Chào các bạn! Vì nhiều lý do từ nay Truyen2U chính thức đổi tên là Truyen247.Pro. Mong các bạn tiếp tục ủng hộ truy cập tên miền mới này nhé! Mãi yêu... ♥

Six

Merhaba çokanatlarım nasılsınız bakalım umarım çok fazla bölüm atamıyorum diye bana kızmıyor ya da darılmıyorsunuzdur. Lütfen darılmayın çok fazla vaktim yok yazmak için inanın ki buraya gelmek bile zorlaştı benim için 🥺 bir ara kitabı kaldırmayı bile düşündüm, düşünüyorum da hala ama bakalım nâsip 🤷‍♀️ sizi seviyorum kendinize iyi bakın byyyyy🌺



Jungkook un ağzından...

Bir süredir prensesten şüphe duyuyordum ve bugün gerçekleri öğrenme zamanımdı. Prenses ile ok atma yarışması yaptığımızda beklenen olmuş ben kazanmıştım. İlginç olanı ise prenses sandığımdan daha iyi atıcıydı.

Sooyoung kaybetmeyi hazmedemeyince hızlı ve bir o kadar sinirli şekilde odasına çekilince bende kafamda kurduğum planımı gerçekleştirmek için arkasından gidip odasına girdim.

Jimin bizi yanlız bıraktığında boynumda duran kolyeyi prensese verdim. Verdiği tepkisinden dolayı gerçekten onun prenses olmadığını anlamıştım. Bu kolyeyi o hikayede anlattığım kız yani Elena vermişti bana.

Göçmen olarak bizim krallığımıza sığınmış ve benden hoşlanmıştı. Tabi duyguları karşılıklıydı bende ona boş değildim hatta bir iki kere buluşmuştuk. Bunu öğrenen gerçek prenses benim rütbemi yükseltmiş saraydan çıkmamı kısıtlamıştı aynı zamanda Elenayı benden sonsuza kadar ayırmıştı . Zaten geri kalanı biliyorsunuz.

"Sen gerçekte kimsin! "

Boğazına tuttuğum kılıca şaşkın gözlerle bakan Sooyoung ilk defa gözlerimin önünde titriyordu.

"B- Ben Sooyoung, zaten beni tanıyorsun jungkook"

Biliyordum prenses olmadığını sadece yüzü, kaşı, sesi nasıl ona bu kadar benzeye bilir aklım almıyor.

"Sooyoung olduğunu biliyorum. Gerçekte kimsin diyorum"

Sooyoung derin nefes alıp kaşlarını çattı. Gerçekten şuan cesaretli olma zamanı değildi zira boğazında kılıcım vardı.

"Gerçeği anlatsam inanmazsın ki bana"

Bu seferde ben kaşlarımı çattım. Eğer gerçekten prenses değilse onu öldürmemin bir manası olmayacaktı.

"Sen önce bir anlat hele, inanmak ya da inanmamak bana kalmış."

Sooyoung yutkundu sanki anlatınca düşüp şuraya bayılmamdan korkarcasına.

"Ama ben anlattıktan sonra bana deli muamelesi yapma olur mu? "

Kılıcı boğazından indirip Sooyoung u kafamla onayladım.

Sooyoung derince nefes alıp yerine oturunca bende yanına oturdum. Ağzı ne kadar bozuk bir kız olsa da kalbinin temiz olduğu çok belli.

"Ben buralı değilim"

"Sen de mi göçmensin yoksa? "

Sorduğum soruyla kafasını iki yana salladı.

"Ben Kore den geliyorum Jungkook"

"Vay be öyle bir yer mi var"

Dediğime hafif gülümsemiş ve sonra devam etmişti. Beni şoka sokacak cümlelerine

"Jungkook ben gelecekten geliyorum"

Sooyoung a ciddi gözlerle bakıp arkasından kahkaha attım. Benim tepkime göz devirip oflarken sonunda gülmemi durdurabilmiştim.

"Saçmalama Sooyoung bu imkansız"

Kafasını iki yana salladı

"Değil Jungkook boom booma bu yüzden dokundurtmadım sizi"

"Sooyoung şakanın sırası değil, bana gerçeği söyle! "

Sooyoung kafasını aşağı eğdi.

"Bak gördün mü? İnanmadın bana işte"

Prenses olmadığını zaten önceden anlamıştım bana aşkla ve biraz da elde etme arzusu ile hiç bakmıyordu, bana bakışı biraz daha tiksinir gibiydi evet evet öyle.

"Sooyoung lütfen gerçekleri anlat artık"

Sooyoung işaret ve orta parmağını bir düğüm misali birleştirdi.

"Yemin ederim doğrular bunlar, ben ve Jimin gelecekten geliyoruz "

"Peki nasıl geldiniz? yani inandığım için değilde, nasıl oldu diye soruyorum"

Sooyoung yerinden kalkıp yatağın üzerine oturdu tabi bu oturuş hiç hanımefendi gibi değilde erkek gibi oldu.

"Bak şimdi ben gelecekte çok ünlü biriyim, imzalarım alınıyor, fotoğraflarım çekiliyor-"

"Totoğraf  mı? "

Sooyoung dediğime kocaman gülümseyip bana açıklık getirdi.

"Totoğraf değil fotoğraf, yani demek istediğim benim resimlerimi çiziyorlarmış gibi düşün tamam mı"

Kafamı sallamakla  yetindim.

"Neyse işte birgün ben eski bir dizi çekerken bir olay yaşandı ve boom booma bindim ve puf burdayım"

"Peki neden burası, yani başka bir yer değilde? "

Sooyoung başta omzunu silkti sonra dudaklarını büzdü gözüme öyle tatlı geldi ki, biran Elena dan başka biri kalbimin olduğunu hatırlattı bana.

"Galiba kıyafetlerim yüzünden, benim dünyamda oynadığım dizi için yani tiyatro diyeyim sana orda Jeson döneminden bir prenses olmuştum"

Aslında bu bazı şeyleri açıklıyordu. Sooyoung normal prenses gibi giyinmiş ama yanında getirdiği Jimin farklı kıyafetlerle gelmişti buraya.

"Peki senin dünyanda aşık olduğun biri var mıydı?, yani demek istediğim seni özleyen biri"

Sooyoung kafasını iki yana salladı

"Beni dünyamda seven pek kimse yok jungkook, ağzı bozuk, bencil, insanların canına okuyan biriyim genellikle. Bir Jimin'im var işte tek ona sahibim"

Dedikleri içime oturmuştu. Bu kadar güzel bir kızı insan nasıl sevmez ki. Gerçi az önce açıklamıştı ama yenede içime oturdu biraz.

"Bana inanıyor musun jungkook? "

İnanıyorum anlamında kafamı salladım ama bu gelecekten geldiği için değilde yalan söyleyecek insan olmadığı içindi.

Kollarını boynuma sarıp başını omzuma koydu.

"Teşekkür ederim, yalandan inanmış gibi yaptığın için"

Dediğine kaşlarımı çatmadan edemedim. Nasıl anlamıştı ki inanmadığımı.

"Siz ne yapıyorsunuz orda öyle? "

Jimin den gelen ses ile anında Sooyoung u itip yerimden kalktım.
Ben telaştan ne diyeceğimi bilemezken Sooyoung rahatça yerinde oturmaya devam etti.

"Herşeyi anlattım Jimin, gelecekten geldiğimizi falan"

Jimin kocaman açılmış gözlerle önce Sooyoung'a sonra bana baktı.

"Bunu nasıl yaparsın Soo! O katil unuttun mu?, Prenses gibi iyi birine yaptıklarını"

Kaşlarımı daha fazla çatmadan edemedim.

"Ben ne yapmışım prensese!?"

Jimin hıhlar  gibi ses çıkarıp kollarını birbirine bağladı.

"Seni seven bir kızı ölüme sürükledin ne olacak!"

"Nasıl yani? "

Sooyoung Jimin ve benim ortama girip

"Kapayın o çenenizi sik kafalılar" diye bağırıp susturmuştu.

" Jimin tarih bizim bildiğimiz gibi değil galiba."

"Nasıl yani? "

Sooyoung bana bakıp tebessüm etti, ama bu gülüş az sonra duyacaklarına hazırlıklı ol dermiş gibiydi.

"Jim, biliyorsun bizim tarihimizde prenses jungkook u sevmiş ama jungkook ona aşık olmadığı için kendi canına kıymıştı. "

"Evet Sooyoung bunları biliyorum sadate gel"

"Anladığım kadarıyla jungkook başka kıza aşıkmış ve Jungkook un sevdiğini elinden almış"

Jimin şaşırdığını belli edercesine harekette bulunmuş ve kafasını eğip

"Özür dilerim jungkook"

Demişti. Elimi omzuna koyup önemli değil dercesine başımı salladım.

"Peki siz burdan nasıl gideceksiniz"

"Bilmiyoruz"

Aslı olmadığı halde bu iki gençlere inanıp onlarla aynı yola baş koyma kararı aldım. Hemde hiç düşünmeden peki neden? Samimiyetlerine inandığım için mi?, yoksa  karşımda diş etleri görünene kadar gülümseyen kız yüzünden miydi?

"Elimden geldiği kadar size yardımcı olmaya çalışırım"

Dediğime Sooyoung ve Jimin şaşırmış sonra bana kocaman sarılmışlardı.

"Bana ilk yardımın şu Yoongi hakkında bilgi vermek olsun"

"Neden Yoongi? "

Jimin omuz silkti

"Ondan hoşlanıyorum galiba"

Jimin in küçük itirafına şaşırsam da Sooyoung  bana kendi dünyasından bahsetmiş daha fazla şaşırmama neden olmuştu.

Bizim burda erkek erkeğe ya da kız kıza sevgili olmayı geçin asla bir araya bile gelemezler ama Sooyoung un dünyası farklıymış, dediğine göre herkes destek vermiyormuş ama yene de bu olaya destek verenler varmış.

Havada uçan kuşa benzer bir alet, insanların küçük bir kutunun içine giripte herkesin görmesini sağladığı birşey varmış. Bütün gün Sooyoung ve Jimin dünyasını anlatmış bende her dediklerine şaşırarak karşılık vermiştim.

Jimin'in dediğine göre kendisi dünyasında aşırı çapkın biriymiş tabi ben çapkın ne diye sorduğumda bana bunu bile açıklamak zorunda kalmıştı. Ama sonuç olarak üçümüz gece boyunca uzun sohbet etmiştik.

Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro