Ha Ri bir iki günlüğüne geldiğini söylemişti ama yaklaşık bir haftadır buradaydı. Görünen oydu ki gitmeye de niyeti yoktu. Asıl amacının beni yeniden Kore'ye götürmek olduğundan adım kadar emindim. 

Yalnızca bana değil, burada kaldığı günleri büyük anneme de zehir edeceğini düşünmüştüm ama feci derecede yanılmıştım. Büyük annem ve Ha Ri resmen kanka olmuşlardı. Beni bu kadar güzel postalayacakları aklımın ucundan bile geçmiyordu.

Farklı dili konuştukları halde nasıl bu kadar çabuk kaynaşmışlardı anlamıyordum. Üstelik birbirlerini anlamıyorlardı bile. Sabahtan akşama kadar onlara tercümanlık yapmakla uğraşıyordum. Aslında bir ara, birbirlerine söyledikleri şeyleri çarpıtmak aklımdan geçmemiş değildi. Sadece bunun doğru olmayacağını düşünerek vazgeçmiştim.

Önümdeki çikolata tabağını çekerek okumak için kitabımı elime aldım. Bu sıralar gerçekten çok düşünüyordum. Zaten aklımdan bir saniye olsun çıkmayan bir konu varken düşünmemek elde değildi.

Ben yine malum konuyu düşünmeye başlamıştım ki telefonum beni korkutarak titredi. Kaşlarım saniyesinde çatıldı. Mesajı atan kişiyi tanımıyordum ama numarasına bakılacak olunursa yurt dışından birisiydi. Hatta Batı'dandı. Çünkü attığı mesajlar Fransızcaydı. Üstelik benim Fransızcamın da Allah belasını vermişti. Ne dediğini pek anlamıyordum. Bu yüzden google babaya gidip ne dediğini sordum.

+33: Seni sevdiğimi bile bile nasıl bana yalan söylersin? 

+33...: Azure cevap ver?!!

+33...: O adamla ne karıştırıyordun??

Aden: Fransızca bilmiyorum kardeş.

+33...: Bir de yalan mı söylüyorsun??????

+33...: Anadan doğma Fransızsın sen! 

+33...: Yeme beni!

Kesinlikle erkekti. Azure de hoşlandığı kız olmalıydı. Kendimi onun yerine koyarak az da olsa sakinleştim. Bu durumu ben de yaşamıştım.

Aden: Yanlış kişiye mesaj attın her halde.

Aden: Ben Azure değilim.

+33...: Fransızca yazıyorsun işte.

+33...: Sen Azure'sin!

Allah Allah ya. Fransızca yazdım diye Azure mi olmak zorundaydım? O zaman bütün Fransa vatandaşına Azure diyelim gitsin. Ne mal insanlar var şu dünyada. Nedense hepsi de beni buluyor.

Aden: Değilim diyorum.

Aden: Allah, Allah.

Aden: Çattık ya.

+33...: Sen cidden o değil misin

Aden: Numarama bakarsan görürsün.

Aden: Telefon kodum +90.

Aden: Fransız falan değilim.

+33...: Ama Fransızca konuşuyorsun.

Biri şunu vursun.

Aden: Yarım yarım konuştuğum dilden de mi anlamadın?

Aden: Google Translate denen bir şey var.

Aden: Bilmem anlatabildim mi?

+33...: O zaman Fransız değilsin

Geri zekalıydı.

Aden: Değilim kardeşim.

Aden: Atma bir daha mesaj falan.

Telefonu tam masamın üzerine koyacaktım ki bir mesaj daha yazdı.

+33...: Müslüman mısın?

Aden: Sanane benim dini görüşümden?

Aden: Engellenmek istemiyorsan, kaybol.

+33...: Peki

+33...: Son bir soru

+33...: Kız mısın

Herife bakın ya. Sevdiği kızı unuttu, bana yürüyor.

Aden: Sana ne!

+33...: Cevap verirsen bir daha mesaj atmam bak

Sünnetsiz budala. Bir de benimle pazarlık yapıyordu. Görürsün ama sen.

Aden: Erkeğim.

Aden: Bir daha mesaj atma.

Bir süre mesaj gelmedi. Tam elimdeki telefonu yanıma bırakıyordum ki telefonum yeniden titredi.

+33...: Kusura bakma kardeş