Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

#3













"Soğuk bez seni daha çabuk rahatlatacak. Bir şeye ihtiyacın olursa seslenirsin."

"Teşekkürler hyung. İyi geceler."

Saçlarımı karıştırıp üstüme ince bir pike örten Hoseok hyungum odanın ışıklarını kapatıp çıktığında bende uyumak için alnımdaki beze dikkat ederek yastığımı düzeltip uyku pozisyonu almıştım.



Gecenin bir yarısı aniden bilincim açıldığında huysuzlanarak gözlerimi araladığımda elimden tutan bedene bakışlarımı çevirmiş karşılaştığım zümrüt yeşili gözler ve sarı saçlarla şaşıracakken karşımdaki beden sanki burda olması çok normal bir şeymiş gibi saçlarımı karıştırmış ardından uykumu getiren o sakinleştirici feramonlarından yayarken fısıldamıştı.


"Güzelce uyu alfa."



- - - - - - - - -





Sabah kalktığımda kendimi aşırı enerjik hissediyordum ve kafası karışım. Sanırım dünki soğuk bez iyi gelmişti. Ya da baskın alfanın feramonları. Gerçi bir rüya olup almadığından da emin değildim. Ama o yeşil gözler ilk gördüğüm andan beri aklıma kazınmıştı. Üstelik kaplaranlık gecede parlak bir şekilde yüzüme bakan o gözler pekte rüya gibi durmuyordu.

Ama Hoseok hyunga bundan bahsetmemiştim. Aynı şekilde karakola gittiğimde Jimilere de bahsetmemiştim.



"İstersen eve git ve dinlen Jungkook. Davayı biz hallederiz?"

"Hayır Jimin. Bu sefer çok yaklaştım. Baksana tehdit mesajım bile var."

Yaptığım şakaya göz deviren ekibimle somurtmuş ardından evimde bulduğumuz ufak delil sayesinde tespit ettiğimiz kişiler ve mekandan haber gelince baskın için hazırlıklara başlamıştık.



- - - - - - - -




"Evet bu da sonuncu adamımız."

Yakaladığımız son adamı da sorgulayıp parmaklıkların arasına attığımızda derin bir nefes almıştım. Üç aydır aradığımız adamlar panikle açık vermişlerdi ve sonunda yakalanmışlardı.


Kendimi odamızdaki sandalyeme attığımda içeriye dolan alkış sesleriyle sandalyemle bir tur yerimde dönmüştüm.

"Tebrikler komiser Jeon!"

Jiminin başlattığı alkış seline bir de bu eklendiğinde ekibi sakinleştirmek zor olmuştu.

"Komiserim bunu kutlamak için içmeye gidelim lütfen."

Yoongi'nin ortaya attığı fikir herkesin hoşuna giderken ufak bir ikna sürecinin ardından bu akşam için sözleşmiştik.

"Ben şimdi çıkıyorum gençler akşam birazcık gecikebilirim. Malum yeni bir eve ihtiyacım var."

"Tamamdır komiserim!"

"Jimin ve Yeonjun burası size emanet bir şey olursa haber verirsiniz."

"Tamamdır komiserim!"


- - - - - - - -




Güvenlik açısından daha korunaklı bir ev seçmiştim bu sefer. Gerçi suçlular için pek farketmezdi ama ben yine de alabileceğim önlemleri almıştım.

"Vayy burası cidden güzelmiş Jungkook. Üstelik benim çalıştığım hastaneye, iş yerine ve merkeze de yakın."

"Burayı cidden beğendim hyung. Sadece eşyalara ve giysilere ihtiyacım var."

"Merak etme ben mobilyaları hallettim. Yarına kadar da evi yerleştirir oturmaya hazır hale getiririz."

"Teşekkür ederim hyung."


"Rica ederim canım. Bu arada annemlere söylemedin değil mi?"

"Hayır yok. Endişelenmesinler boş yere."

"Peki o zaman bana geçelim mi artık?"

"Olur hyung. Akşam zaten ufak bir kutlamam var."




- - - - - - - - -




Ekipçe içmeye gideceğimiz için ve evden sadece günlük kıyafetlerimi alabildiğim için Hoseok hyungumun dolabına göz atmakta sakınca görmemiştim.

Hep siyah pantolon giydiğim için bu sefer mavi geniş bir pantolonla beyaz dar bir tişörtü kaptığım gibi kısa süreli odama geri dönmüştüm.


Buluşma saatine çok az kaldığı ve fazla da gecikmek istemediğim için biraz hızlı olarak aldıklarımı üstüme geçirmiş kot ceketimi de giydikten sonra üzerime normalde sevmesem de parfüm sıkmıştım. Ardından fazla oyalanmadan telefonum ve cüzdanımı alıp evden çıkmıştım.


Buluşacağımız yer buraya yakın olduğundan yürümeyi seçmiştim. Zaten yedi dakika içinde mekana varmıştım.

İçeriye girdiğim gibi beni fark eden Jimin onları bulmakla uğraşmama engel olup yerlerini belli etmişti.


Ufak bir baş selamının ardından herkes içkilerini söylerken fazla içmeme taraftarıydım çünkü uzun zamandır sağlığımı korumak için içmiyordum. Ama sanırım ekiptekilerin zorlamasıyla içeceğe benziyordum.


"Gerçekten bira mı içeceksiniz komiserim?"

Şaşkınca soran Yeonjun'u onaylarcasına başımı salladığımda memnuniyetsizce suratını buruşturmuştu.

"Hadi ama komiserim sadece bugünlük?"

"Evet komiserim. Hem zaten yarın tatil günümüz!"

"Hadi Jungkook. Söz fazla sarhoş olmana izin vermeyiz."

"Tamam durun. İçeceğim."

Jimin'in dediğine güvenerek ve kırk yılda bir böyle bir ortamda bulunduğumdan daha fazla ısrar etmemeleri için kabul etmiştim bunu ama herkesin abartıp kör kütük sarhoş olacağını düşünmemiştim.

"Hadi komiserim son sojunuz!"

Hepsi içmem için alkışlayıp tezahürat yaparken zaten iyice uçmuş olan kafamla fondip yapıp tüm içkiyi tekte içmiştim. Eh tabi çarpmıştı.

Boğazımı yakarak mideme giren sıvıyla yüzümü buruşturup gözlerimi araladığımda herkesin bir çifti daha olduğunu görmek şaşırtıcıydı. Tek bir mantıklı düşünen nöronuma uyarak kurabildiğim en düzgün cümleyi kurmuştum.

"Hadi herkes evlerine."


Hepsi bir şeyler derken cümleler asla birbirini tamamlamıyordu ama çok geçmeden herkesi birileri alırken masada tek kalmıştım. Eh ekibin başı olarak herkesi sağ salim teslim ettiğime göre sıra bendeydi sanırsam. Güç bela savsak adımlar atarak kendimi mekanın dışına attığımda yüzüme vuran soğuk hava biraz iyi gelmişti.

Hyungumu aramak için ceplerimi yokladığımda bulanık beynim neyin ne olduğunu algılamakta zorlandığı için kaldırıma oturmuş elime gelen ilk şeyi alarak kulağıma götürmüştüm.

"Alo hyungg."

"Niye cevap vermiyorsun?"

Peltek çıkan sesim ve artık bir mantıklı düşünen nöronun bulunmadığı beynim elimdeki bu kare şeyin ne olduğunu anlamak için gözümün önüne getirdiğim cüzdanıma tuhaf bakışlar atmama neden olurken huysuzca mırıldanmıştım.

"Ama bu telefon değilmiş ki?"

"Öyle değil mi?"

Beni onaylaması için yanımdakine hitaben konuştuğumda önüme çömelen kişi gülerek başını iki yana sallamıştı.

Gördüğüm yeşil gözlerle bir anda heyecana kapılarak bağırarak konuşmama engel olamamıştım.


"AAA SEN O GÖZLERİ GÜZEL ALFASIN!"


"Evet benim Jeon. Beni tanıyabilmen güzel."

"Tanımaz olur muyum? Ama neden iki tanesiniz ve dönüyorsunuz."

Karşımdaki esmerden şaşkın bir 'ne' nidası çıkarken nedensizce gelen gülme isteğimi bastıramamıştım. Kahkahalarım tüm sokakta yankılanırken taşıyamadığın bedenim geriye doğru yıkılacağı zaman beni kavrayan güçlü ve sıcak ellerle durulmuştum.

"Hadi güzelim seni evine götüreyim çok feci sarhoş olmuşsun."

"Ben sarhoş değilim ki? Hem benim evim yok."

Beni ayağa kaldıran beden sıkıca belimden tutup bana destek olmaya devam ederken bu kadar mantıklı cümleler kurduğum için kendimi tebrik ediyordum.

"Ne demek evin yok?"

"Bilmiyor musun? Evime girip tüm her şeyimi parçalamışlardı."

Bu seferde bastıran ağlama isteğime karşı çıkamayıp ağlamaya başladığımda yanımdaki bedenin bu bipolar halime nasıl katlandığını anlayamamıştım doğrusu.

"Şhh tamam özür dilerim. Ama seni sağ salim abine teslim etmeliyim."

"Abimi tanıyor musun?"

"Evet doktor hem de değil mi?"

"Aaaa doğru bildin!"

Bedenimi taşımak zor olduğu için öne doğru yalpaladığımda yanımdaki beden beni daha sıkı kavramıştı.

"Ben gelmezseydim nasıl eve dönmeyi düşünüyordun güzelim?"

Gerçekten şaşkınca yüzüne baktığımda ne olduğunu anlamadığı için bön bön suratıma bakıyordu. Eh bu baskın alfanın da dünyadan haberi yoktu sanırsam.

"Nasıl bilmiyorsun ya? Ana karaktere bir şey olmaz hayatım."

"Ana karakter olduğumuzu nerden anlıyoruz peki?"

Bu fazla mantıklı bir soru olmuştu.

"Onu hissedersin!"

Tamam açıklayamıyorsan suçu hislerine at. Yanımdaki bedenden yükselen kıkırtı sesleri yüzünden dönen dünyamla beraber yüzüne bakmıştım. İki kişi olmaları hangisine bakmam gerektiği konusunda kafamı karıştırıyordu.


"Bu sarhoş Jungkook çok tatlıymış."


Kaşlarımı çatıp dudaklarımı istemsiz büzerek sinirli olduğunu düşündüğüm bir şekilde o zümrüt yeşili gözlerine odaklanıp konuşmuştum.

"Sensin tatlı! Ben bir kere- bir kere ben. Çok Yakışıklıyım! Ve havalıyım!"

Yanımdaki beden tekrar gülerken bu sefer kalabalık bir caddede olmamızı umursamadan ağlar gibi ses çıkarıp kendimi kaldırıma atmış kollarımı göğsümde bağlayarak başımı ondan başka yöne çevirmiştim.


"Jungkook bana bak hadi güzelim?"

Naif ses tonu sarhoş olan kafamı daha da karıştırdığı için hemen masumca "Efendim." diyerek ona dönmekten alı koyamamıştım kendimi. Yüzünde güzel bir gülümsemeyle gözlerime giren saçlarımı iteklemiş ardından tekrar konuşmuştu.

"Özür dilerim daha sana gülmeyeceğim tamam mı?"

"Ben sana bana güldün diye mi küsmüştüm?"

O yüzden kaldırımda oturuyordum demek ki?

"Hadi yerden kalkalım ve seni abine teslim edeyim."

Hiç mızmızlanmadan bana uzattığı ellerini tutup beni ayağa kaldırmasına izin vermiş ardından mayışıkça adımlarını takip etmiştim.


"Güzel gözlü alfa."

"Efendim?"

"Benim çok uykum geldi. Ve ve bacaklarım çok yoruldu! Ve ben daha yürümek istemiyorum!"

Kendimi tekrar kaldırıma atacakken bir anda kucaklanmamla şaşırıp memnun bir şekilde başımı boyun girintisine gömmüştüm.


"Sen artık güzel kokulu alfasın!"

Bacaklarımın altından destekleyen ellerinden biri saçlarıma çıkıp tutamlarımı karıştırmış ardından beni hoplatarak daha sıkı kavramıştı. Ç

"Beğendin mi kokumu?"

"Hm hm çok güzel. Ben burda uyuyacağım tamam mı?"

"Tamam güzellik."


Aldığım onayla mutlu bir şekilde başımı bonuna yasladığımda huzurla gözlerimi yummuştum. Yarın abimin içimden geçeceğini unutarak.





- - - - - - -


Üçüncü bölümümüzde gelmiş bulunmakta.

Bunu yayımlayıp 4'ü yazmaya gidiyorum çünkü artık karakterlerimizi az çok tanıdınız ve ortalığı karıştırma vakti geldi de geçiyor değil mi ? 🫢😏

Ayy böyle yazınca çook heyecanlandımm

Umarım bölümü sever ve kitabımı desteklersiniz çünkü bunu yazmaya büyük bir heyecanla başladım 🥺



Diğer bölüm görüşürüzzz

Hepinizi seviyorum 💜




•Leo

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro