#5
"Bizimle çalışacağın için gerçekten çok mutluyuz Jungkook. Merak etme Serpents'i ortadan kaldıracağız."
"Teşekkürler Bay Kim. Bende sizinle çalıştığım için mutluyum. En kısa zamanda Serpents'i mahvedeceğimize inanıyorum açıkçası."
"O zaman alın bakalım bu flaş bellekleri. İçinde gerekli her bilgi var."
"O zaman biz çıkıyoruz Namjoon ve Müdür Yeosan."
İkiside onu onaylarken Taehyung bana işaret yaparak peşinden gelmemi sağlamıştı.
"O zaman bugün mekanlarını bir yoklayalım. Böylece yakalarken ya da olur da kavga da dövüşte işimize yarar bunlar."
"Peki Komiser. Ama seni tanırlar mı?"
"Bilemiyorum. Kılık değiştirmek de istemiyorum açıkçası. Ama bu önemli bir görev olduğundan sanırım bazı gizlilik detaylarını düşünmeliyim."
"Peki o zaman ilk mekanımıza gidelim ve seni tanıyıp tanımadıklarını görelim komiser. Gerçi henüz ne tür bir tanışmışlığınız var tam bilmiyorum ama umarım seni fark etmezler."
"Aslında pek sanmıyorum. Sadece ele başları olan o adamın beni tanıma ihtimali var."
Kurdum huzursuzca kıpırdandığında daha fazla konuşma gereği duymadan arabama doğru ilerliyordum ki omzumda hissettiğim sıcak dokunuşla başımı esmerden yana çevirmiştim.
"Ne yaşadın da bu kadar kötü oldun bilmiyorum komiser ama merak etme bu sefer yanında biri var."
Göz kırpıp hızlı adımlarla arabanın öteki tarafına geçip bindiğinde başımı gülerek iki yana sallamış ardından vakit kaybetmeden sürücü koltuğuna yerleşmiştim.
"Hadi o zaman başlıyoruz."
- - - - - - - -
"Geldik."
Arabayı boş bir köşeye park edip indiğimizde etrafa şöyle bir bakınan Taehyung sanki buralara hakimmişçesine ilerlemeye başlamıştı.
"Hadi Jeon."
Faxla oyalanmadan onun peşine ilerlerken ne olur ne olmaz diye yanıma aldığım silahımı elimle bir yoklamış ardından üstümdeki kot ceketimi düzelterek Taehyung'un peşinden bar tarzı restorana girmiştik. Açıkçası burada kötü işlerin döndüğünü söyleseler inanmazdım ama hal böyle olunca mecbur giderek soğuk kanlı ve şaşırmaz biri oluyordunuz.
Etrafı şöyle bir kolaçan eden Taehyung sabah vakti olduğundan pek bir ipucu bulamamıştı benim gibi. O yüzden ilk adımı atmaya karar vermiş bir şekilde ortada duran yuvarlak bar yetine ilerlemiştim.
"Pardon patronunuz burada mı acaba?"
"Ah hayır efendim. Ama saat iki gibi burada olur. Başka bir isteğiniz var mı?"
Benim yerime ne zaman yanıma geldiğini anlamadığım Taehyung benim yerime cevap vermişti.
"Hayır teşekkürler."
Ardından daha fazla oyalanmadan belimden yakaladığı gibi beni çıkışa yönlendirmişti.
"Bir planım var komiser."
Gözlerim istemsizce irileşirken merak benden yukarda kalan yüzüne baktığımda sırıtarak tam karşımızda duran restoranı göstermişti.
"Arkadaşım oranın sahibi. Bence kamera kayıtlarını rahatça alabiliriz. Sadece o da değil buralardaki herkesi iyi tanır. İşimize yarar bilgiler edinebileceğimizi umuyorum."
Bu sefer ben de sırıtmaya başladığımda hızlı adımlarla karşıdaki restorana girmiştik.
"Hoşgeldiniz Bay Kim."
Anlaşılan çalışanların onu tanıyacağı kadar sık geliyordu buraya? Demek ondan ilk geldiğimizde buralara hakim gibi hemencecik ilerlemişti.
"Yeonjun odasında mı?"
"Aslında burdayım. Hoşgeldin Taehyung."
Burnuma dolan ağır feramonlar, çekici bir ses ve arkamızdan çıkan iri beden ve o parlak lacivert gözler. Yüzyılın deltası Choi Yeonjun.
Bu sefer cidden şaşkınlığımı gizleyemediğimde Taehyungla tokalaşan beden beni fark etmiş kibar bir gülümsemeyle karşıma geçmişti.
"Yeonjun bu Jungkook. Beraber bir iş için buradayız."
Taehyung'un açıklaması ardından tekrar gülümseyip bana döndüğünde şoku atlatmış bir şekilde biraz da çekinerek benimle tanışmak isteyen bedeni cevaplamıştım.
"Tanıştığımıza memnun oldum Jungkook. Yapabileceğim bir şeyse size seve seve yardım ederim elbette."
"Ben de tanıştığımıza memnun oldum Yeonjun. Ve itiraf etmeliyim ki biraz da şaşırdım."
Bana samimi bir tebessüm beren delta ona karşı olan çekingenliğimi yavaş yavaş üstümden atmamı sağlıyordu.
"Size nasıl yardımcı olabilirim?"
"Bunu odanda konuşsak. Biraz gizli de."
"Peki o zaman gelin."
Sanırım bana mallık yüklenmişti çünkü benim yerime her şeyi Taehyung hallediyordu. Gerçi arkadaşıydı orası ayrı.
Yeonjun'un bizi yukarı kata çıkartıp arkada kalan büyük kapılı odaya sokmasıyla ciğerlerime dolan ağrı feramonlar yüzünden kurdum daralsa da şu anlık bunu geri plana atmayı tercih etmiştim.
Tabii bu durumdan Taehyung benim kadar etkilenmiyordu bile.
Odaya girip ardımızdan kapıyı kapatan Yeonjun ile masasının önündeki koltuklara yerleşmiştik.
"Evet beyler sorun nedir?"
"Karşıdaki barın müdürüyle ilgili bilgiler lazım bize."
"Şöyle diyeyim. Buranın müdürünü sıkça değiştirirler. Serpents'e ait olduğu için ve daha önce başına koydukları müdürün olayları yüzünden böyle önlem aldılar."
"O müdürün adı neydi hatırlıyor musunuz peki?"
"Kim Hanyoung."
Bunu yanımda getirdiğim küçük not defterine karalarken baskın feramon kokusunun artmasından dolayı anlık gözlerim kararmış konuşan ikiliyi dinleyemediğim için bir anda konuşmalarının arasına dalmıştım.
"Pardon camı açabilir miyim? Yoksa birazdan bayılacağım da."
İkisi de durumu yeni idrak ederken Yeonjun benden önce cama ulaşıp açtıktan birkaç saniye sonra nefes alma ihtiyacıyla kendimi cama atmıştım.
"Çok özür dilerim Jungkook. Şu Taehyung ayısı etkilenmediği için bir an aklımdan çıktı feramon olayı."
"Hayır hayır sorun değil. Sadece biraz oksijene ihtiyacım var."
Her ne kadar kabul etmek istemesem de iki baskın türün arasında kalan bedenim biraz güçsüz düşmüştü sanırım.
"İyi misin komiser?"
Taehyung'un kalın tınılı sesi kulaklarıma dolarken cevap vermeden başımı olumlu anlamda salladığımda Yeonjun tekrardan konuşmuştu.
"Eğer kendini iyi hissetmiyorsan biraz çıkıp hava alabilirsin Jungkook. Hem dışarıda ki oturma alanlarımız da boş?"
Kararsızca Taehyung'a baktığımda beni rahatlatmak için konuşmuştu.
"Ben gereken tüm her şeyi öğrenip seni bilgilendiririm. Ama şu an kötü görünüyorsun komiser."
"Peki ben bir hava alayım o zaman. Biraz bunaldım gibi."
"Ben size eşlik edeyim o zaman."
Yeonjun'un dediğine itiraz etmezken bizi odadan çıkarmış daha rahat bir nefes almamı sağlamıştı.
"Kusuruma bakmayın ben sizin feramonlarımdan etkilenebileceğinizi unutmuşum."
"Önemli değil. Hem birazdan toparlanırım."
"Yanlış anlamayın bir şey soracağım."
"Buyrun lütfen."
"Uzun zamandır bastırıcı mı kullanıyorsunuz? Yani kurdunuzun feramon kokusu az ve odamdaki feramon kokusuna tahammülünüz düşüktü."
"Önemli bir davadan dolayı bu ayda dahil üç aydır kullanıyordum. Bu kadar belli olduğunu bilmiyordum bu arada."
"Açıkçası delta olduğum için daha çabuk anladım diyelim. Bir de görüştüğünüz biri var mı?"
Kafam karışırken istemsizce ağzımdan bir hı sesi kaçmış çabucak toparlayarak düzgün bir cevap vermiştim.
"Ne için sorduğunuzu anlamadım?"
"Pardon bir an çok kaba oldu böyle sormam. Bastırıcılar yüzünden kurdunuzun istekleri bastırıldığı için sormuştum aslında. Yani görüştüğünüz biri varsa onu daha çok arzulamanız yüzünden bastırıcıyla da olsa zor zapt edileceğini düşünmüştüm."
"Ah şimdi anladım demek istediğinizi. Görüştüğüm biri yok ve sanırım bu yüzden bastırıcılar daha çok etkili olmuş olabilir."
Kendi kendine bir şeyler mırıldanan beden Jungkook'u köşedeki boş masaya yerleştirdikten sonra kendisini bekleyen Taehyung'un yanına doğru ilerlemişti.
Kafası karışıktı Taehyung'un uzun zamandır devletin adamlarıyla iş yaptığını görmemiş, duymamıştı. Bu delta olanı şaşırtıyordu. Üstelik ülkenin en iyilerinden olan Jeon Jungkook'u getirmesi daha garipti onun için. Çünkü adamın keskin bir zekası olduğunu duymuştu. Zaten o yüzden odası o kadar yoğun feramon kokuyordu ya. Komiseri zayıflatmak kafasını dağıtmak için.
Çok geçmeden tekrar odasına girdiğimde onu camın önünde bekleyen vahşi alfaya doğru ilerlemişti.
"O da mı bir piyon? Sen devletin adamlarıyla iş yapmazsın."
Şeytani bir gülüşle camdan Jungkook'un olduğu tarafa bakan vahşi alfa en yakın dostuna gerçeği söylemekten çekinmemişti.
"O da bir piyon. Ama en önemli piyon."
Kafası karışmış olan delta merakla dostuna baktığında henüz daha ne yapmaya çalıştığını anlamış değildi. Arkadaşı kendini polis teşkilatından biri gibi göstermiş Jungkook denen alfayla ortak olmuş şu an ise onun yanına getirmişti.
"Kusura bakma Taehyung ama hâlâ anlamadım."
"Bizim yeraltındaki tüm her şeyi çözecek bir piyon bu. Serpents'in dikkatini dağıtacak bizde o sırada bize lazım olanı alacağız."
"Las Vegas'ın yeraltı mahzenini mi diyorsun?!"
"Ta kendisinden bahsediyorum."
"Sen çok zeki bir herifsin Taehyung!"
Sırıtarak son kez en yakın arkadaşına bakıp son sözlerini de söyledikten sonra aşağıda kendisini merakla bekleyen piyonuna doğru ilerlemişti.
"Bir şeyler bilmiyormuş gibi davranmaya devam et. Be bugün gece yarısından önce yeraltında benim odamda ol. Planlar yapılsın ve taşlar yerlerine kondun değil mi?"
Ama Taehyung'un hesaba katmadığı bir şey vardı. Küçük bir olasılık. O kullanıp kenara işlevsiz diye atılan piyonun vezir olması ihtimali...
- - - - - - -
Ben geldimm!
Umarım bölümü beğenirsiniz çünkü ben diğer bölümler için çok heyecanlıyım 🫢
Diğer bölüm görüşürüz ✌️
•Leo
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro