Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Av ve Avcı(Düzenlendi)

        Medya_Dawson&Narcissa


        _Dawson_


Kan kaplı bedenimi sokağın karanlık köşesine zar zor getirmeyi başardım. Lanet olası piç kuruları asla adil dövüşmeyi beceremedikleri için bu denli fazla yara almıştım. Gerçi sayıca üstün olmaları pek bir şey fark ettirmiyordu. Sonuçta yine hep kaybeden taraf olmaya devam ediyorlardı. Gecenin karanlığı onların cesetlerini olduğu gibi benim yaralı bedenimi de gizlediğinden şimdilik insanlara görünme korkum yoktu. Her adımda bedenim gerilirken yaraların acısını iliklerime kadar hissediyordum. Çoğu yara kapanmaya başlamış olsa da acilen kana ihtiyacım vardı ve bu eksikliği bir an önce gidermem gerekiyordu. Yoksa bir sonraki adım kendimi kan arzusu içinde kaybetmeye giderdi ve bu pek tercihim değildi. Ben beynimin kendi isteklerime göre hareket etmesinden memnundum.

 Açlık ise her zaman geri planda kalmalıydı, kalmak zorundaydı. Kan açlığının sonuçlarına tanık olmuştum, berbat bir şeydi. Kırmızı görmüş boğa gibi oradan oraya saldırmak, işin kötü yanı sadece birkaç saatlik bir bilinç kapanmasından bahsetmiyorum. Genel olarak bir vampir kendini kaybettiğinde haftalarca kendine gelemezdi. Birçoğunun sonu da avcıların ellerinde oluyordu. Avcılar... Benim için bir diğer belaydı, bu geceki piç kuruları ise ırkımdan olan düşmanlardı. Garip ikilem aklıma geldiğinde sırıtmama engel olamazken yaralar kendini yeniden belli etti. Yüzüm yeniden buruşurken gölgelerin arasında adımlar atmaya devam ediyordum. Bir yandan da açlığımı nasıl bastıracağımı planlıyordum. 

Saat geçti ve bu saatte genel olarak barlar avlanmak için en iyi mekanlar arasında ilk sıradaydı.  Zaten bende o yerleri her zaman açık büfe olarak görürdüm. Bana kucak dansı yapan bir pilicin narin boynuna dişlerimi geçirdiğimde benim için eğlencenin başladığı an olurdu. Onun hem kanının hem de bedeninin sonuna kadar tadını çıkartırdım.  Şu anda da olması muhtemel şeyler bundan farklı olmayacaktı. Sadece bu kez durumun aciliyeti vardı, hepsi bu... 

Sonunda bar kapısına yaklaştığımda bir köşeden bara girmek için sıra bekleyen insanları seyrettim. Bu mesafeden bile damarların da dolaşan o eşsiz tadın kokusunu alıyordum. Dişlerim sivrileşirken başımı sağa sola çevirdim. Kan arzum zihnimin önüne geçmeye çalışıyordu. 

"Sakin ol şampiyon!"

Kendime verdiğim bu komutla birlikte sıra bekleyen dişilerin üzerinde bakışlarımı gezdirmeye başladım. Erkeklere bakmıyordum çünkü kan emmenin o baştan çıkarıcı sonucunda bir erkeği becermenin düşüncesi bile berbattı. Benim menümü kadınlar oluşturuyordu ve onların narin bedenleri... Tercihleri başka olan vampirler olabilirdi ama ben dişiler den gayet memnundum.

Arayışım sürerken bir sarışın dikkatimi çekti, grubundan ayrı elinde telefonu ile uğraşıyordu. Hassas kulaklarımın duyduğuna göre henüz gelmeyen sevgilisi ile ufak bir atışma içindeydi. Ben ise içimden merak etme güzelim o sevgilinin sana yaşatacaklarının kat ve kat iyisini sana vereceğim diyerek gülümsedim.  Normalde insanların aralarına karışırdım ama üstüm başım diğer insanlarında dikkatini çekerdi ve şu an dikkat çekmeye gönüllü değildim. Telefonu ile uğraşan kız diğerlerinden biraz daha uzaklaştığında telefona daha yüksek sesle bağırmaya başladı. İşler sanırım fazlaca berbattı ve bu kızın mutlu edilmeye ihtiyacı vardı. Benim ise fazla miktarda kana... Dakikalar sonra ise istediklerimizi alacağımızı bilmem yüzümde sinsi bir ifadenin oluşmasına sebep oldu. İfademi korurken ise olabildiğince hızlı bir şekilde kızın yanına ilerledim.  Arkasından sessizce yaklaştığım kızın belini kavrayarak kendime çektim, aynı anda da bir elimle ağzını kapattım.  Kız korku ile elindeki telefonu düşürürken, ellerimin arasında korkudan titremeye başladı. Kulağına nefesimi üflerken, ürkek kalp atışlarını dinleyerek konuşmaya başladım.

