Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

ANLAŞMA

Gözlerim yavaş yavaş aralanırken son yaşadığım şeylerin aklıma gelmesi ile yerimden sıçrayarak kalktım. Bir elimle gözümü kaşırken etrafıma göz gezdirdiğimde buranın bana çok yabancı olduğunu anladım. Kocaman bir odaydı ama içinde bir kaç eşyalar haricinde hiç bir şey yoktu. Üzerime bakıp kıyafetlerimin değiştiğini görünce korktum. Kapı tıklayınca korkuyla kapıya baktım.

-Hanım efendi müsait misiniz? Girebilir miyim

-Bu..buyrun.

Açılan kapı ardından beliren kişiye baktım. Muhtemelen burda çalışan bir hizmetçi olmalıydı. Elindeki tepside yemek olmalıydı.

-Asaf bey bu tepsiyi ona götür iyi mi diye bak dedi. Ve tepsideki her şeyi yemeniz için beni sıkıca tembihledi.

-O kim. Sen kimsin? Burası neresi bana ne oldu?

-Bu soruları Asaf beyin kendisine sorsanız daha iyi olur. Lütfen efendim.

Tepsiyi yatağın üzerine bırakıp acele ile odadan çıktı. Bir Asaf beyimiz eksikti. Siyah kahramanım olmalı bu Asaf. Her ne kadar hatırlamıyor olsamda en son kollarında olduğum fikri bana bazı şeyleri hatırlatıyordu.
E madem burdayız şimdilik tadını çıkarmak gerek.
Nede olsa beni merak eden bir ailem bir arkadaşım bir sevgilim yoktu.
İkisinin de canı cehenneme. Onları akılama getirmek bile istemiyordum.

Odanın içinde bulunan kapıyı açıp banyoya girdim. Aynada kendime baktım. Bu güzelliği aldatmak için salak olmak lazımdı. Beyinsiz herif. Yüzümü yıkayıp odaya geri döndüm.
Üzerimde askılı ve şortlu pijama vardı. Umarım bunları bana şu hizmetçi giydirmişti. Aksini düşünmek bile istemiyordum.

Tepsiyi kucağıma alıp yatağa oturdum. Makarna mantarlı tavuk sote mevsim salata ve en sevdiğim tatlı Magnolia. O Asaf bey demese bile ben bunları zaten yerdimki.

Ben şu herkesin kıskandığı dünyaları yediği halde kilo almayan kızlardandım. Boyum kısa olabilir ama yüzümün güzelliği her zaman bana yetiyordu.
Bazı piçler hariç tabiki.
O gerizekalıyı düşünüp midemi bulandırmamak için duvardaki televizyonu açtım. Haberler vardı izlemeye karar verdim.

Ekranda gördüğüm şeyler ile yediğim makarna boğazımda takılı kaldı. Öksürerek suya uzandım bir yudum içip bardağı yerine koyarken gözüm haber başlığına takıldı.
Issız ormanda ölü bulundu. Vah vah vah siz onun ne kadar piç olduğunu bilseniz benim siyah kahramanıma ödül takardınız be.

Böylelerini öldürmek suç olan bir dünyadan adalet beklemek büyük bir saçmalık.

Bir dakika sapığın arabası oradaydı. Ama benim arabam yoktu. Nasıl oluyor bu?

- Sayemde oluyor.

Odaya ne zaman girdi bu ve ben neden duymadım. Habere öyle dalmışım ki.

Tepsiyi yatağa geri koyup ayağa kalktım.

-Şey duymadım ne zaman geldin?

Cidden Elif soracağın soru bu mu sadece?
Seni küçük şapşal.
Bu adamın karşısında tutuluyor olmam benim suçum değil.
Yine siyah gömlek kolları yarısına kadar katlıydı. Kol saati kalın bileklerine öyle yakışıyorduki.
Siyah pantolon sarmıştı vücudunu.
Siyahın sahibi bu adam olmalıydı.
Kes Elif. Sus.
Elleri cebinde yanıma kadar gelip yüzüme manalı manalı bakmaya başladı.

-Beni süzmen bitti mi?

Gözlerim fal taşı gibi açılınca utancımdan yerin dibine girmek için can attım. Eminim yüzümün her yeri kıpkırmızı olmuştu. Adama öyle daldım ki anlamaması için deli olması lazımdı.

Onu da beni süzerken yakaladım. Bu askılı ve şortlu siyah takımda beyaz tenim parlıyor olmalıydı ki bir kaç kez sertçe yutkunduğuna şahit oldum.
Yine de sonuna kadar inkara devam.

-Ne.. Ne diyorsun sen be.

Ağzımdan çıkanlara bak. Komiksin kızım komik.
Siyah sakallarının arasında ki dolgun dudakları alayla kıvrıldı.

-Tepsiyi bitir diyorum.

-İştahım kaçtı.

-Emin misin? Az önce gayet yerindeydi.

-Seni görünce şey oldum.

-Beni görünce daha da çok iştahlanman lazımdı. Gözlerin ile yiyip bitirdin beni.

Üzerime doğru eğildikçe kalbim de boğazıma yukarı geliyordu sanki. Aptal organ ne var adam yakışıklıysa hem bize ne dimi.

-Egoist.

-Duymadım?

-Ukala.

-Bak yine duymadım.

-Duymaman iyi oldu.

-O tepsiyi bitir. Ve odama gel.

Cevap vermemi beklemeden odadan çıktı beyimiz. Sormam gereken hiç bir şeyi sormadan tam bir aptal konumuna sokmuştum kendimi.
Televizyonu kapatıp tepsiyi kucağıma aldım. Tepsiye bakınca sırıttım. Aslında iştahımın hiç kaçmadığını fark etmem ile tepsiyi bitirmem bir oldu. Tepsiyi elime alıp odadan çıktım. Merdivenlere yönelip aşağıya doğru inmeye başlarken salonda iki adamın konuştuğunu gördüm.

-Patron bu kızı nerden buldu.?

-Ne bilim olum.

-Ama kızı gördün dimi taş gibi.

-Evet güzel kız.

-Patron hevesini alınca bize de verir.

-Aynen aynen.

Aralarında ki pis ve iğrenç konuşmaya şahit olmasaydım keşke. Neydik biz kadınlar. Neydik bunların gözünde?Tepsi elimden düşmesin diye sıkı sıkı tutuyordum.
Demek eğlenmek istiyor benimle Asaf bey. Eğlence anlayışınıza tövbe tövbe.
Yalandan öksürerek merdivenlerden inmeye devam ettim.Maksat kendi mi belli etmekti.Bana doğru bakıp sırıtmaya devam ettiler.Kocaman salonda gür bir ses yankılandı.

-Neye sırıtıyorsunuz lan siz.?

Baktıkları yöne bakan Asaf bey beni görünce deliye döndü.

-Çıkın lan dışarı. Ne sikime eve giriyorsunuz. Piçler.

Hızla evden dışarıya çıkanların ardından bakarken o çoktan ışık hızı ile yanıma gelmişti. Öfke ile elimde ki tepsiye vurup yere fırlattı. Yerden çıkan ses yankılanırken ateş saçan gözlerini gözlerime dikti.
Kolumu sıkıca tutup kendine çekip merdivenlere yukarıya sürüklemeye başladı.

-Ne bu halin lan. Böyle nasıl inersin aşağıya.

-Sadece tepsiyi indirmek istedim.

-Kes başlatma tepsine.

-Bağırma bana.

-Emir verme bana.!

Sustum. Susmak zorunda kaldım.
Çok bağırıyordu. Kolum çok acıyordu. Zaten canım yanıyor kalbim kırıktı.
Şuan neden bilmiyorum daha da çok üzülmüştüm. Sevmeyi bekledikçe sevgisizlikten ölecektim.
Gözlerimden yaş akmaya başlamıştı. Dünden bu güne yeterince güçlü görünmüştüm.Bağırmaya devam etti.

-Şu pisliği toplayın şurdan. Sende ağlamayı kes. Belki de adamı boşuna öldürdüm. Belki de sen küçük bir sürtüksün.

Kulağımda yankılanan o kelime beynime beynime işliyordu. Bir şey demeye halim kalmadı. Ne desem ne değişecekti sanki. Çok öfkeliydi. Ben ne yapmıştım ona. Beni sürükleyerek bir odaya soktu. Onun odası olmalıydı. Yatağa fırlatıp kapıyı kapattı.

-Bak burası benim evim ve burda benim kurallarıma uymak zorundasın. Anladın mı beni?

-Ta..tamam ne kızıyorsun. Hem beni neden getirdin buraya?

-Hayatını kurtardım. Nankör olma.

-Peki teşekkür ederim. Gitmek istiyorum ben.

-Cidden gidebileceğini mi düşünüyorsun?

-Evet. Turşu mu kuracak halin yok.

Sırıtarak odada volta atmaya başladı. Cidden bu adam kadar değişik vurdun duymaz bir adam görmedim. Tamam yıllarım geçmedi onunla ama birini tanımak için yıllar geçmesi lazım değildi. En sonunda odada bulunan koltukta oturup bana baktı. Gözleri uzaklara dalarken öne doğru eğilim ellerini birleştirdi. Bir şey vardı.

-Gel yanıma.

Afallamış bir şekilde ona bakarken şuan çok masum gelmişti gözüme. Çünkü bir derdi bir sıkıntısı vardı belliydi. Aşağıdaki sinirinden eser kalmadı. Bilemiyorum belki de bir sorunu olduğundan öyle öfkeleniyordu. Yataktan kalkıp yanına gidip oturdum. Sessizlik devam ederken bu sefer arkasına yaslandı.

-Bana yardım etmen lazım.

-Anlamadım.

Anlamsız bakan gözlerime benim aksime anlamlı bakmaya başladı. Derdi her neyse baya büyüktü.

-Yarın hemen evlenmemiz lazım...

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro