Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

on




Viper

"Geldin!" diye bağırdı Seonghwa kocaman gülümseyerek Yeosang'ın yorgun haliyle yurt odalarına girdiğini gördüğünde.

Yeosang, Seonghwa'yı bu saatte hala uyanık ve yatağında ders kitabını okuduğunu görünce bir kaşını kaldırdı. "Beni mi bekledin? Saat gecenin biri, ne yapıyorsun bu saatte?" diye sordu, çantasını yatağının yanına koydu ve kendisini yatağına attı.

Seonghwa yatağındaki kitapları alıp yerinden kalktı. "Sınavlara çalışıyorum."

Yeosang kafası karışmış bir halde baktı ve başıyla onayladıktan sonra eşyalarını çalışma masasına yerleştirdi. Barda bugünkü işi oldukça yorucu geçmişti ve tek ihtiyacı olan kısa, ferahlatıcı bir duş ve beş saatlik bir uykuydu.

Çantasını yerden alırken yerin biraz çamurlu olduğunu fark etti. Seonghwa'ya döndü ve kitaplarını çalışma masasına dizerken sorgulayacı bir bakışla arkadaşına baktı. "Hwa, sen... dışarı falan mı çıktın?"

Seonghwa başını masasından kaldırıp ona baktı. "Nasıl yani?"

"Yer kirlenmiş," dedi Yeosang ve derin bir nefes aldı. "Su birikintisine basıp yurda gelince ayakkabılarını dışarı da çıkarmadın mı? Kirlendiğini halde ayakkabılarını dışarıda çıkar deme-"

"Pardon Sangie! Unuttum," diyerek özür diledi Seonghwa ve kitaplarını hallettikten sonra kendisini Yeosang'ın yanına attı. "Ama ayakkabılarımı çıkarıp dışarıya koydum."

Yeosang başıyla onayladı. "İyi. Ama o pis yeri temizlemek zorundasın. Tekrar."

Seonghwa inledi. "Ama yorgunumm... Sonra temizleyemez miyim?"

Yeosang başını yavaşça Seonghwa'ya çevirdi ve şaşkınlıkla baktı. Temizlik söz konusu olduğunda Seonghwa böyle davranmazdı.

Pembe saçlı çocuk tekrar önüne baktı ve başını hızla salladı. "Hayır, gidip banyodaki ıslak mendili alıyorsun ve temizliyorsun."

Seonghwa sinir olmuş bir şekilde offladı ama yine de itaat etti. Yeosang başını sallarken rahat kıyafetlerinin olduğu dolaba gitti ve üzerini değiştirdi.

Seonghwa temizlik işini bitirdiğinde tekrar kendi yatağına yattı, ışıkları kapattı ve battaniyesine sarıldı.

"İyi geceler Sangie."

"İyi geceler Hwa."

•~x~•

"Kalk hadi uykucu. Saat altı!" Seonghwa, büyük bir coşkuyla Yeosang'ın kolundan sarsarak onu uyandırdı.

"Kalktım, kalktım, tanrım! Erkenden ne bu enerji ya?" diye dinledi Yeosang ve doğruldu, elinin arkasıyla gözlerini ovuşturdu.

"Kantinde bulgogi ve japchae varmış bugün! Hadi gidelim! Sangie!" dedi Seonghwa heyecanla Yeosang'ı kolundan çekiştirerek.

"Tamam tamam, Hwa..." Yeosang yataktan kalktı ve direkt dolabına gidip okul kıyafetlerini alarak ortak kullandıkları banyoya girdi.

Birkaç dakika sonra üzerini değiştirmiş bir şekilde Yeosang banyodan çıktı. Saçları hafiften ıslaktı, bir taraf aldı ve pembe saçlarını taradıktan sonra makyajını yaptı.

"Sangie acele eder misin lütfen," dedi Seonghwa cansız bir sesle.

Yeosang arkadaşının sabırsızlığına gözlerini devirdi. "Geldim."

Pembe saçlı çocuk vişneli dudak nemlendiricisini dudaklarına sürdüğünde sonunda hazırdı. Cüzdanını ve yatağının üzerindeki telefonunu alınca Seonghwa kendi yatağından kalkıp kapıya doğru giden Yeosang'ı takip etti.

Çıkarlarken kapıyı kilitlediklerine emin oldu ve Seonghwa anahtarları aldıktan sonra okul kantinine doğru gitmeye başladı.

İlk derslerinden önce hala birkaç saatleri vardı, o yüzden kantinin içinde bulgogi ve japchae yemeye karar verdiler.

İkili boş bir masa seçti. Yeosang kahvaltılarını almak için tezgaha doğru giderken Seonghwa masaya oturmuş Yeosang'ı beklerken parmaklarıyla masada ritim tutturup etrafına bakıyordu.

Çoğunluk kampüse geç geldiği için öğrenciler yok denecek kadar azdı. Seonghwa çoğu öğrenciden daha erken kalktığı için bazen kampüse ilk gelenlerden oluyorlardı ama pek umursamıyordu. Sadece uykularının çok kısa olduğu için sinir oluyordu.

Yeosang sipariş verdiği kahvaltılarını beklerken Seonghwa'ya baktığında Seonghwa'nın onun izlediğini gördü. Bazen cansız bir manken gibi bakmasına alıştığı için bakışlarını korkutucu gelmiyordu. Yeosang bir şeyler yaparken ya da Seonghwa'nın canı sıkıldığında bazen yaptığı bir şeydi. Tabii çok sık baktığı zamanlar Yeosang sinirleniyordu ama yakın arkadaş olduklarından beri Yeosang durumu geçiştiriyordu.

Yine de bazen ürperdiği oluyordu. Sanki ruhunu ele geçirecekmiş gibi ya da ne zaman babasının kulübüne gizlice gitse öylece ona bakıyordu.

Bir çetede çalıştığından Seonghwa'nın haberi yoktu. Ne olur ne olmaz diye bilmemesi en iyisiydi. Kim bilir öğrenirse belki Yeosang'la artık arkadaş olmak istemeyebilirdi ki bu Yeosang'ın isteyeceği en son şeydi. Seonghwa, Yeosang'ın en yakın arkadaşı ve güvenebileceği birisiydi.

Yeosang onunla uğraşmaya karar verdi ve Seonghwa'ya bakıp sırıttı ve flörtöz bir şekilde göz kırptı. Seonghwa kızarıp utanarak bakışlarını kaçırdı. Yeosang kıkırdarken tam o sırada bulgogi ve japchae servis edildi. Yeosang tepsiyi aldı ve masalarına doğru ilerledi. Seonghwa hala Yeosang'ın yaptığı beklenmedik hareketi yüzünden kıpkırmızıydı.

Yeosang hınzır bir şekilde kıkırdadı. "Dostum neden bu kadar utangaçsın?"

"Şe-şey, sen öyle göz kırpınca ben de... Neyse," dedi Seonghwa kekeleyerek ve Yeosang'dan yemeğini alıp bakışlarından kaçındı.

"Ah Seonghwa. Bana o kadar tutuldun demek ha?" Yeosang masaya eğildi, elini çenesinin altına koyup baştan çıkarıcı bakışlarıyla Seonghwa'ya baktı.

"Kes şunu! Yemeğimi yemek istiyorum!" dedi Seonghwa inleyerek ve daha da kızardı.

Yeosang geri çekildi ve chopsticklerini eline aldı. "Peki, afiyet olsun o zaman," dedi kıkırdayarak.

•~x~•

"Ben sınıfa gidiyorum. Güle güle Sangie! Sonra görüşürüz!" dedi Seonghwa merdivenlerden yukarı çıkarken ve mutlu bir şekilde Yeosang'a el salladı. Yeosang'ı zemin katta tek başına bırakırken kendisi de tek başına sınıfına ilerledi.

Yeosang da sarışın arkadaşına el sallayıp kendi sınıfına ilerledi.

Yeosang çizimde ve tasarım işlerinde, özellikle modada iyi olduğu için sanat ve tasarım bölümünde okuyordu. Güvenliği açısından babasının evde eğitim görme ısrarlarına rağmen bu isteğini çiğneyip okula girerek bölümünden mezun olmak istemişti.

O yüzden Yoongi üyelerinden birine aynı kampüse girip olur da tek başına kalırsa diye Yeosang'a dikkat etmesini istemişti. Şanslıydı ki Yeosang'la aynı bölümden olan kız arkadaşı gönüllü olmuştu. İsmi Chungha'ydı ve kod adı 'Adamas'dı. O da tıpkı Yeosang gibi modaya ve kıyafet çizimlerine bayılıyordu.

Yeosang sınıfına yaklaşırken her zamanki gibi sınıf arkadaşları ve diğer öğrenciler bakışlarını ona çevirirken sınıfa girip uzun adımlarla direkt arkalardaki sırasına doğru ilerledi. Otururken öğrenciler hala ona doğru bakıyor birbirlerini dürterken fısıldaşıyorlardı.

Pembe saçlı çocuk sürekli ona bakmalarına ve hakkında fısıldaşmalarına sinirlenmişti. Dişlerini birbirine sürterken gözlerindeki sert ifadeyle öğrencilere bakıp "Ne var?" diye seslendi.

Yeosang'ın ağzından çıkan öfkeli sözlerle hepsi hızla bakışlarını kaçırdılar ve kendi işlerine döndüler. Bazı kızların hala onunla ilgili konuştuklarını duyabiliyor olsa da umursamayıp Chungha'yı bekledi. Yeosang güzel görünüşüyle biliniyordu. Kızlar onu kıskanıp bazıları aşık bile olurken erkekler de çekiciliğine karşı gelemiyordu. Yeosang insanların ona bakmalarını umursamıyordu ama bazen cidden sinir ediyorlardı.

Kısa süre sonra her zamanki parlak gülüşüyle Chungha sınıfa girdi. Boşuna ona elmas demiyorlardı.

Yeosang'ın yanındaki sıraya oturdu ve ona döndü. "Yeosang! Dün gece kulübe ziyarete gittiğini duydum," dedi.

Yeosang başıyla onayladı. "Evet. Sen nerelerdeydin? Seni aradım ama Mingyu gelmediğini söyledi," dedi Yeosang oyuncu bir şekilde dudaklarını Chungha'ya  doğru bükerek.

Chungha yanaklarını sıktırırken Yeosang mızmızlandı. "Görevdeydim. Üzgünüm," dedi özür dilercesine gülümseyerek, görevde olduğunu söylerken Yeosang'a eğilip fısıldamıştı.

"Sorun değil. Her neyse, babam Venom için aradı beni," dedi sessizce, çetelerle ilgili konuşmalarını kimsenin duymaması için ses tonunu düşürmüştü.

"Bay Agust'tan aldım haberleri. Ateez'e olanları da anlattı," dedi Chungha iyice sandalyesine yaslanırken, çetenin ismini telaffuz ederken dudakları bükülmüştü.

"Öyle mi? Umarım bir şeyleri yoktur," dedi Yeosang, kendisi de çeteden bahsederken oldukça üzgündü. En yakın arkadaşı ve abisi olarak gördüğü en sevdiği arkadaşı o çetedeydi.

Chungha ona içtenlikle gülümserken öğretmen kucak dolusu kitapla sınıfa girdi. Ve ders başladı.

•~x~•

"Görüşürüz Yeosang!" diye bağırdı Chungha, motoruna doğru koşarken Yeosang'a el sallıyordu.

Yeosang da ona el sallayıp ardından tıp öğrencilerinin olduğu kata doğru inen merdivenlere yöneldi. Ders yeni bitmişti ve öğrenciler sınıflarından çıkıp evlerine ya da yurtlarına gitmek için akınla dışarı çıkarken Yeosang, Seonghwa'yı her zamanki merdivenlerde beklemeye başladı. Yeosang arada onu beklemeden gidince Seonghwa kızıyordu. Eğer Yeosang gelmezse Seonghwa onun yerine sınıfına gidip bekliyordu.

Yeosang'ı görür görmez kocaman gülümseyen Seonghwa'nın koşarak merdivenlerden indiğini gördü.

"Beni gördüğüne çok mu sevindin bebek?" diye sordu Yeosang şakalaşarak yanına gelir gelmez.

Seonghwa bebek kelimesine hazırlıksız yakalanınca son merdiven basamağıma takılıp neredeyse düşüyordu. Yeosang'ın omzuna vurunca somurtan Seonghwa'ya kahkaha attı. "Yeosang! Bana şöyle seslenme. Birlikte bile değiliz, niye öyle şeyler söylüyorsun?!" Yurt odalarına doğru gidiyorlardı.

"Sana sataşmak istiyorum. Utandığında çok sevimli oluyorsun," dedi Yeosang kıkırdayarak.

"Hayır, olmuyorum. Ve benimle uğraşma," dedi Seonghwa kaşlarını çatarak, Yeosang' a karşı sinirlenmiş gibi göründüğünü umuyordu.

Yeosang kahkaha atıp parmağıyla yanağını dürttü. "Peki. Ama önce şuraya gidip yemek alalım."

Yeosang caddenin karşısındaki restoranı işaret edince Seonghwa başıyla onayladı. İkili caddeyi geçip kendilerine oldukça lezzetli yemek aldılar.

•~x~•

"İyi geceler Sangie."

"İyi geceler Hwa."

İkili akşam yemeklerinden sonra uyumak için hazırlandıktan sonra birbirlerine iyi geceler diledi.

Yeosang yastığına sokulup rahat bir şekilde yattıktan sonra uyumak için gözlerini kapattı. Tam rüyalar alemine dalmak üzereyken aniden telefonu çaldı ve abartılı bir şekilde inledi. Huysuz bir şekilde yatağında doğruldu ve komodinin üzerinden telefonu alıp parlayan ekrandan arayanın ismine baktı.

'Babam '

Yeosang iç çekti ve sessizce yatağından kalkıp soğuk balkona çıktı. Odalarının duvarına yaslanırken telefonu kulağına dayayıp aramaya cevap verdi.

"Baba, neden arıyorsun?"

"Uyandırdım mı? Uyuyacak mıydın?" diye sordu Yoongi derin sesiyle.

"Hayır, sorun değil. Uyumak üzereydim. Neden aradın? Dinlenmen gerekiyor, biliyorsun," dedi Yeosang, soğuk gece esintisi vücudunu sararken bir eliyle kolunu sıvazladı.

"Pardon. Pek yorgun değilim. Sen nasılsın?"

"Ben iyim baba," dedi Yeosang babasına güven verircesine, onun için endişelenen babasına göremese de gülümsedi. "Venom'dan haber var mı?"

"Henüz yok. Ateez'den sağ kalan var mı diye ve diğer küçük çetelere saldırma nedenlerini hala araştırıyoruz," diye açıkladı Yoongi, Yeosang mırıldanarak onayladı.

"Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?"

"Yok aslında. Sadece senin iyi olduğunu duymak için aradım."

Yeosang güldü ve sırtını duvardan çekip kendini ısıtmak için ileri geri yavaşça yürümeye başladı. "Ben gayet iyiyim baba. Muhtemelen cumartesi ya da pazar ziyaretine geleceğim."

"Bunu duyduğuma sevindim."

"Kapatmam lazım artık. Yarın dersim var."

"Pekala. Lütfen dikkatli ol. Venom'dan birileri yakınında ya da kampüste olabilir o yüzden lütfen tetikte ol. İyi geceler oğlum."

"Anlaşıldı. İyi geceler baba."

Babası aramayı sonlandırdı ve telefonu kulağından indirdi. İç çekerek içeri girdi, yatağına dönmeden önce kapıyı iyice kilitlediğine emin oldu.

"Sangie?" diye seslendi Seonghwa, sesi pürüzlüydü. Muhtemelen yeni uyanmıştı.

"Uyandırdım mı seni? Üzgünüm..." dedi Yeosang sessizce ve Seonghwa'ya baktı.

Seonghwa başını sallarken yumruğuyla gözlerini ovuşturdu. "Kabus."

"Sarılmak ister misin?" diye sordu Yeosang yatağına vurarak ve Seonghwa kendi yatağından kalkıp Yeosang'ın yatağına doğru gelip pembe saçlı arkadaşının yanına uzandı. Yeosang Seonghwa'yı yakınına çekip sarılırken sarışın arkadaşı Yeosang'ın beline sarılıp yüzünü boynuna doğru gömdü.

Seonghwa'nın kabus gördüğünde uyanıp sarılmak için Yeosang'ı aramak gibi bir huyu vardı. Yeosang çoktan alıştığı için artık teklif eden o oluyordu.

Seonghwa, Yeosang'la mutlu ve güvende olduğu sürece pembe saçlı genç erkek onu güvende tutmak için her şeyi yapardı.

Çünkü biliyordu ki eğer bir çete üyesinin yakın bir akrabası ya da arkadaşı varsa...

O kişiyi ya rehin olarak alırlar

Ya da öldürürlerdi.

Yeosang bu düşünceyle Seonghwa'ya daha sıkı sarıldı, en yakın arkadaşına öyle bir şey olması düşüncesi bile onu korkutuyordu.

"Sangie? Bir sorun mu var?" diye sordu Seonghwa sessizce, ona ne kadar sıkı sarıldığını fark etmişti.

Yeosang başını salladı ve Seonghwa'nın sarı saç tutamlarıyla oynadı. "Yok bir şey. Uyu sen, saat geç oldu."

Bir kaç dakika sonra Seonghwa'dan küçük horultular gelirken Yeosang da gözleri uykudan kapanasıya kadar saçlarıyla oynamaya devam etti.

Kocaman esnerken uyku bedenini ele geçirdi ve gözleri kapanırken eli arkadaşının saçlarında uyuyakaldı.

•~x~•

Kim Chungha
21 yaşında
'Adamas'

Yeosang'ın arkadaşı
•Harika bir tetikçi
•Çok yetenekli, özellikle dansta

•~x~•

Arkadaşlar kandırdım aslında seongsang fici bu gsjdsh

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro