0.5
Lütfen okuduktan sonra yorum yapın ve oy verin❣️
🍑🍑🍑
Jelibonun boş paketini bir yana atarak telefonumu elime alıp yeniden saate baktım, daha sabahın yedisi yeni olmuştu. Cips paketini açarak çadırın çatısındakı pencereden gök yüzüne bakarken yemeye devam ettim.
Sabahın köründe yediklerim çok zararlıydı ama çok erken kalkmıştım ve daha hiç kimse kalkmamıştı. Gece deliksiz bir uyku asla çekmiş değildim, uyku tulumu beni bir süre rahat tutmak için idare etmişti. Zaman geçmek bilmiyordu ve insanlar bu saate uyanıp kahvaltı hazırlayacak değillerdi.
Biraz doğrulup pipeti dudaklarım arasına alıp içerken bıkmış usanmış bir şekilde gözlerimi kapadım. Neredeyse iki saate yakındır bu şekildeydim ve içeride oksijenin tükendiğini hissetmeye başlamıştım. İçeceğimi bir kenera bırakıp çadırın kapısının fermuarını açarak emekleyip dışarı çıktım.
Tutulmuş belimle yüzümü buruşturup gerinirken ağaçlar arasında uzaklaşan beden dikkatimi çekmişti. Dudaklarımı ıslatıp gözlerimi kısarak baktığımda Zayn olduğunu anlamak birkaç saniyemi almıştı.
Benim dışımda birisinin daha uyandığını görmek şaşırtıcıydı. Arkasından bakmaya devam ederken yanına gidip, gitmemek arasında kalmıştım. Onunla yakın olmak istiyordum ve şu an sadece ikimiz var gibiydik, herkes çadırlarında uyuyordu.
Ayaklarım ona ulaşmak için aceleci ve büyük adımlar atmaya başladığında yanına ulaşmamla yavaşlayarak elimi şortumun ceplerine yerleştirdim.
"Günaydın, erkencisin."
Gözleri beni bulurken birkaç saniye inceledikten sonra kafasını salladı. "Günaydın, sen de erkencisin." Yürümeye devam ederken konuştuğunda omuz silktim. "Uzun zamandır uyanığım, yürüyüşe mi çıktın?"
"Biraz öyle oldu, sevdiyim bir yerim var ilerde."
Başımı çevirip yandan yüzünü saniyelik incelerken "Yalnız mı yürümek istiyorsun o zaman?" diye mırıldandım.
Dudaklarında oluşan hafif gülümseme ile yüzünü bana doğru çevirdi. "Sana öyle bir ima da bulunduğumu hatırlamıyorum."
"Tamam." Başımı önüme çevirip yürürken yere bakarken yanağımın içini ısırdım, gülümsemek istemiyordum ona bakarken. Kendimi belli etmek belki de uzaklaşmamıza sebep olabilirdi, aramızda bir konuşma geçecek samimiyete sahiptik.
"İşte burası, tamamen güneş insanın üzerine vuruyor ve ormanın en kocaman ağacı tek başına mükemmel gözüküyor." Ağacın altına giderek oturduğunda etrafı incelerken "Güzelmiş." diye onaylayıp yanına oturdum.
"Biliyorum."
Sessizce etrafı seyretmeye başlamıştık, gözlerim bazen kaçamak bir şekilde yüzüne dönüyordu. Onun yanındayken kelimeler birbirine giriyordu ve ben ne hakkında konuşacağımı bilmiyordum. O da pek konuşkan değildi aslında, hiçbir şey kolay değildi.
"Kampı sevdin mi?"
Ben artık kıvranmaya başlarken aniden sessizliği bozan sorusu ile başımı ona doğru çevirdim. Yüzünün yandan güzelliğini anlık incelemiştim. Kipriklerinin uzunluğu belli olurken dudaklarının dolgunluğu öne çıkmıştı ve burnu sanki özenle yaratılmış gibiydi.
"Evet..." Başımı sallarken gözlerimi ondan çekip ağaca daha çok yaslandım. "Ama insanların parasını alıp sonra sizinle arkadaş olmalarına izin vermeniz hiç hoş gelmiyor bana."
Doğruca düşüncelerimi söylemiştim çünki bu konu gerçekten saçmaydı, insanları kullanıyorlarmış gibi geliyordu kulağa.
"Ama sen de para verip aramıza katıldın."
Yüzünü bana doğru çevirip başını yana yatırdığında ciddi ses tonu ile birkaç saniye etrafa baktım. Dudaklarım konuşmak için aralanırken söyleyebileceğim bir sebep yoktu onun karşısında. Seni görüp beğendiğim için bu kapitalizm kokan gruba girmek istedim diyemezdim.
"Görüyor musun hiç cevap bile veremedin. Ama o para benim cebime girmiyor ve fikir de benden çıkmadı. John bir aralar çok sıkışıktı ve benden böyle bir ricada bulundu. Ben de onun için kabul ettim, bu paraya ihtiyacım yok. Ailem düzenli olarak hesabıma para yatırıyor her ay." Omuz silkerek konuştuğunda bana açıklamada bulunması hoşuma gitmişti, sanki onu doğru tanımamı istermiş gibiydi.
"Ailen nerede yaşıyor ki?"
"Londrada, ben de londralıyım. Buraya okulum için gelmiştim sonra İtalyayı çok sevdim ve bu kasabaya yerleşme kararı aldım."
Merakla onu dinlerken başımı usulca olumlu anlamda sallıyordum gözleri yüzümde gezinirken sordu. "Sen nerelisin?"
"Ben Amerikan ve de İtalyanım. Babam burada doğmuş ve büyümüştü, sonradan Amerikaya gelmiş ve annemle tanışmışlar. Bundan yaklaşık beş yıl önce babam hem işinden gelen teklif için hem de buranın güzelliği için dönmek istediğinde ikimiz de kabul ettik. Burayı seviyorum, herbir köşesi sanki önceden dekore edilmiş gibi."
"Bir tablo gibi." Kısık sesi ile fısıldadığında onaylayarak ela gözlerinden yavaşça gözlerimi çektim. Ağacın altında dakikalarca sohbet ettikten sonra artık herkesin uyanmış olduğunu düşünüp geri dönmüştük.
Ve ben ilk defa hayatımda bu kadar huzur dolu bir konuşma yaptığımı keşfetmiştim, onunla birlikte sabahın ilk ışıklarında.
🍑🍑🍑
Hikaye oldukça geç büyüyor ve desteğinizi umuyorum. Lütfen oy atın ve satır arası yorum yapın.
Sizleri seviyorum❤️
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro