Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

elli°

Sınıfa ağır ağır ilerlerken tam kapıyı açıyordum ki içerden de birinin açmasıyla aynı anda kapı kolunu aşağı indirdik. Kapı bana doğru açıldığında içerden de Batu çıkmıştı.

Aynı anda mı kapı kolunu tutmuştuk? Batu'yla...

Onun geçmesini beklemeden ben bir adım attığımda o da beni beklemeden bir adım atmıştı. Hani kadınlar öndendi?

Sesli bir "Öf!" çekerek bir adım geri atıp kollarımı göğsümde bağladım. Hiçbir şey yapmadan yanımdan çekip gittiğinde uzun zaman sonra onu bu kadar yakından görmek özlediğimi fark etmeme neden olmuştu. Onu gerçekten özlemiştim ama hiçbir şey yapamazdım, bana bağıran bir insanla bir de gidip konuşmaya mı çalışacaktım? Pişman olup özür dilemesi gerekirken bir de hâlâ soğuk yapıyor, kötü kötü bakıyor, suçlu olan benmişim gibi davranıyordu.

Yapmayacaktım. Barışmak için hiçbir şey yapmayacaktım.

Çantamı sıraya bıraktıktan sonra ben de sınıftan çıkarak kantine indim. Normalde iki litreden fazla su içen ben artık bir bardak bile içmiyor, unutuyordum. Kantinden iki şişe su aldıktan sonra Faruk'u görmüştüm, Hande ile konuşuyordu.

Hande ile mi?

Şaşırsam da daha fazla bakmadan kantinden çıkıyordum ki Hande'nin "Ela!" demesiyle durdum.

"Efendim."

"Gelsene, daha zile var."

"Yok, gideyim ben."

"Ya gel, Faruk da dokuzuncu sınıftan bir şeyler anlatıyordu."

Dokuzuncu sınıf aklıma geldiğinde buruk bir şekilde gülümsedim. İlk kez aşık oluşum, kitaplardaki gibi bir aşk yaşayacağımı sanmam, aşık olduğum çocuğun yıllarca bir iyi bir kötü davranması, ne yaparsa yapsın sonra iyi davrandığı için seviyor demem, ayrılıp barışmalarımız, iyi kötü anılarımız... On ikinci sınıfta bile acısını çekiyor olmam, sonra başka birinden hoşlanmaya başlamam fakat yine başa dönmüş olmam... Ozan da Batu da beni sevmemişti, neden istemediğim insanlar peşimde dolanırken istediklerim bana böylesine kötü davranıyordu? Acaba ben uzaktan iyi, tanıdıkça kötü olan biri miydim? O yüzden mi konuştuğum insanlar beni sevmiyordu?

"Hadi Ela, ne dikiliyorsun?"

Düşüncelerimi kafamın içinde taşıyamıyor gibi hissettiğimde Hande'nin yanına oturarak kafamı omzuna koydum. Kolunu arkamdan geçirerek saçlarımla oynamaya başladığında bu çok tatlı gelmişti, annemin yanındaymış gibi hissetmiştim.

"Bu Ela da dokuzuncu sınıfta kimseyle konuşmuyordu, sessiz sakin bir kızdı," diyerek güldü Faruk. "Hayalet gibi dolanıyordu okulda."

"Ne yapsaydım Faruk? Senin gibi tüm okulla arkadaş mı olsaydım?"

"Kötü mü yaptım kızım? Dört yılım da güzel, aksiyonlu, eğlenceli geçti."

"Bir insan tüm okulla anlaşıyorsa orada bir sıkıntı vardır," dedim imâyla. "Herkesin karakteri aynı değildir ve normal olarak herkesle anlaşamazsın. Herkesle anlaşıyorsan karakterini karşındaki insana göre değiştiriyorsun demektir."

"Karaktersiz miyim ben?"

"Yanar döner diyelim." dediğimde Hande kendini tutamayarak güldü. Faruk o sırada Hande'ye dönmüştü. "Ne gülüyorsun kız? Sen sanki herkesle arkadaş değildin!"

"Ben dokuzuncu sınıfta sadece Ela ile arkadaştım. Her gün kırk sekiz saat Ozan'ı dinliyordum. Tabii tanımıyorduk o zaman, insan sanmıştık."

"Kardeşimi yedirmem," diyerek karşı geldi Faruk. "Bulaşmayın çocuğuma."

"Kardeşin de az değildi," diyerek araya girdim. "Hiç savunma, şimdiki hâli zaten dokuzdaki hâlinin yanında mükemmel kalır."

"Bak düşün Faruk," diyerek gülmesine engel olamadı Hande. "Şimdiki hâline bile mükemmel diyorsa, dokuzda nasıl bir yaratıktı kardeşin?"

"Ne yaptı ulan dokuzda? Durun, hatırlamaya çalışıyorum."

"Neler yapmadı ki? Okulun tüm kızlarını parmağında oynattı, hepsini elden geçirdikten sonra ayrıldı."

"Ee, iyi yapmış. Abi Ozan'ın o zamanlar adı çıkmıştı okulda kötüye, kızlar da bunu bile bile Ozan'la olmaya devam ediyorlardı. Akıllarını kullansalardı," diyerek omuz silkti Faruk. O sırada gözlerini Hande'den bana çevirmişti. "Senin için demedim Ela, ay şimdi ayıp oldu."

"Yoo," dedim. "Haklısın, aklımı kullanamadım."

"Ama sen farklıydın," dedi Faruk. "Tamam sana da çok iyi davranmadı ama her zaman Ozan'daki yerin farklı olacak. Ona çok şey öğrettin."

"Neyse," dedim. "Boşverin, kapanmış defterleri tekrar açmayın."

"Hande," dedi Faruk. "Senin yüzünden bir devir yanlış insanlarla arkadaşlık etti."

"Ne alaka? Ben ne yaptım?"

"Sen ve ben," dedi Faruk. "Ortalığı karıştırdık, hâlâ geceleri yatarken vicdanım sızlar."

"Allah Allah," dedi Hande. "Yapmadım ben bir şey."

"Ozan'a maymun dedin dokuzuncu sınıfta."

"Ee, hâlâ diyorum," diyerek güldü Hande. Hatta gülüşü kantinde yankılanmıştı. "Ne olmuş? Maymunun adı görmeyeli Ozan mı olmuş? Maymun maymundur."

"Of Hande," diyerek bu sefer ben kahkaha attım. Hande çok komik bir kızdı, her zaman da mantıklı tarafı duygusal tarafını ezen, eğlenceli bir kız olmuştu. Onun ağladığını neredeyse hiç görmemiştim, sevgilisi onu aldattığında bile gülerek intikam planı yapmış, sevgilisinin çok pahalı motorunu çizmişti. Tabii önce aldatıldığı kızı bir güzel dövmüş, yolduğu sarı saçlarını kızın eline geri vermişti. "Çok komikti."

"Ulan kızlar! Kardeşime maymun demeyin."

"Hande diyor," diyerek omuz silktim. "Ben demedim."

"Ee maymun," dedi Hande. "Yalan mı Faruk? Objektif ol."

"Yani şimdi... Of, saçmalama Hande."

"İçten içe Ozan nefretin olduğunu biliyorum Faruk, itiraf et."

"Etmem."

"Yani var?" diyen Hande'yle Faruk sanki buga girmişti. Bu hâline gülerek kafamı Hande'nin omzundan alıp su içtim.

"Neyse Handecim. Sen ve ben bir nesli mahvettik."

"Ya saçmalama Faruk, bir şey yapmadık."

"En çok ben yaptım, sen dolaylı yapmış sayılıyorsun."

"Ne? Söylesene."

"Batu," dedi Faruk. "Herkesi hatırlıyordum da onu dokuzdan çok hatırlamıyorum. Siz hatırlıyor musunuz?"

Konu şimdi neden Batu'ya gelmişti?

"Ben hatırlıyor gibiyim," dedi Hande. "O da Ela gibi sessiz sakin bir çocuktu, etliye sütlüye karışmazdı."

"Batu mu?" dedi Faruk. "Gayet karışırdı."

"Hani hatırlamıyordun?" diyen Hande ile ben de meraklanmıştım. Faruk hatırlamıyorsa Batu'yu, olaylara karıştığını nereden biliyordu?

"Hatırlıyorum da çok değil yani."

"Ben de hatırlamıyorum," diyerek araya girdim. "Hiç hem de. Böyle birinin okulda olduğunu bile onuncu sınıfın sonlarında fark ettim."

"Ela," dedi Hande. "Senin gözün Ozan'dan başkasını görmüyordu ki! Ozan, Ozan, Ozan... Tüm gün Ozan dilinden düşmüyordu, gözlerin ondan ayrılmıyordu. Normal tabii başkasını görmemen."

"Öyle," dedim. "Haklısın."

"Acaba," dedi Faruk. "Ozan'ı sevmeseydin kimi severdin?"

"Kimseyi," dedim. "Ozan olmasaydı kimseyi sevmezdim herhalde bu yaşıma kadar. Ozan farklıydı, asosyalliğimi bile onun sayesinde yendim. Hep zıttık, ben yürüyelim diyordum o arabaya binelim, ben film diyordum o dizi, ben kış diyordum o yaz, ben ev diyordum o park... Hiçbir zaman ortak noktada buluşamadık."

"İncelenmesi gereken bir konu," dedi Hande. "O zıtlığa rağmen nasıl beraber oldunuz? Hem de insan ve hayvan aşkı..."

"Hande," dedim. "Tamam ya, sen de bulduğun her fırsatta erkeklere geçiriyorsun."

"Sürekli aldatıyor beni amcık beyinliler."

"Hande," dedi Faruk. "Seni aldatan da ne bileyim..."

Yoksa, yeni bir aşk mı doğuyordu?

"Hande," dedim Faruk'tan sonra. "Aklın varsa Ozan ve tayfasından uzak durursun. Yoksa sonun benim gibi psikolog..."

Masadan kalkarak arkamda gülen bir Hande ve şaşkın bir Faruk bıraktığımda ben de gülmeme engel olamamıştım. Merdivenlere ilerlerken gördüğüm Ozan ile yerimde durdum. "Ozan, bakar mısın?"

"Efendim Ela," dedi yerinde durarak. Sanırım bir şeyler düşünüyordu ve benim sesimle daldığı yerden ayrılmıştı.  "Bir şey mi oldu?"

"Yok," dedim. "Bu cumartesi de randevun varmış, ben senin numaranı da ilettim kendilerine."

"Teşekkür ederim söylediğin için. Senin gelmene gerek yok, boşuna zahmet etme. Ben giderim."

"Neden? Emin misin gideceğine?"

"Evet Ela, neden yalan söyleyeyim?"

"Yalan değil de... Ne bileyim, gerçekten gideceksin değil mi Ozan?"

"Evet Ela, söz veriyorum."

"Peki o zaman, görüşürüz." diyerek yanından ayrıldığımda o da arkamdan "İyi dersler." diye bağırmıştı. Üçüncü kata çıktığımda bu sefer Batu'yla karşılaştım. Koridorun diğer ucundan geliyordu, muhtemelen Akın'ın sınıfından çıkmıştı. İkimiz de kapıya aynı uzaklıktaydık, diğer sefer önce o geçtiği için bu sefer önce ben geçecektim. Adımlarımı hızlandırarak kapı kolunu tuttuğumda o da arkamdaydı. Kapıyı açtıktan sonra onu beklemeden sert bir şekilde kapattığımda Batu'nun bağırma sesi koridordan gelmişti. Hiç umursamadan koşar adımlarla yerime oturarak hiçbir şey olmamış gibi kitaplarımı çıkarmaya başladım.

"Sen ne yapıyorsun salak kız? Elim kaldı!"

"Of, hiç keyfimi kaçıramam senin yüzünden. Sonra anlat."

"Hareketlerine dikkat et Ela, çocuk musun? Kapıyı çarpmak ne? Görüyorsun benim de geldi-..."

"Anlamıyor musun sonra anlat dedim!"

"Elime bakar mısın?" diyerek uzattığında kızarmış olduğunu görmüştüm. Onun dışında bir şey yoktu, abartıyordu.

"Leyla, ben hiçbir şey göremiyorum."

"Ne diyorsun El-..."

"Of susar mısın? İstemiyorum dinlemek."

"Lafımı bölme beni-..."

"Of kes! Basmıyor mu kafan? Sus deyince sus, bela mısın yapıştın yakama? Git yerine, uzak dur benden."

Sinirle yerine geçerek oturduğunda benim de keyfim onun aksine yerine gelmişti.

Böyleydi Batu Bey, pişman olduğunu gözlerimle görecektim.

Beğenenlerin vote ve yorumlarını bekliyorum, bir önceki bölüm beğeniler de yorumlar da düştü :'(

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro