vermithor
medya = vermithor
ellerimi sıkıyordum. ne mikura ile tartışmak istiyordum ne de ormanda olan şeyi görmemeyi. kafamı arkaya çevirip eve doğru baktım. sonrada öne çevirip ormana baktım. iimden bir ses ormana gitmezsem başımıza bela açılacağını söylüyordu. başka çarem yoktu. bir kage bunshin yaptım. benim yerime burada duracaktı. böylelikle neler olduğuna bakıp geri gelebilirdim. hızla ormana doğru koşmaya başladım. arada ağaç dallarındanda atlıyordum. giderken devrilen ağaçları gördüm. bir şey dikkatimi çekmişti. yerde kocaman bir iz vardı. ayak iziydi ama farklı bir yaratığın ayak izi gibiydi. neye ait bir ayak iziydi bilmiyorum ama pek iyi bir şeye benzemediği kesindi. tekrar ağaçların üstünden atlayarak gitmeye başladım. heyecanlı ve meraklıydım. son hız ilerleken duyduğum ses ile irkildim ve ağaçlardan birinin arkasına saklandım. bu bir nefes verme sesiydi. o şey neydi hiç bir fikrim yoktu ama şuanda arkamdaki ağaçların oradaydı. yavaşça kafamı çevirip onun ne olduğuna baktım. ama keşke bakmasaydım. gözlerim hiç olmadığı kadar irileşti. kafamı önüme çevirdi. ellerimi ağzıma götürdüm. ve nefesimi tuttum. elimden geldiğince ses çıkarmamaya çalışıyordum. sesler iyice yaklaşmaya başladı. o şey tamda üstünde bulunduğum ağacın arkasındaydı. sessizce ne yapacağını bekledim. ses yoktu. ellerimi ağzımdan çekip arkaya döndüğümde orada yoktu.
sakura: ohh, gitti sanırım. bende gidip haber versem iyi olur
tam döndüğümde. olduğum yerde kaldım. gözlerim tekrar irileşti.
???: gitmedim
sakura: ...
karşımdaki bir ejderhaydı. ejderhanın burada ne işi olabilirdiki. onların gitmiş olması lazımdı.
???: bir insan ha!
sakura: s-sen neden buradasın?
???: beni tanıyor gibi konuşuyorsun
sakura: seni tanımıyorum! bir ejderha neden burada?! ve sen ne ejderi'sin?!
???: gölge ejderiyim. gölge ejderi vermithor (ad uyduramadığım için isimleri game of thrones'ten aldım) istediğim yerede gidebilirim. seni ilgilendirdiğini sanmam insan
sakura: ilgilendirir! burada insanlar yaşıyor. burası sana ait değil!
vermithor: yem olmak istiyorsun galiba. seni şuracıkta öldürüp mideme indirebilirim
sakura: çekil önümden!
vermithor: çekilmeyeceğim. madem benimle karşılaştın, bundan kimsenin haberi olmamalı. bu yüzden seni öldüreceğim
gölge ejderi eliyle ağacı parçaladı. tabi ben başka bir ağaca geçmiştim. aynısını çıktığım tüm ağaçlara yapıyordu. bu durum içinden çıkılmaz hale gelmişti. o kavalıyor ben de kaçıyordum. ya ağaçlara çıkıyor ya da yere inip koşuyordum. ama koşmak işe yaramıyordu çünkü benim on otuz adımım onu n bir adımıydı. (daha fazlada olabilir. bilmiyorum işte)
vermithor: hah, nereye kadar kaçabilirsin ki? az sonra yorulacaksın. ve öleceksin!
medyadaki müziği açın
dediği gibi yorulmaya başlıyordum. vermithor ağzından alev çıkarttı. alev yüzünden her yer yanıyordu. ben de ateşin ortasında kalmıştım.
vermithor: yolun sonu! son duanı et insan!
sakura: burada ölmeyeceğim!! beni duyuyor musun? burada ölmem!! amaçlarımı gerçekleştirene kadar ölmeye niyetim yok!!
vermithor: amaçlarından bana ne!!!
dedikten sonra şiddetli bir şekilde yüzüme doğru kükredi. kükremesi bile ürpertiyordu insanı. yavaş yavaş bana doğru yaklaşmaya başladı.
sakura: bekle bir dakika!
vermithor: ne var?!
sakura: sen gölge ejderiysen nasıl ateş çıkarabiliyorsun?
vermithor: her ejderha ateş çıkarabilir. ister su ejderi olayım ister buz ejderi. fark etmez. dediğim gibi her ejder ateş çıkarabilir
sakura: sen nasıl bir ejdersin peki?
vermithor: bu ne biçim soru?!
sakura: hayır ya!! anlamadın beni! iyi ejderlerden misin yoksa kötü ejderlerden misin?
vermithor: sence?!
sakura: ...
vermithor: kötü tabiki de!
sakura: anladım
vermithor: bana bak bacaksız!! beni oyalamaya çalışma sakın!!
tekrar ateş püskürtecekti. bana doğru püskürtecekken "suirei kabe!!" (sudan duvar) dememle önümde sudan bir duvar oluştu. vermithor'un ateşinden kurtulmuştum.
sakura: hosui ju no jutsu!! (su topları)
yaptığım teknikle ağzımdan su topları çıkartıyordum. çevremdeki yanan ateşleri su topları ile söndürdüm. vermithor bana bakıyordu. ağacın tepesine çıktım. vermithor karşımdaydı. ama boy olarak aramızda hala fark vardı.
vermithor: ne o?! benimle dövüşeceksin?
sakura: evet!! seni geberteceğim!! sen atlantisi yıkan ejderlerden biri olmalısın!
vermithor: demek atlantisle ilgili şeyler biliyorsun? evet, o ejderlerin arasında ben de vardım! atlantisi büyük zevkle yıktım
sakura: köle olduğunuzu sanıyordum
vermithor: hiçbirimiz köle değildik. bizi kölesi yaptığını sanan o küçük cadıya oyun oynadık. dağdan çıkmak için onun kölesiymiş gibi davrandık. atlantisi yıkmamızı istedi. normaldede atlantisi yıkacaktık. onun verdiği emirlede yıktık. sonra gitmemize izin verdi
sakura: demek her birininz köle değildiniz ve isteğinizle yıktınız ha?! o zaman bende isteğimle seni ve diğer ejderleri bulup öldüreceğim!!
vermithor: o boyla beni mi yeniceksin lan!! *kahkaha atar* dalga mı geçiyorsun benle!!
sakura: kapa çeneni lanet olası!!!
vermithor: pekala! madem dövüşmek istiyorsun, dövüşürüm. o zaman... ciddileşme vakti!!
sakura: bencede!
ikimizde ciddileşmiştik. vermithor. elleriyle tekrar beni yakalamaya çalışıyordu. az önceki gibi ateş püskürtüyordu. ama püskürttüğü ateş bu kez çok daha büyüktü ve daha fazla alana yayılıyordu. vermithor kontrolsüz bir şekilde davranıyordu.
sakura: gurando aisu no jutsu! (buzdan yer)
bütün tabanı buza çevirmiştim. işe yaramamıştı. ateşler sönmüştü ama vermithor buzun üstünde yürüdüğü için buzlar çatlıyordu.
vermithor: bu kadar mı? beni böyle mi yeneceksin?
sakura: bu başlangıç!
vermithor: bir de beni gör!
gözümün önünde ortadan yok oldu.
vermithor: buradayım! arkamdaydı.
vermithor: shadoudoragon no hoko! (gölge ejderinin kükreyişi) (tüm animelerin karışımı bir hikaye oldu iyice)
kükremesiyle büyük bir gürültü koptu. sadece bu kadar değil. tam yakınımdan kükrediği için büyük bir rüzgar olmuştu ve havaya doğru savrulmuştum. aşağıya düşecektim. vermithor uçup üstüme çıkmıştı. beni eliyle yakalayıp fırlattı. yere feci halde çakılmıştım. alnım kanıyordu. ayağa kalkıp vermithorla savaşacaktım ama buna izin vermedi. ayağı ile koca tabanı yerlebir etti. dengemi kaybedip yere düştüm. vermithor beni tekrar elinnin içine aldı. sonrada kafasına doğru yaklaştırdı.
vermithor: meraklı melahat olmasaydın bunların hiç biri başına gelmezdi insan!
sakura. kapa çeneni!! hepinizin soyunu kurutacağım!!
vermithor: anca rüyanda görürsün dermişim. öleceğin için rüyanda bile göremezsin demi!!
sakura: bırak beni!!
vermithor: yok ya! başka emrin!!merakın sonu bu olur! insanlar iğrenç merakları yüzünden hep ölmüştür zaten!
sakura: bakalım siz ejderhalar neden öleceksiniz?!
vermithor: çok hayalperestsin
sakura: *bağırır* bırak beni lanet olası!!
vermithon: yolun sonu!
vermithor beni elinin içinde sıkıyordu. öksürdüğüm anda ağzımdan dolusu kan çıktı. resmen kan öksürüyordum. kaburgalarım kırılmak üzereydi.
vermithon: havalar nasıl orada?
sakura: ...sus!! seni pis ejderha!!
gözlerim kapanıyordu. vermithorun beni son kez sıkmasıyla kaburgalarım'ın kırıldığını hissetmiştim. gözlerimden yavaşça yaşlar süzülmüştü. nasıl olduda bir ejderhaya yenildim ben? ailemi öldüren bir ejderhaya nasıl yenildim ki? böyle olmamalıydı! o kadar antrenman yapmama rağmen hiç bir şey yapamadım! böyle olmak zorunda değildi!! belkide hiç ormana gelmemeliydim. vermithorun dediği gibi meraklı olmamalıydı. hepsi benim hatamdı. ve şimdi de cezasını çekiyordum. mikura'nın sözünden çıkmak ile hata yaptım. onun bana olan güvenini sarstım. baştan sona hatalıydım. en kötüsüde aiki ve asuka ile savaşamadan ölecek olmam. bin kere lanet olsun!
YAZAR'DAN:
dışarıda şiddetli bir yağmur ve fırtına vardı. hava farklıydı. gri bulutlar hortum oluştururmuş gibi birbiriyle dans ediyorlardı. sakura vermithorun elinin arasında hareketsizdi. sakura belki kurtulabilirdi ama vermithorun onu sıkmasıyla kırılan kaburgaları buna engel olmuştu. sakura'nın hareket edecek hali yoktu. sürekli her öksürüşünde ağzından kan çıkıyordu. gözleri kapanmıştı ve ağlıyordu. bir eğderhanın elleri içinde başka ne yapabilirdi ki? yardıma ihtiyacı vardı. ölmemek zorundaydı. hayallerini gerçekleştirmek istiyorsa yaşamaktan başka çaresi yoktu. en kötüsüde olanlardan hiç kimsenin haberi olmamasıydı.
mikura ve kotetsu huzursuzlaşmaya başlamıştı. kotetsu sakuraya yağmur başladığında içeriye geçmesini söylemişti ama sakura girmemişti.
kyoko: sakura'ya bir baksam iyi olur. fırtına var hem, içeri geçsin
kyoko ayağa kalkıp bahçeye çıktı. sakurayı direğin üstündeydi. ama ne yazık ki o kage bunshindi ve kyoko bunu bilmiyordu.
kyoko: sakura, hadi içeriye geç. hasta olacaksın
ses yoktu.
kyoko: sakura... iyi misin?
kage bunshin sakura bir anda yok oldu. kyoko elini ağzına götürdü. hızla çıkış kapısına doğru koştu. evin arkasına baktı. her yeri aramıştı ama sakura yoktu. direğin üstüne çıktı. tıpkı sakura gibi o da ağaçların devrilmesini görüyordu.
kyoko: b-buda neyin nesi?! sakura...
kyoko tam inecekken kopan gürültüyle olduğu yerde kaldı.
kyoko: bu gürlemede neyin nesi?!
kyoko tekrar arkasına döndü. ormanda garip şeyler olduğunu düşünmeye başladı. en çokta sakura için üzülüyordu. telaşlanmıştı. hem sakura ortalarda değildi, hem de ormanda tuhaf bir şey oluyordu.
yere inip hızla eve girdi. diğerlerinin yanına gitti.
mikura: girmiyor mu içeriye?
kyoko: yok... öyle değil!
mikura: kyoko iyi misin? telaşlı görünüyorsun
kyoko: mikura
mikura: kyoko bir şeyler varda benden mi saklıyorsun?!
kyoko: ...sakura dışarda değil. gitmiş
mikura: NE!! uff, amacı ne ki bunun?!!
aiki: tahmin etmiştim. böyle olacağı belliydi. sakuraya güvenmekle hata ediyosun mikura-san
kotetsu: bu kadarına dayanamazsın mikura. sakurayı kesinlikle gözünün önünden ayırma!
mikura: öyle yapacağım zaten!
kyoko: tek sorun bu değil!
kotetsu: aman tanrım!
aiki: sakura herkezi kalpten götürmeye çalışıyor
kyoko. bu sakurayla alakalı mı bilmiyorum ama... ormanda tuhaf şeyler oluyor. az önce direğin üstünden gördüm. ardı ardına bir sürü ağaç devriliyor. ve bilmediğim büyük bir gürültü koptu. daha çok kükreme gibiydi!!
akira: kükreme? sakura olabilir mi ki? mührü felan mı kırıldı yoksa?
mikura: gidiyoruz!!
kyoko: ben de geliyorum
mikura: olmaz! seni tehlikeye atamayız!
kyoko: saçmalama mikura! ben de bir ninjayım! itiraz etme çünkü geliyorum
kyokoda mikuralarla gitmişti. ormana gidip neler olduğuna bakacaklardı. mikura bu kez çok kararlıydı. ne olursa olsun sakurayı yanından ayırmayacaktı.
vermithor yine ağaçları devire devire gidiyordu. elinde hareketsiz duran sakura vardı. vermithor uzaklardan kendisine doğru gelen bir kaç chakra hissetti. kafasını geriye uzattı. havayı koklamaya, sesleri işitmeye başladı. kendisine doğru bir kaç insan daha geliyordu.
vermithor: seslerinizi duyabiliyorum. kokularınızı alabiliyorum. chakralarınızı hissedebiliyorum...
vermithor: kendi sonunuz için koşuyorsunuz pis insan yavruları!!
vermithor gölge şeklini aldı ve fark ettirmeden etrafta dolaştı. vermithor ne yapacaktı? mikura sakurayı görünce tepkisi ne olacaktı? en önemlisi de, vermithor sakurayı verecek miydi yoksa onu yem mi yapacaktı?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro