Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

otuz sekiz°

"Eve aldılar işte, evdeydim birkaç gündür. Sıkıldım daha, okula geleyim dedim."

"İyi yapmışsın, ne zaman iyileşecekmiş ayağın?"

"Hiç bilmiyorum ama kısa sürede değil sanırım, bugün koltuk değneği alacak annem." diyerek dudak büzdü.

"İyi olur, Faruk her zaman yanında olmayacak."

"Onun olmadığı zaman sen yardım edersin Ela, olmaz mı?"

"Olur tabii," diyerek arkama yaslandım. "Erkekler tuvaletine de gireriz beraber."

"Şakaydı kızım, hemen ciddiye alma."

"Konuşacağımız konuya dönelim istersen," diyerek derin bir nefes aldım. "Ya da sen konuş." dedim ne diyeceğimi bilemeyerek.

"Konuşmak isteyen sendin."

"Sen hastaneye gelmemi yanlış mı anladın? Üzülmemi, seninle uyuyakalmamı..."

"Bir şeyler anladım ama kime göre yanlış veya doğru bilmiyorum. Bence doğru anladım."

"Ne anladın?"

"Gözlerinden benim için endişelendiğin belliydi, bana bir şey olacak diye korktun. Yani hâlâ beni seviyorsun diye düşündüm, barışmak istemen de yanında hediye paketi."

Resmen kafasında senaryo yazmıştı.

"Biraz abartmışsın sanki."

"Tamam barışmak istemen sonranın konusu, şu an barışmak isteyen benim. Önce yaptığım onca şey için kendimi affettirmem lazım. Hâlâ sevdiğini duymak yeter bana şimdilik."

"Ozan, be-..."

"Bugün neden Batu'ylaydın? Tamam, samimi değildiniz ama onunla neden oturdun?"

Arkadaşım, sevgilim, arkadaşım, sevgilim...

"Hesap sorma lütfen."

"Hesap sormadım, merak ettim."

"Canım istedi, oturdum. Sebebi olması lazım mı? İlla bi' sebep ver diyorsan kahvaltı yaptık, oldu mu?"

"Tamam, neden bu kadar sinirlendin? Basit bir soruydu."

Biri Batu'ya laf söyleyecek diye hemen savunmaya geçiyordum, kimse onun hakkında kötü konuşmasın istiyordum.

"Sinirlenmedim, normalim." dedim ortamı yumuşatmaya çalışarak. Gerçekten fazla tepki vermiştim, benim aksime çok sakin konuşuyordu.

"Ben şu an ne konuştuğumuzu, ne konuşmak istediğini anlamadım," dedi Ozan kaşlarını kaldırarak. "Neden konuşmak istedin?"

"Faruk ile konuştun mu?"

"Ne konuda?"

"Sen ve ben."

"Ela nasıl diye sormuştum, çok görmedim ders çalışıyor demişti. Sevindim çalışmana, umarım aralıksız devam edersin."

Faruk gerçekten olanlardan Ozan'a bahsetmemişti, eğer bahsetseydi Ozan şu an böyle sakince oturmazdı burada, benimle tartışırdı.

Bir de hâlâ onu sevdiğimi düşünüyordu...

"Evet öyle oldu, ders çalıştım."

"Ee Ela, ne konuşmak istiyordun?"

"Sen, ben engelini kaldırmayacağımı söyledikten sonra mı çıktın?"

"Faruk, onu da engellediğini söyledi. Sonra sinirlendim, hava almak için çıkmıştım ama işte sarhoş adam sıkıştırınca kaza oldu."

"Doğruyu söylemek gerekirse engel olayından hemen sonra kaza lafını duyunca oyun sandım."

"Olabilir," dedi. "Normal."

"Sonra öyle ölümden dönmüş görünce üzüldüm, çok kötüydün. Ne olursa olsun bir insanın ölmesini isteyemem. Geldim ve konuştum, eğer senin konuşmana izin vermeden sana bir şey olsaydı kendimi suçlu hissederdim."

"Yani sorun senin vicdanının rahat olması, benimle alakalı bir durum yok."

"Hayır, öyle demek istemedim. Yanlış anladın." dediğimde inanmışa benzemiyordu. Aksine sinirlenmeye başlamış, kaşlarını çatmıştı. "Gayet doğru anladım Ela. Neden benimle uyumayı kabul ettin? Dediklerin ve yaptıkların çelişiyor. İyi olduğumu gördüğünde, yani vicdanını rahatlattığında, gidebilirdin. Babam bile gitti."

Gördüm Ozan, yara izine bakarak ağladığını gördüm.

Yara izini yapan adam gitti diye ben de mi gidecektim?

Ama bunu yüzüne vuramazdım.

"Dinlen diye," diyerek kafamı öne eğdim. "Sen uyuyunca kalkacaktım, uyumuşum öyle."

"Sonra uyandın, giderken okul çıkışı geleceğim dedin."

"Israr ettin kalmam için, ben de bunu söyledim."

"Ama söyledin."

"Gelmedim."

"Sorun gelip gelmemen değil. Geliyorsun, üzülüyorsun, sarılıyoruz, uyuyoruz, yine geleceğim diyorsun ama yanlış anladın! Ozan hep yanlış anlar zaten."

"Oza-..."

"Vicdanın rahatladı mı? Konuşmadan ölmedim işte."

"Saçmalama Ozan."

"Haklıyım."

"Haklısın." dedim itiraz etmeden.

"Ne haklısın? Ben şu an haklı olmak istemiyorum Ela, bir şey söyle bana. Haksız çıkar beni."

"Özür dilerim ama böyle. Yanlış anlaşıldım. Bu yüzden konuşmak istedim, sen ve ben bir daha olmayacağız."

"Git Ela," dedi sinirle. "Kalk ve git. Ben kalkamıyorum, sen git."

"Yardımcı olayım mı, sınıfa çıkarayım istersen?"

"Beni yalnız bırakır mısın?" diye sorduğunda "Peki." diyerek ayağa kalktım. Kalırsam tartışma büyüyecekti, ne kendimi savunabiliyordum ne de ben Batu'yu seviyorum diyebiliyordum. Ders boyunca konuşmalar hazırlamıştım ama karşısına geçince dilim tutulmuştu.

"Mümkünse bir daha kendini rahatlatmak için insanlarla oynama."

"Oynamadım Ozan, yemin ederim."

"Daha fazla konuşma lütfen, görüşürüz."

Kantin kapısına doğru bir adım atmıştım ki geri dönerek "Ozan..." dedim. Cama çevirdiği bakışları tekrar beni bulmuştu.

"Söyle."

"Ozan ben senin nasıl biri olduğunu en iyi bilen insanlardan biriyim, biliyorsun değil mi?"

"Evet, beni tanıyorsun ve bile bile hastaneye geliyorsun. Barışmak isteyeceğimi de tahmin etmen gerekiyordu."

"Konumuz bu değil. Haklısın demiştim o konuda."

"Ee, konumuz ne?"

"Ben Batu'dan hoşlanıyorum."

Sessiz kaldı. Devam ettim. "Ve içimde bir yerlerde bunu bozacağını hissediyorum, lütfen daha fazla olayımız olmadan birbirimizden uzaklaşalım. Basit bir lise aşkı olarak hatırlamak istiyorum seni, kötü biri olarak değil."

"Peki." dedi. Sadece peki.

"Bu kadar mı?"

"Bu kadar, yolun açık olsun."

"Ben teşekkür ederim."

Yine sessiz kaldı.

Hızlı adımlarla kantinden çıkarak bulduğum ilk kızlar tuvaletine girdim. Elimi yüzümü yıkayarak tuvaletten çıkıp sınıfa geçtiğimde gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı bile.

Şaka gibi geliyordu ama bitmişti. Sonunda Ozan bitmişti! Bütün acılarım, onun için döktüğüm gözyaşları, korkularım, travmalarım, mahvettiği lise yıllarım... Her şey bitmişti.

Kuş gibi hafiftim.

Batu'nun yerine oturarak gözlerimi kapattım. Şu an sadece Batu'nun omzuna yatmak istiyordum ama o da burada değildi, burada olsaydı ağlamama izin vermezdi. Ne zaman ağlasam beni susturan o oluyordu, üstelik hep Ozan ile ilgili meselelere ağlıyordum, Batu yara bandı gibi geliyordu bana. Şimdi yine onu bekleyecektim, gelecekti ve beni susturacaktı.

Ve sanırım bu gerçekten sondu. Ozan ile konuşmuştum ve içimde tutamadığım Batu sevgisini itiraf etmiştim.

Bu defter kapandığı için mutluydum.

Ozan yıllar sonra bir gün aklıma geldiğinde basit bir lise aşkı olarak hatırlayacaktım. Fazlası değil.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro