0.1
✨✨✨
Şeftali dilimini reçelin içinde döndürürken elimi yüzüme yaslayarak gözlerimi yeşil bahçe içerisinde gezdirdim. Sıcak rüzgar şeftali ağaçlarının yaprakları arasında dansediyordu, İtalyanın güzel bir kasabasında uyandığım her sabah gibi.
"Tim, bence yumurtadan ve peynirden yemelisin."
Başımı kaldırıp annemin yeşil gözlerine bakarak ardından tabağıma baktım. Şeftali ve çilek reçeli uyumlu değildi, sadece dalgındım.
Yardımcımız Bayan Maria bana beyaz bir tabak getirdiğinde teşekkür ederek başımı salladım. Annem tabağı benim için doldururken arkama yaslanarak kahvemden bir yudum aldım. Yakın arkadaşım iki haftadır Amerikaya taşınmıştı, bu sanatsal kasaba onun kumar oyunları için yeterince 'modern' değilmiş.
"Bir çocukla çıkıyor musun, Tim?"
Annem meraklı gülümsemesi ile tabağı önüme bıraktığında temiz bir çatal ile birlikte derin bir nefes de aldım.
Bazen cinsel yönelimimi aileme açıklamakla iyi mi yaptım diye düşünüyordum.On altı yaşımdayken yani iki yıl önce kendimi keşfetmemle birlikte aynı ay içerisinde onlara söylemiştim, oldukça anlayışlı karşılanmıştım. Ama annem oldukça ilgili davranmaya başlamıştı, beni hep rahat ettirmek isterken tam tersini yapıyordu.
"Erkek arkadaşım yok, anne." Beyaz ve sarı peynirden bıçak yardımı ile keserken beni şaşırtmayacak bir türde soru sormuştu.
"Yani kız arkadaşın mı var?" Kaşlarını çatarak sorduğunda babam da artık annemi durması için uyarmıştı. "Hala eşcinselim, son iki yılda olduğu gibi." Sahte bir şekilde gülümseyip kahvaltıma başladım.
"Sadece Eric gittikten sonra çok yalnız kaldın burada, bu yüzden bir sevgilin olması seni yalnızlıktan kurtarır diye düşünüyorum." Kısa saçları ile oynayarak tedirgin ve sevecen bir şekilde cümlesini bitirdi. Dudaklarımı aralayıp ona inanamayarak baktığımda babam söze girmişti.
"Carmela, bunun yerine onun özel tercihlerine girişmeden bir arkadaş edinmesini tavsiye edebiliriz. Timothée, bence kahvaltıdan sonra kasaba merkezine gitmelisin, eminim orada bir sürü iyi anlaşabileceğin yaşatın vardır."
"Haklısın!" Hızlıca ayağa kalkarak güneş gözlüğümü aldım. "O yüzden şimdi gidiyorum." Annemin boğucu söhbetinden kurtulmak için evin bahçesinden çıktığımda kaygım bir arkadaş aramak değildi. Ellerimi ceplerime yerleştirerek sokakta yürürken gideceğim konumu deniz diye belirlemiştim.
Biraz kumsalda yürüyüş yapar ve dondurma yerdim, kitaplarım için eve geri dönemezdim artık.
Ayaklarım sandaletimden sıcak kuma temas ederken elimi eski taş yapılar üzerine koyarak yürümeye devam ettim. Köpüklü dalgalar altın kumlara vurarak yatıştırıcı bir manzara sunuyordu, sıcağı ve denizin getirdiği ferahlığı seviyordum.
Eric'in kariyer planlamasına saygı duyuyordum, onunla düşüncelerimiz hiç aynı olmamıştı ama bu arkadaş olmamız için bir sorun değildi. Kitap okumasa bile parlak bir zekası vardı, para kazanmayı seviyordu. En azından görüntülü konuşma icat edilmişti ve onun Amerika maceralarını dinleyebiliyordum.
Düşüncelerim içerisinde savrulurken dalgalı saçlarımı rüzgarın temasları ile geriye yatırdım, kulağıma dolan bağırış ve gülüşme sesleri beni denizin ışıltısının büyüsünden çekip alabilmişti. Gözlüğümü çıkarıp eğlenen arkadaş grubuna bakarak küçük adımlarımı atmaya devam ettim. Dalış yapıyorlardı sanırım, oldukça geniş bir arkadaş grubuydu. Muhtemelen benim içime dönük karakterim için oldukça fazla insandı.
Gözlerim insanlar arasından gezinirken birisi ilgimi çekmişti, bedeni sert boya darbeleri ile kaplı olan esmer bir çocuk. Yanındakı kıza dalış mazamelerini anlatıyordu, saçları yeni denizden çıkmış gibi ıslaktı ve güneş daha kurutamamıştı. İstemsizce yutkunurken onu izlediğimde gülümsemem kendiliğinden dudaklarımı bulmuştu.
Büyük adımlar atmaya başlayarak onların yanına ilerledim, belki de yeni arkadaşlar edinlemeliydim.
Oturdukları masanın yanına vardığımda sandalyede oturan siyahi çocuk "Selam, dostum." demişti. Oldukça arkadaşça yaklaşım ile gözlerimi tamamen sandalyeden ayağa kalkan çocuğa çevirdim.
"Selam, Ben Timothée." Elimi uzattığımda sıkarak isminin John olduğunu söylemişti. "Dalış mı yapıyorsunuz?" Gözlerimi denize giren kızlara ve erkeklere çevirdim. "Evet, aktiviteler yapıyoruz. Sende bize katılmak ister misin?"
Dudak büzerek başımı olumlu anlamda salladım. "Olur."
"Tamam o zaman, giriş ücreti yüz dolar."
"Ne?" Anlamayarak kaşlarımı çattığımda cebinden bir kağıt ve kalem çıkarıp masanın üzerine bırakmıştı. "Arkadaş grubumuza dahil olmak ve aktivitelerden yararlanmak istiyorsan yüz dolar vermeli ve isminin önüne imzanı atmalısın."
Yüzümde alaycı bir gülümseme oluşurken hafifçe gözderip ardından başımı olumlu anlamda salladım. Cebimden kağıt para çıkarıp uzattıktan sonra kalemi aldım imza atmak için. Hayatımda duyduğum en sahte ve saçma grup olabilirdi, muhtemelen popüler oldukları için insanlardan kendileri ile takılmaları karşılığında para alıyordu. Arkadaşlıklarını para ile satıyorlardı ve buradakı insanlar bu durumdan oldukça mutlulardı.
Olayın bilincinde olsam bile bu saçmalığa göz yumarak imzamı diğer imzaların altına attım.
"Gruba hoşgeldin, tatlı oğlan."
John gülerek bana sarılıp omzuma omzu ile vurduğunda zorunlu gülümsemem ile geri çekildim.
"Bu paletler ayağıma dar geldi, John." Duyduğum aksanlı ve değişik tondakı ses ile yanımıza gelen dövmeli çocuğu daha yeni farketmiştim. John kafasını sallayarak yanımızdan ayrılırken ellerimi yeniden cebime sokup dudaklarımı biri birine bastırarak önce ıslak yüzüne ardından denize baktım. Konuşma canlısı birisi değildim.
"Demek arkadaş grubumuza sende katıldın?"
Sorusu ile gözlerimi hızlıca yüzüne çevirerek başımı olumlu anlamda salladım. "E... evet, az önce imza attım şu sözleşme gibi kağıdınıza."
"Gördüm."
"Senin paletini diğeri ile karıştırmışım, arabadan getirdim." John elinde mavi paletler ile döndüğünde gözlerimi hala onun üzerinden çekememiştim. O, yakışıklı bir erkekti ve dikkatimi kendine çekecek kadar ateşli.
"İyi eğlenceler, tatlı oğlan."
Gözlerim dudaklarına inerken az önce John'un bana taktığı ismi tekrar ederek küçük bir gülümseme oluşturmuştu yüzümde. Yeniden onu dalış için bekleyen kızların yanına döndüğünde mavi dalgalar altında kaybolana kadar onu izledim. Gözümü ondan ayırmak istemeyeceğim kadar güzel bir tabloydu.
"Sana da dalış mazemelerini vermemi ister misin?"
John elini omzuma atarak sorduğunda kesik bir nefes alarak başımı olumsuzca salladım. "Ben size başka bir zaman katılırım, kağıda numaramı da yazdım ulaşmak için."
"Görüşürüz o zaman, dostum."
Sadece başımı sallayıp uzaklaşırken alt dudağımla oynayarak başımı aşağı eğip parlayan kumlara dalgın bir şekilde baktım.
Neden içimden bir ses onun hetero olduğunu bağırıyordu?
🌊🌊🌊
Herkese selamlar. Eskiden zustin diye gay hikayem vardı ama ona devam edemediğimde kaldırdım ve birkaç haftadır yeni bir boyxboy yazmak istiyordum. Timothee ve Zayn karakterlerini seçtim bu hikaye için.
Lütfen fikirlerinizi bildirin ve yorum atın. Beni gerçekten yorumlarınız ve oylarınız çok mutlu ediyor.
Sizleri seviyorum❤️
Timothée Chalamet
Zayn Malik
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro