Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

elli dört°

°[Batu'dan]°

Bugün okul çıkışı Akın'la direkt spor salonuna geçecektik aslında ama migrenimin tuttuğunu söyleyerek okul çıkışı yanından kaçıp eve atmıştım kendimi. Canım hiç istememişti, sadece spor salonunu değil hiçbir şey istemiyordum.

Ela'yla olanlar, Ozan'ın annesinin ölmesi... İkisi çok ağır gelmişti bana, muhtemelen birazdan gerçekten migrenim tutacaktı. Odama geçmeden çantamı koltuğa fırlatarak kendimi de büyük koltuğa attım.

Acaba Ela'ya çok mu haksızlık etmiştim?

Selen teyze... Onun öldüğünü bile bilmiyordum. Peki ya annem? O da mı bilmiyordu? Biliyorsa bana neden söylememişti? Ozan'la ilgili hiçbir şey duymak istemiyorum demiştim ama bu çok, çok fazlaydı. Annesinin öldüğünü söyleyebilirdi.

Bir zamanlar evinden çıkmadığım kadının artık yaşamadığını bilmeye hakkım vardı.

Çalan kapıyla uzun bir "Off..." çekerek ayağa kalktım. Annem hep anahtarını unutuyordu böyle, ben de açmak zorunda kalıyordum. İyice unutkan biri olmuştu.

Kapıyı açtığımda karşımda annemi görmeyi bekliyordum, Ozan'ı değil. Kaşlarımı çatarak "Ne işin var?" diye sordum. Eve almak istemiyordum onu.

"Konuşmak için geldim."

"Siktir git Ozan, işim olmaz seninle." diyerek kapıyı kapatmaya çalıştım ama engel olarak ayağını araya koydu. Sonra annesi geldi aklıma, ona o kadar sinirliydim ki görünce annesini bile unutmuştum. Kapıyı geri açarak geçmesine izin verdim. Aslında ben gidip başsağlığı dileyecektim ama o gelmişti.

"Dondum zaten, bir de kapıda bekletiyorsun."

"Neden geldin?"

"Konuşmaya dedim ya."

"Ne konuşacaksın Ozan? Başka birini mi seviyormuşum? Ona mı göz koydun bu sefer?"

"Yoo, hâlâ Ela'yı sevdiğini biliyorum."

"Kimseyi sevdiğim yok benim."

"Beni kandıramazsın, Ela inanmış sevmediğine ama ben yemem," diyerek çantasını tekli koltuğa atıp büyük koltuğa genişçe yayılarak oturdu. "Kahve var mı?"

"Yok."

"Bu ne kabalık? Annen bile her gittiğimde kahve ikram ediyor."

"Annem derken?"

"Elacım annenden randevu aldı bana, gidiyorum bayağıdır. Çok iyi geliyor, söz verdi bu hafta dolma getirecek."

Annem bunu da söylememişti.

"Ozan," dedim derin bir nefes alarak. "Annen için çok üzüldüm, başın sağolsun. En yakın zamanda mezarını ziyaret edeceğim ama bu kadar. Defol git evimden."

"Annemi değil, başka bir şeyi konuşmaya geldim."

"Seninle konuşacak bir şeyim yok, kalk." diyerek kolundan tuttuğumda kendini çekerek elimden kurtuldu.

"Yeter be, yiyeceksin şimdi tekmeyi."

"Asıl sen yiyeceksin şimdi yumruğu."

"Batu kes şunu," diyerek ayağa kalktı. "Ela'ya iyi davranacaksın."

"Sana mı soracağım?"

"Ulan hani çok seviyordun? Şimdi istediğin oldu, beğenmiyorsun bir de!"

"Artık sevmiyorum Ozan, git buradan."

"Köpek gibi aşıksın."

"Bak ben Ela değilim, yersin yumruğu şimdi."

"Bak ben de Ela değilim," diyerek güldü. "Ağlatamazsın beni."

"Ben kimseyi ağlatmadım."

"Senin için ağlıyor kız, hayvan! Hani çok seviyordun? Bu mu sevgin?"

Sessiz kaldığımda tekrar bağırarak konuşmaya başladı. "Bugün ağladı Batu beni sevmiyor diye, ne yaptın ulan kıza?"

"Ozan kafa bulma benimle."

"Batu bak," diyerek kendini koltuğa geri attı. "Ciddi ciddi söylüyorum. Kız seni seviyor, ne yaşanırsa yaşansın Ela'nın suçu yok. Onun hiçbir şeyden haberi bile yok. Ondan çıkaramazsın acısını."

"Kimseden bir şey çıkarmıyorum."

"O zaman derdin ne? Ne diye aşkına sahip çıkmıyorsun? Ne yaşandıysa yaşandı ve bitti. Şimdiye bak. Kız beni sevmiyor, seni seviyor."

"Sevmiyor Ozan," dedim sakince. Öfkeme sahip çıkamıyordum yavaş yavaş. Kalkıp şimdi yumruğu basacaktım bir zamanlar yaptığım gibi. "Senin yavşak suratından vazgeçmeyecek."

"Ulan seni seviyor diyorum neden inanmıyorsun?"

"Sayın amına koyduğum, benimle iddialaşma."

"Bak Batu," diyerek kafama yastık attı. "Şu küçük beynini çalıştır. Benim yanımda çünkü annemin vefatından sonra yardımcı olmaya çalışıyor. Evime annesiyle geldi, sonra bilekliğini düşürdü. Muhtemelen geriezekalı Faruk senin gözünün önünde verince yanlış anladın. Bana uzun bir zaman önce gelip seni sevdiğini söylemişti ama annem ölünce tekrar geldi, konuştuk ama aklı sende. Senin yüzünden morali hep bozuk, belki de sürekli ağlıyor."

Ela benim ilk aşkımdı. Ozan da onun ilk aşkı.

O, ilk aşkıyla mutsuz olmuştu. Ben de ilk aşkımla mutsuz olmuştum.

Şimdi onun ilk aşkı gelmiş, benim ilk aşkımın beni sevdiğini anlatıyordu.

Biz gerçekten kocaman bir aileydik.

Bu sene Ela'ya alışmam uzun zaman almıştı, aramızın açılması saniyeler. Şimdi yine eski zamanlara, Ela'nın olmadığı zamanlara, alışmaya çalışıyordum, bu da zaman alacaktı. Bazı günler elim telefona gidiyordu, iyi geceler yazmak istiyordum ve birçok kez çevrimiçi yakalıyordum. Ona çoktan iyi geceler mesajı atılmıştır deyip telefonu geri bırakmam saniyeler sürüyordu.

"Senin için de benim yanımda ağlıyordu, birkaç konuşma yapınca susuyor."

"Senin için de benim yanımda ağlıyor, birkaç konuşma yapınca daha da ağlıyor."

Dediği şeye gülmek istesem de kendimi tuttum. "Ne anlatıyorsun kim bilir kıza?"

Ağlamasına dayanamıyordum. Gözlerinin dolması bile içimde bir şeylerin parçalanmasına yetiyordu.

"Elinin körünü Batu! Dağıtma konuyu. Ela'nın hâlâ beni sevdiğini düşündüğünü biliyorum, bunun için geldim. Beni sevmediğini gözüne sokmaya geldim, o seni seviyor. Korkaklığı bırakıp aşkına sahip çıkacak mısın?"

"Sikik sikik hareketler sergilemeseydin belki de çoktan olacaktık."

"Olmayacaktınız. Beni seviyordu, ben de karşılık verdim. Pişmanım ama zamanı geri alamam. Sen, o zaman ona açılsaydın reddedecekti, şimdi etmeyecek. Belki de böylesi iyi oldu, ne dersin?"

"Arkadaşımın sırtımdan vurması mı iyi oldu?"

"Başkasına aşık olmasına izin vermeden gidip açılıp kendini sevdirseydin. O zaman da korkaklık yaptın, şimdi de yapıyorsun. Yine kaybedeceksin."

"Bir şey kazanmadım ki kaybedeyim, yeter bu kadar konuşma. Hadi, kaybol yoksa elimde kalacaksın." 

Bu çocuğa olan öfkem gün geçtikçe büyüyordu, asla affedemeyecek olmam ise sinirlerimi bozuyordu. Aptal bir insanı kendi içimde affedemiyordum, ona herhangi bir duygu beslememem gerekiyordu ama ben onu nefretimle besliyordum çünkü ben de aptaldım. Bu çocukla arkadaş olacak kadar aptaldım.

"Hazırlıklı geldim, vur."

"Hasta mısın şerefsiz?" diyerek Ela'dan öğrendiğim şekilde gözlerimi devirmeye çalıştım. Sadece çalıştım, hâlâ yapamıyordum.

"Bak Ozan, elimden bir kaza çıkmadan efendi efendi git. Yüzünü görmeye bile tahammülüm yok."

"Gitmiyorum abi," diyerek iyice yayıldı. "Özlemişim zaten bu evi, dolma var mı?"

"Başka bir şey var, yiyeceksin birazdan."

"Neyse, bir dahakine yemek bekliyorum," diyerek saçlarını düzeltti. "Benden nefret ettiğini biliyorum, hatta beni öldürmek istediğini de biliyorum. Birazdan umrumda değilsin diyeceksin ama umrunda olduğumu da biliyorum."

"Evet, duvardan duvara vurmak istiyorum seni."

"Bu arada itiraf etmeliyim ki seni özlemişim," Sessiz kaldığımda devam etti. "Ama sen hiç özlememişsin."

"Görmeyeli beynin gelişmiş."

"Aslında Ela'yı unuttuğunu sanıyordum ama günler önce ona nasıl baktığını, nasıl davrandığını gördüm."

"Her zaman senden çok sevmiştim ama o seni seçti."

"Abi hâlâ seviyorsun, gerçek duygularını göstersene. İçin içini yiyor şu an. Travma mı oldu? Ela hep beni sevecek sanıyorsun!"

"Sana açıklayacak hiçbir şeyim yok benim."

"Ama Ela'ya açıklaman gereken bir aşk itirafı var. Ulan bir gün aranızı benim yapacağımı tahmin etmezdim. İyi olmaya karar vermemin ilk günlerinde çok büyük bir iyilik yaptım. Artık meleğim."

"Şimdi bir çakacağım sana, kanatlanacaksın uzaya."

"Yıllar önce, dokuzuncu sınıfın başında, onu sevdiğinde ilk başta sana destek olmuştum. Faruk ve sen, benim en yakın iki arkadaşımdınız ve siz ne yaparsanız arkanızdaydım. Çok seviyordun onu, seni görsün istiyordun ama o beni gördü, beni sevdi. Benim o durumda en yakın arkadaşım seviyor diyerek reddetmem gerekiyordu ama sana ihanet ederek onunla beraber oldum. Onuncu sınıfta, Ela'yla konuşmaya başladığım ilk zamanlar seninle aramız yavaş yavaş açılmaya başlamıştı ve işlerin buraya geleceğini az çok tahmin etmiştim. Her şey benim piçliğim yüzünden, özür dilerim ama onun gibi bir kızın beni sevmesi hoşuma gitmişti. Her ne kadar sevgisini kullansam da, seni kaybetsem de artık eski ben değildim. Her kızı elde edebileceğini sanan biri vardı, bu cesaretle hem Ela'yı aylarca yıprattım hem de sevmediğim bir kız yüzünden seninle aramı açtım. Pişman mıyım? Evet, çok pişmanım ama üzgünüm ki zamanı geri alamıyorum. Bunun yerine şimdi bir şeyler yapmak istiyorum ve yapıyorum."

"Boş yapıyorsun. Neye geldin? Ela beni seçti diyerek gözüme sokmaya mı çalışıyorsun?" dedim sinirle. Sesimin seviyesini ayarlayamıyordum artık, sadece bağırmak istiyordum. Böyle yılların acısını çıkarabilir miydim?

"Sen kazandın."

"Bu bir yarış değil."

"Bu senin kazandığın gerçeğini değiştirmiyor, bir süre önce ben kazandım sanmıştım ama yanılmışım, sen kazandın. Ela senin."

"Bittiyse siktir git, Ela mal değil ve kimsenin de değil."

"Kıza nasıl davrandıysan çöktü. O, iyi niyetiyle bana yardım etmek istemişti ama sen yine beni seçtiğini sandın. Bütün hırsını o kızdan çıkardın, şimdi bakıyorum da benim hak etmediğim gibi onu sen de hak etmiyorsun."

"Buna sen mi karar veriyorsun?"

"Seni seviyor, seni istiyor. Bir şeyler yap çünkü üzülüyorum, bünyesi çok zayıftır," dedi buruk bir gülümsemeyle. "Üzülmesin şu kız daha fazla."

"Git artık. Daha fazla benimle Ela'yı konuşma."

Ayağa kalkarak "Detaylı anlatmadım," dedi. "Eğer yanına gidersen tüm duygularını anlatır sana zaten, senden benden cesaretli ama tavsiyem sen dökül önce. Özür falan dile."

Kapıyı açarak son kez bana döndü. Gitmek istemiyordu sanki. "Ulan harbi sen kazandın, gerçek iyiler gerçekten kazanıyormuş şaka gibi."

Bugün kaçıncı bölümü attım bilmiyorum... 1,5k vote, 1k yorum gelir mi acaba???

Seviliyorsunuz ♡

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro