Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

11: gecenin bir yarısı

Bazen hayatınıza küfreder, neden şimdi yaşadığınız şeyi daha önce yaşamadığınızı ya da neden eskiden yaşadığınızı tekrar yaşamadığınızı sorgulardınız.

Ama ben ikisini de istemiyordum.

Geçmiş hayatımda babam olmadan yaşayabiliyordum, şimdi de yaşıyordum, ama benimle görüşmek istemesi sinirlerimi bozuyordu. Neden şimdi istiyordu mesela? Neden ben kocaman bir okyanusta boğulurken geliyordu? Çok daha önce gelmesi lazımdı. "Onunla şimdi görüşmek istemiyorum." dedim birkaç adım ötemde duran anneme. "Ne acelesi varmış?" Başını sallamış, bana bakmıştı. "Sabah yine beni aradı. Bekleyemiyormuş."

"Bunca yıl beklemiş, yine beklesin." Annem şaşkınlıkla bana bakarken elimdeki elmayı dişledim. "Cidden..." Ayaklandığım sırada annemin sesini tekrar duydum. "Kahvaltı yapmayacak mısın?" Terliklerimi çıkarırken reddettim. "Hayır, aç değilim."

Bugün pek dışarı çıkasım yoktu, Mark da beni kurs için aramamıştı, galiba bugün boştu.

Aramız biraz limoniydi annemle, birkaç hafta önceki gibi sıkı-fıkı değildik ama konuşuyorduk işte. Elime telefonumu aldım, cidden evde yapacak hiçbir şey yoktu. İnternette gezindim biraz, sıkıntıdan patlayacağımı hissettiğimde bilgisayarımı açtım.

Puzzle yapabilirdim, ama bunun için önce puzzleımın olması gerekiyordu, değil mi? Puzzleımı sipariş edip bilgisayarımı kapattım. Aklıma dün gece geldiğinde kendiliğinden gerilmişti bile dudaklarım.

Benim yanımda mutluydu, peki neden yanımda değildi?

Az önce ekranını kilitleyip kenara koyduğum telefonumu aldım elime, mesajlar kısmına girerken cesaretimi topladım.

jeno:
günaydın
uyandın mı?
-iletildi, 11.32am

Kaşlarımı çatarken yazmaya devam ettim.

jeno:
uyanmadın galiba
neyse, görüşürüz
-iletildi, 11.32am

Mesaj çift tikte kalınca çaresizce telefonumu kapatacaktım ki mesaj gelmişti.

kanada:
naber
bildirim panelinden okuma boşuna uyanıksın biliyorum
gece ne konuştunuz
;)

Kuzenimin mesajlarına ve tahminen görmediğim sinsi ifadesine göz devirirken telefon tekrar titremişti.

kanada:
yeme beni
anlat hadi

jeno:
biz bir şey konuşmadık
saçmalama

kanada:
biricik kuzenimin bana yalan söylediğini görmek beni üzdü :(
peki neden gece aynı anda aktiftiniz ve neden aynı anda çevrimdışı oldunuz?
:)

jeno:
seni öldüreceğim

kanada:
yes sir?

jeno:
*görüntü*

kanada:
nEeeYyyY
TANRIJ İNANAMIYORUNM
MUTLUYMUŞ SENİN YANINDA
OLDY BU İŞ
AĞLAMAMALIYM
WÇYGLQÇGÇWYGYÇGÇWGWLÇGYLÇWİLW
BİR SANİYE MİDEM BULANIYO
NİYE Kİ
AAAAAA GÖKKUŞAĞI KUSUYORMUŞUM

jeno:
abartma

kanada:
*12 saat önce:
TANRIM MUTLUYMUŞ İNANAMIYORUM ŞU AN AĞLAYABİLİRİM MUTLULUKTAN HAYALLERİM GERÇEK OLDU YÜCE İSA AŞKINA KİLİSEYE GİTMEDİĞİM ÇOK ÜZGÜNÜM BENİ AFFET TANRIM ÜHÜHÜ

jeno:
...

kanada:
eee
sen ne dedin

jeno:
alt tarafa bakmadın mı?
görüldü attım...

kanada:
ben de senin neden bu kadar zayıf olduğunu sorguluyordum
meğer beynin olmadığı için hafifmişsin
OF
GİDİYORUM BEN YA

jeno:
ya dur bi'
canım sıkılıyor
bir şey yapalım

kanada:
kitap oku

jeno:
okudum
başka bir şey de

kanada:
sevgiline
gelecekteki sevgiline*
mesaj atsana

jeno:
mesaj attım ama iletildi

kanada:
uyuyordur canım
gece geç yattıysa

jeno:
umarım
neyse
uyumak istiyorum biraz
görüşürüz

Mark cevap verdi mi bakmadan telefonu kapattım ve yastığın altına koydum. Sanırım uyuyacaktım ama yine de direnmeye çalıştım, başarısız olmuştum.

Beni uykumdan uyandıran şey titreşen telefonum ve mesaj sesiydi.

Öğlen iki gibi yatmıştım ve saat akşam on olmuştu, neden bu kadar çok uyuduğum hakkında bir fikrim yokken yatağımda doğruldum ve telefonumu elime aldım.

gün ışığım:
jeno
özüe dilerim
yardım et
lütfrn

jeno:
maya
ne oldu?
neden özür diliyorsun?
iyi misin?

Parmaklarım telaşla ekranda gezinirken gelen mesajı okudum.

gün ışığım:
özür dilerim rahatsız ettihim için
yanıma gelie misin
bsşka kimsem yok
çok köty hissediyorum
ölecek gibiuim
dayanamıyorym

jeno:
ne
bekle, geleceğim
konum atman lazım

gün ışığım:
*konum*

Evden bu saatte çıkmam annemi biraz kızdıracaktı ama gitmeliydim, onun bana ihtiyacı vardı ve ben onun yanında olmalıydım. Annem yatmıştı anlaşılan, ben de hızlıca üzerimi değiştirip telefonumun ekranında beliren haritaya baktım. Odamdan çıkıp ayakkabılarımı giyerken kapıyı yavaşça kapattım.

Son hızla merdivenlerden inerken elimdeki haritaya tekrar baktım, uzak değildi. Derin bir nefes doldurdum ciğerlerime, ardından koşmaya başlamıştım.

Demiştim, gecenin bir yarısı yanıma gel dese de geleceğim demiştim ve şu an koşuyordum. Tek fark, belki de sarılmayacak olmamdı.

Koşmaktan boğazım kurumuştu, elimdeki telefona baktım tekrar. 1-2 sokak yolum kalmıştı. Şehir koca bir karanlığa gömülmüşken benim tek başıma sokaklarda koşuyor oluşum gülmeme yetmişti. Önümdeki binalara baktım, Maya hangisindeydi? Karanlık olduğu için binaların tabelasını da göremiyordum, fakat şans eseri camdan gördüğüm bedenle yeşil binaya doğru koşmaya başladım bu sefer.

En üst kata çıktım, zile ardı ardına basarken kapı 10-15 saniye sonra açılmıştı. Maya kızarmış gözleriyle karşımda dururken aniden hızla bana doğru atılmış, kafasını göğsüme gömerek ağlamaya başlamıştı.

Ne diyeceğimi bilmiyordum, niye ağlıyordu?

Hıçkırıkları kulağıma ulaştığında kollarımı yavaşça sırtına sardım, içeri geçmemizi söyleyerek adımlarımla onu yönlendirdim. Koltuklardan birine oturduk, kendisi ağlamaya devam ederken ben de sırtını sıvazlıyordum.

Kalbim hızla atarken gözlerimle etrafı taradım, ne olmuştu?

"Yapamıyorum Jeno. Olmuyor." Hıçkırıkları arasından konuşurken yutkundum. "Konuşacağız, sakinleş lütfen." Göğüs kafesi hıçkırıklarından dolayı hızla inip kalkarken gözlerimi yumdum, çenemi başına yasladım.

O bu haldeyken dayanamıyordum, şu an elim kolum bağlıydı ve ne yapacağımı bilmiyordum. Tek yapabildiğim ona sarılmaktı, başka hiçbir şey yapamıyordum. "Jeno," Zayıf ve aynı zamanda kırgın sesi kulaklarıma iliştiğinde hm'ladım.

"Seni buraya kadar-"

Sözünü kestim. "Şimdi daha iyi misin?" Birkaç dakika sonra hıçkırıkları dindiğinde başını sallamıştı. "Galiba." Başımı yasladığım yerden geri çektim, aynı zamanda bedeni de uzaklaşmıştı. "Ne oldu, sakince anlatır mısın?" Yaşadığı şeyleri anlatmak için bana baktığında dolu gözleri dikkatimi çeken ilk şey olmuştu.

Gözleri gerçek anlamda kıpkırmızı olmuştu, üzerindeki kalın mavi kazağın kolları kan olmuştu. Uyumuş gibi durmuyordu, hatta tam tersine gözlerinden uyku akıyordu ve ben ne yapmam gerektiğini bilemedim.

"Ben..." Devam edemediğinde tekrar ağlayacak diye beklemiştim, ama aksine bana sağ elini göstermişti. "Bu-" Sözümü kesen şey burnunu çekmesiydi, bakışlarım hala elindeyken gözyaşını silmişti tekrardan.

Elinde kanı hala taze olan bıçak yarası vardı, jilet de olabilirdi, solgun teninde kırmızı rengi görmek beni gerse de o sadece kelimelerini toparlamakla meşguldü.

"Ben yapamıyorum." Elinde olan bakışlarımı yüzüne çıkardım, ağlamaktan pembeleşmiş yanaklarına baktım. Gözyaşlarının izi hala duruyordu. "Neyi yapamıyorsun?" Tahminimce şefkatli ses tonumla sorduğumda gözleri tekrar dolmuştu. "Son üç senedir bununla uğraşmaktan bıktım." Biraz sorgu, biraz da merak taşıyan gözlerimle yüzüne bakmaya devam ettim.

"Ben az önce kendimi öldürmeye çalıştım." Duyduğum şeyle kaşlarımı çatarken yutkunmuştum. "Kim olduğumu bile çözemiyorum bazen."

"Maya."

"Zihnim bulanıklaşıyor, hiçbir şey algılayamıyorum. Kendimi kontrol edemiyorum. Gerçekten... yaşamak istemiyorum." Dediği şeyleri sindirmeye çalışırken son duyduğum şeyle elini iki elim arasına aldım. "Deme öyle, neden öyle diyorsun?"

Devam etmemi beklemeden kendisi konuşmuştu. "Senin gibi değilim ben, yaşayamıyorum, yapamıyorum." Söylemek istediğim kelimeler onunkilerin yanında kifayetsiz kalıyordu, kelimelerimi seçmeye çalıştım. "Lütfen söyleme öyle, yapabilirsin. Ben varım yanında, sana yardım ederim. Hep yanında olurum, ama lütfen yaşamak istemediğini söyleme."

Biraz korkudan, biraz da stresten ellerim arasındaki narin elleri okşarken öne doğru eğildim. "Maya, cevap ver. Sessiz kalma." Başını sağa sola sallayıp gözünden akan yaşı silmek için yaralı olan sağ elini ellerim arasından çekmeye yeltenmişti, izin vermedim.

Yapmamalıydım ama dayanamadım.

Sağ elimi elinin üzerinden çekip yüzüne yaklaştırdım, ellerim titrediği kadar kalbim de o kadar hızlı atıyordu. Yüzü o kadar küçüktü ki mahvoldum. Ağlayacak gibi olmuştum. Şu anda şuracıkta ağlayabilirdim. Elimi yanağına koyup baş parmağımla önce kirpiklerine dokundum. Yapmamalıydım, şu an durmalıydım ama yapmadım. Yapamadım.

Parmağımla kirpiklerini okşarken ciğerlerine doldurduğu derin nefes içimi titretmişti, gözleri yavaşça kapanırken parmağımı kirpiğinden çektim ve yanağına sabitledim. "Yapabilirsin, ben varım yanında. Ne olursa olsun yaşamalısın. Tek değilsin."

Sol elimin altında olan sağ eli titrerken yutkundum. Yapmamalısın Jeno, yapmamalısın dedim kendime. Yaklaştım, kirpikleri titrerken dudağımı kirpiğine yaklaştırdım.

Kalbim de ellerim kadar titriyordu ve dudaklarımla kirpiklerine bıraktığım öpücük içimi titretirken yanağındaki sağ elimi geri çektim dudaklarımla birlikte.

Ağzıma gelen tuzlu tatla bakışlarımı Maya'nın gözlerine çıkardığımda bana bakmış, ardından yutkunmuştu. "Jeno-"

"İyi olup olmadığını söyle bana." Öpücüğüm onu iyi yapamazdı fakat neden böyle yapmıştım? Sadece kendim istediğim için mi, yoksa belki yanında birinin olduğunu hissetmesi için mi?

"İyiyim. Ve eve gitmelisin. Seni buraya kadar çağırdım." Başımı salladım, ben ayağa kalkarken o da ayağa kalkmıştı. Omuzlarından tutup tekrar koltuğa oturttum. "Bekle."

Az önce hiçbir şey yaşanmamış gibiydi, dolan gözlerimi saklamak için hızla salondan ayrılırken banyo olduğunu düşündüğüm yere girdim. Yanılmamıştım, beyaz dolaba ilerledim ve kapağını açtım.

Dolabın içindeki bir kağıdın üzerinde tanıdık olan logoyu gördüğümde duraksadım, kağıdı elime aldım.

Mide kanseri.

Okuduğum şeyin az çok ne olduğunu tahmin ederken yutkundum, kağıdı elime alırken tüm sayfayı gözlerimle taradım.

Okuduğum şeyler kalbime tekrar saplanırken kağıdı hızla yerine koydum, hızlanan kalbimle bulduğum malzemelerle tekrar salona girerken elindekileri gösterdim. Annesi kanser miydi? "Hastaneye gitmeliyiz bence." diye konuştuğumda Maya hızla ayağa kalkıp yanıma gelmiş, elimdekileri almıştı. "Gerek yok, artık eve gitmelisin. Saate baksana."

Elbette ki gitmeyecektim, o bu haldeyken nasıl bırakabilirdim?

"Eline pansuman yapacağım." Beni diretmemiş, az önce kalktığı yere tekrar oturmuştu. İç çektiğinde ben de yanına oturdum, malzemeleri kucağıma koyarken sağ elini tuttum ve dizime koydum.

Bir şey demiyordu, sadece eline bakıyordu. "Jeno, ben... Sadece özür dilerim." Asıl özür dilemesi gereken bendim, kendimi tutmalıydım. "Niye?" Hala bana bakmıyordu, ben ise odağımı elimdeki ilaçlı pamuğa sabitledim. "Saat neredeyse on bir oldu, evinde değilsin ve buradasın. Nasıl teşekkür edeceğimi bilmiyorum."

Gülümsedim, ama aynı zamanda da kalbimde bir sızı belirmişti. "Eğer bana yaşayacağını söylersen ve mutlu olursan, teşekkürünü etmiş olursun." Kulağıma gülme sesi geldiğinde ben de gülümsedim, işi biten pamuğu kenara koyup kucağımdaki gri yara bandını açtım.

Yara bandını yaraya yapıştırıp çöpleri topladım ve ayağa kalktım. "Şimdi," dedim bana bakan Maya'ya bakarak. "Evdeki tüm kesici aletleri istiyorum." Kaşları çatılmışken banyoya ilerledim tekrar, elimdekileri çöpe atıp malzemeleri de dolaba koymuştum tekrar. "Ne?"

Ben ona bakarken iç çekip küvetin içindeki kanlı jileti bana vermişti. "Başka yok." Güvenmeliydim ona, yanında olduğumu söylemiştim ve güvenmeliydim. "Peki."

Elimdeki jileti dikkatlice tuttum ve kapıya ilerledim. "Bunu çöpe atacağım. Geç oldu, sen de uyu. Kapıyı kilitlemeyi unutma." Sözlerim üzerine buruk bir şekilde gülümseyerek bana bakmıştı. "Peki."

Birkaç saniye süren bakışma ve gülümsemeden sonra evden çıkmıştım, yeşil binadan çıktım ve sokaktaki çöp kutusuna elimdeki metali attım. Ellerimi birbirine vurdum, aynı zamanda hem mutlu hem huzursuzdum. Hastaneye de o yüzden gitmişti demek ki, ancak hastanede olması gerekmez miydi, neden evde kalıyordu?

Az önce olan şeyler aklıma gelirken gülümsedim, aynı anda telefonumun titreşmesiyle cebimden telefonumu çıkarttım.

gün ışığım:
teşekkür ederim.
ve lütfen eve dikkatli git.
-görüldü, 11.27pm

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro