uchiha kyoko
medya = kyoko
henüz bir şey bulamamıştık. yürümekten yorulmuştum.
sakura: bir fikrim var
mikura: ne?
sakura: ayrılalım derim. daha hızlı olur. eğer ben bir şeyler bulursam pembe fişeği patlatırım ve buluşma noktasına giderim. sen bulursan kırmızı fişeği patlat
mikura: peki. sana güveniyorum. umarım güvenimi sarsacak bir şeyler yapmazsın
sakura: tamam
mikuranın yanından gittim. biraz hızlı yürümeye başladım. ileride evine girmek üzere olan yaşlı bir kadın vardı. hızlıca yanına gittim.
sakura: bakar mısınız?
-evet
sakura: buralarda yaşayan bir uchihalı var mı?
-hım... sanırım evet. ormanın içinde bir yerlerde yaşadıklarını duymuştum
sakura: sağolun
kimsenin beni görmeyeceği bir yere gidip pembe fişeği patlattım. sonrada buluşma noktasına gittim. kısa sürmeden mikura ve diğerleride geldi.
mikura: buldun mu?
sakura: buldum
kotetsu: pembe fişeği kim patlattı? planda öyle bir şey yoktu
sakura: mikura ile ayrıldık. onunla haberleşmek için pembe fişeği patlattım
sasuke: buldunuz mu?
sakura: evet. ormanın içinde bir yerlerdelermiş galiba
mikura: o zaman hemen gidelim
havadan ormanın içindeki evi arıyorduk. (hinatanın yaşadığı yer gibi bir ev)
yuuki: buldum! işte orada
hepimiz yuuki'nin gösterdiği yere baktık. ejderhama in emrşi verdim ve indik. diğerleride inmişti.
mikura: siz burada bekleyin. ilk önce biz gidelim
kotetsu-san ve mikura birlikte bahçeye girdi. bizde olduğumuz yere oturduk.yarım saattir beklemenin ardından sonunda mikura ortaya çıktı.
mikura: gelin
ayağa kalkıp bizde bahçeye girdik. siyah saçlı, siyah gözlü ve beyaz tenli bir kadın vardı.
mikura: görüşmeyeli uzun süre oldu kyoko
kyoko: aynen öyle. on üç yıl oldu
mikura: doğru
kyoko: uzun yoldan gelmiş olmalısınız. hem acıkmışsınızdırda siz. içeriye geçin. size bir şeyler hazırlayayım
mikura: peki
ilk defa geldiğimiz için biraz utangaç tavırlar sergiliyorduk. yemek yenilen yere geçtik. kyoko-san hazırladığı yemeklerle masayı donattı.
kyoko: buyrun. istediğinizi yiyebilirsiniz
önümüze konulan yemeklerden yemeye başladık.
kyoko: aora nasıl?
mikura: o... öldü
kyoko: ne?! şaka yapıyorsun?
mikura: hayır. gerçekten öldü
kyoko: ya akina, asuka ve sakura?
mikura: akina da öldü. asuka yaşıyor
kyoko: sakura? o da öldü deme lütfen. çok şirin bir bebekti en son gördüğümde
mikura: sakura ölmedi
ben ölmedim ki. ben buradayım zaten.
kyoko: sakura demişken... bu kız aynı akina. gözleride aoranınkiler gibi
mikura: o sakura
kyoko: ... CİDDİ MİSİN?! bayağı büyümüşsün!
mikura: eh, öyle işte
kyoko: demek büyüdün ha? en son iki yaşındaydın. çokta şeker bir şeydin
sakura: beni tanıyorsunuz demek?
kyoko: evet. tanıyorum çünkü sen kuzenimin kızısın
sakura: bir dakika! mikura ve babam senin kuzenin mi?
kyoko: aynen öyle. ayrıca akina ve aora'yıda tanıştıran benim
sakura: anladım
kyoko: peki aora ve akina nasıl öldü?
mikura: ejderhalar atlantisi yerlebir etti
kyoko: asuka yaşıyor dedin. o nerede?
mikura: bimiyorum. onu kısa bir süre önce gördüm ama karşılaşmamız pek hayra alamet değildi
sakura: atlantise ejderhaların gelmesinin tek sebebi asuka. sırf intikam için ejderhalara atlantisi yıkma emri vermiş. asuka artık düşmanımız
kyoko: asukanın insanlarla arası iyi değildi. ama bu kadar ileri gideceğini tamin etmezdim
sakura. şimdi de beni öldürme peşinde. ama hiç sorun değil. çünkü ben de onu öldüreceğim
kyoko: ablanı öldürmeyi düşünüyor musun gerçekten? bazen onu gözetlerdim. evde kimse olmadığında gelip seni severdi
sakura: beni sevip sevmemesi umrumda değil. o beni öldürmek istiyor. ben de onu
kyoko: siz kurtulmuşsunuz anlaşılan. peki o kadar ejderhayı kim yendi?
mikura: aora en güçlülerini bazı çocuklara mühürledi. en güçlü olanı sakuraya mühürledi. diğer ejderhalarda mgeri çekildi. zaten amaçlarına ulaşmışlardı
kyoko: nasıl olduda haberimiz olmadı? keşke haberimiz olsaydı
mikura: sizin yaşıyor olmanız iyi
kyoko: neyse, bu konularla canını daha fazla sıkmayayım. o değilde, hangi rüzgar attı seni buraya?
mikura: bu sasuke. bir amacı var. ve ona sadece sen yardım edebilirsin. sasuke konohadaki uchihalardan
kyoko: ne istiyorsun bakalım sasuke?
sasuke: konohadaki klan tamamıyla katledildi. geriye sadece ben kaldım. ve şimdi de klanı geri kurmak istiyorum. bu konuda bana yardım etmenizi istiyorum
kyoko: hımm, benim için sorun yok. seve seve yardım ederim. ama bu tek başıma alacağım bir karar değil. diğerlerinede sormam lazım
akira: diğerleri?
kyoko: klanın diğer üyeleri
sasuke: anlıyorum. neredeler?
kyoko: dün gittiler. nereye gittikleri hakkında bir fikrim yok. ne zaman gelirler bilmiyorum. bu yüzden onlar gelene kadar burada kalıcaksınız. sakın itiraz etme mikura! burada kalıcaksınız dediysem kalıcaksınız!
mikura: ısrar etmeyeceğim
kyoko: kaç yaşındasın sasuke?
sasuke: on altı
kyoko: güzel. ya sizler?
aiki: yuuki on üç yaşında. bizse on altı
kyoko: yaşıt olmanız çok güzel. kesin anlaşıyorsunuzdur
kotetsu: pek sayılmaz
mikura: sakura ve aiki pek anlaşamıyor
aiki ile aynı anda kafamızı çevirdik. ve 'hıh' dedik. mikuradan izin alıp dışarıya çıktım. koca direğin tepesine çıkıp oturdum. esen rüzgarın tenime vurması beni sinirlendiriyordu. yavaş yavaş yağmur geliyordu.bulutların renginden belliydi. anında büyük bir ses geldi. arkamı döndüğümde koca ağacın devrilmiş olduğunu gördüm. gürültüden korkmuş olmalılar ki diğerleri de dışarıya çıktı. onlara bir şey bilmiyorum bakışı attım. rüzgar ağacı devirecek kadar şiddetli değildi.
mikura: ağacın nasıl devrildiğini görmedin mi?
sakura: görmedim
kyoko: sorun değil. dursun öyle. soseki gelince kaldırır. şimdi içeriye geçelim
kotetsu: sende az sonra içeriye gir sakura
sakura: peki
onlar içeriye girdikten sonra tekrar önüme döndüm. ormana doğru bakıyordum ve hiç bir şiey düşünmüyordum. taaki ormandaki devrilen ağaçları görünceye kadar. bağzı ağaçlar sürekli devriliyordu. ayağa kalktım. onca ağacın devrilecek hali yoktu. kesinlikle bir terslik vardı. az önce arkadaki ağacın hiç bir şey yokken devrilmesi, ormandaki ağaçların devrilmesi tuhaftı. en tuhafıda sabahtan beri takip ediliyormuş gibi hissetmem. eğer şimdi ormana gidersem mikura yine nutuk çekecek. gitmezsemde ne olduğunu öğrenemeyeceğim. ne yapmalıydım?
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro