24- Tamam. Buluşacağım onlarla.
Elimdeki poşetleri masamın sol köşesine bıraktım ve bedenimi tıpkı cam bir biblo gibi yatağa devirdim. Derin bir nefes alıp gözlerimi kapadığımda, onca yorgunluğuma rağmen bugün olanları düşünüyordum.
Sabah erkenden çekimler için ajansa gitmiştim. Ancak işler istediğim gibi gelişmemişti. Bana bir yıl boyunca mankenlik yapamayacağımı söylemişlerdi. Bunun yerine dergilerde kapak modelliği yapacaktım. Ajansın müdürü ne hikmetse tam da annemle kavgalı olduğumuz bir zamanda böyle bir karar almıştı.
Aslında Kim Hong Jae zeki bir adamdı. Yaşım küçük olduğu için tepki toplayabilirdim. Bu yüzden mankenlik kariyerimi erteliyordu.
Bütün bir gün boyunca sosyal medyada aktif olmam konusunda başımın etini yemişti. Fazla hiperaraktifti. Onunla iki kez konuşma fırsatım olmuştu. İkisinde yakaladığım tek şeyse aşırı planlı olmasıydı.
En azından bir zamanlar annemin zoruyla gittiğim diğer popüler ajanslar kadar kibirli değillerdi. "Senden bir kuğu yaratacağız," gibi saçma sapan vaatlerde de bulunmuyorlardı. Bu da bir büyük bir artıydı zaten. Onlar bunu her söylediğinde kendimi boz tüylü, hantal bir kaz gibi hissediyordum.
Fakat her ajansın sunduğu zorunluluğu onlarda önüme getirmişti. Sosyal platformlarda aktif olmalıydım.
Suratımı buruşturdum.
Benim instagram hesabım bile yoktu. Nasıl etkili olacaktım?
En son And ile çıkarken onun zoru ile bir hesap açmıştım. Fakat elde ettiğim takipçi sayısı bir elin beş parmağını geçmemişti. Şaka yapmıyorum. Üç takipçim vardı. Birisi ablam, birisi And, birisi de Zaya'ydı.
Yattığım yerde bir tam tur daha döndüm ve gayrimeşru ilişkiye girmiş olduğum yastığıma yüzümü gömdüm.
Ben nasıl fenomen olacaktım ya...
Acaba yer cücesi bana yardımcı olur muydu?
Ya da Sehun?
Ya da onların anormal arkadaş grubu?
Sonuçta onlar tüm Güney Kore'de ünlüydü. Bakınız tüm Güney Kore diyorum. Koskoca Exo grubuydu onlar. Küçücük bana mı yardım edemeyeceklerdi Allah aşkına?
Belki onları kendi menfaatim için kullanmış olacaktım ama buna gerçekten ihtiyacım vardı. Yoksa gururum buna izin vermezdi, biliyorsunuz.
Eğer modellik işini halledemez isem de annem ahirete kadar bana dargın kalacaktı. Aynı evde iki yabancıdan farksız yaşıyorduk zaten. Koca evde görünmez geziyordum. Bu böyle devam edemezdi. Kendimi ona kanıtlamam gerekiyordu.
Masanın kenarındaki poşetlere baktım.
Bu ek meslek benden bambaşka birisini yaratacakmış gibi hissediyordum. Daha ilk günden bunun sinyallerini almıştım.
Ajansta modellik yapmakta olan Min Ha Ri ile tanışmıştım. İlk kapak çekimlerinde onunla aynı dergiyi paylaşacaktım. Min Ha Ri gerçekten havalı ve popüler birisiydi. Ayrıca güzeldi de. Gözleri diğer Korelilere göre daha az çekikti. Çıkık elmacık kemikleri vardı. Göz kapakları gölgeliydi. Dumanlı bakışlara sahipti. Küçük burnu, un gibi teni, dolgun dudakları ve düz uzun saçları ile gerçekten güzel bir kızdı. Her Koreli kızın olmazsa olmazı olan kakülleri kullanmıyordu. Alnı diğerlerine nazaran daha dardı.
On yedi yıllık hayatım boyunca bu kadar pozitif bir insanla daha karşılaşmamıştım. Öyle güler yüzlü bir kızdı ki ben bile yanında ifadesiz kalamıyordum. Aşırı sıcak kanlıydı. Benim gibi birisiyle bile hemen kaynaşmıştı. Tanıştığı ilk kişi ile alışverişe çıkabilecek kadar da samimiydi.
Bana zorla aldırdığı kıyafetlere bakarak iç çektim. Abimin kredi kartı olmasa hapı yutmuştum. Neyse ki bu ev sınırları içerisinde gizliden de olsa bir yardakçım vardı.
Yönümü yastıktan çekip yan döndüm. Elime telefonumu alıp yeni açtığım instagram hesabıma girdim.
Profil resmi; çiçek.
Kullanıcı adı; Aden Albayrak.
Okuyor; Ajou Motor College
Ne kadar da klasik bir hesaptı.
Min Ha Ri haklıydı. Bu şekilde devam edersem popüler falan olamazdım. Sosyal medya hesaplarımı aktif hale getirmeliydim.
Başımı yana çevirip ofladım. Baek'in neden hesaplarını kapattığımda bu kadar delirdiğini şimdi daha iyi anlıyordum. Popüler olmak kolay değildi. Hatta çok zordu. Bundan öncesinde popüler olmak gibi bir kaygım olmadığı için tüm bunlar umurumda değildi. Ancak şimdi işler tersine çevrilmişti.
Görünmez bir şekilde yaşamına devam eden tipik Tük kızı Aden'in perdelerini aralaması gerekiyordu.
Derin bir nefes aldım ve Baek'e mesaj atmaya karar verdim. Düşünerek bir yere varamazdım. İcraat yapmalıydım. Baek'i ikna etmeliydim. Yer cücesinin bana yardım etmekten başka şansı yoktu. Alt tarafı beni takip edeceklerdi. Sonra takipçileri de beni takip edecekti.
Bu kadar basitti işte.
Aden: Hey Baek?
Aden: Nasılsın?
Ondan bir şeyler istemeden evvel daha ılımlı olmalıydım. Bu babamdan para istemeden önce "En sevdiğim babam sensin biliyorsun değil mi babacım?" demem kadar yapmacıktı biliyorum. Hatta Baek babam olsaydı; "Zaten bir tane baban var Aden," diyerek gözlerini devirecekti emindim. Ancak pat diye konuya da girmek istemiyordum.
B: İyi
Kısa cevap vermişti. Acaba neden? Benden soğuyor olabilir miydi? Gerçi bu vakte kadar bana tahammül etmesi de büyük bir başarıydı. Her neyse. Daha sonra ederse etsindi, lakin şimdi bana lazımdı.
Aden: Ne yapıyorsun?
Üç dakika boyunca mesaj gelmedi. Gerçekten gelmedi. Ciddi ciddi bana dönüş yapmadı. Beni görmezden geldi. Beni!
Aden: Bir sorun mu var?
B: Bir sorun yok
Kaşlarımı çattım. Bir sorun vardı. Bu çocuğun bana mesaj atmadığı bir gün bile olmuyordu. Şimdi kalkmış sorun yok diyordu.
Şeytan diyor, kapat telefonu gir yatağa. Sonrada onunla konuşma.
Hayatımda ikinci kez bir erkek tarafından görmezden geliniyordum. Gururum pas pas olmuştu. Üzerine basan basanaydı. Çiğnenmiştim.
Şeytana uydum.
Aden: Tamam.
Telefonu yanıma koyup derin bir nefes aldım. Aptal herif, salak saçma zamanlarda beni rahatsız etmesini biliyordu ama en işe yarayacak zamanlarda beni kale almıyordu. Erkek milleti değil miydi hepsi aynıydı.
Başımı yastığıma koyacağım sırada telefonum çalmaya başladım. Gözlerimi hızla araladım ve panikle yerimden kalktım. Arkamı dönüp telefona uzandığımda ise surat ifadem anında düştü.
Arayan Ha Ri'ydi.
Ne diye umutlanmıştım ki?
Telefonu açtım ve kulağıma götürdüm. Min Ha Ri ben telefonu açar açmaz konuşmaya başladı.
"Sana mükemmel bir haberim var. Bu habere bayılacaksın. Yan departmandaki modeller vardı ya. Hani restoranda da karşılaşmıştık. İşte içlerinde uzun boylu, kaküllü bir çocuk vardı. Kumral olan değil de diğeri. Aden onlar bizi öğle yemeğine davet etti! İnanabiliyor musun? Bizi kızım bizi! Kumral olan beni evime bıraktı! Lanet olsun çok yakışıklıydı!"
Telefonu kulağımdan çektiğim için son sözleri yarım yamalak işitmiştim. Min Ha Ri'nin mükemmel Korece'si kulağımı mahvetmişti.
"Dibim düştü..." dedi iç çekerek. Gözlerimi devirdim. Basit bir kız değildi. Öyle ise bu durum o çocuklardan gerçekten etkilendiğini gösteriyordu. Hayatının hatasını yapmıştı.
"Boş versene," dedim. Zaten canım sıkkındı.
"Aden hadi ama. Hayatımın şansını yakaladım. Sen gelmezsen buluşma falan olmaz."
"Senden hoşlanıyor olsaydı beni bu saçma oyuna dahil etmezlerdi. Gelir adam gibi duygularını ifade ederdi. Amaçları eğlencedir. Eminim."
Soğuk çıkan sesime karşılık Min Ha Ri bir süre bana cevap vermedi. Ardından yeniden konuşmaya başladı.
"Seni en son bıraktığımda moralin gayet yerindeydi. Bir sorun mu var?"
Bravo! Hemen de anlamıştı.
"Canım sıkkın," dedim başımı yatağımın başlığına koyarak.
"Erkekler?" dedi şüpheli bir sesle.
Bıkkınca bir nefes verdim.
"Hepsinin canı cehenneme."
Min Ha Ri güldü. Eğer hayal dünyam gelişmedi ise kahkaha atmıştı.
"Yer cücesi?"
Suratımı buruşturdum.
"İnşallah biraz daha küçülür."
Bu kez kahkaha attığından emindim. Çünkü bir dakika boyunca aralıksız gülmüştü.
Min Ha Ri benim EXO grubunun hackerı olduğumu biliyordu. Gerçi ajansta bilmeyen kimse yoktu. Baek ile olan tuhaf atışmalarımızdan haberdardı ama daha fazlasını anlatmamıştım. Onu popüler olmam için kullanma fikrini veren de Min Ha Ri'ydi.
"İşi vardır Aden. Hem sen demedin mi fazla yapışık bir şey diye? Yazmaması tuhaf."
"Ben de onu diyorum ya. Beni görmezden geliyor velet."
Ha Ri'nin bıkkınlık dolu nefesini işittim. Yüksek ihtimalle gözlerini deviriyordu.
"Boş versene şunu. Sana bizim ajanstaki çocuklardan bahsediyorum. Hani şu çok çok çok yakışıklı olan adamlar. Ne diye onu kafana takıyorsun ki?"
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Min Ha Ri haklıydı. Neden yer cücesini umursuyordum ki? Bana gerçekten değer veriyor olsaydı bu şekilde tepki vermezdi. Üstelik ilk mesajı ben atmıştım. Üstelik terslemesine rağmen yazmaya devam etmiştim. Üstelik! Her neyse...
Sonuç itibari ile bana cevap vermemişti.
"Tamam," dedim aniden.
Min Ha Ri ne dediğimi anlamadı.
"Ne?" dedi.
"Tamam. Buluşacağım onlarla. Tarihi sen belirlersin."
Yüzüm asık bir şekilde gözlerimi kapatırken Min Ha Ri tiz sesi ile cırlıyordu.
"Yaşa be! Oldu kızım! Bu kez oldu işte! Meydan benim! Kumralı bana, esmeri sana! Hey! Hey! Bekle beni oppa! Ha Ri ortalığı dağıtmaya geliyor!"
Gözlerimi açmadan devirdim.
Hayatıma giren birisi de normal olsa şaşardım zaten.
Bạn đang đọc truyện trên: Truyen247.Pro