"Sessiz ol güzelim, hiç yaşamadığın bir deneyimi tatmak üzeresin."

Kızı hızla karanlık dar sokağa çektiğimde sırtını duvara yasladım. Beklemeden de dişlerimi boynuna geçirdim. Onu sakinleştirmek ile uğraşamazdım,en azından bu halimle. İlk ısırıkla acı ile inleyen kız, kanını emmeye devam ettiğimde zevkli iniltiler çıkarmaya başladı. Bedenimi ona bastırırken her damla da sertleşmeye başladım. İçime çektiğim kan önce yaralarımı iyileştiriyor ardından da tek bir yerde toplanıyordu, erkekliğim de... Kızın üzerinde de benzer bir etki olduğu ıslanmaya başlamasından belliydi ve ben bunu kokusundan anlayabiliyordum. Kanını içmem ile onun bedenine karışan afrodizyak tahrik olmasını sağlıyordu  ve bu durum sadece kızı değil beni de etkiliyordu. Kendimi ona bastırdığımda daha yüksek sesle inlemeye başladı. Bedenimin ihtiyacı olan kanın büyük bir kısmını aldığım da dişlerimi geri çektim. Kaçınılmaz olan arzumu bastırma işine odaklandığım da kızın dudaklarına yöneldim. Dudaklarımı, dudaklarına sürterken kız kıvama geldiği için mırıldanmaya başladı. Onu öpmemi istediğini arzudan koyulaşan gözlerinde görebiliyordum. Üstelik dudaklarımdan dudaklarına sürünen kandan da hiç rahatsız oluyor gibi durmuyordu.

Onu daha fazla bekletmeden öpmeye başladığımda ellerimle kalçalarını okşamaya başladım. Kız buna karşılık ellerimden destek alarak bacaklarını belime doladı. Bu onu daha fazla hissetmeme neden olurken bende bedenimi ona daha fazla bastırdım. Sonrada ondan uzaklaşarak etrafımızda olacak her hangi biri var mı diye göz attım. Hiç kimseyi hissetmemem memnun bir ifadenin yüzüme yerleşmesine neden olurken tekrar dişiye yöneldim. Sonuçta onu tam burada becerecek ve tatmin olacaktım. İşimin bölünmesinden ise kesinlikle hoşlanmıyordum. Isırığın afrodizyak etkisi devam ederken sabırsız dişinin ellerini üzerimde hissetmek hoşuma gitti. Bende kızın göğüslerine odaklandım. O tatlı dolgun etten kan emmeye de bayılıyordum. Kızın kıyafetinin üst kısmını göğüslerinin altına kadar indirip, sutyenini de aşağı doğru çektim. 

Harika görünen göğüsler de dilimi gezdirirken kızın yeniden inlemesi daha fazla sertleşmeme neden oldu. Daha fazla ses için kızın sağ göğsüne dişlerimi geçirdim. Önce hissettiği acı ile çığlık atan kızı emmeye başladığım anda zevkten daha çok inlerken, kokusu da keskinleşmeye başladı. Tahrik olduğunu gösteren ıslaklığın kokusu... Bir elim bacak arasına girdiğinde iç çamaşırının sırılsıklam olduğunu hissettim. Ufak bir hamle ile kıvırdığım çamaşırın altından okşamaya başladım. 

Kızın yüksek sesli inlemeleri sürerken daha da hızlandım. Diğer göğsüne geçtiğim sırada kız al beni diye yalvarma başladı. Bende tam olarak bunu bekliyordum. Önce belimdeki bacaklarını tutarak onu ayaklarının üzerine bıraktım. Görüntüsü mükemmeldi. Pantolonu ve çamaşırımı dizlerime kadar indirdikten sonra kızın yeniden kalçalarını kavrayıp bacaklarını belime doladım. Sertliğimi elime aldığımda içine yönlendirdim. Hızlı girişim yeni bir çığlığa neden olurken kalçalarını sıkarak git gel yapmaya başladım. Kızı duvara daha da bastırarak hızımı attırırken sivri dişlerimi sevdiğim güzel noktalara değdirerek kanını içmeye de devam ediyordum. Göğüslerinin beyaz tenin den, boynundan, dudaklarından... 

Her ısırıkta kız daha fazlasını isterken ben her ısırıkta biraz daha tatmin oluyordum. Sonunda boşaldığım da kız çoktan bir kaç kere orgazm olmuştu. Bir kaç saniye bekledikten sonra belime dolanan bacaklarını çözdüm. Ayaklarının üzerine bıraktığım kız yalpalarken duvara yaslanarak ayakta durmaya çalıştı. Zoraki dengesini sağlarken ona yeniden sokulup tüm ısırıklarım da dilimi gezdirdim. Tüm diş izlerim kaybolurken ısırık olması gereken yerler de tatlı morluklar oluştu. Kız bu yakınlıkla ellerini boynuma sarmaya çalıştığında ise bir adım geri çekildim. Çünkü eğlence artık bitmişti. Kızın başını ellerimin arasına alarak gözlerinin içine baktım. 

"Şimdi güzelim harika bir seks yaşadın, fazlasıyla zevk aldın. Ama sadece tek gecelik bir maceraydı. Isırıldığını unut ve kaldığın yerden gecenin keyfini çıkarmaya devam et. Aptal sevgilini ise unut daha iyisi o güzel göğüslerle bulabilirsin."

Kızı söylediğim kelimelerle etki altıma aldıktan sonra sessizce üzerini düzeltmesini seyrettim. O bara doğru yürürken bende gecenin karanlığına karıştım. Çünkü ait olduğum yer orasıydı, zifiri karanlık...

................................

        _Narcissa_

"Tekrar" 

"Ah!"

"Tekrar"

"Ahhh!"

"Tekrar"

"Lanet olsun Narcissa daha fazla devam edemem bitirelim."

"Hayır, Nestor ben bitti diyene kadar bitemez. Henüz tatmin olmadım."

 "Senin niyetin belimin kırılmasını sağlamak falan mı?"

 "Tam bir süt çocuğu oldun, Nestor. Ne zaman büyüyeceksin?"

"Şuradan bir kalkayım sana göstereceğim, Narcissa..."

 "Ben bırakana kadar oradan çıkamazsın, tatlım."

 "Neden seni seçtim ki ben?"

 "Hımm... Kendin kaşındın diyelim hadi konuşarak nefesini harcama da devam et."

Nestor'un suratındaki ifade yüzünden gülme krizine girmem yalnızca birkaç dakikamı aldı. Her sabah yaptığımız muhabbeti tekrar etmekten bir türlü bıkmıyordu. Ben bırakana kadar bitmeyecek olan çalışma için yalvarmaya ne yazık ki devam ediyordu. Terden sırılsıklam olmuş bedeni ne kadar çaba sarf ettiğinin en büyük kanıtıydı. Belki de artık onu çözmeli ve ağırlıkları üzerinden almalıydım. 

 "Hadi Narcissa bitirelim artık, ölüyorum burada."

 "Tamam, hadi çözüyorum."

Yüzündeki mutlu ifadeyi gördükten sonra sonunda diye bir çığlık attı. Zavallı küçük kardeşim onu cidden fazla zorluyordum. Ama ne yapabilirdim ki seçimini yapan oydu. 16 yaşına gelen her avcı eğitmenini kendisi seçerdi ve benim küçük tatlı kardeşim beni seçmişti. Ona acıyacağımı falan mı düşündü? Belki de düşünmüştü. Ama eğitimin doğru düzgün olması için buna katlanmak zorundaydı. Eline geçirdiği havluyla bedenini silerken yanıma geldi. 

 "Babamla kan bağının olmadığına emin miyiz? Bence babalık testi yatırmalıyız."

Ufak bir ayrıntı Nestor benim üvey kardeşim ve az önceki cümleden de anlaşıldığı üzere üvey olan çocuk benim. Anneme doktor asla çocuk sahibi olamayacağını söyledikten sonra istemeyerek de olsa babamın ısrarı üzerine yetimhaneye gelmişler. O ana kadar evlatlık istemeyen annem beni gördükten sonra işte benim kızım diyerek beni onca çocuğun arasında seçmiş. O zamanlar üç yaşında olsam da yetimhaneyi hayal meyal de olsa hatırlıyorum, o yüzden gerçekten şanslı olduğumu düşünüyorum. Üç yaşında bir çocuk için her yer toz pembe görünse de elbette aile hepimizin hayalimdi. Oradaki her çocuğun hayali olduğu gibi. Benim şansım ise annemin beni gördüğü gündü. 

Ailemin yanında büyürken dört yıl sonra ufak bir mucize gerçekleşti ve annem hamile olduğunu öğrendi. Dokuz ay sonra ise Nestor aramıza katıldı. Onun dünyaya gelmesi ailemle olan bağımı asla etkilemedi.  Ben hala onların biricik kızıydım ama elbette evimizde artık küçük bir prensimiz vardı. 

"Elbette yok Nestor. İstersen test işini babama söylemeyi dene. Diğer yandan ne diyebilirim ki beni yetiştiren adama birazcık benzemiş olabilirim."

Birazcık derken baş ve işaret parmağımın arasını çok az açarak kelimeyi vurguladım. 

 "Birazcık mı? Bence baya ona benziyorsun. Ben terminatör değilim. Kemikler yerine demirler yok yani wolverineise hiç benzemiyorum."

 "Nestor, eğer biraz daha çene çalıp duşa gitmek için koşmaya başlamazsan sana bütün bahçeyi on tur koşturup canına okurum."

 "Tamam ya gidiyorum insafsız. Tekrar soruyorum, seni niye seçtim ben ya?"

Kardeşim koşar adım giderken arkasından baktım. Ona her ne kadar küçük desem de aslında pek de küçük hali kalmamıştı. Hatta duşlara giderken kızları kesecek ve hatta laf atacak kadar büyüdü. Hatta şu an arkadaşım Melanie'e ıslık çalıyor. Ukala bücür... Ona beni seç diyen olmadı ki! Dediğim gibi kendi kaşındı.  Onun yerinde olsam ben babamı seçerdim. Tıpkı benim yaptığım gibi. Hatta ben eğitim alırken Nestor'dan bile daha küçüktüm. O zamanlar tıpkı kardeşim gibi isyan eder beni bu kadar zorladığı için kızardım. Ama sonrasında ava çıktığımızda tüm o zamanlara minnet duydum. Beni son derece iyi yetiştirmişti.

İleri de kardeşim eminim benim gibi olacak, çünkü şu an durumun pek farkında değil. Henüz bir vampir bile görmedi. Evet, vampirler, gerçekler ve doğadaki en yırtıcı varlıklar. Bu yüzden geyik avlayacak gibi bir eğitimi kardeşime veremem. Bu onun ileride hayatta kalmasını sağlayacak yegane şey. Ona hanım evladı gibi davranmak ölümüne neden olur ve ben böyle bir şeyi kaldıramam. Bunu düşünmek bile beni rahatsız ederken düşüncelerimi bölen Melanie'nin sesi oldu.

 "Narcissa"

 "Efendim, Melanie."

 "Bücür yine dayak istiyor galiba dua etsin Joseph burada değildi. Yoksa yine dayak yerdi. "

 "Birincisi arkadaşım ona bücür diyemezsin, ikincisi eğer Joseph henüz eğitimini tamamlamamış olan kardeşime tekrar elini sürerse bu kez sevgilin olmasını umursamam kolunu kırarım. Anlaşıldı mı?"

Melanie'nin bir adım geri çekilmesi ile beni anladığını gördüm.  Ben onun canına okuyabilirdim ama o benim bücürüm Nestordu. Benden başkası ona zarar veremezdi.  

 "Biliyor musun? Bazen Tyrone'un üvey kızı olduğunu unutuyorum. Kızı olsan bu kadar olurdun."

 "Bücürüm de seninle aynı fikirde neyse birazda ben çalışayım yemeğe daha varken, sonra görüşürüz."

 "Görüşürüz"

Koşarak çalışma aletlerinin yanına ilerledim. Birkaç ısınma hareketinden sonra aletlerle çalışmaya başladım. Yarın geceyi iple çekiyorum. Çünkü yeniden sahalarda olacağım. Eğitmen olduğumdan beri birkaç haftadır sürekli kardeşimle uğraşıyorum, o yüzden babam ava çıkmamı  istemiyor. Tabi buna itiraz etmem söz konusu bile değil bende etmedim. Her ne kadar babam olsa da o bir liderdi ve ben kızı da olsam da müsamaha göstermezdi. Eğlenceli anlatıyor olabilirim ama aslında avcı olmak çokta kolay değil. Birçok katı kuralları var ve hiçbir kural çiğnenmez. Öyle bir lüks yok. 

Yine de Tyrone benim için sadece tek bir kuralı çiğnedi ve avcı yaptı. Normalde avcı olmak için aynı kandan olmak gibi bir kural var. Avcılar yeteneklerinin doğuştan geldiklerine inanırlar. İnanıyorlar diyorum çünkü bundan emin değilim ama yine de insanlardan güçlü oldukları bariz. Onlara yetişebilmem için babamın nasıl canıma okuduğunu anlatmaya başlasam günlerimi hatta saatlerimi alır belki de aylarımı... 

Üzerimdeki tişört terden sırılsıklam olduğunda sonunda çalışmayı bıraktım. Boğazım ise kupkuruydu. Önce kuruyan boğazımı suyla ödüllendirip sonrasında bedenimi duşun altına soktum.  Bedenim ılık suda rahatlarken kendimi oldukça iyi hissediyordum. Sonunda duş bitip yemeğe geçtiğimde ise öncelikle babama selam verdim. Evde olsak yanaklarını öperdim hemen ama dediğim gibi o bir lider ve dışarıda soğuk olmak zorunda. İlk lokmamı ağzıma atmıştım ki bücürüm yanıma geldi.  

"Ablacık."

"Bücürüm ne istiyorsun acaba?"

"Bir şey isteyeceğimi nereden çıkardın?"

"Sabahtan beri bana Narcissa diyen sen birden ablacık dediğine göre kesin bir şey istiyorsun bücür söyle hadi ne?"

"Tamam, kızma hemen. Layla bu akşam parti veriyor ve tüm arkadaşlarım gidecek. Benim ise seninle çalışmam gerek bana bu gecelik izin versen."

"Layla. Max'in kardeşi olan mı?"

Önce kafasını salladı sonrasında parlayan gözler ve sevimli bir ifade ile kedi bakışlarından birini atmaya başladı. Gerçekten gözlerini irileştitip  masumca bakınca kedi sever gibi saçlarını sevme isteğimi uyandırıyordu. Ona izin verirsem babamın canımıza okuma ihtimali vardı. Diğer yandan belki bende bu gece kaçamak yapabilirdim. Yarın geceki av partisini bu gece yapabilir ve birkaç vampir öldürebilirdim. Ava çıkmayı gerçekten özlemiştim. 

"Tamam, bücür yalnız içkiyi fazla kaçırıp, Layla'nın üzerine atlama. Öyle bir şey olursa seni Max'in elinden almam hatta bizzat ben kafanı da kırabilirim. "

"Tamam, tamam sen bir tanesin. "

Önce bana sarılıp arkasından yanaklarımı yalarcasına öptü. Lanet yalaka bücür, muhtemelen hata ediyorum ama bir kere evet demiş bulundum. Yemeği sessizce yedikten sonra aynı sessizlik içinde odama gittim. Gece için giyeceklerimi ve silahlarımı hazırladım. Ardından mp3 çalarımı aldım. Müzik dinlerken avcı olmaktan uzak görüntüm ve kıyafetimle vampirlerin kolay av dedikleri türden kız olabilirdim. Bu sayede onlar bana gelirdi

Hazırlıkları tamamladığımda sadece bir kaç saatin geçmesini beklemem gerekiyordu. Bende bu vaktimi kitap okuyarak geçirdim. Hava kararmaya başladığımda ise hazırlanmaya başladım. Yaptığım ufak planla gülümserken evden ayrıldım. Garajdan arabamı aldığımda da hızlı bir şekilde şehir merkezine sürdüm. Bulunduğumuz yer şehrin dışında bulunuyordu. Vampirler ise insan dolu bir şehri bizim bulunduğumuz yere elbette tercih ediyorlardı. Arabamı park edip insanların arasına karıştıktan sonra karanlık daha fazla çökerken ara sokaklara daldım. Birkaç vampir fark ettiğimde sessizce mırıldandım. 

 "Parti başlasın"                                                                                                                                                                                                                          

                                İlk bölüm bu kadar :) Yorum ve votelarınızı bekliyorum :)                                                             


Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro