istemiyordum.

"Ahmet amca ben bir tane nescafe alabilir miyim?" diyip gülümsedim. Kantinci Ahmet amcayı okuldaki herkes çok severdi. Beyaza yakın saçları ve tombul yüzüyle çok tatlıydı. "Tabi yavrum da, sen niye derse girmedin?" Endişeli bakışlarını yollamaya başladı hemen.

"Mehmet Ayaz bırakmadı sabah bir türlü. İlle de seninle kahvaltı edeceğim diye tutturdu. Ben de kıyamadım ondan geç geldim." Kantini inletecek kadar büyük bir kahkaha attı.

"Ufaklığa bak sen hele. Ablasını okula da göndermezmiş, kendi istekleri olsun diye." güldü.

"Öyle artık ne yapalım, kardeşim nasıl olsa." diyip uzattığı kahveyi aldım ve masalardan birine oturdum. Kulaklığımı ve telefonumu çıkartıp şarkı açtım.

Son Feci Bisiklet- Galiba Sevmiyorlar..

Dinlemeye başladıktan yaklaşık 10 dakika sonra teneffüs zili çaldı. Ama yerimden kalkmadım. Asel'e kantinde olduğumu bildiren bir mesaj attım.

"Neden geç geldin?" Karşıma oturur oturmaz konuştu.

"Mehmet Ayaz kahvaltısını benle yapmak istedi, bende onu kırmamak için kaldım.Huyunu bilirsin, kalmasaydım benimle uzun bir süre konuşmazdı."Kafasını 'bilmez miyim' dercesine salladı. " Önemli bir şey oldu mu?" Hemen sağına soluna bakındı. Demek ki olmuştu. "N'oldu?" diye sorunca Asel bana döndü ve konuşmaya başladı.

"Şey..ım. Nasıl diyeceğimi bilmiyorum."

"Söyle ya bir şey olmaz. De bakalım." Merakla bakmaya başladım Asel'e.

"Efdal.. Şey her yıl biliyorsun dersleri iyi olan beş kişiyi yurtdışına burslu olarak gönderiyorlar. Efdal'ın da dersleri iyi olduğu için yurt dışına göndermeyi düşünüyorlarmış." Gözlerim fal taşı gibi açıldı. Doğru mu duymuştum. Efdal yurtdışına mı gidecekti? Eğer böyle bir durum varsa Efdal bunu kaçırmazdı. En büyük hayallerinden birisi yurtdışında okumaktı. Eğer Efdal'ı biliyorsam bütün eğitim hayatını bitirmeden buraya dönmezdi ve bu onu 5-6 yıl boyunca görememek demekti. Gözleri bu sefer de aşkımın bütün bitmişliğiyle kapandı. Gözümden akan yaşla hızla ayağa fırladım.

"Ben bir lavaboya gitsem iyi olacak. Sen eşyalarımı alırsın." diyip hızla uzaklaştım.


Lavaboya gitmek yerine arka bahçedeki çardakların oraya gittim. Genelde sessizlik istediğim zaman buraya gelirdim. Çardağın içine girerek cebimden telefonumu ve kulaklığımı çıkardım. Okul bitesiye kadar buradan kalkmak istemiyordum. Bugün buraya hiç gelmemeliydim.

***

Bu sırada Efdal'da genç kızı izliyordu. Yurtdışına gideceğini kızın yüz ifadesinden anlamıştı. Sahi çok mu seviyordu Efdal'ı? Nesini sevmişti mesela, en çok bunu merak ediyordu Efdal. Yanındaki arkadaşı hala bir şeyler söylüyordu ama Rengin'in onu dinlemediğini biliyordu Efdal. Kızın hızla ayağa kalkıp arkadaşına bir şeyler demesiyle içinde tedirginlik oluştu. Oda kısa sürer diye üstüne varmadı. Kız hızla dışarı çıktı. Kantin kapısı Rengin'in arkasından hızla kapandı ve sesi kantinde yankılandı.

Efdal, kısa bir tereddütle Rengin'in arkasından çıktı. Koridordaki kalabalığa baktığında kızı göremedi. Biraz düşündükten sonra gideceği ek bir seçenek vardı. Arka bahçedeki çardaklar. Çardakta oturuyordu ve kulağında kulaklığı vardı. Bir yere dalmış orayı izliyordu. Yanına gitmeye başladı. Bunu neden yaptığını bilmiyordu ama o an bunu yapması gerektiğini düşünmüştü. Çardağın içine girdi ve onun yanına oturdu. Rengin geldiğini fark etmemişti. Kısa bir duraksamadan sonra kulaklığının tekini çıkardı. Rengin irkilerek küçük bir çığlık attı.

Benim, korkma." Ciddi olamazsın Efdal. "Kantinden çıkarken kötü görünüyordun, gelip bir bakmak istedim. İyi misin?"

Mutsuz, yalnız, kırgın, umutsuz, boşlukta, yorgun, düşünceli, yenik ve en önemlisi kalbi kırık.

Bunların hepsini hiçe sayarak "İyiyim." dedi sessizce. Efdal'ın fark etmediği yaşlar akmaya devam ediyordu. Efdal, onun iyi olmadığını biliyordu. Ama bir şey demedi.

Kısa bir sessizlikten sonra konuştu. "Bir şey demeyecek misin?" diye sordu kıza.


"Hayır." deyince Rengin, Efdal kendini bir garip hissetti.


Rengin kendini şuan boşlukta hissediyordu. O giderse umudunu kaybetmiş olacaktı biliyordu. Ama Efdal' ın onu düşüneceğini ve gitmemeyi tercih edeceğini sanmıyordu. Umutsuzdu kısacası. Sonra devam etti Rengin.

"Aslında gitmen çok iyi olacak. Emin olabilirsin." diyip buruk bir gülümseme oluştu  dudaklarında. Evet gitmesi iyiydi. Boşa kürek çekmek istemiyordu bundan sonra. Karşılıksız kalacaktı biliyordu bunu ve şunu da biliyordu; onu unutmayacağını.

Efdal duyduklarıyla şaşırdı. Vazgeçmişe benziyordu Rengin. Derin bir iç çekti. Neden şaşırdığına da anlam veremedi gerçi. Ama üstünde durmadı. "Evet iyi olacak. Hem senin için hem benim için." diyip kıza baktı. Ama Rengin'i tam tanımadığından omuzlarındaki çöküşü de anlamadı.

Kafasını hızla başka yöne çevirdi gözünden akan yaşı görmemesi için. Onu düşünmediğini zaten biliyordu ama onun ağzından birebir duyması farklıydı. Hemde aşağılanır biçimde. Gözündeki yaşları hızla eliyle silerek Efdal'a döndü. "Bunu yapmama izin ver." Daha Efdal ne olduğunu anlamadan dudaklarına değen nemli dudaklarla kaskatı kesildi ve kızın geri çekilmesiyle şaşkın gözlerle ona baktı. Dona kalmıştı. Bir şey diyemiyordu sadece kıza bakmakla yetindi.

"Kendine iyi bak." diyen ve kendisinden hızla uzaklaşan kıza sadece bakmakla yetindi. Zaten o günden gideceği güne kadar onu bir daha görmedi. Belki böylesi daha iyiydi. İkisi içinde.

***

O gün gelmişti işte. Efdal sonunda gidiyordu. Yaklaşık iki hafta boyunca onu hiç görmedim. Annemler onun hakkında konuşurken kaçtım. Onunla ilgili bir şeyler duymak istememiştim. Büyük ihtimal onu uğurlamaya da gitmeyecektim. Daha fazlaacı çekmek istemiyordum. Şimdi ise odamda oturmuş gideceği saati bekliyordum. Yaklaşık iki saat sonra gidecekti. Ve ben yatağımda oturmuş, yanımda mendil kutumla sessizce ağlıyordum. Annemle babamın duymasını istemiyordum. Herkesin nasıl durumda olduğumu aaz çok tahmin ettiklerini biliyordum. Ama bu aralar çok sık yaptığım gibi bunu da takmadım. Ne düşünürlerse düşünsünlerdi. Aşağıdan duyulan zil sesiyle hızla yataktan kalktım. Kalbim ağrıyordu. Efdal'dı. Vedalaşmaya gelmişti. Ama bu kişi ben değildim. Çok sevdiği ailemle vedalaşacaktı. Bir an aşağı iniple inmemek arasında tereddütte kaldım. Ama inmedim, inemedim.

Korna sesiyle hızla pencereye yönelttim adımlarımı. Taksi gelmişti ve gitme vakti de gelmişti. Efdal ve ailesi bavullarla birlikte taksinin yanında dikiliyorlardı. İlk önce annesiyle uzun uzun sarıldı daha sonra babası ve kardeşiyle. Sarılma faslı bittiğinde Efdal'ın kendini geri çekişini ve hepsine gülen yüzle bakmasını sulu gözlerle izledim. Birer kere daha sarılmasını buruk bir tebessümle izledim.

Arabaya binerken son kez annesine, kardeşi ve babasına baktı. Daha sonra ise odamın penceresine baktı. O anda bir damla yaş daha kavuştu özgürlüğüne. Elimi kaldırıp yavaşça selam verdim. Ama Efdal buna da tepki vermedi. Kapıyı kapattı.

Ve..

Gitti.

***

Oy ve yorumlarınızı belirtirseniz sevinirim.

Diğer bölümde görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın.

-iamsuhal

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro