Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

elli üç°

Buz gibi havada, bankta bir başıma otururken buraya doğru gelen Ozan'ı fark etmemle toparlanıp gözlerimi sildim fakat bayağı yakınıma kadar geldiği için muhtemelen fark etmişti, ben nasıl onu fark etmemiştim anlamıyordum. Oysa dümdüz önüme bakıyordum, fazla dalmıştım.

"Boşuna silme, gördüm."

"Tüh," dedim alayla. "Gördün."

"Neyin var?" diyerek üzerindeki ceketi üzerime bıraktı. "Bu sefer ceketli geldim."

"Teşekkür ederim."

"Neyin var diye sormuştum."

"Bir şeyim yok," dedim toparlanmaya çalışarak. "Dalmışım."

"Ağladığını görmüştüm."

"Canım sıkıldı ya," dedim bir şey bulamayarak. "Bir şey olmadı yani."

"Yapma Ela, bizim sınıf bahçeye bakıyor," diyerek camı gösterdi. "Ders boyunca izledim seni, ağladın sürekli."

"Hadi ya," dedim sahte bir üzüntüyle. "Keşke arka bahçeye gitseydim."

"Ela, anlatır mısın? Konuyu dağıtma."

"Aşk çok berbat bir şey Ozan," dedim omuz silkerek. "Hiç kitaplardaki, filmlerdeki gibi bir şey değil."

"Hiç aşık olmadım," dedi. Eski sevgilim kurdu bu cümleyi. Üzülmedim, sadece tuhaftı. "Sevdim falan ama aşkı bilmiyorum, yaşamadım sanırım. Uğruna canımı bile vereceğim kimse olmadı."

"Bu cümleyi bana kurman..."

"Sana yeterince oyun yaptım, yalan söyledim zaten. Artık iyi bir insan olacağımı söylemiştim, yalan söyleyemem şu an."

"Peki."

"Seni ağlatan aşk mıydı? Sevdiğini söylediğin Batu muydu?"

"Konuşmasak bunu, özellikle seninle."

"Yapma Ela, bana yaptıklarının yanında seni dinlemem hiçbir şey kalacak. Bırak, belki bir şey biliyorumdur. Belki yardımcı olurum."

"Sanmıyorum, olamazsın."

"Sanma o zaman, bilemezsin."

"Aslında anlatacağım bir şey yok, o beni sevmiyor."

"Seni mi?"

"Evet."

"İnanmam."

"Neden?"

"Bilmem, sevilmeyecek biri değilsin."

"Sevilmek zorunda değilim aslında," diyerek güldüm. "Takıntı yapmadan bıraksam iyi olacak."

"Tartıştınız mı? Olabilir böyle şeyler, hemen sevmiyor deme."

"Aramızda bir şey yoktu ki Ozan, olacak sanmıştım."

"Anlamıyorum Ela, çok karışık konuşuyorsun."

"Aramızda bir şey yoktu, tartışınca da tamamen koptuk. Üstelik haksızdı, özür dilemek yerine daha da tepeme çıktı, daha da kabalaştı. Bu kadar."

Annesinin cenazesine gittikten sonra, beni dinlemediği için aramızın bozulduğunu anlatmak istemiyordum. Sanırım üstü kapalı konuşmam daha iyi olacaktı.

"Aranızda nasıl bir şey yoktu ya? Ben sizi sevgili sanıyordum."

"Kafamda kurmuşum," dedim gülerek. "Hep derdin ya."

"Neden tartışınız?"

"Ne yapacaksın Ozan?"

"Hâlâ seni seviyor mu acaba?"

"Tartıştıktan sonra mı? Hiçbir zaman sevmedi ki."

"Neyse Ela, bence kendini üzmemelisin."

"Neden?"

"Bilmem. Seni sevmeseydi en başından beri öyle yakın olmazdı değil mi? Gözlerine nasıl baktığını kantinin diğer ucundan bile gördüm."

"Belki de oyundu, o çocuk böyle değişemez."

"Benimle olmandan rahatsız oluyor değil mi?"

"Yok ya."

"Yalan söyleme Ela."

"Nereden biliyorsun?" diye sordum pes ederek.

"Eski sevgilinim, normal değil mi rahatsız olması?"

"Normal ama... Ama ben seninle yakın değildim ki. Ben ona çok fazla adım attım Ozan, hiçbirini görmedi."

"Her şeyin zamanı vardır Ela."

"Yine de bana böyle davranma hakkı yoktu," dedim omuz silkerek. "Bu kadar kaba olmasına gerek yoktu. Tanıyamıyorum onu, birden değişti."

"Ben de birden değiştim."

"Siz yer değiştirdiniz," dedim kahkaha atarken. "Gerçekten. Sen şu an Batu'sun, o da Ozan."

"Ben onun gibi olamam."

"Tanımıyorsun bile."

"Çok iyi biri gibi görünüyor."

"Öyleydi."

"Şimdi tartıştığınız için mi bir ders ağladın? Ne duygusalsın kızım!"

"Ozan," dedim gözlerim tekrar dolarken. "Yeter."

"Ne yeter?"

"Batu'nun beni sevmediğini aklıma getiriyorsun sürekli."

"Ağlama ulan, sustum."

"Çok geç," diyerek burnumu çektim. "Bıktım Ozan, bana böyle soğuk davranmasından bıktım! Hayvan herif, boğmak istiyorum onu."

"Ela lütfen, ağlama," diyerek kolumu destek olmak ister gibi sıktı. "Bu da hallolur."

"Olmaz Ozan, hallolmayacak."

"Yapalım."

"Hiçbir şey yapmam bu saatten sonra, ne hâli varsa görsün!"

"Ben halledeceğim o zaman."

"Ne yapacaksın ki? Batu seni dinlemez bile, kimseyi dinlemez. Burnunun dikine gidiyor sürekli."

"Bir gün Faruk geldi Ela," dedi arkasına yaslanarak. "Hande'den bir şeyler duymuş, bana anlattı."

"Hande," dedi Faruk. "Senin yüzünden bir devir yanlış insanlarla arkadaşlık etti."

"Ne zaman? Geçen masada konuşmuştuk üçümüz. O gün mü?"

"Dokuzuncu sınıfta." dedi gözlerini gözlerimden kaçırarak.

"Ya saçmalama Faruk, bir şey yapmadık."

"En çok ben yaptım, sen dolaylı yapmış sayılıyorsun."

"Ne? Ne duymuş?"

"Senin beni sevdiğini."

"Anlamadım," diyerek bacaklarımı indirip tamamen Ozan'a döndüm. "Hande'yle seni konuşuyormuşum, Faruk da duyup sana mı yetiştirdi?"

"Aynen."

"Ee, ne olmuş?"

"Sonra ben geldim senin yanına."

"Ne?" dedim sinirle. "Sen kendin gelip benimle konuşmak istemedin mi? Bunu duyup mu geldin?"

"Şimdi bir şeyleri düzeltme zamanı Ela, görüyorsun ki her şey yanlışlardan ibaret."

Ayağa kalktığında ben de kalktım. "Dur," dedim kolunu tutarken. "Anlatmadın daha, nereye gidiyorsun?"

"Anlatacağım."

"Otur o zaman Ozan, ayakta mı konuşacağız?"

"Seninle konuşmayacağım Ela, gitmem lazım."

"Yine oyun mu çevireceksin Ozan? Birkaç şey saçmalayıp gidiyorsun!"

"Kimsem kalmamıştı. Sen bana yardım ettin, ben de sana edeceğim." diyerek hızlı adımlarla okula girdi.

Hissediyorum çok kısa olmuş yorumları gelecek...

Vote ve yorumlarınızı bekliyorum. Yarın sınava girecek dostlarım varmış, başarılar diliyorum!

İyi günler, seviliyorsunuz

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro