Medya= chanson (foto çıkmayabilir. Bu yüzden söyleyin bana)
ejderhalar sinirlenmişti. hepside aynı anda yere saldırdılar. yuuki neredeyse eziliyordu ama son anda kurtarmıştı kendini. mika bir an için endişelendi.
yuuki: benim için endişelenmene gerek yok mika-chan! ben iyiyim!
mika: tamam ama dikkatli ol!
mika ejderhalara doğru koştu. ejderhalar elleri ile onu yakalamaya çalışıyorlardı ama başarısız oluyorlardı. mika aralarından birinin üstüne tırmandı ve gözünün içine baktı. o sırada o ejderha da onun gözlerine bakıyordu.
mika: düştün elime!
mika: yoru no genso jutsu! (ilizyon gece)
mika'nın tekniği sayesinde ejderha genjutsu'ya yakalanmıştı. ejderha genjutsu sebebiyle her şeyi yamuk ve farklı bir şekilde görüyordu. o kadar karışıkyı ki her şey hareket bile edemiyordu. mika'ya bakan diğer ejderhalar ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. mika onların da gözlerine baktı ve tekrar tekniğini yaptı.
mika: yoru no genso jutsu! (ilizyon gece)
diğer ejderhalar da genjutsu'ya yakalandılar. öbür ejderha ile aynı şeyleri görüyorlardı.
mika: harika!
minerva şaşırmıştı. onu tebrik etmek geliyordu içinden.
minerva: vay canına! sadece genjutsu ile onları durdurdun. ama bu uzun sürmez! onlara dokunsam iyi olacak
minerva ayağa kalktı. çok geçti.
mika: hikari basuto! (ışık patlaması)
mika'nın elinde top büyüklüğünde bir beyaz ışık topu vardı. minerva ayağa kalkar kalkmaz elindeki ışık topunu ejderhalara attı. o an o top büyüdü ve patladı. büyük bir gürültü çıkmıştı. yer sarsılmıştı. toz duman kaybolduğunda ejderhalardan eser kalmadığı gözler önündeydi.
minerva: vay vay vay! demek böyle bir kozun var ha! oldukça ilgi çekici! bu teknikle istediğin her şeyi ortaan kaldırabilirsin! ee, söyle bakalım o ışık topuna. beni de ortadan kaldırabilir miymiş?
minerva aşağıya indi.
minerva: işleri uzatmak pek benim tarzım değil! savaş sırasında "eylenmeden bırakmam seni!" diyenlerden de değilim. yani senle savaşımız kısa sürecek
mika: bana uyar. ben de savaş sırasında eylenmeyi pek sevmem!
minerva: senle saklambaç oynayalım
mika: huh!
minerva ortadan kaybolmuştu. mika sağına soluna arkasına yukarıya bakıyordu. minerva yoktu. eğilip yeri dinlemeye başladı. yerde de bir şey yoktu. en azından chakra sezemiyordu.
mika: nereye kayboldu bu ya?!
yuuki: nasıl olur? hani dövüşecekti?
yuuki bir anda inledi. beline bir acı inmişti. kafasını acıyan yere doğru çevirdi. küçük bir yara açılmıştı. kesik izi vardı.
yuuki: huh? bu da neyin nesi?
bir şeyler yuuki'ye yumruk attı. yuuki yere kapaklandı. mika şaşkınlıkla izliyordu. bir anda aynısı mika'nında başına geldi.
mika: bu ne bee?!!!
minerva: ee, nasıl bir teknik? işte bu da benim gücüm! görünmez olup istediğimi yapabilirim!
mika: sı-sıçtık!
yuuki: ne güzel! bittik biz!
minerva: hemen pes mi ediyorsunuz? az önce bayağı bir gaza gelmiştiniz!
mika: kim dedi pes ettiğimizi?! seni gebertmeden şurdan şuraya gitmem!
minerva: beni gebertemezsin demiyorum! ama gebertmek istiyorsan bu saklanbacı kazanmalısınız!
mika: güzel! o zaman saklambaç oynuyoruz senle! istediğini de ya da yap! umrumda bile değil! bu oyun benim kurallarıma göre oynanacak!
minerva: zorluk çıkartmayı sevmem! öyle olsun! kurallar senden!
mika: eğer ben kazanırsam yanında getirdiğin ejderhaları geri göndereceksin ve çalıştığın kişinin yanından ayrılacaksın! bize yardım edeceksin!
minerva: anlaştık! eğer ben kazanırsam içinizdeki ejderleri çıkaracaksınız ve bu savaşın dışında kalacaksınız! ha bir de son bir isteğim daha olucak! bana sakura haruno'yu getireceksiniz!
mika: sa-sakura'yı mı? ne işin var sakura ile bakayım?!
minerva: bu seni ilgilendirmez!
yuuki: sakura abla kısmında anlaşamayız! başka bir şey iste!
minerva: öyleyse sizde ejderhalardan vaz geçin!
yuuki: asla!
minerva: sakura'yı alırım! başka bir isteğim yok! ya sakura ya sakura!
mika: tamam!!
yuuki: haa!! ne yapıyorsun mika abla!
mika: merak etme! eğer işin içinde bir arkadaşımız varsa kaybetmemizin mümkünatı yok! güven bana!
minerva: sanırım işin içine kumar da girdi!
yuuki: kumar mı?!
minerva: evet! kazanan parayı alır! kazanan istediklerine kavuşur!
mika: saklambaç ve kumar ha!
yuuki: sana yardım edeceğim!
minerva: haksızlık! ikiye bir olmak istemiyorum!
mika: ne o?! yoksa güçsüz müsün?!
minerva: güçsüz olduğumu da nereden çıkardın?! ha ama illa o da savaşacak dersen ben de araya ejderleri sokarım!
mika: eğer araya ejder sokarsan hepsini değil birini sokacaksın!
minerva: çok saçma. siz bu ejderleri kolayca öldürebiliyorsunuz! o zaman hiç bir anlamı kalmaz!
mika: bu benim sorunum değil! güçsüz olan onlar!
minerva: tamam kabul ediyorum! ama bu ejderhaların arasından biriyle savaşmayacak şu velet!
mika: derken?!
minerva: anlamayacak bir şey yok! küçük kız güçlü bir ejderha ile savaşacak! öyle bir iki hamlede geberenlerden biriyle değil!
yuuki: bana uyar!
mika: emin misin?
yuuki: eminim! bana güvenebilirsin!
mika: bol şanslar!
yuuki: asıl sana bol şanslar!
minerva: orda öyle saklanıp bizi izleyeceğine gel de şu kızla savaş vermithor!
yuuki o adı duyunca donup kaldı. az önce minerva vermithor demişti. minerva'nın baktığı yerden çıkan ejderha o idi. onun ta kendisiydi. bu ejderha vermithordu. sakura'nın öldürdüğünü sandığı ejderha vermithor. verimthor yuuki'yi görünce önce bir şeyler düşünmeye başladı. sonra da sanki bir şeyi hatırlarmış gibi yaptı.
vermithor: sen...şu pembe saçlı veledin arkadaşıydın demi?!
yuuki: boşver sen beni! senin ne işin var burada?! ölmüştün sen!!
vermithor: eh! aslında pek öldüm denemez! o pembe velet bana topu fırlattığında bende ona top fırlattım. her yer bembeyaz olunca gölge olup kaçtım. yani ölmedim!
yuuki: sakura ablanın emekleri boşuna mı gitti yani?!
vermithor: sanırım evet! ee o velet nasıl?! doğrusu onunla tekrar dövüşmek isterim!
yuuki: o gayet iyi! eskisinden de güçlü!
vermithor: pek benlik değil ama onun güçlenmesine sevindim!
minerva: bla bla bla! bu kadar yeter! başlama vaktimiz geldi!
mika: üç...iki...bir!!
minerva tekrar görünmez oldu ve chakrasını kapattı. mika için zorlu bir aşamaydı. ama sakura için başarmak zorundaydı. sakurayı onlara teslim etmek istemiyordu. kazanmak zorundaydı. kazanmaktan başka çaresi yoktu.
vermithor eliyle yuuki'yi kovalamaya başladı. yuuki kaçabiliyordu. vermithor tam onu yakalayacağı sorada yuuki havaya sıçradı ve vermithorun koluna çıktı. vermithor diğer koluyla onu almaya çalıştı ama yuuki çevik olduğu için başaramıyordu. yuuki vermithor'un kafasına çıktı. bu kezde vermithor onu kafasından almaya çalıştı. yuuki alet çantasından ip çıkardı ve havaya sıçrayıp vermithoru bağladı. yuuki vermithorun omzuna inip çantasından bombalı kunai çıkardı ve direk vermithor'un sağ gözüne attı. şans eseri yuuki başarmıştı. kunai küçük olsada vermithorun gözüne saplanmıştı ve vermithor çok acı çekiyordu. neredeyse bomba patlayacaktı. yuuki yere inip ipi sıkıca ve büyük bir güçlükle tutmaya başladı. bir kaç saniye sonra bomba patladı. asıl büyük olay orada oldu. vermithor öyle bir kükredi ki neredeyse yuuki sağır olacaktı. sesin şiddeti yüzünden yuuki'nin kulağından kan geldi. vermithor sürekli kükrüyordu. çok acı çektiği belliydi. yuuki bir yandan sevinsede üzülmüştü. sonuçta oda canlı bir varlıktı. yuuki tekrar vermithorun omzuna çıktı ve vermithorun kapalı sol gözüne kunai attı. o kunai de bombalıydı. kısa sürede o bpmbada patladı ve vermithor kuyruğu ve elleriyle her yeri yıkmaya başladı. kükremesi çok şiddetliydi. yuuki'nin kulağı dayanmakta güçlük çekiyordu. yuuki'de çok acı çekiyordu. ama sakura için dayanmak zorundaydı.
♦♦♦
yuuki: burası da...neresi böyle?!
gloire: burası benim yerim. ben gloire. senin içindeki ejder!
yuuki: g-gloire! demek sen buradasın! ne kadarda karanlık bir yer! hiçbir şey göremiyorum!
gloire: bırak şimdi bunu! şu minerva denen kadın zeref'e itaat ediyor. eğer yenilirseniz bizler zeref'in eline geçeceğiz! bunu istemiyoruz! oyüzden şu vermithor'u yen!
yuuki: iki gözünü de yaraladım! işe yarar mı?!
gloire: evet. ama pek sürmez! bu yüzden sana güçlerimi vereceğim! reddetmek yerine kabul et ve vermithoru öldür! normalde gücümü vermek gibi bir niyetim yok ama zerefin eline düşmek istemiyorum!
yuuki: tamam! güçlerini kabul ediyorum! ama aşırıya kaçırma!
gloire: merak etme! ben mikotoko GA gibi değilim! gerçi dışarıya çıkmak için iyi bir fikir ama zeref varken dikkatsiz davranamam!
yuuki: hadi ver! bu arada senle tanıştığımıza menun oldum gloire!
gloire: fazla iyisin! tanrım neden senin ejderin ben olmak zorundaydım ki?!
gloire'nin olduğu yerden hafif gri gib bir halka çıktı ve beni gloire'nin olduğu demirlere yaklaştırdı. sonrada halkalar büyüdü ve tüm bedenimi sardı.
♦♦♦
gözlerimi açtım. gri renkti gözlerim. klendimi hiçbir zaman bu kadar güçlü ve enerjik hissetmemiştim. harikaydı. koşarak zıpladım. vermithorun üstündeydim. hava^yı kullanabilirdim. elimle havayı kontrol ettim ve basınçla ona sert bir yumruk indirdim. vermithor acı üsütüne acı çekiyordu. tekrar zıplayıp el işaretlerimi yaptım.
yuuki: kuki kikku no jutsu! (hava tekmesi)
az önce yaptığım şeyin aynısını bu kez tekme olarak yaptım.
yuuki: kyodai hariken no jutsu! (dev kasırga)
ağzımla çıkardığım dev kasırgayı ellerimle vermithorun üstüne doğru ittirdim. vermithor bundan kaçamamıştı. bu yüzden sağ kolu ve bacağı kasırgada gitmişti. vermithor tekrar kükredi. dayanamayan vermithor sol eliyle yuuki'yi görmeden yakalamaya çalışıyordu.
yuuki: kyodai hariken no jutsu! (dev kasırga)
yuuki tekrar ağzından kasırgayı üfledi ve vermithor'a gönderdi. bu kezde vermithor'un sol kolu ve bacağı gitmişti. artık geriye sadece kanatları ve kuyruğu kalmıştı.
yuuki: işin bitti!!
yuuki: kaze doragonboru kuki!! (hava ejderi'nin rüzgar topu)
yuuki'nin ağzının tam üstünde büyük bir top oluştu. top gitgide büyüdü, büyüdü, büyüdü, büyüdü, büyüdü ve büyüdü. top son halini aldı. bir ejderha'nın karnı kadar büyüktü top. yuuki topu ağzından vermithora doğru fırlattı.
yuuki: geberrr!!!!
top vermithora değer değmez önce her yer bembeyaz oldu. sonra o beyazlık gitti ve...
...........................................................GÜM!!!!..............................................................
büyük bir gürültü koptu. yer sarsıldı. bir çok şey kırıldı ve yıkıldı. heryer toz duman içindeydi. yuuki bir şey göremiyordu. o ne olduğunu anlamadan kendini koca dumanların arasından yere düşerken buldu. yuuki sadece görüyordu. bir şey duymuyordu. gözleri kapandı yavaş yavaş.
"Devamını sana bırakıyorum mika abla! sakura ablayı almasına izin verme!"
"Lanet karı nerede acaba?!" diye iç geçirdi mika. Sakura ile neden bu kadar ilgili olduklarına anlam vermiyordu ama onu koruyacaktı. Mika pür dikkat minerva'yı arıyordu. Minerva'nın tekniği yüzünden onu bulmak zordu. Mika düşünmeye başladı. Ne yapmalıydı?! Bir anda mika'nın aklına bir fikir geldi.
•••
Mika: heyy!!! Chanson!!
Chanson: Ooo! Mika! Sen buraların yolunu kaybetmemiş miydin?!
Mika: kapa çenenide dinle!!
Chanson: bana emir vermeyi kes!
Mika: sana sus dedim!! DİNLE BE!!!
Chanson: görüşmeyeli bayağı değişmişsin! Atarlı olmuşsun!
Mika: atarlıysam atarlıyım be! Bundan sana ne?!
Chanson: neyse neyse hadi oyalama beni! Ne söyleyeceksen söyle!
Mika: siz ejderhalar iyi koku alırsınız değil mi?!
Chanson: evet!
Mika: peki senin güçlerini kullanırsam koku duyum artar değil mi?
Chanson: evet!
Mika: o zaman güçlerini alacağım!! Minerva için!
Chanson: izin vermiyorum!
Mika: ne!! Ne saçmalıyorsun sen?!
Chanson: diğerleri zerefi sevmeyebilir ama benim zerefle bir problemim yok! Yani sana yardım etmeyeceğim!
Mika: yok ya!! Eğer ölürsem sende ölürsün! Bunu biliyorsun demi!
Chanson: daha iyi ya! Zaten burada sıkıldım!! Ölmek en iyisi!
Mika: istediğin kadar diren! Ne de olsa güçlerini kontrol edebiliyorum!!
•••
Mika gözlerini açtı. Mor renkteydiler. Her şeyin kokusunu rahatça alabiliyordu. Minerva'nın kokusunu bilmeyebilirdi ama ona yaklaşırsa her şey hallolurdu. Şu ana kadar ona doğru gelen bir şeyin kokusunu alamamıştı. Mika yürümeye başladı. Her şey normaldi. Taaki aradan on beş dakika geçmeden önce. Şu an kendisine doğru ilerleyen bir şeyin kokusunu rahatlıkla alabiliyordu. Koku git gide yaklaşıyordu. Mika içten içe sırıtıyordu. Elini yumruk yaptı. Fark ettirmeden kendini hazırladı.
Mika: yeni bir kural!! Seni geberettiğimde değil bulduğumda ben kazanmış olurum!
Koku hızlıca uzaklaştı. Sonra ses geldi.
Minerva: sorun değil! Ne de olsa ben kazanacağım!
Koku olduğu yerde sabitti. Sonra tekrar mika'ya doğru ilerledi. Mika için çok kolaydı. Minerva'yı bulmuştu. Koku şu an mika'nın tam önündeydi. Mika sinirliymiş rolü yapıyordu. Mika bir anda yumruğunu öne attı. Ve eli bir şeye çarptı. Sert bir şeye. Yumruk geçirir geçirmez karşısında yere çakılan minerva'yı gördü. Minerva suratını mika'ya çevirdi.
Minerva: beni nasıl buldun?!
Mika: *sırıtır* beş duyu organından biri olan burun ile!! Koku'nu takip ettim
Minerva: !!!
Mika: ejderhaların koku alma duyusu çok gelişmiştir! Artı dikkatsizlik de var! Bana geldiğinde sırada yeni kuraldan bahsettim. O anda bana doğru gelen koku uzaklaştı ve gittiği yerden sesin geldi. Sonra koku geri bana doğru geldi!
Minerva: ...anlıyorum!! Yakalandı beni!!
Mika: dikkatsizlikten mi yoksa gerizekalılığından mı kaynaklandı bilmiyorum ama senin açığın bu!
Minerva: ...heh! Sana kolayca teslim olacağını ya da isteklerini yerine getireceğimi düşünüyorsanız yan-
Mika: sonunda böyle diyeceğini biliyordum! İşte tam olarak bu yüzden kelleni alacağım!
Minerva: ...?!
Mika'nın tırnakları uzadı. Minerva'nın kaçmasına izin vermeden uzamış tırnakları ile boynunu sıktı. O kadar sert sıkıyorxu ki ağzı kan olmuştu hep. En sonunda mika bir anda minerva'nın boynunu kırdı. Sonra da güçlü bir hamle ile kafasını boynundan ayırdı. Mika oldukça keyifliydi. Elinde tuttuğu kafa'yı kendine doğru çevirdi.
"Hadi ya!! Cidden sakura'yı olacağınızı mı sandınız? Daha çok beklersiniz!! Bu o kadar kolay değil!"
Mika kafayı yanında götürüyordu.
Mika: minerva'nın kafası ejderhaları ikna etmede çok yardımcı olacağı benziyor!! Sen ne dersin chanson?!
Zeref aşağıya bakıyordu. Ejderhaların bazıları ölüyordu. "Bunu en fazla ejder taşıyıcıları yapabilir!" diye düşündü. Sonra suratında sebepsiz yere bir gülümseme hakim oldu.
"Az kaldı! Çok ama çok yakında savaşacağız"
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro