Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

23. BÖLÜM (yeni bölüm)

~Keyifli Okumalar~

Bölüm-23

"Efdal burada neler oluyor?"

"Bir şey olduğu yok, Alev."

Efdal benden uzaklaşırken, bu kadar soğukkanlı olması sinirlerimi bozdu. Kapıdaki kadın her kimse aralarında bir şey olduğu belliydi. Ki kadın ona hesap sorabiliyordu. Aralarında daha fazla durmak istemediğim için masanın üzerindeki çizimlerimi topladım. Elimde eşyalarımla birlikte ayaklandım ve çıkışa doğru ilerlemeye başladım.


"Rengin ben seni bırakırım." Arkamdan sesini duydum.


"Efdal, ne demek ben bırakırım. Ben buradayım farkındaysan."


"Sana buraya gelmemeni söylemiştim." Onları daha fazla dinlememek için odama gittim. Gerekli eşyalarımı ve çantamı alarak odamdan çıktım. Asansörü beklerken onların sesine kulak asmamayı denedim. İçeriden yüksek sesle konuşmaları duyuluyordu.

Gelen asansöre binerek -1 e bastım. Asansörden inerek arabama doğru ilerledim.

Otoparktan çıkarken aklımda sadece Efdal vardı.

**

Alışveriş merkezinden çıkarken bakışlarım telefonumdaydı. WhatsApp'tan Asel'e mesaj yazarken bir yandan da güneş gözlüğümü gözüme yerleştirmeye çalışıyordum. Yazıp gönderdikten sonra telefonu kilitledim. Kilitlememle eş zamanlı olarak, bir yere, daha doğrusu birisine çarpmamla elimdeki poşetler ve telefonum düştü. Kendimi de düşmekten son anda kurtarıp dengemi sağladım.

"Bir şeyiniz var mı?" Gelen kalın ve erkeksi sesle bakışlarım yüzüne çıktı.

"Teşekkür ederim, iyiyim." Beni kısa bir incelemesinden sonra tekrar konuştu. 

"Kusuruma bakmayın. Acelem vardı o yüzden sizi göremedim." dedikten sonra elini uzattı, "Bu arada ben Araf."

"Gerçekten hiçbir sorun yok." diyerek ben de elimi uzattım, "Rengin." Kısa bir tokalaşmanın ardından eşyalarımı toplamak için aynı anda eğildik. O poşetleri alırken ben de telefonumu almıştım. Bakışlarım kırık ekranda dolaşırken daha yeni almış olduğum telefonumun bu kadar çabuk gidici olduğuna üzüldüm.

"Ekranı kötü olmuş. Eğer kabul edersen sana yenisini almak isterim." Telefon kabul edilecek bir şey değildi. Adam ya fazla cömert olmalıydı ya da fazla zengin. Zengin olduğunu da giyim ve kuşamından anlayabilirdik.

"Teşekkür ederim ama ben halledebilirim." Daha fazla uzatmamak adına, "Ben daha fazla sizi tutmak istemem. İyi günler." diyerek yanından geçip gittim.

Fazla bile konuşmuştuk. Ki onun bir suçu yoktu. Telefonla ilgilenmekten önüme bakmamıştım.

Akşam için kendime elbise almaya gelmiştim alışveriş merkezine. Kısa bir gezintiden sonra da istediğim gibi bir elbise bulmuştum. Akşam Aselle birlikte bara gidecektik. Lise arkadaşımızın doğum günü partisi vardı ve bizi de davet etmişti.


**
Eve geldiğimde Asel yemek masasını hazırlıyordu.

"Hoş geldin, tatlım."

"Hoş buldum. Ben üzerimi değiştirip geleyim, salatayı ben yaparım."

"Tamamdır, koş."

Onun bu haline gülüp odama girdim. Şortlu askılı takımımı giydikten sonra mutfağa geri döndüm.

"Aldın mı bakalım elbiseni?"

"Aldım aldım. Aslında sen yeni bir şeyler al demeseydin dolabımdan giyinecektim."

"Olsun kızım. Yenilik iyidir. Bakarsın Benan'la Efdal'da orada olur. Biliyorsun Sedef'in sevgilisi onların kısımdandı."

"Olabilir."

Yaptığım salatayı masaya koydum ve ben de oturdum. Saat altı otuzdu. Parti ise sekizde başlayacaktı.

Kısa süren yemek faslından sonra birlikte sofrayı toparladık. İkimizde giyinmek için odalarımıza çekilmiştik şimdi de. Duşa girdiğimde hızlı olmaya özen gösterdim. Hazırlanmanın saçıydı, makyajıydı derken anca biterdi.

Duştan çıktıktan sonra ilk olarak saçımı yapmaya karar verdim. Maşayla şekil verip elimle o dalgaları doğal bir hale getirdim.
Sıra makyajıma geldiğinde göz makyajımı hafif tuttum ve makyajın ilgi odağını dudaklarım yaptım. Kırmızı rujumla gayet güzel bir kombin olmuştu.

Siyah puantiyeli elbisemi de giydikten sonra tamamdım.

Kemik rengi topuklu ayakkabılarımı giydim. Son olarakta siyah parlak çantamı da alarak odamdan çıktım.

Asel'de hazırdı. O da kırmızı askılı bir elbise giymişti ve gerçekten harika görünüyordu. Evden hızlı bir şekilde çıktıktan sonra açık alandaki otoparka ilerledik. Arabana bindiğimiz de partiye kimlerin geleceği hakkında yorumlar yapıyorduk.


Bardan içeriye girdiğimizde kalabalık bizi karşıladı. Sedefler sadece locayı tutmuşlardı. Kalabalık bir locanın olduğu yere baktığımda tanıdık bir kaç yüzü görmemek birlikte Asel'i oraya çekiştirdim.

Sedef bizi görür görmez yanımızda bitti.

"Kızlar! Hoş geldiniz." Sırayla Sedef'e sarılırken gülümsüyordum.

"Hoş bulduk. Doğum günün kutlu olsun canım."

"Teşekkür ederim. Hadi gelin oturun siz de." Aselle birlikte yan yana oturduk. Tabii oturmadan önce diğerleriyle de merhabalaştık. Tanıdığımız 6-7 kişi vardı. Diğerlerini pek tanımıyorduk.

Az önce söylemiş olduğum biramdan ufak bir yudum aldım. Sohbet herkesi sarmıştı. Sedef'in geçen noel tatilinde sevgilisiyle gittiği Uludağ gezisini dinliyorduk.

Bakışlarım etrafta gezinirken siyah bir çift gözle göz göze gelmem bir oldu. Efdal dikkatli bakışlarını bana dikmişti. Bakışlarımı ondan çekerek geldiğimizden beri benden uzaklaşmayan Sinan'a çevirdim. Bakışları üzerindeydi.

"Dans etmek ister misin?"

"Hayır, hiç havamda değilim." Ufak bir gülümseme bahşettim.

"Bir sakıncası olmazsa senden numaranı alabilir miyim?"

Bakışlarım üzerimdeki yoğunluktan dolayı Efdal'a kaydı. Dik bir şekilde bizden tarafa bakıyordu. Tekrar Sinan'a baktım. "Aslında sakıncası var." Bakışları az önce baktığım yerdeydi.

"O kişiyle bir alakası var mı?"

Efdal'a baktım. Vardı ama yoktu da. Düşünmeyi es geçerek' "Evet, var."

"Anlıyorum."

"Ben bir lavaboya gitsem iyi olacak." Ayağa kalktım ve adımlarımı az önce fark etmiş olduğum kısıma doğru yönelttim. İçeri girdiğimde tek bir kişi vardı. O da işini bitirdikten sonra çıktı ve yalnız kaldım.

Aynaya baktığımda sıcaktan dolayı kızarmış yanaklarım dikkat çekiyordu. Biraz su çarptıktan sonra yelledim ve biraz eski haline dönmüş gibi gözüküyordu. Kapının açılma sesiyle eğilmiş olduğum lavabodan dineldim ve aynadan içeriye direne baktım.

"Ne arıyorsun burada?"

"Seni."

"İyi alıştın beni lavaboda...bulmaya." Duraksamamdan dolayı yanlış bir şey anlamamasını umdum.

"Sıkıştırmaya mı demek istedin?"

"Hayır." Yavaş adımlarla bana yaklaşmaya başladı. "Ne istiyorsun, Efdal."

"Sadece yanındaki adamdan pek haz etmediğimi söylemek istedim."

"İstedin? İstedin ve buradasın. Peki bu benim ne kadar umrumda, Efdal?" Adımları artık tam önümde durmuştu. "Beni rahat bırak."

"Benimle olduğun müddetçe, tabii ki de seni rahat bırakırım."

"Ne?" Hâlâ bir anlam veremiyordum. Benden ne istediğini bilmiyordum.

"Seninle bir anlaşma yapmak istiyorum." Elleri çenemi bulmuştu ve baş parmağıyla okşuyordu. "İkimizin de boşuna gideceği bir anlaşma olacak diye düşünüyorum."

"Bunu bana söylemeden bilemezsin." Yakınlığından dolayı bedenim uyuşmuştu.

"Sana haber verdiğimde hazır ol, gidelim."

"Nereye?" Baş parmağı dudağımı buldu. Hafifçe okşadıktan sonra tekrardan çeneme kaydı.

Ellerini üzerimden çekti ve biraz uzaklaştı. "Sorma,sadece gel." dedikten sonra gitti. Arkamı dönüp ellerimi lavaboya dayadım. Hızlanmış nefesimi düzene sokmaya çalışarak derin derin soluklar aldım.

Lavabodan çıktıktan sonra bakışlarımı etrafta gezdirdim ve onu bulmaya çalıştım. Ama nereye baksam yoktu. Grubun yanına geldiğimde içilen içkilerden dolayı ortam daha samimiydi. Kendimi Asel'in yanına attım. Diğerleriyle uğraşamayacaktım. Elime telefonunu aldım ve dakikalar boyunca ondan haber bekledim. Nihayet haber geldiğinde saat on ikiyi çoktan geçmişti. Asel'e artık gideceğimi söylediğimde kalmamı ısrar etse de daha fazla duramayacağımı söyledim.

Dışarı çıktığımda arabasına yaslanmış Efdal'ı gördüm. Bakışları direk beni bulmuştu. Arabaya bindiğimizde ikimizde konuşmuyorduk. Araba bir tepede durasıya kadar da konuşmadık. Arabayı durdurup indi. Bana bir şeyler söylememesi sinirlerimi bozmuştu. Camdan baktığımda arabanın kaputuna yaslanmış bir şekilde uçurumdan aşağıya bakıyordu.

Arabadan indim ve aynı şekilde arabaya yaslandım.

Uzun bir süre sessizlik oldu. İlk olarak onun konuşmasını istiyordum. Ki öyle de oldu.

"Seninle..." kısa bir süre duraksadı. Sanki bir şeylerden emin olmak istiyordu. "Babam ve baban bir karar almışlar. Babanın bir şirketi aldığını biliyorsun." Bana baktı. Kafamı salladım. "O şirketle, bizim şirketi birleştirmek istiyorlar."

"Bu çok güzel bir şey. O şirketi biliyorum. Verimli bir şirket olduğunu biliyorum. Bu holdingle birleştiğinde üstesinden gelemeyeceğimiz bir iş olacağını sanmıyorum." Biz hangi konuda anlaşma yapacaktık?

"Baban bu şirketin başına senin geçmeni istiyor." Şaşkın bakışlarım gözlerini buldu. "Aradaki bağın da güçlenmesini istiyor aynı zamanda." Artık hiçbir şey anlamıyordum. Ne bağından bahsediyordu.

"Ne bağından bahsediyorsun?"

"Aile bağlarından."

"Ailelerimiz yeterince bağlı değil mi? Çok saçma." Ellerimle önüme gelen saçlarımı düzelttim. "Bunun için ne olacak peki?"

"Evleneceğiz."

•••

Şu an buraya bir şeyler yazmaya utandım desem yeridir okurlarım. Kaş ay oldu belki aranızda bilenleriniz vardır ben saymayı unuttum da 😶

Nasılsınız? ben buralarda değilken pek önemli şeyler olmamıştır umarım.

Bu bölümü de arkadaşlarım test çözerken yazdım galiba biraz elediler beni ana dedim bölümün yarısını zaten yazmışım devamını da getireyim.

Diğer bölümleri nasıl yazarım ne zaman yazarım naparım hiç bilmiyorum açıkçası. Lütfen bu konuda çok kızmayın. Üniversite sınavına hazırlanıyorum yoğun bir sene benim için.

Pek fazla diyecek bir şey bulamadım. Bir dahaki görüşmemize kadar kendinize iyi bakın görüşmek üzere 👋🏻

~iamsuhal

17.12.2018 14.29

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro