karanlıktan gelen yardım
medya = reona
gözlerimi açtığımda kendimi farklı bir yerde buldum. her yer kapkaranlıktı. görebildiğim tek şey uzun ve kalın demirlerdi. kendimi farklı ve gergin hissediyordum. (kuramanın olduğu yer gibi. sadece karanlık)
sakura: kimse var mı?
sessizlik.
sakura: anlaşılan kimse yok. uff, burası neresi yaa?!
???: sen buraların yolunu bilir miydin?
sakura: s-sen de kimsin? nerden geliyor ayrıca sesin?
???: nereden mi geliyor?
sakura: evet. nereden geliyor?
???: demirlerin arkasından
sakura: eee
???: ne eee'si?
sakura: kimsin?
???: ben kim miyim? hah, bilmemen doğal. ilk defa karşılaşıyoruz sonuçta. gerçi sen beş yaşından beri ben buradayım. ve benimle ilk defa karşılaşıyorsun
sakura: zırvalamı kesip bana kim olduğunu söyle
???: 1- burası benim yerim tamam mı? ister zırvalarım ister zırvalamam. buna karışamazsın. 2- seni buraya getirenb enim. bu yüzden benimle düzgün konuş
sakura: sana beni buraya getir demedim. şimdi, kimsin söyle çabuk
???: daha fazla sıkmayacağım seni. gerçekten kim olduğumu öğrenmek istiyor musun?
sakura: oradan istemiyormuş gibi mi görünüyorum?
???: tamam tamam ben... mikotoko GA'yım
sakura: *gözleri irileşir* n-ne?!
mikotoko GA: bayağı şaşırmışa benziyorsun?
geriye doğru gitmeye başladım. acaip derecede korkmaya başlamıştım. bu mikotoko GA denilen ejderha beni kesinlikle gebertecekti. evet, evet. beni bu yüzden getirdi buraya. beni öldürecekti.
mikotoko GA: yaklaş demirlere doğru
sakura: h-hayır!
mikoto GA: saçma sapan şeyler düşünmeyi kesip yaklaş şu demirlere
sakura: bırak beni!!
mikotoko GA: sen gelmezsen ben de zorla alırım seni!
demirlerden mor şeyler çıkmaya başlamıştı. tıpkı sasuke-kun'un lanetli mühründen çıkan o mor dumana benzer şey gibiydi. yavaş yavaş bana doğru gelip beni arasına aldı. arasından çıkmaya çalışıyordum ama olmuyordu.
mikotoko GA: şimdi, söyle bana
sakura: neyi?
mikotoko GA: sasukeye zarar verenleri ve az önce sana işkence yapan o kızı gebertmek istiyor musun?
sakura: bu ne biçim soru! tabiki de gebertmek istiyorum onları. ama... o kadar güçlü değilim. hem o kız beni feci halde hırpaladı. yüzümün ve vücudumun ne halde olduğunu görüyorsun. onları yenemem
mikotoko GA: hadi ama yapma. onları yenebiliriz. onları gebertebiliriz. anla artık! sen bir ejder taşıyıcısısın. hem de benim taşıyıcım. ejderhaların en güçlüsü olan benim, yani mikotoko GA'nın taşıyıcısısın. ne kadar güçlü olduğunun farkında değilsin
sakura: ...
mikotoko GA: gözlerini kapat ve kendini bana bırak. emin ol çok güçlü olacaksın
sakura: ya mührü kırmaya çalışırsan?
mikotoko GA: sasukeyi düşünüyor olsaydın böyle bir şeyi dert etmeyip direk teklifimi kabul ederdin
sakura: ...
mikotoko GA: gözlerini kapat. ve gücü hisset. karanlığın gücünü. benim gücümü
mikotoko GA bana ne yapmıştı bilmiyorum ama bilincimi kaybediyordum. istemeden onun teklifini kabul etmiş kadar olmuştum.
mikotoko GA: onları geberteceğiz. hepsini lime lime parçalayacağız. bizim işimiz bu çünkü. hisset karanlığı
DIŞARISI:
kendimi git gide güçlenmiş hissediyordum. sanki biri bana güç vermişti. sahi doğru ya! mikotoko GA bana gücünü vermişti. yaptığım şeylerin farkındaydım. ama bedenimi durduramıyordum. mikotoko GA bedenimi kontrol altına almıştı. etrafımda demirlerin arkasından çıkan o mor dumanımsı şeylerden vardı. dönüyorlardı. asılı olduğum zincirleri kırmıştım. kafam yere doğru eğikti. yavaş yavaş yürüyordum. sasuke-kun'un sesini duyabiliyordum. anlaşılan kurtulmuştu zincirlerden. ama bu umrumda değildi. anlamadığım bir şekilde içimde hepsine işkence edesim vardı. ve bu da mikotoko GA'nın yaptığı bir şekildi. zihnim haricinde beni tamamıyla kontrolü altına almıştı. doruku doujutsu'nu aktif edip beynime verdiğim emirle duvarı kırdım. sadece önümde duran duvarı değil, çevredeki bütün duvarları kırmıştım. tavanı bile. her yer toz duman olmuştu. sevgili düşmancıklarımın seslerini işitebiliyordum. hepsi şaşkındı. neler olduğundan haberleri yoktu. namiye bana yaptıklarını ödetecektim. reonayada sasuke-kun'a yaptıklarını ödetecektim. sonra zeo denen o herifi bulup onu da geberteceğim.
tekrar yürümeye devam ettim.
nami: bu da neyin nesi?
reona: kim yaptı bunu?
nami: sakura mı diyeceğim ama o zincirlerde asılıydı. ayrıca işkenceden dolayı bilincini kaybetmişti
reona: öyleyse kim yaptı lan bunu?!
ağzımı açıp yüksek sesle konuşmaya başladım.
sakura: ben yaptım
nami-reona: ?!
nami: bu ses!...
sasuke: sakura'nın sesi!?
dumanlar yavaş yavaş kayboluyordu. onları hafiften görebiliyordum. dumanların arasından geçip kendimi iyice onlara gösterdim. beni gördüklerinde hepsi şaşkına dönmüşlerdi. özelliklede nami. gözleri pörtlemek üzereydi.
sakura: ben yaptım. nedeni ise... canım sıkıldı
nami: senin bilincin nasıl yerinde?
kafam hala eğikti.
sakura: biliyor musun nami? iyikide bana işkence yaptın. şuan kendimi acaip enerjik hissediyorum. her yerimden güç fışkırıyor resmen
reona: nasıl?!
yavaş yavaş kafamı kaldırdım. gözlerim kapalıydı. kafamı tam kaldırdığım sırada gözlerimide açtım. dorukuyu etkin etmiştim tekrar. sasuke-kun hala zincirlerde bağlıydı.
nami: bu odada ninjutsu, genjutsu ve doujutsu uygulayamazsın
sakura: hadi ya. öyle mi? sorun yok. ben kırarım bu kuralı
beynime emir verdim ve sasuke-kun'un zincirlerini kırdım. etrafımdaki mor dumansı şeyler dahada büyüyor ve kalınlaşıyordu. kalınlaştıkça ve büyüdükçe biraz daha güçleniyordum.
sakura: eee nami, korkuyor musun?
nami: hıh, tabiki de kaorkmuyorum. seni yenebilirim. az önce yaptıklarımı unutma sakura. eğer seni yenersem kırbaç yerine bütün suratını ateşte yakarım
sakura: çok üzgünüm ama bu fikiri senden önce ben düşünmüştüm. asıl ben senin suratını yakacağım. çığlıklarının sesini duymayı şimdiden çok istiyorum
nami: aynen
sakura: az sonra bana yalvaracaksınız. önümde diz çökeceksiniz "nolursun yapma artık!" diyeceksiniz. ve ben sizi affetmeyeceğim
nami bana doğru koşmaya başladı. cebinden kunai ve shuriken çıkartmıştı. onları bana attı ama hiçbiri gelmedi. mor halkalar sayesinde isabet etmemişlerdi.
nami: daikeru katon no jutsu!! (alevden dünya) (uydurdum)
demesiyle bayağı büyük bir ateş topu bana doğru geliyordu. elimi açıp ileriye doğru uzattım.
sakura: kotaru no jutsu! ( teknik emici) (uydurdum)
dememle koca alev topu ortadan kayboldu. alev topunu emmiştim. ve bu tekniği namiye karşı kullanabilirdim.
sakura: daikeru no jutsu!
nami diğer tarafa kaçtı.
sakura: dansukiru no jutsu! (topraktan kuyruk tekniği)
zemin parçalanmıştı. onun yerine büyük topraktan halkalar çıkmıştı.
reona: bekle bidakka! zeo'nun verdiği bilgilere göre bu kızın toprak elementini kullanmaması lazım. öğrenmemiş sonuçta
nami: ah ben bir anlasam ne olduğunu!
sakura: *kahkaha atarak* alemsiniz gerçekten. hala anlamadınız mı?
nami: neyi?
sakura: bu güçler mikotoko GA'ya ait. bir ejder taşıyıcısının gücü. bu bana karanlıktan gelen yardımın meyveleri
nami: lanet olsun!
reona: siktir!!
sakura: hepinizi geberteceğim! karanlığım sizi öldürecek. acı çekeceksiniz. özelliklede siz ikiniz. bana zarar verdiğin için seni yaşatmayacağım nami. sen de sasuke-kun'a zarar verdiğin için yaşamayacaksın reona. kellelerinizi ateşte yakacağım
nami: intikam alacaksın demek
sakura: evet. intikam alacağım
nami: ben de nami isem sana o intikamı aldırmayacağım
sakura: çok beklersin
sakura: mikotoko GA bütün elementleri ve buza benzer farklı şeylerin hepsini ustaca kullanabiliyor. bu nedenle bende kullanabilirim
topraktan halkaları hareket ettirip ikisinide yakalamaya çalışıyordum. sürekli kurtuluyorlardı. pes etmeye niyetim yoktu. ölümden kaçamazlardı. arada bir sasuke-kun'a bakıyordum. şaşkınlıkla bizi izliyordu. nasıl oldu bilmiyorum ama reona bir anda önüme gelip yumruk attı. duvara yapıştım tabi. mor halkaların beni koruyor olması gerekti. aldırmayıp yerimden kalktım. bir şeyler hissetmeye başladım. vücudumda ve suratımda hissettiğim acılar sanki yok oluyordu. ellerime, kollarıma ve görebildiğim her yere baktım. yaralarım iyileşiyordu. en güzelide sınırsız chakram varmış gibiydi. normalde chakranın bir sınırı olurdu ama. sanırım buda mikotoko GA'nın işiydi.
sinsi sinsi sırıtmaya başladım. ellerimi çıtırdattım sonra. namiye sen bittin bakışı atıyordum.
ayağa kalkıp onlara doğru yürümeye başladım. toprak halkaları biraz daha fazlalaştırdım. hareket etmelerini engelleyebileceğim kadar. artık kaçamazlardı. sırıtmayı bırakıp ciddi bir ifade takındım. toprak halkalardan altı tanesini hareket ettirip ikisinide yakalamaya çalıştım. namiyi yakalamıştım ama reonayı yakalayamadım. o kadar topraktan halka yapmama rağmen kaçabiliyordu. mutluydum yinede. çünkü nami ağıma takılmıştı. namiyi biraz bekletip toprak halkalarla reonayı yakalamaya başladım. çok geçmeden onuda yakaladım.
sakura: önce seninle başlayacağım nami. ve sen reona; dikkatli izle bizi. eminim ki ayağıma kapanıp yalvaracaksın
nami sinirliydi.
sakura: her şey buraya kadar nami. az sonra şah mat olucak. çok heyecanlıyım şuan
namiyi bırakıp hızlıca yanına gittim. bana yaptığı şekilde bende onun saçını tutup geriye çektim. toprak halkalardan çoğunu geri yok etmiştim. reonanın görebilmesi için.
sakura: artık her şey bitti nami. kimin psikopat bir sadist olduğunu göreceğiz
naminin bana yaptığı gibi kafasını yere yaklaştırdım ve art arda kafasını ve suratın yere çalmaya başladım. benim aksime daha dayanıksız çıkmıştı. bağırıp çığlık atıyordu.
sakura: bağır, bağır,bağır. çığlık at. lanet olası çığlıklarını at. ve beni eylendir
daha da hızlanarak yapmaya başladım. kısa süre içinde yerden sıkılıp aynısını duvarda yaptım. pek eylenceli değildi. nami'nin ninja çantasından kırbacıaldım. üst düğmeye bastığımda kırbaç çıktı. orta düğmeye basıp elektriklenmesini sağladım. en alt düğmeye basıp elektriği son seviye yaptım. bu bana yetmezdi. kırbacı yere doğru üflediğim bir alev sayesinde ısıttım. sımsıcak olmuştu.
sakura: benden daha şanssız çıktın nami. seni ısıtılmış elektrikli kırbaçla döveceğim. bana yaptığın yanına kar kalmayacak
nami: dur artık!
sakura: sen... kıskanç bir ruh hastasısın. sırf beni kıskandığın için bana işkence yaptın. ben dur dediğimde durmadın. ve şimdi gelmiş karşımda dur artık diyorsun. ben de sana acımayacağım
namiyi kırbaçlamaya başladım. onun gibi bende sertçe yapıyordum. gözünden yaş gelmişti. bunu gördüğümde istemsizce güldüm.
sakura: geber, geber, geber, geber...
kırbacı bıraktım.
sakura: kaen ringu no jutsu! (alev çemberi)
tekniğini yaptım. çevremizde bir sürü alev vardı. nami'yi saçından tutup yerde sürükleyerek alevlere doğru yaklaştık. alevlerin karşısına geldiğimiz zaman;
sakura: son duanı et. kellen yanıcak
nami: bunu yapamazsın!!
sakura: öyle bir yaparım ki aklın şaşar. hem sen de bana yapacaktın durumlar böyle olmasaydı. senin yüzünden insan içine ben çıkamayacaktım. ama dengeler değişti. benim değil senin suratın yanacak
dedim. ve anında nami'nin kafasını alevlere soktum. bağırıyor diyeceğim ama bağırmıyordu. ölmemiştide. kafası öylece yanıyordu işte. bundan acaip derecede tatmin olmuştum. uzun bir süre bekledikten sonra alevleri yok ettim. suratı yanmıştı. tanınmaz hale gelmişti. doruku etkindi ama kullanmamıştım. sonunda bir insan üzerinde deneyecektim. ve denedim. gözlerimizin önünde parçalanmıştı. kanları her yere sıçramıştı. (elfen lied'deki gibi)
sasuke-kun yaptıklarıma inanmak istemiyormuş gibi bakıyordu. reona altına yaptı yapacak. mutluydum. kendime verdiğim sözün yarısını tutmuştum. geriye reona kalmıştı.
sakura: sıra geldi sana
reona: lütfen yapma! ben dersimi aldım. gerçekten. bir daha ne sana ne de arkadaşlarına karışmayacağım
sakura: olmaz öyle şey. nami'nin ruhunun rahat etmesi için aynı işlemlerden seninde geçmen gerek. haksızlık yapmak istemiyorum
???: yeter bu kadar!!!
sesin geldiği yöne döndüm. siyah çeketli ve siyah maskeli biri vardı. ellerinden kadın olduğu anlaşılıyordu.
sakura: ne o? sende mi bize katılmak istiyorsun?
asuka: kes artık. yeterince işkence ettin zaten
sakura: yeterli değil. sasuke-kun'un intikamını almadan gitmem
asuka: umrumda değil intikamın!! ayrıca... görüşmeyeli uzun zaman oldu demi mikotoko GA?
sakura: (konuşan mitokoto GA) evet. uzun zaman oldu... asuka
asuka: ah ah, ne günlerdi ama
sakura: kapa lan çeneni!! senin yüzünden hepimizin özgürlüğü bitti. sen özgürlüğümüzü çaldın bizden. ama merak etme. sakurayı başka bir zaman iyice avcumun içine alıp mührü kırdıracağım. işte o zaman seni parçalayacağım
asuka: mührün kırılması işime gelir. üzgünüm ama mühür kırılsa bile özgürlüğünü kazanamayacaksın. seni ve diğer ejderhaları kölem yapacağım
sakura: delirdin mi sen?!! bunu zereften başkası yapamaz!!
asuka: zeref kadar güçlüyüm. bir sürü yaak teknik biliyorum. bunu en iyi sen bilirsin
sakura: LANET OLASI KARI!!! sakura'yı tamamıyla elime geçirip seni ve zerefi geberteceğim
asuka: zerefin yaşadığını biliyor olmalısın
sakura: elbette biliyorum. onun güçleri = benim güçlerim. onun varlığı = benim varlığım
asuka: zerefle aynı güçte olsan bile onu yenemezsin. o seni sadece kölen yapıp kötülük için kullanılr
sakura: kötülük yapmakta sorun yok. benim ruhum kötü zaten. yaratılma amacım da kötülük. sadece atlantisi geri almak istiyorum
asuka: bu imkansız. her neyse senle bunun tartışmasını zamanı geldiğinde yapacağım
asuka arkama gelmişti. fazla hızlıydı.
asuka: şmidilik hoşçakal mikotoko GA
dedi ve işaret parmağıyla orta parmağını birleştirip sağ gözüme, yani mühürlü olan gözüme bastırdı. ne yapmıştı bilmiyorum ama canım çok acıyordu. ne yaptığını sonradan anladım tabi. mührü durdurmuştu. etrafımdaki mor halkalar kaybolmuştu. dorukuda etkinliğini bırakmıştı. hissettiğim büyük enerji ve güç kaybolmuştu. gözlerim yine kapanıyordu. dengemi kaybedip yere düştüm. duyduğum son sözler şunlardı.
asuka: uyku vakti mikotoko GA
intikamımın yarısı kalmıştı. ama bu iş burda bitmemişti. yerlerini biliyordum artık. bir daha ki sefere gelip reona ve zeo'yu öldüreceğim. sonra da şu lanet olası kadını.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro