EVLİLİK
Bu adam kesinlikle delirmiş olmalıydı. Evet evet eminim. Yanından kalkıp odada volta atmaya başladım.
-Sen kafayı yemişsin. Net. Öyle bir şey olmayacak.
Bir kaç adımda dibimde biten adama aşağıdan yukarıya doğru baktım. Bana göre fazla uzundu.
İyice üzerime eğilip fısıldadı.
-Evlenir misin demedim. Evlenmemiz lazım dedim. Sana fikrini sormadım yani.
Onu itip yanından uzaklaştım. Zira o baş belası erkeksi koku bütün beyin hücreleri mi alt üst ediyordu.
-Ukala! Evlenmek istemiyorum seninle.
-Bende sana istiyor musun diye sormadım.
Adeta sesi odada yankılanıp sürekli tekrar ediyordu. Sinirlenmişti.
Sinirlenmesi gereken kişi ben iken o sinirlenmişti.
Odadaki camın önüne gidip dışarıya baktım. Başıma gelenlere bak. Sürpriz yaparken sürprizlerle dolan hayatım ne kadar da güzel şeyler yaşatıyordu bana.
-Çok düşünme. Uzaklara dalıp dalıp kafanı yorma beni uğraştırma.
-Belki sevgilim var. Allah Allah.
Dediğime ben bile inanmıyordum. Ama yalan da sayılmaz o piç beni hala sevgilisi sanıyordur. Altında başka kız varken bile. Pislik. Ucube domuz kılıklı.
-Güldürme beni bu tiple kim sevgili olur? Muhtemelen evde kalırsın.
Alaylı bakışları ile ellerine cebine sokan adama öfkeyle baktım. Ben çirkin miyim yani? Sana bunu pis ödetirim yanlız.
-Sen kendine bak. Dağ ayısı.
-Benimle düzgün konuşmayı öğrensen iyi olur küçük hanım.
Yine dibime kadar gelip burunlarımız birbirlerine değene kadar yüzüme eğildi.
-Daha beni tanımıyorsun ki Neden öyle bir şey istiyorsun benden?
Dedikten sonra yanımdan uzaklaşıp bu sefer dışarıya doğru o bakmaya başlamıştı. Derin düşünceler içerisinde olduğuna yemin edebilirdim.
-Çünkü oğlumu o kadının elinden almam lazım.
-Neee. Se sen evli misin bir de? Hemde benimle evlenmek istiyorsun. Bu iş asla ve asla olmayacak.
-Aptal aptal konuşma. Lafımı dinle sözümün bitmesini bekle. Sende bende iyi biliyorsun ki bu iş olacak.
-Karın nerde?
-Cehennemde.
-Nasıl yani?
-Yanisi şu ki o karım değil. Hiç bir zaman da olmadı.
-Çocuk nasıl olduki.
Şaşkınlıkla yüzüme bakıp alaylı bir kahkaha attı.
-Sen ya çok safsın. Yada baya aptalsın.
-Ne yani evlenmeden hamile mi bıraktın onu?
Kaşlarımı çatıp yüzüne bakmaya başladım sanki onu bakışlarımla korkutacaktım Bu bakışlarıma ancak alaylı gülmek ile karşılık verirdi. Ki öyle oldu.
-O senin sandığın kadar temiz değil. Her gece başkasının altında.
-Sen sanki her gece başkasını altına almıyorsun?
-Kes sesini.!
-Tabi doğrular zoruna gitti. Erkek yapınca olur. Kız yapınca orosbu olur. Para bile veriyorsunuz. Hala neyi savunuyorsunuz. Hepiniz aşağılık pisliğin tekisiniz.
Yaşadıklarımı sonunda patlamıştım. Ama onu çok öfkelendirmiştim.
Hızla aramızdaki mesafeyi kapatıp boğazıma yapıştı. Öyle sıkıyorduki nefesimin kesildiğini hissediyordum. Geriye doğru adım attıkça oda benimle geliyordu. Gözlerim dolu dolu olmuştu. En sonunda beni kapıya yaslayınca ateş saçan gözlerini gözlerime dikti.
-O ağzına diline hakim olsan iyi olur sürtük. Yoksa her gece altıma yatmak zorunda kalırsın. Şimdi git zıbar yarın nikah kıyılacak.
Elini boğazımdan çeker çekmez öksürmeye başladım. Dengemi kaybedip yere düştüm umursamadan beni öylece kapıyı çarparak odadan çıkmıştı.
Allah hepinizin belasını versin. Hıçkırarak ağladıkça içimdeki boşluk çoğalıyordu. Hayatımın maaf olmasına sebep olan o eski sevgilim olacak herife içimden küfürler ettikçe rahatlıyor olsam da kalbimde ki acı asla dinmiyordu.
Ayaklarımı kendime çekip kapıya yaslandım. Gözleri mi kapattım. Yarın öyle yada böyle evlenecek olma düşüncesi içimde çözülmeyecek düğümlere sebep oluyordu. Bu işin içinden asla çıkamayacaktım.
Bu son yeni bir başlangıç olacaktı benim için.
Kalktım. Kalkmak zorunda olduğum için kalktım. Yoksa saatlerce günlerce o kapıya yaslı bir şekilde zırlamaya devam ederdim.
Ayakları mı sürükleyerek banyoya girdim. Aynadaki kendime bakınca buruk bir gülümseme takıldı dudaklarıma. Boynuma inince gözlerim kızarıklık canımdan daha çok kalbimi acıtıyordu. Her gelen bir tekme vurmak zorunda mıydı bana. Benim canım kalbim duygularım yok muydu.
Kurtarıcım dediğim siyah kahramanım sonumu kendi elleri ile hazırlıyordu.
Banyoda ki küveti görünce dertlerime ara vermek istedim.
Suyu açıp dolmasını beklerken üzerimdekileri çıkardım. Küçücük zayıf bedenim sanki eriyordu. Üstelik daha henüz o adamın karısı olmadan. Kim bilir nasıl kötü günler beni bekliyordu.
İçinizden kaçmayı denesene dediğinizi duyar gibiyim. Onca korumanın arasından nasıl çıkardım.
İmkansızdı.
Yavaşça küvete girip uzandım. Gözleri mi kapatıp kendim ile baş başa kaldım...
.......................................
ASAF ULUBEY....
Boğazına yapışmak hiç iyi bir fikir değildi. Ama konu oğlum olunca deliriyordum. Elimde değildi. Dolu gözleri aklıma gelince bu sefer kendime öfkeleniyordum.
Elif. Elif ti adı.
Hakkında ki bilgilere hemen sahip olmam benim için çocuk oyuncağıydı. Sevgilisi vardı ve aldatmıştı piç.
Ona da gereken ders verilmişti.
Odama girip kapıyı kapattım. Üzerimdeki gömleği çıkarıp yere fırlattım. Oğlumu çok özledim. O orosbu onu evde bakıcıya bırakıp gezmeye gidiyordu. Bunu öğrenince onu öldürmemek için kendimi zor tutmuştum. Bu yüzden oğlumu o kadının elinden almalı onu gözümün önünden bir saniye bile ayırmayacaktım.
Masanın üstündeki çerçevede küçük bedeni kameraya gülüyordu.
Elime alıp yatağa oturdum.
Küçüğüm benim. Aslanım.
Bu resmi çekerken zorla gülümsemişti. İnatçı keçi. Babası kılıklı. Özlemiştim onu çok. Sabret oğlum artık baba seni yanından bir an bile ayırmayacak. Biraz daha dayan.
Resimi yerine koyup banyoya doğru yürürken kulağıma yoğun bir şekilde su sesi geldi. Nerden geldiğini anlamak için salona çıktım. Elifin odasından geliyordu. Hızlı adımlar ile odasının önüne gittim. Kapıyı çalıp çalmamak arasında gidip gelirken çalmaya karar verip kapıya vurdum.
-Elif.?
Ses yok.
-Elif dedim.
Yine ses yok. Kapıyı açıp odaya baktım. Odada yoktu. Ses banyodan geliyordu. Su sesinden beni duymuyormuydu.
Aralık olan kapıdan içeriye bakınca onu küvette gözleri kapalı yattığını gördüm. Ölü gibi bedeni öylece suyun içinde duruyordu.
Hızla yanına gidip seslendim.
-Elif bana bak iyi misin?
Şaşkınlıkla gözlerini açıp ayağa kalktı.
-Ne ne oluyor.?
Gözlerimi üzerinde gezdirirken göğüs kısmında sertçe yutkundum. Göbeğine doğru kayan gözlerimi frenleyip kapattım. Lanet olsun siktir siktir siktir.
Çıplak olduğu aklına gelince tekrardan hızla suyun içine oturdu.
Çenesinin altına kadar suya gömüldü.
Çok komik duruyordu.
-Sapık çık dışarıya.
-Suyu açık bırakm.....
-Çık dışarıya dedim sana.
Musluğu kapatmak için eğilirken o kendini geri çekmeye devam ediyordu. Suyu kapatıp yüzüne baktım.
-Sapık ne lan. Suyu açık bırakmışsın aptal kız.
-Söyleseydin ben kapatırdım.
-Kapıyı çaldım duymadın.
Koca bir siktir. Kaçamak bakışları karın kaslarıma kayınca bilinçli veya bilinçsiz bilmiyorum dudaklarını ıslatıyordu.
Çıkmam lazım burdan.
-Çalsan duyardım. Çık şimdi.
Bu aptal kıza laf anlatmak çok zordu.
Dinlemiyor anlamıyor kafasının dikine gidiyordu.
-Bana emir vermeyi kes.
-Sende çık o zaman hala ne dikiliyorsun başımda.?
-Sanane.
-Saman ye.
-Ne anlamadım.
-Diyorum ki artık çıksan buruş buruş oldu tenim.
Sırıtarak yüzüne baktım.
-Yoo gayet iyiydin.
Laf ağzımdan çıkar çıkmaz yere dökülen köpükler ayağımı kaydırıp beni küvete düşürdü. Şaşkınlık ve hayretle ağzını kocaman açan Elife bakarken göğsümü delen iki dik sertlik bütün dengemi alt üst etmişti çoktan. Sabrımın son kırıntısına koca bir siktir çektim.
Eğilip dudaklarını hırsla şehvetle öpmeye başladım...
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro