Yedi°
Güzel geçtiğini düşündüğüm bir hafta sonundan sonra bugün okul için erken kalkmıştım. Uzun zamandır okula ölü gibi gidiyordum ve bu artık canımı sıkıyordu. Siyah okul eteğimi ve donmamak için siyah külotlu çorabımı giyerek üzerime de gri okul kazağımı giydim ve eteğimin içine koydum. Üzerimde yine okulun siyah poları vardı. Uzun saçlarım birbirine girdiği için yarım saat onları taramakla uğraştıktan sonra önlerde biraz bırakıp biraz alarak arkada tel tokayla tutturdum. Servise geç kalacaktım ve daha hazır değildim. Çantamın içine birkaç kitap atarak tekrar aynanın karşısına geçmiştim. Siyah, nokta kadar olan küpelerimi takarak biraz rimel, biraz renk eşitleyici krem ve biraz da şeftali rengi rujumla fazlasıyla hoş olmuştum.
İki haftadan fazladır aynaya bakmayan bana göre fazla fazla olmuştu hem de.
Yaklaşık olarak yarım saat sonra okulda olduğumda dışarı çok soğuk olduğu için sınıfa koşar adımlarla girip Batu'nun yanına geçtim. O daha gelmemişti, iyi ki ondan önce geliyordum çünkü o benden önce gelseydi köşeyi asla bana vermezdi.
Yerime geçtikten sonra uyumak yerine edebiyat kitabımı ve hocanın geçen hafta dağıttığı fotokopiyi açarak hızla boşlukları doldurmaya başladım. Bugün kontrol edecekti ve ben hafta sonu bunu yapmak yerine kıçımı devirip yatmıştım...
Hepsini yaptıktan sonra keyifle arkama yaslanarak derin bir nefes verdim. Öğleden sonra matematik için çözmem gereken iki test vardı ama onu da öğlen arasında halledebilirdim. Sınıfa Batu'nun girdiğini gördüğümde bugün benim aksime dağılmış gibiydi. Saçları birbirine girmişti ve kravatını da elinde tutuyordu. "Bana bak bücür, tek kelime etme bugün. Başım ağrıyor, sinirlenirsem migrenin beni tuttuğu gibi ben de seni tutarak camdan aşağı sallandırırım."
"Günaydın, çok korktum kesin konuşmam."
Beni umursamadan yerine yattığında gözlerimi devirmiştim. Dalga geçiyordum ama o gerçekten kötü görünüyordu. Edebiyat testi aklıma geldiğinde kafasının altındaki çantasını çekerek aldım. Bana sinirle bakmaya başladığında kendi çantamı koyarak şirince gülümsemiştim.
"Ne yapıyorsun sen?"
"Ödevinden eksi alma diye uğraşıyorum, uyuyabilirsin sen."
Tahmin ettiğim gibi kağıt boştu. Buruşmuş, hatta yırtılmış olan kağıdı çıkararak bende yazan şeyleri ona geçirdim. Bu beş dakikamı bile almamıştı. Daha sonra çantasını sıranın üzerine koyarak kâğıda da onun adını yazıp bırakmıştım.
Hoca kısa bir süre sonra gelmiş hepsini kontrol etmeye başlamıştı. Buraya geldiğinde ikisine de baktıktan sonra giderken "Arkadaşını uyandır." dedi.
"Hocam o biraz hasta, devamsızlığını kullanmak istemediği için geldi. Bu ders onu görmezden gelseniz olur mu?"
Biraz baktıktan sonra kafasını sallayarak gittiğinde ben de onun bana yaptığını yaparak polarımı çıkarıp üzerine koydum.
¤¤¤
İlk teneffüse gelmiştik ama Batu hâlâ uyanmamıştı. Aklımda hep onun bana yaptığı iyilik ve benim ona borçlu olmam vardı. O gün, o ağır sözlerden beni kurtarması beni ezecek olan bir arabanın önünden çekip alması kadar eşdeğerdi gözümde.
Buradan zar zor çıkarak, masanın üzerine çıkıp ön sıraya atlamıştım, sınıftan ayrıldım. Kantine indiğimde Ozan'ı görmüştüm, bir köşede en yakın arkadaşı Faruk ile atarlı atarlı bir şeyler konuşuyordu. Onu görmezden gelerek kantincinin yanına geçip "Bir tane kaşarlı tost, bir tane çay alabilir miyim?" diye sordum. "Bir tane de çikolata olsun." dedim ekleme yaparak. Sıra arkadaşım enerjik olmalıydı ki ben de ona bulaşabileydim.
Sucuklu tost almak istememiştim sınıfta rahatsız olanlar olabilir diye. Kantinci her şeyi bana verdikten sonra aklıma çantamdaki ilaç geldiğinde "Bir de su." dedim. Hepsini taşıyamayacağım için küçük bir poşete suyu, çikolatayı ve tostu koyarak parayı ödedikten sonra çayı da boş olan elime aldım.
"Teşekkürler."
Arkamı döndüğümde Ozan tam dibimdeydi. Çayı dökmek üzere olduğum için panik yaparak geri çekildim.
"Sevgilin nerede?"
"Sınıfta uyuyor canım, ne yapacaktın?"
"Pardon, sahte sevgilin diyecektim."
"Yapma Ozan, her zamanki gibi..." diyerek durdum ve güldüm. "Pardon, köpek gibi kıskanıyorsun."
"Benimle düzgün konuş, ikinizi de fena yaparım."
"Ne yapacaksın? Dayak yer oturursun."
"Güldürme beni kızım," dedi gülerken. Daha sonra poşeti attığım kolumu sıkmaya başlamıştı. "Karşına İclal ile çıkınca ağlamanı zevkle izleyeceğim."
"Canımı acıtıyorsun falan demeyeceğim, çek o iğrenç elini üstümden."
Biraz daha sıkmaya başladığında bu sefer gerçekten acıdığı için yüzümü buruşturmuştum. Elimdeki çayı yüzüne serpmemek için zor duruyordum.
"Çek elini, alırım ayağımın altına."
Akın aramıza girdiğinde yanındaki kız ona endişeli gözlerle bakıyordu. Sanırım bu bahsettiği Merve'ydi. O, gerçekten çok güzel bir kızdı.
"Dur Akın, ben hallediyorum."
"Şimdilik bu aşık kızı rahat bırakıyorum, kalbi gibi kolu da kırılıp elimde kalmasın."
Bizi burada bırakırken şaşkınlıkla arkasından bakakalmıştım. Bana defalarca bağırıp hakaret etmişti ama ilk defa fiziksel bir acı bırakmıştı üzerimde. Kolum gerçekten fazla acıyordu.
"İyi misin?"
Merve'ye "İyiyim." diyerek gülümsemeye çalıştım. Daha sonra Akın'a dönerek "Sevgilin çok güzelmiş," dedim. "Gitsem iyi olacak."
Hızlı adımlarla üçüncü kata çıktıktan sonra yüzümdeki iğrenç ifadeyi yok edip elimdekileri sıranın üzerine bıraktım ve aynı yöntemle yerime oturdum.
"Uyan uykucu."
"Sana ses yapma demiştim ama sıraya deprem etkisi yaratarak oturuyorsun."
"Kafanı kaldırır mısın?"
Hiçbir harekette bulunmadığında iki elimle kafasını tutarak sıradan kaldırdım.
"Ya dursana, bela mısın başıma?"
Poşetteki tostu ve çayı ona uzatarak "Ye şunları," dedim. Ters bir bakış attıktan sonra tekrar yattığında tekrar kaldırarak dik dik gözlerine baktım. "Yemezsen gerçekten susmayacağım ve seni rahat bırakmayacağım."
"Gerçekten katlanılmazsın."
"Hadi ye şunları."
Onu rahat bırakmam için şaşıracağım kadar büyük ısırıklarla yedikten sonra çayın sıcaklığını umursamadan kafasına dikip "Tamam mı, rahat bırakıyor musun?" diye sordu.
Gülerek çikolatayı uzatıp "Bunu da ye." dedim.
"Bu ne ya, çocuk gibi besliyorsun beni."
"Çocuksun çünkü."
"Gerçekten camdan sallandırma fikri çok cazip geliyor."
Çikolatanın paketini açarak hiçbir şey dememiş gibi ona uzattım. "Çabuk ye."
"Akın'ı si-..."
"Yanında genç bir kız var." diyerek öksürdüm. Daha sonra çikolatayı ağzına uzatmıştım. Benim yedirmemi istemediği için birkaç ısırıkta kendi yiyerek benim sıramın üzerine çöpünü koymuştu.
"Cidden bitti mi?"
"En son ne zaman ilaç içtin?"
"Dün akşam."
Çantamdaki ağrı kesiciyi çıkararak ona uzattım. "Biraz ağır ama bence ben içebiliyorsam sen de içebilirsin."
"Bu mu ağır kızım?"
Gülerek elimden aldığında suyun ağzını açarak ona uzattım. İçtikten sonra suyu kapatarak sıraya bıraktı.
"Bu sefer bitti mi?"
Sıranın altına attığı kravatı boynuna takarak düzelttim. Saçları da çok fena dağılmıştı, elimle hepsini bir tarafa doğru düzelterek gülümsedim. "Şimdi oldu."
Bu kadar yakın olmamızdan rahatsız olarak kendimi geri çektiğimde bana anlamsız gözlerle bakıyordu. Sanırım dizimin dizine değmesinden rahatsız olmuştu, onları da kendime çekerek üzerindeki polarımı aldım.
"Bu da anca senin kolunu kapatabildi."
Belli belirsiz güldüğünde şaşkınca ona baktım. İlk defa bana, benimle dalga geçmeden gülmüştü.
O sırada tahtanın önündeki Ahsen ile konuşan Ozan gözüme takıldı, kalbim hızlanırken kızın ona olan bakışları beni rahatsız ediyordu. Ozan'a aşık gibi bakıyordu.
Ozan ise buraya sinirle...
Bugünün ikinci bölümünü de attım, vote ve yorumlarınızı bekliyorum ♡
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro