Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

İstenilmeyen Fedakarlıklar

Yağmur bütün şiddeti ile yağmaya devam ederken, Fury, Fell'i yakasından tutarak kaldırdı. Fell'in yüzü yara bere içindeydi. Fury'nin ise kıyafetleri tamamen kirlenmişti, "Mavi'yi vurdun!" Bir eliyle tutarken, diğer eliyle Fell'in yüzünü yumrukluyordu. Yüzüne onlarca yumruk yemiş adamın artık hareket edecek hali kalmamıştı. Hareket edememesinin bir yanında, konuşamıyordu da.

Zar zor çıktı laflar ağzından, "İste...yerek, yapma...dım." Fury onun laflarına kulak asmadan yere gömdü adamı, üstüne çıktı, sırtındaki pompalı tüfeği çekip adamın yüzüne dayadı.

Pompalı tüfeğin sürgüsünü çektikten sonra, namluyu adamın tam alnına dayadı. Tetiği çekmesi ile Fell'de kafa denen bir şey kalmayacaktı. Fury'nin adam vurmadan önce on saat bakışması gibi bir derdi yoktu, direk tetiği çekecekti ki, nereden geldiğini anlamadığı bir yumruk yedi. Yumruk onu havalandırıp geriye uçurdu. 

Çamurlaşmış toprağın üstüne düştükten sonra kalkan Fury, ayaklandığında, karşısında Scott'ı gördü, direk yumruğuna muştasını taktı, gözü bantlı olan adam, "Burada ne işin var Scott. Bana karşı mı duracaksın yoksa." Savaş yüzünden Fury artık dik duramıyordu, tek gözündeki fer gitmiş, kambur bir şekilde yumruklarını hazır tutuyordu. Scott, kırmızı siyah kostümünün üstündeki gümüş renkli kaskın içinden konuştu, "Çevredeki siviller sizin yüzünüzden korkuyor. Onları hiç düşünmüyor musun Fury."

Scott ve Fury konuşurken, Fell ayağa kalkıyordu kimseye fark ettirmeden. Fury, gözünü Scott'a diktiği için adamın arkasındakini fark etmedi. Scott ona gayet iyi niyetle, saldırmadan, sakince yaklaşmaya çalıştı, "Savaşa gerek yok Fury, eğer çevredeki siviller korkacaksa ben bu savaşa karşı çıkacağım."

Fell o sırada kalktı ve yere düşmüş tabancasını alıp Scott'a tuttu. Fury bunu görünce, sağ kolundaki ağ atıcısı ile Fell'in elindeki tabancayı çekti. Scott, kafasının dibinden bir tabancanın, kulağını sıyırıp geçtiğini görünce arkasına baktı ve Fell'den bir yumruk yedi. Yumruğu atan Fell, daha kendini toparlayamadan Fury elindeki muştayı adamın yanağına geçirdi. 

Yüzüne yediği yumruk ile sersemleyen Scott, kulaklığında Sam'in sesini duyunca onlara içinden küfür etti ve ikisini yalnız bıraktı. Sam'in peşinden giden Scott'ı aldırmadı kimse. Fury ve Fell kapışmaya devam etti. 

Sadece savaşanlar onlar değildi. Raina'nın kurdu ve Raven'da büyük bir kapışma içerisindeydi. Lycan türünde olan, iki ayağı üstünde durabilen kurt, Raven'ın siyah karga kanatlarından birini ısırmıştı. Kanatlarının gece siyahı rengindeki tüylerinde kan lekesi olmuştu. Raven kaçmaya çalışsa da, Kurt Tanrısı Lycaon'un elinden kurtulamıyordu. Hızlı, çevik ve güçlü olan kurt, karga kanatlı adamın peşini bırakmıyordu.

İnşaatın demirlerine tutunup kendini yukarıya çekerek yükselen kurt, sonuncu tutunduğu demirden iyice güç alıp fırladı ve yukarıya dik yükselen Raven'ı kanatlarından yakaladı. İki pençesiyle kanatlarından tutup, ayaklarıyla adamın sırtına bastırdı ve kanatları oradan koparmayı amaçlayarak çekmeye başladı.

Raven'ı zor durumda gören sarışın saçlı kız Faren, yayını yukarıya götürdü ve nişan almaya çalıştı. Raven kurtulmak için havada daireler çizdiği için kolay değildi. Faren, nişan aldığına inandığı anda elini yaydan çekti ve ok fırladı. Ok, Raven'a ulaşamadan Clint'in engellemek için attığı oka çarparak durdu.

Faren, havada iki okun çarpıştığını görünce önüne baktı, Clint Jr ona gülümsüyordu. Faren ise sinirinden dolayı pek de gülemiyordu. Attığı okların engellenmesini sevmezdi. İkinci okunu Clint'e doğrulttu. Clint'de aynı anda yayını ona doğru çevirmişti, ikisi de kafalarını yaylarına doğru eğmiş, nefeslerini tutarken, tam ortalarına Johnny ve Burak indi.

Ghost Rider olan Johnny, Burak'ı boğazından tutmuş ve yere düşerken onu yere çakmayı başarmıştı. Burnu kanayan, yüzü morluklar içinde olan Burak, Ghost Rider'a yüksek derecede elektrik verdi. Elektriğin rengiyle, masmavi parlayan Johhny'in içindeki Zarathos kükredi. Ona elektrik işlemese bile Burak'ın verdiği elektrik belki de bir kıtanın bir aylık toplam tükettiği elektriğin iki veya üç katıydı.

Ortaya çıkan elektriğin sesinden ve parıltısından orada olan herkes körleşti. Fury, etrafa yayılan mavi ışığı görünce Fell'i bırakıp koşacaktı ki Fell adamı sırtından vurdu. Zırhı sayesinde kurşun girmese de, Fury dengesini kaybedip yere düşmüştü. Kafasını, düştüğü yerdeki çamurdan kaldırıp karşısına baktığı zaman, yukarıya doğru uçan, kucağında bir kız olan, metal kanatlı siyahi bir adam gördü, "Sam," diyerek fısıldarken üstünde bir ağırlık hissetti.

Fell onun sırtının üstüne çıkıp kafasına silahı dayamıştı, "Galiba şimdi ödeşeceğiz." Tam kafasına silahı dayamış sıkacak iken, Erza gelip Fell'in yüzüne bir tekme attı. Tekmeyle ayağa kalkan ve gerileyen Fell, bir kaç darbe daha yedi genç kızdan.

Fury ise elleriyle yerden destek alarak kalkmaya çalışırken karşısında Wade'i gördü. Yüzüne doğru gelen kılıcı, iki elinin arasına alarak durdurdu ve elektrikli eldivenlerini çalıştırıp kılıca elektrik yükledi.

Wade, kılıcı tuttuğu yer yalıtkan olduğu için etkilenmedi ama kılıca çok fazla elektrik yüklediği için, hem Wade'e hemde Fury'e elektrik sıçradı. İkisi de geriye doğru uçtu, Fury'nin kostümü elektrik geçirmediği için bir şey olmamış olsa da, Wade'in göğsü yanmıştı.

Erza, Fell'e ardı ardına tekmeler indirirken adam daha fazla kaçamayacağını anladı ve kızın bacağına bıçak saplamak için bileğinin altında gizlediği gizli bıçağı çıkardı. O bıçağı eline alır almaz, yüz elli metre ötedeki inşaatta olan Clint, bıçağı ok atarak vurup adamın elinden düşürmüştü.

Elinden bıçağı düşen adam uzaklara bakınca ona bakıp gülen bir adet Clint gördü. Dikkati dağıldığı için karnına bir tekme yedi, ardından Erza'nın dizindeki dikenli dizlikten de yüzüne bir darbe aldı.

Wade, yattığı yerden kalkmamıştı, Fury onun ölmediğini biliyordu, ama neden kalkmadığını da merak etmişti, pompalısını eline alan adam yavaşça ilerlerken. Kafasına bir sopa yedi ve yere düştü. 

Rogue ve Raina dövüşüyordu. Raina, zıplayıp havada döndü ve pelerinin kenarları keskinleşerek Rogue'un kolunda büyük bir sıyrığa sebep oldu. Kolundan kan akıp, yeşil kıyafetinin kol kısmı kırmızıya dönerken, Raina tekrardan zıplayıp kızın tam göğsünün ortasına bir tekme attı. Yere indikten sonra da pençeleri ile saldırdı kıza. 

Kolundaki kanamayı durdurmaya çalışan beyaz saçlı kız, bu konuda pek başarılı değildi. Raina'nın pençeleri soyut olduğu için pençeleri ile saldırdığı zaman herhangi bir temas söz konusu olmuyordu.

O sırada Mavi, çamurların üstüne uzamış, yüzüne değen yağmur tanelerini hissetmekle uğraşıyordu. Etraftaki silah sesleri, patlama sesleri ona boğuk bir şekilde geliyordu. Gözleri de aynı şekilde bulanık görüyordu, 

Ama alnında ufak bir dokunuş hissetmesi ile vücudundaki bütün ağrıların kesilmesi bir oldu. Tekrar görmeye, duymaya başlamıştı ve hatta bacağını bile hissedebilir olmuştu. Ayağa kalkmaya çalışacakken kalkamadı. Beyaz elbiseli bir kız onun başında duruyordu. Her ne kadar Mavi, kızın elbisesinin altını görüyor olsa da bunu pek umursamadı.

Elbiseli, siyah düz saçlı kız eğildi, normal insanlara benzemeyen gözlerini Mavi'nin yüzüne dikti, "Onlar neden savaşıyor?"Mavi, iyileşmenin şokunda iken yarım yamalak bir cevap verdi, "Taht kavgası."

Kız, Mavi'nin yanından geçip gitti, sarışın kız, kafasını kaldırıp kızın gittiği yere bakmak istedi ama yorgunluğu ona engel oldu. Yerde yatan Fury'e doğru yaklaşan kız, yerde yatanın Fury olduğunu anlayınca durdu, "Ahmet?"

Yerde yatan adam, onun sesini duyar duymaz ayağa kalktı ve daha bakmadan sesin geldiği yere atlayarak sarıldı. Kafasını omzuna koydu ve sırtını sıvazlayarak kendini kıza bıraktı, "Anatalya, beni buldun." Fury'nin kıza sarılması ile savaşan herkes durdu. Kapışmanın içerisinde olan herkes, Fury'nin kıza sarılmasına bakıyorlardı.

Kafasını kızın omzundan kaldıran adam, kızın masum ve saf suratına baktı, "Anatalya..." Sımsıkı sarılmış olan adam ağlamaya başlamıştı. Onun bu yaptığı ortadaki bütün düşmanlıkları yok etmişti çünkü herkesin dikkati Fury'e odaklanmıştı. Faren ve Clint yan yana izliyordu olanları. Johnny ve Burak'da aynı şekilde tepeden izliyorlardı.

Raven ve Lycaon ise gözlerden kaybolmuştu.

Fury'in belkide aylardır aradığı kız, direk çıkıvermişti. Nereden gelmişti, daha önce nerelerdeydi. Adamın aklında bunlar gibi bir çok soru vardı ama bunlara cevap arayarak vakit kaybetmek istemiyordu. Anatalya'nın gelmesi ile adam dikkatini savaştan tamamen çekip almıştı. Tam Fury konuşacaktı ki, Anatalya araya girip böldü.

"Niye burada birbiriniz ile savaşıyorsunuz. Farkında değilsiniz sanırım, dışarıda Frank Castle'ın becerilerinde hazırlanan onlarca robot var. Sizin lider, efsane olarak gördüğünüz adamı kötü tarafta diriltmeye çalışıyorlar. Jigsaw'ın oğlu ve daha bir çok kötü adam da bu işin içinde.

Herkes, kızın dediğine hayretle tepki vermişti, hatta Johnny'nin yanındaki Burak, "S*ktir lan," diyerek tepkisini göstermişti. 

Fury ise elini kızın yanağına koydu, "Ne demek istiyorsun Anatalya?" Fury'nin arkasında duran, artık yürüyemeyecek hale gelmiş, yüzü gözü yara içinde olan Fell dedi ki, "Demek istiyor ki, bizim burada savaşmamız anlamsız. Ama onun laflarına kanacak değilim. Bana ait olanı alacağım!"

Fell, tabancasını Fury'e doğrultur doğrultmaz, Fury elini namluya dayadı, Fell yine de tetiği çekti. Kurşun elinin arkasından çıkmamıştı ama tabancanın namlusundan kanlar akmaya başlamıştı. Elinde tabancayı tutan adam, "Vibranyum kurşun," diyerek güldü. Fury elini çekip saldıracaktı ki, Anatalya onun omzuna dokununca durdu, saldırmadı.

Eline girmiş olan kurşunu, hiç bir mimiği oynamadan çıkarıp attıktan sonra, Fury, Anatalya'ya tekrardan baktı, o sırada hem onun ekibi hemde Fell'in ekibi etraflarına toplanmıştı. Fell, yüzündeki kanları elinin tersiyle sildi, hala Anatalya'nın doğruyu söylediğine inanmıyordu. Çünkü doğruyu söyleseydi, Fell'in bundan zaten çok uzun süre önce haberi olurdu.

Fury ise tam tersini düşünüyordu, bunu herkesten önce Anatalya bilebilirdi çünkü Anatalya kayıptı. O adamların elinde tutulmuş ise eğer, herkesten önce öğrenmiş olabilirdi. Fury, Fell'i susturabilmek için büyük bir teklif koydu ortaya. Elini uzattı Castle'ın yeğenine, "Eğer Anatalya yalan söylüyorsa Punisher ismini bırakırım." Ortamdaki herkes onun bunu nasıl teklif ettiğini düşünürken, adamın uzattığı eli sıktı, "Sana güvenmiyorum Fury."

Gözü bantlı, eli yaralı olan adam, kanayan elini sıkan elini sıktı, "Bende sana güvenmiyorum Fell, o ismi taşıyabileceğin konusunda. Demek ki güvensizlikler karşılıklı.

----------------------------------------------------

Bölüm pazar günü gelemediği için özür dilerim. Ama pazar günü gelemeyen bölümlerin en geç çarşambaya kadar geleceğini söylemiştim. Bu gün çarşamba ve pazar günü gelmemiş gereken bölüm işte burada. Umarım beğenmişsinizdir.

Filmlerin aksine, savaşların konuşularak sonlandırabileceğini göstermiş olduğum, biraz absürt, biraz değişik ama hepsinden önemlisi bol aksiyonlu bir bölümdü bence.

Bir yandan da Under Your Wings bağlantısı yaptım çok mutluyum. 

Her ne kadar Cast bölümünda olsa bile, işte Anatalya'da aşağıdaki tip,

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro