Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

KARŞILAŞMA

Bedenimden can çıkarmışcasına bir his vardı. Tenim suyun içinde resmen kavruluyordu. Dudaklarımı talan eden dudakların sahibine tutunmak istedim. Sırtına ellerimi yerleştirip beni öpmesine müsaade ettim.
Onunda hoşuna gitmiş olacakki dahada sertleşti öpüşü.
Resmen eritiyordu bu adam beni.
Bir insan aynı anda hem buz hem ateş nasıl olabilir sorusunun cevabıydı.
Sızlıyordu her yanım. Özellikle kasıklarımda çıldırtıcı bir istek vardı. Bunun düşüncesi bile beni benden alıyordu.
Ne yapıyordum ben? Nefes nefese dudaklarından ayrılıp onu üzerimden ittim.
Dudaklarımda kalan tadını son kez almak için onları yalayıp zoraki cümle kurmaya çalıştım.

-Du. Dur lütfen.

Suya daha çok gömülüp hatta akardan akıp gitmek bu ortamdan uzaklaşmak istedim. Çok utanıyordum.
Ateş gibi gözlerini gözlerimden bir an bile ayırmadan bana bakmaya devam etti. O bana baktıkça benim gözlerim kaçacak delik arıyordu. Gözleri mi kaçırmaya çalışırken gözüm bir yere takıldı. Pantolonunun önünde ki kabarıklık. Karın kasları ıslak saçları ve teni. Ateş gibi yakan gözleri şiş ve ıslak dudakları. Aman tanrım.
Adamın ayak üstü ırzına geçmiştim resmen. Dudakları mı ısırıp sırıtmamak için kendi mi zor tutuyordum.

-Tanıştırayım mı seni?

-Şey kimle?

Önündeki kabarıklığa göz ucu ile bakıp bana göz kırptı.

-Şaheserin ile.

Çok çok utanıyordum. Bu kadar sexi ve çekici olmasaymış banane. Evet suçlu o.

-Ne saçmalıyorsun sen. Çık dışarıya artık.

Üzerime doğru eğilip nefesini yüzüme vererek konuştu. Bilerek yapıyordu. Onun her hareketi benim tenimi istila edercesine etkiliydi. Ve benim tenim konu o olunca benimle bütün alakasını kesiyordu.

-Çıkmamı o kadar istemiyorsun ki?

Egoist piç. Ukala herif.

-Hiçte bile defol git.

Yalandan kahkahalar atarak nihayet banyodan ve odadan çıktı.
Aman tanrım ne yaşadım az önce gözleri mi kapatıp o anların tekrar gözümün önünde canlanmasına izin verdim. Dudakları mı ısırdığı mu fark edince kendime geldim. Ne yapıyorsun aptal kız. Kalk kendine gel artık. Nihayet sudan çıkıp bornozla odaya girdim. Dolabı açıp üzerime bir şeyler aradım. Bir sürü kıyafet vardı. Ve ben asla bilerek değil en mini olanları seçip üzerime geçirdim.
Siyah askılı spor bir elbiseydi giydiğim. Atına beyaz spor ayakkabı bulunca sevinçle ayağıma geçirdim. Aynada kendime bakıp karışan saçlarıma tarak ile müdahale etmeye karar verdim. Makyaja gerek yoktu. Gayet güzeldim. Odadan çıkıp diğer odalara bakmaya karar verdim.
Aralık olan bir kapı dikkati mi çekmişti. Kapı aralığından içeriye gözlerim kayınca yutkunmadan edemedim.
Banyodan yeni çıkmış bir adet Asaf.
Geniş sırtından aşağıya doğru inen su damlaları belinde ki havluya gelince kayboluyordu. Bu eşsiz manzara karşısında dilim damağım kuruyordu resmen. O su damlası yerinde olmak ve havlunun örttüğü kasıkların....

Sus artık kızım kendine gel. Adam son derece yakışıklı çekici sexi ateşli olabilirdi. Daha ne kaldı ki zaten aptal. Şimdi gözlerini ordan çek ve sessizce burayı terket kızım hadi yapabilirsin.
Galiba ayaklarımı biri yere çakmış olmalı. Gidemiyordum.

-Manzara güzel galiba?

Bana arkası dönük nasıl beni görebilirdi bu adam. Olamaz önünde ayna vardı ve benim başım kapı aralığından kabak gibi görünüyordu.
Rezil oldum.

-Öhöm pardon anlamadım?

-Dikizlemen bitti mi diyorum?

-Ne münasebet şey sormak için şey etmiştim.

-Ney sormak için ney ettin?

Zaten yakalandık yakayı ele verdik. İçeriye girdim oda bana doğru döndü.
Dönmez olaydı. Adeta el ile oyulmuş karın kasları geniş kaslı omuzları ıslak saçları koyu siyah kirli sakalları ile karşımda bütün heybeti ile dikilmiş beni yine çöllerde susuz kalmış bedevilere döndürmüştü.
Kuruyan dudaklarımı ıslatıp mırıldandım.

-Bu nikah işi ne zaman olacak?

Aptalsın. Cidden bunu sormuş olamazsın. Ne o öyle meraklı gibi.
Sırıtarak yanıma geldi.

-Sabırsızlandığını biliyorum.

-Ne saçmalıyorsun öyle bir şey değil.

-Neden sordun o zaman?

-Öylesine sordum.

Bir anda elini belimde hissetmemle beni kendine çekmesi bir oldu. Diğer eliyle yüzüme düşen bir tutam saçı kulağımın arkasına doğru itiverdi.

-Hmm demek öylesine o zaman hazır ol yarın sabah bu iş bitiyor.

-Ne yarın sabah mı?

-Ama dersen ki illa bu gün olsun artık senin karın olmak istiyorum o başka bu gece bile olur.

Yüzüme o kadar yakındı ki banyoda ki o sahne aklıma geliyor ve  vücudumun alev almasına sebep oluyordu. Çıplak teni bana değiyor değdiği yerde uçsuz bucaksız yangınlar çıkarıyordu.
Zoraki onu itip ondan uzaklaştım.

-Peki o zaman ben acıktım. Ne yemek var menüde?

-Aptal restaurant mı sandın burayı? Sen yapacaksın ve biz de yicez güzelim.

Ağzım kocaman açılmıştı. Ne yani bu koca evde bir çalışan yokmuydu.?

Bir dakika o havlusunu mu indirmişti..
Hemde benim karşımda...
Şuan çıplak mıydı?
O kalça...
İçimdeki abaza bir dayı olduğunu bilmiyordum.
İçimde ki dayı susar mısın?
Arkasının bana dönük olması içime su falan serpmemişti.
Bu adam da utanma yoktu.
Gözleri mi hızla kapatıp az önce adamı dikizleyen ben değilmişim gibi çığlığı bastım.

-Ne yapıyorsun sen?

-Üzerimi giyiniyorum.

-Giyme.

-Ha bana uyar.

Sırıtıyordu.

-Öyle demek istemedim. Karşımda bunu yapamazsın.

-Neden?

-Çünkü öyle.

-Buna alışsan iyi edersin ufaklık.

-Sensin o.

-Bana mı dedin sen onu?

-Evet.

-Ufaklık dediğine seni pişman edeceğim günü bekle bence.

İçimdeki ses; neler geçiyor aklımdan tövbe tövbe. Dışıma vuran düşünce;

-Bu evde neden çalışan yok?

-Yarın evleniyoruz ve ilk gecemiz. Zevk çığlıklarını duymalarını istemedim.

İçimden çok daha beklersin deyip sakinleşmeye çalıştım.
Ne demek istediğini şuan anlamak istemiyordum.
Ukala dümbelek seni. Adi herif. Pislik. Onun olacağımı sanıyor olması bir de zevk çığlığı diyor. Sinirden kahkaha atmaya başladım.

Nihayet giyinmiş olmasına şükrettim.
Dudağı yana kıvrılırken aynada saçını elleri ile düzeltip parfüm sıktı. Yanımdan geçerken ki kokusunu almamak için nefes almasam bile ciğerlerim halay çekiyordu.
Kesinlikle bu koku sinirimi geçirmişti.
Bu adam büyücüydü.
Evet kesinlikle.
Kapıdan çıkarken emirlerini verip kapıyı kapattı.

-Mutfağı biliyorsun. Bilmiyorsanda ara bul bir şeyler hazırla ve beni çağır ben çalışma odasındayım.

Ayaklarımı yere vura vura peşinden çıktım. Emir büyük yerden. İnat herif tabiki dediği olacaktı. Merdivenlere yönelip aşağı kata indim. Evde gerçekten bizden başka kimse yoktu.
Ama boydan boya camlardan dışarıda kalabalık korumaları görünce tuhaf hissettim. Bu adam gerçekten çok güçlü bir adam olmalıydı.

Mutfağa girip dolaba yöneldim. En basiti ve hızlısı olan kremalı tavuklu mantar eşliğinde makarnaydı. Bunu çok güzel yapar çokta severdim. Hemencecik hazırlayıp masayı kurdum. Şaheserime bakıp gülümsedim. Kendimi evli ve kocasına yemek hazırlamış gibi hissetmiştim. Şahane.
Merdivenin dibine kadar gidip ona seslendim.

-Beyefendi yemeğiniz hazır.

Duymamış olacakki yukarıdan ses gelmiyordu. Bir kaç basamak çıkıp tekrar seslendim ama yine ses yoktu. Nihayet kapı sesi duyunca geldiğini anladım.

-Çok yavaşsın açlıktan öldüm.

O ne demişti. Gayet hızlıydım bence. Tam cevap verecekken kapı çaldı.
Kapıya yönelirken kolumdan tutup beni geri çekti.

-Bekle.

Gece gece kimdi acaba.? Kapı açılınca karşımdaki yüzler ile olduğum yerde kaldım.
Bunlar çok sevgili eski sevgilim ve beni aldattığı eski en yakın arkadaşımdı.
Peki burda ne işleri vardı.??

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro