Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

elli sekiz° | geçmiş

°[Ela'nın gözünden onuncu sınıf]°

"Nereye bakıyorsun?" diye sordu Hande yanıma otururken. Aslında nereye baktığımı o da çok iyi biliyordu. Her gün, bu okula geldiğim günden beri her gün onu izliyordum. Bana bir adım atsın istiyordum, beni görsün, beni duysun... Yapmıyordu. İzlediğimle kalıyordum, eve gittiğimde onunla mesajlaşamıyordum. Neden her şey bu kadar berbattı? Görmüyor muydu sanki gözlerimi ondan ayırmadığımı?

Hande'yle de aramız git gide açılıyordu, artık haftada birkaç kez oturup konuşuyorduk okulda. Eskisi gibi her gün beraber değildik ama hak veriyordum. Her gün gelip benimle Ozan'ı izlemek zorunda değildi, zaten onu hiç sevmiyordu. Onun kaba, egoist, çirkin olduğunu düşünüyordu.

Haklı mıydı bilmiyordum. Acaba Ozan gerçekten böyle biri miydi? Sevdiğim için mi bana mükemmel geliyordu?

"Ozan'a." dedim sessizce. "Koskoca bir yıl geçti, hâlâ beni fark etmedi."

"Artık bıraksan mı şu çocuğu? Sana yazmayan kalmadı okulda, ona mı kaldın?"

"Onu seviyorum." dedim kısık bir sesle. Bunu o kadar çok dile getirmiştim ki artık söylemeye dilim gitmiyordu. Duyan yoktu. Evet, seviyordum ama elimde olan sıfırdı.

"Eminim birçok kez gördü seni, yazmak isteseydi çoktan yazardı." dediğinde kalbime bir şeyler olduğunu hissetmiştim. Kırılmıştı.

"Emin misin Hande?" diye sordum üzüntüyle. "Görmemiştir belki beni."

"İmkansız abi, adın tüm okulun ağzında. Bu dedikodu meraklısı salak mı tanımayacak seni?"

"Deme öyle."

"Cidden yakışmıyor sana sürekli şu çocuğu izlemek. Etrafına bak bi' kimleri göreceksin kim bilir?"

"Ondan başkasını göremiyorum."

"Aşk insanı cidden kör ediyormuş, ben olsam on ikinci sınıflardan birine verirdim."

"Yuh Hande," dedim ayağa kalkarak. "Ozan beni fark edene kadar bekleyeceğim. Gerekirse bir ömür. Abi biliyorum ben, biliyorum çok mutlu olacağız." Ellerimi sinirle saçlarıma geçirdim. "Görecek beni duydun mu?! Benimle gelip konuşacak! Onu istiyorum, sadece onunla konuşmak istiyorum, ona bakmak istiyorum... Mutlu olacağız biz. Çok mutlu olacağız."

"Bok olursun, hayatını sikecek tipi var."

"Tipini bırak artık. Önemli olan karakteri."

"Zaten hayatını tipiyle değil karakteriyle siker. Bu tiple kendi hayatını sikmiştir."

"Cidden inanamıyorum sana, cidden. Onun hakkında çok ağır konuşuyorsun. Kimse onunla böyle konuşamaz. O, iyi biri, yakışıklı biri, hatta kusursuz biri."

"Ben artık arkadaşımı üzgün görmek istemiyorum. Ozan kim Allah aşkına? Ulan hayvanat bahçesine atsam maymunlar kardeş maymun diyerek sevmeye başlar. İki de muz at, al bir ömür mutlu olur bu maymun kardeşlerinin bitlerini temizlerken."

"Duysaydı bunları kalbi çok kırılırdı, kötü birisin sen. Eminim Ozan senin kadar kırıcı biri değildir, iyi kalpli biridir."

"Bazı hayvanların beyni ve kalbi olmuyormuş, belki maymun değil de o hayvanlardan biridir. Olmayan kalbi kırılmaz."

"Gidiyorum ben, otur burada kendi kendine söv Ozan'a. Duymak istemiyorum." diyerek bahçeden okula girip kantinde tek başıma oturmaya başladım.

Ne zaman görecekti beni? Ozan'dan başkasını sevemezdim, yapamazdım. İlk ve tek aşkımdı, ondan başkasını hayal bile edemiyordum.

¤¤¤

°[Ozan'ın gözünden onuncu sınıf]°

"Abi neler duydum neler? Sıçtık, sıçtık! Bittik biz."

Faruk gergin bir şekilde konuşurken ben de endişeli bir şekilde "Ne oldu?" diye sordum. "İyi misin?" Telaşlı görünüyordu, hatta kötü... Ne olmuştu bu çocuğa iki dakikada? Az önce çok mutluydu.

"Bizim yenge," diyerek durdu. "Bizim yenge çıldırmış, aklını kaybetmiş. Getirin şuna, deli yeleği getirin."

"Faruk gerizekalı mısın? Yenge yenge diye dolanıyorsun, aklını kaybetmiş olan sensin."

"Oğlum, oğlum Batu çok üzülecek."

"Ne oldu, kız sevgili mi yapmış? Git konuş dedim kaç kere, iyi oldu, kaçırır böyle elinden."

"Yok, yapmamış."

"Ee, daha ne?"

"Bankta arkadaşıyla konuşuyordu bu, ben de yakınında biriyle konuşurken duydum."

"Ne duyduğunu söyle yoksa sıçacağım ağzına."

"Yenge seni seviyormuş kardeşim, bizim yenge. Batu'nun yengesi... Ay, Batu'nun kız."

"Ne?" dedim şaşkınlıkla. Herkesin yazmak istediği, yazanları da reddeden kız koskoca okulda beni mi bulmuştu sevecek? Beni?

"Sana doğru bakarak konuşuyorlardı, arkadaşı sana maymun diye sallıyordu bu da savunuyordu. Onu seviyorum sadece dedi."

"Burada kaç tane erkek var, bu tarafa bakarak konuşuyor diye beni mi sevmiş oldu? Ya bi' kalk siktir git, o kız mı beni sevecek?"

O kadar heyecanlanmıştım ki maymun denmesini bile umursamıyordum şu an.

"Kaç kere Ozan dediler anasını satayım, duydum diyorum."

"Faruk bak oyun yapıyorsan yakarım belanı. Başlatma yengene de, sana da!"

"Oğlum şakası mı olur? Batu kıza açılmadan söylememiz lazım yoksa çok üzülecek. Bir de kız Ozan'ı seviyorum derse kahrolur çocuk. Bir yıldır Ela Ela diyerek dolanıyor. Aklını kaybetti."

"Konuşsaydı."

"Ne?"

"Madem seviyor, neden konuşmuyor?"

"Zamanı varmış." dedi Faruk.

"Sikerler zamanı, sevmiyor işte. Hoşlantı sadece. Gerçekten sevseydi kaybetmekten korkardı, dayanamaz açılırdı."

"Oğlum, saçmalama." dedi Faruk. "Herkes bir değil, hazır hissetmiyor belki. Batu'nun ne kadar hassas olduğunu, ne kadar güzel sevdiğini biliyoruz."

"Ne bu, evlenecek mi? Alt tarafı basit bir lise sevgilisi, bir de hazır mı hissetmiyormuş?"

"Belki dedim, ben de bilmiyorum."

"Yemeyenin yemeğini yerler."

"Of ne diyorsun abi?! Sana da bir şey anlatılmıyor, çocukların yanına gidiyorum ben. Bana ne bağırıyorsun? Git Batu'yla sen konuş, açıkla. Daha fazla delirmesin." diyerek gitti yanımdan.

Ben de gergin bir şekilde okula girip kantine ilerlemeye başladım. Soğuk su istiyordum, buz gibi su... İçimdeki yangını bu söndürürdü anca.

Kantin kapısından geçiyordum ki bir tane kızın bana çarpmasıyla geriye doğru sendeledim. "Pardon, kusura bakmayın."

"Çek o çirkin gözlerini telefondan da önüne bak dört göz, dikkatli ol bir daha." dediğimde kız yanımdan gözleri dolu dolu ayrıldı. Umrumda değildi, bir daha yanlışlıkla bile çarpmaya cesaret edemezdi.

Off... Ne demek beni seviyordu? Ben buna ihtimal bile vermezdim. Koskoca okulda beni mi bulmuştu? Tabiri caizse götüm arşa ererken derin bir nefes aldım. Böyle bir kız beni sevecekti... Beni? Aklım almıyordu, çıldıracaktım.

Kantinde Ela'yı gördüğümde bu sefer ona faklı gözle bakmıştım. Sevgilim olduğunu düşünmüştüm, ulan hayali bile güzeldi! Bütün okul beni konuşacaktı, bu kız Ozan'ın diyeceklerdi. Kimse ona yazamayacaktı, çok garip ve özeldi.

Kimsenin elde edemediği kızı ben edecektim. Benim olacaktı.

İki su alarak Ela'ya doğru ilerledim. Beni görür görmez kafasını cama çevirmişti.

"Oturabilir miyim?"

"Ta-tabii."

Sahte bir şekilde gülümsedim. Şimdiden kekelemeye başlamıştı bu kız, iki çift laf edebilecek miydi acaba?

En fazla ne olabilirdi ki? Herkesin gözüne elde ettiğimi gösterdikten sonra ayrılırdım, hatta aldatırdım... Bu kızı bile aldattı derlerdi.

Bu gurur duyulacak bir şeydi benim için.

Hem Batu sevseydi çoktan konuşurdu. Alt tarafı hoşlanmıştı, açılmadığı için de içinde büyümüştü bu aşk denen zırvalık.

¤¤¤

°[Batu'nun gözünden onuncu sınıf

Kantinde Ela ve Ozan'ı gördüğümden beri sinirden kendimi tutamıyordum. Sınıfta Ozan'ı bekliyordum, tam o an gidip kantinde olay çıkarmak istemiştim ama kimdim ki ben? O kız benim neyim oluyordu ki karışıyordum?

Ah Ozan, işte bu sefer bitmişti. Biliyordum, o kızla daha önce selamlaşmadığını bile biliyordum. Şimdi ne diye kantinde gülüşe gülüşe konuşuyordu? Nasıl o masada tanıştığı birine öyle bakabiliyordu? Hangi cesaretle? Beni geçtim, hiç düşünmüyor muydu kız rahatsız olur diye? Yiyecek gibi bakıyordu, eline koluna dokunuyordu...

Sınıfa Ozan girdiğinde yanına giderek omzundan ittim. "Ne yapıyorsun sen?"

"Ne yaptım lan?"

"Kimleydin?"

"Ela," dedi omuz silkerek. "Niye yanlış anlıyorsun? Alt tarafı sohbet ettik."

"Daha önce hiç konuşmadığınızı biliyorum. Tanıştın sen bugün onunla."

"Mağarada mı yaşıyorsun oğlum? Yemedik, sohbet ettik."

"Edemezsin."

"Nedenmiş?" diyerek sorduğunda vurmak istemiştim ama ona vuramazdım. Arkadaşıma vuramazdım.

"Ne niyetle konuşuyorsun Ozan? Gözlerini gördüm abi senin!"

"Niyetsiz, dümdüz."

"Göreceğim," diyerek bir adım geri attım. "Dua et aklımdaki olmasın."

Sınıftan sinirle çıktığımda koridorda Akın'ı gördüm. Basketbol maçı yaptığımızdan beri onunla daha sık görüşüyorduk. Yanımdan geçerken durup "Ne oldu?" diye sordu. "Kötü görünüyorsun."

"İyiyim," dedim. "Yok bir şey."

"Emin misin?"

"Evet." diyerek yanından ayrılıp bahçeye çıktım. Neden bu kadar kıskanmıştım anlamıyordum, daha önce Ela'yı pek çok kez erkeklerle konuşurken görmüştüm ama ilk kez bu kadar dokunmuştu. Ozan, Faruk veya herhangi bir arkadaşımla konuşmasını istemiyordum.

Ya da saçmalıyordum.

Ozan'a haksızlık etmiştim. O böyle bir şey yapmazdı. Kıskançlık gözümü bu kadar mı kör etmişti? Arkadaşımı kıracak kadar...

***

Onuncu sınıfın ortalarındaydık ve Ozan'la aramdaki bağ tamamen kopmuştu. Faruk onun yanında yer almayı seçmişti, zaten şaşırmamıştım, beni Faruk'la tanıştıran da Ozan'dı.

En çok üzüldüğüm şey ise Faruk'la konuşmayı kesmeden önce bana haklısın deyip onun tarafında olmasıydı.

Peki ya Ela... Ela nasıl onu seçerdi? Aptal kız, üzülecekti. Belki de bile bile atlıyordu Ozan'a. Üzüleceğini bile bile.

Sorun da şuydu ki üzülmesine dayanamazdım. Ozan onu harcayacaktı, ben de uzaktan izleyecektim. Kendi isteğiyle konuşan iki kişinin arasına nasıl girebilirdim ki?

Yalnızlaştığım bu dönemde Akın ile yavaş yavaş samimi oluyordum ama yine benimle ilgili hiçbir şey bilmiyordu, anlatmıyordum. Genelde spor salonuna gidiyorduk, basketbol oynuyorduk, havaadan sudan konuşuyorduk. Daha çok o konuşuyordu.

Ozan sınıfa girdiğinde yanına giderek "Selam." dedim. Selam vermemi beklemiyordu ki şaşırmıştı. Onunla şu an sohbet etmem bile midemi bulandırıyordu. Onunla arkadaşlık ettiğim güne lanet ediyordum, böyle bir pislik olduğunu bile bile arkadaş olduğum için utanıyordum.

"Selam." dedi şaşırmış ses tonuyla.

"Ben bir şey unuttum."

"Ne?" diye sorduğunda okul gömleğimin kollarını sıyırarak Ozan'ın çenesine tüm gücümle yumruk attım. Yere yığılıp acıyla bağırmaya başladı. "Bunu unutmuşum. Bir daha gözüme görünme."

Umarım onuncu sınıf da az çok canlanmıştır zihninizde. Peş peşe 3, 4 bölüm atınca maalesef oy ve yorumlar inanılmaz düşüyor, kendi kendimi sıralamalarda geri atıyorum :( o yüzden biraz yavaş bölüm paylaşsam iyi olur diye düşündüm, ikinci bölüm isteğinize göre bugün ya da gelir^^

İyi günler! Seviliyorsunuz

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro