Altı°
Kapının çarpılma sesi geldiğinde Ozan'ın gitmiş olduğunu düşünerek rahatladım. Batu, beni herhangi bir kaldırma hareketinde bulunmadığı için bir süre daha böyle durarak kendime gelmeyi bekledim. Sevdiğiniz bir insan bu kadar ağır konuşunca kalbinizin kırılmaması imkansız oluyordu.
"Seninki gitti çoktan."
Kafamı yavaşça boynundan çekerek hızla gözlerimde kalan yaşları sildim.
"Ben, teşekkür ederim." diyebildim sadece. Aklımdaki her kelime uçup gitmiş gibiydi, Ozan'ı biraz tanıyorsam İclal denen o kızın peşinden koşacaktı. Peki ya ben, ben onları öyle görünce ne yapacaktım?
"Birinin seninle böyle konuşmasına nasıl izin verebiliyorsun?"
"Onu çok seviyorum." dedim ağzımın içinde. Duymamış olma ihtimali bile vardı.
"Sevdiğin biri de seninle böyle konuşamaz."
Omuz silktim. "Alıştım ona."
"Sen gerçekten aptalsın."
"Uyumak istiyorum." diyerek çantamın üzerine koydum başımı. Ellerim hâlâ titriyordu, onlara engel olmak ister gibi bacaklarımın arasına koyarak gözlerimi kapattığımda uyumak için hiç zorlanmamıştım.
¤¤¤
"Herkes çözmeye başlasın bu soruları, arkadaşınızla yardımlaşabilirsiniz."
Sınıfta bağıran hoca yüzünden gözlerimi aralayarak yattığım yerden kalktım. Saçlarım birbirine girmişti ve üzerimde bir ağırlık vardı.
"Bu ne?"
"Görmüyor musun? Cekete benziyor." diyerek üzerimdeki ceketi çekip aldı Batu.
"Teşekkür ederim."
"Önemli değil, sürekli titriyorsun zaten. Hasta olup beni de hasta yapma diye."
"Kaçıncı ders, ne yapıyoruz?"
"Üçüncü saat, fizik sorusu çözüyoruz gördüğün gibi."
Çantamı sıranın üzerinden indirerek içindeki fizik kitabını çıkarıp Batu'dan baktığım sayfa numarasını açtım. Fizik seçmeli ders olduğu için ve ben hiç anlamadığım için çözmeme gerek yoktu. Boş boş sorulara bakarken hoca tekrar bağırdı. "Arkadaşınızla konuşmayın, kontrol edeceğim herkes çözsün!"
"Off..."
"Susar mısın, soru çözüyorum."
"Ne yaptım ki şimdi?"
Gözlerini üzerimde daha fazla tutmadan önüne döndüğünde çözdüğü ilk soruya bakarak kendime geçirdim.
"Kopya çekme."
"Hoca yardımlaşma var dedi."
"Yardım dedi, kopya demedi."
"Artık üstüme gelmesen olmaz mı? Gerçekten hiç kavga edecek hâlimde değilim."
"Üstüne gitmiyorum kimsenin. Gözyaşlarını omzuma bulaştırdığın için sinirliyim sana."
"Beni çeken sendin."
Diyecek bir şey bulamadığında bana dönerek bir süre baktıktan sonra uzun bir "Off..." çekti. "Bende suç, bananeyse senin laf yemenden!"
Onu daha fazla rahatsız etmemeye çalışarak duvara doğru dönüp test kitabını önüme çektim. Birazını yarım yamalak bilgimle çözmeye çalışmıştım ama çoğu soruya beynim yetmemişti. Zaten zil de çalmıştı.
"Diğer ders on beş dakika daha vereceğim, sonra kontrol ederim."
Akın kapının önünde bekliyormuş gibi sınıfa girip yanımıza geldiğinde gülerek "Sonunda uyanabilmişsin," dedi. "Bir insan nasıl üç saat uyuyabilir?"
"Ben kalkayım, sizin konuşacaklarınız vardır," diyerek ayağa kalktığımda Batu da hiçbir hareketlenme yoktu. Duymadığını düşünerek "Kalksana." diye mırıldandım.
"Senin için keyfimi hiç bozamam."
"O zaman ben de sizi dinlerim, konuşamazsınız."
"Biz özelimizi üçüncü kişilerin yanında konuşmuyoruz."
Batu'ya boş boş bakarken cebimde titreyen telefonu alarak açtım.
"Efendim anne."
"Öğlen gelecek misin?" diye sorduğunda "Bilmiyorum." diyerek cevap verdim.
"Gelecek misin, gelmeyecek misin? Ona göre anahtarı komşuya vereyim. Senin anahtarın yine evde kalmış."
"Gelmiyorum anne, bir şey yiyecek iştahım yok zaten. Uyurum sınıfta."
"Niye, ne oldu, iyi misin?"
"Hoca geldi, kapatmam lazım. Sonra konuşuruz."
Akın gülerek bana bakarken ne var anlamında kafamı salladım.
"Ne güzel yalan söylüyorsun sen? Bana sevgilim dediğin gün anlamıştım zaten."
Öksürmeye başladığımda sırtıma vurulan elle öksürme şiddetim artmıştı. Vuran hangisiyse elini ciğerlerime kadar hissetmiştim.
"Kız ölüyor Batu."
Öksürmem zar zor kesildiğinde kafamı kaldırarak "Hanginiz vurdu?" diye sordum sinirle.
"Pardon, sırtının beş gram olduğunu unutmuşum."
"Bulaşma artık, senin beş gramlık beynine ben laf atıyor muyum?"
"Atamıyorsun çünkü senin beynin iki gram."
"Şimdi bir şey derdim ama kalbini kırmak istemem."
"Hadi ya, çok merak ettim. Söylesene."
Ne diyecektim şimdi?
"Yok yok, kalbin kırılmasın."
"Kırılmaz ya, söyle sen."
"Sen... sen gerçekten..."
"Evet."
"Sen gerçek bir aptalsın."
Ufak çaplı bir kahkaha attığında kendi aptallığıma göz devirmiştim. Cidden, bu muydu?
"Baya paramparça kalbim şu an."
"Arkadaşlar, arkadaşlar" diyerek araya giren Akın'a verdim dikkatimi. "Siz hayırdır? Ben iki yıllık sevgilimle böyle didişmiyorum."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro