Three
Uzun zaman oldu aşklarım umarım bu bölüm sizi tatmin eder bol bol yorum yapın ki bende yb yazarken hevesle yazayım iyi okumalar💋💋💋
Sooyoung ne kadar diğer odayı Jimin için yaptırsada beraber kalmışlardı sabaha kadar nasıl geri döneceğiz? , acaba yokluğumuz fark edildi mi? gibi düşünceler ile boğuşmuş sonunda da uyuya kalmışlardı.
Sabahın erken saatlerinde prensesin yardımcısı Wheein odasına gelmiş gür bir çığlığı etrafa bırakmıştı. Normal tarihte bu çığlık prensesin ölümün den dolayı olması gerekirken şimdi, iki kuzenin yan yana uyumasından dolayı olmuştu. Jimin sırt üstü uzanmış sağ kolunu Sooyoung un göğsüne atmıştı. Sooyoung ise sol bacağını Jimin in bacağının üzerine koymuş sağ bacağını ise yataktan sarkıtmıştı.
Ne kadar da hanımefendi uyuş şekliydi öyle.
Wheein in bağrışın dan dolayı Jungkook ve Yoongi hızla prenses in odasına gelmiş bu görüntü karşısında onlarda kısa çaplı şok geçirmişlerdi.
Jungkook hızlı adımlarla Jimin in kıyafetinden tutup yataktan aşağı attı.
Jimin bu ani hareketten dolayı uyanması gerekirken , yatağın üzerinde duran yorganı asılıp ona sarılmaya başladı.
Odada bulanan üç kişi şaşkınlığını gizleyemeyerek öylece baka kaldılar. Yoongi Jungkook un karşısına geçti.
"Ben bununla ilgilenirim siz prensese bakın efendim"
Jungkook ses etmedi. Tabi ki Yoongi nin dediğini yapacaktı orası kesindi zaten ama Prensese dokunmaya korkuyordu ya sinirlenirse diye. Normal de prenses Jungkook un arkasında koşar, sevdiğini dillendirir ya da mektup yazardı. Ama dün olanlardan dolayı hafif içinde korku ve çözemediği birşey vardı.
Jungkook prensesin uyuduğu tarafa geçip sakince uyuyan güzelliğe baktı.
Elini Sooyoung un omzuna koyup hafif şekilde sarstı.
"Prenses uyanın"
Sooyoung garip sesler çıkarıp uykusunu bölmeden kaldığı yerden uyumaya devam etti.
"Prenses uyanın"
Jungkook pes etmeden sakince Sooyoung a seslendi ama yene bir tık yok. O sırada ise Yoongi Jimin'i uyandırmıştı bile.
"Prenses! "
Jungkook bu sefer sesinin desibelini arttırmış ve Sooyoung un yerinden sıçramasına neden olmuştu.
"Ne bağırıyorsun öküz! "
Jungkook un karşılık alması geçikmemişti. Jungkook içinden prenses ne çabuk aşkını bitirdi böyle diye düşünmeden edemedi. Tabi sığır Jungkook alışmış kızın peşinden koşmasına şimdi koşmayınca gururu kırılmıştı belli ki.
"Prenses laflarınıza dikkat edin! "
Jungkook un uyarıcı tonda dediği cümleyi Sooyoung es geçip uzandığı yataktan kalktı.
"Jim niye kolların arkada bağlı şekilde duruyorsun? "
Yoongi hemen lafa atladı.
"Prenses sizinle uyumuş tanrı bilir neler yapmış-"
"Iyy saçmalama be Soo-, prenses benim ilgi alanım dışında"
Sooyoung Jimin ve Yoongi ye gözlerini devirdi. Ne bu böyle sanki yıllar öncesi çağda gibi, Sooyoung bu sefer kendine göz devirme isteği ile yanıp tutuştu içinden ne saçmalıyorsun kızım zaten yıllar öncesindeyiz diye geçirmeden edemedi.
"Merak etme Yoongi birşey olmadı, hem Jimin öyle biri değil endişelenme"
Yoongi prensese hafif tebessüm etti zaten en fazla ne diye bilirdi ki.
"Prensese onunla tek başına kalmanız uygun değil! "
Sooyoung bu sefer de Jungkook a göz devirdi ne yani yıllarca sevmediği, görmediği, uyuz olduğu kızın itibarını mı koruyordu ne kadar ironik.
"Seni ilgilendirmez asker "
Evet Sooyoung Yoongi ye ne kadar iyi davranıyorsa Jungkook a da o kadar sert davranıyordu. Eh kim ister ki ölümüne sebep olan kişiyi yanında ya da kalbinde. Sooyoung ne kadar umursamamak için çabalasada prensese üzülmüştü işte bu yüzden Jungkook a aşık olmayacak ve prensesin yaşadığı kötü kaderi engelleyecekti. Tabi bilmediği küçük gerçekler dışında.
"Prenses hazırlanmanız gerekiyor"
Wheein adında ki yardımcısı prensese seslenmesiyle herkes dışarı çıkmıştı. Wheein ise dolaba yönelip güzel prensese onun gibi güzel hanbok seçip giydirmeye koyuldu.
Wheein dikkatli şekilde prensese seçtiği pudra renklerinde olan hamboku giydirmiş, saçını da kenarlardan örüp arkasına bağlamıştı. Bir prensese göre sade olduğu kanatına varıp beyaz çiçekler ile süslü zarif tokayı başına taktı.
Sooyoung içinde deliren şeytan benliğini bir kenara atmış odadan dışarı çıkmıştı. Jimin de onun gibi erkekler için üretilen hanboku giymiş soluğu Sooyoung un yanında almıştı.
"Acıktım ben"
Jimin şimdiden Sooyoung a dert yanmaya başlamıştı bile. Sooyoung ağzını açacağı sırada karnından sesler gelince pes edip Jimin'e baktı.
"Bende acıktım"
"Prenses biraz daha dayanın kahvaltınızı hazırlattık"
Sooyoung Jungkook u sadece kafasıyla onaylamakla yetindi. Ne yani Jungkook hem prensesi sevmemiş hemde kızın peşinde böyle dolanıp durmuş mu?, iyi de bu hiç adil değil ki.
Sarayın bahçesine hazırlanan kahvaltıyı gören ikili hızla yerde duran minderlerin üzerine yerleşmişti bile, diğer üç kişi hala ikisine bakarken Jimin önünde dolu olan yemeği ağzına atmakla meşguldü.
Sooyoung ağzı dolu şekilde ayakta bekleyen üçlüye seslendi.
"Siz ne duruyorsunuz hadi yesenize"
Sooyoung yemeğin kıymetini anlayan bir insan olduğu için duşmanı bile olsa yemeğe davet ederdi aynı Jungkook u ettiği gibi.
"Biz yedik prenses"
Sooyoung başını yemekten kaldırıp Jungkook'a bakıp elinde tuttuğu çubukları masaya bıraktı.
"Komutan sizce de biraz sert değil misiniz? "
Jungkook tek kaşını kaldırıp prensese baktı. Acaba bu küçük cadolaz aklından neler geçiriyor diye de düşünmeyi ihmal etmedi tabi.
"Affınıza sığınırım prenses ama anlamadım"
Sooyoung Yoongi ve wheein e oturmaları için harekette bulundu. Bunu yapması ile Yoongi Jimin in yanına wheein de Yoongi nin yanında yerini aldı.
Sooyoung başta kendisi Jungkook a mesafeli davrandığını bildiği için artık daha mantıklı ilerleyecekti. Örneğin arkadaş gibi, sonuçta arkadaş olurlarsa ne prenses zarar görmüş olurdu, ne de bu pezevenk prensesten kurtulmuş olurdu.
"Sizi sevmediğimi söyledim, yani bana sınır koymanıza gerek yok! "
Sooyoung masada duran yemek çubuğunu eline alıp ağzına bir parça yemek götüreceği sırada durup Jungkook a gülümsedi.
"Düşman değiliz komutan ama arkadaş olabiliriz"
Sooyoung cümlesinden sonra sofrada büyük bir sessizlik oluşmuş herkes yemeklerini yemişti.
⋆ ˚。⋆୨୧˚ ˚୨୧⋆。˚ ⋆
"Oha! şimdi burası benim mi? "
Wheein başıyla garip davranan prensesi onayladı.
"Evet küçük hanım"
"Vay anasına"
Sooyoung hayranlıkla etrafa bakınmadan edemedi. Kocaman bir bahçe vardı karşısında ve bahçe de adını bilmediği o kadar çiçekler vardı ki prensesle gurur duymuştu. Buranın gerçek sahibi olan prenses elleriyle dikmiş ve yetiştirmişti.
Güllerin arasında duran salıncağı fark eden Sooyoung ayağı götüne vurana kadar koşmuş ve hemen yerini almıştı.
"Jimin gerizekalı gelsene"
Sooyoung iki saniye küfür etmemiş onda da hemen acısını çıkarmıştı.
"Lan it kime diyorum! "
Jimin için alışılmış sözler olmasına rağmen Yoongi ve Jungkook kafasıyla onaylamaz hareketlerde bulundu.
"Oruspu bekle sen! "
Jungkook ve Yoongi daha prensesin ağzının bozukluğuna alışamamışken birde yapışkan kuzenleri vardı.
"Prensesle düzgün konuş! "
Jimin Yoongi ye doğru eğilip yüzlerini yakınlaştırdı.
"Tamam bende seninle edepsiz şekilde konuşurum asker"
Jimin in kurduğu cümle Yoongi de büyük bir sarsıntı bırakmıştı tabi bundan keyif alan bir âdet Jimin de çabası.
Jimin Yoongi'yle kedi köpek gibi kavga etmek yerine Sooyoung gibi iyi davranacak ve kaleyi içten Fetih etmeyi planlamıştı.
Jimin koşarak Sooyoung un yanına oturup başını omzuna koyup sessizce fısıldadı
"Nasıl gideceğiz burdan? "
Sooyoung da aynı Jimin gibi sesiz şekilde konuştu.
"Gece herkes uyuduğunda buluşup boom boom un yanına gideceğiz, gidiş biletimiz onda"
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro