Kayıp
🗣Sen benim kaybettiğim tek savaştin ve ben bu savaşta kendimi kaybedip seni kazandım🗣
Bölümü okurken istediğinizi dinleyebilirsiniz ama tavsiyem heavy metalden yana. Bölümün hararetini anca ifade eder. Ayrıca medyada MW'nin kostümü var yani kısmen benziyor. MW'nin kostümünün gögüs kısmında yarasa şeklinde bir dekolte var.
Elindeki mektuba göz gezdirdi simsiyah gözlerinde merhamet bulunmayan adam ve ulağa döndü.
"Bu mektup ne için?"
"Whitestone kralı tahtı devredeceği kişiyi seçecek. Yani herkes tahtı yeğeni Eskıl'a vereceğini düşünüyor ama bence kızına devredecek."
Adam alayla güldü ve cevap verdi.
"Tam Whitestone gibi zayıf bir krallıktan beklenilecek bir hareket olur. Anlat bakalım varis olarak kimler."
"Oğlu Daimon var majesteleri ama hem yaşı küçük hemde cilt hastalığı var güneşe çıkamıyor. Daimon'un ikiz kardeşi olan prense Asenath ondan daha sağlıklı ve güçlü durumda. 24 yaşındaki yeğeni Eskıl var. Herkes ona veliaht prens bakıyor ama bu çok saçma. Krallığı iki günde batırır. Zevklerine çok düşkündür. Eskıl'in ikiz kız kardeşleri Elijah ve Farya var. Elijah kurnaz, sinsi, iki yüzlü ve çıkarcıyken, Farya zeki, iyimser, neşeli ve cesur bir kızdır."
"Peki Daimon ve Asenath kaç yaşında?"
"İkiside 10 yaşındalar efendim."
Adam histerik bir kahkaha attı.
"Ne yani? Krallığını 10 yaşındaki küçük bir kıza mı devredecek. Kız olmasını geçtim yaşı küçük."
"Hayır efendim. Kralın bir de büyük kızı var. Prenses Maria. Güzel, zeki, cesur ve politikadan çok iyi anlar. Şuan 17 yaşında ve 1 Mayıs'ta 18 olacak."
"Tamda varis seçileceği gün."
"Whitestone krallığı yeni hükümdarlarını her zaman o gün seçerler. Onlara göre hükümdar bahar demektir."
Kral elini çenesine koydu ve sessizce düşünmeye başladı. Ara ara dudakları bir şey sormak istercesine oynuyor am sonra vazgeçiyordu. Sonunda sormaya karar verdi.
"Prense Maria'yı anlatsana biraz daha."
Ulak şaşırmıştı. Daha önce kral hiçkimseye bu kadar ilgi duymamıştı."
"Dediğim gibi güzel ve zeki. Bahar'ın gelip her şeyin yeşerdiği 1 Mayıs gecesi doğduğu için babası tarafından genellikle Bahar'ın müjdecisi diye anılır. Söylenenlere göre denizlerdeki göklerdeki en güzel kadınmış. Açık denizlere açılmayı, gemi kullanmayı sever. Müthiş bir ticari zekası vardır ve kılıç becerileri çok iyidir. Müthiş bir savaşçı. En büyük hayali gökyüzünü keşfetmekmiş."
Adam alayla güldü.
"Denizlerdeki ve göklerdeki en güzel kadın haaa. Bence abartmışlar. O kadar güzel olamaz. Senin de söylediğin gibi bunlar sadece söylenti."
"Hayır efendim kendisini bizzat gördüm. Gerçekten çok güzel bir kadın. Eğer tahta o çıkarsa karalığı şuanki durumundan daha yükseklere çıkarabilir."
"Anlıyorum. O halde bana biat etmesini sağlamam yeterli olur. Sonuçta ben Emon'un kralı Jeyms'im. "
"Krallığının köleleşmesine izin vermeyecek kadar özgür ruhlu bir kraliçe olur Majesteleri."
1000 yıl sonra Martha'nın Wayne Malikanesine geldiği günün sabahı
Yeşil gözleri telaşla parlıyordu genç adamın. Kardeşi kayıptı ve onu bulmaya çalıştı. Sokaktaki dostlarından yardım istemişti ve herkesi Gotham'ın farklı bölgelerine yaymıştı. Kendisi de en son sinyalinin geldiği yeri araştırıyordu ama hiçbir iz bulamadı. Tam o sırada gölgelerden tanıdık bir kadın sesi duydu.
"Yaşam ondaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Işık karanlıkta parlar ve karanlık onu örtemez. (İncil/ Yuhanna 1 bölüm 4 ve 5.ayetler)"
"Kim olduğunu bilmiyorum ama şuanda dua edecek durumda değilim."
Aynı ses tekrar konuştu.
"Bir şey arıyor gibisin."
"Bir şey değil birini ama sen kimsin?"
"Sıradan ortodoks bir rahibeyim. Peki ya sen kimsin?"
"Biraz zorlasam katolik bir rahip olabilirdim ama onun yerine kiralık katil oldum.
"İlginç bir hayat. Kimi arıyorsun peki buralarda gördüysem yardımcı olabilirim."
"Kardeşimi."
"Kardeşin siyah saçlı, yeşil gözlü ve esmer tenli bir çocuk mu?"
"Evet evet tam olarak tarif ettiğin gibi. Onu gördün mü?"
"Bir çok kez. Hatta hayatının bir kısmında yanındaydım."
Kadın gölgelerden çıktı ve adamın hemen karşısında durdu.üzerinde siyah kapşonlu bir pelerin ve siyah vücudunu saran dar bir tulum vardı. Tulumun göğüs kısmında yarasa şeklini andıran bir dekolte bulunuyordu. Yeşim gözlerini belli etmek ister gibi bir edayla alnından burnunun üst kısmına kadar kırmızı bir boyayla boyamıştı ve uzun düz kızıl saçlarını dağınık bırakmıştı. Bu konbini siyah botlarıyla tamamlamıştı. Yüzünde ciddi bir ifade vardı.
"Çocuğun adı Damian Thomas Wayne ve dün gece kaçırıldı. Ve bana öyle bakma ben kaçırmadım. Ben de onu arıyorum."
Adam belindeki silahı çıkardı ve kadına doğrulttu. Tehditvari bir edayla konuşmaya başladı. Kadın istifini ve ciddiyetini bozmadan konuşmaya devam etti.
"Sana neden güveneyim? Bir rahibe olduğunu söyledin ama suikastçi çıktın. Yani yalan söylüyorsun ve sözüne güvenebileceğim bir değilsin."
"Uuuuu tehdit ederken ayrı bir seksi oluyorsun sanki. Ama hayır yalan söylemedim. Dediğim gibi ortodoks rahibesiyim ve suikastçi değil intikamcıyım."
"Farkı ne?"
Kadın gülümsedi ve kendisine doğrultulan silahı tutup hızlıca havaya fırladı. Saniyeler içerisinde genç adam yüzüstu yerdeydi. Kadın sol bacağıyla adamın sırtına baskı yaptı ve saniyeler önce adamdan çaldığı silahı adamın yanağına bastırdı.
"Fark ne mi? Fark işte bu. Biz suikastçiler ya da katiller gibi saklanarak dövüşmeyiz. Biz rakibimizin karşısına çıkar ve onurumuzla dövüşürüz."
Genç adam bir taraftan nefes almaya çalışıyor bir taraftan da cevap veriyordu.
"Kendinle övünüyor gibisin. Çok kibirlisin."
"Bunu çok söylerler."
Kadın, adamın üzerinden kalktı ve silahı adama geri verip yürümeye başladı.
"Takip et beni."
Adam bir süre tereddüt etti ve en sonunda kadının peşinden gitmeye karar verdi. Kadının arkasından yürürken merakle sordu.
"Nereye gidiyoruz."
Kadın aynı ciddi ses tonuyla cevap verdi.
"Işığın en çok parladığı yere. Bu arada umarım sensein gibi öldürmeme kuralın yoktur. Çünkü bu ışığı söndürmemiz gerek (ışıktan kastı yaşam. Yuhanna İncilinde yaşam ışık olarak tasvir edilir. Şimdi bu bilgiyle ne yaparsanız yapın)."
Adam gülümseyerek cevap verdi.
"Sonunda aynı dili konuşmaya başladık. Emrinizdeyim hanımefendi."
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro