Dokuz°
Her zamanki gibi Batu'dan önce gelip köşeye oturduğumda içimdeki korku gitmişti. Bugün uyanamadığım için normalden daha geç gelmiştim ve yolda yaşadığım korkuyu tarif bile edemezdim. Çok korkmuştum Batu daha önce gelip köşeye oturacak diye.
Polarımı üzerimden çıkarıp yan sıranın üzerine koyduktan sonra aceleyle giydiğim formamın yakasını düzelttim. Saçlarımı bile taramadığım için nasıl karışık olduğunu tahmin edebiliyordum, çantamda taşıdığım küçük tarağı çıkarmıştım ki içeri giren Ozan ile yerimde rahatsızca kıvrandım.
"Günaydın bebiş"
"Bana bebiş demeyi keser misin artık?"
"Ya alındın mı sen? Kıyamam sana, eskisi gibi sevgilim dememi falan istiyorsun değil mi?"
"Bana gelip peşimi bırak dedin, üstelik sevgilim varken! Şimdi senin yaptığın ne? Sürekli sınıfımdasın, kantine gidiyorum geliyorsun, koridora çıkıyorum sen varsın, sürekli laf atıyorsun, sürekli peşimdesin... Yeter artık Ozan, hoşuna mı gidiyor?"
Batu'nun yerine oturarak bana döndü. "O çocukla sevgili olmadığını biliyorum, sadece doğruyu söylemeni bekliyorum."
Bana şu an eskisi gibi bakıyordu ve kalbim iyi değildi. Kendime kızarak dudaklarımı birbirine bastırdım.
"Doğruyu duyunca ne olacak?"
"Bilmem, sence sevgilin olmadığını öğrendiğimde ne olur? Üstelik benim de yokken..."
Bakma bana şöyle, lütfen.
"N-ne olur?"
"Onu sevmiyorsun değil mi?"
Kafamı aşağı yukarı salladığım an yüzündeki o şefkatli bakış gitmiş, sinsi gülüş gelmişti. Elini saçımdan çekerek kahkaha attı. "Biliyordum ulan, biliyordum işte!"
Oyun muydu?
Hemen bir şeyler yapmam lazımdı, yüzüme onun gibi bir ifade koyarak "Onu sevmiyorum çünkü ona aşığım." dedim.
İnanmadı.
"Gerçek sevgiyi onda gördüm diye kıskanıyorsun değil mi? Ona, sana baktığım gibi bakmadığım için üzülüyorsun ama biliyor musun, iyi ki ayrılmışız, gerçek sevgiyi bulmama yardım ettiğin için çok teşekkür ederim"
"Bla bla bla..."
"Gider misin yanımdan? Burası senin yerin değil."
"O sana aşık gibi bakmıyor."
"Yine mi sen? Milletin bakışlarının çetelesini mi tutuyorsun?"
Batu'nun sesiyle kafamı kaldırarak ona baktım. Yüzünü görmek kendimi güvende hissetmeme sebep olmuştu ve buna minnettardım.
"İtiraf edin artık, sıkıldım sizden."
"Sanane oğlum sanane, sevgilim rahatsız olduğu için küfür edemiyorum ve kibarca söylüyorum ittirip gider misin?"
"Gitmezsem ne olur, sadece beni seven birinin yanında oturuyorum ona zarar vermeden."
"Git." diye bağırdım. "Seni sevmiyorum, git! Rahat bırak beni, rezil etme artık ikimizi de! Hem kendin sıkıldım diyorsun hem de hâlâ yanımdasın, derdin ne senin?"
"Derdim yalanın."
"Batu'yu seviyorum kafan basmıyor mu?"
"Kalk ulan, kalk." diyerek Ozan'ın yakasından iğrenir gibi iki parmağıyla tuttu Batu. Nasıl çektiyse Ozan sıradan düşmeden zar zor kalkabilmişti. "Başım ağrıyor, bir de senin yüzünü görüyorum sabah sabah!"
"Gidiyorum ama yine gelirim," diyerek pişkince güldü. Benim sevdiğim adam bu olabilir miydi? Bana dönerek "İyi dersler bebiş." dediğinde yüzümü buruşturmuştum. Midem kaldırmıyordu artık.
Sınıftan çıktığında yumruk yaptığım elimi gevşeterek derin bir nefes aldım. Ağlamak istemiyordum, daha fazla ağlamak istemiyordum.
"Bitir artık şunu kızım, bıktım ama!"
"Ne yapayım?" dedim güçsüzce. "Kendi geliyor sürekli."
"Ayrıldık de bir şey uydur, çekemem her sabah sizi."
Sessiz kaldığımda bundan güç almış gibi devam etti. "Gereksiz aşkınıza beni bulaştırdığın için teşekkür ederim, her gün bu lanet migren yetmiyormuş gibi seninle, adını bile bilmediğim o şerefsizle uğraşıyorum! Beni alet ettin, bunu sen düzelteceksin. Haftaya kadar bitir, şimdiye kadar aptallık yapıp ona bu kadar taviz vermeseydin. Ne yaptıysan kendin yapmışsın, yalnız çek acısını. Kendi düşen ağlamaz."
"Haklısın, özür dilerim. Halledeceğim."
Onun sırasının üzerine koyduğum polarımı kendi sıramın üzerine çekerek üzerine yattım ve kafamı duvara doğru çevirdim. Yatar yatmaz gözyaşlarım sıraya doğru dökülmeye başlamıştı bile, sessiz kalmaya çalışarak dudaklarımı birbirine bastırdım ama saniyeler sonra engel olamadığım bir hıçkırık firar etmişti dudaklarımdan.
"Özür dilerim, ağlama."
Sessiz kalıp uyuyormuş numarasına geçtiğimde o sessiz kalmayarak omzumu sarstı. "Hayvanlık yaptım."
Cevap vermedim.
"Kalksana kızım, pişmanım işte."
Yine cevap vermedim ama bırakmaya niyeti yok gibiydi. Omuzlarımdan tutarak kaldırdığında hızla gözyaşlarımı silerek burnumu çektim.
"Çocuk gibisin gerçekten."
Yeniden bir gözyaşı geldiğinde silmeme kalmadan yüzümden damladı. Engel olamıyordum, Ozan canımı çok yakıyordu.
"Öyle demek istemedim, ağlama artık."
"Sen bir şey yapmadın," dedim çatallı sesimle. "Kendim yaptım ne yaptıysam."
"Kırdım ve farkındayım."
"Keşke o da senin gibi olsa, keşke kırdığını fark etse."
Cevap vermediğinde boynuna sıkıca sarılarak yüzümü ona bastırdım. "Onu artık sevmek istemiyorum, yaptıklarına izin vermek istemiyorum." dedim tekrar ağlamaya başlarken.
"Yapma o zaman."
"Aptalım ya işte, yapamıyorum."
Saniyeler sonra kolları belimdeki yerini aldığında yine o his belirmişti içimde, güven veriyordu ve bunu iliklerime kadar hissediyordum.
"Aptal değilsin, safsın."
"Çok teşekkür ederim ya." diyerek belli belirsiz güldüğümde onun da güldüğünü duymuştum ve bu hoşuma gitmişti. Bana attığı öldürücü bakışlar yerine bu çok daha iyiydi.
"Tekrar özür dilerim, bir daha bu oyunu bitirmen için üzerinde baskı kurmayacağım. Hatta üzerinde baskı kurmayacağım, ya hatta kimsenin senin üzerinde baskı kurmasına izin vermeyeceğim. Artık özgür olmayı, kendini korumayı öğreneceksin."
"Teşekkür ederim Batu, iyi ki bu oyunuma başkası değil de sen dahil olmuşsun."
Kollarımı boynundan çektiğimde samimi bir şekilde bana gülümsüyordu.
"Önemli değil."
"Yine mi takmadın bunu?"
Elindeki kravatı çekerek boynuna taktığımda serseri hâli biraz olsun gitmişti. Saçlarını da düzelterek "Böyle daha iyi." dedim.
"Sağol."
"Başın çok mu ağrıyor?"
"Diğer günlere göre daha iyi."
"Masaj ister misin? Anneme yaptığımda iyi geldiğini söylüyor, yani onun da migreni var."
"İyi geleceğini sanmıyorum."
"Deneyelim yine de."
"Üzerinde baskı kurmayacaksam hayır, gerek yok yani. Tabii ki fikirlerine saygı duyuyorum, masaj yapma fikrin çok hoş ama boş ver."
Kendime engel olamayarak güldüğümde kafasına bastırarak sıraya koydum ve parmaklarımı şakaklarına bastırdım. "Üzerimde baskı kuruyorsun, kabul etmiyorum."
"Bunu sürekli kullanacak mısın?"
"Sessiz ol, dikkatimi dağıtıyorsun."
"Sen de."
"Anlamadım."
"Sen de diyorum, sessiz ol biraz."
Sekiz ve dokuzu paylaştım, vote ve yorumlarınızı bekliyorum ♡
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro