Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Beşinci Perde | Üçüncü Sahne

Aynı yer. Bir mezarlık ve içinde Capulet'lerin mezar mahzeni.

(Paris, uşağı ile girer, uşağın elinde meşale ve çiçekler vardır.)

PARİS

Meşaleni bana ver oğlum; hadi sen uzakta dur.

Yok, söndürüver, görünmek istemiyorum.

Şu serviler altına boylu boyunca uzan, daya kulağını yankılayan zemine;

Kazılan mezarlardan gevşeyip yumuşamış

Toprak üstünde yürüyen her ayağın sesini duyarsın böylece; 

O zaman bana ıslık çal, ben de anlarım ki yaklaşan biri var.

Ver o çiçekleri bana, dediğimi yap, hadi.

UŞAK

(Kendi kendine.)

Bu mezarlıkta yalnız kalmaktan hani korkar gibiyim biraz, ama göze alacağım.

(Çekilir.)

PARİS

Güzel çiçek, çiçeklerle süslüyorum gelin yatağını,

Ah yazık! Başına örtü olmuş taş toprak

Her gece kokulu sulardan çiğler yağdırırım

Üstlerine, ya da gözyaşları, ahlardan damıtarak.

Senin için yapacağım tören kendimce mezarını süsleyip ağlamak olacak her gece.

(Ufak ıslık çalar.)

Çocuk işaret verdi, gelen var;

Hangi lânetlik ayaktır ki bu,

Benim gerçek aşkımın törenini bozmak için

Bu gece buraya geliyor böyle?

(Çekilir.)

(Romeo ile Balthasar girer; Balthasar'ın elinde meşale, kazma ve kol demiri vardır.)

ROMEO

Şu kazmayla demir kaldıracı bana ver.

Dur, şu mektubu al,

Sabah erkenden ilet babama.

Işığı versene. Canını seviyorsan emrimi dinle:

Ne duyarsan duy, ne görürsen gör, uzak kalacaksın.

Sakın benim işime karışayım deme.

Benim bu ölüm yatağına inmem

Sevgilimin yüzünü görmek için biraz,

Ama asıl nedeni, onun ölü parmağından

Değerli bir yüzüğü almak; o yüzüğü

Önemli bir iş için kullanmam gerek benim.

Onun için, sen git artık. Ama bak, kuşkulanıp

Neler yapacağımı gözetlemek üzere geri gelirsen,

Gökler hakkı için, gövdeni eklem yerlerinden ayınr,

Şu mezarın üstüne serperim parçalarını.

Zaman da, benim niyetim de vahşi, çılgın,

Aç kaplanlardan, kükreyen denizlerden

Daha kızgın, daha amansız.

BALTHASAR

Gidiyorum efendim, tedirgin etmem sizi.

ROMEO

Bana dostluğunu göstermiş olursun böylece.

Al şunu, ömrün uzun ve mutlu olsun; hoşça kal ahbap.

BALTHASAR 

(Kendi kendine.)

Ne olursa olsun, saklanacağım şuralarda bir yere;

Bakışları bana korku veriyor, niyeti pek tekin değil.

(Çekilir.)

ROMEO

Ey iğrenç kursak, ey ölümün rahmi,

Ey yeryüzünün en değerli lokmasını yutan,

Senin o çürük çenelerini zorla ayıracağım,

(Mezarı açar.)

Ağzına daha fazla yiyecek tıkacağım, inadına!

PARİS

Benim sevgilimin kuzenini öldürüp

Sürgün edilen mağrur Montague bu;

Kuzenimin acısından öldüğü sanılıyor

O güzel yaratığın; şimdi de gelmiş,

Kim bilir cesetlere ne alçakça bir iş yapacak.

Hemen yakalamalı.

Bırak şu dinsizce işi, aşağılık Montague

Öç almayı ölümden öteye vardırmak olur mu?

Hüküm giymiş alçak, tevkif edeceğim seni.

Söz dinle, benimle gel, ölmen gerek çünkü.

ROMEO

Ölmem gerek, doğru; ben de onun için geldim buraya.

Gel soylu genç, umutsuz bir adamı kışkırtma;

Kaç buradan, bırak beni; şu gidenleri,

Aramızdan ayrılanları düşün;

Onlar sana korku versin. Yalvarırım delikanlı,

Beni kızdırıp bir günah daha sarma boynuma.

Alıp git! Gökler hakkı için,

Seni kendimden çok seviyorum, çünkü ben

Kendime karşı silâhlanıp geldim buraya.

Durma, git artık; yaşa da, ilerde bir gün, de ki:

«Beni kaçmaya zorladı bir delinin merhameti.»

PARİS

Boşuna yalvarıp durma böyle,

Suçlu olduğun için seni tevkif edeceğim.

ROMEO

Beni kışkırtıyorsun ha? Al öyleyse oğlum!

(Vuruşurlar.)

UŞAK

Tanrım, dövüşüyorlar! Gidip bekçiyi çağırayım.

(Çıkar.)

PARİS

Ah, vuruldum!

(Düşer.)

Merhametin varsa aç şu mezarı da Juliet'in yanına yatır beni.

(Ölür.)

ROMEO

İnan olsun, yerine getireceğim dileğini.

Şu yüzü bir inceleyeyim

Mercutio'nun akrabası Soylu kont Paris bu!

Yolda atla gelirken neler diyordu uşağım?

Altüst olan ruhum onu dinlemiyordu.

Sanırım Paris, Juliet'le evlenecek demişti bana;

Öyle dememiş miydi? Yoksa düşümde mi gördüm?

Yoksa Juliet'in adını duyunca sapıttım da

Bana mı öyle geliyor? Ah, ver elini,

Adı felâket kitabına adımla yazılan!

Muhteşem bir mezara gömeceğim ben seni.

Mezara mı? Yoo, pencereli bir kuleye,

Ey canına kıyılmış delikanlı!

Çünkü burda yatıyor Juliet, onun güzelliği

Bol ışıklı bir şölen yerine çeviriyor bu mahzeni.

Bir ölünün gömdüğü ölü, yat orada sen.

(Paris'i mezara koyar.)

Ölüm yaklaşırken insanlar çoğu kez

Amma neşeli oluyorlar!

Buna ölümden önce çakan şimşek derlermiş.

Ama ben nasıl şimşek diyebilirim buna?

Ah sevgilim! Karım benim!

Nefesinin balını emen ölüm

Güzelliğine el sürmemiş daha;

Sen yenilmemişsin, güzellik sancağı

Daha kıpkızıl dudaklarında, yanaklarında

Solgun ölüm bayrağı oraya çekilmemiş.

Tybalt, yatıyor musun orda, kanlı kefeninde?

Gençliğini bölen bu ellerle

Düşmanının gençliğini ikiye biçmekten başka

Ne gibi bir iyilikte bulunabilirim sana?

Bağışla beni kuzenim!

Ah, sevgili Juliet,

Niçin böyle güzelsin hâlâ?

Yoksa inanayım mı

O elle dokunulmaz ölümün sana gönül verdiğine,

O iğrenç canavarın seni bu karanlıkta

Sevgilisi olasın diye sakladığına?

Bundan korktuğum için yanında duracağım,

Bu karanlık gecenin sarayından

Ayrılmayacağım bir daha; burada, burada kalacağım

Sana hizmetçilik eden böceklerle birlikte;

Ah, burada sonsuzca dinleneceğim,

Şu dünyanın yorduğu bedeni

Kurtaracağım uğursuz yıldızların boyunduruğundan.

Ey gözler, son kez bakın!

Ey kollar, son kez kucaklayın!

Ve siz, ey dudaklar, nefes kapıları,

Hakka uygun bir öpüşle mühürleyin

Aç gözlü ölümle yaptığım bu süresiz anlaşmayı!

Gel acı ilâç, gel ey tatsız kılavuz!

Ey umutsuz kaptan, deniz tutmuş şu yorgun tekneyi

Yalçın kayalara bindiriver artık!

Sevgilimin şerefine!

(İçer.)

Ey doğru sözlü eczacı! Çabuk etkiliyor ilâçların.

İşte bir öpücükle ölüyorum.

(Ölür. Mezarlığın öbür ucundan Rahip Lawence, elinde bir fener, kazma kürekle girer.)

RAHİP LAWRENCE

Tanrı yardımcım olsun!

Bu gece amma da çok takılıyor ayaklarım mezarlara! 

Kim var orada?

BALTHASAR

Bir dost, sizi yakından tanıyan biri.

RAHİP LAWRENCE

Tanrı iyiliğini versin!

Söyle bana sevgili dostum,

Böceklerle gözsüz kafataslarına boş yere ışık veren şu meşale neyin nesi?

Yanılmıyorsam, Capulet'lerin mezarlığında yanıyor.

BALTHASAR

Öyle kutsal peder, efendim de orada, sizin sevdiğiniz biri.

RAHİP LAWRENCE

Kim o?

BALTHASAR

Romeo.

RAHİP LAWRENCE

Ne zamandır orada?

BALTHASAR

Tam yarım saattir.

RAHİP LAWRENCE

Benimle mahzene gel.

BALTHASAR

Korkarım kutsal peder.

Efendim beni gitti biliyor.

«Burda kalıp ne yaptığımı gözetlersen, seni öldürürüm» diye tehdit etti beni.

RAHİP LAWRENCE

Kal öyleyse, ben yalnız giderim.

Korku geliyor içime, 

Ah, çok korkuyorum kötü bir şey olmasından.

BALTHASAR

Şurda, serviler altında uyurken bir düş gördüm,

Efendimle bir başkası dövüşüyordu, efendim öldürdü onu.

RAHİP LAWRENCE

Romeo!

lerler.)

Eyvah, eyvah!

Şu mahzenin taştan eşiğini lekeleyen bu kan da ne böyle ?

Ne demek oluyor bu sessiz yerde

Böyle sahipsiz ve kanlı duran bu kılıçlar?

(Mezara girer.)

Romeo! Ah solmuş! O da kim? Ne, Paris de mi?

Hem de kana batmış ha?

Hangi zalim saat yüklenmiş suçunu bu yürekler acısı durumun! 

Kız kımıldıyor.

(Juliet uyanır.)

JULIET

Ey beni avutan rahip! Efendim nerde?

Nerde olmam gerektiğini iyi hatırlıyorum, burdayım işte.

Nerde Romeo'm?

(İçerden gürültü gelir.)

RAHİP LAWRENCE

Bir gürültü işittim. Haydi kızım, gel,

Bu ölüm, salgın ve tabiata aykırı uyku yuvasından çık artık.

Karşı koyamıyacağımız bir güç

Altüst etti tasarladıklarımızı; gel, gel gidelim,

İşte koynunda ölü yatıyor kocan,

Paris de öyle. Gel, seni bir manastıra,

Kutsal rahibeler arasına yerleştireyim.

Bir şey sorma, bekçi geliyor çünkü.

Gel gidelim Juliet'ciğim

Daha fazla kalmayı gözüm kesmiyor.

(Çıkar.)

JULIET

Git, git buradan sen, ben gelmeyeceğim.

Bu da ne? Sadık sevgilimin elinde bir şişe ha?

Zehirden olmuş demek vakitsiz göçmesi.

Cimri! Hepsini içmiş! Bana yoldaş olacak

Bir damlacık bile bırakmadın demek?

Ben de dudaklarını öpeyim, orada, o vaktiyle hayat veren yerde bir parça zehir kalmıştır olaki.

(Romeo'yu öper.)

Dudakların sıcak!

I. BEKÇİ

(Dışarıdan)

Yol göster oğlum, ne tarafta?

JULIET

Gelen var ha? Elimi çabuk tutayım öyleyse.

Ey mutlu hançer!

(Romeo'nun hançerini kaparak)

Senin kının burası!

(Hançeri göğsüne saplar.)

Paslan orda. ben de öleyim.

(Romeo'nun cesedi üzerine düşer, ölür. Bekçi, Paris'in uşağı ile girer.)

UŞAK

İşte burası, şu meşalenin yandığı yer.

I. BEKÇİ

Yerler kan içinde, arayın mezarlığı, birkaçınız gidin, yakalayın kimi bulursanız.

(Birkaç kişi çıkar.)

Ne acıklı görünüş! İşte cansız yatıyor Kont.

iki gündür burda gömülü kalan Juliet kanlar içinde, sıcak, yeni ölmüş daha.

Gidin, Prense haber verin, Capulet'lere koşun, kaldırın Montague'leri; birkaçınız da arayın.

(Öbür bekçiler de çıkarlar.)

Bu acıklı şeyleri taşıyan zemini görüyoruz, ama bu yürekler acısı şeylerin gerçek zeminini anlayamayız iyice bir araştırmadan.

(Bekçilerden birkaçı Balthasar'la girer.)

II. BEKÇİ

İşte Romeo'nun uşağı, mezarlıkta bulduk.

I. BEKÇİ

Prens gelinceye dek alıkoyun.

(Rahip Lawrence bir başka bekçiyle girer.)

III. BEKÇİ

Bu da titreyen, iç çekip ağlayan bir rahip; mezarlığın kenarından geçerken elinden aldık bu kazmayla küreği.

I. BEKÇİ

Pek şüpheli bir adam! Rahibi de alıkoyun.

(Prens maiyetiyle girer.)

PRENS

Böyle erken saatte baş gösterip

Bizi yatağımızdan kaldıran felâket de ne?

(Capulet, Lady Capulet ve başkaları girer.)

CAPULET

Ne var ki böyle bağrışıyorlar ortalıkta?

LADY CAPULET

Sokaklarda kimi «Romeo» diye bağırıyor, kimi «Juliet», kimi de «Paris» diye;

Hepsi de bağrışıp çağrışarak koşuyor bizim mezarlığa doğru.

PRENS

Nedir kulaklarımızı ürperten bu dehşet?

I. BEKÇİ

Prensim, işte Kont Paris cansız yatıyor burda,

Romeo ölü; daha önce ölen Juliet de yeni ölmüş, soğumamış daha.

PRENS

Arayın, sorun, öğrenin nasıl işlenmiş bu iğrenç cinayet?

I. BEKÇİ

Bir rahip. bir de ölen Romeo'nun uşağı yakaland

Ölülerin mezarlarını açmaya elverişler araçlar vardı ellerinde.

CAPULET

Tanrım! Hanım, bak nasıl da kan akıyor kızımızdan!

Bu hançer yanılmış,

Çünkü bak, kını boş duruyor Montague'nin belinde

 Kızımızın göğsünü kın sanıp oraya girmiş yanlışlıkla!

LADY CAPULET

Aman ya Rabbi! Bu ölüm manzarası geçkin yaşımı mezara çağıran bir çan gibi.

(Montague ve başkaları girer.)

PRENS

Gel Montague, erken kalkmışsın

Ama oğlun ve mirasçın senden erken davranmış yatmak için.

MONTAGUE

Ah efendimiz, dün gece karım öldü.

Oğlumun sürülmesinden duyduğu keder nefesini tıkadı.

Başka ne gibi bir acı var bu yaşımda bana karşı fesat tasarlayan?

PRENS

Bakarsan görürsün.

MONTAGUE

Ah görgüsüz! Edebe sığar mı bu?

Babandan önce nasıl girersin mezara?

PRENS

Biz bu belirsizlikleri aydınlatıncaya dek,

Nasıl başladılar, neden böyle son buldular, bütün bunları bir bir öğreninceye dek

Çığlıkların ağzını mühürleyin biraz

Sonra dertlerinize önderlik ederim,

Hatta ölüme dek kılavuz olurum size.

Bu arada kendinizi tutun da

Felâket sabrın kölesi olsun.

Getirin şüpheli görülen kişileri.

RAHİP LAWRENCE

Zaman ve yer bana karşı olduğu için,

Bu korkunç cinayetten dolayı

Benden şüphe ediliyor en çok,

Oysa benim elimden ne gelir ki...

İşte karşınızdayım, ister suçlayıp

Yargılayınız beni, ister mazur görüp bağışlayınız.

PRENS

Bu konuda ne biliyorsan hemen anlat öyleyse.

RAHİP LAWRENCE

Kısaca anlatayım, çünkü soluğum sıkıcı bir öykü kadar uzun değil.

Surda ölü yatan Romeo şu Juliet'in kocasıydı,

Orda ölü yatan Juliet de Romeo'nun sadık karısı.

Onları ben evlendirdim

Gizlice evlendikleri gün Tybalt'ın son günüydü,

Onun vakitsiz ölümü bu şehirden sürülmesine sebep oldu yeni güveyin; 

Onun için yanıyordu Juliet, Tybalt için değil.

Siz onu kederle kuşatılmaktan kurtarmak için

Nişanlayıp zorla vermek istediniz Kont Paris'e;

O zaman bana geldi, çılgın bakışlarla yalvarıp onu bu ikinci evlilikten kurtarmamı istedi,

Yoksa kendi canına kıyacaktı hücremde.

Derken ben de sanatıma başvurup

Kendisine bir uyku ilâcı verdim;

Etkisi tasarladığım gibi oldu,

Ölü görünüşü sağladı Juliet'e.

Romeo'ya da yazdım bu ara,

Bu korkunç gecede buraya gelmesini,

İlâcın etkisi sona ererken, iğreti mezarından

Juliet'i kaldırmaya yardım etmesini bildirdim.

Ama mektubumu götüren rahip John

Bir kaza yüzünden geciktiği için

Dün gece geri getirdi bana mektubu.

Derken tek başıma,

Önceden kararlaştırılan uyanma saatinde

Onu almaya geldim aile mezarlığından;

Romeo'ya uygun bir şekilde haber verinceye dek

Onu kendi hücremde saklamaktı niyetim.

Ama ben, uyanma vaktinden biraz önce geldiğimde

Ölü buldum burda soylu Paris'le sadık Romeo'yu.

Juliet uyandı, yalvardım ona burdan çıkıp

Tanrının bu işine sabırla katlansın diye;

Derken bir gürültüden ürküp dışarı kaçtım,

O pek umutsuz olduğundan benimle gelmemişti,

Anlaşılan o sıra kıymış kendi canına.

Bütün bildiklerim bu kadar,

Dadısının da haberi var bu evlenmeden.

Bu olup bitenlerde en ufak bir şey

Benim hatam yüzünden ileri gelmişse,

En ağır cezaya uğratılıp

Vaktinden önce feda olsun şu geçkin ömrüm.

PRENS

Biz seni her zaman kutsal bir kişi bildik.

Romeo'nun uşağı nerde? O ne diyor bu olanlar için?

BALTHASAR

Efendime Juliet'in ölüm haberini ben götürdüm;

At kiralayıp hemen geldi Mantua'dan buraya, bu aile mezarlığına.

Daha önce de bu mektubu babasına vermemi söylemişti;

Mahzene girerken, buradan uzaklaşıp

Kendisini yalnız bırakmam için ölümle tehdit etti beni.

PRENS

Ver o mektubu bana, bir bakayım.

Bekçiyi kaldıran uşağı nerde kontun? 

Bana bak, efendin ne yapıyordu burada?

UŞAK

Sevdiğinin mezarını çiçekle süslemeye gelmişti.

Sen uzak dur dedi bana, ben de sözünü tuttum.

Derken biri ışıkla geldi mezarı açmak için,

Efendim hemen kılıç çekti ona,

Ben de bekçiyi çağırmaya koştum.

PRENS

Bu mektup doğruluyor rahibin sözlerini,

Nasıl seviştiklerini, kızın ölüm haberini.

Yoksul bir eczacıdan zehir aldığını,

Bu mahzene ölmek için,

Juliet'le yatmak için geldiğini yazıyor burada.

Nerde şu bizim düşmanlar?

Capulet! Montague!

Bakın nasıl bir cezaya uğradı nefretiniz,

Tanrı neşenizi sevgiyle öldürmenin yolunu buldu.

Ben de, sizin kavganıza göz yummakla

İki akrabamdan oldum. Hepimiz cezalandık.

CAPULET

Ah kardeşim Montague, ver elini bana.

Kızımın mirası bu, fazlasını isteyemem.

MONTAGUE

Ama ben sana verebilirim fazlasını!

Som altından bir heykelini dikeceğim kızının,

Verona bu adla bilindiği sürece vefalı ve sadık Juliet'inkinden üstün hiç bir heykel dikilmeyecek.

CAPULET

Romeo da aynı ihtişamla duracak

Karısının yanında.

Zavallı kurbanları düşmanlığımızın!

PRENS

Hüzünlü bir barış getiriyor bu sabah bize,

Güneş kederinden yüzünü göstermiyor.

Gidip uzun uzun konuşalım bu üzücü şeyleri.

Kimi bağışlanacak, kimi ceza görecek.

Daha acıklı öykü duyulmamıştır, bilin,

Bu öyküsünden Romeo'yla Juliet'in.

(Çıkarlar.)

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro